ABD'de Müslümanlara yönelik saldırılara bir yenisi daha eklendi.

Florida'da bir ırkçı, Mısırlı çifte hakaretler yağdırdı.

"Onlar insan değil. Onlar Müslüman." pic.twitter.com/ekVcgOlirs

— Yekvücut (@yekvucutcom) April 15, 2021

ABD’de Müslümanlara yönelik saldırılara bir yenisi daha eklendi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Fransız hükümeti Kasım 2020’de İslamofobi ile Mücadele Kolektifini (CCIF) hiçbir gerekçe göstermeden kapatmıştı. Danıştay, hükümetin CCIF’yi kapatma gerekçesini açıklaması için belirli bir süre verdi ve bu süre doldu. Fransız hükümeti ise CCIF’nin neden kapatıldığını açıklama gereğinde bile bulunmadı. CCIF’nin avukatı Sefen Guez Guez, konuyla ilgili basın açıklaması yaptı. Guez Guez, CCIF’nin kapatma kararına itiraz için 31 Ocak’ta Danıştay’a başvurduğunu bildirdi. Ayrıca Danıştay’ın başvuruyu değerlendirerek 2 Şubat’ta İçişleri Bakanlığından kapatmanın gerekçeleriyle ilgili 2 ay içinde savunma istediğini de belirtti. “Bugün, 9 Nisan ve verilen süre doldu. Genelde kısır tartışmalar çıkarmak, haklarını savunanları cezalandırmak ve de sosyal ağlarda aşırı sağcı tezler yayarak mesnetsiz suçlamalarda bulunmak için acele eden İçişleri Bakanlığı, halen Danıştay’a savunmasını sunmadı.” ifadesinde bulundu.

“Bu karar siyasi ve fırsatçı bir karardı”

Avukat Guez Guez, CCIF’i öğretmen Samuel Paty’nin öldürülmesinde rolü olduğu gerekçesiyle kapatan ve bunu kanıtlayacağını bildiren İçişleri Bakanlığının savunma bile sunamadığını söyledi. Üstelik bunun CCIF’i kapatma kararının ne kadar siyasi, fırsatçı bir karar olduğunu ve gerekçelerinin zayıf olduğunu gösterdiğini belirtti. Danıştay, CCIF’nin başvurusunu İçişleri Bakanlığının savunması olmadan değerlendirmeye alacak. İçişleri Bakanı Gerard Darmanin, 2 Kasım’da Twitter hesabından, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron‘un talimatıyla ve Bakanlar Kurulunun kararıyla CCIF’nin kapatıldığını duyurmuştu. CCIF, daha önce ülkedeki faaliyetlerini durdurmuş ve çalışmalarını yurt dışında taşımıştı.

Fransa’da Müslümanların hayatı zorlaşıyor

Fransa’da Müslümanları hedef alan tasarı onların hayatını zorlaştırıyor. İslam karşıtı yasa tasarısı, kamuya açık alanlarda başörtüsü takmayı kısıtlıyor. Müslümanlara ait dernek ve sivil toplum kuruluşlarının finansmanı denetim altına alıyor. 3 yaşından büyük çocukların evde eğitim almasının önüne geçiyor. Dini veya başka sebeplerle hastaların doktorlarını cinsiyete göre tercih etmesi yasaklanıyor. Müslümanlar söz konusu olduğunda Fransa’da insan hakları, demokrasi ve özgürlükten bahsetmek tarih oluyor. Ülkede Müslümanlara uygulanan kısıtlamalar dünyanın dört bir yanından tepki çekse de Macron yönetimi İslam karşıtlığından vazgeçmiyor. Fransız siyasetçilerin Müslümanlara yönelik nefret söylemleri ise ülkedeki kargaşayı daha da artırıyor.

