Irkçılığa maruz kalanlar iş verenlere durumu bildirmiyor

TUC, yüz binlerce siyahi ve etnik azınlık çalışanın, iş yerinde ırkçı muamele, zorbalık ve ayrımcılık riski altında olabileceği konusunda uyardı ve tacize uğrayan kişilerin büyük çoğunluğunun bunu işverenlerine bildirmediğini duyurdu. Ankette, bunun nedeninin, büyük ölçüde ciddiye alınmama korkusu veya iş arkadaşlarıyla çalışma ilişkilerini nasıl etkileyeceği konusunda yaşadıkları endişeler olduğuna dikkat çekildi.

Yüz binlerce çalışan ırkçılıkla karşı karşıya

TUC Genel Sekreteri Frances O’Grady, ankete ilgili yorumlarda bulundu. O’Grady, “Bu rapor bir uyandırma çağrısı olmalı. Bakanların ve işverenlerin çalışanlarını korumaktan ve iş yerinde ırkçılığı önlemekten sorumlu olması için yasayı değiştirmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı. O’Grady, anketin, İngiltere’de işçilerin karşılaştığı muazzam yapısal ve kurumsal ayrımcılığa ışık tuttuğunu belirtti.”2022’de ırkçılığın hala kimin işe alınacağını, eğitileceğini, terfi ettirileceğini ve kimin rütbesinin düşürülüp işten çıkarılacağını belirlemesi utanç verici.” dedi. TUC’un İngiltere’de 3,9 milyon siyahi ve diğer etnik azınlıklardan çalışanı bulunuyor. Bu nedenle yüz binlerce çalışanın ırkçılığa maruz kaldığı düşünülüyor.

İngiltere’de etnik azınlıkların ırkçılığa maruz kaldığı belgelendi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İngiltere’de artan enerji maliyetleri ve ekonomik kriz ülkedeki insanların kira bulamamasına neden oldu. Londra ve Manchester gibi şehirlerde daireler ihaleli kiralanıyor. İngiliz gazetesi The Guardian’a konuşan Londra sakinleri evlerin ihale usulü ile kiralandığını açıkladı.

İngiltere’de ev avcılığı

Yüksek zam yapmak isteyen İngiltere’de ev sahiplerinin ise kiracılarını evlerinden çıkarmak istediği ifade ediliyor. Pek çok insan için ev aramak günlük yarı zamanlı bir iş haline geldi. The Guardian, yaşanacak bir yer bulmak için insanların bu kadar arayışta bulunmasını yeni bir meslek olarak tanıttı: Ev avcılığı. Aynı zamanda ülkede yüksek enerji fiyatları ve enflasyon nedeniyle milyonlarca ev fahiş fiyatlara kiraya verilmeye ya da satılmaya başlandı. İnsanlar sürekli olarak öğle yemekleri arasında ya da otobüsteyken bile ev ilanı bildirimleri aldıklarını ve kiralık ev kovaladıklarını ifade ediyor.

İngitere’nin Rightmove bölgesinden elde edilen veriler, ülkedeki kiraların rekor seviyeye ulaştığını ve bazı bölgelerde yıllık yüzde 20’den fazla ve Londra’da yüzde 15’ten fazla bir sıçrama olduğunu gösteriyor. Yapılan bir anket ise temmuz ayı başında kira için ortalama 127 başvurunun alındığını; ancak bölgede kiralanabilecek yalnızca 11 evin olduğunu gösterdi.

İyi maaşa rağmen ev bulunamıyor

İngiliz gazetesi The Guardian’a konuşan Beth Holloway, iyi bir işi, referansları ve maaşı olduğunu ifade ediyor. Ancak kira bulmak onun için resmen bir çileye dönüşmüş durumda. Çeşitli internet sitelerinde evlere teklif verdiğini ifade eden genç kadın, “Ev arkadaşımla listelenen fiyat üzerinden 200 sterlin teklif ettik ve başka biri 500 sterlin ya da 600 sterlin teklif ettiği ve 1 yıllık peşin ödemeyi kabul ettiği için evi tutamadık” dedi. Önceden randevulu bir eve gittiğinde ise kuyrukta 15 kişiyi bulduğunu ifade eden Holloway, “Artık kırılma noktasına geldim” dedi.

