Gezi Kalkışması arşivleri | Yekvucut Akıl ve vicdan sahiplerine Wed, 16 May 2018 08:03:33 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://yekvucut.com/wp-content/uploads/2022/11/favicon_yek.png Gezi Kalkışması arşivleri | Yekvucut 32 32 Uluslararası aktörler ekonomik saldırılarla bize diz çöktürmek istiyor https://yekvucut.com/ekonomi-gercekleri/uluslararasi-aktorler-ekonomik-saldirilarla-bize-diz-cokturmek-istiyor/ Wed, 16 May 2018 08:03:33 +0000 http://yekvucut.com/?p=17409 Uluslararası aktörler ekonomik saldırılarla bize diz çöktürmek istiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Uluslararası aktörler ekonomik saldırılarla bize diz çöktürmek istiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Eskişehir’de dayakçı polis müdüründe ByLock çıktı https://yekvucut.com/feto-gercekleri/eskisehirde-dayakci-polis-mudurunde-bylock-cikti/ Tue, 07 Nov 2017 14:13:55 +0000 http://yekvucut.com/?p=11646 Eskişehir’de 2 Haziran 2013 tarihinde Gezi eylemlerine katılan üniversiteli Tevfik Caner Ertay’ın dövülmesine ilişkin soruşmada, dönemin eski İl Emniyet Müdür...

Eskişehir’de dayakçı polis müdüründe ByLock çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Eskişehir’de 2 Haziran 2013 tarihinde Gezi eylemlerine katılan üniversiteli Tevfik Caner Ertay’ın dövülmesine ilişkin soruşmada, dönemin eski İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Aygün ile İstihbarat Şube Müdürü Mustafa Arık ve TEM Şube Müdürü Ayhan Karayel hakkında dava açıldı.

Polis Mevlüt Saldoğan ifadesinde, “Vurma girişimi sırasında üç müdürüme ‘Müdürüm zaten yaralı, ne uğraşıyorsunuz?’ dedim. Ertay aracın arkasında ağlamaklı şekilde mırıldanıyordu.” dedi. Tevfik Caner Ertay’ın ağır şekilde dövülüp polis aracının bagajında gezdirilmesine ilişkin idari soruşturmada Aygün ve Karayel’e “Resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak” suçundan 16 ay süreyle kıdem durdurma cezası verildi. Karayel bu karara itiraz etti ve kabul edildi.

ByLock tespit edildi

15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrası açığa alınıp ihraç edilen Karayel’in ByLock kullanıcısı olduğu tespit edildi.

ByLock’u 24 Aralık 2014’te telefona yüklediği saptanan Karayel, 1 Şubat 2017’de tutuklandı. Eskişehir H Tipi Cezaevi’ne konulan Karayel hakkında “yasa dışı örgüt üyeliği” suçundan Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Karayel, ByLock kullanmadığını ileri sürdü ancak itirafçı olan eski Emniyet Müdürü Ömer Coşkun, Karayel’in FETÖ’cü olduğunu iddia etti.

1996’da Adana’da göreve başladığını, Karayel ile aynı evde kaldığını kaydeden Coşkun, maaşlarından yüzde 5 ile 10 arasında himmet verdiklerini belirtti. Ertay’ı dövdükleri ileri sürülen Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Aygün ile İstihbarat Şube Müdürü Mustafa Arık da Eskişehir’de “telekulak” davasında yargılanıyor.

Eskişehir’de dayakçı polis müdüründe ByLock çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Özel Haber: Noam Chomsky, Donald Trump’a destek verdi ortalık karıştı https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/ozel-haber-noam-chomsky-donald-trumpa-destek-verdi-ortalik-karisti/ Wed, 23 Aug 2017 11:31:24 +0000 http://yekvucut.com/?p=8675 Türkiye’de yaşanan Gezi kalkışmasına destek olan Noam Chomsky’yi Trump’a ideolojik olarak yaklaştığı eleştirisi geldi. PKK ve diğer sol terör örgütlerine...

Özel Haber: Noam Chomsky, Donald Trump’a destek verdi ortalık karıştı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Türkiye’de yaşanan Gezi kalkışmasına destek olan Noam Chomsky’yi Trump’a ideolojik olarak yaklaştığı eleştirisi geldi. PKK ve diğer sol terör örgütlerine verdiği destekle bilinen Chomsky’e bu eleştiri ABD’li anti-faşistlere yönelttiği salvolardan sonra geldi. 88 yaşındaki dil bilimci, “anti-faşistlerin kendini bitirme temayülünde olduğunu” söyledi.

