Cemal Kaşıkçı arşivleri | Yekvucut Akıl ve vicdan sahiplerine Wed, 23 Jun 2021 11:15:54 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://yekvucut.com/wp-content/uploads/2022/11/favicon_yek.png Cemal Kaşıkçı arşivleri | Yekvucut 32 32 Cemal Kaşıkçı cinayetini işleyenler ABD’de eğitilmiş  https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/cemal-kasikci-cinayetini-isleyenler-abdde-egitilmis/ Wed, 23 Jun 2021 11:12:02 +0000 https://yekvucut.com/?p=49727 Cemal Kaşıkçı cinayeti ABD’de mi planlandı? ABD’nin Cemal Kaşıkçı cinayetini sadece para için sümen altı yapmadığı ortaya çıktı. 2 Ekim...

Cemal Kaşıkçı cinayetini işleyenler ABD’de eğitilmiş  yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Cemal Kaşıkçı cinayeti ABD’de mi planlandı?

ABD’nin Cemal Kaşıkçı cinayetini sadece para için sümen altı yapmadığı ortaya çıktı. 2 Ekim 2018 tarihinde vize işlemleri için girdiği Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda Muhammed Bin Selman’ın adamları tarafından canavarca katledilen gazeteci Kaşıkçı cinayetinde yeni bir gelişme ortaya çıktı. ABD’de yayın yapan New York Times gazetesinin haberine göre, Kaşıkçı cinayetine karışan 4 kişi ABD’de özel askeri eğitim almış. Suudi Arabistan ile ABD arasındaki anlaşma gereği ABD’de askeri eğitime alınan Suudi Arabistan Kraliyet Muhafızları kafilesinde yer alan 4 kişi aynı zamanda İstanbul’da işlenen canavarca işlenen cinayete de karışmış. ABD’de yönetim değişikliği olmasına rağmen cinayet sonrası Suudi Arabistan yönetimi korunmaya devam ediliyordu.

Suudi Arabistanlı ünlü Kaşıkçı ailesine mensup gazeteci Cemal Kaşıkçı, ülke yönetimine yönelik muhalif çalışmaları ile biliniyordu. Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın emriyle harekete geçen özel bir ekip tarafından İstanbul’da işlenen canavarca cinayet sonrası ABD yönetimi olayın üstünü kapatmayı tercih etti. Dönemin ABD Başkanı Donald Trump, bu politikayı, Suudi Arabistan’dan milyarlarca dolar alıyoruz” sözleriyle açıklamıştı. Suudi Arabistan, ABD yönetiminin en büyük para kaynaklarından biri olarak biliniyor. Muhammed bin Selman’ın Veliaht Prens seçilmesi sonrası ABD’ye yaptığı ziyarette yüz milyarlarca dolarlık anlaşmalar imzalamıştı. Trump, taraftarlarına yaptığı her konuşmalarda, Suudi Arabistan rejimini koruduklarını ve bunun için para almalarının son derece normal olduğunu söylemişti.

Cemal Kaşıkçı

Demokrat Partililerin büyük tepkisini çeken bu söylemler, Joe Biden döneminde de olduğu gibi devam etti. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Suudi Arabistanlı mevkidaşı ile yaptığı görüşmede verdikleri desteğin devam edeceğini taahhüt etmişti.

Cemal Kaşıkçı neden öldürüldü?

Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın emriyle kurulan özel bir ekip tarafından İstanbul’daki Başkonsolosluk binasında canavarca katledilmişti. Ülkesinin politikalarını eleştiren Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan kraliyetinin önemli isimlerden biri olan Türki el Faysal’ın danışmanlığını yapmıştı. 11 Eylül 2001 tarihinde terör örgütü El Kaide tarafından New York’ta gerçekleştirilen saldırıda Suudi Arabistan rejiminin bağlantısının konuşulduğu dönemde öldürülen Kaşıkçı’nın bu konuda bildiklerini açıklayacağı iddia ediliyordu. Suudi Arabistan rejimi 11 Eylül saldırılarına destek verdiği iddialarını reddediyor.

Cemal Kaşıkçı cinayetini işleyenler ABD’de eğitilmiş  yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Cemal Kaşıkçı cinayetini konu alan belgesel: “The Dissident” https://yekvucut.com/ekonomi-gercekleri/cemal-kasikci-cinayetini-konu-alan-belgesel-the-dissident/ Fri, 04 Sep 2020 06:46:14 +0000 http://yekvucut.com/?p=33729 İletişim Başkanlığından Türkiye’nin uluslararası imajına katkı sağlayan mühiş bir hamle geldi. “The Dissident” isimli belgesel, Cemal Kaşıkçı cinayetinin vahşi yönünü...

Cemal Kaşıkçı cinayetini konu alan belgesel: “The Dissident” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İletişim Başkanlığından Türkiye’nin uluslararası imajına katkı sağlayan mühiş bir hamle geldi.

