“Kübra” kod adını kullanmış

İtirafçı olan Ç.Ö.Z.’nin örgüt içerisinde “Kübra” kod adını kullandığı kaydedildi. 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden beri örgüt içinde faaliyet yürüttüğü belirlenen örgüt ablasının, Bölge Talebe Mesülünde üstü konumunda görevinin olduğu kaydedildi. Ayrıca, örgüt içi para toplayarak örgüte bağlı öğrenci evlerine dağıtarak örgüte yardım ettiği belirtildi.

Ç.Ö.Z. hakkında yürütülen soruşturma kapsamında hakkında ifade veren S.G., şunları kaydetti:

“Pınar ile yaklaşık 3 ay kadar görüştükten sonra beni Kübra isimli şahıs ile tanıştırıp devretti. Kübra ile Viber ve Whatsapp uygulamaları üzerinden konuşmalar yapılıyordu, görüşmeleri Keçiören’de bulunan kafelerde yapıyorduk, bu buluşmalarda bana, yeniden durumların düzeleceğini, içeride olan örgüt mensuplarının rüyalarında Peygamber Efendimizi gördüklerinden bahsederdi.

2019’da Kübra bana gelerek,

‘Üniversite öğrencileri var, bunlar ile ilgilenmek ister misin?’ diye sordu, ben de kabul ettim, Kübra

‘Yol giderlerin olacak öğrencilere hediyeler alacaksın, senin zamanını alacak bunlar için de sana maddi imkân sağlayacağım’ dedi. Kübra ayrıca bana,

‘Orada öğrenciler senin ismini bilmesin, kendine bir kod isim bul’ dedi, ben de Hafsa ismini sevdiğim için bunu seçtim.”

Arabasını satarak Bank Asya’ya para yatırmış

Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak itirafçı olan FETÖ ablası Ç.Ö.Z., ifadesinde Nesibe isimli bir şahsın kendisine Ankara’daki dershanelerde derse girebileceğini, Kırıkkale’de kendisine birkaç ev vereceğini ve evler ile ilgilenmeye başlayabileceğini söylediğini, bu teklif üzerine maaş ile işe başladığını söyledi. Şu an eşi olan B.Z. ile de kolejde çalışan bir öğretmen aracılığıyla tanıştığını kaydeden Ç.Ö.Z., evlerinin maddi işleri ile Zehra isimli şahsın ilgilendiğini, 17-25 Aralık süreci sonrasında dershanelerin kapatılmasına ilişkin toplantılar yaptıklarını ve sosyal medya araçlarının aktif kullanılarak Bank Asya’ya para yatırmaları gerektiğinin söylendiğini anlattı. Toplantılarda öğrencilerin örgütten kopmalarının önlenmesi için ılımlı davranmaları gerektiği konusunda uyarılarda bulunduklarını söyleyen Ç.Ö.Z., kendi arabasını satarak Bank Asya’ya yatırdığını ifade etti.

FETÖ ablası cezaevindeki FETÖ’cülerin ailelerinden sorumluydu

2017’deki soruşturması kapsamında tutuklanarak cezaevine gönderilen FETÖ ablası Ç.Ö.Z., cezaevinden çıktıktan sonra Büyük Bölge Talebe Mesulü olan Sevim isimli şahsın kendisini ziyarete gelenlere para bıraktığını, başka bir şahsın ise örgütsel iletişim kurabileceği bir telefon getirdiğini belirtti. İtirafçı olan Ç.Ö.Z., Şeyma isimli şahsın kendisini arayarak ailesi cezaevinde olan öğrencilerin ve yakınlarının olduğunu, bu kişilere yardım edip edemeyeceğini sorduğunu anlattı. Ayrıca Ç.Ö.Z., örgüt üyeleriyle şifreli konuşmalar da yaptığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı:

“İlk önce korkularım oldu. Ancak Şeyma korkulacak bir şey olmadığını söylemesi üzerine kabul ettim. Hafsa kod isimli kişi ile tanıştım ve bir telefon verdim. Maddi olarak evlerle ilgileniyorduk. 3- 4 ayda bir yaklaşık 15 bin civarında para toplanıyordu. Yurt dışından gelen aramadan sonra toplanan paraları alıp dağıtması için Hafsa’ya verdim. Maddi yardımları eşimden gizli yaptım. Yolcu isimli birisi aradı ve Şeyma’nın arkadaşı olduğunu söyledi. 29 Aralık 2021’de bir numara beni arayarak,