Fransız hükümeti, CCIF’yi neden kapattığını hâlâ açıklamadı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron‘un ve politikacıların Müslümanlara yönelik nefret söylemleri, ülkede İslam düşmanlığını körüklemeye devam ediyor. Son olarak Fransa‘da başörtülü gazeteci Nadiya Lazzouni’ye ölüm tehditleri içeren bir mektup gönderildi. Ülkedeki İslam düşmanı ırkçılar, gazeteci Lazzouni’ye gönderdikleri mektupta nefret söylemleriyle birlikte Müslümanları da hedefe koydu. Yapımcı ve gazeteci olan Lazzouni, sosyal medya hesabından konuyla ilgili açıklama yaptı. Lazzouni ölüm tehditleri aldığını, adresine tehdit dolu bir mektup geldiğini söyledi. Lazzouni, tehdit mesajına ilişkin çektiği fotoğrafı da paylaştı. Öte yandan Fransa’da Vatandaş İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Marlene Schiappa, İçişleri Bakanı Gerald Darmanin ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u da gönderisine etiketledi. Lazzouni, İslam düşmanı siyasetçilere, “Bu ölüm tehditlerine karşı bir şey yapacak mısınız?” diye sordu. Lazzouni, bugüne kadar yaptığı çalışmalarında ve söylemlerinde Fransa’daki gergin atmosferi unutturmaya çalıştığını ve her zaman insanlara umut mesajları vermeye çalıştığını söyledi.

“Çeneni kapat ve defol”

Başörtülü gazeteci Lazzouni’ye gönderilen mektupta nefret söylemleri ve ölüm tehditlerinin dışında Müslümanlara yönelik de ırkçı kelimeler kullanıldı.  Mektupta, “Çeneni kapat ve defol. (Başındaki) çaputun kalsın, daha iyi hedef alırız. Fransa’yı tanımıyorsun ama Fransızları tanıyacaksın.” ifadeleri yer aldı. Ayrıca Müslümanların çoğunlukla yaşadığı banliyölere yönelik de tehditler yapıldı. Öte yandan Bakan Schiappa da konuya ilişkin sosyal medya hesabından açıklamalar yaptı. Schiappa, “hiçbir farklı görüşün cinsiyetçi ve ırkçı olan söz konusu tehditleri haklı çıkarmayacağını” belirtti. Schiappa, tehdit ve hakaretleri kınadığını söyeleyerek, Lazzouni’ye şikayette bulunması durumunda yargının buna mutalaka karşılık vereceğini ifade etti. Aralarında Türklerin de bulunduğu çok sayıda gazeteci başörtülü gazeteciye destek mesajlarını iletti.

Fransa’da Müslümanlara yönelik saldırılar artıyor

Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İslam karşıtlığı, çıkarılan yeni yasa tasarısıyla kendini daha da çok gösteriyor. Sözde Radikal İslam’a karşı mücadele adı altında, ülkedeki Müslümanlara baskılar uygulanıyor. Camiler ve Müslüman  sivil toplum kuruluşları kapatılıyor. Irkçı söylemlerle Müslümanlara yönelik saldırılar da artıyor. Nitekim ülkede İslam karşıtı saldırılar, 2020’de bir önceki yıla göre yüzde 53 artmış durumda. Fransa İslam Konseyi’ne (CFCM) bağlı Fransa İslamofobi Gözlemevi Başkanı Abdullah Zekri geçtiğimiz günlerde ülkedeki İslam karşıtlığı ile ilgili açıklamalar yaptı. Fransa’da saldırıların en fazla Rhones-Alpes, Paca ve başkent Paris’in de içinde olduğu Ile-de-France bölgelerinde yaşandığını söyledi. Zekri, geçen yıl Müslümanlara yönelik 235 saldırı gerçekleştiğini bildirdi. Ayrıca bu rakamın 154 saldırı olan bir önceki yıla göre yüzde 53 arttığını belirtti. Fransa İslamofobi Gözlemevi Başkanı Zekri, 2020’de camilere yönelik saldırıların ise yüzde 35 arttığını kaydetti. Zekri geçen yıl CFCM’in merkezine veya yöneticilerin evine tehdit içeren 70 mektup gönderildiğini söyleyerek sanal ortamda İslam ve Müslümanlar hakkında yalanların ve Müslümanlara karşı nefreti körükleyen e-maillerin yayılmasının endişe verici olduğunu da belirtti.

