Yaklaşık 10 yıldır iç savaşın devam ettiği Suriye’de Beşar Esed yönetiminin ülkeye yardım için Birleşmiş Milletler tarafından gönderilen yardım paraları yani büyük bir bölümünü daha düşük bir döviz kuru göstererek cebine attığı belirtildi. Center for Strategic and International Studies (CSIS), Operations & Policy Center ve Center for Operational Analysis and Research’ün ortak araştırmasına göre Suriye Merkez Bankası, 2020’de yardım için gönderilen her 1 doların 51 sentini kendisine aldı.

Suriye Merkez Bankası yardım paraları ile 60 milyon dolar çaldı

Bu vesileyle Suriye Merkez Bankası 2020 yılında BM’nin gönderdiği yardım paralarından 60 milyon dolar kazandı. Bu, yardım paralarının Esed‘in en büyük gelir kapılarından biri olduğu anlamına geliyor.

Lübnan’ın bankacılık sisteminin çökmesiyle ekonomik durumu daha da kötü bir hâl alan Suriye’de yönetim, para bulmak için giderek daha alışılmışın dışında yöntemler kullanıyor. Merkez Bankası’nın döviz kuruna göre 1 ABD doları 2 bin 500 Suriye Lirası ederken, “karaborsa”da bu oran 1’e 3 bin 500. Bu sebeple birçok kişi karaborsayı kullanmayı tercih ediyor. Suriye, BM’yi resmi döviz kurunu kullanmaya zorladığı için, gelen para karaborsada bozdurulunca Esed yönetimi kâr ediyor.

Araştırmacılar, Suriye lirasının geçen yılki çöküşünden bu yana nüfusun yüzde 90’ından fazlasının yoksulluk içinde yaşadığını belirtti. Suriye’nin hükümet kontrolündeki bölgelerinde yaşayan insanlara mal ve hizmet tedarik etmek için yüzlerce BM sözleşmesini analiz etti. Araştırmacılara göre maaşlar, nakit yardım programları ve kamuya açıklanmayan diğer finansman akışları dahil edilirse, banka yüz milyonlarca dolar kazanıyor olabilir.

Finansman çeşitli BM kurumları aracılığıyla kanalize edildi – İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA); Dünya Gıda Programı; BM Kalkınma Programı; UNHCR; Gıda ve Tarım Örgütü; ve Unicef. Son on yılda Suriye’de 350.000’den fazla insan öldü ve hükümetler 2014’ten bu yana BM’nin Suriye programlarına yılda ortalama 2,5 milyar dolar bağışta bulundu. Geçen yıl ABD, Suriye’ye 700 milyon dolar daha insani yardım yapacağını duyurdu. İngiltere hükümeti, Şubat 2012 ile Haziran 2021 arasında Suriye’ye 1.59 milyar sterlin yardımda bulundu.

Esed yönetimi yardım paraları ile kendini kalkındırdı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Muhsin Fahrizade’nin yaptığı çalışmaları hatta varlığını bile uzunca bir süre inkâr eden İran yönetimi, sene başında ABD saldırısı ile hayatını kaybeden Kasım Süleymani’nin ölümünden sonra ikinci büyük darbesini yedi.

1979 İran devriminden sonra devlet eliyle kurulan kurumlardan biri olan Press TV’nin Fransızca hesabı ise Türkiye’ye saldırmaya devam etti.

Türkiye’nin İdlib’deki karakollarının yerlerini değiştirmesini “Sultan’ın 6. Geri çekilişi” başlığıyla veren Press TV,  Esed rejiminin ve kendi gönderdiği milislerin Bahar Kalkanı Harekâtı sırasında aldığı ağır yenilginin acısıyla Bayraktar SİHA’lara saldırarak Türkiye’ye hakaret etti.

Press TV’nin ilk saldırısı değil

İran Devrim Rehberi Ayetullah Hameney’in kontrolünde olan İran Radyo ve Televizyonu Kurumu’nun yönetimindeki Press TV daha önce de Türkiye’ye defalarca saldırmıştı. Bunların sonuncusu Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ işgalini sona erdirmek için giriştiği harekât sırasında gerçekleşmişti.

Press TV’nin Türkiye’nin Kuzey Irak’ta terör örgütü PKK ile mücadelesini ve Katar’la ilişkilerini de saldırgan bir üslupla paylaşmıştı.