“The Dissident” isimli belgesel, Cemal Kaşıkçı cinayetinin vahşi yönünü ve arkasındaki korkunç ilişkileri ifşa ediyor.

Belgeselde, İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un önemli açıklamaları yer alıyor.

Cemal Kaşıkçı cinayetini konu alan belgesel: “The Dissident” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Kaşıkçı cinayetinde Selman’ın rolü soruşturulmalı https://yekvucut.com/feto-gercekleri/kasikci-cinayetinde-selmanin-rolu-sorusturulmali/ Tue, 24 Dec 2019 08:26:12 +0000 http://yekvucut.com/?p=26675 Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard, Washington Post’ta kaleme aldığı makalesinde, Suudi Arabistan yargısının Kaşıkçı...

Kaşıkçı cinayetinde Selman’ın rolü soruşturulmalı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard,
Washington Post’ta kaleme aldığı makalesinde, Suudi Arabistan yargısının Kaşıkçı cinayetinin üstünü kapatma hamlesine tepki gösterdi.

“Kaşıkçı cinayeti konusunda verilen kararlar adaletle çelişiyor” diyen Agnes Callamard, “Tetikçilere idam cezası verildi ve böylelikle de muhtemelen kilit tanıklar kalıcı bir şekilde susturulmuş oldu ama bu işin bariz planlayıcıları serbestçe dolaşıyor, soruşturmalarda ve duruşmada onlara pek dokunulmadı. Cezasız kalmak tam da böyle bir şey ve bu durum kınanmalı. Basın özgürlüğünü umursayan herkes, gerçekten tarafsız bir soruşturmayla en üst seviyelerdekiler sorumlu tutulana kadar bu saçmalığı kınamalı” dedi.

Adaleti engellediler

Suudilerin yürüttüğü soruşturma ve duruşmanın oldukça yetersiz kaldığını, en düşük seviyedeki uluslararası standartları bile karşılamadığını belirten Agnes Callamard, “Hem infazın planlayıcılarını hem de bu cinayeti teşvik eden, izin veren veya görmezden gelenleri tespit etmek için Muhammed bin Selman’a kadar uzanan emir komuta zinciri soruşturulmalı. Böyle bir soruşturma yapılmadı. İstanbul Başkonsolosluğunda cinayet mahallinin 18 Suudi yetkili tarafından temizlenmesi konusu ele alınmadı. Bu bile tek başına adaletin engellenmesi demektir ve keyfi cinayetlerin soruşturulmasına ilişkin Minnesota Protokolü’nün ihlalidir. Ayrıca uluslararası hukuk kapsamında bunu haklı çıkaracak hiçbir gerekçe olmamasına rağmen duruşma da kapalı kapılar ardında yürütüldü. Kanıtlar düşünüldüğünde mahkemenin kararı mantıklı değil” dedi.

Prens’ten talimat aldılar

Agnes Callamard yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Haklarında idam cezası verilen beş kişinin Türkiye’deyken Riyad’daki üstlerinden talimat almadan veya onları bilgilendirmeden ünlü bir gazeteciyi öldürme kararı aldığına inanmak zor. Sanıklar da defalarca talimatları yerine getirdiklerini söyledi. Kendi kaynaklarıma göre Suudi savcı bile bu cinayetin önceden planlanmış olduğunu öne sürdü. Ama Vealiht Prens, bütün kanıtlara rağmen bunun bir kaza olduğunu veya bunu başına buyruk hareket eden aktörlerin yaptığını söylüyor. Hakimin de onun izinden gitmesi şaşırtıcı değil. Suudi Arabistan yönetiminin düzgün bir soruşturma ve tarafsız bir duruşma yürütmemesi mazur görülmemeli. Bu şekilde devam ettiği takdirde de başka ülkeler harekete geçmeli. Cezai kovuşturmaların kendi ülkelerinde yapılıp yapılamayacağını araştırmalılar. BM kapsamında bunun gibi cinayetlerin soruşturulmasını mümkün kılacak kalıcı bir mekanizma oluşturulmalı. En azından adalet gerçekten sağlanana kadar Suudi Arabistan diplomatik ziyaretlerle ödüllendirilmemeli veya G-20 Zirvesi gibi etkinliklere ev sahipliği yapmasına izin verilmemeli. Kamuoyu da kendi liderlerinin Suudi Arabistan’dan adalet talep etmesini istemeli.”

Kaşıkçı cinayetinde Selman’ın rolü soruşturulmalı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Birleşik Arap Emirlikleri’nin 2 casusu İstanbul’da yakalandı https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/birlesik-arap-emirliklerinin-2-casusu-istanbulda-yakalandi/ Fri, 19 Apr 2019 14:40:39 +0000 http://yekvucut.com/?p=22642 Türkiye’ye yönelik düşman açıklamaların sürekli geldiği Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) istihbaratından iki görevli, pazartesi günü İstanbul’da casusluk şüphesi ile gözaltına alındı....

