DHKP/C ve FETÖ savcı Mehmet Selim Kiraz’ı şehit etti

―――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――

“Eğer taleplerimiz kabul edilmezse ne olacak? Şöyle; bu konuda bizim kararımız kesin. Çok kararlıyız, netiz biz savcıyı ölümle cezalandıracağız. Çünkü en başta da söyledik taleplerimiz 3 saat içinde yerine gelmezse savcıyı cezalandıracağımızı, adaleti sağlayacağımızı söyledik. Onun dışında odaya herhangi müdahale olursa görüşmeler sırasında yine aynı şekilde savcıyı hiç tereddüt etmeden cezalandıracağımızı söyledik. Mahir Çayan’ların yolundan, onların izinden geliyoruz. Onlar da Kızıldere’de son derece nettiler kesindiler. Biz de aynı şekilde burada savcıyı o şekilde cezalandıracağız. Silahımızın son mermisine kadar çatışacağız, gerekirse şehit düşeceğiz.”

―――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――――

Bu cümleler, Netflix’teki bir aksiyon filminin rehin alma sahnesinden değil. 31 Mart 2015’te Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı rehin alan teröristlere ait. Kiraz’ı rehin alan DHKP/C’li teröristler canlı yayına bağlandığında bu cümlelerle devlete tehdit savurmuştu. Ardından teröristler silahlarını ateşleyerek Kiraz’ı ağır yaraladılar. Türkiye’nin karanlık gününde, teröristler Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol etkisiz hale getirildi. Kiraz ise hastaneye kaldırıldı. Ardından Türkiye’yi yasa boğan haber geldi, Savcı Kiraz şehit oldu.

Kiraz’ın şehit olmasında DHKP/C ve FETÖ iş birliği içindeydi. Savcı Kiraz’ı rehin alan teröristlerden Şafak Yayla’nın ismi, ilk kez FETÖ’cü polis Kadri Cemil Yiğit tarafından duyuruldu. KHK ile ihraç edilen ve hala tutuklu bulunan Yiğit, komik bir şekilde teröristi gözlerinden tanıdığını iddia etti. Firari FETÖ’cü Can Dündar’ın genel yayın yönetmenliğini yaptığı Cumhuriyet Gazetesinde ise DHKP/C’li teröristlerle röportaj yapıldı. Ahmet Şık imzalı röportaj haberde, teröristlere “eylemci” dendi, propaganda fotoğrafı yayınlandı. Başlık ise daha da enteresandı:

“Bu eylem mecbur bırakıldığımız yöntem”

Karanlık terör örgütü DHKP/C, kanlı terör eylemlerinde bugüne kadar birçok devlet memurunu hedef aldı. Örgüt, 60 vatandaşımızı şehit etti, 526 vatandaşımızı ise yaraladı. Eski Adalet Bakanı Mehmet Topaç, polis memurları Naci Canan Tuncer, Halil İbrahim Doğan, Tuncay Karataş, Bülent Özkan, Büyükelçilik görevlisi Mustafa Akarsu katillerin şehit ettiği isimler arasında.

FETÖ, kanlı suikast bayrağını taşımaya devam etti

Bugün, “gazeteci, aydın, eğitimli insan, insan hakları savunucusu, aktivist” kılığına giren FETÖ’cü teröristler, kanlı eylemlerinden vazgeçmiş gibi görünseler de durum hiç öyle değil. FETÖ, suikastları işleme yöntemi ve hedef aldığı isimler bakımından DHKP/C ile aynı yolu izlemeye kararlı.

Örgüte bağlı ihraç firari savcı Hasan Dursun, FETÖ tarafından kurulan paralel sözde mahkeme olan Sınırı Aşan Hukukçular (Cross Border Jurists) yönetim kurulunda bulunuyor. Dursun, Çağlar’ı hedef göstermişti:

“CBJ Derneği sayesinde, Anayasa ve yasaları hiçe sayarak, verdiği kararlarla temel hak ve özgürlükleri yok eden (49) yargı mensubunun ismini daha biliyoruz. HAAK tarafından hazırlanan bu kararlar, bu hâkim ve savcıların adeta iddianamesi gibi. İşte o isimler…”

İsimler değişiyor, kurbanlar değişiyor ancak örgütün saldırı şekli ve acımasızlığı pek değişmiyor.

