“Fransa’da tüm İslami örgütlere daha önce görülmemiş bir şekilde baskı uygulanıyor. İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, 53 Müslüman Sivil Toplum Kuruluşuna (STK) ve camiye baskın düzenledi. Darmanin bu kuruluşların Paris’teki öğretmene yapılan saldırıyla ilgisi olmadığını ancak baskınların “mesaj göndermek için” yapıldığını söyledi.

Nefret suçu ve ayrımcılık nedeniyle mağdur olan binlerce kişiye yardım eden kuruluşumuz İslamofobiye Karşı Kolektif (CCIF), hükümet tarafından “Cumhuriyet Düşmanı” olarak hedef gösterildi. Bakan Darmanin ayrıca hükümetin CCIF’i kapatmak istediğini açıkladı.

Neden? Çünkü biz, ülkedeki en önde gelen İnsan Hakları Örgütlerinden biriyiz. Uluslararası Örgütlerle küresel düzeyde en çok ilgilenen ve halk tarafından desteklenen kuruluşlardanız. Fransa’da Müslüman toplulukların nasıl muamele gördüğünü ortaya çıkardık. “Laikliğin” yanlış kullanılmasıyla, artan ırkçılığın Müslümanları nasıl hedef aldığı konusunda farkındalık yarattık. Müslümanlar etrafında dönen bu döngüsel tartışmalarla (özellikle başörtülü kadınları hedef alan), Fransa’nın uluslararası düzeyde yansıtmak istediği imaj (insan hakları ülkesi) arasındaki çifte konuşmayı nasıl sürdürdüğünü ortaya çıkardık.

Bugün bağımsız İnsan Hakları savunucuları olarak işimizin bedelini ödüyoruz. Fransız hükümeti CCIF’i feshetmek istediğini duyurduğundan bu yana geçen 7 gündür, sosyal ağlarda on binlerce ölüm tehdidi mesajının hedefi olduk. Hükümet bizi açık hedef gösterdi. Fransa’da başka hiçbir İnsan Hakları Örgütü bu kadar nefretle karşılaşmadı. Bu bizi korkutmaya yönelik bir siyasi girişimdir. BM İnsan Hakları konseyine resmi bir şikâyette bulunduk. Binlerce kuruluştan da destek aldık.

İnsan Hakları Örgütü olarak, hükümetin bizi düşman bir örgüt olarak göstermesinden dolayı işimizi Fransa’da artık güvenli bir şekilde yürütebileceğimizi hissetmiyoruz. Bu nedenle hükümetin CCIF’ı feshetme girişiminin sonucu ne olursa olsun faaliyetlerimizin sürekliliğini sağlamak ve ekibimizi korumak için faaliyetlerimizi uluslararası ölçekte genişletmeye karar verdik. Bu kararın Fransa’daki Müslüman topluluklar için temel özgürlüklerin korunmasına yardımcı olacağını umuyoruz ve bu zor zamanımızda desteğini esirgemeyen herkese teşekkür ediyoruz.

İnsan Hakları Örgütleri artık Fransa’da güvende hissetmiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Danimarka, sığınmacılarla ilgili tartışmalı bir karar taslağıyla daha gündemde.

2015 yılı sonunda ülkedeki sığınmacıların ziynet eşyasına el koyulmasını yasalaştıran ülke,,

Bu kez de geri göndermeye çalıştığı sığınmacılar için tepki çeken yasa tasarısı hazırladı.

Danimarka Göç ve Uyum Bakanlığı, binin üzerinde sığınmacının kişisel verilerini mercek altına alacak. Tasarı yasalaşırsa, sığınmacıların temel kişisel hakları çiğnenecek.

7 maddelik tasarıya göre, Geri Gönderme Merkezleri’ndeki sığınmacıların kimlik tespiti yapılacak.

Cep telefonlarındaki bilgiler incelenecek.

Bu merkezlere, mazeretsiz 3 gün gelmeyen sığınmacıların odaları 1 hafta içinde boşaltılacak.

İlk mülteci başvuruları reddedilen sığınmacılarla pazarlık yapılacak.

24 bin 400 liraya eşdeğer bir tutar karşılığında, sığınmacılara evlerine dönmeleri teklif edilecek.