Birleşik Arap Emirlikleri’nin 2 casusu İstanbul’da yakalandı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Türkiye’ye yönelik düşman açıklamaların sürekli geldiği Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) istihbaratından iki görevli, pazartesi günü İstanbul’da casusluk şüphesi ile gözaltına alındı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, BAE için casusluk faaliyeti yürüttüğü iddia edilen iki istihbarat görevlisi yakalandı.

İddiaya göre uzun süredir takip edilen iki kişinin, Türkiye’ye sıklıkla giriş çıkış yaptığı belirlendi.

Türkiye’deki temasları şüpheli bulunan iki zanlı, MİT ve İstanbul Emniyetinin ortaklaşa operasyonuyla gözaltına alındı.

Zanlıların, sorgularında da Birleşik Arap Emirlikleri adına casusluk yaptıklarını itiraf ettikleri öğrenildi.

BAE Prensinin eski danışmanı Türkiye’yi tehdit etmişti

Birleşik Arap Emirlikleri Muhammed bin Zayid en-Nahyan’ın eski danışmanı Abdulhâlik Abdullah geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi şu sözlerle tehdit etmişti. “Türkiye ve Hamas’a karşı sabrımız kalmadı. Türkiye’nin önümüzdeki günlerde olacaklara katlanması gerekiyor.”

Abdullah geçtiğimiz yıl Türk lirasına yönelik saldırılar sırasında da Türkiye nefretini şu sözlerle ortaya koymuştu. “Erdoğan Rabbine yalvarıyor fakat görünüşe göre Allah bile onu terketti.”

Birleşik Arap Emirlikleri Türkiye’den ne istiyor? 

Türkiye’nin Mısır’daki darbeye karşı çıkması, Suriye’de mazlumların tarafında yer alması ve Filistin meselesinde İslam dünyasında en çok ses çıkaran ülke olması Birleşik Arap Emirlikleri’nin Türkiye karşıtı olmasında ne büyük nedenler olarak ortaya çıkıyor.

Yakalananlardan birinin Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesinden sonra Türkiye’ye geldiğinin belirlendiği iddia edildi. Şimdi casusların Cemal Kaşıkçı cinayetindeki bağı araştırılıyor.

Gözaltına alınan şahısların, Türkiye karşıtı bir yapı oluşturmak, Türkiye’deki Arap uyruklu şahıslar hakkında bilgi toplamak için Birleşik Arap Emirlikleri’nden Türkiye’ye gönderildiği belirtiliyor.

Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında iki şüphelinin savcılık işlemleri tamamlandı.

Soruşturmayı yürüten savcılık, iki şüpheliyi “siyasi ve askeri casusluk” ve “uluslararası casusluk” suçlarından tutuklanmaları talebiyle hakimliğe sevk etti.

Şüpheliler, İstanbul nöbetçi sulh ceza hakimliğine çıkarılacak.

 

Birleşik Arap Emirlikleri’nin 2 casusu İstanbul’da yakalandı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD’den Suudi Arabistan’a “gizli” nükleer destek https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/abdden-suudi-arabistana-gizli-nukleer-destek/ Thu, 28 Mar 2019 12:49:31 +0000 http://yekvucut.com/?p=22418 ABD’nin Suudi Arabistan’a desteği artarak devam ediyor. Cemal Kaşıkçı cinayetinden sonra olayın üstünün kapatılması için özel çaba gösteren ABD yönetiminin...

ABD’den Suudi Arabistan’a “gizli” nükleer destek yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD’nin Suudi Arabistan’a desteği artarak devam ediyor. Cemal Kaşıkçı cinayetinden sonra olayın üstünün kapatılması için özel çaba gösteren ABD yönetiminin Suudi Arabistan’a nükleer enerji konusunda da yardım ettiği ortaya çıktı.

Reuters haber ajansının elde ettiği belgelere göre, ABD Enerji Bakanı Rick Perry, ABD’li şirketlerin Suudi Arabistan’a nükleer enerji teknolojisi satmasına ve yardım etmesine izin veren 6 lisansı gizlice onayladı.

Perry’nin Part 810 lisansı olarak bilinen onayları, isminin açıklanmasını istemeyen bir kaynağa göre şirketlere herhangi bir anlaşma öncesinde nükleer enerji konusunda ön çalışmalar yapmalarına izin verirken, tesislere teçhizat sevkine onay vermiyor.

Elde edilen belgelerde Enerji Bakanlığı Ulusal Nükleer Güvenlik İdaresi (NNSA), şirketlerin Trump yönetiminden onayları gizli tutmasını istediklerini ifade ediyor.

Belgede ayrıca NNSA, “Bu durumda, özel bir izin alan şirketlerin her biri, izinlerinin yayımlanmaması için bize yazılı istekte bulundu” ifadelerini kullanıyor.

Trump yönetimi, ABD nükleer enerji teknolojisini en az 2 nükleer enerji santrali kurmayı amaçlayan Suudi Arabistan’la paylaşmak için daha geniş kapsamlı ve sessiz bir anlaşma yapmak için çalışıyor.