Araştırma uzmanı olan 27 yaşındaki Max Willson da benzer sıkıntılara sahip. Çok kötü durumdaki evinden taşınamya karar verdiğini ifade eden Willson, ev aramaya başlayınca acetenlerin “En iyi teklifinizi” yapın diyerek resmen evleri ihaleye soktuğunu ifade etti.

İngiltere’de yeni dönem: Ev Avcılığı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İngiltere’deki hastanelerde ayrımcılık gözler önünde

İngiltere’de daha önce de siyahilere yönelik birçok araştırma yapıldı. Bu araştırmalar da etnik azınlık hastalarının ülkedeki bazı kanserler söz konusu olduğunda daha kötü sonuçlara sahip olduğunu ve sağlık deneyimleri bildirme olasılıklarının daha düşük olduğunu açıkça ortaya koydu. Özellikle belirli kanserler için bekleme sürelerindeki bazı farklılıklar ekstrem bir seviyede göze çarpıyor. Beyaz insanların özofagogastrik kanser (mide veya yemek borusu) tanısı alması için ortalama süre 53 gün olduğu görülürken aynı şekilde durumun Asyalılar için 100 gün olduğu biliniyor. Yani buna göre Asyalıların bekleme oranının beyazlara göre çok daha fazla olduğu açıkça görülüyor.

Siyahiler ve Asyalılar beyazlara göre dezavantajlı

Öte yandan kan kanserinin üçüncü en yaygın türü olan miyelomda beyaz insanlar için ortalama tanı bekleme süresi 93 gün. Siyahiler için ise bu süre 127 gün. Hükümet ve halk sağlığı merkezi NHS, sağlık hizmetlerinde etnik eşitsizliklerin üstesinden geleceğine defalarca kez söz verdi. Uzmanlar, bulguların, siyahilerin ve Asyalıların nasıl ve neden daha uzun süre beklediklerini anlamak ve bunun olmasını önlemek için ciddi adımlar atılması gerektiğini gösterdiğini söylüyor.

İngiltere’de hastanelerde ırkçılık yapıldığı ortaya çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Kenyalılar yıllarca İngiltere sömürgesinde haklarından mahrum edildi. Bir grup Kenyalı aktivist İngiltere aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) dava açtı. Kenya’nın Rift Vadisi’ndeki topraklarından çıkmaya zorlanan halkları temsil eden avukatlar, İngiltere’nin, sömürge yönetiminin kurbanları tarafından yapılan şikayetleri sürekli olarak görmezden gelerek, imzacısı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiğini savunuyor.

Kenyalılar ile görüşme reddedildi

Kipsigis ve Talai halklarını temsil eden Joel Kimutai Bosek, “İngiltere hükümeti eğildi ve daldı ve ne yazık ki olası her türlü telafi yolundan kaçındı. Tarihin düzeltilmesi için müvekkillerimiz adına mahkemeye gitmekten başka seçeneğimiz yok” dedi. Kenyalılar davalarını BM’ye götürdüler ve burada 2021’de bir özel soruşturma heyeti, Birleşik Krallık’ın kamuoyundan özür dilememesi veya bu sömürge dönemi suistimallerindeki sorumluluklarını kabul etmemesi konusunda “ciddi endişelerini” dile getirdi.