Fransa’da başörtülü gazeteciye ölüm tehdidi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Almanya’da Sol Parti (Die Linke), meclise “Almanya’da Müslüman karşıtı ırkçılık ve Almanya’da Müslümanlara karşı ayrımcılık” başlığıyla bir önerge sundu. Ancak Federal Meclis Müslümanlara yönelik ırkçılık ve ayrımcılık mücadele önergesini reddetti. Sol Partili milletvekili Christine Buchholz önerge ile ilgili konuşulan oturumda söz alarak, Almanya’da neredeyse her gün bir camiye saldırı düzenlendiğini belirterek,  “Müslümanlara karşı yapılan suçlar gün geçtikçe şiddet içermektedir. Bu gelişmeler alarm vericidir” diye konuştu. Vekil Buchholz, Almanya’da sadece başörtüsü nedeniyle ırkçı saldırıya maruz kalan bir çok kadın olduğuna dikkat çekti ve “Gross Gerau’da bir başörtülü kadın sırf başörtüsü taktığı için saldırıya uğradı ve kimse ona yardım etmedi. Wolfsburg’ta bir imam iki haftada bir ölüm tehdidi almaya devam ediyor. Aşırı sağcı teröristler Müslümanlara karşı nefreti kendileri için itici bir güç olarak görüyorlar. Bunlar AfD’liler tarafından kışkırtılmaktadırlar” ifadelerinde bulundu.

“Camiye botlarla ve köpekleri ile girdiler”

Buchholz konuşmasına, Berlin’deki Mevlana Camisi’ne sabah namazı kılındığı esnada botlarıyla ve köpekleri ile giren Alman polisinin tutumunu eleştirerek devam etti, “Korona yardımı müracaatında usulsüzlük iddiasıyla yapılan bu baskınla ülkedeki dini kurumlar üzerinde potansiyel suçlu algısı yaratılmak istenmektedir. Oysa papazlık yapan bir dostum bana yanlış bir müracaat nedeniyle kiliseye böyle bir baskının tahayyül bile edilemeyeceğini söyledi” dedi.

“Müslümanlar günlük yaşamda ayrımcılığa uğruyor”

Sol Partili milletvekili Christine Buchholz, Almanya’da Müslümanların günlük yaşamda ayrımcılığa uğradığını vurgulayarak, “Türk ya da Arap isimli birisi ev bulmakta, iş bulmakta sorunlar yaşıyor. Bu durum, özellikle de başörtülü kadınlar için de geçerli. Kimse inancından dolayı dezavantajlı durumda olmamalı. Hükümetten eyaletlerle beraber Müslüman dini cemaatlerinin devletçe tanınmasını, Ayrımcılıkla Mücadele Yasası’nda reform yapılmasını ve Müslümanlara ilave danışmanlık hizmetleri verilmesini talep ediyoruz.” ifadelerinde bulundu.

Müslüman karşıtlığı ile mücadele önergesi reddedildi

Federal Meclis, Sol Parti’nin Müslüman karşıtlığı ile mücadele önergesini reddetti. Önergede, dini cemaatlere yönelik eşitsizliğin ortadan kaldırılması, camilerin güvenliğinin iyileştirilmesi, İslam konusunda manevi danışmanlık ve sosyal hizmetler ile diğer dinlerle eşit görülme gibi talepler vardı.

