Siyonist İsrail güçleri Batı Şeria’da baskınlara devam ediyor. Filistinlileri sebepsiz yere tutuklayan İsrail güçleri aynı zamanda Filistinlilere şiddet uyguluyor. İsrail güçleri genellikle Filistinlilere gerçek mermilerle ateş açarak onları yaralıyor. Siyonist İsrail güçleri yine Batı Şeria’ya baskın düzenledi. İsrail güçleri işgal altındaki Batı Şeria’nın Nablus kentinde 5 Filistinliyi gerçek mermiyle yaraladı. Filistin resmi ajansı WAFA Batı Şeria’nın Nablus kentinde yaşanan olayı aktardı. Filistin resmi ajansı WAFA’da yer alan habere göre, İsrail askerleri Nablus kentinin doğusuna sabah erken saatlerde baskın yaptı. Filistinlilerin, siyonist İsrail güçlerinin baskına tepki gösterdiği belirtildi. Filistinlilerin tepkisi üzerine İsrail askerleri, Filistinlilerin üzerine gerçek mermiyle ateş açtı. Açılan ateş sonucu 5 Filistinlinin yaralandığı bildirildi. Hastaneye kaldırılan yaralı Filistinlilerin sağlık durumuyla ilgili bilgi verilmedi. Öte yandan İsrail askerlerinin baskın sırasında kimliği açıklanmayan bir Filistinliyi de gözaltına aldığı kaydedildi.

İsrail güçleri incelensin

Geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler (BM) Orta Doğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Nickolay Mladenov, İsrail’in Filistinlilere yaptığı hak ihlallerine ilişkin açıklama yapmıştı. Mladenov, “İsrail’in bu kabul edilmez, korkunç olayla ilgili ivedilikle bağımsız bir şekilde inceleme yapması gerekir” diye konuşmuştu. Mladenov, özellikle çocukların uluslararası hukuka göre özel koruma hakkına sahip olduklarını hatırlatıp şiddetten korunmaları gerektiğini belirtmişti.

Filistinlilerin toprakları işgal altında

İsrail Batı Şeria’yı 1967 yılında işgal etti. İşgal altındaki Batı Şeria’da 250’den fazla yasa dışı Yahudi yerleşim birimi bulunuyor. Bu yerlerde ikamet eden 400 binden fazla Yahudi yerleşimci var. Yahudi yerleşimciler Batı Şeria’da işgal altında yaşayan Filistinlilerin için hayatını daha da zorlaştırıyor. Yahudi yerleşimciler her gün Filistinlilere saldırıyor. Filistinlilerin topraklarını ele geçirmeye çalışıyorlar.

27 Kasım 2020 tarihinde, Yahudi yerleşimciler işgal altındaki Batı Şeria’nın Ramallah kentinde Filistinli çiftçilerin bahçelerine saldırıp yüzlerce üzüm ağacını sökmüştü. Filistinli çiftçi Nidal Rebi bir grup Yahudi yerleşimcinin Batı Şeria’nın Ramallah kentine bağlı Turmusiya beldesinde kendisine ait çiftliğe saldırdığını söylemişti. Rebi Yahudi yerleşimcilerin 300’den fazla üzüm ağacını söktüğünü belirtmişti. Ayrıca sulama sistemi ile su deposunu tahrip ettiklerini ve çiftliğin çevresindeki çitleri yıktıklarını da dile getirmişti.

Uluslararası hukuka göre, işgal altındaki topraklarda bulunan tüm Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı sayılıyor.

