Katolik Kilisesi suiistimalleri kabul etti

Montreal Başpiskoposu Christian Lepine’nin de haberde görüşlerine başvuruldu. Lepine, tüm cinsel istismar vakalarının rapor edilmesinin mümkün olmadığını belirtti. Bazı istismar vakaları için hiçbir kayıt tutulmamasının da muhtemel olduğunu ifade etti. Lepine, “Bir kurban için olanları açıklaması on yıllar alabilir. Bu yüzden hala bazı vakalar olabileceğini biliyoruz.” diye konuştu.  Merkezi Vatikan’da olan Katolik Kilisesi, bir süreden beri taciz ve istismar iddiaları ile çalkalanıyor. Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus, Ocak 2022’de konuyla ilgili açıklama yapmış, Katolik Kilisesi mensuplarınca yapılan suiistimalleri kabul etmiş ve mağdurlar için adaleti yerine getirme taahhüdünü kararlı şekilde takip ettiklerini bildirmişti.

Yerli kadınları zorla kısırlaştırdılar

Kanada’da binlerce yerli kadının, kendi istekleri dışında kısırlaştırıldıkları ortaya çıktı. Konuyla ilgili hazırlanan haberde Saskatchewan Yerlilerinden Melika Popp’un görüşlerine yer verildi. Popp, “Bu doktorlar, bana yardım etmek için oradalarmış gibiydi” diye konuştu. CTV’nin yapmış olduğu habere göre, Kanada’da British Columbia, Alberta, Saskatchewan, Manitoba ve Quebec eyalet mahkemelerinin her birinde, zorla kısırlaştırıldıklarını ileri süren binlerce yerli kadını temsilen açılmış 5 dava bulunuyor. Kendisi de bir First Nation yerlisi olan haber ekibinden Creeson Agecoutay, konuyla ilgili araştırmalarda bulundu. Agecoutay’ın edindiği bilgilere göre, doğum için hastaneye giden yerli kadınların operasyon sırasında kısırlaştırıldığı ortaya çıktı. Özellikle sezaryen gerektiren durumlarda hamilelere bir onay formu imzalatıldığı açığa çıktı.

Kanada’da kilise personellerinin cinsel istismar olaylarına karıştığı belirlendi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Belçika’daki Katolik Kilisesi‘nde cinsel taciz vakalarının yaşandığı açığa çıktı. Ülkedeki Katolik Kilisesi hakkında 2020 yılında 59 cinsel taciz vakasının yaşandığı bildirildi. Bu sayının önceki yıllarda yapılan bildirimlerden çok daha fazla olduğu açıklandı. Kilisenin hazırladığı rapora göre, 2012’de kurulan “temas noktaları” geçen yıl 59 cinsel taciz bildirimi aldı. Bu sayı önceki 4 yılın toplamında 72 olmuştu. Geçen yılki cinsel taciz bildirimlerinin 16’sının tecavüz, 27’sinin şiddet içeren cinsel saldırı, 4’ünün ise çok uzun süreli cinsel taciz vakalarından oluştuğu belirtildi. Vakaların çoğunun eski tarihli olduğu dile getirildi. Bilinen faillerin yarısından fazlasının şu anda hayatta olmadığı söylendi. Kurbanların 32’sinin erkek, 27’sinin kadın olduğu, faillerin yüzde 95’inin ise erkeklerden oluştuğu kaydedildi. 16 vakada tacizin okulda, 18’inde kilisede meydana geldiği ifade edildi. Kurbanlardan 6’sının ise rahiplere yardımcı olan küçük yaştaki erkek çocuklar olduğu açıklandı.

Taciz vakaları yargıya taşınmadı

Kilisenin hazırladığı raporda, taciz vakaların yargıya götürülmesi talebi kabul edilmedi. Buna sebep olarak da “suçlamalara konu olayların az bir kısmının zaman aşımından muaf tutulabilecek olması” gösterildi. Taciz vakalarının sadece 11’i yargıya götürüldü. Bu olaylarda zaman aşımı bulunmayabileceği, ayrıca failin hala tehlike arz edebileceği dile getirildi.
Cinsel taciz bildirimlerini 46 vakada kurbanların kendisi, 3 vakada aileleri, 10 vakada ise başka kişiler yaptı. Bildirimlerin yüzde 61’inde taciz olayının üzerinden 30 yıl, yüzde 31’inde ise 40 yıldan fazla süre geçtiği belirtildi. Bildirimde bulunan kişilerin bazılarına 1000 ile 25 bin avro arasında değişen miktarlarda tazminat ödendiği bilgisi raporda yer aldı.

