Avrupa’daki mülteci ve göçmenler, ülkelerin temel haklara ve uluslararası yükümlülüklere tam saygı göstermesini beklerken göç akışlarının yönetilme yeteneklerini de test ettiler.

Deniz üzerinden tehlikeli yolculukları sırasında kurtarma operasyonlarındaki zorlukları iyi bilinmekle birlikte sınır muhafızlarının kara sınırlarındaki tutumu ve davranışları da tam olarak belgelenemedi.

Ülkeler, kendi bölgelerine kimin girip çıkacağını kontrol etme ve düzenleme konusunda ayrıcalığa sahip. Batı Balkanlar’da sığınma başvurusunda bulunmak için Yunanistan, Macaristan, Hırvatistan, Romanya, Bulgaristan, Sırbistan, Arnavutluk, Kosova ve Makedonya’ya (FYROM) ulaşmaya çalışan mülteciler ve göçmenler çoğu kez sınır ötesi sınırlara itiliyor.

Belgrad’daki Çocukları Koruyun (Save The Children) örgütü, 2018’de çocukları içeren 1.376 tanık ifadesi topladı; bunlardan 934 vaka refakatsiz ve ayrı çocuklar tarafından bildirildi. Polis ya da gardiyanlar tarafından aşırı güç kullanımı, çocukların dahil olduğu 515 vaka, bunların 436’sı yalnız seyahat eden çocukları içermektedir.

Aileleriyle birlikte veya yalnız başına seyahat eden çocuklar, bazı durumlarda atıklarla karşılaştığını, sınır muhafızları tarafından dayak atıldığını, tekmelendiğini, sık sık coplarla şiddete uğradığını bildirdi. Köpekler tarafından kovalanıp ısırıldılar ve küçük düşürüldüler, bazen de kıyafetlerini ve ayakkabılarını çıkarmaya zorlandıklarını belirttiler.

İfadelere göre, bazı sınır muhafızları biber gazı kullanıyor, mültecilerden ve göçmenlerden telefon alıp onları parçalara ayırıyor, para ve diğer değerli eşyalarını alıyorlardı. Çocuklar ve aileler, bazen su ve yiyeceklerden mahrum bırakılıyorlardı.

On yaşındaki bir Afganistanlı erkek çocuk, çocukları, genç kızları ve iki yaşlı kadını da içeren geniş ailesiyle 19 kişilik bir grup halinde Hırvatistan’a giderken yaşadığı olayı anlattı; “Gece sınırı geçiyorduk. Korkmuştum ve diğer çocuklar da vardı. Bir şey göremedik. Sonra polis devriyesi ortaya çıktı. “Dur” dediler ve sonra bizi aradılar. Biraz paramız ve telefonumuz vardı. Paramızı aldılar – bizden çaldılar – ve telefonlarımızı da. Onlardan biri şöyle dedi: “Seni şimdi dövmeyeceğiz ama bir daha gelirsen…” ve sonra tekrar gelirsek bizi nasıl döveceğini gösterdi. Bence onlar kötü insanlar.”

Afganistanlı bir aile, Yunanistan’daki bir mülteci merkezinde aylarca geçirdikten sonra bir yaşındaki bebekleriyle seyahat etti: Hırvat polisi tarafından yakalandık. Telefonlarımızı aldılar, kırdılar ve paramızı aldılar. Bozuk telefonlarımızı bize geri verdiler ve bizi Bosna’ya geri ittiler. Bosna polisi bizi Sırp sınırına sürdü ve Sırbistan’a geri dönmemizi söyledi.

AB sınırındaki mülteci çocukların paylarına gene şiddet düşüyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Yükselen gıda fiyatları, ülkenin para biriminin değer kaybı ve yaşanan iç savaş çok daha fazla aile, gerekli gıdayı tedarik etmekte zorlanıyor.

İsyancıların elindeki bölgelere ulaşan yardımın, ülkeye giriş kapısı olan Hudeyda isimli liman kentinde de çatışmaların başlamasının, gıda konusunda yeni bir tehdit yaratacağı öngörülüyor.