İsrail güçleri 5 Filistinliyi yaraladı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Siyonist İsrail güçleri Batı Şeria’da Filistinlilerin Yahudi yerleşim birimlerine karşı düzenlediği gösteriye müdahale etti. İsrail askerleri 32 Filistinliyi yaraladı. Olaya şahit olan kişiler Filistinli grupların çağrı yaptığını ve bunun üzerine Batı Şeria’nın kuzeyindeki Selfit kentine bağlı Er-Ras bölgesinde İsrail’in Yahudi yerleşim birimi inşa etme planına karşı protestoların başladığını bildirdi. Filistin’e verdikleri destekle bilinen Ortodoks Yahudi “Neturei Karta” cemaati üyeleri de gösteriye katıldı. Filistin Kızılayı, İsrail güçleri göstericilere göz yaşartıcı gaz ve plastik mermiyle müdahale etti. Müdahale esnasında 32 Filistinli plastik mermiyle yaralandı. Filistin Kızılayı, siyonist İsrail askerlerinin göstericilere göz yaşartıcı gaz ve plastik mermiyle müdahale ettiğini bildirdi.32 Filistinli plastik mermiyle yaralandı.

Filistinli yetkililer de yaralandı

Sağlık görevlileri yaralananlar arasında Fetih Hareketi Başkan Yardımcısı Mahmud el-Alul ile Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlı Ayrım Duvarı ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi Başkanı Velid Assaf’ın da bulunduğunu açıkladı.

Yahudi yerleşimcilerin de Filistinlilere zulmü devam ediyor. Pazartesi günü Er-Ras bölgesinde Filistinlilere ait tarım arazilerine el koymaya çalıştılar. Filistinliler bölgede hafriyat çalışmaları başlatan Yahudi yerleşimcilere tepki gösterdi.

Yahudi Yerleşimciler Filistinlilere saldırıyor

İsrail Batı Şeria’yı 1967 yılında işgal etti. İşgal altındaki Batı Şeria’da 250’den fazla yasa dışı Yahudi yerleşim birimi bulunuyor. Bu yerlerde ikamet eden 400 binden fazla Yahudi yerleşimci var. Yahudi yerleşimciler Batı Şeria’da işgal altında yaşayan Filistinlilerin için hayatını daha da zorlaştırıyor. Yahudi yerleşimciler her gün Filistinlilere saldırıyor. Filistinlilerin topraklarını ele geçirmeye çalışıyorlar.

27 Kasım 2020 tarihinde, Yahudi yerleşimciler işgal altındaki Batı Şeria’nın Ramallah kentinde Filistinli çiftçilerin bahçelerine saldırıp yüzlerce üzüm ağacını sökmüştü. Filistinli çiftçi Nidal Rebi bir grup Yahudi yerleşimcinin Batı Şeria’nın Ramallah kentine bağlı Turmusiya beldesinde kendisine ait çiftliğe saldırdığını söylemişti. Rebi Yahudi yerleşimcilerin 300’den fazla üzüm ağacını söktüğünü belirtmişti. Ayrıca sulama sistemi ile su deposunu tahrip ettiklerini ve çiftliğin çevresindeki çitleri yıktıklarını da dile getirmişti.

Uluslararası hukuka göre, işgal altındaki topraklarda bulunan tüm Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı sayılıyor.

Siyonist İsrail güçleri Batı Şeria’da Filistinlilere saldırdı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Yıkım kararına tepki gösteren bölge sakinleri ile İsrail güçleri arasında zaman zaman gerginlik yaşandı.

Filistinliler, buldozerlerin kepçelerine çıkarak yıkıma engel olmaya çalışsalar da başarılı olamadı.

İsrail güçleri bölgede 4’ü baraka ev, diğerleri ağıl ve ahır olmak üzere Filistinli bedevilere ait 10 yapıyı “ruhsatsız” olduğu gerekçesiyle yıktı.

Filistinli kaynaklara göre, İsrail makamları sadece geçen yıl işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da Filistinlilere ait 500’ü aşkın ev ve iş yerini yıktı.

Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995’te imzalanan “İkinci Oslo Anlaşması” çerçevesinde Batı Şeria; A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.