ABD, Suudi Arabistan’ın inşa etmeyi planladığı nükleer enerji santrallerini kazanmak için Güney Kore ve Rusya da dahil olmak üzere birçok ülke ile yarışıyor.

Suudi Arabistan’ın ise kazananları bu yıl ilan etmesi bekleniyor.

ABD’den Suudi Arabistan’a “gizli” nükleer destek yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Cemal Kaşıkçı cinayeti ABD’nin İnsan Hakları Raporu’nda yer almadı https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/cemal-kasikci-cinayeti-abdnin-insan-haklari-raporunda-yer-almadi/ Thu, 14 Mar 2019 14:17:50 +0000 http://yekvucut.com/?p=22262 ABD Dışişleri Bakanlığı’nın her yıl yayınladığı “İnsan Hakları Raporu”nda Suudi Arabistan’a iltimas geçildi. Bakanlığın her yıl yayımladığı rapor, Dışişleri Bakanı...

Cemal Kaşıkçı cinayeti ABD’nin İnsan Hakları Raporu’nda yer almadı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın her yıl yayınladığı “İnsan Hakları Raporu”nda Suudi Arabistan’a iltimas geçildi.

Bakanlığın her yıl yayımladığı rapor, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun katıldığı basın toplantısında kamuoyuyla paylaşıldı.

Raporun, Suudi Arabistan bölümünde yer alan Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili kısımda Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın adının hiç geçmemesi dikkatlerden kaçmadı.

Raporda, SDG ismini kullanan terör örgütü YPG/PKK’nın Suriye’de halka uyguladığı baskı ve şiddete ise çok kısa yer verildi.

Terör örgütünün özellikle DEAŞ’tan kurtarılan bölgelerdeki Arapları zorla evlerinden çıkarttığı, yerel kanaat önderlerini, gazetecileri ve sivilleri tutukladığı kaydedildi.

Raporda ayrıca, YPG/PKK’nın çocukları zorla silah altına aldığı, muhaliflere işkence ve yargısız infaz uyguladığı vurgulandı.

Terör örgütü DEAŞ ve diğer terör örgütleri ele alınırken de bu örgütlerin katliam, bombalama, adam kaçırma, işkence gibi çok çeşitli insan hakları ihlalleri işledikleri vurgulandı.

Raporda, Mısır’daki darbeci yönetim tarafından işlenen keyfi cinayetlere de işaret edildi. Hükümetin insan hakları suçları işleyen devlet görevlilerini takip etmediği ve cezalandırmadığı belirtildi.

Cemal Kaşıkçı cinayeti ABD’nin İnsan Hakları Raporu’nda yer almadı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Özel Haber: Avrupa Birliğinin göstermelik Suudi Arabistan kararı https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/ozel-haber-avrupa-birliginin-gostermelik-suudi-arabistan-karari/ Thu, 14 Feb 2019 08:28:26 +0000 http://yekvucut.com/?p=21844 Avrupa Birliği Komisyonu, Suudi Arabistan’ın da aralarında bulunduğu 23 ülkeyi terörizmin finansmanı ve kara para aklamada başarısız ülkeler listesine ekledi....

Özel Haber: Avrupa Birliğinin göstermelik Suudi Arabistan kararı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Avrupa Birliği Komisyonu, Suudi Arabistan’ın da aralarında bulunduğu 23 ülkeyi terörizmin finansmanı ve kara para aklamada başarısız ülkeler listesine ekledi.

Peki bu kararın bir yaptırım gücü var mı? Görünürde yok. Çünkü Avrupa ülkeleri için Suudi Arabistan milyarlarca dolarlık anlaşmadan başka bir anlam ifade etmiyor.

Avrupalı silah üreticilerinin çıkmaması için büyük uğraş verdiği bu karar ile sadece Suudi Arabistan’ın AB ülkeleri ile mali ilişkileri zorlaşacak.

Suudi Arabistan daha önce 11 Eylül saldırılarına verdiği destek nedeniyle gündeme gelmiş, fakat bu meseleden kolayca sıyrılmıştı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman petro-dolarları ile reklam yaparken 11 Eylül ile alakalı bağlarını reddetmiş ve “Vehhabiliği ABD istediği için yaydık.” açıklamasıyla hem kendini aklamış hem de Batılı ülkeleri tehdit etmişti.

Batı’nın MBS aşkı

Muhammed Bin Selman, Cemal Kaşıkçı suikastı öncesi Batı dünyasının el üstünde tuttuğu bir isimdi. İngiltere’ye yaptığı ziyaret bu ülkede tartışmalara neden olsa da Başbakan Theresa May onu cansiparane bir şekilde korumuştu.
Cemal Kaşıkçı suikastı sonrası AB ülkeleri mecburen Suudi Arabistan ile aralarına mesafe koymaya başladılar. Bu göstermelik tepkiye rağmen Alman medyasında “Suudi Arabistan’ı ne kadar önemli bir müşteri olduğu” haberleri yer aldı.
Avrupa Birliği Komisyonunun bu kararından sonra da AB ülkelerinin Suudi Arabistan ile ilişkilerini kesmesi beklenmiyor. Zira hem Almanya hem Fransa hem de birlikten ayrılmaya çalışan İngiltere, Suudi Arabistan’a Yemen’de yaşanan katliamlar sonrası silah satmaya devam etti.

