Dünyanın en iyi sağlık sistemleri sınıfta kaldı

DSÖ’nün verilerine göre sağlık sistemi en verimli ülke Fransa. Listenin ikinci sırasında ise İtalya bulunuyor. Ancak koronavirüs salgını sürecinde bu iki Avrupa ülkesi de mücadelede sınıfta kalanlar arasındaydı. Fransa son yıllarda, liste başına yakışmayacak şekilde sağlık sisteminde önemli sorunlar yaşadı. Bir kez de pandemiyle sarsılan ülkede ciddi bir maske ve yatak krizi yaşandı. Sağlık çalışanları uzun süre maskesiz çalışmak zorunda kalırken, maske yetersizliği nedeniyle 100 bin yaşlının da hayatı tehlikeye girdi. Koronavirüsün Avrupa’da en fazla can aldığı İtalya’da ise hastanelerde artan yoğunluktan dolayı, sağlık personeli hayatta kalma ihtimali daha yüksek olan hastalara öncelik verdi. Böylece hiçbir ahlaki değere sığmayacak şekilde “umutsuz vakalar” ölüme terk edildi.

Yanlış önyargıların yıkıldığı ve sağlık sisteminin başarısızlığı artık aşikâr olmuş ABD’de Covid-19, yaklaşık 1 milyon insanın ölümüne sebep oldu. Maksimum kapasiteye ulaşan hastaneler, hediyelik eşya mağazaları ve otoparklardaki çadırlarda bakılan hastalarla gündeme gelen ABD’de tedavi görebilen hastalar da yüksek bedelli faturalarla karşılaştı. Ölümden dönen 70 yaşındaki bir Covid-19 hastasına 1 milyon dolardan fazla fatura geldi. Bu faturaya göre bir günlük yoğun bakım bedeli 9 bin 736 dolar. 2021 yılının başlarında ise yatak sayılarının sürekli azaldığı ABD’nin California eyaletinde, ambulanslara “Yaşama şansı az olanları hastanelere götürmeyin” talimatı verildiği ortaya çıktı.

Türkiye’nin mücadelesi ve şehir hastaneleri

Covid-19’a karşı stratejik hamleleriyle dünyaya örnek olan Türkiye ise bu dönemde hizmete aldığı hastaneleriyle adeta sağlık altyapısının gücünü ortaya koydu. Hastalara uygulanan ücretsiz PCR testinden evde bakıma, filyasyon ve izolasyon ekiplerinden yerli solunum cihazı üretilmesine, en etkili bulunan ilaçların ithal edilmesinden yerli aşı-ilaç çalışmalarına destek ve TURKOVAC’ın üretimine kadar; erken ve etkili adımlarla salgınla mücadele edildi. Şüphesiz mücadelenin en büyük kolu hastaneler ve kapasiteleriydi. Öncelerde “israf” olduğu söylenen, “ne gerek var” diye eleştirilen sağlık yatırımları bu süreçte on binlerce vatandaşın hayatının kurtulmasını sağladı. Özellikle Türkiye’ye yük olacağı söylenen 25 bin 298 yataklı 19 şehir hastanesi, pandeminin yükünü büyük ölçüde üstlendi. Koronavirüs salgını sürecinde; mevcut acil ve yoğun bakım yatak kapasitesi arttırılarak 6’sı tam donanımlı ve modern şehir hastanesi olmak üzere 17 yeni hastane açıldı.

45 günde biten 2 dev hastane

Dünya genelinde 6 milyondan fazla cana mal olan Covid-19 ile mücadelede, sağlık yatırımları durmanın aksine hız kazandı. Dev projelerle yeni ve nitelikli sağlık tesisleri, virüsle mücadeleye katkı sağladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yapılacağını duyurmasının ardından 45 günde tamamlanarak hizmete giren Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi ve Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi, mücadelenin en önemli merkezlerinden oldu. Tam teşekküllü ameliyathanelere sahip acil durum hastaneleri, ileri tıp teknolojileriyle donatıldı. Salgın döneminin başından şu ana kadar 1 milyonun üzerinde ayaktan, 8-9 bini yoğun bakım olmak üzere 50 binin üzerinde yatan hastaya hizmet veren Prof. Dr. Murat Dilmener ve Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastaneleri, yurt dışından gelen hastalara da şifa oldu. Pandeminin etkisinin iyice azalmasıyla normalleşme sürecine giren hastaneler, yeni bir afet ve salgın durumunda birkaç saat içinde yeniden acil durum hastanesi olarak hizmet vermeye dönüştürülebilecek şekilde planlandı.

