Amerika arşivleri | Yekvucut Akıl ve vicdan sahiplerine Wed, 17 Aug 2022 15:18:58 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://yekvucut.com/wp-content/uploads/2022/11/favicon_yek.png Amerika arşivleri | Yekvucut 32 32 Oscar’da, 50 yıl sonra gelen özür https://yekvucut.com/video/oscarda-50-yil-sonra-gelen-ozur/ Wed, 17 Aug 2022 15:18:58 +0000 https://yekvucut.com/?p=56723 Oscar'dan geç kalınmış özür👇 ▪️Marlon Brando, 1973'te "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü kazandığında Oscar törenlerini boykot ederek yerine Amerikan yerlisi...

Oscar’da, 50 yıl sonra gelen özür yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Oscar'dan geç kalınmış özür👇

▪Marlon Brando, 1973'te "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü kazandığında Oscar törenlerini boykot ederek yerine Amerikan yerlisi aktivist Sacheen Littlefeather'i göndermişti.

▪Littlefeather, Brando'nun yerine ödülü reddetmişti. pic.twitter.com/MXG8GRcZcK

— Yekvücut (@yekvucutcom) August 17, 2022

“Oscar” olarak bilinen Akademi ödülleri, 1973’te düzenlenen ödül töreninde, Marlon Brando‘ya verilen “en iyi erkek oyuncu ödülü”nü reddetmek üzere sahneye çıkan Sacheen Littlefeather’dan özür diledi. Şu an 75 yaşında olan Littlefeather, o zamanlar Oscar’da sahne alan ilk Amerikan yerlisiydi. Hollywood yıldızlarından Brando, 1973’te “Baba” filmindeki rolüyle “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazandığında Oscar törenlerini boykot ederek yerine Amerikan yerlisi olan 26 yaşındaki aktivist Sacheen Littlefeather’i göndermişti. Littlefeather, sahneye çıkarak 60 saniyelik bir konuşma yapmıştı ve Brando’nun yerine ödülü reddetmişti. Amerikan yerlilerinin, filmlerde ve televizyonda olumsuz yansıtıldığını vurgulayan Littlefeather, ABD yönetimini Amerikan yerlileriyle yaptığı anlaşmaları yerine getirmediği için eleştirmişti. Littlefeather, konuşmasının ardından yuhalamalar ve ırkçı söylemlerle karşı karşıya kalmıştı.

Oscar’da, 50 yıl sonra gelen özür yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD 77 yıl önce atom bombasıyla Hiroşima’yı yok etti https://yekvucut.com/video/abd-77-yil-once-atom-bombasiyla-hirosimayi-yok-etti/ Sat, 06 Aug 2022 11:00:31 +0000 https://yekvucut.com/?p=56611 🇺🇸 ABD, 77 yıl önce Japonya'nın Hiroşima kentine, "Little Boy" lakaplı tarihin ilk atom bombasını attı. ▪️Bombayı atmak için insanların...

ABD 77 yıl önce atom bombasıyla Hiroşima’yı yok etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>

🇺🇸 ABD, 77 yıl önce Japonya'nın Hiroşima kentine, "Little Boy" lakaplı tarihin ilk atom bombasını attı.

▪Bombayı atmak için insanların en çok dışarda olduğu anı seçmişlerdi.

▪Kadın, çocuk, yaşlı genç, sivil, asker.. Yaklaşık 200 bin kişi hayatını kaybetti. pic.twitter.com/oC8ZdwYaZB

— Yekvücut (@yekvucutcom) August 6, 2022

Tam 77 yıl önce, 6 Ağustos 1945’te ABD, insanlık tarihinin en korkunç saldırısını gerçekleştirdi. İkinci Dünya Savaşı‘nın Pasifik muharebelerinde ABD’nin 6 Ağustos’ta Japonya’nın Hiroşima kentine atom bombası atmasının üzerinden 77 yıl geçti. İkinci Dünya Savaşı’nda ABD’nin B-29 tipi uçağı 6 Ağustos 1945 sabahında “küçük çocuk” (little boy) adlı bombayı Hiroşima’ya bıraktı. Hiroşima’nın yüzde 70’ini yok eden uranyum katkılı bomba, merkezinde 3 bin santigrat derece ısı oluşturdu. Bomba 1,5 kilometre çapındaki alanda her yeri dümdüz etti ve ilk aşamada 80 bin, 1945 yılının sonuna doğru ise yaklaşık 200 bin insan hayatını kaybetti. Dönemin ABD Başkanı Harry Truman, Hiroşima’ya atom bombası atıldığını haber aldığı zaman şu şekilde konuşmuştu: “Deney büyük bir başarıya ulaştı.”