İran’da 1979 yılında gerçekleşen devrim sonrası Devrim Rehberliği, Cumhurbaşkanlığı makamının daha fazla yetkilere sahip oldu. Ordu, Meclis, Yargı başta olmak üzere çok sayıda kurumun yönetimi ya da direkt ya da dolaylı yoldan Devrim Rehberine bağlı.

Özel Haber: İran medyası Muhsin Fahrizade’nin öldürülmesini unuttu Türkiye’ye saldırdı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Anna Koenig isimli kullanıcı tarafından servis edilen ve binlerce paylaşım alan belgeler, ABD’deki tedavi masraflarının ortaya çıkardığı binlerce dolarlık masrafları ortaya koydu.

Bu belgenin yer aldığı paylaşımın altına Türkiye’deki tedavi ücretlerinin çok uygun olduğu, sosyal güvence dahi olmasa vatandaşların hizmet alabildiği yazıldı.

Bunun üzerine İyi Parti GİK üyesi İlay Aksoy “O kadar emin olmazdım.” anlamına gelen İngilizce bir paylaşımda bulundu.

I wouldn’t be so sure

— İlay Aksoy (@ilay_aksoy) April 1, 2020

Gelen tepkilere rağmen yorumunu silmeyen Aksoy’un Amerikan sağlık sisteminin eleştirilmesi ve Türkiye’nin sağlık sisteminin övülmesini hazmedememesi dikkatlerden kaçmadı.

Öte yandan İlay Aksoy daha önce de halkını katleden Esed’in koronavirüs ile başarıyla (!) mücadele ettiğini anlatmıştı.

??İyi Partili @ilay_aksoy, Amerikan sağlık sistemini eleştiren bir kişiye Türkiye'nin sağlık sistemini kötüleyerek yanıt verdi.

?Daha önce de halkını katleden Esed'in koronavirüs ile başarıyla (!) mücadele ettiğini anlatmıştı. https://t.co/0grUIFJvHC pic.twitter.com/03zA0wi2t4

— Yekvücut (@yekvucutcom) April 1, 2020

İyi Partili isim Amerikan sağlık sisteminin eleştirilmesine tahammül edemedi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

27 Şubat’ta Esed rejiminin 33 Mehmetçik’i şehit etmesi sonrasında başlatılan Bahar Kalkanı Harekatı’nda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin öncü gücü yerli SİHA’lar oldu. Rusya’nın başta S-300’ler olmak üzere bir uzun, orta ve alçak irtifalı hava savunma sistemleriyle donattığı bölgede SİHA’lar Esed rejimine nokta operasyonlar gerçekleştirdi. Bugüne kadar 2 bin 884 Esed rejimi unsuru etkisiz hale getirildi. Bununla beraber rejime ait binlerce hedefin imha edilmesinde de SİHA’lar başroldeydi. Ayrıca SİHA’lar Rusların Hava Savunma Sistemlerini de vurdu.

Putin’e meydan okuyor

SİHA’ların Esed rejimine diz çöktüren operasyonları dış basında da geniş yankı buldu. Bloomberg SİHA’ların operasyonları için “Turkiye’nin SİHA saldırıları Suriye hava sahasında Putin’e meydan okuyor”  yorumunda bulundu.

ABD’ye rakip oldu

İntercept ise “Türkiye nasıl ABD’ye karşı koyup ölümcül drone gücü oldu” başlık analiz haberinde Türkiye’nin SİHA üretimindeki tarihsel sürecini irdeledi. Haberde Türkiye’nin SİHA’lar konusunda Amerika ve İngiltere ile rekabet ettiğine vurgu yapıldı.

Bu SİHA’lar benzersiz

SİHA’ların performansı İsrail basınını da etkiledi. The Jerusalem Post, SİHA’ların İdlib’teki operasyonlarını “Türk dronları İdlib çatışmasında fark yaratıyor” şeklinde servis etti. Jerusalem Post, Türkiye’nin son birkaç yıl içerisinde çığır açan bir insansız silahlı kuvvet yarattığına vurgu yaptı. Gazete ayrıca ABD ve İsrail’in de insansız hava araçlarıyla bir çok operasyon yaptığını ancak, Türk SİHA’larının İdlib’teki performansının benzersiz olduğunu belirtti.

Sahada dengeler değişti

Al Jazeera ise “Türk dronları: İdlib’de ezber bozan faktör” başlıklı haberinde ANKA-S ve Bayraktar-TB2 SİHA’ların sahadaki pozisyonu tamamen değiştirdiğine değindi.