Özetlemek gerekirse dünyada adını duyurmuş güçlü ülkeler ve en iyi sağlık sistemleri çökmenin eşiğine gelirken, Türkiye sağlık hizmetini kaliteden ödün vermeksizin vatandaşına sağlamayı başardı. Yıllar önce atılan adımların, sağlık yatırımlarının neticesinde Covid-19’a karşı verilen savaşta da galip Türkiye oldu.

Pandemi biterken bize ne öğretti? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İtalya’da koronavirüs sertifikası karşıtı göstericisi Stefano Puzzer, 1 yıl boyunca Roma’dan uzaklaştırma cezası valdı. Geçen ay Trieste kentinde liman işçilerinin gösterilerine öncülük eden Puzzer, Roma’da bir meydanda stant kurmuştu. Parlamento yakınlarında oturma eylemi başlatan Puzzer, siyasetçiler yanıt verene dek meydanda kalmayı planlıyordu. Puzzer, meydana kurduğu standa ülke liderlerinin isimlerinin yazılı olduğu sandalyeler de yerleştirmişti. Roma Emniyet Müdürlüğü, Puzzer’e Çarşamba akşamına kadar Trieste’ye dönmesi talimatı verdi. Bir yıl boyunca Roma’da kalmasını yasakladı.  İtalyan hükümeti, koronavirüs önlemleri kapsamında 15 Ekim’den itibaren tüm çalışanlara aşı sertifikası zorunluluğu getirmişti.

İtalya aşı sertifikası karşıtı göstericiyi ülkeden uzaklaştırdı

Koronavirüs sertifikasına sahip olmayan çalışanlar işten gelemeyecek. Ayrıca 1500 avro kadar para cezasın alacaklar. Hükümetin bu kararı ülkede aşı karşıtları ve koronavirüs belgesi zorunluluğuna itiraz edenler tarafından protesto edilmişti. Kuzeydeki liman kenti Trieste’de de liman işçileri birkaç gün boyunca gösteri düzenlemişti. Triesteli liman işçilerinin gösterisine Stefano Puzzer öncülük ediyordu. 15 Ekim Koordinasyonu isimli bir harekete önayak olan Puzzer, daha sonra da ülke çapındaki aşı sertifikası karşıtlarını bir araya getirmek amacıyla “Bizim gibi insanlar” isimli bir grup kurmuştu.

İtalya’da koronavirüs sertifikası karşıtına verilen ceza tepki aldı

Koronavirüs sertifikası karşıtı gösterilerde bulunan Stefano Puzzer’e Roma’dan uzaklaştırma cezası verilmesi tepki aldı. Sosyal medya kullanıcıları, Puzzer’e uygulanan yaptırımın diktatörlüğe yakışır bir karar ve otoriterlik belirtisi olduğu şeklinde yorumlar yaptı. 45 yaşındaki Puzzer, kendisinin koronavirüs aşısı yaptırdığını ancak bu belgenin zorunlu kılınmasına karşı çıktığını ifade etti.

İtalya koronavirüs salgınını ağır bir şekilde atlattı

Koronavirüs salgınını ilk tecrübe eden İtalya’da özellikle ilk dalgalar çok ağır geçmişti. Böylelikle hükümet, sıkı kapama tedbirlerini uygulamıştı. Hükümet, sosyal ve ekonomik hasara yol açan bu tedbirlere yeniden ihtiyaç duyulmaması için koronavirüs sertifikası şartının gerekli olduğunu belirtiyor. İtalya’da bugüne kadar 12 yaş üstü nüfusun yüzde 86’dan fazlası en az bir doz aşı yaptırdı. Ancak anketler de halkın büyük kısmının koronavirüs sertifikası zorunluluğuna destek verdiğini gösteriyor.