Özel Haber: Avrupa Birliğinin göstermelik Suudi Arabistan kararı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Prensin reformlarının illüzyon olduğu Kaşıkçı vakasıyla mı anlaşıldı? https://yekvucut.com/gundem/prensin-reformlarinin-illuzyon-oldugu-kasikci-vakasiyla-mi-anlasildi/ Mon, 21 Jan 2019 13:08:10 +0000 http://yekvucut.com/?p=21546 Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı 2 Ekim günü İstanbul’daki Suudi Arabistan Konsolosluğuna girdi ve bir daha çıkamadı. Olay uzun süre...

Prensin reformlarının illüzyon olduğu Kaşıkçı vakasıyla mı anlaşıldı? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı 2 Ekim günü İstanbul’daki Suudi Arabistan Konsolosluğuna girdi ve bir daha çıkamadı. Olay uzun süre küresel medyanın gündemine birinci sıradan girdi. Kaşıkçı’nın konsoloslukta öldürüldüğü belirlenirken, yetkililer de perde arkasında neler yaşandığına dair araştırmalarına devam ediyor. Peki, Kaşıkçı’nın Washington Post yazarı olması ve Türkiye’deki konsolosluğa girerken hayatından endişe etmesi gibi gerçekleri bir kenara bırakırsak olayın ekonomik ve politik karşılığı ne olabilir? Küresel medyanın bu olayı vuku buluşundan itibaren ısrarla gündemde tutmasının sebebi nedir?

ABD Başkanı Trump, olayın ardından Amerikan hükümetine yakınlığıyla bilinen Fox TV kanalına, Kaşıkçı ve ABD-Suudi Arabistan ilişkilerine dair açıklamalar yaptı. Trump, ABD’nin Ortadoğu projesinde Suudi Arabistan’ın ve özellikle Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın önemini vurgulayarak “Suudi Arabistan’a ihtiyacımız var.” ifadesini kullandı. Kaşıkçı olayının ardından yöneltilen “Suudi Arabistan’a silah satışını durdur” çağrıları hakkında ise üzerindeki inanılmaz baskıya rağmen Riyad yönetimine silah satışını durdurmayı düşünmediğini ve yapılan satışın Amerikan halkı için 500 bin yeni istihdam anlamına geldiğini dile getirdi.

Amerikan senatosundan yükselen muhalif sesler, Trump’ın öncelediği ekonomik kaygıların aksi yönünde yükseldi. 2 Ekim’de yaşananlardan sonra Senato tarafından Trump’a uyarı mektupları kaleme alındı. Yazılan mektuplarda, “Paranın, adalet ve diğer Amerikan değerlerinden daha önemli olduğu yönündeki açıklamalarınızdan oldukça endişe duyduk.” ifadesi kullanıldı. Öyle ki Senato, Kaşıkçı olayının aydınlatılması için Magnitsky Yasası çerçevesinde harekete geçilmesini istiyor. Dış İlişkiler Komitesinden talep gelmesi durumunda ise ABD Başkanının “ifade özgürlüğü hakkını kullanan bir kişiye yönelik yasa dışı infaz, işkence ve diğer ağır insan hakları ihlallerini” soruşturma şartı getiriyor. Mektupta, “araştırmada çıkan sonuç, medyada yer alan ilgili haberlerle örtüşürse ilgili ülkeye gerekli yaptırımların uygulanması” çağrısı yapıldı. Ayrıca Yemen’e yapılan müdahalenin de sonlanması temennisinde bulunuldu.

Peki, Trump’ın ekonomik yaptırımı göze alamadığı Suudi Arabistan, ABD için neden önemli?

Suudi Arabistan ve ABD arasında kurulan ilişki; petrol, yatırımlar, silah ve savunma anlaşmaları başlıklarında gizli. Kuşkusuz, Trump’ın en çok endişe duyduğu nokta, Suudi petrol kaynaklarının Çin başta olmak üzere diğer ekonomik güçlere kanalize edilmesi. Amerikan hükümeti ile iyi ilişkileri olan Veliaht Prens Bin Selman ise göreve geldiği Haziran 2017’den beri reformist çağrıları ve Batı’yla geliştirdiği iyi ilişkilerle biliniyor.

