Nusret Ağabeyin ardından… pic.twitter.com/wGDx8ZLw00

— Bülent Arınç (@bulent_arinc) February 14, 2022

Bülent Arınç FETÖ’cü Muğla’ya övgüler dizdi

FETÖ’nün finans sorumlusu Nusret Muğla, 13 Şubat’ta koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. 84 yaşındaki Muğla’nın FETÖ soruşturması kapsamında 6 yıl 3 ay cezası bulunuyordu. Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın taziye mesajında,

“Nusret Ağabey hakkını helal et. Senin ve senin durumunda olanlar için kamuoyunun şahit olabildiği ve olamadığı tüm mecralarda, sesimin ve gücümün yettiğince bildiğim doğruları söyledim. Ama gözler kararmıştı.” ifadeleri yer aldı.

Arınç, mektubunun devamında terör örgütü mensubu Muğla’ya methiyeler dizerek şunları kaydetti:

“Kendisi gibi pırıl pırıl insanlarla kitap okur, sohbet yapardık. Sonra berberlikten ayrıldı ve küçük bir kavaf dükkanı açtı. Aynı hizmetine orada devam etti; artık Kavaf Nusret Ağabey olmuştu. Sonra ‘Hizmet Hareketi’ olarak bildiği yolda eğitim faaliyetlerine destek olmaya başladı. Kısıtlı imkânlarını bu yolda kullandı. Topladığı zekat, fitre ve çiftçilerden aldığı ayni yardımlar ile okulların yapım masrafına destek oluyordu. Kendisini sevenlerin Nusret Ağabeyi artık eğitim gönüllüsüydü.”

FETÖ tutuklusunu aklama çabaları

Nusret Muğla‘nın suçsuz olduğunu, haksız yere cezaevinde tutulduğunu ileri süren Arınç, şunları kaydetti:

“Nusret Ağabeyin de birçok arkadaşı gibi ‘silahlı terör örgütü üyesi olmak’ iddiası ile tutuklandığını öğrendim. Bırakın silahı, eline bir gün çakı dahi almamış, kimseye kaba bir söz söylememiş, her defasında ‘Biz muhabbet fedaileriyiz husumete vaktimiz yok.’ diyen o güzel insan, bankaya para yatırmak, eğitim vakfında görev almak, gençlerle ilgilenmek gibi malum suçlamalar ile hüküm giymiş ve ardından tahliye edilmişti.” 

Hâkim ve savcılara hakaret etti

Bülent Arınç, yayınladığı taziye mektubunda skandal ifadeler kullandı. Arınç, FETÖ kapsamında yargılanarak cezaevine gönderilen birçok insanın aslında suçsuz olduğunu ileri sürdü. Mektupta şu ifadelere yer aldı:

“Bu konudaki tek muhatabım 15 Temmuz gecesi eline silah almamış, hiçbir şekilde silahlı eylemde bulunmamış, kendi hallerinde Türkiye’nin her yerinde imamı, müezzini, öğretmeni, doktoru, esnafı, emeklisiyle ‘Sen bu örgütün üyesisin’ denerek cezaevine doldurulmuş insanlardır.”

Arınç, işini yapan hâkim ve savcılara “zebani” diyerek hakaret etmeyi de ihmal etmedi:

“Sonsöz; Nusret Ağabey hakkını helal et. Ben, senin ve senin durumunda olanlar için kamuoyunun şahit olabildiği ve olamadığı tüm mecralarda, sesimin ve gücümün yettiğince bildiğim doğruları söyledim. Ama gözler kararmıştı, köşebaşlarını tutan zebaniler kan ve intikam ateşiyle yanıyorlardı.” 