Kipsigis ve Talai’nin avukatları, İngiliz ordusunun ve sömürge yöneticilerinin Kericho’daki ekilebilir arazileri geleneksel sahiplerinden ele geçirmek için tecavüz, cinayet ve kundakçılık kullandığını savundu. 2019’da BM şikayetine imza atan 100.000’den fazla kişi özür diledi ve anavatanlarının gasp edilmesi ve verimli toprakları çay yetiştirmek için kullanan beyaz yerleşimcilere yeniden tahsis edilmesi için tazminat talep etti. Ancak avukatları, İngiliz hükümetinin kurbanlarla veya temsilcileriyle görüşmeyi reddettiğini söyledi.

Çay şirketleri bu toprakları hâlâ işgal ediyor

Britanya İmparatorluğu, Kenya’yı 19. yüzyılın sonları ile 1962 arasında yönetti. Rift Vadisi’nde yaşayan halklar, 20. yüzyılın başlarında topraklarından ayrılmaya zorlandı. Bugün, Vadideki en büyük kasaba olan Kericho’nun çevresi, çok uluslu büyük şirketler tarafından yetiştirilen önemli bir çay yetiştirme bölgesidir.

Davacılar yaptığı açıklamada, “Bugün, Unilever, Williamson Tea, Finlay’s ve Lipton gibi dünyanın en zengin çay şirketlerinden bazıları bu toprakları işgal edip işliyor ve bunları kayda değer kar elde etmek için kullanmaya devam ediyor” dedi.

Haziran ayında AB mahkemesi, İngiltere’nin sığınmacıları Ruanda’ya sınır dışı etmesini engelleyen bir geçici karar yayınladı. Londra o zamandan beri Strazburg’daki mahkemenin kararlarını geçersiz kılacak bir yasa çıkardı ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden çekilme niyetini reddetti.

Kenyalılar topraklarını sömüren İngiltere’ye dava açtı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İngiltere’de polis şiddeti arttı

İngiltere’de polis şiddeti örnekleri ne yazık ki çok fazla. Örneğin Mart 2022’de İngiltere’de polis, trafikte şüphelendiği bir şahsın aracını durdurdu. Aracın etrafını saran 3 polis, şahsı zor kullanarak arabadan indirdi. Polis memurları şahsı önce yere fırlattı sonra da kafasını yere bastırdı. Hareket etmekte güçlük çeken şahsa, olay yerinde serbest bırakılan bir polis köpeği de saldırdı. İngiliz polisi yine acımadı! İngiltere’de sürekli silah bulunduran polis sayısı, Avrupa’daki son saldırılar üzerine bin 500’e çıkarılmıştı. Başkent Londra’da ise toplam polis gücünün yalnızca yüzde 6.7’sine denk gelen 2 bin 139 polis memurunun silah bulundurma yetkisi var. Polisin aşırı silahlanması ve uyguladığı orantısız güç karşısında Metropolitan Polis Federasyonu (MPF) açıklama yaptı. “Memurlarımızın dikkatli olmaları ve karşı karşıya olduğumuz senaryolarla hızlı bir şekilde mücadele geliştirmeleri gerekir” ifadelerini kullandı.

İngiltere’de polis giderek askeri kimliğe bürünüyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İngiltere merkezli The Telegraph gazetesi ülkedeki enerji krizini gündeme aldı. Gazete, İngiltere hükümetinin vatandaşlardan bu kış elektrik kesintilerini önlemek için ışıklarının ve termostatlarını kapatmalarının istenebileceği acil durum enerji planları hazırladığını açıkladı. Planlar gaz veya elektrik arzı kesintisi durumunda yürürlüğe girecek ve halktan enerji tüketimini azaltması istenecek.

İngiltere her yoldan mesaj gönderecek

The Telegraph gazetesinin haberine göre; İngiliz hükümeti, düzenli aralıklarla radyo, televizyon, sosyal medya, afişler ve broşürler aracılığıyla insanlara elektrik ve gaz kullanımını kesmelerini söyleyen mesajlar gönderecek. Enerji danışmanlık şirketi Cornwall Insight’a göre, İngiltere’deki enerji ve yaşam maliyeti krizi yoğunlaşmaya devam ediyor ve yıllık hane faturalarının bu kış 3 bin 300 sterlini aşması bekleniyor. Bu yüzden İngiltere Ulusal Şebekesi’nin son günlerde enerji yoğun endüstrilerin temsilcileriyle toplantılar düzenlediği belirtildi.