Önce ABD ve Suudi Arabistan arasındaki bağa kısaca değinelim. Arap yarımadasının en büyük yüz ölçümüne sahip ülke, 1932 yılında Kral İbn Suud’a ait toprakların birleştirilmesiyle Suudi Arabistan adını alıyor. Zaten kurulduğu günden bu yana ülkeye Suud ailesi hükmediyor. Ülkenin dünya politikasındaki önemi ise elbette ki petrol kaynaklarından ileri geliyor. Ülkedeki zengin petrol kaynakları 1938 yılında keşfediliyor ve Suudi Arabistan ekonomik olarak güç kazanmaya başlıyor. ABD Başkanı Roosevelt ve Kral İbn Suud’un 1945 yılında Kızıldeniz’de bir gemide gerçekleştirdiği görüşme, iki ülkenin ekonomik ilişkilerini şekillendirmek için atılan ilk adımdır diyebiliriz. Zira Kral, Başkan Roosevelt’i deyim yerindeyse “çok cana yakın” buluyor ve Churchill’in tüm müdahalelerine rağmen, ülkesinde petrol aramasına izin veriyor. Nihayetinde bu görüşme bugün en büyük günlük üretim sayısına sahip petrol şirketi Aramco’nun kuruluşuna vesile oluyor. Roosevelt ve İbn Suud görüşmesinden çıkan sonuç ise Filistin-İsrail meselesindeki uyuşmazlıklar bir kenara bırakılarak Arabistan’ın güvenliğini sağlayan Amerika’ya göre şekillenecek olan petrol politikası oluyor.

Mart 2018’de Veliaht Prens Selman ile Trump’ın danışmanı Jared Kushner bir araya geldiğinde, Veliaht Prens, Krushner’ı 73 yıldır devam eden bu dostluğun altını çizmek istercesine dedesi İbn Suud ve Roosevelt’in 1945’teki görüşmesini resmeden tablonun önünde ağırladı. Tablonun önünde verilen bu kare önemliydi. Zira dede Suud ve Roosevelt’in o cana yakın ilişkisi hala sapasağlamdı ve bu eski dostluğun ektiği tohumlar Veliaht Prens vesilesiyle yeniden yeşertiliyordu. Aslında her iki ülke de sürdürülen politik ilişki neticesinde iç politikalarında dönem dönem sorunlar yaşıyordu. Filistin meselesindeki farklı bakış, din faktörü ve ABD’nin Suudi Arabistan’a reform baskısına rağmen Suudi devletinin süregelen iç ve dış güvenlik endişesi ile petrol üzerinden gelişen ekonomik ilişkiler iki devlet arasındaki genel tablonun yansımaları. Suudi Arabistan elindeki petrol kaynaklarını işletmek ve pazarlamak için Amerika’ya ihtiyaç duyarken ABD de ucuz enerji kaynağını kaybetmek istemiyor.

Petrol ve doğalgaz üreticiliğinde birinci sırada yer alan Suudi Arabistan gelirinin %45’ini, ihracatının ise %95’ini petrolden sağlıyor. Her ne kadar ikili ilişkiler yolunda görünse de Suud-ABD ilişkilerini etkileyebilecek bazı önemli noktalar var. Yaşanan her krizde bu endişeler gün yüzüne çıksa bile dengenin neye bağlı olduğunu yeniden belirtmekte fayda var. Küreselleşen dünyanın yeni aktörleri Çin, Hindistan ve Rusya’ya Suudi enerji kaynaklarının pazarlanması ve Suud’un bu ülkelerle ekonomik ilişkiler geliştirmesi ABD için son derece önemli ve riskli bir alan. Özellikle Çin ile “ticaret savaşı”nın başlatıldığı böyle bir dönemde ABD için Suudi kaynaklarını kaybetmek epey zedeleyici olacaktır. Bu nedenle hem bir bölgesel aktör olarak hem de enerji kaynakları açısından önemli olan Suudi Arabistan, Trump için kaybetmek istenmeyecek bir müttefik. Öyle ki Trump göreve geldiği dönem ilk yurt dışı ziyaretini Suudi Arabistan’a yapmış ve 120 milyar dolarlık silah anlaşması ile ABD tarihinin en büyük silah satışı anlaşmasına imza atmıştı. “Yemen’deki çatışmaların bitirilmesi” misyonunu üstlenen ABD, böylece bölge ülkelerinin desteğini almaya çalıştı.

Prens Bin Selman ve yarattığı demokrasi illüzyonu

Trump, Veliaht Prensin ABD’nin Ortadoğu projeleri açısından önemini defalarca vurguladı. Aslında Prens yaptığı reformlarla göreve geldiği günden bu yana büyük ilgi toplamış, takdir edilmişti. Suudi Prens İngiltere’de “Gelin İslam’ı birlikte modernize edelim” çağrılarında bulunmuştu. Futbol izleme veya sinemaya gitme hakkı gibi simgesel hakların tanınması ise son dönem Arabistan’ının bir gerçeği. Hatta kadınlara araba kullanma hakkı verildiğinde, konu dünya gündeminde epey yer almış, ehliyet alan ilk on kadınla simgesel röportajlar yapılmıştı. Ancak belirtmekte fayda var, kadınların araba kullanmasının yasak olduğu tek ülke olan Suudi Arabistan’da birçok kadın hakları aktivisti, yasağı protesto ederek araba kullanmış ve bu sebeple hapis yatmıştı. Bu örneklerden biri olan Manal el Sharif, araba kullandığı için 2011 yılında hapis yattıktan sonra Suudi Arabistan’ı terk ederek Avusturalya’ya yerleşti. Bunun yanı sıra kadınlar hala reşit bireyler sayılmıyor ve eşlerinin ya da babalarının vasiliğine mecbur bırakılıyorlar.