Noam Chomsky anti-faşist harekete karşı bir saldırı başlattı ve eylemlerinin temelde yanlış olduğunu ve bunun sağa büyük bir hediye olduğunu savundu.

Modern dilbiliminin babası olarak nitelendirilen ünlü entelektüel, hareketin kendi altını oyduğunu ve solun periferisinde küçük bir hizip teşkil ettiğini savundu.

Anti-faşist örgütlerin kısaltılmış hali olan Antifa, aşırı sağa karşı çıkan militan, adem-i merkeziyetçi, tabandan gelen grupların esnek koalisyonuna işaret etmektedir.

1920’lerde Avrupa’da kurulan hareket, bu ayın başlarında Charlottesville’de gerçekleştirilen beyaz ırkın üstünlüğünü savunanların mitinginin ardından manşetlerden düşmedi. Neo-Naziler, Ku Klux Klan (KKK) üyeleri ve “alt-sağ” (alternatif sağ) destekçileri anti-faşistlerle çatıştı ve bir arabanın anti-faşist protestocuların üstüne sürülmesi sonucu bir kadın öldü.
Ölümcül şiddetin ardından Başkan Donald Trump’ın, karşıt protestocuların aşırı sağ kadar şiddet yanlısı olduğunu ve “alt-sağ” gruplarda da “çok iyi” insanların bulunduğunu söylemek suretiyle beyaz ırkın üstünlüğünü savunanlar ile anti-faşistler arasında ahlaki bir benzerlik kurması öfkeye neden oldu.

ABD dış politikası, neo-liberalizm ve ana akım medya eleştirileriyle bilinen, solun önde gelen isimlerinden Chomsky bu sefer Antifa’yı eleştirdi.

Dilbilimci ve siyaset felsefecisi Chomsky Washington Examiner’a “Antifa’ya gelince; bu hareket selefleri gibi solun kıyıda köşede kalmış çok küçük bir parçası” dedi. “Enerjiyle dolup taşan militan sağ da dahil olmak üzere sağa büyük bir hediye.”

88 yaşındaki dilbilimci, muhafazakâr gazeteye verdiği röportajda, “Yaptıkları şey genelde prensip olarak yanlış (konuşmaları engellemek gibi) ve hareket genellikle kendini bitirme temayülünde” dedi.

“Çatışma, şiddet arenasına kaydığında kazanan, en zorlu ve en acımasız olandır – ve bunun da kim olduğunu biliyoruz. Bu; eğitim, örgütlenme ve ciddi ve yapıcı aktivizm fırsatlarının kaybı gibi bedellerin oldukça dışındadır.” diye ekledi.

Çoğu kimse anti-faşist hareketi doğrudan militan eylemle ilişkilendirirken, hareketin çok çeşitli taktikler benimsemesi kayda değer. Bu taktikler; sendikal örgütlenme, göçmen dayanışması, halk eğitim programları, beyaz ırk üstünlükçülerini ve neo-Nazileri komşularıyla işverenlerine şikayet etme ve aşırı sağcı toplantılarının iptali için çağrıda bulunmayı içermektedir.

Yakın zamanda Arizona Üniversitesi’nde en yüksek payeli profesör olmak için Massachusetts Institute of Technology’deki Emekli Enstitü Profesörü görevinden ayrılan Chomsky’nin Antifa’ya ilişkin değerlendirmesi eleştirilere neden oldu.

Faşizm ve aşırı sağcılık konularında pek çok yazısı bulunan Eleanor Penny, The Independent gazetesine şöyle dedi: “Chomsky faşizmle edilen mücadeleyi, solun saygılı, nazik ve hürmetkâr kalması durumunda kazanılabileceğinden ziyade bir ahlaki saflık mücadelesi olarak görüyor.”

Penny sözlerine şunları ekledi: “Fakat faşistler bu savaşı kazanmakla ilgilenmiyor. İfade özgürlüğüne ya da adil yargılanma hakkına saygı duymayı önemsemiyorlar: her renkten insana (ve diğer istenilmeyenlere) karşı ölüm saçan niyetlerini açıkça beyan ettiler ve bu amaca ulaşmak için gereken her yolu deneyecekler. Bu bağlamda fiziksel direniş bir vazife, bir savunma hareketidir; solcu ahlaki düşüşün çirkin bir ileri mevzisi değil”.