Hafızalarımızı tazeleyelim:

Tarihler 11 Aralık 2018’i gösterirken, Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi, makamında şehit edildi. Verdi, FETÖ ile mücadelenin başarılı isimlerindendi. FETÖ tarafından öldürüldüğü kesinleşen Verdi, daha önce örgüte bağlı hesaplar tarafından hedef gösterilmişti.

FETÖ’nün taktikleri güçlense de hedef aldığı kurbanları daha öncesinden ihbar ettiği biliniyor. Örgüt, bugüne kadar kurduğu sözde mahkemelerle ve sosyal medyadaki operasyon hesaplarıyla sayısız devlet memurunu hedef gösterdi. Nitekim Belçika’da kurulan Türkiye Tribunali, İsviçre’de düzenlediği sözde mahkemelerde “işkence ve kaçırma” iddialarıyla Türkiye’deki devlet görevlilerini ihbar etmişti. FETÖ’cü isimlerin yanı sıra PKK’lı isimler de bu tiyatronun sahnesinde söz alarak Türkiye karşıtı propagandanın yürütülmesini sağlamıştı. Bu nedenle bugün Hâkim Şafak Çağlar’ın FETÖ tarafından öldürüldüğünü düşünmek için elimizde birden fazla sebep olduğu apaçık ortada.

DHKP/C ve FETÖ : Yakın tarihimizin karanlık aktörleri yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

FETÖ operasyonunda yakalanmıştı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)-Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapılanmasına yönelik soruşturma başlatılmıştı. FETÖ soruşturması kapsamında, Ankara Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından örgütün Hava Kuvvetleri Komutanlığına sızmış isimleri hakkında operasyon için düğmeye basıldı. Bu isimlerin, deşifre olmamak için ankesörlü/sabit hatlardan arandığı kaydedildi. Aralarında aktif çalışanların da yer aldığı 20 askeri personele yönelik soruşturma kapsamında, Ankara merkezli 7 ilde operasyona başlandı. Eş zamanlı operasyonlarda 19 kişi yakalanarak gözaltına alındı. İhraç Üsteğmen’in de bu operasyon kapsamında yakalandığı kaydedildi.

İhraç Üsteğmen’in kardeşleri PKK ve DHKP-C mensubu çıktı

Organize ekipler tarafından gözaltına alınan isimlerden N.K.C.’nin kız kardeşleri S.K. ve E.K.’nın PKK ve DHKP-C silahlı terör örgütü üyesi oldukları belirlendi. İhraç Üsteğmen’in eşi C.C.’nin de Üsteğmen olduğu ve mesleğinden ihraç edildiği belirtildi. N.K.C.’nin ailesinin, PKK ve DHKP-C adına gösteri yürüyüşü düzenleme ve terör örgütü propagandası yapmak suçlarından çok sayıda kayıtları olduğu belirtildi.

S.K.’nın, Nisan 2016’da gözaltına alındığı ve “örgüt üyeliği”, “örgüt propagandası” iddiasıyla tutuklandığı öğrenildi. İki buçuk ay cezaevinde kalan S.K., tahliye edildikten 10 gün sonra Bakırköy İncirli’de yeniden gözaltına alındı. 23 yaşındaki S.K.’nın, okuduğu dönemde bir diyaliz merkezinde hemşire olarak çalıştığı kaydedildi. S.K., İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliğince 2 Temmuz’da, “birden fazla kişi tarafından cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, “suç örgütü yararına yağma” ve “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı.

E.K.’nın ise, Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan kardeşi S.K.’nın serbest bırakılması için Cevahir AVM önünde nöbet tuttuğu ve gözaltına alındığı ifade edildi. İfade işlemleri için emniyete götürülen E.K.’nın, DHKP-C üyesi olmaktan tutuklandığı belirtildi.

