Muhsin Fahrizade’nin yaptığı çalışmaları hatta varlığını bile uzunca bir süre inkâr eden İran yönetimi, sene başında ABD saldırısı ile hayatını kaybeden Kasım Süleymani’nin ölümünden sonra ikinci büyük darbesini yedi.

1979 İran devriminden sonra devlet eliyle kurulan kurumlardan biri olan Press TV’nin Fransızca hesabı ise Türkiye’ye saldırmaya devam etti.

Türkiye’nin İdlib’deki karakollarının yerlerini değiştirmesini “Sultan’ın 6. Geri çekilişi” başlığıyla veren Press TV,  Esed rejiminin ve kendi gönderdiği milislerin Bahar Kalkanı Harekâtı sırasında aldığı ağır yenilginin acısıyla Bayraktar SİHA’lara saldırarak Türkiye’ye hakaret etti.

Press TV’nin ilk saldırısı değil

İran Devrim Rehberi Ayetullah Hameney’in kontrolünde olan İran Radyo ve Televizyonu Kurumu’nun yönetimindeki Press TV daha önce de Türkiye’ye defalarca saldırmıştı. Bunların sonuncusu Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ işgalini sona erdirmek için giriştiği harekât sırasında gerçekleşmişti.

Press TV’nin Türkiye’nin Kuzey Irak’ta terör örgütü PKK ile mücadelesini ve Katar’la ilişkilerini de saldırgan bir üslupla paylaşmıştı.

İran’da 1979 yılında gerçekleşen devrim sonrası Devrim Rehberliği, Cumhurbaşkanlığı makamının daha fazla yetkilere sahip oldu. Ordu, Meclis, Yargı başta olmak üzere çok sayıda kurumun yönetimi ya da direkt ya da dolaylı yoldan Devrim Rehberine bağlı.

Özel Haber: İran medyası Muhsin Fahrizade’nin öldürülmesini unuttu Türkiye’ye saldırdı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Guardian gazetesinin haberine göre, İngiltere dış istihbarat servisi MI6’nın Kıbrıs’taki İran istasyon şefi Norman Darbyshire, 1985 yılında verdiği röportajda ülkesinin darbedeki rolünü anlattı.

Granada TV’nin 1985 yapımı “İmparatorluğun Sonu: İran” belgeseli kapsamında yapılan ancak hiçbir zaman yayınlanmayan röportaj, deşifresinin bir araştırma esnasında bulunmasıyla yeniden açığa çıktı.

Darbenin 67. yıl dönümü olan 19 Ağustos’ta yayınlanacak “Darbe 53″te canlandırılarak gösterilecek röportaja göre, İngiliz istihbaratının ABD’yi darbeye katılmaya ikna etmesi yıllar sürdü. Bu arada MI6 ajanları, ajan devşirip, İran parlamentosu üyelerine bisküvi kutularına saklanan paralarla rüşvet verdi. Hatta MI6 ve CIA, Musaddık’ı devirmek için Şah Rıza Pehlevi’nin kız kardeşini bile ikna etti.

Anglo-İran petrol şirketini millileştirmişti

Darbyshire, röportajında “Plan, Şah’a sadık olduğunu düşündüğümüz birimlerin, radyo istasyonu gibi şehirdeki kilit noktaları ele geçirmesini içeriyordu.” dedi.

Nisan 1951’de iktidara gelen Musaddık’ın ilk icraatlarından biri, sonradan BP adını alacak Anglo-İran petrol şirketini millileştirmek oldu.

Ancak ajan Darbyshire, MI6’nın Musaddık’ı devirmek istemesinin ana nedeninin, İngiltere’nin, Musaddık’ın Sovyet etkisine gireceğinden korkması olduğunu söyledi.

İngiltere’nin ilk darbe girişimi kapsamında, 1951’de İngiliz Başbakan Yardımcısı Anthony Eden, üst düzey yetkililerine danışmadan, ajan Robert Zaehner’i Meclis üyelerine ve diğer önde gelen İranlılara rüşvet vermekle görevlendirdi.