Muhammed bin Selman döneminde kafa kesme cezalarının iki katına çıktığı, kadın hakları aktivistlerinin tutuklanmasına devam edildiği gerçeği, Yemen’deki cansız bedenlerin yanı başında durmaya devam ediyor. Reformlara dair sahte bir algı yaratmak için Avrupa’ya ve Amerika’ya yapılan ziyaretler, kurulan sıkı bağlar ise gerçekten akıllıca yatırımlardı. Trump’ın “doğru zamanda doğru kişi” dediği Veliaht Prensin reformları ise ilk günden bu yana coşku seliyle karşılandı. New York Times Yazarı Thomas L. Friedman ise Prensi köşesinde şöyle anlatmıştı. “(…) Prens, yalnızca vücutlarının her bir santimetre karesini kapatmadıkları için kadınları azarlayan korkutucu Suudi din polislerinin otoritesini kırmakla kalmadı, aynı zamanda kadınların araba kullanmalarına da izin verdi. Diğer Suudi liderlerin aksine, tutucularla ideolojik olarak kapıştı. ABD’de eğitim alan 28 yaşındaki Suudi bir kadın bana, ‘Prens farklı bir dil kullanıyor. Köktenciliği yok edeceğiz’ dedi”. Kısacası Batı, Selman’ın reformlarını takip ederken bebeğinin emeklemesini izleyen anne babalar kadar şendi. Suudi Arabistan sonunda sihirli değneğini bulmuştu…

Peki, Suudi Arabistan tarihindeki bu “ilkler” toplumsal muhalefet ekseninden koparılıp sadece Veliaht Prens’e bağlanabilir mi? İnsan hakları ve ifade özgürlüğü fetişisti liberal düzenin uygulayıcıları yaklaşık üç yıldır açlığın, hastalığın ve ölümün kol gezdiği Yemen için neden dünyayı ayağa kaldırmıyor?

Yemen demişken vicdan ve ahlak timsali Batının geçmişine göz gezdirmek, tam da bu noktada elzem bir hal alıyor. Uluslararası koruma mekanizmaları yaşanacak insan hakları ihlallerini önlemek için bir takım usuller geliştirir. Uluslararası arenada her devletin tabi olduğu bir “yargı mekanizması boşluğu” olduğu düşünülürse, hukuk ve adalet gibi temeller politik ilişkiler, kaygılar ve çıkarlar üzerinden gelişir demek yanlış olmaz. Birleşmiş Milletlerin (BM) insan hakları ihlali barındıran durumlara müdahale hakkı saklıdır. Bizlerin “insani müdahale” olarak bildiği ve BM’nin bazen müdahalesiyle canhıraş insanlık takdim ettiği, bazen de elinden hiçbir şey gelmediği örnekler mevcut. Aslında bu yazıdaki amaç ne yaşanan vahşeti, katliamları kıyaslamak ne de bir insanın ölümünün binlerce insanın ölümünden daha az önemli olduğunu düşünmek. Asıl amaç, küresel güçlerin ve uluslararası ilişkilerin “çıkar” söz konusu olduğunda nasıl konumlandığıdır.

İnsani müdahale kavramı “bir devletin başka bir devlete karşı, geniş çaplı insan hakları ihlallerini önlemek amacıyla kuvvet kullanması” olarak tanımlanabilir. Ancak Ruanda’da ve Srebrenitsa’da yaşanan soykırımları engellemek için yapılan BM müdahaleleri başarılı “olamadı”. Bu iki vakadan sonra insani müdahale konusu üzerine yeniden düşünüldü ve “koruma sorumluluğu” ile kavramın sınırları belirlendi. Öte yandan insani müdahale kapsamında olmasa da Irak’ta yaşanan başka bir müdahale şekline şahit olduk. Aslında yine vicdan, özgürlük, ahlak gibi kavramların ve elbette dünyanın süper gücü olmanın verdiği ehliyetle yapılan bu müdahalede tek amacın petrol olduğu ortaya çıkmıştı. Peki, Fransa’nın Ruanda’da saldırı gruplarını silahlandırdığı iddiası, BM’nin Bosna için gerekli gayreti ortaya koymadığı gerçeği ve ABD’nin petrol rezervi ülkeleri “özgürleştirmek” istemesi tesadüf olabilir mi?

