Credit Suisse iddiaları reddetmeye çalıştı

Ayrıca mahkemede eski müdürün bir Bulgar çetesiyle bağlantılı olduğu söylenen katiller ve kokain ticareti yapanlarla ilgili bilgi edinmesine rağmen para yönetimini sürdüğü belgelendi. Duruşma sırasında söz alan eski müdür, yöneticilerin müşterileriyle bağlantılı iki cinayetin de bulunduğu olaylardan haberdar ettiğini, ancak işlemlere devam etmesinin söylendiğini ifade etti. Credit Suisse ise paranın kaynağının yasadışı olduğu iddiasını, eski bir Bulgar güreşçi ve çevresindekilerin yasal inşaat, kiralama ve otelcilik işleri yürüttüğünü öne sürerek reddediyor. Mahkeme, Credit Suisse’in ve eski çalışanının kokain ticareti yapan bir Bulgar çetenin 2004-2008 yılları arasında banka aracılığıyla karını akladığını iddialarını değerlendirdi. Ayrıca mahkeme hem suç örgütü ile yürütülen müşteri ilişkileri, hem de kara para aklamaya karşı kural uygulamalarının gözetimi açısından Credit Suisse içinde eksiklikler bulduğunu açıkladı.

Uyuşturucu çetesinin bankadaki servetine el konuldu

Kararda “Bu eksiklikler suç örgütünün servetini çekmesine fırsat verdi, ki bu bankanın eski çalışanını kara para aklayıcısı olarak hüküm giymesine temel oluşturuyor” ifadeleri kullanıldı. Kararda Credit Suisse‘in kara para aklamadaki rolüyle ilgili olarak “Şirket kurumsal zorunlulukları yerine getirseydi bu ihlalin önüne geçebilirdi” denildi. Credit Suisse savunmasında söz konusu olayın 14 yıl önceki bir soruşturmadan kaynaklandığını bildirdi ve “Banka sürekli olarak kara para aklama çerçevesini test etmekte ve zaman içinde evirilen düzenleyici standartlara göre güçlendirmektedir” diye konuştu. Mahkeme Credit Suisse’in uyuşturucu çetesinin bankadaki 12 milyon frankı aşkın değerdeki servetine el konulmasını ve bankanın o dönemdeki iç eksiklikleri sebebiyle el konulamayan 19 milyon franktan el çekmesini kararlaştırdı.

İsviçre bankası Credit Suisse kara para aklamayla ilgili davada suçlu bulundu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Dışişleri Bakanlığı pankartı protesto etti

Bern’de terör örgütü PKK yandaşlarınca miting düzenlenmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef gösterilerek “Kill Erdogan (Erdoğan’ı öldürün)” pankartı açılması Ankara’da tepkiyle karşılanmıştı. Dışişleri Bakanlığı, İsviçre’nin Ankara Büyükelçisi’nin Yardımcısı’nı çağırarak, terör örgütü yandaşlarının Bern’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan gösteri düzenlemesini protesto etmişti. Bakanlık, 26 Mart 2017’de İsviçre’nin Ankara Büyükelçisi Walter Haffner’in şehir dışında olması nedeniyle yardımcısını çağırarak Türkiye’nin konuyla ilgili tepkisini iletmişti.

İsviçre mahkemesinden terör yanlılarına beraat kararı

İsviçre mahkemesi, başkent Bern‘de Federal Parlamento binası önünde yapılan “Hayır” mitingi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hedef gösterildiği pankarta ilişkin davada, sanıkların beraatine karar verdi. Savcılık makamının 4 sanık için “günlük 32 ila 40 oranında kısmen şartlı, kısmen şartsız para cezası” verilmesini talep etmesine rağmen hakim, 4 sanığı akladı. İsviçre savcısı, kararın temyizi için henüz karar vermediğini, önlerinde 10 günlük temyiz süresinin olduğunu belirtti. Yoğun güvenlik tedbirleri İsviçre polisi, duruşmanın ikinci gününde de mahkeme içinde ve dışında yoğun güvenlik önlemleri aldı. Geçen ay görülen davanın ilk duruşmasında, basın mensuplarına zanlılara ilişkin hiçbir bilgi (yaş, ırk, renk ve cinsiyet) yayımlamayacaklarına dair belge imzalattırılmıştı. Mahkemede, medya mensuplarına, ‘mahkemenin gidişatını etkileyecek’ haberler konusunda sınırlandırmalar getirilmişti. İsviçre basınında yer alan haberlerde, mahkeme sürecinin emsal teşkil ettiği ve İsviçre ceza hukuku açısından ‘çığır açtığı’ ifadeleri yer aldı.

