FETÖ’nün MİT imamı Karabulut’a Almanya’da lüks ev

FETÖ’nün eski Türkiye emniyet imamı Temel Alsancak adına açılan hesap, şunları kaydetti:

“Dr. Sinan hakkında yazılanlara ek olarak: Ülkeyi mağdur ettiği insanlar gibi zor şartlarda terk etmedi. Yunanistan bariyerinde de takılıp ikinci çileyi çekmedi. Almanya’da sığınma hakkını kullandı. Bu esnada NRW’den Sami ve Cihan’a haber edip ilgilenmeleri talimatını verdik. Kendisine ikamet yeri olarak gösterilen bölgeden ayrılıp Köln’e gelebilmesi için 3700 euro maaşla çalışıyor gösterdiler. Nasıl olsa böyle bir maaş ile iş bulan birisinin ikamet izni çabuk çıkar diye evi ayarlandı. Bahçeli ve lüks muhitte bulunan ev, ikamet izni geç çıkmasına rağmen 2 yıla yakın boş bekletildi. Ev arayan onlarca mağdur olmasına rağmen kirası ödenen evde bu süre zarfında beyefendi sadece bir iki defa gelip mangal yakıp geri döndü. Herkesin çile çektiği süreç bazıları için turistik geziden ibaret. Gören gözler için aşikâr…”

“Ev 2 sene boş durdu”

Temel Alsancak adına açılan hesap, FETÖ’nün MİT imamı Murat Karabulut’un örgütün diğer elemanlarından farklı muamele gördüğünü belirterek şu ifadeleri kullandı:

“O kadar kazanılmış hak görüyordu ki sormak, itiraz etmek aklına bile gelmedi. Bu kadar insan kamp, Heim köşelerinde sürünürken bu denli ayrıcalıklı muamele hak mıydı, helal miydi? Üstelik binlerce insan mağduriyetinden 1. derece sorumlu olan birisi olarak bu mükafat şöyle dursun ‘ben göz önünde olmayayım, farklı muamele görmeyeyim’ diyemedi. ‘Benim için harcanan bu denli mali imkân ile Türkiye’de Yunanistan’da kaç aile geçim sağlar’ diyemedi. ‘Bu paralar birinin şahsi parası değil, kamuya ait, hesabı zor olur’ diyemedi. ‘Ev bulmanın bu kadar zor olduğu dönemde 2 sene boş rezerve edilen evi ihtiyaç sahibi birine verelim’ diyemedi. lmanelle Str. Rodenkirchen’ deki evin sahibi M.İ.oğlu diğer dairelerin tamamını kader ortaklarına verirken gelen talimat ile bu usulsüzlüğe göz yumdu.”

Örgütün üst yönetimine ironik eleştiri

FETÖ’nün mahrem imamı Temel Alsancak adını taşıyan hesap, Murat Karabulut‘u ve örgütün üst kadrosundan Mustafa Özcan ile Mustafa Yeşil’i ironi yaparak topa tuttu:

“Sami ile Cihan, Mustafa Özcan’dan gelen talimata adeta taparcasına biat ederek çevredekilerin yüzüne bakarken yüzleri kızarması bir yana Yaradan’a nasıl hesap vereceklerini düşünmediler. ‘Nasıl daha iyi takla atarız, nasıl konumumuzu koruruz’ derdine devam ettiler. Şimdi gerçekten öldü diye gündem yapılıyor: Be birader zaten hiçbir zaman sizden biri gibi yaşamamış ki sizin için çok önceden ölmüş. Gel gör ki bunu anlayabilen yok denecek kadar az. Bizi eleştiren bu tip değerlendirmeler için ahlak, insaf, izan kastıranlar; Biz on binlerce insanın hayatlarını, çocuklarının geleceğini rezil ettik. Siz hala neyin peşindesiniz? Açın gözünüzü, hele bizimle iş tutanlar utanın kendinizden kan ağlayan insanların sırtından inin. Mustafa Özcan, Mustafa Yeşil, ben ve bizim ekip açık ve net bir şekilde “haramzadeyiz” söylediğimiz yalanlara utanmadan devam ediyoruz, bunu görmemek imkansız. Siz nasıl oluyor da anlamıyorsunuz? Daha ne olmasını bekliyorsunuz? Anlaşılır gibi değil.”

KAYNAK: FETÖ GERÇEKLERİ

FETÖ’nün MİT imamı gündemden düşmüyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

FETÖ’nün MİT imamı Murat Karabulut kimdir?