Bunu kabul etmeyenlerin eğitim, çalışma ve iş kurma hakları kısıtlanacak.

Dahası geri gönderme masrafları sığınmacıya ödetilecek.

Tasarının, kabulüne kesin gözüyle bakılıyor.

Danimarka’da sığınmacılar için tartışmalı yasa hazırlığı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Esed rejiminin 2004’ten bu yana ülkedeki insan haklarına ilişkin herhangi bir raporu BM kurumlarıyla paylaşmadığının altı çizilen açıklamada, sunulan raporda, rejimin bu sürede öldürme, alıkoyma, işkence ve ifade özgürlüğü gibi alanlarda işlediği hak ihlallerine ilişkin verilere yer verildiği belirtildi.

Esed rejimi, 52 kez kimyasal silah saldırısına başvurdu

Rapora göre, Esed rejimi son 4 yılda 2 bin 773’ü çocuk, 1445’i kadın en az 13 bin 278 sivili öldürdü.

Bu sürede 52 kez kimyasal silah saldırısına başvuran Esed rejiminin askeri muhaliflerin kontrolündeki bölgelere uyguladığı kuşatmanın yol açtığı yetersiz beslenme sonucu 109 sivil can verdi.

SNHR, Suriye’de iç savaş boyunca yüz binlerce sivili alıkoyan rejimin bu dönemde alıkoyduklarından 18 bin 642’den fazla kişinin kimlik bilgilerine ulaştı.

Esed rejimi son 4 yılda 13 binden fazla sivili öldürdü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İspanya Başsavcılığı, konuyla ilgili soruşturma başlatıldığını açıkladı.

Savunma Bakanı Margarita Robles, Telecinco kanalına verdiği röportajda yaşlılara muamele konusunda hükümetin ‘katı ve tavizsiz’ hareket edeceğini söyledi.

Savunma Bakanı Robles, “Ordu, bazı huzurevi ziyaretlerinde yaşlı kişileri tamamen terk edilmiş biçimde, kimi zaman yataklarında ölmüş halde buldu” diye konuştu.

Huzurevlerinde koronavirüs tespit edilmesinin ardından çalışanların tesisleri terk ettiği açıklandı.

Normal prosedür, huzurevinde hayatını kaybeden bir kişinin ailesi tarafından alınana kadar tesisteki morgda bekletilmesi yönünde. Ancak hayatını kaybedenlerin koronavirüse yakalanmış olduklarından şüphelenen huzurevi çalışanlarının ailelere haber vermeden tesisi terk ettiği sanılıyor.

İspanya Sağlık Bakanı Salvador Illa, düzenlediği basın toplantısında huzurevlerinin hükümeti için öncelik olduğunu ifade etti ve “Bu tesislerde en sıkı tedbirleri alacağız” dedi.

2 bini üzerinde kişinin koronavirüs nedeniyle hayatını kaybettiği İspanya’da, başkent Madrid’deki bir buz pisti, morg olarak kullanılmaya başlandı.

İspanya’da yaşlılar öldükten sonra “haber” oluyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Sığınmacılardan bazıları Yunan sınırındaki boş arazide futbol oynarken Yunan sınır güçleri aniden tazyikli suyla müdahaleye başladı, ardından yoğun şekilde göz yaşartıcı gaz kullandı.

Türkiye, sınırın sıfır noktasında çocuk ve kadınlara Yunanistan’ın gazla müdahale etmesi halinde karşılık vereceği uyarısında bulunmuştu.

Uyarıyı dikkate almayan Yunanistan’a Türk güvenlik güçlerince misliye karşılık verildi.

Mültecilerin top oynaması bile Yunanistan’ı çıldırttı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Fransa’nın ‘Zaytung’u olarak bilinen Le Gorafi sitesi bu olay yaşanmadan birkaç saat önce haberini yapmıştı. Ülkenin ikinci büyük şehri Lyon’da yaşandığı iddia edilen olayda güvenlik güçleri, beş evsize sokakta bulunarak yasağı ihlal etmekten ceza kesti.

Lyon’un önde gelen gazetelerinden Le Progres’nin haberine göre Acil Tıbbi Yardım Servisi (SAMU), durumu Lyon şehrinin bağlı olduğu Rhone Valiliği’ne mektupla şikayet etti.