Yüzde 18’i kapsayan “A bölgesi”nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin’e; yüzde 21’lik “B bölgesi”nin idari yönetimi Filistin’e, “güvenliği” İsrail’e devredilmiş; yüzde 61’ini oluşturan “C bölgesi”nin ise “idari yönetimi ve güvenliği” İsrail’e bırakılmıştı.

İsrail yönetimi kendi kontrolünde olduğu gerekçesiyle çoğunlukla “C bölgesi”nde Filistinlilerin yeni bina veya genişletme çalışması yapmasına izin vermiyor.

İsrail güçleri Batı Şeria’da 4 Filistinli aileyi evsiz bıraktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Bu yıkımların, 869 Filistinlinin yerinden edilmesine ve evsiz kalmalarına yol açtığını aktaran Helle, “Bu yılın başından bugüne kadar yıkılan yapılar, 2016’dan bu yana 1 yıl boyunca yıkılanları aştı.” ifadesini kullandı.

Helle, genellikle yıkım nedeni olarak İsrail makamları tarafından verilen ruhsatların olmamasının öne sürüldüğünü, ancak Filistinlilerin, kısıtlayıcı ve ayrımcı planlama sistemi sebebiyle bu ruhsatı neredeyse hiçbir zaman alamadığını aktardı.

Son yıkımda 41’i çocuk 73 kişi yerinden edildi

Yıkım operasyonlarının, Filistinlilerin zorla evlerini terketmelerini amaçlayan bir atmosfer yaratmanın başlıca yollarından biri olduğunu belirten Helle, son ve en büyük yıkımın da salı günü Batı Şeria’daki Tubas kentinin kırsalı Ürdün Vadisi’nde yer alan Hammisa Bedevi Topluluğu bölgesinde gerçekleştiğini aktardı.

Helle, İsrail makamlarının, evlerini ve diğer yapılarını yıkıp eşyalarını tahrip etmesinden sonra 41’i çocuk 73 kişinin yerinden edildiğini ifade etti.

Bu topluluğun dörtte üçünün evlerini kaybettiğine işaret eden Helle, bunun dört yıldan uzun süredir yaşanan en büyük zorla yerinden edilme olayı olduğunu belirtti.

Helle, insani yardım kuruluşlarının, topluluğu ziyaret ettiğini ve 76 yapının yıkıldığını tespit ettiklerini, bunun son on yıldaki diğer tüm yıkımlardan fazla olduğuna dikkati çekti.

Ev, hayvan barınağı, tuvalet ve güneş paneli dahil olmak üzere yıkılan yapıların, hakları ihlal edilen bu topluluktaki insanlarının geçimi, refahı ve onuru için gerekli olduğunu ifade eden Helle, bölgede yaşanılan durumun, kışın başlaması ve devam eden yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle daha da kötüleştiğini; bazı yıkılan binaların insani yardım olarak bağışlandığını aktardı.

Helle, Hammisa’nın İsrail’in “atış alanı” olarak belirlediği bölgede kısmen ya da tamamı yer alan 38 bedevi topluluğundan biri olduğunu belirtti.

Dördüncü Cenevre Sözleşmesinin ihlali

Bunların, eğitim, sağlık, su, elektrik, kanalizasyon için gerekli alt yapı hizmetlerinin kısıtlı olması hasebiyle Batı Şeria’daki en zayıf yerleşim topluluklarından olduğunu dile getiren Helle, yıkım işlemlerinin Dördüncü Cenevre Sözleşmesini ciddi şekilde ihlal ettiğini kaydetti.

Helle, “Tüm taraflara, mülkün geniş çapta tahrip edilmesinin ve işgal altında tutulan topraklardaki kişilerin zorla yerlerinden edilmesinin Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin ciddi şekilde ihlal ettiğini hatırlatıyorum.” ifadesini kullandı.

BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’ne bağlı insani yardım topluluğunun yerlerinden edilmiş ve zarar görenlere destek vermeye hazır olduğunu belirten Helle, İsrail’den yeniden yasadışı yıkımlarını derhal sonlandırmasını istedi.