“Dr. Sinan” kod adlı Murat Karabulut, örgüt içerisinde despotluğuyla ve FETÖ elebaşından aldığı imtiyazlarla biliniyordu. FETÖ’nün mahrem imamı Özgür Kaya, Karabulut hakkında birtakım itiraflarda bulunmuştu. Kaya’nın itiraflarına göre, FETÖ’nün MİT imamı Karabulut Altunizade FEM dershanesinin 5’inci katında örgüt elebaşı Fetullah Gülen’den aldığı talimatla FETÖ’nün MİT imamı olarak görev yapmaya başladı. 2010 yılına kadar MİT mahrem yapılanmada tek başına faaliyet gösterdi. Üst düzey isimler de kendisine saygı duyuyordu. Karabulut için “Dediği kanun olarak kabul ediliyordu” diyen Kaya, şu itiraflarda bulundu:

“Örgüt içerisinde 2 tip abi profili var. Birincisi kimsenin sözünü dinlemeyen, kimsenin fikirlerine önem vermeyen, Fetullah Gülen’in ismini demokrasi kılıcı gibi gezdiren, kendi çevresine topladığı çok az sayıdaki insanla işlerini yürüten despot abi tipi. İkincisi de örgütün değerlerinden taviz vermeyen ama insanların şahsi işleriyle de biraz daha ilgilenen abi profili. Karabulut bunlarda birincisi olanıydı. Karabulut Fetullah Gülen’in kitabından ders yapmazdı, herhangi bir manevi yönüne de şahit olmadım. Murat Karabulut denilince örgüt içerisinde akla gelen MİT’ti. İşin içerisinde MİT olunca bir güç oluyordu. Fetullah Gülen’in de yönlendirmesiyle, ‘Doktor Sinan’ kod adıyla artık herkes tarafından bilinen, dediğine itibar edilen ve dediği kanun olarak kabul edilen bir şahsa dönüştü.”

“Tüm bilgileri Fetullah Gülen’e aktarıyordu”

Özgür Kaya, Murat Karabulut’un MİT içerisinde çalışanlarla ilgili edindiği bilgileri örgüt içerisinde güç amaçlı kullandığını söyledi. Karabulut’un tüm bilgileri doğrudan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’e aktardığını ifade eden Kaya, şu ifadeleri kullandı:

“Öğrenci, öğretmen, müdür, genel müdür olarak tabir edilen şahıslarla ilgili MİT içerisinde bir çalışma olduğunda ya da istihbarat birimlerine böyle bir bilgi düştüğünde, bu bilgiyi Murat Karabulut diğer birimlerle paylaşmak suretiyle onlar üzerinde bir güç oluşturdu. MİT içerisinde çalışan öğrenci olarak tabir edilen şahıslardan elde edilen bilgiler, getirdikleri dokümanlar, anlattıkları bilgiler neticesinde bunları direkt olarak Fetullah Gülen’le paylaşıyor ve Karabulut bu süreçte gerek Gülen nezdindeki konumunu sağlamlaştırıyor, gerekse de örgüt üzerindeki baskıcı tutumunu koruyordu. MİT mahrem yapılanması, diğer mahrem yapıların da mahremi olarak yapılan, kendi içerisinde kesinlikle müdahale ettirmeyen, herhangi bir şekilde dışarıdan bir şahsın içeriye girip, en ufak bilgiye ulaşmasına izin vermeyen bir yapıya dönüştü.”

FETÖ’nün kumpaslarında kilit rol oynadı

Kaya, FETÖ’nün MİT imamı Murat Karabulut’un örgütün kumpaslarında önemli rol oynadığını ifade etmişti:

“7 Şubat MİT krizinde olay ilk olduğunda kendisi büyük bir heyecan ve gururla nasıl aldık ama dedi. Olay gerçekleşmedikten sonra tipik biri mahrem abi modunda sanki hiçbir şey olmamış gibi, bunu emniyetçiler beceremedi gibi söylemlerle o anki sorumluluğu atmak adına yaptığı söylemler aslında oldukça dikkat çekiciydi. 17/25 Aralık sabahında ‘kartopunun görünen hali bu büyüyecek ve kocaman bir şeye dönüşecek’ dediğini ama daha sonrasında yurtdışına kaçtığını biliyoruz. MİT tırları hadisesiyle alakalı MİT içerisinde elde edilen bilgiler ve bunların ulaştırılması neticesinde yapılan harekat, aynı şekilde 3 Temmuz şike davasından tam 3 ay önce şike olayının nasıl olacağını operasyonun nasıl yapılacağını, kimlerin gözaltına alınacağını, burada neyin planlandığını anlatan şahıstır.”

KAYNAK: FETÖ GERÇEKLERİ

FETÖ’nün MİT imamı Murat Karabulut öldü mü? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

15 yıl 10 ay hapis cezası

MİT‘e ait tırların durdurulmasına ilişkin davada dosyası ana davadan ayrılan 7 sanık hakkında karar verildi. Eski başçavuşlar Ömer Muharrem Güneş ile Galip Arslan ve Adana İl Jandarma İstihbarat ve Asayiş Müdürlüğünde görevli eski astsubay Sezai Akyüz çeşitli suçlardan hapis cezası aldı.