“Dahası, bu işe yarıyor. 1936’daki Cable Caddesi Savaşı’ndan 1977’de Londra’daki Lewisham ve Wood Green’deki benzer çatışmalara kadar, fiziksel direniş yerel toplulukları ırkçı şiddetten defalarca korudu ve faşistlerin meclis toplantısının ana akım siyaseti daha fazla etkilemesini engelledi.”

Sosyal medyadaki eleştirmenler, tarihteki en çok alıntılanan araştırmacılardan biri olan Chomsky’nin yaşlılık döneminde daha az solculuk yapar olduğunu ve sözlerinin, kendisinin meseleye yabancılaştığı anlamına geldiğini savundu.

ABD’li bir gazeteci olan Asa Winstanley, “Hazin: Chomsky, ‘her iki tarafı’ da suçlayan Trump’a yaklaşıyor; Antifa’nın ‘sağa büyük bir hediye’ olduğunu söylüyor” şeklinde bir ifadede bulundu.

Bir başka kullanıcı ise “Mitt Romney’nin Antifa konusunda Noam Chomsky’den daha solda duruduğu bir dünyada yaşadığımıza inanabiliyor musunuz? diye sordu.

Polise veya devlete güvenmek yerine, faşizme karşı popüler halk muhalefetinin tarafında olan anti-faşist hareket, homojen bir merkezi örgüt değildir. 1920’lerde Benito Mussolini’nin Kara Gömleklileri ve daha sonra Münih meyhanelerindeki Adolf Hitler’in Kahverengi Gömleklileri ile olan mücadeleye dayanan uzun ve çeşitli bir tarihe sahiptir.

İngiltere’de, anti faşistler, 1930’larda Doğu Londra’daki Cable Caddesi’ndeki İngiliz Faşistler Birliği’nin başında olan Oswald Mosley liderliğindeki Kara Gömlekliler’e karşı ve daha birçok durumda harekete geçti.

Chomsky’nin temsilcisi yorum talebine hemen cevap vermedi.

Özel Haber: Noam Chomsky, Donald Trump’a destek verdi ortalık karıştı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Polis dedikleri Ulaş Bayraktaroğlu’nu PKK saflarında öldürülünce kutsadılar https://yekvucut.com/video/polis-dedikleri-ulas-bayraktaroglunu-pkk-saflarinda-oldurulunce-kutsadilar/ Thu, 17 Aug 2017 16:00:43 +0000 http://yekvucut.com/?p=8509 TKP/ML-TİKKO terör örgütü mensubu Nubar Ozinyan 14 Ağustos 2017 tarihinde PKK saflarında girdiği çatışmada öldürüldü. Nubar Ozinyan’ın ölümünün ardından, PKK...

Polis dedikleri Ulaş Bayraktaroğlu’nu PKK saflarında öldürülünce kutsadılar yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
TKP/ML-TİKKO terör örgütü mensubu Nubar Ozinyan 14 Ağustos 2017 tarihinde PKK saflarında girdiği çatışmada öldürüldü. Nubar Ozinyan’ın ölümünün ardından, PKK saflarında çatışırken ölen bir başka terörist Ulaş Bayraktaroğlu tekrar gündeme geldi.

Gezi kalkışması sırasında polise ateş açan Ulaş Bayraktaroğlu için önce “Polis, Gezi olaylarını terörize etmek için kendi adamlarını kullanıyor.” demişlerdi. Daha sonra gerçek kimliği ortaya çıktığında olayı unutturma yoluna gitmişlerdi. PKK saflarında öldürüldükten sonra aynı çevreler Ulaş Bayraktaroğlu’nu övmüştü.

Polis dedikleri Ulaş Bayraktaroğlu’nu PKK saflarında öldürülünce kutsadılar yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Özel Haber: Ayşe Deniz Karacagil’in terörist olma hikayesi https://yekvucut.com/feto-gercekleri/ozel-haber-ayse-deniz-karacagilin-terorist-olma-hikayesi/ Thu, 01 Jun 2017 09:22:50 +0000 http://yekvucut.com/?p=5316 Ayşe Deniz Karacagil Gezi olaylarında kırmızı fuları ile gündeme geldi. Antalya’da ikamet eden bir kadın kırmızı fuları bahane edilerek tutuklanmıştı....