KAYNAK: FETÖ GERÇEKLERİ

Bülent Arınç FETÖ tutuklusu Nusret Muğla için taziye yayınladı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın damadı olan Dr. Ekrem Yeter, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) gerçekleştirdiği 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevinden ihraç edilmişti. Ardından Yeter hakkında “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dava açılmıştı. Sanık Yeter, yargılama süreci boyunca yaptığı savunmalarda suçlamaları reddetmiş ve 17-25 Aralık süreci öncesi dini duygularla bu yapıyla irtibatı bulunduğunu, ancak o tarihten sonra milletin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında yer aldığını belirtmişti. Mahkeme heyeti, 17 Ekim 2019 tarihinde sanık Yeter’in delil yetersizliğinden beraat etmesine hükmetti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Yeter’in cezalandırılması talebiyle, sanık avukatı Selçuk Nuray ise delil yetersizliğinden değil, müvekkilinin tüm suçlamalardan suçsuz bulunması yönüyle beraat kararı için istinafa başvurdu. Yeter’e, “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan yargılandığı davada verilmiş olan beraat kararı, Ankara Bölge Adliyesi (İstinaf) tarafından hukuka uygun bulundu.

Bülent Arınç’ın damadı FETÖ yöneticileriyle irtibatlı

Ekrem Yeter‘in, FETÖ’nün üst düzey 5 yöneticisi ile 766 kez görüştüğüne dair HTS kayıtları bulunmakta. Ayrıca, örgüt tarafından kurulan bir derneğin yöneticiliğini yapan Yeter’in, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in talimatıyla Bank Asya’da hesap artırımı yaptığı belirlenmişti. FETÖ’nün örgüt içi yaptığı ev toplantılarına da katıldığı tespit edilen Yeter hakkında, örgüt ile ilişkisini kanıtlayan mahkeme huzurunda verilmiş tanık ifadeleri bulunuyor. Bu beyanlarda; yer, zaman ve konum bilgisi dahi verilerek Yeter’in örgüt ile ilişkisi ortaya konulmuştu.

Yeter ise, FETÖ’nün darbe girişimine karşı sosyal medya üzerinden çeşitli paylaşımlar yaptığını söyleyerek kendisini şu şekilde savunmuştu:

“Benim bu yapıyla hiçbir şekilde ilişkim olmamıştır. Dosyaya sunduğum sosyal medya paylaşımları da bunu kanıtlamaktadır. Vatanını, milletini ve bayrağını seven biriyim, beraatımı talep ediyorum.”

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22’nci Ceza Daire, dosya üzerindeki incelemesini tamamladı. Daire tarafından yapılan açıklama şu şekilde:

“Yapılan yargılamaya, dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, tartışılan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre, verilen hükümde bir isabetsizlik bulunmadığından, Cumhuriyet Savcısı ve sanık avukatının istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.” şeklinde açıklama yaparak kararı hukuka uygun buldu.

Ceza Dairesi, ayrıca kararın Yargıtay yönünden temyiz yolunun da açık bulunduğunu belirtti.

Şehit yakınının konuya ilişkin yorumu

Hürriyet Gazetesi yazarı Nedim Şener, 29 Kasım tarihli köşe yazısında Bülent Arınç‘ın damadı Ekrem Yeter‘in beraat kararının onanması üzerine bir yazı kaleme aldı. Hakkında bu kadar delil bulunmasına rağmen istinaf mahkemesinin, bir üye hâkimin itirazına rağmen iki hâkimin oyu ile beraat kararını onadığını belirten Şener, avukat olduğunu belirttiği bir şehit yakının kendisini arayarak şu sözleri söylediğini belirtti:

“Nedim Bey, beraat kararına ve yeni delillere rağmen beraat kararı hakkındaki onama kararının gerekçesine, ‘Bülent Arınç’ın damadı olduğu için beraatine’ diye yazmayı unutmuşlar.”

Bunun üzerine Şener, ne diyeceğini bilemediğini ifade ederek kararı kendisi onamış gibi utandığını ekledi.

KAYNAK: FETÖ GERÇEKLERİ

Bülent Arınç’ın damadı Ekrem Yeter’in ‘FETÖ’den beraat kararı’ onandı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Posta Gazetesi Yazarı Nedim Şener, “Fotokopici Mehmet’i görünce yerin dibine geçiyorum” başlıklı yazısında Bülent Arınç’ın toplumda infial yaratan, “Evime temizliğe gelen daire başkanı kadını görünce yerin dibine geçiyorum, benzinlikte pompa tutan Danıştay üyesini görünce perişan oluyorum” şeklindeki sözlerine cevap verdi.