Sanıklardan her biri “FETÖ üyeliği” suçundan 7 yıl 6 ay,

“devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme” suçundan 3 yıl 4 ay,

“devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama” suçundan ise 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Ceza Dairesi, diğer sanıklar Hayati Özcan, Celalettin Bardakçı, Mesut Çelik ve İsmail Önder Ata’nın beraat etmesine karar verdi.

MİT tırları kumpasında neler yaşandı?

MİT tırları kumpası, FETÖ tarafından detaylıca kurgulanmıştı. 20-22 Eylül 2013 tarihleri arasında 13 örgüt mensubu kumpası tezgahlamak için toplantı gerçekleştirdi. Nevşehir’in Kozaklı ilçesinde yapılan toplantıya dönemin Adana ve Hatay Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü personelleri ve sorumlu imamlarının da aralarında olduğu isimler katıldı. Bu toplantıda tırların durdurulması esnasında örgütten gelen talimatlar, imamlar vasıtasıyla jandarma personeline bildirildi. MİT’in gözetiminde Suriye’ye yardım götüren bir tır, 1 Ocak 2014  tarihinde Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde durduruldu. Operasyonun başında, dönemin Adana Özel Yetkili Savcısı Özcan Şişman bulunuyordu. 19 Ocak 2014’te bu sefer Adana Ceyhan’da yine MİT’e ait üç tır, dönemin Adana Özel Yetkili Savcısı Aziz Takçı tarafından durduruldu. Tırlarda görev yapan MİT personeline Jandarma görevlileri tarafından silah çekildi, personeller yere yatırıldı. FETÖ tarafından, MİT tırları durdurulurken eş zamanlı bir şekilde Türkiye’nin terör örgütlerine destek olduğu yönünde kara propaganda çalışmaları yapıldı. 

Dava geçmişi

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek ve açıklamak” suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında olaya karışan 54 kişi hakkında kamu davası açıldı. Aralarında üst düzey bürokratların bulunması sebebiyle ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay’da görülen dava, Yargıtay 16. Ceza Dairesinde 28 Haziran 2019’da karara bağlandı. Daire, aralarında eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık ile eski Adana Jandarma Bölge Komutanı tuğgeneral Hamza Celepoğlu’nun da bulunduğu bazı sanıkları 22 yıl 6 aya kadar hapis cezasına çarptırmış, sanıklardan bazılarının beraatlerine hükmetmiş, 7 sanık hakkındaki kamu davasını ise ayırmıştı.

FETÖ GERÇEKLERİ

MİT tırları davasında üç kişiye hapis yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı açıktan giriştiği ilk operasyon olarak tanımlanan MİT kumpasının üzerinden 10 sene geçti. Hain terör örgütü, yargı ve emniyet bürokrasisini ele geçirmiş, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) ise “Ergenekon” ve “Balyoz” kumpaslarıyla hakimiyet sağlamıştı. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ise hain terör örgütünün ele geçiremediği tek kurumdu. Kirli emellerine ulaşabilmek için her yolu deneyen FETÖ, bu nedenle MİT’i hedef tahtasına koydu. Takvimler 7 Şubat 2012’yi gösterirken, MİT Başkanı Hakan Fidan‘ın da aralarında bulunduğu bazı kamu görevlilerinin ifadeye çağrılmasıyla kumpas için düğmeye basıldı. 7 Şubat MİT kumpası, Türkiye yakın tarihinin en önemli olaylarından biri olarak kayıtlara geçti.

Kumpasın emniyet ayağını dönemin polis müdürü Ali Fuat Yılmazer yürütürken, yargıda ise 15 Temmuz’dan sonra FETÖ üyeliğinden 11 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılacak olan Sadrettin Sarıkaya vazifelendirilmişti.

Ali Fuat Yılmazer

Kumpasın algı operasyonları ise örgütün yayın organı Zaman Gazetesi tarafından yapıldı. FETÖ tetikçileri de kumpasın kampanyasını sosyal medya üzerinden üstlendi.