Almanya, Müslüman karşıtlığı ile mücadele önergesini reddetti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Hindistan’da aşırı milliyetçi Başbakan Modi yönetimi BJP’nin yönettiği Assam eyaletinde, İslami eğitim kurumlarının kapatılmasını öngören tasarı onaylandı. Reuters’ın haberine göre BJP idaresindeki Assam’da perşembe günü kabul edilen yasayla eyaletteki tüm İslami okullar hükümsüz kılınırken bu okulların “standartların altında kaldığı” öne sürüldü. Muhalif siyasetçiler bu adımın hükümetin Müslüman karşıtı politikasının bir yansıması olduğunu belirtti. Muhalefetteki Congress Partisi milletvekili Wajes Ali Choudhury, “Buradaki fikir Müslümanları ortadan kaldırmak” yorumunu yaptı. Assam eyaleti eğitim Bakanı Himanta Biswa Sarma, eyalette faaliyette bulunan, Müslümanlara ait 700’den fazla okulun, medresenin, kapatılacağını duyurdu. Aşırı sağcı Sarma, okulların Müslümanların elinden alınarak örgün eğitim veren kurumlara dönüştürüleceğini de belirtti. Muhalif siyasetçiler BJP’nin adımını Müslümanlara yönelik saldırı diye değerlendirdi. Muhalefetteki Congress Partisi milletvekili Wajes Ali Choudhury, “Buradaki fikir Müslümanları ortadan kaldırmaktır” açıklamasını yaptı.

Müslüman okullarının kapatılmasına tepki

Hindistan‘da basındaki haberlere göre, Assam eyaletinde medreselerin kapatılması kararı tepkilere neden oldu. 126 üyeli Assam Meclisinde kabul edilen medreselerin kapatılmasıyla ilgili düzenlemeye muhalefet partileri tepki gösterdi. Muhalefet liderlerinden Debabrata Saikia, açıklama yaparak iktidardaki Hindistan Halk Partisi (BJP) tarafından kabul edilen yasanın amacının partinin oylarını sağlamlaştırmak olduğunu söyledi. Saikia bunun bir “kutuplaştırma taktiği” olduğunu ifade etti. Ayrıca böyle bir yasaya gerek olmadığını söyledi. Eğitim Bakanı Himanta Biswa Sarma ise yasanın devlet tarafından işletilen medreseler için olduğunu belirtti. Assam’daki özel medreselerin kapatılması veya düzenlenmesi için herhangi bir adım atılmayacağını söyledi. Sarma, devlet medrese enstitülerinin, ilköğretim, lise ve yüksekokullara dönüştürüleceğini bildirdi. Muhalif parti temsilcileri uygulamayı eleştirirken, yaşanan olayın hükümetin İslam karşıtı politikalarının bir parçası olduğunu dile getirdi. Eğitim Bakanı Sarma, Assam vilayetinde faaliyet gösteren ve “medrese” olarak bilinen 700’den fazla okulun nisan ayına kadar kapatılacağını açıklamıştı.

Hindistan Başbakanı Modi’nin İslam karşıtlığı ülkedeki insanları ayrıştırıyor

Hindistan’daki Müslümanlara yönelik baskı ve şiddet, Pakistan’la yaşanan kriz ve aşırı milliyetçi Modi’nin seçimi kazanmasıyla sistematik bir şekilde arttı. Müslümanlar sokakta, işte hatta kendi evlerinde vahşice katlediliyor. Dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi Hindistan’da, yaklaşık 250 milyon Müslüman baskı ve şiddete maruz kalıyor. Bazı aktivist ve insan hakları savunucuları hariç, dünya basını ve kamuoyu Müslümanlara yönelik saldırıların artmasına her zamanki gibi önemsemiyor. Başbakan Narendra Modi’nin 2019 yılında yeniden seçilmesinden bu yana Hindistan’da toplumlararası gerginlik tırmanıyor. Modi, Müslümanları dışlayan tartışmalı bir vatandaşlık yasası getirmiş ve Hindistan’ın tek Müslüman çoğunluğu olan Jammu ve Keşmir’in uzun süredir devam eden özerkliğini kaldırmıştı. Hindu milliyetçi çeteler, Yeni Delhi’de bulunan Müslümanların evlerine ve işletmelerine saldırdı. Bu olaylardan binlerce Müslüman hayatını kaybetti.

Hindistan 700’den fazla Müslüman okulunu kapatıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Derginin Yazı İşleri Müdürü Stephen Brown, akademisyen Farhad Khosrokhavar’ın kaleme aldığı yazıyı, “editöryal standartlarına” uymadığı gerekçesiyle internet sitelerinden kaldırdıklarını açıkladı.