Avrupa ülkelerindeki kiliselerde taciz vakaları arttı

Katoliklerin merkezi Vatikan’da kiliseler içerisinde son yıllarda çocuklara yönelik cinsel istismar ve taciz iddiaları arttı. ABD, Avrupa ve Avustralya’daki Katolik kiliselerinde görev yapan birçok rahip ve kardinal son zamanlarda, ya pedofili olarak adlandırılan çocuklara cinsel taciz ve suistimalle ya da görev bölgelerinde yaşanan bu vakaları örtbas etmekle suçlanıyor. Özellikle, Katolik Kilisesi içinde Papa’dan sonra en önemli mevki olan kardinallik makamından olan Kardinal George Pell’in gözaltına alınması ve Eski Washington Başpiskoposu Theodore McCarrick’in papazlıktan men edilmesi konuyu daha fazla gündeme getiriyor.

Belçika’daki Katolik Kilisesi’nde cinsel taciz yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Polonya aynı zamanda 2005 yılında hayatını kaybeden Papa 2. Jean Paul’ün memleketi.

Polonya’daki küçük çocukların istismarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında ulaşılan bulgular, Roma Katolik Kilisesi’nin temellerini sarsan Şili, ABD, Avustralya ve İrlanda’daki taciz vakalarının ardından en yüksek rakam olarak kayıtlara geçti.

Polonyalı Katolik din adamları, geçen yıl, geçmiş yıllarda yaşanan istismarlardan ötürü mağdurlardan özür dileyerek söz konusu tacizlerin sebeplerini ve boyutunu değerlendirmek için veri toplamaya başlamıştı.

Araştırmada şu ana kadar toplanan verilerde, mağdurlardan 198’inin 15 yaşın altında çocuk olduğu belirlendi.

İstismar mağdurlarına yönelik faaliyetleriyle bilinen Polonya merkezli “Have no fear” (Korkusuz) isimli sivil toplum kuruluşu, 1950’lerin ortalarından bu yana yaşanan mağduriyetlerle ilgili hazırladığı ve 384 çocuğun din adamlarının cinsel tacizine maruz kaldığını belirlediği raporu geçen ay Papa Francis’e sunmuştu.

İnsan hakları aktivistleri ise söz konusu rakamların çok daha fazla olduğunu belirtiyor.

Sivil toplum kuruluşları sorunun gerçek boyutunun araştırılması, çocukların istismarı ile ilgili kilise belgelerine erişimin sağlanması ve cinsel suçları örtbas etmekten sorumlu bulunan din adamlarının kovulması için bir komisyon kurulması çağrısında bulunuyor.

38 milyon nüfusa sahip Doğu Avrupa ülkesi Polonya’da Katolikler nüfusun yüzde 85’ini oluşturuyor ve resmi verilere göre pazar günleri kiliseye giden kişi sayısı 12 milyonu buluyor.

Polonya’da 28 yılda 382 çocuk Katolik din adamlarının tacizine maruz kaldı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Eski Vatikan Ekonomi Bakanı, böylece uzun dönemdir taciz skandallarıyla sarsılan Katolik Kilisesi’nde çocuk istismarından hapse giren ilk üst düzey isim oldu.

Pell, bir dönem Katolik dünyasının ruhani lideri Papa’nın yakın danışmanları arasındaydı.

Melbourne Bölge Mahkemesi’nde görülen davada hakim, Pell’in 1996-2001 yıllarında başpiskoposluk yaptığı dönemde kilise korusunda bulunan 13 yaşındaki iki erkek çocuğa cinsel tacizde bulunduğuna hükmetti.

Televizyonlardan canlı yayınlanan duruşma esnasında, hakim Peter Kidd, Pell’e “iki kurbana karşı sert ve zorlayıcı bir cinsel saldırı gerçekleştirdin.” dedi.

Suçlamaları kabul etmeyen ve temyiz başvurusunda bulunan 77 yaşındaki Pell, Haziran’da temyiz, üç yıl sekiz ay sonra ise kefalet başvurusu yapabilecek.

Melbourn’de görülen davada mahkeme jürisi 12 Aralık 2018’de, Pell’in, Aralık 1996 ve Şubat 1997’de Melbourne Başpiskoposu olarak görev yaptığı St. Patrik Katedrali’nde o dönemde 13 yaşında olan iki erkek çocuğa tacizde bulunduğuna karar verdi.

27 Şubat’ta hakim karşısına çıkan Pell’in, karar duruşmasına kadar gözaltında tutulmasına hükmedilmişti.