FETÖ’nün açıktan giriştiği ilk operasyon

FETÖ, kumpas senaryosunu Türkiye Cumhuriyeti’nin çözüm sürecinde yürüttüğü politikalar nedeniyle, MİT’i terör örgütü PKK/KCK ile ilişki içindeymiş gibi göstererek kurguladı. 7 Şubat 2012’de MİT Başkanı Hakan Fidan ve bazı kamu görevlileri ifadeye çağırıldı, ardından haklarında yakalama kararı çıkartıldı. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın iddianamesinde, çarpıcı tespitler yer aldı. FETÖ’nün diğer kumpas davalarından da örnekler verilen iddianamede şunlar kaydedildi:

“(Örgütün) Nihai hedefe ulaşmak için başlatılan eylemlerin ilk aşamasının Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İzmir Askeri Casusluk, Tahşiye, Selam Tevhid, MİT tırları ve 17-25 Aralık gibi kurgu ve kumpas soruşturmalarla geçildiği, örgüt tarafından gerçekleştirilen bu eylemlere 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılması ile hız verildiği anlaşılmıştır. MİT soruşturması aslında FETÖ’nün seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni yıkmaya yönelik ilk teşebbüstür.”

Savcının zamanlaması manidardı

Dönemin savcısı Sadrettin Sarıkaya’nın zamanlaması ise oldukça düşündürücüydü. O tarihte Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan, 26 Kasım 2011’de ameliyat olmuş, ikinci ameliyatının ise şubat ayı başında olacağı belirlenmişti. Hakan Fidan ve bazı kamu görevlilerinin evlerinde arama ve haklarında yakalama kararı çıkartılmasına çalışılan tarih, Erdoğan’ın ameliyat olacağı zamana göre düzenlenmişti.

Sarıkaya, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra gizlendiği gaybubet evinde kıskıvrak yakalandı. Eski savcı Sarıkaya, kendisini gözaltına alan polise, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Beni gözaltına alamazsın” dedi. Bunun üzerine polisin de Sarıkaya’ya, “Kim olduğunuzu bildiğim için gözaltına alıyorum” diye yanıt verdiği kayıtlara geçti.

7 Şubat MİT kumpası kronolojisi

29 Ocak 2009- O tarihte Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) kapsamında düzenlenen “Gazze: Ortadoğu’da Barış Modeli” başlıklı panele katıldı. İsviçre’nin Davos kasabasındaki toplantıda, Erdoğan akıllardan silinmeyen “one minute” çıkışıyla dünyaya unutulmayacak bir ders verdi.

Ocak-Şubat 2010- Hakan Fidan, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olarak ilk kez Oslo görüşmelerine katılım sağladı.

4 Mart 2010- Brüksel’de PKK’nın Avrupa’daki elebaşlarından Adem Uzun, ses kayıtlarıyla birlikte yakalanarak gözaltına alındı.

10 Nisan 2010- Hakan Fidan, ABD’deki İran nükleer görüşmelerine Türkiye’nin Şerpa’sı olarak katıldı.

16 Nisan 2010- Fidan, MİT müsteşar yardımcılığı vazifesine getirildi.

25 Mayıs 2010- Emre Taner’in görev süresinin dolmasının üzerine Fidan, MİT Müsteşarlığı görevine atandı.

31 Mayıs 2010- İsrail, Mavi Marmara gemisine saldırdı.

Haziran 2010- İsrail’in önde gelen gazetelerinden Haaretz’de, İsrail savunma kuruluşlarının ve özellikle istihbarat örgütü Mossad’ın Dış İlişkiler bölümünün Fidan’ın atanmasıyla ilgili endişe duyduğuna ilişkin haberler çıktı.

1 Ağustos 2010- İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Fidan’ın İran’a bilgi sızdırma ihtimalinden söz etti.

12 Haziran 2011- Türkiye genel seçimleri yapıldı. AK Parti seçimden yüzde 46,66 oy oranıyla birinci çıkan parti oldu.

14 Temmuz 2011- PKK, Diyarbakır Silvan’da saldırı gerçekleştirdi. 13 Türk askeri hayatını kaybetti, 7’si yaralandı.

13 Eylül 2011- Oslo görüşmelerine ait olduğu iddia edilen ses kayıtları internete sızdırıldı. Ses kaydında, “Hakan Fidan’ın, Öcalan’la ve PKK’lılarla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla ve özel temsilcisi sıfatıyla görüştüğünü ifade ettiği” kaydedildi.

22 Kasım 2011- PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın avukatlarına KCK operasyonu yapıldı, polis bütün mail trafiğini ele geçirdi.

25-26 Kasım 2011- O tarihte Başbakan olan Erdoğan’ın ofislerine dinleme cihazları yerleştirildi.

26 Kasım 2011- Erdoğan ameliyat oldu.

19 Aralık 2011- Kumpasın yargı ayağındaki FETÖ’cü savcı Sadrettin Sarıkaya ve Bilal Bayraktar, gizli tanık “Bahar”ın MİT’le ilgili 49 sayfalık ifadesini aldı.

