ABD’nin ırkçı adaletinden kurtuldu: “Ömrüm varken hayatın tadını çıkarmak istiyorum”

Yetkililer, maktulde bulunan spermin, adam kaçırma ve taciz gibi suçlardan cezaevine giren başka birine ait olduğunun belirlendiğini kaydetti. Bu kişinin 2020’de hayatını kaybettiği bilgisini verdi. Böylelikle 38 yıldan uzun bir süreden sonra demir parmaklıklardan kurtulan Hastings düzenlediği basın toplantısında, bugünün gelmesi için uzun yıllardır dua ettiğini ifade etti. Hastings, “Kimseyi suçlamıyorum, burada küskün bir adam olarak da durmuyorum ama sadece ömrüm varken hayatın tadını çıkarmak istiyorum.” diye konuşayım.

“Felaket bir adaletsizlik”

Bölge Savcısı George Gascon, yaptığı açıklamada, Hastings’e olanların felaket bir adaletsizlik olduğunu belirtti. Adalet sisteminin mükemmel olmadığını kaydeden Gascon, yeni bir delil öğrenildiğinde hızlıca harekete geçmelerinin görevleri olduğunu ifade etti. Roberta Wydermyer, 1983’de tecavüz edildikten sonra başından tek kurşunla vurularak öldürülmüştü.

ABD’nin ırkçı adaleti bir siyahinin daha hayatına mal oldu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

ABD polisi siyahi genci yatağında öldürdü

20 yaşındaki Donovan Lewis'a aile içi şiddet sebebiyle tutuklama emri çıkarılmıştı.

Lewis'ın evine baskın yapıldı.

Polis, siyahi gencin yatak odasının kapısını açar açmaz onu vurdu.

via: WKYC Channel 3 pic.twitter.com/tAJhiFildZ

— Batı Raporu (@BatiRaporu) September 3, 2022

ABD polisi, 20 yaşındaki siyahi Donovan Lewis‘ın hakkında “aile içi şiddet” ve “ateşli silahların uygunsuz kullanımı” nedeniyle yakalama kararı çıkarttı. Lewis hamile sevgilisini darp etmişti. Lewis’ın Colombus’taki evine baskın düzenleyen ABD polisi, K-9 köpeğiyle birlikte siyahi gencin uyuduğu odaya geldi. Polis kapıyı açar açmaz gence ateş etti. Bu sırada savunmasız genç yatağındaydı ve teslim olmak üzere ellerini kaldırmaya hazırlanıyordu. Lewis’i vuran ABD polisi, “Bir şeye uzanıyor gibiydi.” dedi. Ancak polis kamerasının kaydettiği görüntüler incelendiğinde Lewis’ın gerçekten de ellerini havaya kaldırmaya hazırlandığı görüldü. Lewis’ın acı kaybı için siyahi vatandaşlar sokaklarda eylemler düzenledi. Colombus polis teşkilatı, Lewis için soruşturma yapılacağının sözünü verdi.

ABD polisi bir siyahi genci daha öldürdü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Irkçılığa maruz kalanlar iş verenlere durumu bildirmiyor

TUC, yüz binlerce siyahi ve etnik azınlık çalışanın, iş yerinde ırkçı muamele, zorbalık ve ayrımcılık riski altında olabileceği konusunda uyardı ve tacize uğrayan kişilerin büyük çoğunluğunun bunu işverenlerine bildirmediğini duyurdu. Ankette, bunun nedeninin, büyük ölçüde ciddiye alınmama korkusu veya iş arkadaşlarıyla çalışma ilişkilerini nasıl etkileyeceği konusunda yaşadıkları endişeler olduğuna dikkat çekildi.