“Darbe, 700 bin sterline mal oldu”

Bu süreçte 1,5 milyon sterlinin üzerinde para harcanmasına rağmen başarısız olundu ve sonrasında Darbyshire’dan şiddet de içerebilecek alternatif bir plan yapması istendi. Darbyshire, bu konuda, “Darbe, 700 bin sterline mal oldu. Biliyorum çünkü ben harcadım.” dedi.

Darbyshire’ın darbe planı, Musaddık’ın İngiltere ile ilişkileri kesip, diplomatlarını ve casuslarını sınır dışı etmesiyle Ekim 1952’de sekteye uğradı. Bunun üzerine Darbyshire, Beyrut’taki CIA yetkililerinin kapısını çalarak onları ikna etmeye çalıştı.

Darbeye soğuk bakan ABD’nin tavrı, Dwight Eisenhower’ın Ocak 1953’te başkan olarak göreve gelmesiyle değişti. Bundan sonra iki ülkenin istihbaratları birlikte çalışmaya başladı.

Hatta bir noktada, Darbyshire ve CIA’deki mevkidaşı Stephen Meade, Şah’ın kız kardeşi Eşref’i Paris’te ziyaret ederek, ondan Tahran’a gidip kardeşini ikna etmesini istediler.

– “Musaddık’ın kaderi göreve geldiği an belirlenmişti”

Darbyshire, Nisan 1953’te Musaddık’ın polis şefi General Mahmud Afşartus’un kaçırılmasını organize ettiği itirafında da bulunurken, generalin öldürülmesinin plan dahilinde olmadığını öne sürdü.

19 Ağustos 1953’te başarılı olan darbenin ardından Musaddık yargılandı ve 14 yıl sonra ölene kadar ev hapsinde tutuldu. Darbyshire’a göre, Musaddık’ın kaderi göreve geldiği an belirlenmişti.

İngiltere’nin darbedeki rolü bilinse de bugüne kadar İngiltere tarafından itiraf edilmiş değil. Bu nedenle röportaj, Londra’nın rolünün açıkça itiraf edilmesi açısından önem taşıyor.

İngiliz ajan 1953 İran darbesini anlattı: 700 bin Sterline mal oldu, ABD de yardım etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İran resmi haber ajansı IRNA’ya göre 19, Devrim Muhafızları Ordusuna ait bir gazetenin muhabirine göreyse en az 40 asker hayatını kaybetti.

İran Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Halkla İlişkiler Ofisi, kazanın dün Basra Körfezi’nde düzenlenen deniz tatbikatı sırasında Konarek savaş gemisinin destek fırkateyninden kaynaklandığını duyurdu.

Koranek savaş gemisi iskeleye çekilirken, olayın detaylarına ilişkin bilgi verilmedi.

İran ordusu yanlışlıkla kendi savaş gemisini vurdu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Trump, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “ABD donanmasına, denizde bizim gemilerimizi taciz etmeleri halinde herhangi bir İran gambotu ya da gambotlarını imha etmesi ve vurması talimatı verdim.” ifadesini kullandı.

ABD donanmasına bağlı beşinci filo, geçen hafta Devrim Muhafızları Ordusuna ait 11 sürat teknesinin, Basra Körfezi’ndeki 6 ABD gemisine tehlikeli bir şekilde yaklaşarak taciz ettiğini açıklamıştı.

Açıklamada, sürat teknelerinin yapılan uyarılara bir saat sonra yanıt verip bölgeden ayrıldığı ve herhangi bir çatışma yaşanmadığı bildirilmişti.

İran Savunma Bakanı Emir Hatemi, Devrim Muhafızları Ordusuna ait sürat tekneleri ile Basra Körfezi’nde bulunan ABD savaş gemilerinin karşı karşıya gelmesine ilişkin, “Basra Körfezi’nde istikrarsızlığın asıl faktörü, dünyanın diğer tarafından İran’ın sınırlarına gelen ve temelsiz iddialar ortaya atan Amerikalıların işgalci ve yasa dışı varlığıdır.” ifadesini kullanmıştı.

ABD ile İran gerilimi tırmanıyor: Trump gemilere vur emri verdi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

ABD tarafından Bağdat’ta düzenlenen hava saldırısıyla etkisiz hale getirilen İran Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı Kudüs Gücü’nün komutanı Kasım Süleymani’nin Ahmet Davutoğlu ile bağı ortaya çıktı.

