Fransa’da Müslümanlar baskı altında

Fransa’da Müslümanlar baskıya maruz kalıyor. Ülkedeki Müslüman ırkçılığı devlet eliyle körükleniyor. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İslam karşıtı açıklamalarından sonra hükümet, ağustosta Müslümanlara karşı ayrılıkçı yasa çıkardı. Macron yönetimin kabul ettiği “ayrılıkçı” yasa, Müslümanların hayatına müdahale ediyor. Ülkede yaşayan Müslüman toplum baskılara maruz kalıyor. Başörtülü anneler, çocuklarının veli toplantılarına veya çocukları ile birlikte okul gezilerine katılamıyor. Tesettür mayo giymek isteyen kadınlara izin verilmiyor. Fransa’da camiler radikalleştiği iddiasıyla kapatılıyor. Müslüman sivil toplum kuruluşlarına baskınlar düzenleniyor. Çocuklarına evde eğitim vermek isteyen aileler, çocuklarını Fransız okullarına göndermek zorunda kalıyor. Macron yönetiminin ayrılıkçı yasası bu nedenle çok sık eleştiriliyor. Başta Fransa Cumhurbaşkanı Macron olmak üzere, ülkedeki Müslüman ırkçısı siyasetçilerin İslam karşıtı söylemleri, Müslümanlara yapılan saldırıları da körüklüyor.

Müslümanlar Fransa’yı sessizce terk ediyor

Fransa’da Müslümanlara uygulanan baskılar, Amerika merkezli New York Times (NYT) gazetesine de konu oldu. New York Times gazetesi, ayrımcı ve İslam karşıtı muamelelere maruz kalan çok sayıda Müslüman’ın kendilerini güvende hissetmemeleri nedeniyle ülkeden sessiz sedası ayrıldığını yazdı. Gazetenin yayımladığı özel haber, Müslümanların Fransa’yı sessizce terk edişi başlığıyla servis edildi. Haberde, ülkede yaklaşan cumhurbaşkanı seçimi kampanyalarında ağırlıklı olarak göç tartışmaları ele alındı. Habere göre, Fransa’yı terk eden Müslümanların sayısının gün geçtikçe artıyor ve bu durum derin bir krize neden olacak. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un en yakın 3 rakibinin seçim kampanyalarında daha çok “göç karşıtlığını” vurguluyor. Fransa son yıllarda birçok Avrupa ülkesinden daha az göç alıyor.

AİHM, Fransa’da imamın sınır dışı edilmesi kararını askıya almayacak yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Yunan güçleri göçmenleri ölüme terk etti

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında yer alan bilgilere göre, Yunan sahil güvenliği, 20 Ocak 2014 tarihinde aralarında Afganistan, Suriye ve Filistin’den göçmenlerin bulunduğu bir bota müdahale etti. Alınan ifadelere göre Yunan yetkilileri, botun göçmenlerin hareket etmesi sonucu alabora olduğunu açıklarken, olaya tanıklık eden bir göçmen, botu çeken teknenin fazla süratli ve çekiş halatının kısa olduğunu, Yunan güçlerinin ipi kesmesi üzerine ise botun battığını söyledi. Bottan kurtulmayı başaran göçmenler ise botun batmasının ardından göçmenlerin bebekleri göstererek yardım istedi. Yunan sahil güvenlik ekipleri ise küfür ederek karşılık verdi. Hayatta kalanlar, kurtarıldıktan sonra güvenlik güçleri tarafından olayı anlatmamaları için tehdit edildiklerini söyledi.