İsrail tarafından konuya ilişkin henüz bir açıklama yapılmadı.

Batı Şeria yıllardır en büyük yıkım işlemine tanık oluyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İsrail işgali altındaki Batı Şeria’da bulunan mülteci kamplarında 1200 kişide yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tespit edilmesinin ardından Filistinli mültecilerin durumundan endişe edilmeye başlandı.

Bölgede sağlık hizmetlerinin yetersiz olması ve nüfus yoğunluğu nedeniyle kamplarda Kovid-19 vakalarının artışına karşı önlem almakta zorluk çekiliyor.

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu (UNRWA) Batı Şeria’daki 19 mülteci kampından 14’ünde 1200’den fazla Kovid-19 vakası tespit edildiğini açıkladı.

Filistin’in Batı Şeria bölgesinde 1948 yılındaki işgalden sonra kurulan 19 mülteci kampı bulunurken, UNRWA’ya göre kamplarda yaklaşık 820 bin Filistinli yaşıyor.

Filistin Sağlık Bakanlığının son verilerine göre, Doğu Kudüs dahil olmak üzere İsrail işgali ve ablukası altındaki Filistin topraklarında 19 bin 494 kişide Kovid-19 tespit edildi, vakaların 14 bin 794’ü Batı Şeria’da kaydedildi.

Celezun Mülteci Kampı

Filistinli yetkililer, 220’den fazla kişide virüs tespit edilen Ramallah’ın kuzeyindeki Celezun Mülteci Kampı için vaka sayısının katlanarak artabileceği uyarısında bulundu.

Yaklaşık 250 bin metrekarelik bir alanda kurulan ve 16 bin kişinin yaşadığı kampın Halk Komitesi Başkanı Mahmud Mübarek, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Mübarek, “Binalarda, caddelerde ve sokaklarda yoğun nüfus nedeniyle virüsün yayılmasını önlemek için sosyal mesafe bırakacak yeterli alan yok.” dedi.

Virüslü vakaları karantina altına alacak yer bulmakta ciddi sıkıntı yaşandığını belirten Mübarek, “Bu durum vaka sayısının artmasına neden oluyor.” diye konuştu.

Mübarek, UNRWA’nın virüse yakalanan mültecilere yönelik karantina yeri bulmakta eksik kaldığını ancak maske ve dezenfektan temininde sorun olmadığını ifade etti.

Dar alan ve kalabalık nüfus

UNRWA Sözcüsü Sami Muşaşa, kamplardaki sıkışıklık ve aşırı kalabalığın koronavirüsle mücadeleyi sekteye uğrattığını dile getirdi.

UNRWA’nın son yıllarda azalan yardımlar nedeniyle sıkıntı çektiğini kaydeden Muşaşa, bu durumun hasta ve enfekte kişilere sağlık hizmeti sağlanmasında zorluklara neden olduğunu belirtti.

Muşaşa, “Salgın hastalığın olumsuz etkisine karşı UNRWA’nın 93 milyon dolar bütçeye ihtiyacı vardı. Ancak biz bu meblağın henüz yarısını alabildik, diğer kısmı için ise söz verildi.” diye konuştu.

Desteğin az olmasının yardım edebilme kapasitelerini etkilediğini ifade eden Muşaşa, tüm zorluklara rağmen UNRWA’nın sağlık kliniklerinin aşı ve sterilizasyon gibi hizmetlerinin yanı sıra acil yardım hattı hizmeti verdiğini aktardı.

Artan yoksulluk

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi Üyesi Ahmed Ebu Huli, konuyla ilgili “Batı Şeria’daki mülteci kamplarının yarısından fazlasında Kovid-19 görülmesiyle birlikte, kamplardaki durum tehlikeli bir seviyeye geldi.” ifadelerini kullandı.