ABD 77 yıl önce atom bombasıyla Hiroşima’yı yok etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Özgürlük savaşçısı: Harriet Tubman https://yekvucut.com/gundem/ozgurluk-savascisi-harriet-tubman/ Sat, 21 May 2022 15:56:16 +0000 https://yekvucut.com/?p=55358 Özgürlük mücadelesi vermek zordur. Çevreninizde bir sürü zalim vardır. Bu mücadelenin en zorlu kısmı da tanıdığınız insanları özgür olduğuna ikna...

Özgürlük savaşçısı: Harriet Tubman yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Özgürlük mücadelesi vermek zordur. Çevreninizde bir sürü zalim vardır. Bu mücadelenin en zorlu kısmı da tanıdığınız insanları özgür olduğuna ikna etmektir. Harriet Tubman’ın mücadelesi de böyleydi. Amerika’da özgürlüğü aklından dahi geçirmeyen kölelere aslında özgür olduklarını inandırmaya çalıştı. Tubman’ın hikayesi; özgürlüğe inanmış tek bir kişinin mücadelesinin bile bazen yeterli olacağını gösteriyor. İnsan haklarının ayaklar altına alındığı Amerika’da, köleliğe savaş açan bir köleydi Harriet Tubman. 1822 yılında, ABD’nin Maryland eyaletinde, köle bir aile olan Rit Green ve Ben Ross’un çocuğu olarak dünyaya geldi. Asıl adı Araminta Ross olan Tubman, henüz 5 yaşındayken sahibi Brodess tarafından, çocuklarına bakmak ve ev işlerine yardımcı olmak için başka bir aileye satıldı. Küçücük bir kız çocuğuyken gönderildiği beyaz efendilerin evinde sistematik olarak şiddete ve tacize maruz kaldı. Tubman, uyanıp ağladığı zamanlarda kırbaçlandı. Türlü eziyete uğradı. 7 yaşına geldiğinde sadece beyazların yemesine izin verilen “şekeri” yediği için dayak bile yedi. Yaşadığı işkencelere dayanamayıp bir kere sahibinin evinden kaçtı ve beş gün boyunca dışarıda kaldı. Ancak açlığa daha fazla direnemeyince tekrar geri döndü. Tubman’ın çocukluğu ve gençliği, köle olarak kiralandığı farklı yerlerde geçti. Tarlada çalıştırılmak, yük taşımak ve hayvanlarla ilgilenmek gibi ağır işlere verildi. Tubman 12 yaşına geldiğinde, kendisi gibi köle bir arkadaşı kaçmaya teşebbüs ederken, beyaz bir gözetmen onu bağlaması için emir verdi. O ise bu emri yerine getirmediği için feci şekilde dövüldü ve başına aldığı darbe sonucu ağır şekilde yaralandı. Peşini bırakmayan şiddet, gençliğinde ömür boyu silinmeyecek bir hastalığa neden olmuştu. Bu nedenle ömür boyu baş ağrıları çekti ve epilepsi nöbetleri geçirdi.

Özgürlüğe doğru ilk adım

Tubman, 1844 yılında resmiyette “özgür” bir siyahi Amerikalı olan John Tubman ile evlendi. Ancak ne zaman özgürlükten bahsetse eşi tarafından efendilerine şikâyet edilmekle tehdit ediliyordu. Artık bu tehditlerle yaşamak istemiyordu. O dönemde Tubman’a beyaz olan komşusu tarafından bir kâğıt verildi. Kâğıtta özgürlüğe giden ilk evi nasıl bulacağına dair bilgiler yer alıyordu. Harriet Tubman özgürlüğe doğru ilk adımını attı. Gittiği evde bir arabaya bindirildi, üzeri bir çuvalla kapatıldı ve bir sonraki hedefine götürüldü. Pennsylvania yolunu izleyerek, ilk olarak Philadelphia’ya yerleşti. Burada Yeraltı Demiryolunda Philadelphia İstasyon Sorumlusu William Still ile tanıştı. Still’in ve Philadelphia Anti-Kölelikle Mücadele Derneği diğer üyelerinin yardımıyla Yeraltı Demiryolunun işleyişini öğrendi. Tubman kısa sürede Yeraltı Demiryolu’nun lideri oldu.

Siyahi köleleri aslında “özgür” olduklarına ikna etmek

Nihayet özgürdü. Ancak bu onun için yeterli değildi. Kendi kendine, “Çizgiyi geçtim. Özgürüm. Ama beni bu özgürlük ülkesinde selamlayan kimse yok. Yabancı bir ülkede bir yabancıyım; Ne de olsa benim evim güneyde, Maryland’de. Çünkü babam, annem, erkek ve kız kardeşlerim ve dostlarım orada. Ben özgürsem onlar da özgür olmalı. Kuzeyde bir yuva kuracağım ve onları da buraya getireceğim!” diyordu. Tekrar tekrar Maryland’e döndü. Tubman, diğer köleleri de özgürlüğüne kavuşturmakta kararlıydı. Siyahi köleleri aslında “özgür” olduklarına inandırmak ise çok zordu. Çünkü köle olarak yaşamaya alışmışlardı ve öldürülmekten korkuyorlardı. Tubman yılmadı. Aylarca onları ikna etmeye çalıştı ve 300’den fazla siyahiyi özgürlüğüne kavuşturdu.