Ve en önemlisi, gerekli güce sahip olduğu halde Yemen’deki çatışmayı sonlandırmak yerine Suudi Arabistan’a silah satışı yapanlar, BM marifetiyle Yemen’de ölenleri raporlamaya, istatistik haline getirmeye devam mı edecek?

Kaşıkçı’nın kaybolmasını gündemden düşürmeyen küresel medya Yemen için neden suskun?

Küresel medya ve uluslararası karar alıcılar, aylardır Suudi gazeteci Kaşıkçı’ya olanları, bunun insan hakları ve Suudi Arabistan’ın uzun süredir devam eden yabancı ilişkileri için ne ifade ettiğini tartışıp durdular. Suudi eylemlerinin, Yemen’de Amerikan silahları vasıtasıyla binlerce yaşama son vermesine dair ise pek bir gündem yok. Suudi Arabistan liderliğindeki ABD destekli bir koalisyonun 2015’ten beri İran’a bağlı bir isyancı grupla çatıştığı Yemen, belki de yüzyılın en büyük kıtlığını yaşıyor.

Şimdiye kadar kayda geçen 10.000’den fazla ölüm olsa da batılı klasik müzik konserlerinin verildiği yeni Arabistan ve Da Vinci’nin Salvator Mundisi’ni satın alan bu zevkli Prens’in küçük cinayetleri dengeleri nasıl etkileyecek?

Yoksa zenginlik ve politik güçlerle kurulan sağlam ilişkiler dünya tarihine yeni cezasızlık örnekleri mi armağan edecek?

Ve bir soru daha: Bir gazetecinin ölümü Yemen’de öldürülen binlerin yaratamadığı etkiden büyük bir etkiyi nasıl yarattı?

Yoksa trajediler ve istatistikler hakkında söylenenler doğru mu?

Ayşegül Yılmaz

Prensin reformlarının illüzyon olduğu Kaşıkçı vakasıyla mı anlaşıldı? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
İngiltere Başbakanı kınarken, resmî heyet Suudi Arabistan ile silah pazarlığı yapmış https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/ingiltere-basbakani-kinarken-resmi-heyet-suudi-arabistan-ile-silah-pazarligi-yapmis/ Thu, 03 Jan 2019 11:35:06 +0000 http://yekvucut.com/?p=21370 Suudi Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı’yı resmî görevlileriyle öldürmesine en çok tepkiyi gösteren ülkelerden biri olan İngiltere’nin, Suudi Arabistan’a silah satmaya devam...

İngiltere Başbakanı kınarken, resmî heyet Suudi Arabistan ile silah pazarlığı yapmış yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Suudi Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı’yı resmî görevlileriyle öldürmesine en çok tepkiyi gösteren ülkelerden biri olan İngiltere’nin, Suudi Arabistan’a silah satmaya devam ettiği ortaya çıktı.

İngiliz Daily Mirror gazetesinin, Bilgi Edinme Yasası kapsamında yaptığı başvuruyla ilgili yanıtta, Uluslararası Ticaret Bakanlığı’nın silah satışlarıyla ilgili birimi olan Savunma ve Güvenlik Dairesi’nden bir heyetin 14 ve 22 Ekim tarihlerinde Suudi Arabistan’da temaslarda bulunduğu belirtildi.

Başbakan May, üst düzey heyetin Riyad’daki ikinci görüşmesini yaptığı gün, “Suudi Arabistan’ı en güçlü şekilde kınadıklarını” açıklamıştı. İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt da, aynı gün Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmada Suudi Arabistan’a verilecek yanıtı değerlendirdiklerini belirterek, “Duyduğumuz dehşet verici haberler değerlerimize temelden aykırıdır ve gerçek çıkması halinde buna göre davranacağız” demişti.

Hunt, açıklamasında Uluslaararası Ticaret Bakanı Liam Fox’un Riyad gezisini iptal ettiğini duyurmuş ancak Suudi Arabistan’ın başkentinde yapılan silah görüşmelerinden söz etmemişti.

Haber sitesi Independent’a göre İngiltere, Yemen’deki hava saldırılarını başlattıktan sonra Riyad’a toplam 4,7 milyar sterlinlik (yaklaşık 6 milyar dolar) silah satışına izin verdi. İngiltere, sivil ölümleri nedeniyle Yemen’deki operasyonlarında savaş suçu işlemekle suçlanan Suudi Arabistan’a en fazla silah satan ülke oldu.

İngiltere Başbakanı kınarken, resmî heyet Suudi Arabistan ile silah pazarlığı yapmış yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Trump, parasını aldığı sürece Suudi Arabistan’ı korumaya kararlı https://yekvucut.com/video/trump-parasini-aldigi-surece-suudi-arabistani-korumaya-kararli/ Thu, 22 Nov 2018 13:46:47 +0000 http://yekvucut.com/?p=20876 Trump, parasını aldığı sürece Suudi Arabistan’ı korumaya kararlı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Trump, parasını aldığı sürece Suudi Arabistan’ı korumaya kararlı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>