Almanya’da camiler tehdit altında

FAIR (Almanya’da Ayrımcılıkla Mücadele Derneği) bünyesindeki Brandeilig inisiyatifi, Almanya’daki cami saldırılarını kayıt altına aldı. “2018 Yılındaki Cami Saldırılarının Arka Planı” başlığıyla servis edilen rapor kamuoyu ile paylaşıldı. Raporda, ülkede aşırı sağcı ve İslam karşıtı grupların endişe yarattığı bildirildi. “Ocak 2014-Haziran 2021” tarihleri arasında Almanya’da 768 cami saldırısı gerçekleştiği kaydedildi. Bu verilerin sadece bildirilen vakalar olduğu henüz bilinmeyen de çok sayıda ırkçı olayın yaşandığı düşünüldüğü ifade edildi. “Almanya’da camiler tehdit altında” denildi. 2018’de 120 cami saldırısı yaşandığı belirtildi. Bunun yanında genel olarak bakıldığında cami saldırılarının aydınlatılma oranın oldukça düşük olduğu vurgulandı. Camilere yönelik 120 saldırıdan sadece 9 vakada şüphelilerin tespit edilebildiği bildirildi.

Almanya’da camilere saldırılar artıyor

Raporda, Almanya’da camilerin hedef tahtasına oturtulduğu ifade edilirken, yapılan saldırıların sayısının da arttığı belgelendi. Raporda şu sözlere yer verildi: “Camilere yapılan saldırılar sadece toplumsal hayatı değil, anayasayla garanti altına alınan inanç özgürlüğünü de tehdit etmektedir. Bu saldırılar, bu ülkenin vatandaşlarının toplum olarak barış içinde bir arada yaşamasını tehlikeye atmayı amaçlamaktadır. Cami saldırılarının yanı sıra başörtülü Müslümanlara veya görünüşü itibarıyla Müslüman olduğu anlaşılan kişilere yönelik saldırılar hakkında çok az haber yapılması, kamuoyunda da ilgi eksikliği olduğunu göstermektedir. Ülke çapındaki ilk raporlama inisiyatifi olarak, toplumun tamamını bu konulara duyarlı hale getirmeyi ve cami saldırılarına ilişkin bilgi boşluklarını doldurmayı amaçlamaktayız.”

Almanya’da camiler hedef alınıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Hollanda’da en az 10 belediyenin özel şirketler aracılığıyla camiler ve Müslümanlara ait kurumlar hakkında gizli araştırma yürüttüğü  ortaya çıktı. NRC gazetesine göre, Hollanda camilere, imamlara ve cemaatteki etkin kişilere ilişkin gizli araştırma yaptırdı. Araştırmayı yürüten belediyeler arasında Rotterdam, Delft, Almere, Huizen, Leidschendam-Voorburg, Zoetermeer, Veenendaal ve Ede yer alıyor. Ancak Utrecht Belediyesi ise araştırmanın gizliliği ve yöntemiyle ilgili şüpheleri olduğu gerekçesiyle incelemeyi durdurdu. Denk Partisi Tunahan Kuzu, Müslümanların Hollanda hükümetine olan güvenini zedelediğini belirtti. Kuzu ayrıca, “Belediyelerin camileri bu şekilde araştırması hukuka aykırıdır. Cami cemaatinin arasına sözde araştırmacı yerleştiren bu devlet uygulamasını durdurmak için parlamentoda gerekli adımları atacağız. Araştırmaların yapıldığı belediyelerdeki tüm DENK belediye meclis üyeleri de harekete geçmiş durumda.” ifadelerini verdi.

Hollanda’da camilerin araştırılmasına 300 bin avro!

Hollanda Güvenlik ve Terörle Mücadele Kurumunun, araştırmayı belediyeler yoluyla finanse ettiği ortaya çıktı. Araştırmayı, NTA adlı özel firma aracılığıyla gerçekleştirdi. Müslümanlara yönelik gizli araştırmalar için yaklaşık 300 bin avro harcandığı bilgisi ortaya çıktı. Bu şirket, belediyeler adına “toplum için tehlike oluşturduğu” gerekçesiyle soruşturma yapıyor. Araştırma şirketindeki araştırmacılar camilere giderek imamlar, cemaat ve cami yönetimleri ile konuşuyor. Daha sonra belediye yönetimleri için kamuoyuna açıklanmayan raporlar hazırlıyor. Veenendaal kentindeki bir cami raporu, cemaat içinde hangi ailelerin birbirleriyle tanıştığı ya da üyelerin nerelerde eğitim gördüğü bilgilerini de içeriyordu.

Hollanda’daki camiler ve Müslüman kurumlar işte böyle gözetlendi

Verilen bilgilere göre camileri araştıran NTA çalışanları, kendilerini cemaatten biri ya da ziyaretçi olarak tanıttı. Bu görevliler inceleme sırasında cemaatteki kişilerle kimliklerini açıklamadan görüştüler. NTA, imamların ve yöneticilerin geçmişleri hakkındaki verileri belediyelere “gizli bilgi” olarak servis etti. Hükümetin araştırmalarının yeterli olmaması sebebiyle belediyeler kendi araştırmalarıyla bu sorunu çözmek istediklerini belirttiler. Bu nedenle, NRC’nin haberinde belediyeler kendi bölgelerindeki camileri yakından izleterek “daha gerçekçi sonuçlar elde etmek” istediklerini açıkladı. Anayasa profesörü Ymre Schuurmans, görüşlerini aktardı. Haberde, yapılan işlemi “hukuksuz” bulan Schuurmans, “Bu kapsamdaki bir bilginin toplanması çok geniş bir yetki ve belediyeler bunu özel şirket eliyle yapamaz” şeklinde açıklamalar yaptı. İddialara ilişkin Müslüman kuruluşlardan SPIOR, Hollanda’da devlet ve Müslümanlar arasındaki güvenin “ciddi şekilde zedelendiği” şeklinde değerlendirme yaptı.