En az 17 bin göçmeni geri ittiler

Birleşmiş Milletler (BM) Göçmen Hakları Özel Raportörü Felipe Gonzalez Morales, Yunanistan’a deniz yoluyla ulaşmaya çalışan en az 17 bin göçmenin geri itildiğini duyurdu. Morales, göçmenlerin Türkiye’ye yollandığını bildirdi. Brüksel merkezli Avrupa Sığınmacılar ve Sürgünler Konseyinin (ECRE) sitesinde “Geri İtme Uygulamaları” raporu yayımlandı. Raporda, Morales, mülteci ve göçmenleri geri itmenin, Avrupa ülkelerinde fiili devlet politikası haline geldiğini ve uluslararası kuruluşların uyarılarına rağmen bu uygulamanın devam ettiğini ifade etti. Morales, bu tür uygulamaların üzerini örtmeye yönelik teşebbüsler karşısında uluslararası camiayı uyardı. Raporda, Avrupa ülkelerinden Yunanistan, Estonya, Finlandiya, İngiltere ve Fransa’nın, deniz yoluyla ülkelerine geçmeye çalışan göçmenleri geri yollamaya yönelik uygulamaları ele alınırken, Avrupa’nın dışında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Dominik Cumhuriyeti’nin geri itmeleri incelendi.

AİHM, Yunanistan’ın insan hakları ihlallerini tescilledi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Yunanistan Türk derneklerini kapatıyor. İskeçe Türk Birliği Başkanı Ozan Ahmetoğlu, Batı Trakya’daki Türk dernekleri ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını 13 yıldır uygulamadığını duyurdu. İskeçe Türk Birliği’nin (İTB) 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü vesilesiyle düzenlediği “Yunanistan’ın Batı Trakya Türk Azınlığı ve Diğer Azınlıklarla İlgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Kararlarını Uygulamama Politikası” konulu çevrim içi konferans düzenledi. Konferansta İskeçe Türk Birliği’nin 38 yıldır sürdürdüğü hukuk mücadelesi de ele alındı. Ahmetoğlu, Birliğin 38 yıldır insan hakları ihlali ile karşı karşıya olduğunu belirtti. İTB’nin yaşadığı sorunlarına ilişkin açıklama yaptı. Ahmetoğlu, “İsminde Türk kelimesi olduğu için 1927 yılında kurulan ve 56 yıl boyunca yasal bir şekilde faaliyetlerini sürdüren derneğimizin, siyasi bir kararla, ismindeki Türk kelimesinden dolayı, yasal statüsüne mahkeme kararıyla son verildi ve elinden alındı. Bu sadece İTB için değil, Gümülcine Gençler Birliği ve Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği için de geçerli. Daha sonra kurulmak istenen azınlık dernekleri için de aynı durum söz konusu. Bu ayrımcı ve antidemokratik uygulama her ne kadar AİHM tarafından mahkum edilse de her ne kadar AİHM Türk azınlık derneklerini ve aynı zamanda Makedon azınlığı derneklerini haklı bulsa da Yunanistan, 13 yıldır AİHM’nin derneklerimizle ilgili kararlarını uygulamıyor ve uygulamamaya da devam ediyor.” diye konuştu.

Yunanistan Türk ifadesinden rahatsız oluyor

Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Pervin Hayrullah ise İTB’nin hukuk mücadelesinin uzun yıllardır devam ettiğinden söz etti. Hayrullah, “Bizler neredeyse ömrümüzün tamamını İTB davasıyla geçirmiş durumdayız. Kırk yıl civarında bir süreyi İTB’nin yeniden yasal sıfatına kavuşması için mücadeleyle geçirdik. Buna hukukçularımız da tanık ama yaşamsal olarak, geçmişte yasal olduğu günleri çocukluğumuzdan hatırlıyoruz ama bir ömrü de İTB’nin yeniden yasallaşması süreciyle geçirdik.” diye konuştu.

Yunanistan’da Türk dernekler kapatıldı

1927’de kurulan İTB, 1928’de kurulan Gümülcine Gençler Birliği (GGB) ve 1936’de kurulan Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği (BTTÖB), adlarında Türk ifadesi geçtiği, Batı Trakya’daki azınlığın Lozan Antlaşması’nda “Türk” değil “Müslüman” olarak tanımlandığı iddiası ile 1980’li yıllarda kapatılmıştı. Bir dönem azınlık okulları tabelalarında ve karnelerinde bulunan “Türk” ifadesi Yunanistan tarafından görmezden gelinirken bu tarihten sonra Türk ismi taşıyan derneklere resmi statüde faaliyet izni verilmemişti. Kuruluşları reddedilen Meriç İli Azınlık Gençleri Derneği ve Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği, kapatılan İTB ile birlikte konuyu 2005’te AİHM’e taşımıştı. Mahkeme 2007 ve 2008 tarihli kararlarında dernek kurma özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermişti.