İsviçre mahkemesinden “Erdoğan’ı öldürün” pankartı açan terör yandaşlarına beraat yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Birleşmiş Milletler (BM), İsviçre‘deki Afrika kökenlilerin ırk ayrımcılığına uğradığını duyurdu. BM İsviçre hükümetine, ülkedeki yabancılara yönelik ırkçı uygulamalarla mücadele çağrısında bulundu. Birleşmiş Milletler (BM) Afrika Kökenli İnsanlar Uzmanları Grubu Başkanı Dominique Day, konuyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Uzmanların İsviçre’ye ziyareti sonrası ülkedeki ırkçı uygulamalara yönelik gözlemlerini belirtti. Day, “Siyahilere yönelik ırkçı fişlemeler ve polis kontrolleri, insanları aşağılayan, suçlu muamelesi yapan ve yaftalayan uygulamalardır” değerlendirmesinde bulundu. Bu eylemlerin güvenlik güçleri tarafından yapılmasının insan hakları ihlali olduğunu vurguladı. Day, uzmanların Ağustos 2018’den bu yana Zürih’teki Pöschwies Cezaevi’nde hücre hapsinde tutulan siyahi mahkum Brian K. ile de görüştüğü ifade etti. “Brian K’nin durumu, İsviçre’de sistematik hale gelen ırkçılığın açık bir örneğidir. Irk ayrımcılığı ve adaletsizlik, bu davanın her aşamasında kendini göstermiştir.” dedi.

“İsviçre hükümeti tedbir almalı”

Day,  İsviçre’nin adalet ve güvenlik mekanizmasında ırkçı uygulamaların giderek yayılmasından endişe duyduklarını söyledi. “Güvenlik güçlerinin görevi kötüye kullanma, zorbalık ve ölümcül şiddet kullanma gibi uygulamalarına yönelik soruşturmaların bağımsızlığı yeterli değildir” ifadelerini kullandı. Day, İsviçre hükümetinin ülkedeki ırkçı uygulamalara karşı somut tedbirler alması gerektiğini belirtti. Yetkililerin özellikle siyahilere karşı yapılan ayrımcılıkları ele alma çabalarını takdirle karşıladığını söyledi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, 14 Haziran 2021’deki açıklamasında, siyahi mahkum “Brian K’nin 15 günden fazla hücre hapsinde tutulmasının BM İşkenceye Karşı Sözleşmesi’nin açık ihlali olduğunu” dile getirmişti ve İsviçre hükümetini uyarmıştı. İsviçreli yetkililer 17 Ocak’ta, BM’nin tepkisini çeken hücre hapsini sonlandırmıştı. Ardından Brian K’yi koğuşa taşıyacaklarını açıklamışlardı.

İsviçre’de siyahilere yapılan ırkçılık yeni değil

İsviçre’de siyahilerin maruz kaldığı ırkçılık yeni değil. Nitekim 2018 yılında İsviçre‘de yapılan bir araştırma da bunu açıkça gözler önüne serdi. Nüfusun büyük bir bölümü ülkede siyahi vatandaşların ayrımcılığa uğradığını kabul etti. Ancak bunu küçük bir problem olarak gördüklerini dile getirdiler. İsviçre’de Federal İstatistik Ofisi (OFS) 2018’de “İsviçre’de birlikte yaşama” adlı bir rapor yayımlamıştı. Yapılan araştırmaya katılanların yüzde 76’sı, siyahi vatandaşların ev bulmada diğer insanlara göre ayrımcılığa uğradığına inandığını belirtmişti. Aynı orana yakın bir kesimin de yine siyahi vatandaşların işyerlerinde ayrımcılığa uğradığını kabul etmişti. Ankete katılanların yüzde 51’i siyahi vatandaşlara yönelik bu tutumu küçük bir problem olarak gördüğünü söylemişti. Araştırmaya göre vatandaşların büyük çoğunluğu günlük yaşamda siyahi vatandaşlara yönelik ayrımcılığı kabul ederken, hangi davranışların ayrımcılık olduğu ise kişiden kişiye farklılık göstermişti. Siyahi vatandaşların otobüste hakarete uğraması, hemşirenin siyahi bir hastayı muayene etmeyi reddetmesi ya da bir satıcının siyahi müşteriyi görmezden gelmesini katılımcıların yüzde 70’i ırkçı bir davranış olarak nitelendirmişti.