İtalya koronavirüs sertifikası protestocuları ülkeden uzaklaştırıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Avrupa’nın en büyük ekonomilerinden İtalya, Almanya ve İspanya ilk çeyrekte koronavirüs salgınında artan vakalarla daraldı. Fransa ise kısıtlamalara rağmen çok az büyümeyi başardı. Yavaş aşılamayla birlikte Avrupa Birliği’nin ekonomik toparlanma konusunda ne kadar geride kaldığı da büyüme rakamlarıyla ortaya çıktı. Euro bölgesinde bulunan 19 ülkenin büyüme rakamlarıysa neredeyse kesin bir iki dipli resesyonu gösteriyor. Bu dönemde ABD, hanehalkı harcamalarıyla yüzde 6,4 büyüdü.

Almanya, İtalya, İspanya geriledi

Almanya’da ilk çeyrekte ekonomi yıllık bazda yüzde 1,7 daralırken, İtalya’da yüzde 0,4 ve İspanya’da yüzde 0 ,5 geriledi. Bunun yanında sıkı karantina önlemleri uygulayan Fransa yıllık yüzde 0,4 büyüme gösterdi. Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip olan Almanya, ekonomistlerin beklentisinden daha fazla daralırken ülkedeki sıkı karantina önlemleri bu düşüşte etkili oldu.

İtalya’daki ekonomik daralma ise ülkenin çift dipli bir resesyonun içerisinde bulunduğunu gösteriyor. Başbakan Mario Draghi 260 milyar avro değerinde yeni bir harcama paketi planladığını açıkladı.

İspanya’da azalan tüketim ve yatırım ile birlikte büyümede dip görüldü. Hükümet ise AB’nin toparlanma fonunun devreye girmesiyle birlikte yılın ikinci yarısında bir toparlanma bekliyor.

Euro bölgesi’nin tamamı ise ilk çeyrekte yüzde 0,6 daraldı.

Avrupa’nın düştü Türkiye’nin büyüme beklentisi yükseltildi

Bloomberg‘ün 30 ekonomistin katılımıyla gerçekleştirilen ankette yılın ilk çeyreğine ilişkin büyüme beklentisi yüzde 3,4’ten yüzde 5’e çekildi. Yılın tamamına ilişkin büyüme beklentisinde de yukarı yönlü revize yapıldı. Daha önceki ankette yüzde 4,8 olan 2021 yılına ilişkin büyüme beklentisi son ankette yüzde 5 olarak kaydedildi.

Avrupa’nın en büyük ekonomileri zor durumda yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İtalya Temsilciler Meclisi Üyesi Giorgia Meloni'ni, Macron'u topa tuttu:

“Çözüm Afrikalıların Avrupa’ya göç etmesi değil, Afrika’nın Avrupalılardan kurtarılmasıdır." pic.twitter.com/ZJewTXFXv6

— Yekvücut (@yekvucutcom) April 18, 2021

İtalya Temsilciler Meclisi Üyesi Giorgia Meloni’ni, Macron’u topa tuttu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İtalya‘da İçişleri Bakanlığı kadına yönelik şiddet ile ilgili 2020 yılı raporunu yayımlandı. Ülkede karantinanın sona erdiği haziran ve ağustos aylarında şiddet vakalarının arttığı açığa çıktı. İçişleri Bakanlığı kadına yönelik şiddetle ilgili raporu Ekim 2020’de yayınladı. “Bu aşk değil” (Questo non amore) adlı rapora göre, kadına yönelik şiddet vakalarının koronavirüs (Covid-19) tedbirleri uygulamalarına göre bir yıl öncesine kıyasla değişkenlik gösterdiği açıklandı. Raporda, 2020’de sokağa çıkma yasağının uygulandığı mart ve mayıs ayları arasındaki kadına şiddet vakaları bir önceki yıl ile karşılaştırıldı. Sonuca göre kadın cinayetlerinin tüm cinayetlere oranının yüzde 56’dan yüzde 33’e düştüğü görüldü. Ancak karantina uygulamasının bittiği 2020 Haziran ayı ile Ağustos ayı arasındaki 3 aylık veriler kıyaslandığında ise bu oranın 2019 yılına göre yüzde 37’den yüzde 54’e yükseldiği ortaya çıktı.