En kötü durum senaryosu olan kesintilerden veya tamamen kapanmadan kaçınmak için yardım talep ettiği ve hatta bu şirketlere daha az güç kullanmaları için ödeme teklif ettiği bildirildi. Ulusal Şebeke, elektrik tedarikçilerinden, hane halklarına, enerji kullanımlarını güçlü rüzgarlar gibi en yüksek arz zamanlarına kaydırmak ve diğer zamanlarda kullanımı azaltmak için ödeme yapmanın yollarını bulmalarını istedi. Bu plana itiraz eden şirketler oldu. British Gas ve Shell gibi şirketler, bu yıl bu plana bağlı kalmayacaklarını söylediler.

Yakıt yoksulluğu ile karşı karşıya

İngiltere’nin en büyük enerji şirketlerinden E.On, abonelerinin yüzde 40’ının Ekim ayına kadar “yakıt yoksulluğuyla karşı karşıya kalacağı” uyarısında bulunmuştu. Enerji düzenleyici kurum Ofgem ise enerji faturalarında yıllık 800 sterlinlik artış olacağını belirtmişti.

İngiltere’de nisan ayından itibaren enerji faturalarına getirilen genel tavan fiyat uygulaması yüzde 54 oranında yükseltildi. Tavan ücretin iki katından fazla yükselişi 22 milyon tüketici için doğal gaz ve elektrik faturalarında yaklaşık yılda 700 sterlin (yaklaşık 14 bin tl) artış anlamına geliyor.

Gelirinin en az yüzde 10’unu enerji faturalarını ödemeye ayıran hane halkı sayısının bu artışla 5 milyon haneye yükseleceği tahmin ediliyor. Bu durumdan en olumsuz etkilenecek bölgenin ülkenin kuzey doğusu olması bekleniyor. Bu bölgede yakıt stresine girecek hane sayısının ekim ayından itibaren yüzde 41 artacağı hesaplanıyor.

The Telegraph ifşaladı: İngiltere halktan yardım isteyecek yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İngiltere’de gıda krizi yaşanıyor. Gıda fiyatlarındaki artışta koronavirüs salgını, Ukrayna savaşı ve yakıt fiyatlarındaki yükselişin etkili olduğu belirtiliyor. Gıda fiyatlarının artması sebebiyle bazı okulların menüsünden et çıkarıldı. Hayat pahalılığı gibi sebeplerle patates gibi temel gıdaların da fiyatları artırıldı. Diğer yandan fiyatlardaki artışlar sebebiyle bazı okularda ucuz et ithal et ürünleri tercih edilmeye başlanırken, öğünlerdeki sebze ve meyvelerde de değişiklik yapılması düşünülüyor.

Gıda krizi çocuklar için tehdit

İngiltere ve Galler Bölgesi’nde okullara yemek tedarik eden firmaların derneği Laca, BBC’ye yaptığı açıklamada okul öğünlerinin kalitesinin düşmeye başladığını ve bunun çocukların yeterli beslenmesi açısından bir tehdit oluşturduğunu söylüyor. İngiltere’de hükümet erken yaşlardaki çocukların bedava öğünlerden faydalanmaya devam edebilmeleri için gıda tedarik eden firmalara teşvik oranını arttırmıştı. Ancak tedbirler yeterli olmadı.

İngiltere’de gıda krizi sebebiyle öğünlerde tavuk eti de sınırlandırılırken, daha ucuz bir seçenek olan hindi eti tercih edilmeye başlandı. İngiltere’de eğitim yaşındaki çocukların yarısından fazlasının bedava öğün hakkı var. Öğretmenler, birçok çocuk için bunun gün içinde besin ihtiyaçlarını karşılayacak tek öğün olduğunu söylüyor. Gübre ve yakıt fiyatlarındaki artış nedeniyle patates fiyatlarında bile artış görülürken makarna, sıvı yağ, donmuş sebzeler ve balık gibi gıdalarda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Son birkaç gün zarfında kıyma fiyatlarının yüzde 11 oranında arttığı ifade edildi.

