Almanya’da aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi, mülteci ailelerinin istisnai durumlarda kabulü kararının tamamen yasaklanması çağrısı yaptı. Dresden’de yapılan ırkçı AfD kongresinde seçim manifestosu sunuldu. Manifestoda, Covid-19 (koronavirüs) salgınına yönelik kısıtlamaların bitmesi, göç konusunda daha sert bir politika izlenmesi ve AB’den çıkış için kampanya yapılması yer aldı. İslam ve göçmen karşıtlığı ile bilinen parti, 26 Eylül’deki Almanya seçimleri öncesinde stratejisini belirledi. Parti üyeleri, aile birleşimine sadece istisnai durumlarda izin verilmesini kabul eden önceki ifadeleri yeniledi. Ayrıca mültecilerin ailelerinin kabulünün tamamen yasaklanmasını da dile getirdi. Öte yandan AfD, Almanya’nın Avrupa Birliği’nden ayrılmasına yönelik çağrı yapılması ve koronavirüs önlemlerine son verilmesi önerisini de onayladı. Partinin Eş Başkanı Joerg Meuthen, yasakları ve “kısıtlama çılgınlığını” bitireceklerine dair söz verdi.

Irkçı AfD’ye verilen destek çekildi

Almanya’da aşırı sağcı AfD partisi , 2017’deki seçimlerde oyların neredeyse yüzde 13’ünü alarak ve ilk kez en büyük muhalefet partisi olarak parlamentoya girmişti. Ancak neo-Nazi gruplarıyla bağlantısı olduğu suçlamaları ve koronavirüs salgınının hafiflemesiyle desteğini büyük ölçüde kaybetti. Son anketlerde partinin yüzde 10 ila 12 arasında oya sahip olduğu belirtiliyor.

Anayasayı Koruma Dairesi AfD’yi takipte

Anayasayı Koruma Dairesi, Almanya İçin Alternatif Partisindeki (AfD) aşırılıkçı eğilimin arttığını bildiren ve bin sayfadan oluşan bir rapor hazırladı. Rapor Federal İçişleri Bakanlığı’na gönderildi. Bakanlık, idare mahkemelerinin AfD’nin aşırı sağcı “şüpheli vaka” olarak sınıflandırılmasını onaylamaya yeterli olacak delillerin mevcut olup olmadığını araştırıyor. Birçok emare, AfD’nin gözlem vakası olarak değerlendirileceğini gösteriyor. Anayasayı Koruma Dairesi (BfV) Başkanı Thomas Haldenwang Mart 2020’de yaptığı bir açıklamada, AfD’deki Björn Höcke liderliğindeki “kanat”ın kanıtlanmış aşırı sağcı bir çaba olarak sınıflandırıldığını belirtmişti. BfV gizli bir raporunda ise şunlar vardı: “Kanat’ın partideki etkisinin artması durumunda, partinin “şüpheli vaka” olarak sınıflandırılması muhtemeldir.” Parti Başkanı Jörg Meuthen ve onun müttefikleri “kanat”ın çözülmesinde ısrar etti. Anayasayı Koruma Dairesi yetkilileri bunun şaşırtma amaçlı yapıldığını düşündüklerini belirtti. BfV özellikle de parti içinde “kanat”ın kilit konumlara gelip gelmediğini izledi. Aşağı Saksonya ve Saksonya-Anhalt Eyaletlerinde parti başkanlıklarına “kanat”ın üyeleri seçildi. “Kanat”a üye olmayan ve bu aşırı sağcı grupla arasına mesafe koymayan pek çok parti üyelerinin bulunması da gelecekte partinin “gözlem vakası” olarak sınıflandırılabileceğinin işareti olabilir.

Irkçı AfD partisi, göçmenleri hedef alıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Almanya için Alternatif partisi (AfD), aşırı sağcılıkla bağlantısı dolayısıyla takibe alındı.

AfD'de aşırılıkçı eğilimin ilerlediğini gösteren bin sayfalık rapor hazırlandı.

