Rapor; Türk hükûmetinin gayrimüslimlere haklarını iade etmesi ve özgürlüklerini geliştirmesi yönündeki devasa adımlarını görmezden gelircesine “Background” (arka plan) başlıklı kısımda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın içeride ve dışarıda bazı çevreler tarafından “gitgide otoriterleşen” (increasingly authoritarian) biri olarak görüldüğünü belirtmeden edemiyor.

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’den “Türk-Müslüman ilim adamı ve Hizmet Hareketi’nin lideri” şeklinde ve FETÖ’yle irtibatı sebebiyle atılan kamu personelinden ise “Hizmet üyeleri” şeklinde bahsediyor. Fetullah Gülen’in kitaplarının imha edildiğini söyleyip Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in FETÖ elebaşı ve FETÖ’cüler için “kâfir” dediğini aktarıyor. Hâsıl-ı kelam, rapora FETÖ’cülere nasıl da üzülmemiz gerektiğini telkin eden bir anlatıya mâruz kalarak başlıyoruz.

Bu çirkin girizgâhtan sonra ilk ve orta okul öğrencilerinin dinlerini söylemeye zorlandıkları, cemevlerinin ibadethane kategorisine sokulmadığı, Alevi dedelerinin din adamı sıfatıyla maaşa tâbi olmadıkları ve AK Partili yetkililerin zaman zaman anti-Semitik ifadeler kullandıkları gibi birtakım sorunlar sıralanıyor. Raporda AK Parti döneminde cemevi sayısının %900 oranında arttığı belirtilmemiş. 2017 yılında resmi yetkililerin katılımıyla temeli atılan 13 katlı cemevinin 2017 raporunda yer alıp almayacağını zaman gösterecek.

Fakat rapor bunların yanında nüfus cüzdanlarındaki din hanesinin kaldırıldığından, hükûmetin bazı Avrupa ülkelerindeki Alevi dedelerini “alan uzmanı” tayin ettiğinden ve Türkiye’nin Uluslararası Holokost Anma İttifakı’na aktif olarak katılan tek Müslüman ekseriyetli ülke olduğundan da bahsediyor.

Raporun tamamını okuduğumuzda ise ülkemizle iftihar ediyoruz. Zira Hanuka Bayramı’nın cumhuriyet tarihi boyunca ikinci kez bir kamusal alanda kutlandığını; İzmir’deki Rum Ortodokslarının Epifani kutlamalarına izin verildiğini; Rum Ortodoks Patrikliği’ne dînen önem arz eden tarihî alanlarda tören düzenleme izni verildiğini; Gökçeada’daki bir azınlık orta okulunun yeniden açıldığını ve hükûmetin adada anaokulu açılması talebini de kabul ettiğini; kamu personeli Müslümanların cuma namazına gitmelerinin ve başörtüsü takmalarının önündeki engellerin kaldırıldığını; garimüslimlere 2003’ten beri 1000’den fazla mülkün iade edildiğini veya zararının tazmin edildiğini ve bunların değerinin 2,5 milyar lira olduğunu; ayrıca 355 kilise, 24 şapel ve 40 sinagog olmak üzere 419 gayrimüslim ibadethanesinin elektrik, su ve havagazı masraflarının devlet tarafından karşıladığını; kilise inşa etmeleri için Süryanilere Yeşilköy’de bir arazi tahsis edildiğini ve Sümela Manastırı’nın restorasyonunun kısmen devlet tarafından karşılandığını öğreniyoruz.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Uluslararası Dini Özgürlükler raporunda FETÖ’yü korudu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.