ABD kirli geçmişini unutturmaya çalışıyor

1850 yılında Kaçak Köleler Yasası çıkarıldı. Kuzeyde bulunan kaçak kölelerin, güneyde açık artırma ile satılmalarına izin verilecekti. Harriet’in başına da 40 bin dolar civarında ödül konmuştu. Ancak bu durum onu korkutmadı. 1851’de ailesinin üyelerini St. Catherines’e taşımaya başladı. St. Catherines’deki North Street, 1857’ye kadar onun operasyon üssü olarak kaldı. Oradayken, Yeraltı Demiryolunda faaliyetlerini finanse etmek için şef olarak çalıştı ve Cenevre Caddesi’ndeki Salem Chapel BME Kilisesi’ne katıldı.  Tubman, 1861’de ülkede başlayan İç Savaş’ta da direniş gösterdi. Amerika Konfedere Devletleri’ne karşı Birlik yanında saf tutmayı köleliğin kaldırılması için bir fırsat olarak gördü. Bu nedenle, köleliğin kaldırılması için çalışmalara destek verdi. Kuzeylilerin zorla çalıştırdığı köleleri de esaretten kurtardı. 1911 yılında Tubman’ın vücudu artık çok zayıf ve çelimsiz hale gelmişti. Dönemin gazetecileri, Tubman için “hasta ve beş parasız” manşetleri atıyordu. Tubman 1913 yılında zatürre nedeniyle hayata gözlerini yumdu. Geride ise kurtardığı yüzlerce insanı bıraktı. Tubman bugün özgürlük savaşçısı olarak anılıyor. ABD ise kirli geçmişini Tubman’ın portresini 20 dolarlık banknotların üzerine bastırarak unutturmaya çalışıyor. Ancak Amerika’nın siyahilere yaptığı zulmün izleri ne yaparsa yapsın silinmiyor.

Özgürlük savaşçısı: Harriet Tubman yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İnsan hayatı ne kadar değersiz olabilir? https://yekvucut.com/gundem/insan-hayati-ne-kadar-degersiz-olabilir/ Sat, 14 May 2022 09:57:28 +0000 https://yekvucut.com/?p=55237 Dünya tarihine adını kanlı harflerle yazdıran Amerika’nın yaptığı soykırımlar, uygarlıkların ve kültürlerin yıkımını da beraberinde getirdi. Masum insanlara yapılan zulümlerin...

İnsan hayatı ne kadar değersiz olabilir? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Dünya tarihine adını kanlı harflerle yazdıran Amerika’nın yaptığı soykırımlar, uygarlıkların ve kültürlerin yıkımını da beraberinde getirdi. Masum insanlara yapılan zulümlerin ardı arkası kesilmedi. Bugün, ABD’nin türlü şirinliklerle maskelemeye çalıştığı kirli geçmişi, nesiller boyu imza attığı zulüm ve gözyaşını unutturmaya ne yazık ki yetmiyor. Savunuculuğunu üstlendiği “insan hakları ve özgürlük” ise Amerika’nın iki yüzlülüğünü gizleme yöntemlerinden yalnızca birkaçı. Nitekim ABD’nin soykırım karnesi oldukça kabarık. Amerika, 1830 yılında çıkardığı “Kızılderili Tehcir Yasası” ile Kızılderilileri kendi topraklarından çıkardı. Amerikalılar, “Bu vahşi hayvanların (Kızılderililerin) tamamının imha edilmesi gerekiyor” ve “En iyi yerli ölü yerlidir” politikasıyla kıtayı binlerce yıldır üzerinde yaşayan yerli halkın elinden zorla aldı. Bu kapsamda ilk biyolojik silah da Kızılderililer üzerinde uygulandı. Tam 70 milyon Kızılderili’yi kendi topraklarında katlettiler. 16. ve 17. Yüzyılda 15 Milyon Afrikalı köleleştirilerek Amerika kıtasına getirildi. 35 milyondan fazla Afrikalı, işkence ve kötü muamele neticesinde hayatını kaybetti.