Yardım kuruluşunun verilerine göre ülkede 5,2 milyon çocuk açlık tehdidi altında bulunuyor.

Yemen’in 27 milyon olan nüfusunun dörtte üçü şu anda bir tür insani yardım olmadan yaşamını sürdüremez durumda.

Yemen’de 1 milyon çocuk da açlık tehdidi altında yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

El Paso kentindeki Fort Bliss Kara Kuvvetleri Üssü ile San Angelo kentindeki Goodfellow Hava Kuvvetleri Üssü, aileler ve refakatsiz çocuklar da dâhil olmak üzere tutuklu göçmenlere ev sahipliği yapacak. Ancak Mattis, Pazartesi günü üslerde barındırılacak göçmen sayısı ya da barınakların tipi ve büyüklüğü gibi konularda herhangi bir detay veremeyeceğini söyledi.

Amerikan medyasına göre, konuyla alakalı duyuru ABD İç Güvenlik ve Sağlık ve İnsani Hizmetler bakanlıklarının yargılanmayı bekleyen göçmenler için kalacak yer temini için yardım istemesinden sonra geldi.

Mattıs, yaptğı açıklamada, ”İç Güvenlik Bakanlığı hangi desteğe ihtiyaç duyuyorsa, nezaretlerinde bulunan insanları barındırmak için onu sağlayacağız. Bu meseleyi hafta hafta çözeceğiz. Açıkça görülüyor ki rakamlar dinamik hareketli, bu sebeple, lojistik desteğimizde esnek olmak zorundayız.” ifadelerini kaydetti.

Eski bir rapora göre, ABD donanması Kaliforniya, Alabama ve diğer eyaletlerde askeri üslere yakın konumda göçmenler için geçici barınaklar inşa etmeyi planlıyor.

Dallas News’in haberine göre, Alabama’da yapılması düşünülen proje bir yıla kadar yaklaşık olarak 25 bin kişiye ev sahipliği yapacak.

ABD göçmen çocukları askeri üslerde tutacak! yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

RTÜK, Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan liste esas alınarak yapılan düzenlemeyle, çocuk programlarında reklamına izin verilmeyecek gıdalar “Kırmızı”, kıstaslara uyulması halinde reklamı yapılabilecek gıdalar “Turuncu” ve reklamı yayınlanabilecekler de “Yeşil” kategoriyle tanımlandı.

RTÜK tarafından hazırlanan “Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” Resmi Gazete’de yayımlandı.

Yönetmelik değişikliklerine ilişkin bilgilendirmeye, RTÜK’ün internet sitesinde de yer verildi.

Denetimin çerçevesi netleşti

Çocuk programlarında bu tarz reklamlara daha önce de yaptırım uygulayan RTÜK, Sağlık Bakanlığı iş birliğinde gerçekleştirilen yeni yönetmelik düzenlemesiyle hangi gıdaların reklamının yapılabileceğinin, hangilerinin ise yapılamayacağının çerçevesini net şekilde çizmiş oldu.

Yönetmelikteki yeni düzenlemeyle aşırı tüketimi tavsiye edilmeyen gıdaların tespitinde Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan liste (EK-1) esas alındı. Söz konusu liste, RTÜK’ün web sitesinde de yayınlanacak.

Gıda reklamları “Kırmızı”, “Turuncu” ve “Yeşil” olacak

Bilgilendirmeye göre, Sağlık Bakanlığının listesinde çocuk programlarında reklamına izin verilmeyecek gıdalar “Kırmızı”, belirtilen kıstaslara uyulması halinde reklamına müsaade edilecek gıdalar “Turuncu” ve reklamına izin verilen gıdalar da “Yeşil” kategori içerisinde tanımlanıyor.

“Kırmızı” kategoride, “çikolata ve şeker, gofret, enerji barları, tatlı soslar ve tatlılar, kekler, tatlı bisküviler, meyveli paylar, çikolata kaplı bisküviler, kek karışımları, cipsler, gevrek çerezler, meyve suları, enerji içecekleri, alkolsüz şekerli ya da tatlandırıcılı tüm içecekler ve yenilebilir buzlar” yer alıyor.