Hollanda’da camiler ve Müslüman kurumlar gizlice araştırıldı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Türkiye’den Avrupa’ya hoşgörü dersi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Gelsenkirchen İdare Mahkemesi’nin kararıyla bu ruhsat iptal edildi. Oer-Erkenschwick şehrinde 2014’ten beri Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı bir caminin dilekçesi üzerine verilen özel ruhsata dayanarak cuma günleri sokaktan duyulabilecek bir biçimde ezan okunmasına müsade ediliyordu.

Şehir idaresinin onayı kapsamında hayata geçirilen uygulama, 2015 yılının Haziran ayında ezan sesinden rahatsızlık duyan bir çiftin durumu mahkemeye intikal ettirmesiyle durdurulmuştu. Gelsenkirchen İdare Mahkemesi’nin 1 Şubat’ta verdiği kararla birlikte belediye tarafından verilen ezan okuma ruhsatı kaldırıldı.

Mahkeme sözcüsü Dr. Klaus Wiesel’in Alman medyasına yaptığı açıklamalara göre hakimler karara gerekçe olarak belediyenin takdir yetkisini (Alm. “Ermessen”) hatalı kullanmasını gösterdi. Açıktan ezan okunulması için cami yönetimi tarafından belediyeye sunulan dilekçe hakkında müspet veya menfi bir sonuca varmadan önce karara dayanak sağlayacak fiilî şartların yeteri derecede tespit edilmediğini savunan mahkeme, bilhassa ezan sesini duyan kişilerin Alman anayasasında ‘’negatif din özgürlüğü’’ olarak tabir edilen ve dinî sembol ve ritüellerden uzak durabilme anlamına gelen hakkın karar aşamasında değerlendirmeye dâhil edilmediğini söyledi.

Westdeutsche Allgemeine gazetesinin yaptığı habere göre hakimler, belediyenin ezan hakkında karar vermeden önce böyle bir uygulamanın cami çevresinde ikamet eden kişiler tarafından nasıl karşılanacağı sorusu hakkında araştırma yapmamasını hatalı buldu.

Alman mahkemesi açıktan ezan okunmasını yasakladı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Selanik Tek Hakimli Ceza Mahkemesi, bir cenaze töreninde “resmi makamı gasbetmek ve dini töreni engellemek” suçlamasıyla yargılanan seçilmiş müftü Ahmet Mete ve Mete’ye yardımcı olduğu gerekçesiyle yargılanan Gökçepınar imamı Erkan Azizoğlu 7’şer ay hapis cezalarına çarptırıldı. Mete ve Azizoğlu’na 3 yıl içerisinde suç işlemeleri durumunda hapis cezası uygulanacak.

Mete, duruşma sonrasında AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Bir cenazeden dolayı bu cezayı verdiler. Kararı temyiz ettik. Haklı olduğumuza inanıyoruz. Biz adalete, Yunan adaletine güveniyoruz.” dedi.

Mete geçen yıl, Yunan ordusunda askerlik görevini yaparken kaza sonucu hayatını kaybeden bir askerin cenaze töreninde, atanmış müftünün yerine geçmiş ve cenaze namazını kaldırmıştı. Savcılık, Mete’yi, devletin atadığı resmi müftünün bulunduğu bir törende cenaze namazını kıldırdığı için, “resmi makamı gasbetmek” ve “dini töreni engellemekle” suçlamıştı.

İskeçe savcılığı, geçtiğimiz yıl Yunan ordusunda askerlik görevini yaparken kaza sonucu hayatını kaybeden bir askerin köyü Gökçepınar’da düzenlenen cenaze törenine katılan Mete hakkında dava açmıştı. İddianamede, Mete’yi, devletin atadığı resmi müftünün bulunduğu bir törende cenaze namazını kıldırdığı için, “resmi makamı gasbetmek” ve “dini töreni engellemekle” suçlamıştı.

Yunanistan’da, daha önce de makam gaspı suçlamasıyla yargılanan merhum İskeçe seçilmiş müftüsü Mehmet Emin Aga ve Gümülcine seçilmiş müftüsü İbrahim Şerif, çeşitli hapis cezalarına çarptırılmışlardı.

Defalarca fanatik grupların saldırısına uğrayan müftü Aga, aylarca hapis cezasına mahkum edilmiş, 6 ay Larisa cezaevinde kaldıktan sonra sağlık nedenleriyle salıverilmişti. Gümülcine’deki Müslüman Türk halkı tarafından müftü seçilen İbrahim Şerif de “resmi makamı gasp” suçlamasıyla hakkında açılan çok sayıda davadan mahkum edilmişti. Şerif, başvurduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından haklı bulunmuş ve Yunanistan para cezasına mahkum edilmişti.

Yunanistan’da, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığın dini liderleri, müftüler ve azınlığa ait vakıfların idare heyetleri devlet tarafından yapılan atama yoluyla belirleniyor. Türk azınlık ise bu uygulamalara karşı çıkarak kendilerinin seçtiği müftülerin görev yapmasını istiyor.

Yunanistan’da cenaze namazını kıldıran müftüye 7 ay hapis cezası verildi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.