FETÖ borsası kuran Akalın’a 2 yıl 6 ay hapis

Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan‘ın avukatlığını yapan Kazım Yiğit Akalın ile beraber polis memurları İsmail İ., Bayram Y., Ertuğrul Osman T. ve Rıza E. ile avukat olan Mehmet Asım İplikçioğlu, davanın sanıkları arasında bulunuyor. Karar duruşması, İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesince görüldü. Sanıklar, avukatları ile beraber salonda hazır bulundu. Bir önceki celse açıklanan esasa ilişkin mütalaaya karşı savunma yapan sanıklar beraat talebinde bulundu. Mahkeme heyeti sanıklar hakkındaki kararını verdi. Olayın ardından başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan ve ilk duruşmada tahliye edilen sanık avukat Akalın, “rüşvete teşebbüs” suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ayrıca Akalın’a 1 milyon 396 bin 360 lira adli para cezası verilmesine hükmedildi. Sanık avukat Mehmet Asım İplikçioğlu hakkında ise ceza verilmesine yer olmadığına karar verildi. Mahkeme heyeti, sanık polisler İsmail İ, Bayram Y, Ertuğrul Osman T. ve Rıza E’nin “rüşvet” suçundan beraat etmeleri yönünde karar verdi.

FETÖ’cü birçok ismin avukatı

FETÖ borsası kurmaktan 2 yıl 6 ay hapis cezası alan Kazım Yiğit Akalın, FETÖ’nün birçok kritik isminin de avukatı aynı zamanda. O isimler şunlar:

• FETÖ’den yargılanan Akfa Holding sahipleri Fatih Aktaş ve Ferhat Aktaş,
• FETÖ’den yargılanan tekstilci işadamları Bünyamin Gülçek ve Adil Gülçek,
• TUSKON davası sanıklarından Ömer Faruk Kavurmacı ile Aydınlı Grup patronu Mustafa Şevki Kavurmacı

KAYNAK: FETÖ GERÇEKLERİ

FETÖ borsası davasında karar çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu

4’ü polis 2’si avukat 6 sanık yargılanıyor

İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, sanık avukatları salonda hazır bulundu. Duruşmada Cumhuriyet Savcısı esas hakkındaki mütalaasını bildirdi. Buna göre, sanık polis memurları Bayram Y., Ertuğrul Osman T. ve Rıza E.’nin müdahil Şahap Çak’ın dosyasının lehine sonuçlanması için aracıları kullanarak “rüşvet” suçunu işledikleri kaydedildi. Bu sebeple sanıkların ayrı ayrı 2 yıldan 6 yıla kadar hapis ile cezalandırılmaları talep edildi. Mütalaada, sanık polis İsmail İ.’nin beraat edilmesi istendi.

Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan‘ın avukatlığını yapan Kazım Yiğit Akalın ve sanık Mehmet Asım İplikçioğlu’nun ise görevlerinin ifasıyla ilgili bir işi yapmak üzere para talep eden polis memurlarının taleplerine aracılık ettikleri kaydedildi. Avukatların, FETÖ borsası şebekesi kurdukları ve bir iş adamına;

“Hakkınızda FETÖ soruşturması var. Emniyette tanıdıklar var. 150 bin dolar karşılığında takipsizlik alabilecek şekilde emniyette fezleke hazırlatacağız.” şeklinde teklif yaptığı belirtilmişti.

Mütalaada, bu iki sanığa rüşvete aracılık suçunu işledikleri iddiasıyla, ikişer yıldan altışar yıla kadar hapis cezası verilmesi talep edildi. Mütalaaya karşı beyanları sorulan sanık avukatlarının ek süre istemini kabul eden mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.

FETÖ borsası davası hakkında iddianame

İddianame, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından düzenlendi. İddianamede, Hazine ve Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü ile Şahap Çak ve Gökalp Çak, müşteki sıfatıyla bulunuyor.

İddianameye göre, babasının gözaltına alınmak istenmesinin nedenini araştıran Gökalp Çak, şirket avukatlarından İplikçioğlu’nun konuyu takip etmesini istedi. Bu görüşmede, dosyanın Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli polisler tarafından babası lehine sonuçlanacak şekilde hızlıca hazırlanması için 150 bin dolar istendiğini öğrendiği ifade edildi. Çak’ın, bu durumdan rahatsız olması üzerine şikayette bulunması üzerine soruşturma başladı. Sanık İplikçioğlu’nun hakkında soruşturma izni alındıktan sonra ifadesine başvurulduğu, ifadesinde avukat sanık Kazım Yiğit Akalın‘ın ismini verdiği kaydedildi.

Soruşturma kapsamında el konulan dijital materyaller üzerinde yapılan incelemeler sonucu, bazılarının birbirleriyle irtibatlı olduğu belirlendi. Sanıkların ifadelerinde rüşvet iddialarını reddettikleri tespit edildi. İddianamede, sanıklar Bayram Y., İsmail İ, Rıza E. ve Ertuğrul Osman T.’nin “rüşvet”, sanık avukat Kazım Yiğit Akalın ile avukat Asım İplikçioğlu’nun da “rüşvete aracılık” suçunu işledikleri iddiasıyla ikişer yıldan altışar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor.