Yapılan düzenlemeyle, “Kırmızı” kategorideki gıda ürünlerinin reklamları, çocuk programlarının başında, arasında ve sonunda yapılamayacak.

Özellikle tematik çocuk kanallarında yayınlanan programların neredeyse tamamı çocuk programlarından oluştuğundan bu tür yayıncı kuruluşlarda “Kırmızı” kategoride yer alan gıda maddelerinin reklamına yer verilmeyecek.

Genel, haber, sağlık, spor gibi diğer yayın türlerindeki yayın kuruluşları ise çocuk programı yayınladıklarında aynı kurala uymak zorunda olacak.

Kırmızı kategoride yer alan ürünlerin reklamlarına yönelik düzenleme 15 gün sonra yürürlüğe girecek.

Tuz ve Şeker değerini aşmamak şartıyla bazı ürünlere izin

Sağlık Bakanlığının listesinde “Turuncu” kategoride yer alan gıda ürünlerinin reklamına ise sadece belirlenin kriterlere uyulması halinde izin verilecek. Kriterlerin sağlanmaması durumunda bu ürünlerin de çocuk programlarının başında, arasında ve sonunda reklamı yapılmayacak.

Buna göre, bu kategoride bulunan kraker gibi tuzlu, baharatlı atıştırmalıklar, sütlü içecekler, kahvaltılık gevrekler, yoğurt, ekşi süt, kefir ve krema gibi besinler, peynir, pizza gibi tüketime hazır ve kolay hazırlanan gıdalar ve kompozit yemekler, tereyağ, diğer katı ve sıvı yağlar, ekmek ve ekmek ürünleri, taze ya da kurutulmuş makarna, pirinç ve tahıllar, işlem görmüş et, tavuk ve balık gibi ürünler ile işlem görmüş meyve ve sebzeler, soslar, dip soslar ve salata soslarının reklamına listede belirlenen tuz ve şeker değerlerini aşmaması halinde izin verilecek.

Yönetmelikte, “Turuncu” kategorideki gıda maddelerinin ticari iletişimine dönük denetimlerin başlaması için iki yıllık geçiş süreci öngörüldü.

Listede, reklamına izin verilecek “Yeşil” kategorideki gıdalar ise “Yumurtalar, meyve ve sebzeler, kurubaklagiller, nişastalı sebzeler, kökler ve yumrular, şeker, tatlandırıcı ve aroma içermeyen sade sütler ve yoğurtlar” olarak tanımlandı.

Diğer programların reklamlarında “yazılı uyarı” şartı

Düzenlemeye göre, çocuk programları dışında kalan program türlerinin yayını esnasında (programın başında, arasında ve sonunda) Sağlık Bakanlığının listesine göre çocuk programlarında reklamının yapılamayacağı tespit edilen gıda ürünlerinin reklamı da belli uyarıların konulması şartıyla yapılacak.

Buna göre, söz konusu ürünlerin reklamında ekranın alt kısmında izleyiciler tarafından rahatça okunabilir, akar bant şeklinde yayınlanacak ve içerisinde düzenli ve dengeli beslenmeyi teşvik eden ifadelere yer veren yazılı uyarılar bulunacak.

Sağlık Bakanlığınca hazırlanan yazılı uyarıların listesi (EK-2) Üst Kurul’un web sitesinde yayınlanacak ve yayıncılar tercih ettikleri yazılı uyarıyı kullanabilecek

RTÜK çocukların izleyeceği gıda reklamlarına sınırlama getirdi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Akdeniz üzerinden insan kaçakçılarının botlarıyla ölümü hiçe sayarak Avrupa kıtasına ulaşan bu çocukların sınırdışı edilip daha tehlikeli şartlara mahkûm edildiğini vurgulayan kuruluş, Roma yönetiminin mart ayında meclisten geçirdiği ‘refakatsiz mülteci çocuklar’ yasasının derhal uygulamaya konulması için çağrıda bulundu. Yasa, kıtaya aileleri olmadan ulaşan bu çocukların, yaş tespitlerinin yapılmasının ardından yakınlarına ulaştırılmaya çalışılmasını, sağlık ve eğitim haklarına erişimlerinin sağlanmasını öngörüyor.