“Ben A-City’den arıyorum, almış olduğunuz üründe sıkıntı çıktı, arkadaşınız her şeyi anlattı, sorunu çözüp döneceğiz siz kendinize dikkat edin” dedi. Konuyu anlamadım, bunun üzerine kendisinin Ayşegül olduğunu ve Hafsa kod adlı şahsın sıkıntıda olduğunu ve kendisine dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Ben de durumu eşime anlattım, kızdı ve Gölbaşı’nda bulunan kardeşinin yanına götürdü.”

KAYNAK: SABAH

FETÖ ablası cezaevinden sonra bile akıllanmamış yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Kanadalı gardiyanların Müslüman bir mahkumu döverek öldürdükleri ortaya çıktı. Süleyman Fakiri adlı mahkum, 2016 yılında tutuklu olduğu Ontario eyaletine bağlı Lindsay Hapishanesi‘nde, hayatını kaybetti. O dönemde Fakiri’nin ölümü ile ilgili soruşturma başlatıldı. Uzmanlar, hapishanedeki gardiyanların Fakiri’yi döverek öldürdüğünü raporladı. 15 Aralık 2016 yılında hapishanede ölen Süleyman Fakiri’nin ailesi mahkemeye başvurdu. Verilen hukuk mücadelesinde önemli bir aşama kaydedildi. Fakiri’nin ölüm nedenini araştıran Ontario Adli Tıp Kurumu Patoloji Servisi Şefi Dr. Michael Pollanen, yaptığı inceleme sonrasında hazırladığı raporu mahkemeye sundu. Dr. Pollanen raporunda; hapishanede yerde zincire vurulmuş, biber gazı sıkılmış ve yüzü kapalı halde ölen Süleyman Fakiri’nin, resmi ölüm nedenini şöyle açıkladı: “Kalbi büyümüş, şizofreni olan bir kişide kişiyi kötüleştiren yüzüstü pozisyon, kısıtlama ve mücadele, çırpınma ve biber gazına maruz kalma sırasında meydana gelen kas-deri yaralanmaları. Süleyman Fakiri’ye vuran ıslah memurlarının neden olduğu ağır travma veya vücudunun ıslah memurlarıyla şiddetli bir mücadele sırasında yere veya sabit nesnelere çarpması nedeniyle birden fazla kas ve deri yaralanması mevcuttu.”

“Süleyman gitti, geri dönmeyecek”

Ceza soruşturması, Fakiri’nin ölümünün ardından açılan dava sonrası yerel ve eyalet polisi tarafından yürütüldü. Soruşturma, olaya karışan 6 gardiyana karşı herhangi bir suçlamada bulunulmamasıyla sonuçlanmıştı. CBC’de konuyla ilgili yer alan habere göre, ailenin avukatları, davanın Ontario Eyalet Polisi’ne geri gönderildiğini, bunun da 6 gardiyan hakkında cezai suçlamaların tekrar masaya yatırılması anlamına geldiğini açıkladı. Süleyman Fakiri’nin kardeşi Yusuf, CBC’ye açıklamalarda bulunarak “Günün sonunda bir rahatlama var mı? Evet ve hayır. Süleyman gitti, geri dönmeyecek ve o gün ailemin bir parçası öldü. Fakat bu raporun etkili bir şekilde yaptığı şey, beş yıl önce yapılması gereken şeydir. Ontario Eyalet Polisi’ni işini yapmaya çağırıyoruz. Bize sistemin, kanunları çiğnediklerinde infaz memurlarını korumadığını kanıtlayın” diye konuştu.

Kanadalı gardiyanlara karşı açılan dava sürüyor

Ailesiyle birlikte 1993 yılında Afganistan’dan Kanada‘ya gelen Süleyman Fakiri’ye, Waterloo Üniversitesi’ndeki ilk yılında geçirdiği trafik kazasının ardından şizofreni teşhisi kondu. Fakiri, eğitimine devam edemedi. Fakiri, 4 Aralık 2016’da komşusunu “keskin bir silahla” bıçakladığı iddiasıyla Durham Bölge Polisi tarafından Ajax kentinde tutuklandı. Hastane yerine götürüldüğü hapishanede 11 gün sonra hayatını kaybetti. Fakiri ailesinin, Toplum Güvenliği ve Islah Hizmetleri Bakanlığı, hapishane yönetimi ve gardiyanlar aleyhine Ontario Yüksek Adalet Mahkemesi’nde açtığı 14,3 milyon dolarlık dava halen devam ediyor.

