Kovid-19 salgınıyla yaklaşık 47 bin kişinin yaşamını yitirdiği ABD’de bakımevlerinde kalan yaşlıların, ölüm oranlarının beşte birinden fazlasını oluşturması dikkatlerden kaçmadı.

Associated Press’in (AP) yaptığı araştırmaya göre, virüs salgınında bakımevlerinde kalan yaklaşık 10 bin 217 yaşlı, yaşamını yitirdi ve bu ölümlerin üçte biri New York’ta yaşandı.

Ne federal hükümet ne de yerel yönetimler, yaşlı bakımevlerinde testi zorunlu hale getirirken birçok uzman, ölüm oranlarının bu kadar fazla olmasını test yetersizliğine bağlıyor.

ABD’deki uzun süreli bakımevlerini temsil eden Amerikan Sağlık Hizmetleri Birliği Başkanı Mark Parkinson ise “Yaşlı bakımevlerindeki çalışan ve yaşlıların çok azı test edildi. Çünkü federal hükümet ve eyalet yönetimleri, yaşlı bakımevlerini öncelikli olarak görmüyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Parkinson, ABD’de sanki tek mücadelenin hastanede verildiği gibi bir algı olduğuna işaret ederek, “İçimizde ihmal edilmiş hissi var. Artık virüsle asıl savaş hastanelerde değil, yaşlı bakımevlerinde veriliyor.” ifadesini kullandı.

“ABD’de virüsle savaş hastanelerde değil, yaşlı bakımevlerinde” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Huzurevlerinde çalışan sağlık personelinin koruyucu ekipman sorunu devam ederken, sağlık çalışanlarının yeterli maskeye sahip olmaması buralarda kalan yaşlıların hayatını riske atıyor.

Veran, 19 Nisan’da yaptığı açıklamada, sağlık çalışanlarına maske, eldiven ve koruyucu ekipman temin etmekte hala sorun yaşandıklarını kabul ederken, hükümet de bu konuda sık sık eleştiri oklarının hedefi haline geldi.

Huzurevleri konusundaki bir diğer önemli sorun ise burada kalan yaşlılara COVID-19 testi yapılamaması oldu. Bakan Veran, gelen tepkiler üzerine ülkedeki huzurevlerinde kalanlara test yaptırmak bir çalışma başlatılacağını söyledi.

Paris Belediye Başkan Yardımcısı Emmanuel Gregoire, ülkedeki huzurevlerinde çok büyük bir dram yaşandığını vurgulayarak, acil durumlarda huzurevlerinden ambulans talep edildiğini ancak hiç kimsenin gelmediğini ve bu nedenle birçok insanın hayatını kaybettiğini savundu.

Huzurevlerindeki imkanların yetersiz kaldığını dile getiren Gregoire, hastanelerdeki kapasitelerin aşılması nedeniyle huzurevlerindeki hastaların da tedavi edilemediğini söyledi.

İngiltere’deki en büyük huzurevleri hizmet sağlayıcısı “Care England” tarafından toplanan veriler, huzurevlerindeki COVID-19 ölümlerinin sayısının sanılandan çok daha yüksek olduğunu ortaya koydu.

“Telegraph” gazetesine konuşan “Care England” Üst Yöneticisi Martin Green, test yapmadan kesin bir sayı vermenin zor olduğunu belirterek, “Ancak 1 Nisan itibarıyla ölüm oranlarını önceki yılların oranlarıyla karşılaştırdığımızda COVID-19 nedeniyle yaklaşık 7 bin 500 kişinin ölmüş olduğunu tahmin ediyoruz.” dedi.

İspanya’da COVID-19 kaynaklı en fazla ölümün gerçekleştiği özerk bölge Madrid’de, şimdiye kadar 7 bin 239 kişi hayatını kaybederken, bunun yüzde 72’sinin huzurevlerinde kalanlar olması dikkati çekti.

İspanya’da askerlerin koordinasyonunda şimdiye kadar 4 binden fazla huzurevinin dezenfekte edildiği bildirildi. Askerlerin mart ayı ortasında başlattıkları çalışmalarda bazı huzurevlerinin terk edilmiş halde bulunduğu, hatta Madrid’deki bazılarında yaşlıların yataklarında ölü bulundukları açıklanmıştı.

Belçika’da Flaman bölge yönetimi, huzurevlerinde zamanında ve yeterli test yapılmadığı, çalışanlara yeterli maske dağıtılmadığı gerekçesiyle eleştirilerin odağında yer alıyor.

Huzurevlerindeki bu tablo, 18 Mart’tan beri yarı tecrit altında yaşayan 11,5 milyon nüfuslu Belçika’nın neden Avrupa’da COVID-19 kaynaklı ölüm oranlarına sahip en yüksek beşinci ülke olduğunu ortaya koyuyor.

Almanya’da 800 bine yakın kişinin huzurevlerinde yaşadığı ve büyük bir bölümünün de başka hastalıklara sahip olduğu ifade ediliyor.

Hamburg’daki bir huzurevinde kalan 60 kişide COVID-19 tespit edilmesiyle virüsün diğer yaşlılara da bulaşmaması için huzurevi tahliye edildi.

Avrupa’da koronavirüs ölümlerinin merkez üssü huzurevleri oldu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.