İtalya 62 bin 672 çocuğu ölüme yolladı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

UNICEF’in iki gün yayınladığı rapora göre 2010-2011 yıllarında yaklaşık 66.000 civarında olan çocuk mülteci sayısı 2016 itibariyle 300.000’e ulaştı.

Bu 300.000’in 100.000’i Meksika sınırından Amerika’ya kaçak girmeye çalışırken yakalandı. Geri kalan 200.000’in 170.000’i ise Avrupa Birliği ülkelerinde sığınma için başvurdu.

Rapora ilişkin konuşan UNICEF yöneticilerinden Justin Forsyth, Kuzey Amerika ve Avrupa ülkeleri haricinde kalan ülkelerin çoğunun çocuk göçmenlere dair kayıt tutmadığını, bu yüzden gerçek rakamların çok daha yüksek olduğunu söyledi.

Tacize uğruyorlar.

Forsthy, mülteci çocukların bir çoğunun da yalnız başlarına seyahat ettiklerine dikkat çekerek bunların şiddet, cinsel istismar, tecavüz, uyuşturucu bağımlılığı, zorla çalıştırılma gibi bir çok tehditle başetmek zorunda kaldıklarını söyledi.

Köle pazarlarında alınıp satılıyorlar.

Rapora göre 2016 ile bu yılın Şubat ayı arasında İtalya’ya ulaşan çocuk ve genç mültecilerin yüzde 92’si yalnız seyahat etti. Bir önceki yıl bu oran yüzde 75 idi. Uluslararası Göç Örgütü(IMO) de geçtiğimiz yayınladığı bir raporda Libya üzerinden İtalya’ya geçmek isteyen bir çok çocuk mültecinin “modern köle pazarı” tabir edilen yerlerde alınıp satıldığını açıklamıştı.

UNICEF’in çocuk mülteci raporu taciz ve köle pazarlarına dikkat çekiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Raporda göre çoğu, mültecinin Avrupa’ya giriş için kullandıkları Yunanistan’da mülteci çocukların seks işciliğine zorlanması ve cinsel tacize uğraması çok yaygın ve tehlikeli bir hal almış durumda.

Raporda, Suriye, Afganistan ve Pakistan da dahil olmak üzere çatışma bölgelerinden gelen çocuk mültecilerin kaçakçılar tarafından Avrupa ülkelerine geçme karşılığında seks işçiliği yapmaya zorlandığı belirtiliyor.

Raporun yazarlarından Dr.Digidiki, Atina’nın merkezi sokak ve caddelerinde, herkesin gözü önünde gerçekleşen mülteci çocukların cinsel tacizi ve seks ticaretinin daha fazla görmezden gelinemeyecek kadar büyük bir sorun haline geldiğini belirterek, Yunan ve Avrupalı yetkililerin vakit geçirmeden bu sorunu çözmeleri gerektiğini söyledi.

Rapora göre , bir mülteci çocuk “müşteri” başına 15 euro alıyor. Mülteci çocukların hem günlük ihtiyaçlarını karşılamak hem de Avrupa’ya geçmek için insan kaçakcılarına binlerce avro ödemek zorunda oldukları düşünüldüğüne durumun vehameti daha iyi anlaşılabilir.
Rapor ayrıca mülteci çocukların seks işciliği yapmak için Atina’dan başka bölgelere gittiklerini,bunlardan bir kısmının yaşca büyük diğer mültecilerden veya yerel halktan şiddet gördüğünü, bir kısmının uyuşturucu kullanmaya başlayarak, alışkanlıklarını devam ettirebilmek için sürekli kendilerini satmak zorunda kaldıklarına da yer verildi.
Raporun yazarlarına bu durumun en büyük sorumlusu Yunanistan’dan ziyade mülteci çocukları kabul etmek istemeyen Avrupa ülkeleri.