25 Aralık 2011- MİT, ofislerdeki dinleme cihazlarını ele geçirdi. Başbakan’ın çalışma odasında bulunan böcekten sonra yapılan aramalarda 3 noktada daha böcek bulunduğu belirtildi.

28 Aralık 2011- Uludere olayı yaşandı, ardından FETÖ’ye mensup çevreler olayın sorumluluğunu MİT’e yükleyen haberler yapmaya başladı.

13 Ocak 2012- KCK operasyonunda Diyarbakır BDP binasında Oslo ses kayıtları ve protokolleri olduğu ileri sürülen materyaller bulundu.

7 Şubat 2012- Dönemin Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner, eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ile istihbarat çalışanları Yaşar Hakan Yıldırım ve Hüseyin Emre Kuzuoğlu, şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldı. Böylece, 7 Şubat MİT kumpası resmi olarak başlatılmış oldu. 

KAYNAK: FETÖ GERÇEKLERİ

7 Şubat MİT kumpası: İhanetin ilk adımı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile mücadelemiz başarıyla sürdürülüyor. Türkiye’nin 81 ilinde FETÖ soruşturmaları devam ederken, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) sınır ötesinde düzenlediği operasyonlarla terör örgütüne darbe vuruluyor. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), emniyet ve kamu kuruluşlarına sızan FETÖ, OHAL kapsamında ilan edilen Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile yerleştiği kuruluşlardan uzaklaştırılarak büyük ölçüde kan kaybetti. Türkiye’de istediğini elde edemeyen FETÖ, taktik değiştirerek yeni yöntemler ile amaçlarını gerçekleştirmeye çalışıyor. Yurt dışına kaçan firari örgüt mensupları her geçen gün yalan haber yayarak algı operasyonlarını sürdürüyor. Türkiye’yi uluslararası kamuoyunda karalamak için her yolu deneyen FETÖ, İsviçre’de kurduğu sözde mahkeme Türkiye Tribunali ile Türkiye’ye yönelik kirli iftiralarına devam etmişti. Yıllardır örgüt mensuplarının Türkiye’ye attığı iftiralar arasında en fazla dile getirilen ise örgüt mensuplarının kaçırılması olmuştu.

Bu söylemlere göre, MİT siyah transporter ile güpegündüz adam kaçırıyor, yakaladığı örgüt mensuplarına ise işkence ediyor.

Peki FETÖ’cüler kaçırılıyor şeklinde atılan bu iftiralar doğru mu?

FETÖ’cüler kaçırılıyor mu?

FETÖ’cüler uzun süredir kaçırılma iddialarını dile getirerek mağduriyet oyunlarıyla Türkiye’yi karalamaya çalışıyor. Sosyal medyada kaçırıldığı iddia edilen FETÖ‘cülerin aileleri, bu kişilerin siyah transporterla götürüldüğünü ve kendilerinden haber alınamadığını iddia ediyor. Üstelik bu iddialara, FETÖ’cüler tarafından bombalanmış meclis çatısı altındaki bazı milletvekilleri sahip çıkıyor. Buna karşılık kaçırıldığı iddia edilen bazı örgüt mensuplarının terör örgütünün “saklanma evi” veya “hücre evi” diye de tabir edilen gaybubet evlerinde olduğu ortaya çıkmıştı.

FETÖ’nün kozmik imamı Yasin Ugan

Yasin Ugan kaçırıldığı iddia edilen isimlerden birisi. MİT’de dinlemeden sorumlu mahrem imam olduğu tespit edilen Ugan adına terör örgütü mensupları kara propaganda yapmıştı. Üstelik Ugan, MİT’den çaldığı bilgileri PKK’ya servis ederek onlarca asker ve polisimizin şehit olmasına neden olmuş bir isim. Ankara’da kaldığı lüks rezidans dairesini dinleme üssü haline getiren Ugan, terör örgütünün “kozmik imamı” olarak da anılıyor. Bunun sebebi ise Ugan’ın örgüt üyelerinin evlerine baskın yaparak yatak odalarına kadar araması ve üst yönetime rapor vermesiydi. Ugan, Pensilvanya’dan aldığı talimatla mahrem yapılanmanın arama tarama mesulu olarak görev yapıyordu. Ankara 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Ugan, “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “casusluk” suçlarından toplam 39 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ugan için HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, CHP’li Sezgin Tanrıkulu ve DEVA Parti’li Mustafa Yeneroğlu ortalığı ayağa kaldırmıştı.

Ancak Ugan’ın örgüte ait gaybubet evlerinde yakalanmasıyla FETÖ’cüler kaçırılıyor şeklindeki iftiraların içinin ne kadar boş olduğu ortaya çıktı. 3 yıl boyunca gaybubet evinde saklanan Ugan, 2019 yılında yakalandı.