Kanadalı gardiyanların Müslüman mahkumu öldürdüğü ortaya çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Açıklamada, Filistinli tutukluların “tek kişilik hücrede tecrit edilme, sağlıksız koşullarda tutulma, sistematik baskınlar, tıbbi ihmal sonucu yavaş yavaş ölüme terk edilme” gibi uygulamalara maruz kaldığı belirtildi.

Sorgulama sürecinin işkencenin en önemli aşaması olduğu kaydedilen açıklamada, Filistinli tutukluların ruhsal ve bedensel işkenceyle itirafa zorlandığına işaret edildi.

Açıklamada, tutukluların 20 saate varan sorgulama seanslarından geçirildiği, uykusuz bırakıldığı, vücuttaki kan akışını durduran yöntemlerle bağlandığı, başlara kirli torbaların takılması, sandalyeye uzun süreli bağlama, dayak, tekme, tokat, aşağılama ve küfürlere maruz kalabildiği vurgulandı.

İsrail makamlarının tutukluları aile fertlerini gözaltına almak, tecavüz etmek, evlerini yıkmak ve öldürmekle tehdit ettiği aktarılan açıklamada, tutukluların ayrıca banyo ve tuvaletten mahrum bırakıldığı, haftalarca kıyafet değiştirmelerine izin verilmediği, aşırı sıcak veya soğuğun yanı sıra gürültü ve tehdide maruz bırakıldığının altı çizildi.

Filistin makamlarının verilerine göre, İsrail cezaevlerinde 5 bini aşkın Filistinli tutuklu bulunuyor.

Filistin Esirler Cemiyeti: İsrail cezaevlerindeki Filistinlilerin yüzde 95’i işkence görüyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Sohbet notları vardı

FETÖ’cülerin duvardaki yarıklardan yararlanarak iletişim kurdukları, aynı zamanda  birbirleriyle diyalog kurmak için hastane sevki taktiğini kullandıklarını aktaran itirafçı Bayram, “Fetullah Gülen için ‘avukat’ denilirdi.

‘Avukat dedi ki’ diyerek Gülen’in mesajları anlattığım şekilde yayılıyordu. Duvardan duvara ‘avukat’ dedi ki diyerek bağırılınca gardiyanlar duysa bile bir şey anlamıyorlardı.

Said Nursi için ‘savcı’ kelimesi kullanılırdı. Gülen’in haftalık yayınlanan yazılarına ve bam teli denilen videolarına SEGBİS denilirdi.

Örneğin Avukat SEGBİS’te bu hafta işin bittiğini sabredin dediği gibi cümleleri duyuyordum. Ayrıca cezaevinde tutuklu bulunan müvekkilleri ziyaretleri sırasında beraberinde getirdikleri evrakların arasında Fetullah Gülen’in haftalık/aylık olarak yayımlanan bam teli notları da bulunuyordu” dedi.

FETÖ’cüler cezaevinde şifreli kelimelerle haberleşiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Diana Sanchez adlı mahkum, dava dilekçesinde hapishane personelinin doğum yapmakta olduğunu bilmesine karşın yardım çağrılarına saatlerce cevap alamadığını, ‘bebeğini soğuk yatağında ve tuvaletin dibinde dünyaya getirdiğini’ söyledi.

Odadaki güvenlik kamerasının kayıtlarında Sanchez’in tek başına çığlıklar içinde doğum yaptığı görülüyor. Denver Polis Müdürlüğü yetkilileri ise olayla ilgili inceleme yapıldığını ve personelin kurallara uygun davrandığını öne sürdü.

Çarşamba günü açılan davada görevlilerin “yasal ve ahlaki görevlerini yerine getirmediği” savunuluyor. 31 Temmuz’da sabaha karşı doğum sancıları başlayan Sanchez, o gün en az sekiz kez gardiyanlar ve hemşirelerden yardım istediğini ancak kimsenin yardımına gelmediğini anlattı.