Kamplarda Kovid-19’un etkisinin yalnızca sağlık alanında olmadığını kaydeden Ebu Huli, alınan önlemler nedeniyle kamplarda yoksulluğun ve işsizliğin arttığını dile getirdi.

Ebu Huli, Filistin yönetiminin UNRWA ile iş birliği içinde olduğunu ancak mali sıkıntılar çeken kurumun faaliyetlerini yürütmekte zorluk çektiğini sözlerine ekledi.

BM Genel Kurulunca 1949’da Ürdün, Suriye, Lübnan, Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinli mültecilere yardım amacıyla kurulan UNRWA, halihazırda 5,6 milyon Filistinli mülteciye hizmet veriyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, 31 Ağustos 2018’de yaptığı açıklamada, Washington yönetiminin UNRWA’ya mali yardımları tamamen durdurma kararı aldığını bildirmişti.

Batı Şeria’daki mülteci kamplarında covid_19 alarmı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Bir grup Yahudi yerleşimci Ramallah’ın El-Bire bölgesinde bulunan El-Birr Ve’l İhsan Camisi’nin müştemilatını ateşe verdi.

Caminin abdesthane bölümü çıkan yangında zarar gördü.

Yahudi yerleşimciler caminin duvarlarına İbranice ırkçı sloganlar yazdı.

Filistin Vakıflar Bakanlığından kınama

Filistin Vakıflar ve Din İşleri Bakan Vekili Hussam Eburrab, yaptığı yazılı açıklamada, “Bu ırkçı saldırının tüm sorumluluğu bu terörist gruplara açıkça destek veren işgalci İsrail devletine aittir.” ifadelerini kullandı.

Eburrab, Yahudi yerleşimcilerin saldırısını kınayarak, uluslararası topluma ve ilgili uluslararası kurumlara, Müslümanların mukaddesatına saldıran bu grupları durdurma çağrısında bulundu.

Filistinlilere ait mülkleri hedef alan saldırılarla gündeme gelen radikal Yahudi örgüt “Bedel Ödetme”, işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria’nın yanı sıra İsrail’deki Filistin köy ve beldelerinde de benzer saldırılar gerçekleştiriyor.

İsrail’in 1967’de işgal ettiği Batı Şeria’da 250’den fazla yasa dışı Yahudi yerleşim birimi bulunuyor. Bu yerlerde ikamet eden 400 binden fazla Yahudi yerleşimci, Batı Şeria’da işgal altında yaşayan Filistinliler için hayatı daha da zor hale getiriyor.

Uluslararası hukuka göre, işgal altındaki topraklarda bulunan tüm Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı kabul ediliyor.

Yahudi yerleşimcilerden Batı Şeria’da bir camiye ırkçı saldırı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İsrail’in istihbarat servisi Mossad’ın eski Başkanı Tamir Pardo, İç İstihbarat Servisi Şin Bet’in eski Başkanı Ami Ayalon ve emekli üst düzey General Gadi Shamni, Foreign Policy dergisi için kaleme aldıkları “Netanyahu’nun ilhak planı, İsrail’in ulusal güvenliği için tehdittir” başlıklı makalede, Filistin topraklarını tek taraflı ilhak etme planını değerlendirdi.

Başbakan Binyamin Netanyahu ile Mavi-Beyaz İttifakı lideri Benny Gantz’ın “acil birlik hükümeti” kurmak için vardıkları anlaşmanın, Batı Şeria’nın büyük bölümünü 1 Temmuz’da tek taraflı ilhak etmeyi öngördüğüne işaret edilen makalede, bu hamlenin İsrail ve Filistinlilerin yeniden müzakere masasına dönmelerini imkansız kılabileceği yorumunda bulunuldu.