Siyahi bebekleri “timsah yemi” olarak kullandılar

Kölelik demişken… ABD’de kolonileşmenin başladığı 1776 yılından itibaren siyahilere uygulanan kölelik sistemi, 1865 yılında yürürlüğe giren yasayla resmi olarak kaldırılmış olsa da siyahiler 20. Yüzyıla kadar köle gibi çalıştırıldı. Üstelik sadece çalıştırılmadılar. Amerikalıların zulmüne, işkencelerine ve insanlık dışı muamelelerine de maruz kaldılar. Florida ve Louisiana gibi güney eyaletleri başta olmak üzere, ülke genelinde siyahi köleler insan statüsünde görülmüyordu. Çoğunlukla ev ve tarlalarda çalıştırılmak üzere satın alınan ve taşınır mal statüsünde görülen siyahiler, iki yüzyılı aşkın bir süre boyunca insanlık dışı muamelelere maruz kaldı. 19. ve 20. Yüzyıllar arasında Florida’da, timsahlar deri sektöründe kullanılmak için avlanılıyordu. Timsah avlamak için ise “bedava ve kaliteli” olduğu düşünülen “siyahi bebekler” kullanılıyordu. Siyahi kölelerin bebekleri zorla ellerinden alınıyordu. Köle sahipleri, bebeklerin masrafından kurtulmak için cüzi miktarlar karşılığında timsah avcılarına satıyordu ve bebeklerden toplamda hatırı sayılır paralar kazanıyorlardı. Timsahların kan kokusuna geldiğini fark eden avcılar, kimi zaman öldürdükten sonra derisini yüzdükleri bebekleri, bataklık kıyısında bulunan noktalara bağlayarak avlanıyordu. Kimi zamanlardaysa canlı kullanılan bebekler, aynı şekilde bataklık kıyısına bağlanarak ölüme terk ediliyordu.

“Benim küçük timsah yemim”

Siyahilerin insani duygulardan yoksun olduğunu düşünen köle sahipleri ve kölelik yanlısı medya kuruluşları ise bebeklere yapılan bu zulümleri belgeler nitelikte onlarla alay edici çizimler yapıyordu. O dönemlerde karikatürlere konu olan, korkudan ağlayan bebeklerin timsahlar tarafından yenmek üzere olduğu çizimler gerçekten kan donduruyor. Üstelik Amerikalılar bu iğrençliği “benim küçük timsah yemim” ifadeleriyle ninnilere bile konu etti. Çizgi romanlarla, şarkılarla, Hollywood filmleriyle ve tarih kitaplarıyla yaptıkları zulümleri meşrulaştırmaya çalışarak yıllarca tüm dünyayı aldatan Amerika, bugün aynı zihniyetini ve sömürü düzenini, sözde yenilediği politikalarıyla sürdürmeye devam ediyor. Her ne kadar kirli tarihiyle barışmaya çalışıyor gibi gözükse de Amerika’da, siyahilere karşı yapılan ırkçılık hâlâ hat safhada. “Özgürlükler ülkesi” Amerika, insanları kandırmayı ne zaman bırakacak dersiniz?

İnsan hayatı ne kadar değersiz olabilir? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Amerika, kimyasal silahlarını test ederken binlerce hayvanı nasıl katletti? https://yekvucut.com/video/amerika-kimyasal-silahlarini-test-ederken-binlerce-hayvani-nasil-katletti/ Thu, 28 Apr 2022 13:22:15 +0000 https://yekvucut.com/?p=54953 🇺🇸Amerika, kimyasal silahlarını test ederken binlerce hayvanı nasıl katletti? pic.twitter.com/AIE2e723pZ — Yekvücut (@yekvucutcom) April 27, 2022 14 Mart 1968 tarihinde,...

Amerika, kimyasal silahlarını test ederken binlerce hayvanı nasıl katletti? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>

🇺🇸Amerika, kimyasal silahlarını test ederken binlerce hayvanı nasıl katletti? pic.twitter.com/AIE2e723pZ

— Yekvücut (@yekvucutcom) April 27, 2022

14 Mart 1968 tarihinde, Utah’daki Amerikan üssünün (Dugway Proving Ground) yakınlarında binlerce küçükbaş hayvanın ölüsü bulundu. O zamanlar gizemli bir olay olarak görülen bu durum Amerikan ordusunun gizli saklı deneylerine ve milyonlarca dolar değerindeki kimyasal silahı stoklamasına ışık tutmuş oldu. Dugway Proving Ground, Amerikan ordusunun kimyasal ve biyolojik silah testi yapan en büyük askeri üssüydü. Senatör Frank Moss iddiaları doğrulayan Pentagon evraklarını yayımlayana kadar, bu tesisteki yetkililer iddiaları reddediyordu. Söylendiğine göre yüksek hızlı bir uçak neredeyse 1500 litre sinir gazını sentetik kimyasal bileşeni test amacıyla bölgenin üstüne sıkmıştı. Ancak uçakta çıkan bir arıza sebebiyle çok daha yüksekten salınan ölümcül kimyasal sinir gazı, test alanının dışına çıkarak 6 bin adet küçük baş hayvanı anında öldürmüş, geri kalan hayvanları da haftalar sonraki ölümlerine kadar hastalandırmıştı. Nerve Agent VX (Sinir Gazı), kokusuz ve tatsız bir kimyasal bileşendir ve bunun sadece 10 gramı bile bir insanın boğularak ölmesine yeterlidir.