Müslüman karşıtı partinin, aşırı sağcılar tarafından ele geçirildiği düşünülüyor. pic.twitter.com/T1q87MXrvT

— Yekvücut (@yekvucutcom) March 9, 2021

Almanya için Alternatif partisi, aşırı sağcılıkla bağlantısı dolayısıyla takibe alındı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Lüth’ün söz konusu görüşmede, “Göçmenleri daha sonra kurşuna dizebiliriz. Bu konuda sorun yok ya da gazla zehirleyebiliriz” şeklinde konuştuğu ifade edildi. “Almanya için ne kadar kötü olursa AfD için o kadar iyidir” dediği belirtilen Alman politikacının, “Bu tabii ki çocuklarımız için berbat bir durum. Ama bu muhtemelen bizim devamlılığımızı sağlayacaktır” ifadelerini kullandığı aktarıldı.

Berlin’deki bir barda 23 Şubat’ta kaydedilen görüntülerin ardından partinin aynı zamanda Parlamento Sözcüsü olan Christian Lüth, farklı nedenlerden dolayı bu görevinden alınmıştı.

Eski AfD sözcüsü: Göçmenler gaz odalarına sokulsun yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Almanya’da son yapılan eyalet seçimlerinde oylarını oldukça artıran aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi’nin sağ kanat lideri Björn Höcke, önümüzdeki ay yapılacak Thüringen Eyalet seçimlerine partisinin başbakan adayı olarak girecek.

Seçimler öncesi Alman İkinci Kanalı ZDF ile ‘Berlin direkt’ programı için buluşuldu.

Erfurt kentinde çarşamba günü planlanan röportaj için taraflar stüdyoda bir araya geldi. Röportaj başladıktan 10 dakika sonra Höcke’nin basın danışmanı sorulardan ve Höcke’nin verdiği cevaplardan rahatsız oldu ve müdahale etti.

Sözcü ZDF ekibine yönelik “Bizim röportajı baştan almak zorunda olduğumuzu söylemem gerekiyor. Sizin sorularınız onu duygusallaştırdı. Bu duygu hali televizyondan yayınlanamaz” dedi.

ZDF ekibi ise gelen talebi kabul etmedi. Basın sözcüsü ısrarcı olmasına rağmen ZDF, röportajı kesip yeni baştan yapılmasını reddetti. Daha sonra olaya Höcke dahil oldu.

Höcke “Röportajı bitiriyoruz. Burada açıkça ortaya çıktı ki sizinle bir daha asla röportaj yapmayacağım” dedi.

Gazeteciler Höcke’ye ‘Bu bir tehdit mi’ diye sordu. Höcke de bunun “Hayır bu bir söylem” cevabını verdi.

Federal Alman Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Frank Überall, yaşananlarla ilgili yaptığı açıklamada ZDF’li gazetecilerin tutumunun doğru olduğunu belirterek, “Höcke basın özgürlüğüne ve özellikle de sorgulayıcı gazetecilere yönelik aldığı tutumla AfD’nin başka bir karanlık yüzünü daha gösterdi” dedi.

AfD basın özgürlüğünü de işine geldiği gibi anlıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Gelecek hafta sonunda, 1 Eylül’de Brandenburg ve Saksonya eyaletlerinde, 27 Ekim’de ise Thüringen eyaletinde seçimler yapılacak.

Anketlerin sonuçlarına göre AfD’nin yüzde 23 oy oranıyla doğu eyaletlerinde en güçlü parti konumunda olması, başta iktidar partileri Hıristiyan Demokratlar Birliği (CDU) ve Sosyal Demokratlar Partisi (SPD) olmak üzere merkez partilerde endişeye yol açıyor.

Son anketlere göre, AfD Brandenburg eyaletinde, beş yıl önceki seçime kıyasla yüzde 10 oranında oy kaybeden SPD ile aynı oranda yüzde 22 oy alacak.

CDU bu eyalette yüzde 7’lik oy kaybıyla yüzde 16’da görünüyor. Yarışın baş başa devam ettiği Saksonya eyaletinde 2014 yılında yüzde 40’a yakın oy alan CDU, yüzde 28’e düşmüş durumda, AfD yüzde 27’yle hemen hemen arkasından geliyor.

Uzmanlar, aşırı sağ görüşlü çok sayıda seçmenin anketlerde AfD’yi seçeceklerini sakladıkları ve bu yüzden partinin oy oranının daha da yüksek olabileceği görüşünde.