Makalede, ilhak planına karşı hem İsrail hem de ABD’den önemli tepkiler geldiği hatırlatılarak “220 emekli general ve amiral, Mossad’dan yetkililer, Şin Bet ve emniyet teşkilatı üyeleri, 3 Nisan’da İsrail gazetelerine tam sayfa reklam vererek hükümetteki eski dostlarına -özellikle Savunma Bakanlığında daha önce görev almış Gantz ve Dışişleri Bakanı Gabi Aşkenazi’ye- çağrı yaptı ve tek taraflı ilhak planını bloke etmelerini istedi. Birkaç gün sonra 149 önde gelen ABD’li Yahudi isim benzer bir çağrıda bulundu. Hemen ardından 11 ABD Kongre üyesi bu türden bir hamlenin doğuracağı olumsuz sonuçlar hakkında uyarı yayımladı.” ifadelerine yer verildi.

İlhak planının hem iki devletli çözümü hem de İsrail’in Mısır ve Ürdün’le sağladığı barış anlaşmalarının korunmasını tehlikeye atacağı belirtilen makalede, şunlar kaydedildi:

“Mısır önemli bir bölgesel aktör ve İsrail ile Hamas arasındaki şiddeti önleme ve sona erdirmede öncü role sahip. Ayrıca Sina Yarımadası’nda faaliyet gösteren DEAŞ ve El Kaide gibi terör örgütlerine karşı mücadelede önemli bir partner. Hal böyleyken Batı Şeria’nın ilhak edilmesi Mısır halkında bir tepkiyi tetikleyebilir ve böylelikle Abdulfettah es-Sisi yönetimini bu ilişkileri yeniden gözden geçirmek zorunda bırakabilir.”

Batı Şeria’nın karşı yakasında yer alan ve çok yoğun Filistinli nüfusa sahip olan Ürdün’ün de oldukça “sallantılı” bir durumda olduğuna dikkat çekilen makalede, şu ifadeler yer aldı:

“Ürdün Krallığı Batı Şeria’daki olumsuz gelişmelere karşı her zaman daha hassas oldu. İsrail’in Ürdün’le sınırı diğer ülkelere göre onlarca yıl daha güvenli durumdaydı. Dahası, Ürdün’ün geniş arazileri başta İran olmak üzere, düşman güçlerini karadan ve denizden saptama, caydırma ve önlemek için İsrail’e yeri doldurulamaz stratejik derinlik sağladı.”

Makalede, tek taraflı ilhakın doğuracağı bir diğer zarar olarak, İsrail ile Körfez ülkeleri arasındaki iş birliği çabalarının sona erebileceğine işaret edildi.

Pandemi ve petrol fiyatlarının düşmesi nedeniyle Körfez monarşilerinde iç istikrara yönelik endişelerin arttığı ifade edilen makalede, “Bu rejimler İsrail’in ilhak hamlesine alenen karşı çıkarak halk öfkesini dindirmek zorunda kalacak. Zira eylemsiz kalmaları durumunda özellikle Türkiye ve İran gibi karşıt ülkeler, bu durumu onların halk nezdindeki meşruiyetini baltalamak için kullanacaktır.” değerlendirmesi yapıldı.

“Geri dönüşü olmayan bir adım”

İlhakı gerçekleştirmenin “pervasızca bir hamle” olarak nitelendirildiği makalede, İsrail’in bölgede uğrayacağı kayıplar hakkında şunlar kaydedildi:

“Tüm bunları, İsrail’in zaten üzerinde tam bir güvenlik kontrolüne sahip olduğu bu bölgenin ilhakı için riske atmak tamamen anlamsız. Karşılaşılacak zarar meydana gelmeden önce, hem İsrail hem de ABD’nin bunu yeniden değerlendirmesi gerekiyor. Eğer geri dönüşü olmayan bu adım bir kere atılırsa, İsrail’in kontrol edebileceğinin ötesinde zincirleme bir reaksiyonu tetiklemesi muhtemeldir.”

Makalede, ilhak planının 1 Temmuz’da İsrail meclisinde (Knesset) onaylanmasının ardından “durumun kontrolden çıkabileceği” ve Filistin Yönetimi ile güvenlik koordinasyonunun ortadan kalkacağı vurgulandı.