Sevgilisiyle gaybubet evinde basılan Ümit Horzum

FETÖ’cülerin kaçırıldığını iddia ettikleri isimlerden bir diğeri ise Ümit Horzum.

Horzum, FETÖ‘nün emniyet mahrem imamı olarak görev yapıyordu. Ugan’ın kaçırıldığına dair iddialara HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu ve CHP’li Sezgin Tanrıkulu da sahip çıkarak Horzum hakkında kamuoyunu yanıltmıştı.

Ancak evli ve çocuklu Horzum’un kaçırılmadığı, gaybubet evinde sevgilisiyle beraber saklandığı ortaya çıktı.

Horzum, 16 Mayıs 2018 tarihinde saklandığı gaybubet evinde yakalandı.

MİT mahrem imamı Salim Zeybek

Salim Zeybek de kaçırıldığı iddia edilen isimlerden bir tanesi. MİT’teki mahrem imamlardan olan Zeybek, FETÖ‘nün MİT‘e sızdırdığı teröristlere patates hat dağıtan örgütün teknik işlerinden sorumlu bir isim. Zeybek için Mustafa Yeneroğlu, Sezgin Tanrıkulu, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Cihangir İslam gibi meclisteki isimler sürekli kaçırıldığı yönündeki iddiaları dile getirdi.

Ancak Zeybek, 2019 yılında yakalandı ve kaçırılmadığı ortaya çıktı. Zeybek’in kaçırıldığını iddia eden milletvekilleri ise konuya ilişkin sessizliklerini koruyor.

Kaçırıldı diye AİHM’ye başvurulan mahrem imam: Özgür Kaya

FETÖ’nün MİT mahrem imamlarından Özgür Kaya, kaçırıldığı iddia edilen hatta yakınlarının bu iddiaları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdığı bir isim.

Gergerlioğlu, kendisinden beklenecek şekilde Kaya’nın MİT tarafından kaçırıldığına yönelik iftiraları meclise taşıdı.

Ancak, kaçırıldığı iddia edilen Kaya, 2019’da saklandığı gaybubet evinde yakalandı ve itirafçı oldu. AİHM, yargılanmasına başlanan Kaya’ya ilişkin başvuruyu incelemeye aldı ve hükümetten görüş talep etti. Adalet Bakanlığı tarafından 12 Eylül 2019’da ve 6 Ocak 2020’de AİHM’e görüş sunuldu. Kaya’nın yakınlarının başvuruyu geri çekmek istediklerine yönelik dilekçeleri üzerine AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “başvurucunun kendi başvurusunu takip etmek niyetinde olmaması” halinde başvurunun listeden çıkarılacağına yönelik hükmü kapsamında başvurunun incelenmesinin gereksiz olduğu sonucuna ulaştı. Sonuç olarak AİHM, davayı oy birliğiyle kayıttan düşürdü.

Yalnızca bu olay bile FETÖ‘cülerin yalan iftiralarını ne kadar ileriye götürebileceklerini ve Türkiye’yi uluslararası kamuoyunda karalamak için her türlü çabayı gösterebileceğini kanıtlıyor.

KAYNAK: FETÖ GERÇEKLERİ

FETÖ’cüler kaçırılıyor iddialarının arkasındaki gerçek ne? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

MİT MOSSAD ajanlarına büyük bir  bir darbe vurdu. Sabah gazetesinden Abdurrahman Şimşek’in özel haberine göre Milli İstihbarat Teşkilatı, Türkiye’de hücre tipi faaliyet gösteren 5 ayrı MOSSAD hücresini çökertti. 7 Ekim’de 4 ile yapılan operasyon ile MOSSAD adına çalışan 15 casus yakalandı. Yakalananların Türkiye’de eğitim gören Filistinli öğrenciler hakkındaki bilgileri aktardığı ortaya çıktı. Millî İstihbarat Teşkilatı bünyesindeki 200 görevlinin bir yıl süren takip ve izlemeleri neticesinde gerçekleşen bu operasyon, MOSSAD’a son zamanlarda vurulan en büyük darbe olarak kayıtlara geçti. MOSSAD’ın espiyonaj faaliyetleri için Arap asıllı isimleri tutması dikkat çekti. MOSSAD adına çalışan casusların talimatları Zurih, Zagrep, Bükreş, Nairobi gibi şehirlerde aldığı ortaya çıktı.