Çocuk yoksulluğuyla mücadele eden dernekler ve okullara yemek tedarik eden firmalar, gıda maliyetlerinin hükümet teşviklerine kıyasla çok hızla arttığını, birçok ailenin çocuklarına sıcak yemek yedirme imkânı bulamadığını belirtiyor. İngiltere’de bedava okul öğünlerinden faydalanan çocuk sayısı Ocak 2021’de 160 bin iken, bu yıl 1,9 milyona çıkmış durumda.

İngiltere’de gıda krizi çocukların öğünlerini vurdu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Müslüman ırkçılığı adeta Avrupa’yı sardı

Irkçılık, göçmen düşmanlığı ve İslam karşıtlığı tarih boyunca Kıta Avrupa’sında hep normal karşılandı. Avrupa siyasetindeki aşırı sağ ve desteklediği ırkçılık yeniden yükselişe geçti. Fransa seçimlerinde aday olan Marine Le Pen, göçmen karşıtı tavrı ve “başörtüsünü yasaklama” vaadine rağmen oy oranlarını artırdı. Le Pen cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturamasa da fikirleri Fransa parlamentosunda çoğunluğu ele geçirdi. Kıta Avrupa’sının bir diğer üyesi Almanya’da da durum farklı değil. Alman Alternatif Partisi lideri Alexander Gauland da İslamofobik ve ırkçı söylemleriyle tanınıyor. Öyle ki Gauland Müslümanların ülkeye girişinin yasaklanmasını istiyor. Göçmenlere ve Müslümanlara yönelik saldırılar her geçen gün giderek tırmanıyor.

İngiltere’de her 3 camiden biri yılda bir kez saldırıya uğruyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İngiltere merkezli Financial Times gazetesi, İngiltere ekonomisi için son dönemde oluşan ekonomik manzaraya ilişkin çarpıcı tespitlerde bulundu. Enflasyonun düşük büyüme ile birleşmesiyle birlikte ülkede zorlu bir sürecin yaklaştığını belirtti. İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) ılımlı faiz oranı artışlarının, ekonomik yavaşlamanın ciddiyetini yansıttığına dikkat çekildi.

İngiltere ekonomisi sosyal çatışmayı etkiliyor

Financial Times haberinde, İngiltere’de enerji ve gıda dışındaki malların fiyatının son iki yılda yüzde 8 arttığı ifade edilerek, bu oranın euro bölgesinde sadece yüzde 4,7 olduğu kaydedildi. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), İngiltere’deki enflasyonun gelecek yılın sonunda yüzde 4,7’de kalacağını tahmin ediyor.

Haberde “İngiltere ekonomisi, onlarca yıldır görülmeyen türden bir işçi huzursuzluğuyla boğuşuyor. Bu; demir yollarında, Londra Metrosu ve British Airways’de görülebilir.” denildi. “Bunun açıklaması net: Beklenmeyen enflasyon, herkesin telafi etmek istediği kayıpları beraberinde getiriyor. Bu da sosyal çatışmayı tetikliyor.” tespiti yapıldı.

Aynı haberde ayrıca, “Kaçınılmaz olarak, insanlar yaşam standartlarındaki büyük kayıpları telafi etmeye çalışacak. Bu, daha yüksek ücretler için güçlü bir baskı olacağı anlamına geliyor. Bu baskı, İngiltere Merkez Bankası’nın enflasyon hedefini tutturma kabiliyetine veya kararlılığına yönelik artan güven eksikliği ile daha da güçlenecek.”