KAYNAK: SABAH

İhraç Üsteğmen’in ailesindeki teröristler deşifre oldu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Savcımız şehit edilmeden önce tehditler yağdırdı.

Savcımızı rehin alan teröristler onunla görüştü.

Teröristlerin haklı olduğunu söyledi.

Gri listedeki teröristle yakalandı.

DHKP-C için kendini öldürdü.

Terör örgütü DHKP-C’ye adanmış bir hayat: Ebru Timtik yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

DHKP-C’li Ebru Timtik 11 Mart 2015’te şunları söylemiş:

”Berkin Elvan’ın katillerinin yakasına yapışacağız.”

”Bu devlet kimseyi sonsuza kadar korunmaz.”

Savcı Mehmet Selim Kiraz 31 Mart 2015 günü DHKP-C'li teröristler tarafından şehit edildi.

DHKP-C'li Ebru Timtik 11 Mart 2015'te şunları söylemiş:

"Berkin Elvan’ın katillerinin yakasına yapışacağız."

"Bu devlet kimseyi sonsuza kadar korunmaz." pic.twitter.com/mHMwdAOcJr

— Yekvücut (@yekvucutcom) August 28, 2020

DHKP-C’li Ebru Timtik, Savcı Kiraz şehit edilmeden önce tehdit etmişti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Helin Bölek açlık grevindeyken, İbrahim Gökçek ise açlık grevini bitirdikten 2 gün sonra hayatını kaybetti.

Helin ve Gökçek’in avukatları tedaviye karşı çıktı

Sağlık Bakanlığı avukatları Bölek ile Gökçek için “tedavi amaçlı kişisel koruma kararı” verilmesi talebiyle 11 Mart’ta mahkemeye başvurdu.

Mahkeme, her ikisinin de tedavi için zorunlu olarak hastaneye yatırılmasına karar verdi. Ancak Helin Bölek ile İbrahim Gökçek’in avukatları bir gün sonra karara itiraz etti.

Sağlık görevlileri tehdit edildi

Bölek ve Gökçek’in destekçilerinden oluşan bir grup hastanede arbede çıkardığı ve sağlık görevlilerini tehdit etti.

Tedaviyle ilgilenen sağlık çalışanlarının fotoğrafları da terör örgütüne yakın hesaplarda paylaşılarak hedef gösterildi.

Helin ve Gökçek’in tedavi edilmemeleri için avukatlar her yolu denedi

Mahkeme “davalıların hayati riski” olduğu gerekçesiyle avukatların ilk itirazını reddetti.

Ancak avukatlar, hastanede tedaviye dayanak oluşturabilecek bir sağlık kurulu raporu bulunmadığını ve müvekkillerine zorla müdahale edildiğini öne sürerek itirazlarını yineledi. Bu itiraz da reddedildi.

Aynı gün, hastanede Bölek ve Gökçek’in koronavirüs salgını yüzünden risk altında oldukları ve bilinçlerinin açık olduğuna ilişkin rapor hazırlandı.

Hastaneden mahkemeye gönderilen kurul raporunda ise her iki hastanın da tedaviyi kabul etmediklerini ifade edildi.

Mahkeme de avukatların talebi üzerine her iki ismin de taburcu edilmesine karar verdi.

Avukatların başvurusuyla tedavi süreçleri sona eren Helin Bölek 3 Nisan’da, İbrahim Gökçek ise 5 Mayıs’ta hayatını kaybetti.

Helin ve Gökçek’in hastaneden çıkarılmaları için avukatların her yolu denemesi, hastane önüne gelen grubun arbede çıkarması ve sağlık çalışanlarının sosyal medyada hedef gösterilmesi şeklindeki organize eylemler, DHKP-C terör örgütünün Helin ve Gökçek’in tedavilerini kasten engellediğini ortaya koyuyor.

Grup Yorum üyelerinin tedavilerini DHKP-C mi engelledi? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Polisimizi şehit eden terörist Sibel Yalçın adına şarkı yazdılar.

Savcımızı şehit eden terörist Şafak Yayla’yı konserlerinde övdüler.

Terör örgütüne insan kaynağı, teröristlere motivasyon oldular.