Auvergne-Rhone-Alpes Valisi Pascal Mailhos, konu hakkında soruşturma başlatıldığını belirterek iddiaların gerçek olması durumunda cezaların vakit kaybetmeden iptal edileceğini açıkladı.

Vali ayrıca bu tür bir durumun güvenlik güçlerine verilen direktiflere aykırı olduğunun da altını çizdi.

Salgınla mücadelede Fransız usulü: Evsizlere para cezası yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Sığınmacıların Avrupa sınırındaki bekleyişlerinde 22. güne girildi. Tek istekleri Yunanistan’ı transit geçip Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerine gitmek olan sığınmacılar, çeşitli zorluklara rağmen bekleyişlerini sürdürüyor.

Yunanistan, üç haftalık süreçte sığınmacılara uyguladığı sert müdahalelere her gün yenilerini ekliyor.

Plastik ve gerçek mermiler kullanmasının yanı sıra yoğun gaz bombalarıyla saldıran Yunanistan, sığınmacıların üzerilerine atılan gaz bombasının daha etkili olması için sınıra büyük fan koyarak zulmün şiddetini artırdı. Plastik merminin saplanması için içine çivi benzeri tel yerleştiren Yunan güçleri, bir sığınmacıyı da kaynar suyla haşladı.

Yeni taktik kör etmek üzerine Yunanistan hudut birlikleri, Avrupa’ya geçmek için Edirne’de bekleyen sığınmacıların üzerine, göze kısa süreli isabet ettiğinde dahi retinaya zarar verdiği bilinen yeşil lazer ışığı tutmaya başladı.

Yunan askerleri, geçici ve kalıcı körlükler oluşturduğu bilinen yeşil lazeri, gaz bombalarıyla saldırılarının ardından kullanmayı sürdürüyor.

Sağlık Müdürü Kalkan lazer tehlikesine dikkati çekti Edirne Sağlık Müdürü Ali Cengiz Kalkan, Yunanistan’ın sınırında bekleyen sığınmacılara başından beri insanlık dışı muamelelerde bulunduğunu söyledi. Kalkan, son günlerde sığınmacıların üzerine Yunan askerlerince tutulan lazer ışınlarının gözle temasının son derece tehlikeli olduğuna dikkati çekti.

Lazer ışınlarının körlüğe kadar etkilerinin olabildiğini ifade eden Kalkan, “Bir tarafta çocuklara, kadınlara, sığınmacılara şefkat elini uzatan Türkiye’yi, bir tarafta da sığınmacılara gaddarca davranan Yunanistan’ı görmekteyiz.” dedi.

Yunanistan mültecileri kör etmeyi amaçlıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İsrail istinaf mahkemesinin 17 Nisan’da hakkındaki sınır dışı kararını onayladığı Amerikan vatandaşı Omar Shakir, kendisine tanınan sürenin son gününde ülkeden ayrıldığını twitter üzerinden duyurdu.

Suriye, Bahreyn ve Mısır’dan sonra İsrail’in de kendisini kara listeye aldığını vurgulayan İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün İsrail ve Filistin temsilcisi, sessiz kalmayacağının altını çizdi.

Omar Shakir, 8 gün boyunca 6 Avrupa ülkesi hükümeti ve Avrupa Parlamentosu’nda İsrail’in Filistin’e uyguladığı sistematik baskıyı anlatacağını söyledi.

İsrail Yüksek Mahkemesi, İçişleri Bakanlığı’nın “Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi” hareketine destek verdiği gerekçesiyle Shakir’in çalışma vizesini yenilememeyi onaylamış ve İnsan Hakları İzleme Örgütü temsilcisinin ülkeyi 25 Kasım’a kadar terk etmesine hükmetmişti.

İsrail yasaları, ”Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi” hareketine destek vermeyi suç sayıyor ve bu suçu işleyen yabancıların ülkeye girişini engelliyor.

İsrail, söz konusu yasanın Batı ülkelerinde de kabul görmesi için yoğun lobi faaliyetlerinde bulunuyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü temsilcisi İsrail’den sınır dışı edildi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Camiler

Yeni bir cami açmak için en az 4 yıl beklemek gerekecek. Bu süreçte camilerin finansal yapısı, yurtdışı bağlantıları ve radikal gruplarla ilişkileri güvenlik ve istihbarat birimleri tarafından incelenecek. Kurallara uymayan camilerin kapatılması için hükümete geniş yetkiler verilecek.