Yüz binlerce çalışan ırkçılıkla karşı karşıya

TUC Genel Sekreteri Frances O’Grady, ankete ilgili yorumlarda bulundu. O’Grady, “Bu rapor bir uyandırma çağrısı olmalı. Bakanların ve işverenlerin çalışanlarını korumaktan ve iş yerinde ırkçılığı önlemekten sorumlu olması için yasayı değiştirmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı. O’Grady, anketin, İngiltere’de işçilerin karşılaştığı muazzam yapısal ve kurumsal ayrımcılığa ışık tuttuğunu belirtti.”2022’de ırkçılığın hala kimin işe alınacağını, eğitileceğini, terfi ettirileceğini ve kimin rütbesinin düşürülüp işten çıkarılacağını belirlemesi utanç verici.” dedi. TUC’un İngiltere’de 3,9 milyon siyahi ve diğer etnik azınlıklardan çalışanı bulunuyor. Bu nedenle yüz binlerce çalışanın ırkçılığa maruz kaldığı düşünülüyor.

İngiltere’de etnik azınlıkların ırkçılığa maruz kaldığı belgelendi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İngiltere’deki hastanelerde ayrımcılık gözler önünde

İngiltere’de daha önce de siyahilere yönelik birçok araştırma yapıldı. Bu araştırmalar da etnik azınlık hastalarının ülkedeki bazı kanserler söz konusu olduğunda daha kötü sonuçlara sahip olduğunu ve sağlık deneyimleri bildirme olasılıklarının daha düşük olduğunu açıkça ortaya koydu. Özellikle belirli kanserler için bekleme sürelerindeki bazı farklılıklar ekstrem bir seviyede göze çarpıyor. Beyaz insanların özofagogastrik kanser (mide veya yemek borusu) tanısı alması için ortalama süre 53 gün olduğu görülürken aynı şekilde durumun Asyalılar için 100 gün olduğu biliniyor. Yani buna göre Asyalıların bekleme oranının beyazlara göre çok daha fazla olduğu açıkça görülüyor.

Siyahiler ve Asyalılar beyazlara göre dezavantajlı

Öte yandan kan kanserinin üçüncü en yaygın türü olan miyelomda beyaz insanlar için ortalama tanı bekleme süresi 93 gün. Siyahiler için ise bu süre 127 gün. Hükümet ve halk sağlığı merkezi NHS, sağlık hizmetlerinde etnik eşitsizliklerin üstesinden geleceğine defalarca kez söz verdi. Uzmanlar, bulguların, siyahilerin ve Asyalıların nasıl ve neden daha uzun süre beklediklerini anlamak ve bunun olmasını önlemek için ciddi adımlar atılması gerektiğini gösterdiğini söylüyor.

İngiltere’de hastanelerde ırkçılık yapıldığı ortaya çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

ABD’de siyahi bir çift, evin değeri yeniden belirlenmesini istediği için bir firmaya başvuru yaptı. Maryland eyaletinin Baltimore şehrinde yaşayan Nathan Connolly ve Shani Mott, gayrimenkul değerlerinin belirlenmesi alanında çalışan 20/20 Valuations şirketiyle, mortgage firması loanDepot’ya ırkçılık sebebiyle dava açtı.

Evimin değeri siyahi isem 472 bin, beyazsam 750 bin dolar

ABD’de yaşayan siyahi çift, evleri için çektikleri mortgage kredisinin yeniden gözden geçirilmesi ve artırılması için loanDepot’ya geçen yıl mayısta başvuru yaptı. Firma, Conolly ve Mott’un 2017’de 450 bin dolara satın aldığı ve 40 bin dolar masraf yaptığı evin değerinin 550 bin dolar civarında çıkabileceğini belirtti.

Ağırlıklı olarak beyazların yaşadığı Homeland bölgesindeki evin değerini ölçmek için gelen 20/20 Valuations çalışanı, yaptığı incelemede ev için 472 bin dolar değer biçti. Çift, bununla loanDepot’ya başvuru yaptı fakat talepleri reddedildi. Mortgage firması, evin değerinde öngörülenden çok daha az artış olduğu gerekçesiyle başvuruyu geçersiz saydı.