Şener yazısında, Bakırköy’de fotokopicilik yapan Mehmet Noyan’ın İstanbul’da Hava Harp Okulu’nda matbaa bölümündeki işinden FETÖ tarafından nasıl atıldığını kaleme döktü.

Noyan’ın FETÖ mağduru olduğunu ifade eden Şener, FETÖ’nün alçak kumpasının detaylarını şöyle aktardı:

Hakkârili diye sorgulandı

“Kartal Yuvası” Hava Harp Okulu’nu FETÖ’cü yuvasına çeviren FETÖ’cüler, 7 Eylül 2011 günü, anahtarı yalnızca Matbaa Kısım Amiri’nde olan dolapta saklanan 400 CD arasında, içinde sahte polis kimliğine ilişkin görüntülerin bulunduğu CD buldular.

FETÖ’cülerin kendi yerleştirdiği CD’yi bulmaları yalnızca 5 dakikalarını almıştı. Mehmet Noyan, kumpasın başını çeken Hava Harp Okulu İstihbarat Şube Müdürü FETÖ’cü eski Binbaşı Ecir Şık ve ekibi tarafından iki hafta boyunca, sahte kimlikten çok Hakkârili ve Kürt olması üzerine sorgulandı.

CD’nin kendisinin olmadığını, kendisine ait bir alanda bulunmadığını söylese de, tezgahı kuranlar tarafından mahkemeye verildi. Mahkeme kararını vermeden 2013 yılında memuriyetten atıldı.

Beraat etti ama görevine dönemedi

Ceza da arkadan geldi; Mehmet 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mehmet Noyan, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ne itiraz etse de kabul edilmedi. Hukuk savaşına devam eden Mehmet, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bir kez daha Bakırköy 12. Asliye Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme, kurulan kumpası gördü ve Noyan’ın beraatine karar verdi. Mehmet Noyan’ın dosyası halen İstinaf Mahkemesi’nde görüşülmeyi bekliyor. Atılan iftiradan beraat etse de halen memuriyet görevine dönebilmiş değil.

Fotokopici Mehmet, tam 8 yıldır görevine dönmeye bekliyor.” Erdoğan’ı derdest edeceklerdi Şener, yazısının son bölümünde Mehmet Noyan’a kumpas kuran Hava Harp Okulu İstihbarat Şube Müdürü FETÖ’cü eski Binbaşı Ecir Şık’ın 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın derdest edilmesi ile ilgili Hava Harp Okulu’ndaki toplantılara katılan isimlerden biri olduğunu, bu yüzdende ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığını hatırlattı.

“Bülent Arınç üzülecekse fotokopici Mehmet için üzülsün” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

FETÖ “çatı soruşturması” kapsamında tanık olarak ifadesi alınan Cem Fadıl Bozkurt, 1998’de ortak şirket açtıkları Mehmet Günyeli aracılığıyla İshak Alaton ile tanıştığını, Alaton’un tıbbi ürünler satan şirketlerine üçte bir oranında ortak olduğunu ve bu ortaklığın 2015 yılında sona erdiğini belirtti.

Ecevit hükûmeti FETÖ elebaşı için seferber olmuş

Yaptıkları bir toplantıda İshak Alaton’un eski bakan Hüsamettin Özkan ile telefon görüşmesine şahit olduğunu kaydeden tanık Bozkurt, “1998’in sonu ya da 1999’un başıydı. İshak Alaton ile görüşmemiz esnasında kendisini telefonla o tarihte bakan olan Hüsamettin Özkan aradı. Telefonun sesi dışa açıktı. Bu görüşme esnasında Hüsamettin Özkan, Fetullah Gülen’in Türkiye’de kalması konusunda sıkıntılar olduğunu, Gülen hakkında soruşturma başlatılacağını, bu nedenle Gülen’in ivedi yurt dışına çıkması gerektiğini ve bu konuda ne yapılabileceğini sordu.” dedi.