Dünya Türk SİHA’larını hayranlıkla izliyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Kati Piri bile Türkiye’nin haklılığını itiraf etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

PKK/YPG terör örgütü ile eli kanlı diktatör Esed rejimi arasındaki dayanışma bu kez Almanya’da görüldü. Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen, Türkiye’nin Bahar Kalkanı Harekatı’na karşı Esed rejimini destekleyen açıklamalar yaptı.

Silah ambargosu koyun

Merkel hükümetine seslenen Dağdelen, Erdoğan’ın Esed rejimine müdahalesi ve mültecilere kapıları açmasının karşılıksız kalmamasını istedi. Esed ve PKK ağzıyla Türkiye’ye teröre destek iftirası atan Dağdelen Merkel’e şu alçak çağrıyı yaptı: “Şansölye Merkel ile Dışişleri Bakanı Maas, bunun üzerine nihayet Erdoğan’a yapılan silah ihracatını ve ödemeleri durdurmalıdır. Bunun yerine Suriyeli mültecilere doğrudan yardıma ihtiyacımız var ve Suriye’ye yönelik olarak halkı etkileyen ekonomik yaptırımlara son vermemiz gerekiyor.”

Kılıçdaroğlu görüşmüştü

Sevim Dağdelen, Almanya Federal Meclisi’nde YPG’ye ait paçavra ile propaganda yapmış, örgüt elebaşı Salih Müslim ile görüşmüştü. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da 2018 yılının Aralık ayında Almanya ziyareti kapsamında PKK destekçisi Sevim Dağdelen ile bir araya gelmişti.

YPG destekçisi Dağdelen Esed için harekete geçti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Suriye’de 2011’den bu yana kaosun faturasını en ağır şekilde ödeyen ülke Türkiye oldu. İran ve Rusya destekli Esed rejiminin saldırıları yüzünden 4 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapmak zorunda kalan, 40 milyar dolardan fazla para harcayan Türkiye, güvenlik riskleriyle de karşı karşıya kaldı.

460 kilometrelik güvenli bölge

Türkiye savaşın patlak verdiği süre zarfından bu yana Suriye sorununun çözümü için tüm imkanları seferber eden tek ülke. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlık görevini yürüttüğü 2012 yılında Batı bloğuna tarihi bir teklifte bulundu.

Tarihler 16 Mart 2012’yi gösterdiğinde Erdoğan, Suriye’deki katliamları önlemek, göç dalgasının önüne geçmek amacıyla 32 kilometre derinlikte ve Türkiye-Suriye sınırında 460 kilometrelik bir hattı kapsayan bir güvenli bölge teklif etti.

Bir tek Fransa destekledi, Obama itiraz etti

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond, teklifi değerlendireceklerini açıkladı. Fransa ise Türkiye’nin teklifine olumlu yanıt verdi. Fransa eski Cumhurbaşkanı François Hollande Türkiye’nin tampon bölge önerisine destek verdiğini söyledi.

Kendi döneminde Suriye’de sadece PYD/YPG ve DEAŞ terör örgütlerinin önünü açan, Esed rejiminin katliamlarına göz yuman Obama, 16 Kasım 2015 tarihli açıklamasında, “Gerçek bir güvenli bölge, sahada askerler bulundurmamızı gerektirecek. Bu güvenli bölge konusunda çok fazla sayıda soru ortaya çıkarıyor” diyerek Türkiye’nin teklifini reddetti.

Almanya’nın derdi başka

Almanya Başbakanı Angela Merkel de güvenli bölge konusunda Türkiye’nin talebine ret cevabı verdi. Ayrıca 2016’nın Eylül ayında Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Suriye’de geçici olarak tüm askeri uçuşların durdurulmasını istedi. Ancak Almanya’nın niyeti Suriye’deki katliamları durdurmak değildi. Plan, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki terör koridoruna hançer saplamak için yürüttüğü Fırat Kalkanı Harekatı’nı durdurmaktı.

Sözlerini tutmadılar

Yine 2016’da dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Avrupa Birliği ile geri kabul anlaşması yaptı. Anlaşma ile Türkiye, Avrupa’ya yasa dışı olarak giden mültecileri geri aldı. Bunun karşılığında vize muafiyeti verilecek, ayrıca AB, mülteciler icin 6 milyar avro para gönderecekti. Ancak Avrupa ne 6 milyar avro gönderdi ne geri kabul anlaşmasına uydu ne de vize muafiyeti sözünü tuttu.