İtalya’da kadına yönelik şiddet son bulmuyor

Aynı dönemlerde eski eş veya sevgili tarafından işlenen kadın cinayetlerinin oranı ise karantina döneminde 2019 yılındaki gibi yüzde 22 oranında kaldı. Bu oran yılın üçüncü çeyreğinde bir yıl öncesine göre yüzde 10 azaldı. Yüzde 26 olarak kaydedildi. 2020 yılında aile içi şiddet vakalarında kadınların şiddet mağduru olma oranı yüzde 81 olarak ifade edildi. Aile içi şiddet vakalarının yüzde 58’ini fiziksel şiddet, 33’ünü sözlü ya da kısıtlayıcı davranışlar, yüzde 9’u ise taciz veya tecavüz şeklinde olduğu açıklandı. Raporda, kadına karşı işlenen suçlarda failin yüzde 62 oranında kadının eski eşi veya evli olduğu eşi ya da sevgilisi olduğu söylendi. Şiddet vakalarının yüzde 33’ünü eş ya da sevgili, yüzde 29’unu da eski eş ya da sevgili oluşturdu. Rapora göre, vakaların yüzde 14’ünde fail, kadının ebeveyni ya da çocuğu oldu. İtalya‘da da kadına yönelik şiddetin durdurulamadığı böylece gözler önüne serildi.

İngiltere’de de kadına yönelik şiddet vaka sayısı 1 milyon 600 bin

İngiltere’de geçen yıl yaklaşık 1 milyon 600 bin kadın aile içi şiddete maruz kaldı. 2009-2018 yıllarında arasında 1425 kadın öldürüldü. AA muhabiri İngiltere’de kadınlara yönelik şiddet ve cinayetlerle ilgili bilgileri tüm bilgileri topladı. Bu bilgilere göre ise İngiltere’de kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri sayısı oldukça fazla. İngiltere Ulusal İstatistik Ofisinin geçen yıl yayımladığı “aile içi şiddet” başlıklı rapora da bunu açıkça gösteriyor. İngiltere’de 2020 yılında yaklaşık 1 milyon 600 bin kadın eşi, erkek arkadaşı ya da eski eşi tarafından şiddet gördü. İngiltere ve Galler Polisi, geçen yıl 1 milyon 758 bin 941 aile içi şiddet vakasını kayır altına aldı. Boşanmış kadınların evli olanlara göre daha fazla şiddete maruz kaldığı görüldü. Öte yandan en fazla şiddet görenlerse 20-24 yaş aralığındaki kadınlar oldu.

İtalya’da 2020’de kadına yönelik şiddet vakaları arttı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İtalya göçmenlerin yaşam hakkını koruyamamakla suçlanıyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi, İtalya‘nın, 2013 yılında Akdeniz‘de batan bir teknede yaşamını yitiren 200’den fazla göçmenin “yaşam hakkını koruyamadığının” tespit edildiğini açıkladı. Komitenin yaptığı yazılı açıklamada, 10 Ekim 2013 tarihinde Akdeniz’de yaşanan göçmen faciasının soruşturma sonuçları bildirildi. Kazadan kurtulan fakat ailelerini kaybeden üç Suriyeli ve bir Filistin vatandaşı ortak şikayette bulunduktan sonra Komite’nin kazayı araştırdığı ve kararını verdiği açıklandı. Komite’nin açıklamasında, İtalya’nın, 400’den fazla yetişkin ve çocuğu taşıyan batmakta olan tekneden gelen çeşitli imdat çağrılarına anında yanıt vermediği kaydedildi. Bunun sonucu olarak da 60’ı çocuk 200’den fazla düzensiz göçmenin hayatını kaybettiğine işaret edildi. Açıklamada, gece Libya’dan hareket eden bir balıkçı teknesinin denize açıldıktan birkaç saat sonra battığı belirtildi. Teknenin, İtalyan adası Lampedusa’nın 113 kilometre (70 mil) ve Malta’nın 218 kilometre (135 mil) güneyinde, uluslararası sularda Berberi bayrağı taşıyan bir tekne tarafından vurulduğu bilgisine yer verildi.