Amerika, kimyasal silahlarını test ederken binlerce hayvanı nasıl katletti? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD askerlerinin Afganlı mahkumlara işkence ettiği ortaya çıktı https://yekvucut.com/video/abd-askerlerinin-afganli-mahkumlara-iskence-ettigi-ortaya-cikti/ Thu, 23 Sep 2021 09:20:28 +0000 https://yekvucut.com/?p=51077 🇺🇸ABD’nin Afganistan’daki Bagram ana üssünde bulunan hapishanede, mahkumlara işkence yapıldığı ortaya çıktı. ▪️Mahkumlar dar kafeslerde tutuldu. ▪️Geceleri uyumamaları için üzerlerine...

ABD askerlerinin Afganlı mahkumlara işkence ettiği ortaya çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>

🇺🇸ABD’nin Afganistan’daki Bagram ana üssünde bulunan hapishanede, mahkumlara işkence yapıldığı ortaya çıktı.

▪Mahkumlar dar kafeslerde tutuldu.

▪Geceleri uyumamaları için üzerlerine soğuk su atıldı. pic.twitter.com/earT5Ba8uy

— Yekvücut (@yekvucutcom) September 23, 2021

ABD askerlerinin Afganlı mahkumlara işkence ettiği ortaya çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Biden’ı ifşa eden haberlere Twitter’dan yasak https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/bideni-ifsa-eden-haberlere-twitterdan-yasak/ Tue, 20 Oct 2020 12:04:59 +0000 https://yekvucut.com/?p=35208 ABD’de Demokrat başkan adayı Joe Biden’ın başkan yardımcılığı yaptığı dönemde oğlu Hunter Biden’ın Ukraynalı enerji firması ile ilişkilerine müdahil olduğu...

Biden’ı ifşa eden haberlere Twitter’dan yasak yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD’de Demokrat başkan adayı Joe Biden’ın başkan yardımcılığı yaptığı dönemde oğlu Hunter Biden’ın Ukraynalı enerji firması ile ilişkilerine müdahil olduğu ve bu firmayı soruşturan başsavcıyı kovlamaları için Ukrayna’ya baskı yaptığı iddia edildi. Öte yandan Sosyal medya platformları Facebook ve Twitter, New York Post gazetesinin Demokratların ABD Başkan Adayı Joe Biden’ın oğlunun e-Postalarıyla ile ilgili yaptığı haberin paylaşılmasına sınırlama getirdi.

New York Post’un ele geçirdiği ve Hunter Biden’a ait olduğu iddia edilen e-maillerde Joe Biden’ın başkan yardımcısı olduğu dönemde, oğlu Hunter Biden’ın Ukraynalı enerji şirketi Burisma ile ilişkisi ortaya çıktı.

Hunter Biden’ın aylık 50 bin dolar maaşla yönetim kurulu üyesi olduğu Burisma’nın yönetim kurulunda bulunan Vadym Pozharskyi’nin Mayıs 2014’teki bir e-mailinde Hunter Biden’a “Etkinizi şirketimizin yararına nasıl kullanabilirsiniz?” diye yazdığı ortaya çıktı.

Hunter Biden ise buna yanıt olarak o an Katar’da olduğunu belirtti ve “Burisma’ya yönelik resmi bir suçlama var mı?” sorusunu yöneltti. Aynı gün içinde Burisma bir duyuru yaparak Hunter Biden’ı da yönetim kurullarına aldıklarını açıkladı. Pozharskyi, 17 Nisan 2015’te Hunter Biden’a gönderdiği mailde, “Sevgili Hunter, beni Washington’a davet ettiğin, babanla tanıştırdığın ve onunla vakit geçirme fırsatı tanıdığın için teşekkür ederim.” ifadelerini kullandığı görüldü. Biden’ın kovulmasını istediği başsavcı Burisma’yı soruşturuyormuş Pozharskyi’nin 2015’teki mailinden yaklaşık 8 ay sonra, o dönem başkan yardımcısı olan Biden’ın Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroshenko ve Başbakanı Arseniy Yatsenyuk’a, Başsavcı Viktor Shokin’i görevden alması için baskı yaptığı belirtildi.

Biden bu baskıyı 2018’de yaptığı bir konuşmada kendisi de kabul etmiş ve “Onlara bakıp, 6 saatleri olduklarını söyledim. Başsavcıyı kovmazlarsa bizim onlara yardımları geri çekeceğimizi belirttim.” demişti. Joe Biden, ABD’nin Shokin’in kovulmasını yolsuzluk şüphesi nedeniyle istediğini iddia etse de Shokin, Mart 2016’da kovulduğu zaman Burisma’ya soruşturmak için özel planları olduğunu söyledi.