Bozkurt, Alaton’un aynı görüşmede Bülent Ecevit ile de konuştuğunu öne sürdü. Görüşmede pasaport konusunun da konuşulduğunu belirten Bozkurt, “O günkü telefon görüşmesinde Hüsamettin Özkan, ‘Fetullah Gülen’in pasaport işlerini biz Ankara’dan halledeceğiz, siz yurt dışına çıkış ve gideceği ülkedeki ikametini sağlamaya çalışın.’ dedi.” ifadelerini kullandı. Bozkurt’un ifadesine göre Hüsamettin Özkan, Gülen’in gideceği ülkede de uzun dönem kalmasının sağlanmasını istedi.

“Gülen’e ‘Türkiye’de tedavi edilemez’ raporu”

Bozkurt, örgüt elebaşı Gülen’in nasıl yurt dışına çıkacağını sorduğunda Alaton’un, “Kanser tedavisi veya kalp rahatsızlığı nedeniyle gidebilir. Bu operasyon için resmi rapor alınması gerekir. Bu tip raporları Ankara’da GATA, İstanbul’da da Haseki Kardiyoloji Enstitüsü veriyor.” dediğini söyledi. Alaton’un konuyu Prof. Dr. Mustafa Öz’e soracağını söylediğini savunan Bozkurt, daha sonra Alaton’un Fethullah Gülen’e Haseki Hastanesinden 1999 yılının ocak ayında “Türkiye’de tedavi edilemez.” raporu aldığını öne sürdü.

Chicago’ya gönderdikleri Gülen’i, Mustafa Öz’ün oğlu Mehmet Öz’ün hastaneye yatırdığını ve tetkikler yaptığını ileri süren Bozkurt, “Ülkesinde tedavi yapılamaz, burada kalması uygundur.” raporu alındığını iddia etti.

Bozkurt, hastanede bir hafta on gün kaldıktan sonra eski CIA Direktörü Graham E. Fuller ve CIA uzmanı Henry I. Berkey’in Gülen’e kalıcı oturma izni alınmasına kefil olduklarını kaydetti.

Gülen’in İshak Alaton’a gönderdiği mektup

Fetullah Gülen ile İshak Alaton’un bağlantılarını gösteren iki ıslak imzalı mektubu savcılığa sunan Bozkurt, bu mektupların Bülent Arınç ve Mustafa Yeşil vasıtasıyla aralarında gidip geldiğini vurguladı.

İshak Alaton, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’e gönderdiği 17 Ağustos 2012 tarihli mektubunda, FETÖ’nün yurt dışındaki okullarının Türkiye’nin en büyük ve en müspet tesirli toplumsal katkıyı yaratan olay olduğunu iddia ediyor. 1 Ağustos 2012 tarihinde Fetullah Gülen’in ıslak imzası ile Alaton’a gönderilen mektupta ise “Bizim bugün belki de her şeyden daha çok böyle muhabbet insanlarına ihtiyacımız var.” ifadesi dikkat çekiyor.

FETÖ elebaşını Hüsamettin Özkan İshak Alaton ortaklığı kurtarmış yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Bülent Arınç’ın damadı Ekrem Yeter’in FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ömrünü uzatmak için kök hücre merkezi kurmaya çalıştığı ortaya çıktı.

Ekrem Yeter’in “FETÖ üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davanın ikinci celsesi görüldü. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya tutuksuz sanık Ekrem Yeter, avukatları ve yakınları katıldı.

Tanık Bülent Çanakçı, 2009 yılına kadar FETÖ’nün içinde bulunduğunu anlatarak kendisinin Dışkapı Çocuk Hastanesi’nde Başhekim Yardımcısı olduğunu belirtti. Ekrem Yeter’in de Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı olduğunu ifade eden Çanakçı, Yeter’in Kardiyoloji Derneği Başkanı olduğu dönemde Hacettepe Hastanesi’nde FETÖ üyelerinin bulunduğu “Teknokent” isimli bir yer olduğunu dile getirdi.