İtalya göçmenlerin çağrılarına yanıt vermedi

Göçmenler acil çağrıda buluncu ancak İtalya göçmenlerin çağrılarına yanıt vermedi. Yapılan yazılı açıklamada, teknede bulunanlardan birinin İtalyan makamlarını arayarak teknenin batmakta olduğunu ve koordinatları verdiği kaydedildi. Aynı kişi İtalyan acil yardım ekiplerini aramasına rağmen  öğleden sonra Malta arama ve kurtarma ekiplerinin bölgeye geldiğini aktardı. Öte yandan, açıklamada Malta devriye botunun olay yerine 17.50’de ulaştığında teknenin çoktan alabora olduğu vurgulandı ve  Malta’nın talebi üzerine teknenin battığı yere yakın bir bölgede olan İtalyan donanmasına ait bir geminin 18.00’de bölgeye intikal etmesi talimatı verildiği belirtildi.

İtalya göçmenlerin batan teknesine yardım edebilirdi

Açıklamada, acil duruma rağmen İtalyan operatörün sadece tekneden arayan kişinin telefonunu Malta Kurtarma Koordinasyon Merkezine iletmekle yetindiği bildirildi. Komite, aldığı tüm bu bilgilerle, İtalya’nın teknedeki 200’den fazla düzensiz göçmenin “yaşam hakkını koruyamadığının” tespit edildiğini duyurdu. Ölen göçmenlerin çoğunun Suriyeli olduğu belirtildi. Komite üyesi Helene Tigroudja, kazanın Malta arama ve kurtarma bölgesi içindeki uluslararası sularda meydana geldiğini belirtti: “Ancak konum gerçekten de İtalya’ya ve donanma gemilerinden birine en yakın konumdaydı. İtalyan yetkililer acil durum çağrılarının ardından hemen donanma gemisini ve sahil güvenlik botlarını bölgeye yönlendirmiş olsalardı, kurtarma gemisi, tekneye batmadan en geç iki saat önce ulaşmış olacaktı. Batan tekne İtalya’nın arama ve kurtarma bölgesinde yer almasa da, İtalyan makamlarının göçmenlerin hayatlarını kurtarmak için arama kurtarma görevini destekleme görevi vardı.”

İtalya göçmenlerin hakkını koruyamamakla suçlanıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İtalya’nın Napoli kentindeki Antonio Cardarelli Hastanesi’nde hasta sayılarının artması ve sağlık sisteminin zorlanması sebebiyle dramatik görüntüler ortaya çıkmaya başladı.

Cardarelli Hastanesi’ndeki acil bölümünde 4 hastanın daha yaşamını yitirdiğini bildirdi. Hastanenin acil servis birimindeki bir tuvalette yerde hayatını kaybetmiş yatan bir koronavirüs hastasına ait olduğu ifade edilen görüntüler durumun ciddiyetini ortaya koydu.

Görüntülerin sosyal medyada yayılması ülkede tepkilere neden oldu. Diğer yandan ülkede korona vak ve ölü sayılarında rekor üstüne rekor kırılıyor.

İtalya Sağlık Bakanlığı’nın günlük açıkladığı verilere göre, bugünkü 40 bin 902 kişiyle, salgının başladığı şubat ayından beri ülkede bir günde kaydedilen en yüksek günlük vaka sayısına ulaşıldı. Böylece salgın başından bu yana virüs kapan kişi sayısı toplam 1 milyon 107 bin 303 oldu. Aktif hasta sayısı 663 bin 926’ya, yoğun bakımda tedavi görenlerin sayısı 3 bin 230’a çıktı.