Yunanistan Türk derneklerini kapatıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) en önemli finansörlerinden olan Hamdi Akın İpek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruda bulunmuştu. Firari Akın İpek’e “terör örgütü yöneticiliği, terörizmin finansmanı, zimmet ve terör örgütü propagandası yapmak” suçlarından soruşturma açılmıştı. Türkiye’nin madenlerini işgal ederek, tonlarca altını yurt dışına kaçırmasıyla tanınan İpek, aynı zamanda FETÖ çatı davasının da firari sanıkları arasında yer alıyor.  Hakkında yakalama kararı da bulunan İpek, 30 Ağustos 2015’de özel bir uçakla İngiltere’ye firar etti. İpek’in sahibi olduğu Koza-İpek Holding’e, “teröre finansman sağladığı” gerekçesiyle, Eylül 2015’te, MASAK tarafından operasyon gerçekleştirildi. 25 Ekim’de Koza İpek ve 22 şirketine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi ile kayyum atanması için karar verildi. Ardından İpek’in yöneticisi olduğu Koza İpek Grubu’na bağlı tüm şirketlere kayyum atandı. Atanan kayyumlar vasıtasıyla yaptığı yolsuzluklar tek tek ortaya FETÖ’cü Akın İpek, Koza-İpek Holding’e atılan kayyumlara karşı bir süredir “hukuk mücadelesi” (!) vermekteydi.

Akın İpek’e red üstüne red

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulunan Akın İpek, şirketlerine kayyum atanması sebebiyle mülkiyet hakkının, medya şirketlerinin kapatılmasıyla da ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürdü. Ayrıca İpek, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma ve kayyum atanmasına yönelik yaptığı basın açıklamasında, kendisini suçlu gösterdiğini ve bu nedenle de masumiyet karinesinin ihlal edildiğini iddia etti. AİHM, başvuruyu incelemeye alırken, Türkiye’den hükümet görüşü isteğinde bulundu. Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı tarafından AİHM’ye hükümet adına görüş gönderildi. Hükümet görüşündeki bilgi ve belgeleri de dikkate alan AİHM, İpek’in başvurusunu, açıkça dayanaktan yoksun olduğu ve iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçeleriyle reddetti.

Şirketlere kayyum atanmasıyla ilgili

AİHM, İpek’in kayyum atanmasına yönelik şikayetlerini titizlikle incelediğini söyledi. AİHM kararında, başvuranın, şirketlerine kayyum atanmasına dair kararın teknik raporlara dayandırıldığı, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından verildiği belirtildi. Başvuru yapan İpek’in, herhangi bir zamanda adli makamlardan tedbirin kaldırılmasını talep edebileceğini ifade eden AİHM, kararında gerektiğinde de tedbirin süresinin aşırı olması veya diğer faktörlerin ortaya çıkması durumunda, tedbirin kaldırılması hususunda Anayasa Mahkemesi’ne de başvuru yapılabileceğine dikkat çekti. Son olarak, kararda bu nedenlerle mülkiyet hakkı kapsamındaki şikayetlerin açıkça dayanaktan yoksun olduğuna vurgu yapıldı. Ayrıca, OHAL kapsamında çıkarılan KHK ile kapatılan İpek’in medya şirketlerinin, uygulanan tedbirin doğrudan hedefi olmadığı ifade edildi. Şirketlerin, uydu yayınından kaldırılmasına ilişkin şikayetlerin, Anayasa Mahkemesi’ne sunulmadığı da açıklandı.

AİHM, İpek’in masumiyet karinesinin ihlal edildiği yönündeki iddialarına ise, hakkında yapılan basın açıklamasının raporlardaki sonuçlardan alıntı yaptığı, yapılan açıklamanın doğrudan bir ismi işaret etmediği ve İpek’i suçlu duruma düşürmediği yönünde karar verdi.