Maillerin bulunduğu bilgisayar tamirciye bırakıldıktan sonra geri alınmadı Joe Biden, Hunter Biden ve Burisma ile ilgili sorulara sürekli “Ben hiçbir zaman oğlumla deniz aşırı iş anlaşmaları hakkında konuşmadım.” yanıtını veriyordu. Söz konusu maillerin ortaya çıktığı bilgisayarın Nisan 2019’da Biden’ın da memleketi olan Delaware’deki bir bilgisayar tamircisine bırakıldığı aktarıldı. Bilgisayar tamircisinin sahibi ise bilgisayarı kendisine sudan dolayı hasar gördüğü için bir kişinin bıraktığını ve bir daha bu kişinin gelmediğini kaydetti.

Videoyu Oynat Bu kişinin Hunter Biden olup olmadığından emin olamadığını belirten tamirci, bilgisayarın üzerinde Joe Biden’ın yaşamını yitiren oğlu Beau Biden adına kurulan vakfın etiketi olduğunu söyledi. Söz konusu bilgisayarı aralık ayında FBI’a teslim ettiğini belirten tamirci, teslimattan önce bilgisayarın içindeki bilgileri kopyalayarak, bunu Donald Trump’ın avukatı Rudy Giuliani’nin avukatı Robert Costello’ya verdiğini aktardı. Burisma olayı Trump’ı azlin eşiğine getirmişti Eylül 2019’da adı açıklanmayan bir “muhbir” tarafından yazılan raporda, ABD Başkanı Donald Trump’ın, Demokrat rakibi Joe Biden ve oğluna yönelik Ukrayna’da soruşturma yapılması için 2019 Temmuz ayındaki telefon görüşmesinde Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’e baskı yaptığı belirtilmişti.

Bunun üzerine Temsilcilier Meclisi, Trump hakkında azil soruşturması açmıştı. Yaklaşık 5 aylık süreçte Temsilciler Meclisinde aralık ayında iki azil maddesiyle suçlanan Trump, 5 Şubat günü Senatoda yapılan oylama sonucunda her iki suçlamadan da aklanmıştı. Facebook ve Twitter’dan Joe Biden’ın oğlunun e-Postalarıyla ilgili haberlere kısıtlama New York Post gazetesinin ele geçirdiği, Hunter Biden’a ait olduğu iddia edilen e-Postalarda, Biden’ın Başkan Yardımcısı olduğu dönemde, oğlunun Ukraynalı enerji şirketi Burisma ile ilişkisini ortaya çıkarmasının ardından söz konusu habere ilişkin Twitter ve Facebook’tan yeni bir adım geldi.

Facebook Sözcüsü Andy Stone, yaptığı açıklamada, söz konusu haberin “doğru bilgi içerme” standartlarına uygunluğunu incelediklerini, bunu yaparken de haberin yayılmasını azalttıklarını belirtti. Twitter ise söz konusu haberle ilgili bağlantıların ya da görsellerin paylaşılmasını engellediğini duyurarak, bu haberin şirketin “hacklenme yoluyla elde edilmiş belgelerin paylaşılmaması” ilkesine aykırı olduğunu savundu.

Cumhuriyetçilerden ve Trump’ın seçim ekibinden tepki Öte yandan, sosyal medya platformlarının bu adımına Cumhuriyetçilerden ve Donald Trump’ın seçim ekibinden tepki geldi. Missouri Senatörü Josh Hawley, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Büyük teknoloji firmalarının bu seçimleri satın almak istediği hissiyatına kapılıyoruz.” ifadesini kullandı. Trump’ın kampanya ekibi de sosyal medya platformlarını Amerikan seçimine müdahale etmekle suçladı.

Biden’ı ifşa eden haberlere Twitter’dan yasak yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Los Angeles’ta bir grup Ermeni, kırmızı-beyaz renkli bir kamyonete saldırdı https://yekvucut.com/video/los-angelesta-bir-grup-ermeni-kirmizi-beyaz-renkli-bir-kamyonete-saldirdi/ Sat, 10 Oct 2020 11:18:20 +0000 http://yekvucut.com/?p=34887 Los Angeles’ta bir grup Ermeni, kırmızı-beyaz renkli bir kamyonete saldırdı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Los Angeles’ta bir grup Ermeni, kırmızı-beyaz renkli bir kamyonete saldırdı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
George Floyd’un ölümüne sebep olan polis cezaevinden çıktı https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/george-floydun-olumune-sebep-olan-polis-cezaevinden-cikti/ Thu, 08 Oct 2020 14:41:13 +0000 http://yekvucut.com/?p=34824 ABD’de 25 Mayıs’ta siyahi George Floyd’un ölümüne sebep olan polis memuru Derek Chauvin, nakit olmayan 1 milyon dolarlık teminat karşılığı...

George Floyd’un ölümüne sebep olan polis cezaevinden çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD’de 25 Mayıs’ta siyahi George Floyd’un ölümüne sebep olan polis memuru Derek Chauvin, nakit olmayan 1 milyon dolarlık teminat karşılığı cezaevinden çıktı.
ABD’nin Minnesota eyaletinin Minneapolis şehrinde siyahi George Floyd, dolandırıcılık suçlamasıyla gözaltına alınmaya çalışılırken hayatını kaybetmişti.