ABD’de beyaz olunca evin değeri değişti

ABD’nin tanınmış üniversitelerinden Johns Hopkins’in tarih bölümünde akademisyen olarak çalışan 44 yaşındaki Connolly, evin gerçek değerinin bu olamayacağını ve ayrımcılığa uğradığını düşündü. Akademisyen, aynı üniversitede çalışan beyaz bir meslektaşından kendilerini temsil edip, evin fiyatının yeniden değerlendirilmesi için başvuru yapmasını istedi. Conolly ve Mott, bu sefer evden aile fotoğraflarını da kaldırdı. Beyaz arkadaşlarının 20/20 Valuations’a yaptığı başvuruda evin değeri 750 bin dolara yükseldi.

Davada şirketin, evin değerini belirlerken mülkü Homeland’dekilerle değil, Baltimore’da siyahilerin ağırlıklı olarak yaşadığı mahalledekilerle kıyasladığı öne sürüldü. IoanDepot ise ayrımcılığa karşı olduklarını, değer ölçümlerinin üçüncü firmalar tarafından yapıldığını belirtti.

Evin değeri tenin rengine göre belirleniyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Amerika'da sıradan bir gün

Missouri eyaletindeki Summit Waves adlı su parkına girmek isteyen bir grup siyahi genç, görevliler tarafından engellendi.

Su parkının sahibi siyahi gençlere, "içeri girerlerse kendini rahat hissetmeyeceğini" söyledi. pic.twitter.com/k1B1ubTMJJ

— Yekvücut (@yekvucutcom) August 12, 2022

ABD‘nin Kansas şehrinin dışındaki bir su parkı, siyahi bir grubun parkta planladığı doğum günü partisini aniden iptal etti. Partiyi 17 yaşındaki Isaiah Evans için organize eden Chris Evans, Lee’nin Summit kentindeki Summit Waves Aquatic Facility’yi rezerve etmek için 1.900 dolarlık bir sözleşme imzaladığını ve Cumartesi günkü partide 250’ye kadar misafir ağırladığını söyledi. Ancak siyahi grup parka gelmeye başladığında tesise girişleri engellendi. Bay Evans, kendisi ve karısı şenliklere katılmak için parka giderken, bir park yetkilisinden “bu etkinliğin Lee’nin Zirve Dalgalarını temsil etmediğini ve rahatsız olduğu için rezervasyonumun iptal edildiğini” söyleyen bir mesaj aldığını söyledi. Siyahi grup, su parkının yetkilisiyle görüştü. Yetkili, kendilerine “sizin içeri girmeniz bizi rahatsız eder” şeklinde ırkçı yorumda bulundu.

ABD’de siyahi bir grup Missouri’deki su parkına alınmadı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Almanya’da bir lisede Türklere yönelik ırkçı ödev verildi

Almanya‘nın Duisburg kentindeki Krupp lisesinde, öğrencilere “Hansel ve Gretel” masalından esinlenerek oluşturulan ve Türkleri rencide eden ifadelerin yer aldığı “Murat ve Ayşe” ödevi verildi. Türklere yönelik ırkçı ifadelerin yer aldığı ödevde, Murat ve Ayşe’nin ormanda geçen hikayesinde, ormanda döner kebap aramasını konu eden bir metin yer aldı. Metnin sonunda öğrencilerden 4 soruya yanıt vermeleri istendi.

Avusturya’da Türk camisine saldırı düzenlendi

Viyana’daki Avusturya Türk İslam Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Birliği Merkez Camisi‘ne, kimliği belirsiz kişiler tarafından saldırı düzenlendi. Irkçı saldırganlar, 60’ın üzerinde cami derneği bulunduran Avusturya Türk İslam Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Birliği’nin (ATİB) merkez binasının giriş katında caminin camlarını kırdı.

İsveç’te Türk siyasetçiye ırkçı mektup gönderildi

İsveç’te Türk kökenli Farklı Renkler Partisi (Nyans) Genel Başkanı Mikail Yüksel‘e içinde “Ülkene dön, pis domuz” yazan mektup gönderildi. Ülkedeki ırkçılar Farklı Renkler Partisini hedef aldı. Partinin Genel Başkanı Türk kökenli Mikail Yüksel‘e ırkçı bir mektup gönderildi. “Ülkene dön, pis domuz” yazan mektupta ırkçıların Türk düşmanlığı bir kez daha gözler önüne serildi. Mektupta, Türkiye ve Müslümanlara yönelik ırkçı ifadeler de yer aldı. Yüksel, konuyla ilgili, “Bugün maalesef yine ırkçı bir tehdit mektubu aldım. Benim bu ülkede siyaset yapmamdan ciddi manada rahatsız olan gruplar var. Bunların başında Türkiye karşıtı terör örgütleri ve Müslüman karşıtı ırkçılar geliyor” diye konuştu.