BM: İsviçre’de siyahiler ırkçılığa uğruyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İsviçre, dünyanın en zengin ülkelerinden biri olmasına rağmen ülkedeki evsizlerle ilgili sorun her geçen gün tırmanıyor. Geçtiğimiz günlerde evsizler ile ilgili sorunu çözmek için Basel yönetimi yeni bir yol önerdi. Evsizlik sorunuyla başa çıkmak için alışılmadık bir çözüm öne sürüldü. Ülkenin en kalabalık üçüncü şehri olan Basel’in yönetimi, evsizleri başka ülkelere göndermek istediklerini dile getirdi. Ülkenin yerel basınında çıkan haberlere göre Basel yönetimi, evsizlere Avrupa‘da diledikleri bir ülkeye gitmeleri için trenle seyahat kuponu düzenleyecek. Bunun yanında da evsizlerin ceplerine 20 İsviçre frangı (yaklaşık 22 dolar) koyacak. Diğer yandan bu planı kabul eden evsizlerden belirli bir süreliğine Basel’e veya İsviçre’ye dönmeyeceklerine dair bir sözleşme imzalamaları da isteniyor. Bu kuralı ihlal edenler ise ülkeden sınır dışı edilecek.

Alınan önlemin adı: Sokak temizliği

Le News basın organına göre, teklifi şimdiden 31 evsiz kabul etti. Basel Adalet Bakanlığı sözcüsü Toprak Yergu gazeteye açıklamalarda bulundu. Artık ülkede yaşayan evsizlerin böyle bir tedbir talep edebileceğini söyledi. Tedbiri eleştirenler ise alınan önlemlere “sokak temizliği” adını verdi. Bu, ülkedeki yetkililerin tepki çeken ilk önlemi de değil. 2014 yılında, Cenevre yetkilileri, evsiz bir kadına sokaklarda dilencilik yaptığı için 500 frank para cezası verdi. Le News, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin daha sonra kararı bozduğunu ve kadına bin 108 dolar değerinde tazminat ödendiğini açıkladı. 2016 yılında Vaud kantonundaki yetkililer bölgede dilenciliği yasakladı. Halkın tepkisine ve insan hakları gruplarının yasağı kaldırmaya yönelik sayısız girişimine rağmen, yasak hala yürürlükte.

2018’de de İsviçre’de dilenmek yasaklanmıştı

2018 yılında İsviçre‘de sokakta dilenen kişilere 100 İsviçre Frangı ceza uygulanması öngörüldü. Bu kişiler başkalarıyla veya yanında küçük bir çocukla dileniyorsa da bu ceza 500 ila 2000 Frank’a kadar çıkarılıyor. O dönemde Sosyal Demokrat Parti milletvekili Ada Marra, yasaya tepki göstermiş, güçsüz ve yoksul insanların bu uygulamayla daha da korunaksız hale geleceğini belirtmişti. “Fakirlerin suça teşvik edileceğini” söylemişti. Yasa tasarısı 60’a karşı 56 oyla mecliste kabul edilmişti. Eyalet Konseyi üyesi Beatrice Metraux, bu uygulamayla özellikle organize suç örgütlerinin durdurmak ve dilencilerin çocukları kullanmasının önüne geçmek istediklerini açıklamıştı. İsviçre’nin Cenevre Gölü’ne kıyısı olan Vaud Kantonu Nyon, Lozan ve Montrö şehirlerini içerisinde barındırıyor.

İsviçre: Evsizleri başka ülkelere gönderelim yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İsviçre‘de Türk sivil toplum kuruluşlarının çatı organizasyonu olan İsviçre Türk Toplumu’nun, Rümlang bölgesinde yer alan merkez binasının posta kutusunda patlamaya hazır bir bomba bulundu. Terör örgütü PKK yandaşlarının defalarca saldırılarına maruz kalan ve yıllardır yaşadığı evi terk etmek zorunda kalan İsviçre Türk Toplumu İTT Başkanı Şeref Yıldız, dün yaşanan olayla ilgili açıklama yaptı. Yıldız, “İTT posta kutusuna dün saat 13.30-14.00 arası bomba koydular. Kutunun kapağı açık olduğu için durumu fark ettim. Hemen polisi aradım” diye konuştu. Yıldız, polisin bombanın gerçek olduğunu kendisine söylediğini belirtti. “Polis, olayı çok ciddiye aldı. Hemen bölge kordon altına alındı ve tahliye başladı. Hatta kasabaya giriş ve çıkışlar kapatıldı. Bizi de binanın dışına çıkardılar” dedi.