Özel Haber: Ayşe Deniz Karacagil’in terörist olma hikayesi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Ayşe Deniz Karacagil Gezi olaylarında kırmızı fuları ile gündeme geldi. Antalya’da ikamet eden bir kadın kırmızı fuları bahane edilerek tutuklanmıştı.

“Kırmızı fularlı kız” ismiyle bir süper kahraman gibi parlatıldı medya organları tarafından. Canlı yayına çıkartıldı, adına kitap yazıldı. Görünür olmanın geçer akçe olduğu günümüz dünyasında “popstar” muamelesi görmesi, maruz bırakıldığı “baskı ve zulümden” dolayıydı güya.

Karacagil’i yargılandığı duruşmada 50 avukat savundu. CNN Türk televizyonunda Cüneyt Özdemir’in sunduğu 5N1K programında söylediği “ESP ve SGDF’yi direkt bu yasadışı örgüt diyerek, yasadışı yürütmesi olan partileri işte gençlik hareketleri.” cümlesiyle neyi kast ettiği anlaşılmadı.

 

 

Cüneyt Özdemir anlamış olmalı ki ne kast ettiğini sormadı. “Ne?”, “Nerede?, “Ne zaman?”, “Nasıl?”, “Niçin?” ve “Kim?” soruları bu programın isminde vardı belki ama “gülümsemesi hiç dinmeyecek” bir kızı üzmenin gereği yoktu. Cüneyt Özdemir Ayşe’ye sormadığı bu soruları Yasin Börü’nün annesine sormuştu: “Oğlunuz İŞİD’ci miydi?”

 

 

Ayşe Deniz Karacagil’in bir süre sonra PKK’ya katıldığı öğrenildi. HDP’den aday adayı olan annesi verdiği röportajda, kızının hapishanede PKK’lı bir teröristin battaniyesini paylaştığını, bir Kürde âşık olduğunu, kendisinin bunu anlayışla karşıladığını, çünkü kendisi Küba’da olsa Che’ye âşık olacağını söylüyordu.

Murat Karayılan’la çekilen fotoğrafları, yaptığı açıklamaları bugün “özgür medyanın” kalesi olarak gösterilen Can Dündar yönetimindeki Cumhuriyet gazetesinde okuyorduk. Cumhuriyet Gazetesi 78’liler girişiminin çıkardığı Tükenmez Dergisi’nde çıkan röportajı iştahla paylaşıyordu bizimle. O röportajda, Ayşe Deniz’in ailesinin Dev-Yol geleneğinden geldiğini, ilk kez 12 yaşında gözaltına alındığını, gezi olayları sırasında bir gruba önderlik ettiğini ve “örgütlü” olmak için ESP ile tanıştığını okuyorduk. Bunlar mühim değildi çünkü Cumhuriyet gazetesi bize Karacagil’in Kandil’de PKK saflarında “bol bol kitap okuduğunu” anlatıyordu.

Ayşe Deniz Karacagil’in Kandil’de aldığı terör eğitiminden sonra, ESP ve SGDF’nin bağlantıda olduğu terör örgütü MLKP saflarında Rojava’da olduğunu dün ölüm haberinden sonra öğrendik. ETHA isimli ESP’ye yakın sol haber ajansının ulaştığı “sicil kayıtlarında” konuşuyordu Ayşe Deniz Karacagil. Konuşmasının geri planında kuş sesleri  dikkatimizi çekiyor. PKK önderliğinde terör örgütlerinin yönettiği “kuş seslerinin şakıdığı cennet” algısı elindeki keleşe, ayağındaki mekapa rağmen verilmek isteniyordu.

 

Ayşe Deniz Karacagil’in ardından tıpkı Gezi kalkışmasının “sivil polisi” olduğu iddia edilen ESP’li Ulaş Bayraktaroğlu’nun cenazesinde olduğu gibi terör propagandası yapılmaya başlandı bile.  CHP İstanbul Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, Onursal Adıgüzel ve HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan Ayşe Deniz’i anma yürüyüşüne katıldı. CHP-HDP kardeşliği terör propagandasında bir kez daha buluştu. 

Bu kampanyaya PKK yalakası Cengiz Çandar, Banu Güven ve Barış Atay gibi isimlerde destek heyecanla destek oldu.

 

PKK’nın Suriye, Irak ve Türkiye’de işlediği suçlar görmezden gelinip masumlaştırılacak. Bu propagandaya alet olan birçok genç terör örgütlerinin kamplarında bulacak kendisini.