Yurt dışındaki Türklere yönelik saldırılar artıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Alman halkı ülkedeki ırkçılığı kabul ediyor

Almanya Aile Bakanı Lisa Paus ülkede yaşayanların yüzde 90’ının ülkede ırkçılık olduğunu kabul ettiğini açıkladı. Lisa Paus, Berlin’de “Ulusal Ayrımcılık ve Irkçılık İzleme” kurumunun 5 bin kişiyle görüşerek yaptığı araştırma sonuçlarını duyurdu. Paus, ırkçılığın Almanya’da temel anayasal değerlere zarar verdiğini belirtti. Paus, “Araştırma sonucuna göre, Almanya’da yaşayanların yüzde 90’ı ülkede ırkçılık olduğunu kabul ediyor. İstesek de istemesek de ırkçılık her yerde ve hepimizi etkiliyor. Hatta ırkçılık sonucu hayatını kaybedenler oluyor.” diye konuştu. Araştırma, Almanya’da yaşayanların yüzde 22’sinin en az bir kere ırkçılık yaşadığını ortaya koydu. Araştırmada, Müslüman karşıtı ırkçılığın, Müslüman kadınları Batı toplumlarında “bütünleştirilebilir” bir azınlık olarak kurguladığı ve bu şekilde dışladığı ifade edildi. Almanya’da dini aidiyete odaklanmanın, daha önce “misafir işçi” veya “yabancı” olarak değerlendirilen nüfus gruplarının giderek daha fazla “Müslüman” olarak yorumlanmasının nedeninin, bir algı değişikliğinin sonucu olduğu aktarıldı.

Müslüman olmak tek başına bir “sorun”

Müslüman olmanın, tek başına bir “sorun” hatta bir “tehlike” olarak algılandığı kaydedilen araştırmada, dini mensubiyetin ırksallaştırıldığı dile getirildi. Araştırmaya göre, nüfusun dörtte birinden fazlası, sosyal gruplar arasındaki eşitsizliğin meşru olduğu fikrini paylaşıyor. Almanya’da birçok kişi hala insan ırklarının varlığına inanıyor. Irkçı grupların genç üyeleri arasında doğrudan ırkçılık deneyimleri daha sık hale geliyor. Almanya’da ırkçılığın varlığından neredeyse hiç kimsenin şüphesi olmadığı ifade ediliyor.

Almanya’daki ırkçılar yabancı kökenli kadını yaktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Siyahi bebekleri “timsah yemi” olarak kullandılar

Kölelik demişken… ABD’de kolonileşmenin başladığı 1776 yılından itibaren siyahilere uygulanan kölelik sistemi, 1865 yılında yürürlüğe giren yasayla resmi olarak kaldırılmış olsa da siyahiler 20. Yüzyıla kadar köle gibi çalıştırıldı. Üstelik sadece çalıştırılmadılar. Amerikalıların zulmüne, işkencelerine ve insanlık dışı muamelelerine de maruz kaldılar. Florida ve Louisiana gibi güney eyaletleri başta olmak üzere, ülke genelinde siyahi köleler insan statüsünde görülmüyordu. Çoğunlukla ev ve tarlalarda çalıştırılmak üzere satın alınan ve taşınır mal statüsünde görülen siyahiler, iki yüzyılı aşkın bir süre boyunca insanlık dışı muamelelere maruz kaldı. 19. ve 20. Yüzyıllar arasında Florida’da, timsahlar deri sektöründe kullanılmak için avlanılıyordu. Timsah avlamak için ise “bedava ve kaliteli” olduğu düşünülen “siyahi bebekler” kullanılıyordu. Siyahi kölelerin bebekleri zorla ellerinden alınıyordu. Köle sahipleri, bebeklerin masrafından kurtulmak için cüzi miktarlar karşılığında timsah avcılarına satıyordu ve bebeklerden toplamda hatırı sayılır paralar kazanıyorlardı. Timsahların kan kokusuna geldiğini fark eden avcılar, kimi zaman öldürdükten sonra derisini yüzdükleri bebekleri, bataklık kıyısında bulunan noktalara bağlayarak avlanıyordu. Kimi zamanlardaysa canlı kullanılan bebekler, aynı şekilde bataklık kıyısına bağlanarak ölüme terk ediliyordu.