Erdoğan uyardı

Esed, Rusya ve İran Soçi mutabakatını ihlal edip 4 milyon Suriyelinin yaşadığı İdlib’de katliama başlayınca, yüz binlerce mülteci Türkiye sınırına doğru hareketlendi. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı’ya şu mesajı verdi: “İdlib halkına yönelik vahşet son bulmazsa bu göç dalgası devam edecektir. Böyle bir durumda Türkiye bu göç yükünü tek başına taşımayacaktır.”

Mültecilere geçiş serbest

Batılı ülkeler göç riskine karşı Rusya ve Esed rejimine “kınama” mesajı dışında herhangi bir adım atmazken, Türkiye’yi koruma noktasında da pasif kaldı. Son olarak Esed rejiminin 33 Türk askerini hava saldırısıyla şehit etmesinin ardından Türkiye, İdlib’deki durumu göz önüne alarak Suriyeli mültecilerin kara ya da deniz yoluyla Avrupa’ya geçişlerini engellememe kararı aldı.

Türkiye sınır kapılarını neden açtı? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Türkiye, Libya Ulusal Mutabakat Hükümetini koruyup, Akdeniz’de kendisine dayatılan Sevr projesini ortadan kaldırmaya uğraşırken içimizdeki terör seviciler toplumsal kaos için yeniden devreye girdi. Bu kez 11 Mayıs 2013’teki Reyhanlı saldırısıyla 52 kişiyi şehit eden Acilciler terör örgütü elebaşı Mihraç Ural’a yakın isimlerden Mustafa Seyfullah Kılıç, sahnedeydi.

Alenen iftira attı

Acilciler terör örgütü üyesi Kılıç, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda polis ve jandarmaya yardımcı olması amacıyla silahlı bir milis gücün kurulacağını, bu oluşumda da AK Parti Gençlik Kolları ve Ülkü Ocakları’ndan seçilecek kişilerin yer alacağını iddia etti.

ABD’yi örnek gösterdi

Bununla da yetinmeyen örgüt üyesi Mustafa Kılıç, kurulacak oluşum için ABD Ulusal Muhafızlar sistemini örnek göstererek skandalını katladı. Diktatör Esed rejimi tarafından fonlanan “Medya Center” isimli sitenin de yayın yönetmenliğini yapmış, 2016’da tutuklanmıştı.

Akşener’de aynı yalana alet olmuştu

Mustafa Kılıç’ın benzer iddiasını İP Genel Başkanı Meral Akşener ortaya atmış “Konya ve Tokat’ta silahlı eğitim kampı olduğu söyleniyor” demiş ancak iddiası çıkınca sessizliğe bürünmüştü.

Reyhanlı katilinin kankasından “Milis gücü” yalanı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Rusya ve Esed rejimine ait savaş uçakları ile rejimin helikopterleri, sabah saatlerinden itibaren İdlib’in güneyindeki, Habit, Cercenaz, Hiş, Temenia, ve Hama’nın Latamne bölgeleri hava saldırılarıyla vuruyor.

Saldırılarda 17 sivil yaralandı. Bu kişiler arasında Cercenaz beldesinde bir okula yapılan hava saldırısında yaralanan 2 çocuk da bulunuyor.

Sivil Savunma (Beyaz Baretliler) Müdürü Mustafa Hac Yusuf yaptığı açıklamada, “Sabah saatlerinden bu yana düzenlenen hava saldırılarında çoğunluğu kadın ve çocuk 17 sivil yaralandı.” dedi.

Muhaliflere ait uçak gözlemevi yetkilileri, saldırılara ilişkin sosyal medyadan yaptıkları paylaşımda, “Hmeymim askeri üssünden kalkan Rusya’ya ait savaş uçakları ve Esed rejimi savaş uçaklarıyla helikopterleri, Hama ve İdlib’in güneyindeki sivil yerleşimlere ve muhaliflerin cephe hatlarına hava saldırıları düzenledi. Cercenaz beldesindeki okulu Esed rejimine bağlı savaş uçakları vurdu.” ifadelerini kullandı.

Sivil savunma kaynaklarına göre, bu ayın başından itibaren İdlib’in batısı, güneybatısı ve Hama’nın kuzeyine düzenlenen hava ve kara saldırılarında 29 sivil hayatını kaybetti. En az 71 kişi yaralandı.

Rusya ve Esed rejimi İdlib’de okulları vuruyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Esed rejimi PKK ve sol terör örgütlerini Türkiye’ye saldırmak için destekliyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.