Koalisyon anlaşmasında, “camiler de dahil olmak üzere yerel inanç toplulukları” için 4 yıl süre koşulu getirildi. Dini grupların, cami ruhsatı ya da devlet desteği alabilmesi için en az 4 yıl beklemesi gerekecek.

Bu süreçte, camiler, “Topluluğun bağımsızlığını etkileyen ve aşırılık yanlısı kesimlerle ilgili dış finansman bağlantısı” konusunda istihbarat ve güvenlik birimleri tarafından incelenecek.

Camilerden, finansman konusunda şeffaf olmaları ve yapılan bağışların kaynağını mali tabloda göstermeleri istenecek.

Halen ibadete açık olan camilere ise, yeni getirilen kurallara uymaları için 1 yıl süre verilecek. Finansman konusunda şeffaflık ve Belçika toplumunun temel değerlerine bağlılık konusunda sorumluluğunu yerine getirmeyen camiler kapatılacak.

Koalisyon protokolünde, kurallara uymayan camilere yönelik yaptırım ve ruhsatının iptali konularında, hükümetin yetkilerinin genişletilmesi de benimsendi.

Hükümet, camilerde olup bitenlerin, Belçika toplumunun değerlerine uygunluğundan emin olmak için, “iyi imam eğtimine” de odaklanmak istiyor.

Eğitim

Öğretmen ve öğrenciler için, okullarda başörtüsünün de dahil olduğu “dini ve politik sembolleri içeren giysi ve aksesuar” yasağı getiren yeni hükümet, dini grupların açacağı okullar konusunda da katı kurallar uygulayacak.

Koalisyon anlaşmasına göre, anayasa ve insan haklarına saygı göstermeyen okulların açılmasına ya da eğitime devam etmesine izin verilmeyecek.

Okullarla ilgili radikalleşme, güvenlik ve finansal şeffaflık konularında bilgi paylaşımı konusunda, Devlet Güvenliği Kurumu ile Eğitim Bakanlığı arasındaki iletişim güçlendirilecek.

Bir önceki Flaman hükümeti, geçen ay Milli Görüş tarafından Genk şehrinde kurulan Selam Koleji’ne, “Belçika anayasası ile çocuk ve insan haklarına saygı duymadığı” gerekçesiyle izin vermemişti.

Belçika Müslümanlara zindan hayatı yaşatmaya kararlı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Salzburg Üniversitesi’nin bin 200 kişinin katılımıyla yaptığı araştırmaya göre ankete katılanların yüzde 45’i Müslümanların ülkedeki diğer Avusturya vatandaşları ile aynı haklara sahip olmasından yana değil. Katılımcıların yüzde 70’i de Müslümanların Batı dünyasında yerinin olmadığına inanıyor.

Ankete göre Avusturyalıların çoğu Müslümanların dini ibadetlerinin sınırlandırılmasını istiyor. Bu kişiler kendi ülkelerinde kendilerini bazen yabancı gibi hissediyor. Ankete katılanların yüzde 55’i Müslümanların terörist olmasından korkuyor. Yüzde 48’i ise cami inşaatlarının yasaklanmasını talep ediyor.

Rapor, “Etnik merkezciliğe (kendi ırkının üstün olduğunu düşünme) eğilimler, kesinlikle ayrımcı pozisyonlara yol açabilir. Bu da Avusturya’daki Müslümanlara uzun süre önce verilen dini özgürlüklerin engellenmesine dair ciddi bir tehdit.” uyarısında bulundu.

Avusturya’da halkın yüzde 8’si kendini Müslüman olarak tanımlıyor. İslam, 1912’den beri resmi bir din tanınıyor.

Novinite’nin haberine göre araştırma, eğitimsiz ve 75 yaş üstündeki aşırı sağcı seçmenlerin Müslümanlara karşı en düşman grup olduğunu ortaya çıkardı.

Avusturyalıların yüzde yetmişi Müslümanları Avrupa’da istemiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.