Zengin FETÖ’cülerin avukatı

FETÖ borsası kurmaktan hakkında dava açılan Kazım Yiğit Akalın, FETÖ’nün önemli isimlerinin de avukatlığını yapmıştı. O isimler şunlar:

• FETÖ’den yargılanan Akfa Holding sahipleri Fatih Aktaş ve Ferhat Aktaş,
• FETÖ’den yargılanan tekstilci işadamları Bünyamin Gülçek ve Adil Gülçek,
• TUSKON davası sanıklarından Ömer Faruk Kavurmacı ile Aydınlı Grup patronu Mustafa Şevki Kavurmacı

KAYNAK: FETÖ GERÇEKLERİ

FETÖ borsası iddiacılarının avukatının yargılanmasına devam edildi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Halen yurt dışında firari olan Cevheri Güven, Barış Yarkadaş ve Barış Terkoğlu’nun Türkiye’nin Libya’ya yaptığı gayri resmi silah satışını “farkında olmadan” ortaya çıkardıkları için tutuklandıklarını iddia etti.

FETÖ’den ODA TV yöneticilerine destek yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

MİT şehidinin kimliğini ifşa eden, bununla da yetinmeyen MİT mensuplarının kimliklerini uluslararası istihbarat örgütlerine gösteren Odatv’de, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Odatv’ye sahip çıkan isimse Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan oldu. Tutuklama kararları için “Çok aşırı önlemler olarak görüyorum” diyen Hakan, MİT’i hedef alan isimleri masumlaştırmaya çalıştı.

O zamanlar uçağa binmiyordu

Sabah Gazetesi yazarı Melih Altınok, “Yerin mi dar Ahmet?” başıklı yazısında Odatv’ye kol kanat geren Ahmet Hakan’a tepki gösterdi. Ahmet Hakan’ın tarzını kritik dönemlerdeki Abdullah Gül tarzına benzeten Altınok, “Neticede Ahmet az ekmeğini yemedi karanlık oda gazeteciliğinin. Birkaç yıl öncesine kadar, gazetecilere, siyasetçilere, iş adamlarına, sanatçılara karşı başlatılacak itibar suikastlarının startını önce bu site verir, Ahmet daha sonra konuyu ‘genişletirdi.’ O zamanlar tabii patronu hâlâ Aydın Bey’di, uçağa falan binmiyordu. Uzun yıllar gazetenin genel yayın yönetmenliğini yürüten Ertuğrul Özkök’le çevir Allah çevirirlerdi karanlık odadan gelen pasları” ifadelerini kullandı.

Özkök daha cesurdu

Ertuğrul Özkök’ün Ahmet Hakan’a göre daha cesur biri olduğuna vurgu yapan Altınok, yazısına şöyle devam etti: ‘Özkök bu tarz işlerde Ahmet’ten daha yaratıcı ve cesurdu. Şimdilerde, yayın yönetmeni olduktan sonra ciddileşen Ahmet’in yerine daha renkli isimlerle atışıyor olabilir. Ancak eminim ki Hürriyet’in başında Özkök olsa, bugün Ahmet’in yaptığı gibi mevzuya yalnızca köşesinden değil manşetten de girer, karanlık oda’ya, omuz verirdi. Tıpkı Ahmet Kaya lincinde attığı o unutulmaz “Vay şerefsiz” manşetinde olduğu gibi…”

Ahmet az ekmeğini yemedi karanlık oda gazeteciliğinin yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Odatv’nin “Sessiz, sedasız ve törensiz defnedilen Libya şehidi MİT mensubunun cenaze görüntülerine Odatv ulaştı” başlığıyla Libya’da şehit olan MİT mensubunun kimliğini ifşa ettiği, vazife başındaki kahramanları riske attığı haberindeki suç ortağı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 22 Şubat’ta İzmir’de Kuzey Ege Otoyolu’nda Libya’da görevde bulunan 2 kahramanın şehit olduğunu, buna karşılık 100’e yakın Hafter üyesinin etkisiz hale getirildiğini duyurmuştu.

Kimliklerini ifşa ettiler

Erdoğan’ın açıklamalarından kısa bir süre sonra Yeniçağ Genel Yayın Yönetmeni Batuhan Çolak ve Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, bir yerden işaret almışçasına devreye girdi. Ağırel ve Çolak, Libya’da şehit olan iki MİT mensubunun kimliklerini suç olmasına rağmen ifşa etti. İkili aleni şekilde gizli görevde bulunan kahramanların isimlerini açıklamayan hükümeti de hedef gösterdi.

Hesaplarımız çalındı senaryosu

Yeniçağ da MİT mensuplarının kimliklerinin deşifre edildiği skandal haberi “Libya’daki şehitlerimiz sessiz sedasız toprağa verildi” başlığıyla servis etti. MİT personellerinin hedef alındığı paylaşımlar ve haber büyük tepki çekti. MİT mensuplarının kimliklerini açık ederek suç işleyen Ağırel ile Çolak tehdit aldıklarını, sosyal medya hesapları ve maillerini ele geçirenlerin paylaşımlarını sildiğini iddia etti. Ancak Yeniçağ’daki haber de silinmişti. İkili Yeniçağ’daki haberin neden silindiğini izah edemedi.