FETÖ elebaşının ömrünü uzatmayı planlamış

Çanakçı, “Orada kök hücre merkezi kurmak için çok uğraştılar, belediye başkanları ile görüştüler. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in doktoru firari Tuncay Delibaş bu konu üzerinde çok duruyordu. Bu merkezi Gülen’in hastalıklarını kök hücre tedavisiyle geçirip ömrünü uzatmak için açmak istedikleri basında haberlere konu olmuştu. Bu FETÖ’nün talimatıyla Tuncay Delibaş tarafından uygulamaya geçirilen bir projeydi.” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı ile aklı sıra dalga geçmiş

Tanık Çanakçı, “Hacettepe bu projeye teknik, Ekrem Yeter de personel desteği verecekti. Bu projede aktif olarak yer aldı.” iddiasında bulundu. Çanakçı, Yeter’i Tuncay Delibaş konusunda uyarmak için bir gün odasına gittiğini, o sırada Yeter’e telefon geldiğini anlatarak şunları kaydetti:

“Kiminle konuştuğunu bilmiyorum ancak ‘İndeyim, bekliyorum. Beyefendi gelecekmiş. Paraları saydım, bekliyorum. Halı serdik bekliyoruz.’ diyerek Cumhurbaşkanımızla dalga geçtiğini hatırlıyorum. Bu olay tam tarihini hatırlamıyorum ama 17-25 Aralık’tan sonraydı. Telefon konuşmasından sonra dışarı çıktık. Ben Tuncay Delibaş’ın dış güçlerin adamı olduğunu ve kendisine zarar vereceğini söyledim. Bana ‘Bu işler senin bildiğin gibi değil. Benim açımdan bir zararı yok.’ dedi.”

Çanakçı, Yeter’in eşinin de o dönemde “ablaların ablası” olarak bilindiğini, tayin ve atamalarda etkili bir isim olduğunu iddia etti. Mahkeme heyeti, duruşmayı 10 Nisan 2018’e erteledi.

Ekrem Yeter’in yargılandığı davada tanık, Yeter’in eşini de suçladı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Hazırlanan iddianamede, tanık beyanlarıyla “FETÖ abisi” olduğu belirtilen Yeter’in, 17 Aralık sürecinden sonra da örgütle bağını devam ettirdiğine dikkat çekildi. Ekrem Yeter gözaltına alındığında verdiği ifadesinde FETÖ kuruluşu derneğe başkanlık yapmasını kayınpederi Bülent Arınç’ın tavsiye ettiğini açıklamıştı.

İddianamede, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in çağrısından sonra Yeter’in Bank Asya’daki hesabında 41 bin lira artış olduğu, gizli tanık Lagos’un Yeter’i fotoğrafından teşhis ettiği belirtildi.

Bülent Arınç’ın damadı Ekrem Yeter hakkında FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla 15 yıla kadar hapis cezası istendi. Bülent Arınç damadı serbest bırakılan damadının ardından Meclis Başkanı antetli kağıdıyla açıklama yapıp yargıya hiçbir şekilde baskı yapmadığını açıklamıştı.

Bülent Arınç’ın damadı Ekrem Yeter’e FETÖ üyeliğinden 15 yıl hapis istendi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

5 Haziran’da gözaltına alınan Ekrem Yeter gözaltı işlemlerinin ardından tutuklanmıştı.

Arınç’ın damadı Ekrem Yeter’in tutukluğuna itiraz edildi.

İtirazı değerlendiren Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği, Ekrem Yeter’in adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi.

Yeter 8 Haziran tarihinde “mevcut delil durumu, şüphelinin sabit ikametgah sahibi oluşu ve tutuklama tedbirinden beklenen faydanın adli kontrol tedbiri ile sağlanılacağı kanaatine varıldığı” gerekçesiyle serbest bıraktı.

Bülent Arınç’ın “sevinçle bekleyişi” kısa sürdü: Ekrem Yeter tahliye edildi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Yeter’in hakimlik sorgusunda, kayınpederi Bülent Arınç’ın “faydalı olur” dediği için, Gülen cemaatine yakın kişilerin içinde bulunduğu Uluslararası Sağlık Federasyonu (USAF) isimli dernekte başkanlık görevini kabul ettiğini söyledi.

Ekrem Yeter: “Kayınpederim Bülent Arınç’ın tavsiyesiyle başkan oldum” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.