Sanchez’in suyu geldiğinde bir hemşirenin yatağa sermesi için ped verdiği ancak ambulans çağırmadığı belirtiliyor. Diana Sanchez’in avukatı, sağlık görevlilerinin doğumdan yaklaşık 15 dakika sonra odaya gelerek bebeğin göbek bağını kesip gittiklerini söyledi.

ABD’de hücresinde tek başına doğum yapmak zorunda kalan kadın dava açtı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen karar duruşmasına tutuklu sanık Kılıç, avukatı ve yakınları katıldı. Mahkeme Başkanı Muhammed Karaca, sanık Kılıç’ın telefon tespit ve değerlendirme tutanağının dava dosyasına eklendiğini belirtti.

Cumhuriyet savcısının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yapan Kılıç, FETÖ üyesi olmadığını ve örgütle herhangi bir bağlantısı bulunmadığını öne sürdü. Mahkeme Başkanı Karaca, Kılıç’ın “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldığını açıkladı.

ByLock’ta evlilik yazışmaları

Kılıç’ın “1patriot” kullanıcı adıyla ByLock programını kullandığı, program üzerinden örgüt içi evliliklerle ilgili yazışmalar yaptığı belirlendi. ByLock yazışmalarında şu mesajlar dikkati çekti:

– “Ufuk Bey Ankara Yenikent’te memur 1991 doğumlu Çankırılı. AYO mezunu 176 boy 74 kilo kahverengi gözlü. İstişareye önem veren, söz dinleyen, hizmete bağlı genç bir kardeşimiz.”

– “Bu kardeşimiz için özel bir çalışma talebimiz var. Şimdiden Allah razı olsun. 1986 Manisa doğumlu. Samsun’da icra müdürü, boy 170 kilo 75. Abimiz hizmetimiz için değerli birisidir, yakışıklıdır. Üniversite bitirmiş mümkünse Egeli ve açık tenli çalışan ya da atanmasına mani durumu olmayan bir aday ister. Abi itaatkar ve keyfiyetlidir.”

FETÖ’nün evlilik işlerini yürüten yargı imamına 8 yıl hapis yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Bolu Ağır Ceza Mahkemesi’nce FETÖ’nün “çatı yapılanması”na ilişkin, 34’ü tutuklu 119 sanığın yargılandığı davanın duruşmasına, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile yakınları ve avukatları katıldı.

Mahkeme Başkanı Seyfi Han, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyerek itirafçı olan S.T’nin, Bolu il Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde verdiği ifadenin dosyaya yeni eklenen bölümünü okudu.

Han, itirafçı olarak tutuksuz yargılanmaya başlayan S.T’nin emniyetteki ifadesinde, cezaevinde gördüğü bazı hususları anlattığını belirtti.

“Mektup yoluyla gelen mesajların okunduğuna şahit oldum”

S.T ifadesinde, cezaevinde bulunduğu sürede, içerideki bazı kişilerin sürekli olarak bu operasyonların (FETÖ operasyonları) sona ereceği yönünde beyanlarda bulunduğunu aktararak “Fetullah Gülen’den şahısların görevlerine iade edileceğinin müjdelendiği yönünde mesajların cezaevinin içerisine mektup yoluyla geldiğine ve bu mesajların içeride bulunan şahıslar arasında dolaştırıldığına ve okunduğuna şahit oldum.

Bu mesajların hâlen cezaevinde bulunduğunu düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Bu mesajları kendisiyle aynı koğuşta kalan Akif Kurtoğlu, Yusuf Ataoğlu ve Mahmut İnceel’in elinde gördüğünü de anlatan S.T, tutuklu bulunan kişilerin “çözülmesini engellemek” adına insanların umutlandırıldığını kaydetti.

S.T’nin beyanlarında, şu ifadeler yer aldı: “İçerideki şahıslar diğer cezaevlerinde görülen rüyalardan bahsederek iyi günlerin geleceği şeklinde içerideki diğer kişilerin morallerini yüksek tutmaya çalışıyorlardı.

Bu rüya meselesini en çok dillendiren şahısların başında Akif Kurtoğlu geliyordu. Bu mesajlar ve rüyaların anlatımıyla içerideki şahısların moral motivasyonunu yüksek tutarak örgütsel çözülmenin önüne geçiyorlardı.