“Bu tür tehditler bizi mücadelemizden döndüremeyecek.”

Yıldız, dün 16.00-20.00 arası 4 saat polise detaylı ifade verdiğini vurguladı. “İsviçreli yetkililere sorumluların bir an evvel bulunması ve hukuk önünde hesap vermesi çağrısında bulunuyorum. Tehditlerden dolayı Basel’de yıllardır yaşadığım evimden ayrılmak zorunda kalmıştım. Şimdi yaşadığım ikametgahı gizli tutuyoruz, polis de kayıtlara geçirmedi” ifadelerini kullandı. İTT Başkanı Yıldız, İsviçre‘deki Türk toplumunun menfaatleri için bildikleri doğrulardan taviz vermeden çalışmalarına devam edecekleri vurguladı ve şunları dile getirdi: “Burada Türk toplumu olarak barış ve huzur içinde yaşıyoruz. Türklerin İsviçre’ye entegrasyonu için öncülük yapıyoruz. Bu tür tehditler bizi mücadelemizden döndüremeyecek.” Yıldız, bombanın tahrip gücünün henüz belirlenemediğini ifade eden Yıldız, bombanın İsviçre polisi tarafından incelendiğini ve soruşturmanın devam ettiğini sözlerine ekledi.

Şeref Yıldız’ın evi son iki yılda 5 kez saldırıya uğradı

Terör örgütü PKK yandaşları, son aylarda İsviçre’deki Türk iş yerlerine ve kuruluşlarına yönelik saldırılar düzenledi. İsviçre Türk Toplumu İTT Başkanı Şeref Yıldız’ın evi, 17 Mart’ta terör örgütü PKK yandaşlarınca son iki yılda 5 kez saldırıya maruz kaldı. İsviçre Türk Toplumu İTT Başkanı Yıldız, çocuklarının artan saldırılardan tedirgin olması nedeniyle 18 yıldır ofisinin de yer aldığı evden çıkmak zorunda kalmıştı. İTT merkez binasının posta kutusunda bulunan bombanın PKK yandaşları tarafından yerleştirildiği üzerinde duruluyor.

İsviçre’de Türk toplumu merkezine bombalı saldırı düzenlendi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İsviçre’nin en büyük bankalarından olan Credit Suisse ırkçılık skandalıyla çalkalanıyor.

Skandal The New York Times’ın geçen yıl kasım ayında şu anki Credit Suisse CEO’su Urs Rohner’in doğumgünü partisinde yaşanan ilginç bir olayı sayfalarına taşımasıyla ortaya çıktı.

Habere göre 60. yaşını 70’ler temasıyla kutlayan Rohner’in doğumgününde siyahi bir hademe kılığında dansçı sahneye çıktı ve yerleri süpürerek dans etti.

Bunun üzerine bankanın bir öncesi CEO’su Fildişi Sahilleri doğumlu Tidjane Thiam, bu performansı ırkçı bularak partiyi terk etti. Aynı partide bulunan İngiliz ilaç şirketi GSK’nın CEO’su da Thiam’ın ardından partiden ayrıldı.

İsviçre’nin en büyük bankalarından olan Credit Suisse ırkçılık skandalıyla çalkalanıyor.

Skandal The New York Times’ın geçen yıl kasım ayında şu anki Credit Suisse CEO’su Urs Rohner’in doğumgünü partisinde yaşanan ilginç bir olayı sayfalarına taşımasıyla ortaya çıktı.

Habere göre 60. yaşını 70’ler temasıyla kutlayan Rohner’in doğumgününde siyahi bir hademe kılığında dansçı sahneye çıktı ve yerleri süpürerek dans etti.

Bunun üzerine bankanın bir öncesi CEO’su Fildişi Sahilleri doğumlu Tidjane Thiam, bu performansı ırkçı bularak partiyi terk etti. Aynı partide bulunan İngiliz ilaç şirketi GSK’nın CEO’su da Thiam’ın ardından partiden ayrıldı.

Credit Suisse CEO’sundan ırkçı doğumgünü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

?Dünyanın en pahalı 132 ülkesi sıralandı.

Bu sıralamada, temel insani harcamalar dikkate alındı.

??İlk sırada ise asgari ücretin 4 bin 100 İsviçre Frangı olması tartışılan #İsviçre var.