Hayatını kaybedenlerin sayısı son 24 saatte 550 artarak, 44 bin 139’a yükseldi. İyileşenlerin sayısı ise 11 bin 480 artarak, 399 bin 238 oldu. Bu arada, İtalya Tabipler Birliği, Cenova’da bir doktorun daha Kovid-19’dan yaşamını yitirmesiyle salgında ölen doktor sayısının 189’a ulaştığını açıkladı.

İtalya’da koronavirüslü hastalar, hastane tuvaletlerinde ölüyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Twitter hesabından konuya ilişkin açıklama yapan aşırı sağcı Salvini, “İtalya’yı ve İtalyanları koruma suçumu kabul edeceğim. Yaptım, çünkü bir senatör, bir bakan ve her şeyden önce bir İtalyan olarak ülkemin onurunu korumak benim görevimdi.” ifadelerini kullandı.

Salvini’nin cumartesi günü hakim karşısına çıkması bekleniyor.

“Kapalı liman” politikası izledi

İtalya’da Mart 2018’de senatör seçilen aşırı sağcı Salvini, 1 Haziran 2018’de kurulan 1’inci Giuseppe Conte hükümetinde İçişleri Bakanı olarak 14 ay boyunca görev yapmış, bu sürede uyguladığı “kapalı liman” politikasıyla düzensiz göçmen taşıyan teknelerin İtalya’ya yanaşmasına izin vermeyip, onları denizde bekletmesiyle gündem olmuştu.

Eski İtalya İçişleri Bakanı, göçmen davasında yargılanacak yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Sivil toplum kuruluşlarının işlettiği alarm hattı “Alarm Phone” tarafından yapılan açıklamaya göre yaklaşık 95 kişiyi taşıyan teknenin motoru, Orta Akdeniz’de Malta’ya bağlı arama-kurtarma bölgesinde bozuldu. Su almaya başlayan teknenin acil yardıma ihtiyaç duyduğu Malta ve İtalya’da yetkili birimlere bildirildi.

Alarm Phone bu sabaha karşı yaptığı açıklamada “yaklaşık 33 saat önce 95 kişiyi taşıyan bir teknenin tehlike altında olduğunu yetkililere bildirdik ama hala görünürde bir kurtarma çalışması yok” dedi.

Teknede yeni doğmuş bir bebeğin de bulunduğu, acil durum hattını arayan göçmenlerin “Suyumuz kalmadı” dediği belirtiliyor.

Bölgeden geçen “Heydar Aliyev” isimli bir yük gemisinin, göçmen teknesini uzaktan izlemeye aldığı ancak yardımda bulunmadığı da öne sürülüyor.

Uluslararası Göç Örgütü: Boğulma riski altındalar

Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Göç Örgütü de (IOM) bu sabah bir açıklama yaparak göçmenlere yardım çağrısında bulundu.

IOM çağrısında, “Libya’dan kaçmaya çalışan yaklaşık 95 göçmen hala Orta Akdeniz’de boğulma riski altında. Denizdeki tehlikeli vakalara yanıt vermenin devletler ve gemi kaptanları için ahlaki ve yasal bir yükümlülük olduğunu hatırlatırız” denildi.

İtalya 95 göçmeni taşıyan teknenin batmasını bekliyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Başta Yunanistan olmak üzere Güney Kıbrıs, Fransa ve aralarında İtalya’nın da olduğu ülkelerin oluşturacağı 4’lü koalisyonla; limanların kullanımı kolaylaşacak, ortak tatbikatlar yapılacak. Ülkelere ait şirketlerin Doğu Akdeniz’de yapacağı doğalgaz aramalarında güvenliği sağlanacak.

Rum medyası, 4’lü koalisyon kurma çalışmasına İsrail’in destek verdiğini ifade etti.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis de salı günü Atina’ya ziyaret gerçekleştirecek. Anastasiadis’in Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ile yapacağı görüşmenin tek gündeminin Türkiye olacağı ifade edildi.

Rum medyasına göre Anastasiadis ile Miçotakis arasında yapılacak görüşmede, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerine karşı bölgede yaşanabilecek senaryoların görüşüleceği belirtiliyor.

Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı 4’lü ittifak yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.