KAYNAK: FETÖ GERÇEKLERİ

Akın İpek’e AİHM’den red kararı verildi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

AİHM kararı, cinsel davayı reddetmek yönünde oldu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, insan hakları ihlali içeren bir karara imza attı. Belçika’da rahiplerin cinsel istismarına uğradığını söyleyen 24 kişinin açtığı davayı reddetti. Davayı reddetmesinin arkasındaki sebep: “Vatikan’ın egemen dokunulmazlığı”. AİHM kararı, Katolik rahiplere cinsel istismar sebebiyle Vatikan’a yerel bir mahkemede dava açılamayacağına hükmetti. Vatikan’ın egemen dokunulmazlığa sahip olduğunu belirtti. AİHM, yerel mahkemenin, rahiplerin suistimalinin Vatikan’a atfedilmeyeceği kararını doğruladı. Belçika mahkemelerinin haklı olduğunu ifade etti. Ayrıca mağdurların mahkemeye erişim hakkından mahrum bırakılmadığını ifade etti. Konu hakkında Vatikan’dan ya da cinsel istismar mağdurlarından henüz bir açıklama gelmedi. Söz konusu 24 kişi, yıllardır çocukları istismar eden Katolik Kilisesindeki rahiplerin bu suçlarının örtbas edilmesinden Vatikan’ın sorumlu olduğunu ileri sürüyordu.

AİHM kararı sebebiyle eleştirildi

Belçika mahkemeleri, yargı yetkisi olmadığına karar verdikten sonra  24 kişi, AİHM’ye başvurmuştu. Fransa da 5 Ekim’de kiliselerdeki çocuklara yönelik cinsel istismar raporunu açıklamıştı. Fransa’daki kiliselerde 1950’den bugüne kadar  216 bin çocuğun cinsel istismar mağduru olduğu tespit edilmişti. Kiliselerde Cinsel İstismar Bağımsız Komisyonu (CIASE) Başkanı, Katolik Kilisesinin cinsel istismar olaylarına karşı gerekli önlemleri almadığını ifade etmişti.

AİHM kararından önce Papa’nın tepkisi

Katolik dünyasının  lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus, kiliselerin cinsel istismar olayları nedeniyle krizde olduğu açıklamasını yapmıştı. Bu nedenle, La Croix gazetesinin haberine göre Papa, istifasını kabul etmediği Münih Başpiskoposu’na mektup gönderdi. Papa, mektubunda, herkesin kiliselerdeki cinsel istismar olaylarını reddettiğini yazmıştı. Ancak bunları kabul etmekten başka çare olmadığını eklemişti. Papa, cinsel istismar olayları karşısında kiliselerin reforme edilmesi gerektiğini ifade etmişti. Bu krizi kabul etmemenin tehlike oluşturacağını vurgulamıştı. Papa, kilisenin çocuklara yönelik cinsel istismar skandallarının ortaya çıkmasının ardından istifasını sunan Almanya’nın Münih Başpiskoposu Kardinal Reinhard Marx’ın  istifasını kabul etmemişti. Komisyon başkanı Jean-Marc Sauve, Fransız Katolik Kilisesi’nde son 70 yılda 3000 bine yakın  pedofil şüphelisinin bulunduğunu açıklamıştı. Problemin hala geride bırakılamadığına dikkat çeken Sauve, kurbanların iç soruşturmaya dahil edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Komisyon başkanı, Kilise’nin, cinsel istismarla mücadele için gereken önlemleri almadığını ifadelerine de yer vermişti. Buna rağmen AİHM, kararını Katolik rahiplere cinsel istismar sebebiyle dava açılamayacağını, Vatikan’ın egemen dokunulmazlığı ile açıkladı.

AİHM kararı ile cinsel istismar davası reddedildi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

AİHM’in son aldığı karar FETÖ’cüleri tamamen çıldırtacak. Çünkü bu kez örgüt elebaşı Fetullah Gülen’in başvurusunu kabul edilemez buldu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in, 2015’te hakkında çıkan haberlerle ilgili tekzip taleplerinin mahkemelerce reddedilmesinin, bu konudaki bireysel başvurularında Anayasa Mahkemesinin (AYM) yetersiz gerekçe sunmasının hak ihlali oluşturduğu, kendisine karşı ayrımcılık yapıldığı iddiasına ilişkin 6 başvurusunu kabul edilemez buldu.