Oluşacak güç boşluğunun Hamas’a alan açacağının altı çizilen makalede, örgütün İsrail’le olan tüm ateşkes uygulamalarını rafa kaldıracağı, böylelikle İsrail’in hem Batı Şeria’yı hem de Gazze’yi işgal etmekten başka seçeneğinin kalmayacağı tespitinde bulunuldu. Makalede, böyle bir durumdaysa İsrail ordusunun, “herhangi bir çıkış stratejisi olmadan”, milyonlarca Filistinliyi kontrol etmek zorunda kalacak tek otorite olacağı belirtildi.

Makalede, gelecek haftaların iyi değerlendirilmesi gerektiği ve ilhak planından vazgeçmenin İsrail’in geleceği için “acil ve şart” olduğu vurgulandı.

İsrail’e ‘ilhak planından vazgeç’ çağrısı bu kez İsrailli uzmanlardan geldi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Batı Şeria’nın Nablus kentinde bir grup Yahudi yerleşimcinin dini ayinlerini gerçekleştirmek üzere “Yusuf Türbesi’ne” baskın düzenlemesiyle eş zamanlı olarak Filistinlilerle İsrail askerleri arasında çatışma çıktı.

Çatışmada 18 kişinin yaralandığı, çok sayıda kişinin de atılan göz yaşartıcı gaz bombalarından etkilendiği belirtildi.

Görgü tanıkları ise İsrail askerlerinin, çatışmalar sırasında iki Filistinliyi gözaltına aldığını kaydetti.

Nablus’un doğusunda bulunan “Yusuf Türbesi”, Yahudiler tarafından kutsal bir mekan olarak kabul ediliyor. Yahudiler, Hazreti Yusuf’un kemiklerinin Mısır’dan getirilip burada defnedildiğine inanıyor.

Filistinli tarihi eser uzmanları ise türbenin birkaç yüzyıllık geçmişi olduğunu ve Hazreti Yusuf’a değil Yusuf Duveykat isimli bir alime ait olduğunu iddia ediyor.

İsrail askerleri 18 Filistinliyi daha yaraladı! yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Yaz tatilleri başlamadan önce okulların son gününlerinde, Han el-Ahmar bölgesindeki Filistinli Jahalin Bedevi topluluklarının çocukları okullarındaki son zamanları olduğu için Itarat Okulu’nun oyun alanında toplandılar.

Kudüs’ün birkaç kilometre doğusunda bulunan Han Ahmarlı Jahalin topluluğu, işgalci İsrail tarafından verilen okullarının yıkım emriyle sarsıldı.

İsrail Yüksek Mahkemesi tarafından geçtiğimiz hafta okulun uygun bir yapı izni olmadan inşa edildiği iddiasıyla yıkılmasına karar verildi.

Yerleşim yeri, 1993 Oslo Anlaşmaları kapsamında İsrail sivil ve güvenlik kontrolü altında sınıflandırılan C Bölgesi’nde yer almaktadır. Yani, Filistinlilerin herhangi bir inşaat için izin almaları imkansızdı.

Bu nedenle, işgal altındaki Batı Şeria’nın yüzde 61’ini kaplayan C Bölgesi’nde Filistinliler tarafından inşa edilen herhangi bir yapı  İsrail hükümeti tarafından yasadışı sayılıp yıkıma maruz kaldı.

Okul, Han el-Ahmar ve çevresindeki Bedevi topluluklarından yaklaşık 200 çocuğa eğitim hizmeti sunuyor.

Okulun yıkım korkusu, öğrenciler ve öğretmenler için yeni bir şey değil.

Halime a-Zahuyqa, İsrail ordusunun yıkım emirlerini ve bildirimlerini öğrencilere iletmek için düzenli olarak okula baskın yaptığını belirtti.

İşgalci İsrail rejimi Batı Şeria’da okul yıkacak yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.