MİT MOSSAD operasyonu öncesi İran ve Rusya ajanlarına operasyon yaptı

Yakalanan şüphelilerden A.B.’nin dikkat çekmemek için kendisi hakkında kayıp başvurusu yaptığı tespit edilirken, ödemeleri kripto paralar, MoneyGram gibi ödeme kanallarıyla aldığı iddia edildi. Elde edilen bilgilerin şifreli programlar aracılığıyla MOSSAD’a aktarıldığı ortaya çıktı. MİT MOSSAD imajına büyük darbe vururken, istihbarat teşkilatımızın son dönemlerde yaptığı başarılı operasyonlar göz dolduruyor. İran adına çalışan bir casusluk şebekesi Van’da çökertilmişti. MİT ayrıca Türkiye’deki Çeçen muhaliflere suikast hazırlığındaki 6 kişilik bir Rus hücresini çökertmişti.

İsrail’in en büyük güçlerinden biri olarak kabul edilen MOSSAD, casusluk faaliyetleri için devşirme yöntemlerini sıklıkla kullanıyor. Bunların en meşhurları ise şöyle:

MOSSAD’ın meşhur devşirmeleri

Otto Skorzeny: Adolf  Hitler’in en güvendiği subaylardan biriydi. İtalya’nın Faşist lideri Benito Mussolini’yi kaçırma operasyonunu yönetti. 2. Dünya Savaşı sonrası yargılandığı mahkemeden serbest kaldı. ABD’de tekrar tutuklandığında polis üniforması giymiş Nazi S.S. subayları tarafından kaçırıldı. İspanya’ya sığındıktan sonra gittiği Mısır’da, Mısır ordusunu eğitirken MOSSAD tarafından devşirildi. Ölümü sonrası Almanya’da düzenlenen cenaze merasimine eski Nazi Subayları katılarak SS selamı verdi.

Eli Cohen: MOSSAD tarafından Suriye rejimine sızdırıldı. 1961-1965 döneminde Suriye siyasetinde kurduğu ilişkiler ile savunma bakanının danışmanlığına kadar yükseldi. SSCB’nin yardımları ile deşifre edildiğinde Suriye rejimi tarafından idam edildi.

SH: MOSSAD tarafından Lübnan’daki terör örgütü Hizbullah’ın kalbine yerleştirilen ajan. Hizbullah lideri Nasrallah’ın özel korumalarına kadar yükseldiği ve örgütün İsrail aleyhine yapacağı operasyonları haber verdiği ortaya çıkmıştı.

MİT MOSSAD ajanlarını yakaladı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

FETÖ’cü Gürbüz Sevilay, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) operasyonuyla Özbekistan’da yakalanarak, 15 Şubat’ta Türkiye’ye getirildi ve adalete teslim edildi. Yargılanmasına devam edilen Sevilay, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu bulunduğu cezaevinden video konferans aracılığıyla katılırken, avukatı ise mahkeme salonunda hazır bulundu. Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) adına, terör örgütü PKK’ya silah sağlamakla suçlanan Sevilay, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak adına bildiği her şeyi anlattığını ifade etti. Örgüt üyesi olmadığını ileri sürerek savunma yapan Sevilay, iflas ettiğini, şirketlerinin battığını, evine haciz gelme noktasında olduğunu, eşinin ve çocuklarının ciddi maddi problemler yaşadığını söyledi. “Silahlı terör örgütüne silah sağlama” ve “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlarından 30 yıl hapsi istenen Sevilay, üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Sağlık durumu da gözetilerek, adli kontrol şartıyla tahliye edilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, PKK’ya silah sağlayan sanığın tutukluluk halinin devamına hükmederek, dosyadaki eksiklerin giderilmesi için duruşmanın ertelenmesine karar verdi.

PKK’ya silah sağlayan Sevilay, Suriye’ye gitmişti

FETÖ’cü Gürbüz Sevilay hakkında hazırlanan iddianamede, savunma sanayi alanında faaliyet gösteren şirketinde, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında KHK ile kamudan ihraç edilen FETÖ mahrem imamlarına yer verdiği, bu kişiler aracılığıyla da 2017 yılında PKK/KCK mensuplarıyla irtibata geçtiği kaydedildi. Irak ve Suriye’deki PKK/KCK mensuplarının füze, anti-drone, radar sistemi ve termal üniforma ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla 2019’da Irak’ın kuzeyine giden Sevilay’ın, illegal yollardan Suriye’ye gittiği, Haseke’de örgütün mühimmat, üretim ve geliştirme tesislerine ziyarette bulunduğu, bunun yanında PKK/KCK sorumlularıyla örgüte ait karargahlarda görüştüğü de iddianamede yer aldı.