Terörist başı Gülen, avukatı aracılığıyla, 2015’te kendisi ve örgüt hakkında bazı gazetelerde yayımlanan haberlerle ilgili tekzip taleplerinin mahkemeler tarafından reddedilmesiyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek AİHM’e başvurdu.

Ayrıca, bu konuda yaptığı ve kabul edilemez bulunan bireysel başvurularının, Anayasa Mahkemesi tarafından birleştirilerek değerlendirilmesi ve yetersiz gerekçeler içermesi nedenleriyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini savunan Gülen, mahkeme kararlarına karşı kendisine tarafsız ve bağımsız, başarı şansı sunan etkili başvuru yolu sağlanmadığını, başvuruların değerlendirilmesinde kendisine karşı ayrımcılık yapıldığını iddia etti.

Başvuruları birleştirerek incelemeye alan AİHM, başvurunun tekzip taleplerinin mahkemeler tarafından reddedilmesiyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına yönelik bölümünü özel hayatın korunması hakkı kapsamında değerlendirdi.

Anayasa Mahkemesinin kararlarını da dikkate alan AİHM, Gülen’in söz konusu yazılar hakkında tazminat davası açmadığına ve suç duyurusunda bulunmadığına işaret etti.

Türk tazminat ve ceza hukukunun başvuranın kişilik haklarını korumak için yeterli teminatı sağladığı ancak başvuranın kendisi hakkında ciddi iddialar içeren yazılarla ilgili bu yolları denemediği sonucuna ulaşan AİHM, başvurunun bu bölümünü iç hukuk yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez buldu.

Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurularda verdiği kararın temelsiz olmadığına hükmeden AİHM, bireysel başvuruların Anayasa Mahkemesi tarafından birleştirilerek değerlendirilmesi ve yetersiz gerekçeler içermesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını açıkça dayanaktan yoksun buldu, başvurunun bu konudaki kısmını da reddetti.

Mahkemelerin tarafsız ve bağımsız olmadığı iddiasını da açıkça dayanaktan yoksun bulan AİHM, terörist başı Gülen’in, başvuruya konu süreçlerde kendisine ayrımcılık yapıldığı, etkili başvuru yolu sağlanmadığı şikâyetlerini de iç hukuk yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez buldu.

FETÖ elebaşının başvurusuna AİHM’den ret cevabı geldi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

FETÖ’nün cezaevi oyunu AİHM’de son buldu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Fransa’da iltica talebinde bulunan 4 kişinin, aylarca kötü ve insanlık dışı şartlarda yaşamaya maruz bırakıldığı gerekçesiyle yaptığı başvuru hakkındaki kararını verdi.

Mahkeme, Fransa’nın, iltica talebinde bulunan Afgan asıllı N.H, Rus asıllı K.T. ve İran asıllı A.J. için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) insanlık dışı muamele yapılmamasını içeren 3’üncü maddesinin ihlal edildiğine hükmetti.

Rus asıllı S.G. için ise AİHS’in 3’üncü maddesinin ihlal edilmediği ifade edilen kararda, Fransız yetkililerin yasal zorunlulukları yerine getirmediği ve söz konusu kişilerin aylarca sokaklarda hiçbir gelir olmadan, tedaviye erişemeden ve temel ihtiyaçlarını gideremeden yaşamalarından sorumlu olduğu belirtildi.

Kararda, söz konusu kişilerin insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleye maruz kaldığı vurgulandı.

Kararda Fransa’nın, K.T’ye 12 bin avro ve A.J’ye 10 bin avro manevi, N.H’ye ise 10 bin avro manevi, 2 bin 396,80 avro maddi tazminat ödemesi gerektiği kaydedildi.

AİHM: Fransa iltica talebinde bulunanlara insanlık dışı muamele yaptı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

FETÖ finansörlerinden Hamdi Akın İpek’in avukatı ve Bylock arkadaşı olan Kuseyri, kanser olmasına rağmen cezaevinde tedavi olmak istememiş ve tahliye talebinde bulunmuştu. Kuseyri önce Anayasa Mahkemesine sonra da AİHM’e  “hastalığına rağmen cezaevinde tutulmasının, hayatı ve sağlığı açısından tehlike oluşturduğunu”  iddiasıyla yaptığı başvuru yapmıştı.  AİHM  Kuseyri’nin iddiasını reddetti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), daha önce tedbiren tahliye talebini reddettiği Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hapis cezasına çarptırılan avukat Mehmet Rasim Kuseyri’nin başvurusunu kabul edilemez buldu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında 2016’da tutuklanan ve Sincan Cezaevi’ne konulan Kuseyri, rahatsızlığı yüzünden geçen yıl mayıs ayında Adalet Bakanlığınca hastaneye yatırılarak gerekli tedaviyi alması ve operasyon geçirmesi sağlandı.