Terör örgütü DHKP-C’nin propaganda aygıtı: Grup Yorum yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Suriye’de terör örgütü YPG için Türk ordusuna silah doğrultan Ceren Güneş’i Meclis kürsüsüne çıkararak terör sevicilikte sınır tanımayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın bir skandalı daha patladı.

Alevi evlerini işaretleyen Alevi

2017 yılının Ekim ayında Malatya’da Alevi vatandaşların yoğun olarak yaşadığı Cemal Gürsel Mahallesi’nde, bazı evlerin kapısı kırmızı boya ile ‘X’ işaretiyle boyandı. Olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatan Malatya Emniyet Müdürlüğü ekipleri,  DHKP/C Malatya açık alan sorumlusu olduğu ileri sürülen Uğur P.’yi gözaltına aldı. Alevi ailelerin evlerine işaret konan mahallede oturduğu tespit edilen DHKP/C’li Uğur P’nin Alevi evlerinin işaretlenmesi sırasında gazeteciler olmamasına rağmen fotoğraf çektirerek basına servis ettiği, aynı zamanda duvarlara DHKP/C sloganları yazdığı tespit edildi.

Mahkemesine gitti

Alevi-Sunni çatışması için Malatya’da körüklenen olayın bir numaralı faili olan Uğur P.’nin CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ile bağlantısı olduğu ortaya çıktı. DHKP/C’li Uğur P. 2012 yılının şubat ayında mahkemenin karşısına çıktı. Mahkemede DHKP/C’li ismi savunmak için bulunan kişiler CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ile Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’dü. Hatta DHKP/C’li Uğur P.’nin 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldığı duruşmanın ardından Veli Ağbaba şu paylaşımı yaptı: “Malatya’da bugün görülen davada gençlere ceza yağdı”

Devleti suçlamaya çalıştı

2012’de terörist Uğur P.’yi desteklemek için mahkemeye giden Ağbaba, Malatya’da alevilerin evlerine “X” işaretinin konması olayından sonra da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik verdiği soru önergesindeki “Yaşanılan saldırının ardından hangi işlemler yapıldı” diyerek devleti suçlu duruma düşürmeye çalıştı. Halbuki eylemi bizzat Ağbaba’nın desteklediği DHKP/C’li terörist Uğur P. Organize etmişti.

Alevi evlerini işaretleyen DHKP/C’liye CHP desteği yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

CHP’li Belediyeler terör örgütü DHKP-C’ye para akıtmış yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

FETÖ’nün darbe girişimi sırasında MİT, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı, Ankara Emniyet Müdürlüğü, TÜRKSAT ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi binalarını vuran helikopter pilotlarının da arasında bulunduğu cuntacıların, cezaevinde slogan atan silahlı terör örgütü DHKP-C’lileri ayakta alkışlayarak eylemlerine destek verdiği tespit edildi.

FETÖ’nün diğer terör örgütleriyle birlikteliğini ortaya koyan bu gelişme, Sincan Ceza İnfaz Kurumunun güvenliğinden sorumlu jandarma güçlerinin hazırladığı tutanağa geçti.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, DHKP-C üyeliğinden yargılanan tutuklu sanıklar Belgin Aydın, Semiha Eyilik, Damla Türkyılmaz ve Buket Yılmaz, 26 Ekim’de Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada hazır edilmeleri için cezaevinden alındı.

Sanıklar, Sincan Ceza İnfaz Kurumu kampüsündeki duruşma salonuna götürüldükleri sırada örgütsel slogan attı. Bu esnada öğle arasında, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince yargılanmalarına devam edilen Kara Havacılık Komutanlığı darbe girişimi davasının sanıkları da slogan atan DHKP-C’lileri ayakta alkışlayarak eylemlerine destek verdi.

Bununla da yetinmeyen aralarında eski albayların da olduğu darbeci askerler, “Bravo, bravo” diye tempo tutarak, DHKP-C’li sanıkların eylemine ortak oldu.

FETÖ’cü alçaklar cezaevinde DHKP-C’li teröristleri ayakta alkışladı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.