Dava sürecinde hayattaki mağdurlardan birinin ifadesine başvuruldu. Diğer mağdur ise 2014 yılında aşırı dozda uyuşturucudan hayatını kaybetti.

Avustralya yönetimi geçtiğimiz yıl cinsel istismar mağdurları çocuklardan ve ailelerinden resmen ‘ulusal özür’ dilemişti.

Avustralya Kardinali, erkek çocuklara cinsel tacizden mahkum oldu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Bir rahibin tecavüzüne uğrayan eski rahibe Doris Reisinger, Papa Françesko’nun itirafının yeterli olmadığı görüşünde.

Reisinger “Kilise sadece inkâr edemeyeceği şeyleri itiraf ediyor. Bundan sonra doğru tepki verileceği konusunda da hiç umudum yok” dedi. Manastıra 2003 yılında 19 yaşındayken giren Reisinger, girer girmez manevi suikastle karşılaştığını, kitap okumaya ve dışarı çıkmaya izin verilmediğini anlattı. Ailesiyle iletişim dahi kuramayan eski rahibe, temizlik ve yemek yapmak gibi basit işleri yapmak zorunda olduğundan bahsetti. Beş yıl bu muameleye maruz kaldıktan sonra bir rahibin odasına gelip kendisine tecavüz ettiğini iddia etti.

Buna rağmen topluluğu terk etmesi üç yılını aldı. Ve ardından yaşadıklarını anlattığı kitabını yayımladığında başından benzer olaylar geçmiş kadınların kendisine ulaşarak, ona başlarından geçenleri anlattıklarını vurguladı.

Kilisenin bu vakalara cezai yaptırımlarla cevap vereceğini düşünmediğini belirten Reisinger, kilisenin olayları itiraf etmesinin yeterli olmayacağı görüşünde.

“Katolik Kilisesi sadece inkâr edemeyeceği şeyleri itiraf ediyor” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

3-5 Şubat tarihlerinde Birleşik Arap Emirlikleri’ni ziyaret eden Papa, bu ziyaretin ardından Roma’ya dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, Katolik din adamlarının rahibelere cinsel tacizde bulunduğu yönündeki haberlerle ilgili bir soru sorması üzerine Papa, “Doğru, bu bir sorun” dedi.

Papa Francesco, önceki Papa 16. Benedetto’nun bu konuda attığı bir adımı örnek göstererek “Papa Benedetto bir rahibe cemaatini lağvetme cesaretini göstermişti, çünkü din adamları ya da kurucusu tarafından uygulanan bir tür kölelik, hatta cinsel kölelik sistemi vardı. Bazen kurucular rahibelerin özgürlüğünü kısıtlıyor ve iş buraya kadar varabiliyor” dedi.

Kadınlara yönelik kötü muamelenin kültürel bir sorun olduğunu söyleyen Papa, “İnsanlığın bu konuda hala olgunlaşmadığını söylemek zorundayım: kadın hala ikinci sınıf olarak görülüyor. Her şey buradan başlıyor, bu bir kültürel sorun. Kadın cinayetlerine kadar varıyor” diye konuştu.

Katolik Kilisesi içinde de bu sorunun mevcut olduğunu kabul eden Papa, şöyle devam etti:

“Bunu yapan rahipler, hatta piskoposlar bile oldu. Ve bu hala devam ediyor. Uzun süredir bu konu üzerinde çalışıyoruz. Bazı din adamlarını görevden uzaklaştırdık, bir yozlaşma türü olan bu fenomenin görüldüğü bazı cemaatleri lağvettik. Daha fazlasını yapmak gerekir mi? Evet. Bunu istiyor muyuz? Evet.”

Bu konuda çalışmayı sürdürdüklerini belirten Papa, “Ben bu konuda ileriye gitmek istiyorum” dedi.

Geçen yıl Kasım ayında, dünya genelinde 500 binden fazla Katolik rahibeyi temsil eden bir dernek, bu konudaki “sessizlik ve gizlilik kültürünü” kınayarak rahibelere taciz vakalarını ihbar etmeleri çağrısı yapmıştı.

Son olarak bu ay başında, Vatikan’ın resmi yayın organı Osservatore Romano’nun ilavesi, “Kadın, Kilise, Dünya”, bu konuda bir makale yayımlayarak rahibelerin yıllardır karşı saldırıya maruz kalacakları korkusuyla işlenen suçları ihbar etmediklerini yazmıştı.