Avrupa’daki çocuk mülteciler fuhuş ve uyuşturucu batağında yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

UNICEF’in raporuna göre ülkedeki her 3 çocuktan 2’si, hane halkı gelirine yardım etmek için çalışıyor. Ülkede çalışan yüz binlerce çocuktan biri de TRT World muhabirinin görüştüğü 10 yaşındaki Suriyeli İbrahim Ahmed. Ahmed, İdlib’de ailesine yardımcı olmak amacıyla bir tamirhanede çalışıyor. Ahmed, tamirhanede günde 10 saat çalıştığını söyledi. Tıpkı Ahmed gibi Suriye’de çocukların büyük bir kısmı, okul çağında eğitimlerine devam etmek yerine çalışmak zorunda bırakılıyorlar.

Suriye’de 2 milyon çocuk okula gidemiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Gösteriye dernek yöneticilerinin yanı sıra dört yaşındaki çocuklarının kulağının su toplamasının geç fark edildiği iddiasıyla üç çocuğu birden ellerinden alınan Dahlhoff ailesi de katıldı.

3 ayrı koruyucu aileye verilen ve en küçüğü 1,5 yaşında olan çocukların aile tarafından ancak iki haftada bir görülmesine müsaade ediliyor. Aile, kardeşlerin böylece bizzat devlet eliyle birbirlerinden ayrıldığını söylüyor.

Polislerin geçen sene eve gelip çocukları zorla aldığını anlatan anne Ayşe Dahlhoff, “Üç polis benim kolumu tuttu, kolumu çevirdiler ve çocuklarımı alıp gittiler.” dedi. Çocuklarını geri isteyen, onlardan vazgeçmediğini söyleyen anne, “Neden anneme vermediler? Niçin vermiyorlar, neden korkuyorlar?” dedi.

Baba Patrick Dahlhoff ise, aileye yapılan kötülüğün anlatılacak gibi olmadığını belirterek, “Bu kabus bitsin, çocuklarımız geri gelsin. Gerçekten çok üzülüyoruz.” diye konuştu.

“Bu savaştan usanmayacağım”

Anneanne Zeynep Özsarıoğlu, çocukları almak için verdiği savaştan usanmadığını ve usanmayacağını kaydederek, “Çok üzülüyorum durumlarına. Annelerinin ve babalarının durumlarına çok üzülüyorum. Anne ve baba çocukların durumlarını gördüklerinde yanlarında destek vermek için yanlarında olmam gerekiyor. Mutlaka teselli etmek zorundayım.” ifadelerini kullandı. Anneanne, kendilerini gördükleri zaman ayrılmak istemediğini anlattı.

Sadece Türk çocuklar için değil

Umut Yıldızı Derneği Başkanı Kamil Altay ise, ailelerinden ayrılan çocukların sorunlarına dikkat çekmek için böyle bir eylem yapmaya karar verdiklerini belirterek, “Sadece Türk ve Müslüman çocuklar değil. Almanya, Avusturya, Fransa, Hollanda, Norveç vatandaşlarının çocuklarının da koruma altına alındıktan sonra yakın akrabalarına verilmelerini istiyoruz. Bu anneanne, babaanne, amca, hala ve teyze de olabilir.” dedi.

Bunun özellikle göçmen çocukları için büyük bir öneme sahip olduğunu anlatan Altay, “Bu çocukların anadil ve kültürlerini yakın akrabaları yanında muhafaza edeceğimizi biliyoruz.” değerlendirmesini yaptı. Ailelerinden alınıp Gençlik Merkezlerine verilen çocukların ilk kez buralarda alkolle tanıştığını anlatan Altay, bu çocukların sonradan suç işlemeye yöneldiğini ifade etti.

Her sene onbinlerce çocuğu ailelerinden koparıyor

Jugendamt her yıl artan oranda on binlerce çocuğu ailelerinden koparıyor. Verilere göre, 2014’te 48 bin 59, 2015’te 77 bin 645 çocuk ailelerinden alındı. Bu sayı, 2005 yılında 25 bin 664 idi.

Özellikle göçmen kökenliler, bu şekilde çocukların kendi kültürlerinden uzaklaştırılarak asimile edildiklerini savunuyor.

“Bu kabus artık bitsin” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.