Başarılı geçen operasyonun ardından Kuseyri’nin tıbbi kontrolleri özenle takip edilerek doktorlar tarafından kemoterapi alması önerildi ancak Kuseyri başlangıçta kemoterapi almayı reddetti ve yargılamasını yürüten mahkemeden tahliyesini istedi.

Tahliye talebi, hastanelerin yüksek güvenlikli kısımlarında gerekli tedaviyi alabileceği gerekçesiyle reddedildi. Bunun üzerine Kuseyri, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen rapora istinaden tahliye edilmesi gerektiğini ileri sürerek, Anayasa Mahkemesine başvurdu.

Anayasa Mahkemesinin tedbir kararı üzerine Kuseyri’nin tüm tıbbi tedavileri eksiksiz alması konusunda gerekenler yapıldı ve birçok kez Yıldırım Beyazıt Hastanesi Onkoloji Kliniği’nde muayene edildi. Uzman doktorlarca cezaevinde kalmasının sağlığı açısından tehlike oluşturmadığı yönünde düzenlenen raporlara rağmen Kuseyri, bu kez de AİHM’e başvurdu.

AİHM, ilk olarak Kuseyri’nin tedbiren tahliye talebini ele aldı. Adalet Bakanlığı da Kuseyri’nin rahatsızlığının gereği olan tüm tıbbi tedavileri alanında uzman doktorların görevli bulunduğu hastanede aldığına dair bilgileri AİHM’e sundu.

Önce tedbiren tahliye talebi, sonra başvurunun tamamı reddedildi

AİHM ise Anayasa Mahkemesinin yeni bir tedbir kararı verip vermediği konusunda ek bilgi istedi. Bu sırada, Yıldırım Beyazıt Hastanesi tarafından düzenlenen raporları dikkate alan Anayasa Mahkemesi, başvuranın cezaevinde kalmasının sağlığı açısından tehlike oluşturmadığı sonucuna vardığı yeni bir tedbir kararı verdi.

Adalet Bakanlığının ikinci kez verdiği bilgiler üzerine AİHM, başvuranın sağlığı açısından bir tehlike olmadığı kanaatine vararak tedbiren tahliye talebini 12 Aralık 2019’da reddetti.

Tedbiren tahliye talebinin karara bağlanmasının ardından AİHM, başvurunun tamamını değerlendirdi. AİHM, hükümet adına Adalet Bakanlığınca sunulan görüşü de dikkate alarak iç hukuk yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle başvuruyu kabul edilemez buldu.

FETÖ’nün kıdemli avukatlarından 

FETÖ’nün sözde yargı imamı olduğu iddia edilen Mehmet Rasim Kuseyri, FETÖ’nün avukat yapılanmasına ilişkin davada örgüt üyeliğinden 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmıştı.

Mahkemenin gerekçeli kararında, Kuseyri’nin, avukatlığını da yaptığı örgütün tepe yöneticilerinden firari Akın İpek ile ByLock arkadaşı olduğu belirtilmişti.

Kuseyri’nin FETÖ elebaşının avukatlarından Abdulkadir Aksoy’ın yanında bir süre çalışan Kuseyri, Bankasya’ya talimatla 3 milyon TL’den fazla para yatırmıştı.

FETÖ’nün kıdemli avukatının tahliye oyunu AİHM’den döndü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Kahraman güvenlik güçlerimizin sivillerin kılına zarar gelmemesi için gösterdiği üstün çabaya rağmen terör örgütü yandaşları Türkiye’ye AİHM nezdinde dava açtı.

Fakat amaçlarına ulaşamadılar.

Terör örgütü PKK’nın mağduriyet oyunu tutmadı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.