Bir diğer sorun ise, merkez partilerin birinci parti konumunu ve iktidarı kaybetme korkusu. Yabancı düşmanlığı oranı batıdaki eyaletlere kıyasla çok daha yüksek olan doğu eyaletlerini kendi kalesi olarak gören AfD, hedefinin Merkel hükümetini düşürmek ve ülkeyi erken genel seçime götürmek olduğunu açık bir şekilde ifade ediyor.

İslam düşmanı AfD Almanya’da adım adım iktidara yürüyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Almanya’da aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) milletvekilleri ve Solingen teşkilatı, Notre Dame katedralinde çıkan yangın sonrası sosyal medya hesaplarında yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı içeren kışkırtıcı mesajlar paylaştı.

AfD Eş Genel Başkanı Alice Weidel, Twitter’da, “Paskalya haftasında Notre Dame yandı. Mart ayında Paris’in ikinci büyük kilisesi Saint-Sulpice yandı. Şubat ayında Fransa’da 47 saldırı gerçekleşti” paylaşımını yaparak, yangını Müslümanların çıkarttığı imasında bulundu.

Fransız yetkililerin, yangının restorasyon çalışmaları sırasında çıktığını açıklamasına rağmen Weidel’in, Müslümanları hedef alan imalarının ardından “Fransa’da Katolik kiliseleri saygısızlığa uğruyor” başlıklı bir haberi paylaşması dikkati çekti.

AfD milletvekili Anton Friesen de sosyal medya hesabından, “Notre Dame yangını bir felakettir. Esas kötüsü dinimizi ve kültürümüzü İslam’a bırakmak olur. Notre Dame camisi, tahmin edebileceğinden daha hızlı bir şekilde gerçek olabilir” ifadelerini paylaştı.

AfD Solingen Teşkilatı’nın Twitter hesabından da “Bunun arkasında İslamcı bir saldırı çıkarsa şaşırmamak gerekir” paylaşımı yapıldı ancak bu paylaşım sonra silindi.

Paris Savcılığı, yangını kundaklama ya da terör bağlantılı bir eylemle ilişkilendirmediklerini duyurmuştu.

Irkçı AfD Notre Dame yangınından da Müslümanları suçladı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

AfD’nin yasalara aykırı olarak bağış topladığı yönündeki iddialar sonrasında, Federal Meclis parti yönetiminden en geç dört hafta içinde detaylı bilgi istedi.

AfD’nin tatmin edici bir cevap vermemesi durumunda, savcılığın devreye gireceği öngörülüyor. Alman medyasında yer alan haberlere göre, AfD 2017’de yapılan genel seçimler öncesinde İsviçreli bir ilaç firmasından 130 bin Euro bağış aldı ve söz konusu meblağı yetkililere bildirmedi.

2017’nin Temmuz ve Eylül aylarında verildiği belirlenen bağış parasının, AfD’nin ırkçı çıkışlarıyla tanınan eş başkanı Alice Weidel’in milletvekili adayı olduğu Bodensee teşkilatının hesabına yatırıldığı da ortaya çıktı.

Alman partiler yasasına göre, bir parti İsviçre gibi AB üyesi olmayan bir ülkeden bağış alması durumunda bunu derhal Federal Meclis yetkililerine bildirmek zorunda.

Aynı şekilde AB ülkelerinden ya da ülke içinden gelen 50 bin Euro’dan fazla para bağışlarının da, Federal Meclis yönetimine bildirilmesi gerekiyor.

Alice Weidel, ilaç firmasının bağışından haberinin olmadığını ve bağış işleriyle partinin mali görevlisinin ilgilendiğini söyledi. Kendisine yönelik istifa taleplerini reddeden Weidel, bağışın yasalara aykırı olduğunun anlaşılmasından sonra paranın iade edildiğini de söyledi.

AfD’nin diğer eş başkanı Alexander Gauland da, Weidel’in bir hatasının bulunmadığını ve haberlerin skandal olarak tanımlanmasının AfD’ye zarar vermeyi hedeflediğini açıkladı.

Almanya’da ırkçı AfD’nin başı yasadışı bağışla dertte yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

AfD, “Nötr okullar” adlı bir internet sitesi kurarak yeni bir fişleme projesine imza attı.