Floyd’un boynuna 8 dakika dizini bastırarak ölümüne neden olan polis memuru Derek Chauvin ikinci derece cinayet, beraberindeki 3 polis de cinayete yardım etmekle suçlanıyordu.

Haziran ve Temmuz aylarında 3 polis memuru kefalet karşılığı serbest kaldı, ikinci derece cinayetle suçlanan Chauvin de 1 milyon dolar nakit olmayan teminat vermesi üzerine bugün cezaevinden çıkarıldı.

4 polis memuru hakkındaki davada bir sonraki duruşma 8 Mart’ta yapılacak.

George Floyd’un ölümüne sebep olan polis cezaevinden çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD’de kadın cinayetleri ve aile içi şiddet konusunda karanlık tablo https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/abdde-kadin-cinayetleri-ve-aile-ici-siddet-konusunda-karanlik-tablo/ Wed, 07 Oct 2020 14:37:04 +0000 http://yekvucut.com/?p=34805 Günlük ortalama 3 kadın cinayetinin yaşandığı, “cinsel saldırı konusunda kadınlar için en tehlikeli 10 ülke” arasında yer alan ABD’de, aile...

ABD’de kadın cinayetleri ve aile içi şiddet konusunda karanlık tablo yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Günlük ortalama 3 kadın cinayetinin yaşandığı, “cinsel saldırı konusunda kadınlar için en tehlikeli 10 ülke” arasında yer alan ABD’de, aile içi şiddet ve kadın cinayetleri her geçen gün artış gösteriyor.

ABD’deki kadınlar, çok sayıda kadın hakları örgütleri ve aktivistlerin öncülüğündeki çabalara rağmen aile içi şiddetin kurbanı olmaya devam ediyor.

Konuya ilişkin hazırlanan raporlarda, fiziksel şiddet ve cinsel saldırılara maruz kalan kadınlara ekonomik, psikolojik ve sosyal destek için ayrılan kaynakların yeterli olmadığı, bu durumun şiddet gören kadınları fiziksel ve ekonomik güvenlik açısından çaresiz bıraktığı belirtiliyor.

ABD, “kadınların cinsel saldırı konusunda en fazla risk altında olduğu ülkeler” listesinde ilk 10 ülke arasında bulunuyor.

AA muhabirinin, ABD’de kadınlara yönelik şiddet olaylarıyla mücadele eden Ulusal Aile İçi Şiddet Hattı kayıtlarından derlediği bilgilere göre, ülke genelinde dakikada ortalama 24 kadın, eski eşi veya sevgilisi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılırken, bu sayının yılda yaklaşık 12 milyon kadına tekabül etmesi dikkati çekiyor.

Söz konusu 12 milyon kadının birden çok kez şiddet gördüğü belirtilen kayıtlarda, “Bu kişilerin her biri, hayatında yalnızca bir kez şiddete maruz kalsaydı, bu, ABD’de ortalama bir yetişkinin her 3 saniyede bir şiddet görmesi anlamına gelecekti.” ifadesi kullanılıyor.

Her 4 kadından 1’i fiziksel şiddet görüyor

Kayıtlara göre, ABD’de her 4 kadından 1’i eşi veya sevgilisi tarafından dövülme, yakılma veya boğulma gibi ciddi yaralanmalara sebebiyet verecek fiziksel şiddete maruz kalırken, yaralanan kadınların sadece yüzde 34’ü hastane veya sağlık polikliniğine giderek tıbbi yardım alıyor.

Fiziksel şiddet gören kadınların en fazla 18-24 yaş grubunda oldukları dikkati çekerken, Ulusal Aile İçi Şiddet Hattı’na günde ortalama 20 bin fiziksel şiddet ihbarı geldiği belirtiliyor.

Diğer taraftan, fiziksel şiddet gören kadınların ortalama yüzde 40’ı sağlık gerekçeleriyle işini kaybederken, aile içi şiddet olayları ABD ekonomisine yıllık 8,3 milyar dolara mal oluyor.

Kadın cinayetlerinde artış

ABD Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezinin (CDC) aile içi şiddet vakalarında silahla yaralanma veya hayatını kaybetme oranlarının paylaşıldığı raporunda da 2010-2017’de bu sebeplerle ölen kadın sayısının geçen 10 yıla kıyasla yüzde 26 artış gösterdiğine işaret ediliyor.

CDC’nin kadın cinayetlerinde sadece 18 eyaleti baz alarak hazırladığı başka bir raporda ise 2003-2014 döneminde 10 binin üzerinde kadının eş veya sevgilisi tarafından öldürüldüğü ifade ediliyor. Raporda, ülke genelindeki sonuçlar dikkate alındığında ABD’deki kadınların, diğer gelişmiş ekonomiye sahip ülkelerdeki kadınlardan 21 kat fazla ölüm riski taşıdığı vurgulanıyor.