Özel Haber: Ayşe Deniz Karacagil’in terörist olma hikayesi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Gezi kalkışmasından ByLock çıktı https://yekvucut.com/feto-gercekleri/gezi-kalkismasindan-bylock-cikti/ Tue, 30 May 2017 09:23:01 +0000 http://yekvucut.com/?p=5223 Gezi Parkı olaylarının dördüncü yıl dönümünde eylemi kışkırtan emniyet müdürleri ile soruşturan savcı ve hakimlerin FETÖ’cü çıkması, kalkışmanın hükümeti devirmeye...

Gezi kalkışmasından ByLock çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Gezi Parkı olaylarının dördüncü yıl dönümünde eylemi kışkırtan emniyet müdürleri ile soruşturan savcı ve hakimlerin FETÖ’cü çıkması, kalkışmanın hükümeti devirmeye yönelik bir provokasyon olduğunu tescil etti. Çevrecilerin çadırlarını yakan, basın açıklaması yapan kadınlara hardal gazı sıkarak olayları provoke eden polis müdürlerinin ByLock’u kullanıcısı olduğu tespit edilirken 15 Temmuz gecesi darbecilerle birlikte hareket edecek kadar örgüte bağlı olduğu ortaya çıktı.

Taksim Gezi Parkı’nda yapılacak çevre planlaması için yaklaşık 40 ağacın yeri değiştirilecek, yeni fidanlar dikilerek çok daha fazla yeşil alan düzenlemesi yapılacaktı. 27 Mayıs 2013’te alana iş makinelerinin gelmesi üzerine sosyal medya üzerinden örgütlenen gruplar, sözde çevreci eylemlerini hükümet karşıtı gösteriye dönüştürdü. Tüm yurda sıçrayan olaylarda 7 kişi hayatını kaybetti, 4 bin kişi yaralandı ve yaklaşık 5 bin kişi gözaltına alındı. Yüzlerce iş yeri, polis araçları, ambulanslar, belediye otobüsleri, özel otomobiller yakılarak kullanılamaz hale getirildi. Lokal bir eylemi ülke genelinde kontrolden çıkan gösterilere dönüştürenler ise FETÖ’nün emniyet ve yargıdaki uzantıları oldu.

Mithat Aynacı

Bu isimlerden ilki, “orantısız güç” kullanan dönemin Güvenlik Şube Müdür Yardımcısı Mithat Aynacı’ydı. Gezi olaylarındaki tavrıyla şimşekleri üzerine çeken Aynacı, FETÖ’nün 17-25 Aralık sivil darbe girişiminden sonra açığa alındı ama mahkeme kararıyla geri döndü. Aynacı, FETÖ üyesi olmak suçundan aranırken 15 Temmuz gecesi İstanbul Emniyet Müdürlüğünü işgale giden bir tankın içinden çıktı. Yakalandığında üzerinde askeri üniforma bulunan Mithat Aynacı’nın ilk işi telefonunu “fabrika ayarlarına” döndürmek oldu ancak bu hamlesi onu gizleyemedi ve FETÖ’nün şifreli haberleşme programı ByLock’u kullandığı belirlendi.

 

Ramazan Emekli ve Yunus Dolar


Gezi olaylarını çığırından çıkaran diğer bir isim ise Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan Emekli ve Güvenlik Şube Müdürü Yunus Dolar’dı. Parkın içinde kurulan çadırların yakılması ve olaylarla özdeşleşen kırmızı elbiseli kadının gözüne biber gazı sıkılması talimatlarını veren Emekli de ByLock kullanıcısı çıktı.

Adnan Çimen ve Muzaffer İren

Yaklaşık bir ay süren Gezi olaylarıyla ilgili iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Adnan Çimen ile davaya bakan Hâkim Muzaffer İren’in de FETÖ üyesi oldukları belirlendi. Hâkim İren aynı zamanda Bylock kullanıcısıydı.

Hüseyin Kaplan itiraf etti Balyoz davasının FETÖ üyeliğinden tutuklanan duruşma savcısı Hüseyin Kaplan da verdiği ifadede, 2011’den itibaren örgüt içinde Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığının tırmandığını belirterek “Gezi olayları esnasında hükümet zarar görsün istedik.” itirafında bulunmuştu. İzmir’deki FETÖ soruşturmasında ifade veren eski İstihbarat Kurmay Yarbay Bülent S. ise örgütün Gezi olayları süreciyle başlayan kaos ortamının devam edeceğini düşündüğünü ve bu sebeple meydanlara çıkanlara destek verildiğini anlatmıştı.