Almanya’da bazı öğretmenlerin, ırkçılık ve AfD karşıtı semboller taşıyan kıyafetler giydikleri biliniyor. İnternet sitesi, öğrencileri, tarafsızlık kurallarını çiğnediğine ve AfD’yi eleştirdiğine inandıkları öğretmenler hakkında anonim şikayetlerde bulunabilmesi için teşvik ediyor.

Konu hakkında Almanya Adalet Bakanı Katarina Barley Twitter üzerinden, “Öğrencileri öğretmenlerine casusluk yapmaya teşvik eden herkes Stasi yöntemlerini (Nazi döneminde kullanılan yöntemler) Almanya’ya geri getiriyor” açıklamasında bulundu.

Pilot bölge olarak Hamburg’da uygulanmaya başlayan projenin ülke geneline yayılması planlanıyor.

AfD, ırkçılık karşıtı öğretmenleri fişlemeye hazırlanıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Perşembe günü Rheinische Post gazetesine verdiği röportajda Bakan Seehofer, Almanya’nın “bölünmüş bir ülke” olduğunu söyledi. Bunun tek nedeninin mülteci politikası olmadığını vurgulayan Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partili Seehofer, “Ancak göç sorunu, bu ülkedeki tüm siyasi sorunların anasıdır. Bunu tam üç yıldır söylüyorum” ifadelerini kullandı.

Seehofer’in göç ile ilgili sözleri, sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi tarafından övgüyle karşılandı. Neue Osnabrücker Zeitung‘a açıklamalarda bulunan parti lideri Alexander Gauland, “Seehofer analizinde tamamıyla haklıdır” dedi.

Gauland, “iltica krizinin” Almanya’yı “kalıcı olarak kötü yönde dönüştürdüğünü” belirtti. Başbakan Merkel’le mülteci politikası nedeniyle görüş ayrılığı yaşadığı bilinen Seehofer, Almanya’nın farklı bir göç politikası izlemesi gerektiğini savunuyor.

Seehofer daha önce “mülteci sayısı sınırlandırılmadığı takdirde Hristiyan Birlik partilerinin halkın desteğini kaybedeceğini” söylemişti.

Alman İçişleri Bakanı Nazileri korudu göçmenleri aşağıladı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Almanya’da piyasaya çıkan bir kitap ırkçılığın sadece ordu ile sınırlı kalmadığı ülke istihbaratının AfD partisine destek verdiğini açığa çıkardı.

Almanya’nın iç güvenlik ve istihbarat kurumu Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) Başkanı Hans-Georg Maassen’in aşırı sağcı parti AfD’nin eski lideri Frauke Petry ile 2015 yılında birçok kez bir araya gelip partinin istihbarat tarafından izlenmemesi için neler yapmaları gerektiği konusunda tavsiyelerde bulunduğu ortaya çıktı.

Frauke Petry’nin yakın arkadaşı ve AfD’nin gençlik kollarının eski yöneticisi Franziska Schreiber’in yazdığı “Inside AfD – AfD’nin İçyüzü” adlı kitapta yer alan iddialarda, Maassen’in 2015 yılında AFD’nin o dönemdeki lideriyle “sık sık buluştuğu ve politik söylemleri nedeniyle takibe alınmalarını engellemek için ipucu verdiği” öne sürüldü.

Schreiber kitabında, “Petry, bana Maassen’in AfD’nin izlenmesini kişisel olarak istemediğini ve bu nedenle kendisine nasıl davranması ve konuşması konularında danışmanlık yaptığını anlattı” ifadelerini kullandı.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) İç Politikalar Sözcüsü Burkhard Lischka, “Bu haberin doğru olmadığına inanmak istiyorum. Eğer doğruysa çok büyük bir skandal” açıklaması yaptı ve olayın tüm yönleriyle açığa çıkarılmasını istedi.

Sol Parti ve Yeşiller de, iddiaların araştırılması için istihbarat servislerinin denetiminden sorumlu Parlamento Kontrol Komisyonu’nun devreye girmesi için meclise önerge verdi.

Maassen ise yaptığı yazılı açıklamada, Petry’le görüşmesini doğrularken ‘tavsiyelerde bulunduğu’ iddiaları reddetti.

Alman iç istihbarat teşkilatının başkanı ırkçı AfD’ye danışmanlık yapmış yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.