Ayrıca koğuşlar içerisinde bulunan mazgallar ile yan koğuşlarla haberleşme sağlanıyordu. İçerideki şahıslar sık sık revir, psikolog ve diş muayenesine çıkarak muayeneden önce bekleme sırasında diğer mahkûmlarla irtibata geçiyorlardı.

İçeride bulunan şahıslara yukarıda anlattığım hususlarla bir nevi baskı yaparak itirafçı olmayı düşünen mahkûmların, ‘insanların vebaline girileceği ve ahiretlerini yakacakları’ şeklindeki söylemlerle çözülmelerin önüne geçiyorlardı.

Bu konuda konuşan şahıslar Akif Kurtoğlu, Mahmut İnceel, M.B. isimli şahıslardır. Ayrıca koğuş içerisinde bulunan televizyonlarda genelde muhalif kanallar ile yayınlar izlenir. Cumhurbaşkanımız televizyona çıktığında kanal değiştirilirdi.”

“FETÖ’cüler cezaevinde çözülmeyi engellemek için baskı yapıyor” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

FETÖ’cü eski polis müdürü, örgütün şifreli mesajlarının yer aldığı not kâğıdını yakalatmamak için yuttu.

FETÖ tutuklusu polis müdürü Ömer Köse 16 Şubat 2018 günü avukatı S.B. ile görüşme yaptı. Bu görüşme esnasında Köse ile avukat aşırı şekilde yakınlaştı. İkili, gözlemde bulunan memurların görüş açısını bilinçli olarak kapatırken bu esnada avukatın uzun notlar aldığı belirtildi. Şüpheli hareketler görüşme sürecinde devam etti.

Görüşme sonunda avukat, kendisinden istenen söz konusu notları teslim etmedi. Avukat S.B, İnfaz Hakimliğine teslim edilmek üzere talep edilen notlar için “öyle bir not almadığını, almış olsa bile vermeyeceğini” söyledi.

Parçaladı ve yuttu

Ömer Köse’nin yanından çıkan avukat bir sonraki görüşmeyi aynı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan eski polis müdürü Gafur Ataç ile yaptı. Bu görüşme esnasında avukat, tutukluya üzerinde saklamış olduğu kâğıdı verdi. Tutuklu ise bu not kâğıdını okuduktan sonra yırttı. Ataç, yırttığı kâğıt parçalarını ağzına atarak yuttu. Görüşme 16:58’de tamamlandı.

Cezaevi yönetimi tarafından tutulan tutanakta; gizli, açık ya da şifreli mesajlar iletildiğine ilişkin ciddi emare bulunduğuna dikkat çekildi. Yaşanan olay hakkında hazırlanan tutanak, adli makamlara bildirildi.

FETÖ’cü polis müdürlerinin avukatı cezaevinde ulaklık yaptı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Konya’da FETÖ soruşturması kapsamında haklarında dava açılan 195’i tutuklu 486 kişinin yargılanmasına devam edildi.

Konya 9. Ağır Ceza Mahkemesince, merkez Meram ilçesinde özel olarak hazırlanan Fatih Sultan Mehmet Spor Salonu’nda görülen duruşmaya bazı sanıklar, yakınları, avukatları ve tanıklar katıldı.

Tanıklardan S.Ş, Karaman’da infaz koruma memuru olarak çalıştığını, orada örgüt tarafından düzenlenen sohbet toplantılarına katıldığını söyledi.

2011 yılı sonlarında kod adı “Enes” olan tutuklu sanık İsmail O. ile tanıştırıldığını anlatan S.Ş, “2013 yılı mayıs ayına kadar ismini ‘Enes’ sandığım bu kişiyle görüştük. Kendisi Konya’daydı ve cezaevi bölge imamlığı görevini yapıyordu. Ben de kendisine Karaman’daki cezaevi personeline ilişkin bilgi veriyordum. Yani personelin örgüte yakınlığı, alkol alıp almadığı, sigara kullanıp kullanmadığı, yaşam tarzı gibi konularda bildiklerimi aktarıyordum. İsmail O. da bu bilgileri bilgisayarına kaydediyordu. İsmail O’nun bilgisayarında, Konya, Karaman, Niğde, Seydişehir ve diğer bazı bölgelerde çalışan adliye ve cezaevi memurlarına ilişkin bilgi dosyaları görmüştüm.” diye konuştu.

FETÖ’cüler çalışma arkadaşlarının tüm bilgilerini fişlemede kullanmış yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.