Yazının kaldırılmasına Fransız siyaset bilimci François Burgat ise Twitter hesabından, ” ‘Politico kabilesinin’ Fransız cumhuriyetçilerin baskılarına boyun eğdiği” eleştirisinde bulundu.

“Fransız entelektüeller, kutsallara hakareti övdü”
Fransa’da laikliğin, belli bir kesimin baskı aracına evrildiği ve adeta sivil bir din haline dönüştüğü belirtilen söz konusu yazıda, “Fransa, ülke içinde ve dışında köktenci laikliği için ağır bir bedel ödüyor.” değerlendirmesi yer aldı.

Yazıda, bu tür karikatürlerin ilk defa yayımlandığı Danimarka dahil Almanya, İngiltere, İtalya’da bu denli tepki görmediği, bunun “Fransa’nın aşırıcı laiklik formu ve kutsala küfrü benimsemesinin, ötekileştirilmiş bir azınlık grubu radikalize etmek” gibi basit bir nedeni olduğu ifade edildi.

Geleneksel olarak Fransız laikliğinin devletin tarafsız olmasını, kamusal alanda dinlere saygı duyulmasını gerektirirken, bugün çok radikal bir şekil aldığı ve tahammülsüzlüğe dönüştüğünün vurgulandığı yazıda ayrıca şunlara değinildi:

“Bu yeni tip sekülarizmin tanımlayıcı özelliklerinden biri kutsallara küfrü teşvik etmesi – özellikle (Hz.) Muhammed’in karikatürleri biçimindeki ölçüsüz ifadesi – oldu. Bu benimseme, dersinde karikatürleri gösteren öğretmenin öldürülmesinden sonra her şekilde gösterildi. Fransız entelektüeller, kutsallara hakareti övdü ve hükümetin ifade özgürlüğü hakkını savundu. Entelektüeller ifadelerinde daha dikkatli olmalıydı. Batı Avrupa’da kutsallara hakaret hakkı kanuni olarak tanınıyor ancak bu hakkı korumak ile Fransa’da olduğu gibi coşkuyla teşvik etmek başka şey.”

“Kutsala hakaret” adı altında karikatürlerin ölçüsüz kullanımının, en dindar olmayan Müslümanları bile aşağıladığı kaydedilen yazıda, sonuç olarak, provokasyon, karşı provokasyon ve bir toplum hayatının cehenneme çevrildiği bir fasit döngüye girildiği belirtildi.

“Fransa’da İslam karşıtlığının ülkeyi kısır döngüye soktuğuna” ilişkin makale yayından kaldırıldı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Cumhuriyet Savcısı Philippe Guemas da polislerce silahını bırakmadığı gerekçesiyle vurularak öldürülen şüphelinin üzerinde aşırı sağcı Kimlik Hareketi’ne ait “Avrupa’yı savun” yazılı yelek bulunduğunu belirterek, saldırganın “psikolojik bakımdan sorunlu” olduğunu, bu sebeple olayın terör saldırısı olarak soruşturulmayacağını açıkladı.

Ülkenin ana akım medyası, olayın gerçekleştiği ilk anlarda saldırganın “Allahuekber” diyerek yoldan geçenlere saldırdığını yazdı, ancak savcının “Saldırgan üzerinde aşırı sağcı Kimlik Hareketi yeleği bulunan 30’lu yaşlarda beyaz bir Fransızdı ve kesinlikle ‘Allahuekber’ diye bağırmadı.” açıklamasının ardından saldırganın kimliğine ilişkin bilgi vermedi.

Diğer yandan, saldırıya maruz kalan kişi kendisine silah doğrultanın Kimlik Hareketi’ne ait kıyafet giydiğini doğruladı ve silahı doğrultmadan önce Nazi selamı verdiğini ifade etti.

Macron Nice’teki saldırı için “İslamcı terör saldırısı” dedi
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Nice’teki saldırı için “İslamcı terör saldırısı” dedi ancak Avignon’daki saldırıyla ilgili açıklama yapmadı.