Makalede, bazı rahibelerin hamile kaldığı, bazen kürtaja zorlandıkları, bazense rahiplerin çocuklarını kabul etmeyi reddettikleri belirtiliyordu.

Papa Francis Katolik din adamların sapıklıklarını itiraf etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Lyon kentinde üç gündür süren davada Barbarin ile birlikte hakim karşısına çıkan beş din adamı için de ceza istenmedi.

Savcılık, kararına gerekçe olarak “doğruluğu kanıtlanamayan iddiaların zaman aşımına uğraması”nı gösterdi.

Din adamları, 1989 ila 1991’de yaşanan taciz vakalarının üstünü örtmekle suçlanıyordu.

Bir dönem geleceğin papası olarak görülen ve Fransız Katolik Kilisesi’nde adı skandala karışan en üst düzeydeki din adamı Barbarin’in, ceza almasa bile en kutsal makama getirilmesine artık ihtimal verilmiyor.

68 yaşındaki kardinalin, skandalla ilgili 2016’da verdiği bir röportajda “Tanrı’ya şükürler olsun ki çoğu suçlama zaman aşımına uğradı.” demesi büyük tepkilere neden olmuştu.

Duruşmada bu tepkilere de yanıt veren Barbarin, kendini doğru cümlelerle ifade edemediğini söyledi ve olaya etkili müdahalede bulunamamasını da Vatikan’dan aldığı skandallardan uzak dur direktifine bağladı.

Fransa tacize göz yuman Kardinal Barbarin’e ceza talep edilmedi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Illınois Başsavcısı Lisa Madigan tarafından hazırlanan rapora göre, kilisede cinsel istismarda bulunmakla suçlanan 500’den fazla rahibin adı, Illınois Katolik Piskoposluk Bölgesi’nin bu konuda yayımladığı listede yer almadı.

Raporda, Kilise’nin cinsel istismar mağdurlarının suçlamalarını araştırmaktan kaçındığı ve bu iddiaları örtbas etmek için çeşitli bahaneler uydurduğu ifade edildi.

Chicago Başpiskoposu Blase J. Cupich, yazılı açıklamasında,”Rahiplerin cinsel istismar eylemlerini cezalandırmakta gösterdiğimiz başarısızlıktan dolayı bir kez daha tüm kilise adını üzüntümüzü belirtmek istiyorum. İstismar mağdurlarının cesareti kilise tarihindeki bu karanlığa ışık tuttu.” ifadelerini kullandı.

Öte yandan ocak ayında Başsavcı Madigan’dan görevi alacak Kwame Raoul da bu soruşturmayı devam ettireceğini açıkladı.

ABD’nin Pensilvanya Başsavcısı Josh Shapiro, 2 yıllık bir soruşturmanın ardından ağustos ayında çocuklara yönelik cinsel istismarların Pensilvanya ve Vatikan’daki kıdemli kilise yetkililerince ”sistematik” bir şekilde örtbas edildiği sonucuna ulaştıklarını söylemişti.

Sadece Illinois Kilisesi 500’den fazla sapık rahibin ismini gizledi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Almanya Katolik Kilisesi’ndeki cinsel istismarlar 70 yıldır devam ediyormuş yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

PKK’ya verdiği destek ile bilinen Zuhal Demir, Belçika medyasına yaptığı açıklamada, “Okul ev gibidir. Orada kendinizi özgür hissetmelisiniz. Oraya başörtüsü yakışmaz” dedi. Bu nedenle ülke genelindeki okullarda başörtüsünün yasaklanmasını önerdi.

Bakan Demir’in okullarda genel başörtüsü yasağı önerisine, ülkedeki birçok okulun bağlı olduğu Katolik Eğitim Kurumları Yönetimi karşı çıktı. Katoliklere göre, başörtüsü yasağı getirmek siyasetin işi değil.

Demir, önerisine gerekçe olarak giderek daha fazla küçük yaştaki kız çocuğunun başörtüsü takmaya zorlanmasını gösterdi.

Demir, “Okullarda bu eşitsizliği normalleştirmemelisiniz. Onlara daha sonra kendi seçimlerini yapabilmeleri için eşitliği tattırmalısınız” görüşünü dile getirdi.

Ancak bu öneri, ülkedeki okulların büyük bölümünün bağlı olduğu Katolik Eğitim Kurumları Yönetimi karşı çıktı. Katolik eğitiminin başındaki isim olan Lieven Boeve, başörtü yasağının hükümetin işi olmadığını söyledi.

Belçika’nın Türk düşmanı bakanı Zuhal Demir bu kez baltayı taşa vurdu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.