Ümit Özdağ sahip çıktı

MİT’in Libya’da görev yapan saha elemanlarını tehlikeye atan paylaşımların sahibi olan Çolak ve Ağırel’i temize çıkarma görevini ise İyi Parti Milletvekili Ümit Özdağ üstlendi. Özdağ 26 Şubat’ta Meclis’te düzenlediği basın toplantısında hükümeti Ağırel ve Çolak’ın sosyal medya hesaplarını ele geçirtmekle suçladı. Bununla beraber FETÖ medyası başta olmak üzere birçok yayın organı “Libya’da şehit olan albayı gündeme getiren gazetecilere siber saldırı” başlığıyla iki ismi aklamaya kalkıştı.

Operasyona Odatv devam etti

Türkiye’nin Bahar Kalkanı Harekatı ile Esed rejimine darbe vurduğu sırada sahne sırası Odatv’ye geçti. Odatv “Sessiz, sedasız ve törensiz defnedilen Libya şehidi MİT mensubunun cenaze görüntülerine Odatv ulaştı” haberiyle MİT mensubu ve ailesinin kimliğinin tüm detaylarını yazdı. Yeniçağ gazetesi ve yazarlarına ek olarak Odatv, cenazeye katılan MİT mensuplarını da ve ailesinin bilgilerini de ifşa etti.

Yargı ne yapacak?

MİT mensuplarının hayatını tehlikeye atan habere ilişkin Oda TV Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve haberde imzası bulunan Hülya Kılınç gözaltına alınırken, Yeniçağ Genel Yayın Yönetmeni Batuhan Çolak ve Murat Ağırel’in görmezden gelinmesi kafalarda soru işareti yaratıyor.

Yeniçağ’ın MİT skandalındaki rolü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Esed rejiminin, 27 Şubat’taki hava saldırısıyla İdlib’de 33 askeri şehit etmesinin ardından Bahar Kalkanı Herakatı’nı başlatan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kısa sürede 2 bin 500’den fazla rejim askerini etkisiz hale getirmesi, rejime ve Rusya’ya ait hava savunma sistemi ve uçakları vurması Türkiye’de Esed ve Rusya sevdalısı medyayı harekete geçirdi.

Kremlin adına tehdit

Oda TV harekat başladıktan sonra yaptığı haberlerle Rus haber ajanslarını kıskandırdı. Türkiye’nin İdlib’de hızla ilerleyişi karşısında Oda TV, Putin’in sözcülüğüne soyundu. Oda TV, “Putin sabrı sınırlı” manşetiyle, Rusya adına Türkiye’ye tehdit savurdu. Oda TV’nin rezaletleri bununla da sınırlı değildi.

Sputnik’e sahip çıktılar

Rus haber ajansı Sputnik, İdlib’de çatışmaların şiddetlendiği sırada “Çalıntı eyalet: Hatay 80 yıl önce neden Fransa tarafından Türkiye’ye verildi” başlıklı haberiyle alenen Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü hedef aldı. Habere ilişkin olarak Sputnik Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Mahir Boztepe gözaltına alındı. Oda TV, Sputnik’e de sahip çıktı. Boztepe’nin gözaltına alınmasını hukuksuz bulan Oda TV,  gözaltı işlemi sırasında yaşananları an be an yayınladı. Bununla da yetinmeyen Oda TV Sputnik’i mağdur göstermeye çalıştı.

Esed’e can suyu oldular

Oda TV Haber Müdürü Barış Terkoğlu da Bahar Kalkanı Harekatı’nı itibarsızlaştırmak ve darbe üstüne darbe yiyen Esed rejimine nefes aldırmak için çabaladı. Terkoğlu, TSK’nın havadan ve karadan Esed mevzilerini yerle bir ettiği operasyon esnasında bir grup Esed destekçisi tarafından hazırlanan “Suriye’den elinizi çekin, askerler evine dönsün” isimli skandal bildiriye imza attı. Amaç Türkiye’nin toplumsal bütünlüğünü hedef almak ve Esed’i kurtarmaktı.

Teröre destek iftirası

Terkoğlu, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki “Yanmasın Suriye, yıkılmasın İdlib, yaşasın Mehmetçik!” başlıklı yazısında Esed rejimi ve Rusya’nın avukatlığına soyundu. Terkoğlu, Türkiye ile birlikte omuz omuza, düşmana karşı çarpışan Suriye Milli Ordusu’na iftira attı. Terkoğlu, Türkiye destekli SMO’nin HTŞ terör örgütüyle işbirliği yaptığı yalanına sarılırken, Türkiye’yi İdlib’de HTŞ bayrağı ile Türk bayrağını yan yana dalgalandırma hayali kurmakla itham etti.

Oda TV’nin Rusçuluğu Sputnik’i gölgede bıraktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.