İngiltere’de son aylarda enerji, gıda ve petrol fiyatları hiç görülmemiş şekilde arttı, enflasyon ise yıllık yüzde 9’la son 40 yılın en yüksek seviyesine çıktı. İngiltere’nin en büyük enerji şirketlerinden E.On, abonelerinin yüzde 40’ının Ekim ayına kadar “yakıt yoksulluğuyla karşı karşıya kalacağı” uyarısında bulundu. Enerji düzenleyici kurum Ofgem ise enerji faturalarında yıllık 800 sterlinlik artış olacağını söyledi. İngiltere’de enflasyon rekoru: “Yükselen fiyatlar yüzünden ölüme sürükleniyoruz”

1970’lerde görülenden farkı ne?

Hükümetin açıkladığı enerji şirketlerine uygulayacağı ek vergilendirme paketini daha önce ana muhalefetteki İşçi Partisi’nin lideri Keir Starmer önermiş ancak bu teklif Başbakan Boris Johnson tarafından reddedilmişti. Bugüne kadar vergileri artırmak istemediğini ve ekonomiyi büyütmeye odaklandığını söyleyen iktidardaki Muhafazakar Parti’nin kararını değiştirmesi muhalefet tarafından “U dönüşü” olarak değerlendirildi. İşçi Partisi’nden Rachel Reeves, hükümetin bu kararı vermekte geç kaldığına ve çok sayıda ailenin zor durumda bırakıldığına dikkat çekti. Reeves, hükümetin bu noktaya “çığlık ve tekme ata ata geldiğini” söyledi. Bazı milletvekilleri ise hükümeti, kendi Covid kurallarını ihlal ettiğini tespit eden ve dün yayımlanan detaylı raporun kamuoyunda daha az tartışılması için bugünü beklemekle suçladı.

İngiltere ekonomisi zorlu günlere hazırlıklı mı? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İngiltere’den gönderilecek göçmenler için tesisler açıldı

Ruanda Hükümeti, İngiltere’den gönderilecek göçmen ve sığınmacıların yerleştirileceği üç tesisin açılışını yaptı. Basın açıklaması yapan Ruanda Hükümet Sözcü Yardımcısı Alain Mukurarinda, göçmenleri ağırlamak için hazırlıkların sürdüğünü ve bu ayın sonuna doğru ilk grubu beklediklerini duyurdu.. Mukurarinda, “İlk göçmenlerin Ruanda’ya varış tarihi henüz belli değil. Yaklaşık 50 kişiden oluşan ilk grubun muhtemelen önümüzdeki birkaç hafta içinde geleceğini düşünüyoruz” diye konuştu. Göçmenlerin, Hope Hostel, Desire Otel ve Hallmark rezidanslarında ağırlanacağı açıklandı. Mukurarinda, “İngiltere’ye kaçak giren göçmenlerin yanı sıra aileler, bekarlar ve yaşlılar dahil olmak üzere tüm kategorilerdeki insanları bekliyoruz ve bu yüzden onları ağırlamak için farklı tesisler hazırladık.” dedi.

5 yıl ağırlanacaklar

Göçmenleri hapsetmeyeceklerini ve sadece ev sahipliği yapacaklarını söyleyen Mukurarinda, göçmenlerin seyahat haklarının olduğunu aktardı. Mukurarinda, “Göçmenler ve sığınmacılar, tıpkı Ruandalılar gibi hareket özgürlüğüne sahip olacaklar” ifadesini kullandı. İngiltere ile imzaladıkları sözleşmeye göre, göçmenlerin 5 yıl boyunca tesislerde ağırlanacağını, daha sonra iltica başvurusu yapma hakkına sahip olacakları açıklandı. İngiltere ve Ruanda, İngiltere’de yaşa dışı olarak bulunan göçmen ve sığınmacıları Ruanda’ya göndermek için 14 Nisan’da Göç ve Ekonomik Kalkınma Ortaklığı anlaşması imzalamıştı.

İngiltere göçmen ve sığınmacıları Ruanda’ya gönderiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.