“Benim küçük timsah yemim”

Siyahilerin insani duygulardan yoksun olduğunu düşünen köle sahipleri ve kölelik yanlısı medya kuruluşları ise bebeklere yapılan bu zulümleri belgeler nitelikte onlarla alay edici çizimler yapıyordu. O dönemlerde karikatürlere konu olan, korkudan ağlayan bebeklerin timsahlar tarafından yenmek üzere olduğu çizimler gerçekten kan donduruyor. Üstelik Amerikalılar bu iğrençliği “benim küçük timsah yemim” ifadeleriyle ninnilere bile konu etti. Çizgi romanlarla, şarkılarla, Hollywood filmleriyle ve tarih kitaplarıyla yaptıkları zulümleri meşrulaştırmaya çalışarak yıllarca tüm dünyayı aldatan Amerika, bugün aynı zihniyetini ve sömürü düzenini, sözde yenilediği politikalarıyla sürdürmeye devam ediyor. Her ne kadar kirli tarihiyle barışmaya çalışıyor gibi gözükse de Amerika’da, siyahilere karşı yapılan ırkçılık hâlâ hat safhada. “Özgürlükler ülkesi” Amerika, insanları kandırmayı ne zaman bırakacak dersiniz?

İnsan hayatı ne kadar değersiz olabilir? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Müslüman olmak tek başına bir “sorun”

Müslüman olmanın, tek başına bir “sorun” hatta bir “tehlike” olarak algılandığı kaydedilen araştırmada, dini mensubiyetin ırksallaştırıldığı dile getirildi. Araştırmaya göre, nüfusun dörtte birinden fazlası, sosyal gruplar arasındaki eşitsizliğin meşru olduğu fikrini paylaşıyor. Almanya’da birçok kişi hala insan ırklarının varlığına inanıyor. Irkçı grupların genç üyeleri arasında doğrudan ırkçılık deneyimleri daha sık hale geliyor. Almanya’da ırkçılığın varlığından neredeyse hiç kimsenin şüphesi olmadığı ifade ediliyor.

Almanya’da camilere saldırıların da sonu gelmiyor

Almanya’daki İslam karşıtları Müslümanların ibadethanelerine zarar vermeye devam ediyor. Müslüman ırkçıları bu kez Almanya’daki İslam Kültür Merkezi‘ne ateş açtı. Halle kentinde, içinde bir caminin de bulunduğu İslam Kültür Merkezi Derneği’ne üç el ateş edildi. Halle Emniyet Müdürlüğü konuyla ilgili açıklamada bulundu. İslam Kültür Merkezi’nin yakınında bulunan iki kişinin silah sesleri duyduğu ve 3 merminin bina cephesine isabet ettiği bildirildi. Karşıdaki apartmandan ateş edildiği bilgisi üzerine polis, bir dairede bulunan 2 silaha el koydu. Ev sahibinin siyasi suçlardan kaydı bulunmadığı ve olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği belirtildi. Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi‘nin sosyal medya hesabından da saldırıyla ilgili paylaşım yapıldı. Paylaşımda, Halle’deki camide bulunan inananların bir kez daha saldırıya hedef olduğu açıklandı. “Allah’a şükür bu kez kimse yaralanmadı. Müslüman düşmanlığı ve ırkçılık sözlerde kalmıyor” ifadeleri kullanıldı. Ardından da şüpheliyi yakalayan Halle polisine teşekkür edildi.

Alman halkının yüzde 90’ı ülkede ırkçılık olduğunu kabul ediyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.