Nice’teki saldırının tüm Fransa’ya yönelik olduğunu belirten Macron, Fransa’nın Katoliklerle dayanışma içinde olduğunu ifade etti.

Nice kentindeki Notre Dame Kilisesi’nde düzenlenen, 3 kişinin hayatını kaybettiği saldırıdan yaklaşık 2 saat sonra ülkenin güneyindeki Avignon kentinde silahlı bir kişi saldırı girişiminde bulunmuştu. Üzerinde aşırı sağcı Kimlik Hareketi yeleği bulunan 30’lu yaşlardaki beyaz Fransız, Kuzey Afrika kökenli genç bir esnafa silah doğrultmuş, devriye gezen polislerce vurularak etkisiz hale getirilmişti.

Fransa, Avignon’daki saldırı girişimini, terör saldırısı olarak soruşturmayacak yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Bakan La Maire bazı belediyelerde yüzme havuzlarında kadınlara özel seanslara izin verilmesini terörist ideoloji olarak nitelediği siyasi İslam’a teslim olmakla bağdaştırdı ve korkaklık olarak tanımladı.

Le Figaro gazetesine verdiği mülakatta Le Maire, Fransız iş insanlarından dini ayrımcılıkla mücadeleye katkıda bulunmalarını istedi.

Siyasi İslam’ın Fransız milletini ve değerlerini yok ederek, tarihini baltalamayı amaçladığını iddia eden Le Maire, iş insanlarını hükümetin ayrımcılıkla mücadelesine katılmaya davet etti.

Macron, İslam’ı hedef göstermişti
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2 Ekim’de, hükümetinin “İslamcı ayrılıkçı” fikirlerle mücadeleye ilişkin bir yasa tasarısı hazırladığını ve 9 Aralık’ta Bakanlar Kuruluna sunacağını duyurmuştu.

“Cumhuriyetin ortağı olması için İslam’ın yapılandırılması gerekiyor.” ifadelerini kullanan Macron, “Fransa’daki Müslümanların ayrılıkçı” fikirleri savunan bir ideolojilerinin olduğunu, bu kişilerin kendi yasalarını Fransa’nın yasalarından üstün gördüğünü ileri sürerek İslam’ı hedef göstermişti.

Geçen hafta da İçişleri Bakanı Gerald Darmanin’in ülkedeki marketlerde helal gıda ürünlerine özel reyonların bulunmasından rahatsız olduğunu ve “cemaatçiliğin böyle başladığı” açıklamasını yapmıştı.

Fransa Ekonomi Bakanı, havuzlarda kadınlara özel seans ayrılmasını terörle bağdaştırdı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Rihanna, sahibi olduğu “SAVAGE X FENTY” markasının iç çamaşırı defilesi için ikinci kez sahneye çıktı. Rüyalar ve duygusallık temasından esinlenen Rihanna’nın, çeşitliliği yücelten “SAVAGE X FENTY” kadrosu, Bella Hadid’den Demi Moore’a kadar birçok model, şarkıcı, dansçı ve oyuncuya ev sahipliği yaptı.

Dans gösterileriyle yeni koleksiyonunu tanıtan Rihanna’nın gösterisinde kıyamet günü ile ilgili bir hadisin remix halinde kullanıldığı ortaya çıktı.

2 Ekim’de Amazon Prime’da çıkış yapan şovda Rihanna’nın, İslami hadis içeren bir şarkıyı kullandığı farkedildi. “Doom” adlı şarkının Coucou Chloe adlı Londralı yapımcı tarafından yapıldığı öğrenildi. Sanatçı daha önce, kıyamet günü alametleri ve dünyanın sonunu açıklayan hadislerden örnekleri içeren hızlandırılmış ses olduğunu itiraf etmişti. Alınan ses örnekleri, kıyamet günüyle ilgili hadislerin ritme karıştırılmış olarak kullanıldığını kanıtladı.

Sosyal medya kullanıcıları tarafından fark edilen durum kısa sürede tepki çekerek en çok konuşulanlar arasına girdi. Gösterinin bir parçası olarak islam dünyasına ait hadislerin kullanılması saygısızlık ve İslamofobi olarak değerlendirildi.