Uzmanlar, kadın cinayetlerinde silaha erişimdeki kolaylığın ana rolü oynadığını belirtiyor.

Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmada da ABD’nin hamile kadınların kendisi veya bebeğinin ölümüyle sonuçlanan şiddet vakalarında da önde gelen ülkeler arasında olduğu ifade ediliyor.

Her 5 kadından 1’i cinsel saldırı mağduru

Dünya genelinde kadınların en fazla maruz kaldığı şiddet türlerinden biri olan “cinsel saldırı” da Amerikan toplumunda en büyük sorunlardan biri olmaya devam ediyor.

Colorado merkezli Aile İçi Şiddete Karşı Ulusal Koalisyon (NCADV) adlı kuruluşun hazırladığı raporda, ABD’deki her 5 kadından 1’inin hayatında en az bir kez tecavüze uğradığı, bu saldırıların yüzde 46,7’sinin tanıdık ve akrabalar, yüzde 45,4’ünün ise eski eş veya sevgili tarafından gerçekleştirildiği belirtiliyor.

Washington merkezli Tecavüz İstismarı Ensest Ulusal Ağı adlı kuruluşun kayıtlarına göre, ABD’de yılda ortalama 433 bin 600 tecavüz vakası yaşanırken, tecavüze uğrayan kadınların yüzde 54’ü 18-34 yaş aralığında bulunuyor. Bu kadınların yüzde 15’i ise 12-17 yaş aralığındaki çocuk kurbanlardan oluşuyor.

Cinsel saldırıya uğrayan kadınların yüzde 94’ünde travma sonrası stres bozukluğunun baş gösterdiği, yüzde 33’ünün en az bir kere intihar etmeyi düşündüğü ve yüzde 13’ünün de intihara teşebbüs ettiği bildiriliyor.

Kayıtlarda, tecavüz kurbanı Amerikalı kadınlarda uyuşturucu bağımlılığında genel ortalamaya göre 10 kat artış gözlemlendiği, bu durumun söz konusu kadınları bir sonraki cinsel saldırıya karşı daha savunmasız bıraktığı belirtiliyor.

Hindistan ve Afganistan’ın ardından 3. sırada

Kurbanların yüzde 38’inin profesyonel iş veya eğitim alanlarında tutunamadığı, yüzde 37’sinin ise ailelerinden koptuğu bilgisine yer verilen raporda, özellikle 2018’de başlayan ve Amerikalı kadınların sosyal medya üzerinden yaşadıkları cinsel saldırıları anlattığı “MeToo” (Ben de) kampanyasıyla ülkede kadına yönelik kayıtlı cinsel vaka oranlarının zirve yaptığı ifade ediliyor.

Bu nedenle, Reuters’ın 2018’de 550 uzmanın katılımıyla yaptığı araştırmada, ABD’nin “kadınların cinsel saldırı konusunda en fazla risk altında olduğu ülkeler” listesinde Hindistan ve Afganistan’ın hemen ardından Suriye ile 3. sırayı paylaştığı sonucunun çıkması, durumun vahametini ortaya koyuyor.

Alaska, “kadına şiddet ve tecavüzde” ilk sırada

Diğer taraftan, NCADV’nin kadına şiddet ve tecavüz vakalarının eyaletlere göre dağılımının ele alındığı raporunda, 100 bin kişi başına 161 vakayla ülke genelinden 4 kat daha fazla cinsel saldırının yaşandığı Alaska’daki her 2 kadından 1’inin hayatlarında en az bir kez fiziksel şiddet veya tecavüze maruz kaldığı belirtiliyor.

Yüzde 49,1 fiziksel ve cinsel saldırı oranıyla ikinci sıraya yerleşen Oklahoma eyaleti, kadın cinayetlerinde ise ülke genelinde üçüncü sırada yer alıyor.

Genel suç oranı bakımından beşinci sırada bulunan Nevada ise aile içi şiddet olaylarında 2014’e ilk sırada yer alırken, 2014 sonrasında 48,1 oranla üçüncü sıraya gerilemiş gözüküyor.

Washington eyaletinin yüzde 42,6 ile dördüncü sırada bulunduğu listede, Washington’da yaşanan genel suçların yarısından fazlasının kadınlara yönelik olması dikkati çekiyor.

Kadına yönelik şiddetin yüzde 40, toplam cinayet veya intihar yoluyla hayatını kaybedenlerin yüzde 92’sinin kadınlardan oluştuğu New Hampshire eyaleti listede beşinci sırada yer alırken, bu eyaletin kayıtlara ABD’nin genel suç oranında en düşük beşinci eyaleti olarak girmesi dikkati çekiyor.

ABD’de kadın cinayetleri ve aile içi şiddet konusunda karanlık tablo yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>