Kendini Davutoğlu ile kıyaslıyormuş

2019’un Kasım ayında İran ile alakalı olarak New York Times tarafından sızdırılan 700 sayfalık İstihbarat Bakanlığı Raporu’nda, Türkiye ve Kasım Süleymani ilişkisi hakkında ilginç bir detay paylaşıldı. Raporda Süleymani’nin Ahmet Davutoğlu ile eski bir ilişkisi olduğu ifade edilirken, Süleymani’nin bir dönem kendisini Davutoğlu ile kıyasladığından söz edildi.

İstihbarat belgelerinde Davutoğlu-Kasım Süleymani detayı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

ABD yaptırımlarının İran halkını hedef aldığını söyleyen Nemeki, “Sizin de bildiğiniz gibi İranlılar, ABD tarafından sürdürülen ekonomik savaşın kurbanı oldu. Washington’un yaptırımları, İran vatandaşları için ilaç ve tıbbi malzeme tedarikini imkansız hale getirmiştir.” ifadelerini kaydetti. Nemeki, DSÖ Başkanı Adhanom’a “İlaçları tedarik edilemeyen Mukopolisakkaridoz (MPS) hastası yüzlerce İranlı çocuğun ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bilgisini size vermek istiyorum.”dedi.

ABD yaptırımları yüzlerce can alıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

ABD

ABD Aramco’nun vurulmasından neden mutlu oldu? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Örgüt’ten yapılan açıklamada ülkede 1 Ocak – 19 Nisan tarihlerini kapsayan sürede toplamda 236 bin vakaya rastlandığı ve bunun 105 bin 384’ünün 15 yaş altı çocuklardan oluştuğu ifade edildi.

Bu veriler toplam vaka sayısının yüzde 45’ini çocukların oluşturduğunu ortaya koyuyor. Yine rakamlar, geçen yılın aynı dönemine göre dokuz kez arttığını gösteriyor.

Yemen’de son zamanlarda meydana gelen şiddetli yağışların, sel baskınlarının ve yakıt sıkıntısının yanı sıra devam eden çatışmaların kolera vakasının oluşumuna zemin hazırladığına işaret edilen Save the Children açıklamasında gelecek aylarda hastalığın yayılma riskinin artabileceği uyarısında da bulunuldu.

Örgütün açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Yakıt sıkıntısına bağlı olarak fiyatlardaki ani artış, temiz su temini, kanalizasyon sistemlerinin düzgün çalışması ve çöp toplama işlemlerini sınırlıyor. Birçok aile, artan nakliye masraflarını karşılayamadığı için de çocuklarını sağlık merkezlerine götüremiyor. Çok sayıda kişi kamyonlardan temiz su almaya yolunu tercih ediyor. Ancak artan yakıt fiyatları, bazı insanları kirli su kaynaklarına yönelmeye zorluyor. Ülkenin kuzeybatısındaki Haccac gibi savaşın devam ettiği bölgelerde çatışmaların, hastalıklara karşı savunmasız olan 200 bin kişinin tek su kaynağına erişimini kesebileceği endişesi taşıyoruz. Save the Children, savaşın devam ettiği yerlerde kolera vakalarına yönelik rakamların çarpıcı bir biçimde artabileceği konusunda uyarıyor.”

2017’de yaklaşık 1 milyon kişiye bulaşan salgın 2018’de kısmen kontrol altına alındı.

Şubat ayında, uluslararası toplum Yemen’deki insani krize destek için 2,6 milyar dolar vaatte bulundu. Söz konusu meblağ, ülke genelinde insani ihtiyaçların karşılanması için gereken paranın yüzde 65’ini oluşturuyordu.

Ancak aradan geçen iki ayda bu vaatler büyük ölçüde gerçekleşmedi. Sağlık için gereken fonların sadece yüzde 4’ü, yetkili kurumlara verildi. Koleranın yayılmasını önlemede en önemli faktörlerden olan su, temizlik ve hijyen için uluslararası toplumdan gelen destek yalnızca yüzde 10 seviyesinde kaldı.

Yemen’de son 4 ayda 100 bin çocuk koleraya yakalandı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Pakistan ABD, İran ve Hindistan’ın üçlü kuşatması altında yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.