Rihanna, şovunda çalması için seçtiği şarkıyla islam dünyasına saygısızlık ettikleri ve İslamofobiyi normalleştirdikleri için dünyanın dört bir yanındaki müslümanların aşırı tepkisiyle karşı karşıya kaldı. Rİhanna ve ekibinden konuyla ilgili henüz bir açıklama gelmedi.

Rihanna’nın konser vermek için gittiği Abu Dhabi’de camii önünde çektirdiği tesettürlü fotoğraflar uygunsuz bulununca, şarkıcıdan camii avlusunu terk etmesi istendi. Fotoğraflarda kırmızı ruju ve ojeleriyle tesettüre girmesi tartışma yarattı.

Rihanna’nın şovunda Hadis-i Şerif remixi ile dans ettiler yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed nezaretindeki törende, mutabakat zaptına Türkiye adına İletişim Başkanı Fahrettin Altun imza attı. İstanbul’da tüm projenin komuta merkezi görevini görecek bir İletişim Merkezi kurulacak. Türkiye ve Malezya arasında mutabakatı imzalanan “İslamofobi ile mücadeleye yönelik İletişim Projesi” ile İslam karşıtı tutumlarla mücadele etmek için bir yapı oluşturulması amaçlanıyor.

Dünya çapında marka olacak

Operasyonel merkezinin İstanbul’da olmasına karar verilen İletişim Projesi, İslam ve Müslümanlara karşı kurumsal, yapısal ve söylemsel önyargı ve bağnazlık ile mücadeleyi hedefliyor. İslam hakkındaki olumsuz algının yok edilmesi, gerçek İslami değerler hakkında küresel çapta farkındalığın artırılması, Müslümanları İslam karşıtı tutumlara karşı destekleme amacına yönelik bilgi alışverişi için bir platform sağlanması, yanlış kanılar ve basmakalıp inanışları azaltmak amacıyla İslam dünyası ile Batı arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi, hoşgörü, birlikte yaşama ve kültürlerarası ilişkiler konularında farkındalık oluşturulması ve İslam karşıtı tutumlar ile mücadelede aşamalı olarak dünya çapında bir markaya dönüşülmesi de projenin amaçları arasında yer alıyor.

İngilizce kanal kurulacak

Tüm projenin komuta merkezi görevini görecek İstanbul’daki İletişim Merkezi’nin idaresinde daha sonra İslam karşıtı tutumlar ile mücadele odağında İngilizce yayın yapacak bir kanal kurulması da hedefleniyor. Merkez, odağında haberler, belgeseller, bilgilendirici videolar ile benzer diğer içeriğin paylaşılacağı dijital bir platformu işletecek. Küresel çapta içeriklerin geliştirileceği İletişim Merkezinde, dünya çapında İslam karşıtı tutumlar ile bağlantılı olaylar hakkında veri toplanması ve toplanan verilerin küresel farkındalık oluşturmak için kullanılması amacıyla bir çağrı merkezi de kurulacak.

Uluslararası mücadele gerekli

Proje kapsamında araştırma çalışmaları ve periyodik yayınlar yapılacak ve proje hedeflerine ulaşılmasına yönelik olarak konferanslar ve diğer etkinlikler düzenlenecek. İstanbul’daki İletişim Merkezinin kurulmasının ardından, iştirakçi ülkelerde bu merkezin şubeleri açılabilecek. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, projeye ilişkin yaptığı açıklamada, İslamofobi ile mücadele çatısı altında güçlü bir iletişim merkezi kuracaklarını belirterek, buradan uluslararası bir marka ortaya çıkacağına inandıklarını ifade etmişti. İslamofobi ve İslam karşıtlığına karşı uluslararası ve çok boyutlu bir mücadele gerektiğine işaret eden Altun, konunun hassasiyeti ve önemi dolayısıyla müstakil olarak bu mücadeleye odaklanmış bir girişimin ihtiyaç olduğunu dile getirmişti.

İslam karşıtlığıyla mücadelenin merkezi İstanbul yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.