??En pahalı ilk 20 ülkenin 9’u Avrupa ülkesi.

??Türkiye ise bu listede sonlarda. pic.twitter.com/YxADalsD3M

— Yekvücut (@yekvucutcom) September 8, 2020

Dünyanın en pahalı ülkeleri hangileri? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Omega ve Longines markalarını da bünyesinde bulunduran grubun satışları yıl başından Haziran sonuna kadar geçen altı ayda yüzde 43 düştü.

Swatch’ın daha önceki krizlerde izlediği stratejinin tersine şirket bu kez daha fazla çalışanla yollarını ayırmaya yöneldi. CEO Nick Hayek, yaptığı açıklamada zorlu dönemlerde çalışan çıkarmak ile ilgili sorunun piyasa toparlandığında nitelikli personel bulmanın zor olduğunu söyledi. Bu yıl ise şirket açısından farklı görünüyor.

İşten çıkarmalar ağırlıklı olarak mağazalardan yapılacak. Üretim işçilerinin pozisyonları büyük ölçüde korunacak. 260 mağaza kapatan şirketin mevcut durumda 1,800 mağazası bulunuyor.

Swatch 2,400 kişiyi işten çıkarıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Hükümet tarafından yapılan açıklamada ekonomik nedenlerden dolayı bu tarihten sonra bazı şartların yerine gelmesi durumunda tedbirlerin adım adım kaldırılmasının göz önünde bulundurulabileceği belirtildi.

Sınır kontrolleri, en fazla beş kişinin bir araya gelmesi ve okulların kapatılması gibi tedbirlerin kaldırılabilmesi için ise uzmanlar yeni vaka, hastaneye kaldırılanlar ve ölüm sayısında gözle görülür düşüşler yaşanması gerektiğini belirtiyor.

Ülkedeyse vakit ekonomik anlamda daralıyor. Zira hükümet İsviçre ekonomisinin tarihinde hiç yaşamadığı bir daralma ile karşı karşıya bulunduğunu belirtiyor. Koronavirüsten dolayı bu sene ekonominin yüzde 10,4 küçüleceği tahmin ediliyor.

Bu daralmanın sadece 1,5 puan daha yüksek çıkması durumundaysa ülkede birçok şirketin iflas etmesi ve toplu işten çıkarmaların yaşanması söz konusu.

İsviçre’de tedbirler ekonomik nedenlerden dolayı kaldırılabilir yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Johannesburg’da bir ofis ve lisans sahibi olduklarını dile getiren Gaillard, “Bu iş potansiyelini daha da geliştirmek istiyoruz. Bazı bölgelerdeki varlıklarımızı sattık, bazı bölgelere de ilk kez gireceğiz. Bahamalar’daki işlerimizi sattık. Miami’de büyümek istiyoruz. Ancak asıl gelişme Türkiye’de. Özellikle de Türk müşterilerimiz olduğu için yakında İstanbul’da bir temsilcilik açacağız” diye konuştu.

Gaillard, İstanbul operasyonu için tarih vermedi ancak önümüzdeki birkaç ay içinde çalışmaların tamamlanacağını dile getirdi.

İsviçreli Banque Syz’in aldığı karar Türkiye için oldukça önemli. Zira birçok ülkede bankacılık faaliyeti daralırken, atılan bu adım finans sektörüne de cesaret verecek türden.

İngiltere merkezli gayrimenkul danışmanlık firması Knight Frank’ın raporuna göre 2019 itibarıyla Türkiye’de 1 milyon dolar ve üzerinde serveti bulunan kişi sayısı 164 bin 938.

2018’e göre yüzde 2’lik artış söz konusu ve gelecek 4 yılda ise 1 milyon doların üzerinde servete sahip kişi sayısının 183 bin 162 olması öngörülüyor.

Her ne kadar koronavirüs salgınından kaynaklı ekonomide yaşanacak daralma nedeniyle dolar milyoneri sayısında düşüş beklense de, olumsuz gidişin sınırlı olacağı konuşuluyor.

Bunun en önemli işareti de İsviçre’de kurulu, Avrupa’nın en önemli butik bankalarından biri olan Banque Syz’nin Türkiye’ye ilişkin aldığı karar.

Servet yönetimine yönelik iki iş kolu bulunan Banque Syz, Syz Wealth Management adlı birim ile özel bankacılık, Syz Asset Management ile de kurumsal yönetim gerçekleştiriyor.

İsviçreli Banque Syz Türkiye’ye geliyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.