Gezi kalkışmasından ByLock çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Tanıdık çıktı https://yekvucut.com/feto-gercekleri/tanidik-cikti/ Thu, 06 Apr 2017 06:41:16 +0000 http://yekvucut.com/?p=2348 Dilek Güngör, 5 Nisan 2017 tarihli yazısında, Ülker’in “1 Nisan” reklamını tahlil etti. Yazısına “FETÖ yaptığında da şaka zannediyorduk” başlığını...

Tanıdık çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Dilek Güngör, 5 Nisan 2017 tarihli yazısında, Ülker’in “1 Nisan” reklamını tahlil etti. Yazısına “FETÖ yaptığında da şaka zannediyorduk” başlığını veren Güngör, “Sorular yanıt bulmazsa bu iş daha çok su kaldırır.” dedi. İşte Güngör’ün yazısı:

Bu subliminal mesaj meselesi daha çok Fetullahçı Terör Örgütü’yle dilimize pelesenk olmadı mı? Hatırlayın, 15 Temmuz’daki hain darbe kalkışması öncesinde kapatılan örgütün medya organı Zaman gazetesinde ‘Sükütun çığlığı’ diye bir reklam filmi yayınlanmıştı.

Darbe girişiminden 9 ay 10 gün önce yayına konulan reklam filmi subliminal mesaj içeriyordu.

Rus Büyükelçisi Andrey Karlov suikastının da kapatılan Samanyolu TV’de yayınlanan ‘Nizama adanmış ruhlar’ dizisinde konu edildiği söylenmişti. Uzun zamandır subliminal mesajları duymuyorduk, ta ki geçen hafta cuma gününe kadar… Biliyorsunuz, Ülker 1 Nisan’da sosyal medyada ‘Küçük kardeş olmak’ adlı bir reklam filmi yayınladı.

Ama ne film?

Bırakın çocuğunuzu siz bile izlediğinizde ‘korku filmi’ni aratmayacak bir ses tonuyla yayınlanan sözüm ona mutluluk şarkısı çizgi karakterler ve altyazılarla (hesaplaşma zamanı, acılar seni bulacak, evini folyo ile kaplı bulacaksın, halı sahada ip direği ile bağlı, pastaya acı biber, bir bakmışsın küçük kardeşler ablaları, abileri kurtaracak) birleşince tüyler ürperticiydi.

Peki kim çekti bu filmi?

Ajanslara yakın kaynaklardan aldığımız bilgilere göre, ‘1 Nisan hesaplaşma zamanı’ kampanyasının ana konsept ve söylemleri TBWA İstanbul tarafından, dijital web sitesi ve uygulamaları ise Plasenta Conversation Agency tarafından yönetimden gerekli onaylar alınarak hayata geçirilmiş.

Plasenta’nın başında Gezi olaylarında adını duyduğumuz Cem Batu var. Batu, o dönemde Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a mektubuyla gündeme gelmişti.
Dün belki 5 kez ofisini aradım, sekreterine not bıraktım, geri dönmedi. Anlayacağınız  yer yarıldı içine girdi.

Ülker’dekiler de olay patladığından bu yana 6-7 tane açıklama yaptı. Murat Ülker, reklam filmini görmediğini iddia ederek, bu işin kumpas olduğunu söyledi.

Reklam ajansları ve şirketin pazarlama departmanındaki 5 kişiye soruşturma açıldı. Bu soruşturmaların sonucunu merakla bekliyoruz.

Merak ettiğim ve açığa kavuşturulmasını istediğim bir konu daha var. Gezi sırasında yazdığı mektupta ‘reklamın şiddetle işi olmaz’ diyen Plasenta’nın patronu Cem Batu ya da TBWA İstanbul ‘zehirlenme, idam, suikast’ gibi subliminal mesajlar içeren, öcü bir sesle çekilen reklamı kafalarına göre mi yaptı? Ya da hangi kafayla yaptılar? Hangi saikle hareket ettiklerini neden açıklamıyorlar?

 

Yukarıdaki sorular yanıt bulmazsa… Bu iş daha çok su kaldırır.

Tanıdık çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>