Sevilay, bu görüşmelerde PKK/KCK tarafından kendisine iletilen ihtiyaçları karşılamak amacıyla uluslararası bağlantılarını devreye sokarak, “Mazlum Kobani” kod adlı Ferhat Abdi Şahin ve diğer üst düzey terör örgütü mensuplarını Suriye’de buluşturdu. Yabancı menşeli firma sorumlulularıyla PYD/YPG’nin Suriye’deki İHA/drone ile mücadele sürecini bizzat yönlendiren Ferhat Abdi Şahin, Türkiye’de İçişleri Bakanlığı’nın terör arananlar listesinde kırmızı kodla aranıyor. İddianamede, FETÖ’ye Özbekistan’da maddi yardımda bulunduğu ve Kırgızistan ve Ukrayna’da şirketler açtığı belirlenen Sevilay’ın, devlet kurumlarına sızan FETÖ mensuplarının iltimasıyla yurt dışında usulsüz ihaleler alarak kazanç sağladığı bilgisi de belirtildi. Sevilay’ın ifadelerinde, Temmuz ayında MİT operasyonuyla yakalanan FETÖ’nün Orta Asya genel sorumlusu Orhan İnandı ile de Kırgızistan’da sık sık bir araya geldikleri, iş yapmak için görüştükleri ortaya çıkmıştı.

KAYNAK: FETÖ GERÇEKLERİ

PKK’ya silah sağlayan FETÖ’cünün yargılanması devam ediyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) Orta Asya genel sorumlusu olan Orhan İnandı, 5 Temmuz 2021 tarihinde, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) düzenlediği başarılı operasyonla yakalanarak adalete teslim edilmişti. FETÖ’cü Orhan İnandı, 1995 yılında yerleştiği Kırgızistan’ın 2010 yılında vatandaşlığına geçerek bir süre gizli yöneticilik görevleri yürütmüş, ardından buradaki tüm FETÖ okullarının yöneticiliğini üstlenmişti. Türkiye’de İçişleri Bakanlığı’nın terör arananlar listesinde yeşil kategori ile aranan İnandı’nın yakalanması, örgütü paniğe sürüklemişti. İnandı hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme” suçundan 22,5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede, terör örgütü PKK/KCK’ya silah sağladığı gerekçesiyle yargılanan FETÖ’cü Gürbüz Sevilay‘ın ifadelerine yer verildi. Bu ifadeler ışığında, İnandı’nın PKK’ya yardım eden Sevilay ile iş birliği yaptığı ortaya çıktı.

Gürbüz Sevilay iş için İnandı’dan yardım istemiş

MİT operasyonuyla 15 Şubat’ta Özbekistan’dan Türkiye’ye getirilen  Gürbüz Sevilay, “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “örgüte silah sağlama” suçlarından 30 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Sevilay hakkında yürütülen soruşturma kapsamında, savunma sanayi alanında faaliyet gösteren şirketinde, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası KHK ile kamudan ihraç edilen FETÖ mahrem imamlarını çalıştırdığı ve bu kişiler aracılığıyla PKK/KCK mensuplarıyla irtibat sağladığı tespit edilmişti. Sevilay’ın, terör örgütüne silah sağladığı ve PKK/KCK sorumlularıyla örgüte ait karargahlarda görüşme sağladığı belirlenmişti. FETÖ’cü Orhan İnandı hakkında hazırlanan iddianamede ifadelerine yer verilen Sevilay, Kırgızistan’a gittiğinde sık sık İnandı’ya uğradığını ve iş kurmak için kendisinden yardım istediğini anlattı.

FETÖ’cü Orhan İnandı ile Kırgızistan’da bir araya gelmişler

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, Sevilay’ın İnandı’yı Kırgızistan’da ticaret ile uğraştığı dönemden tanıdığı ve irtibat halinde olduğu belirlendi. İfadesi alınan Sevilay, 2017 yılında Kırgızistan Bişkek’e gittiğini ve buradaki en üst düzey örgüt mensubu ülke imamı olan İnandı ile görüştüğünü söyledi. Sevilay, FETÖ’cü Orhan İnandı hakkında verdiği ifade şunları belirtti:

“İnandı beni Mustafa Bozkurt ile irtibatlandırdı. Bozkurt’u da daha önceden İstanbul’dan tanıyordum o da FETÖ mensubudur. İnandı, Bozkurt’un bana yardımcı olacağını söyledi. O tarihte Bozkurt ile Kırgızistan uyruklu G. isimli şahısın inşaat ve madencilik faaliyet alanı kapsamında ortak şirketleri ve Rusya’da hazır irtibatlı oldukları pazarları bulunuyordu. Bozkurt ve G.’nin şirketi ile benim getireceğim malzemeleri ve ürünler ile ortak şirket kurmayı kararlaştırdık. Kırgızistan’da bir firma kurduk. G. ile farklı iş alanlarında ticari faaliyet yürütme kapsamında sohbetlerimiz başlaması ile Bozkurt bu gelişmeyi kıskanarak aramızda başlayan anlaşmazlıklar neticesinde Kırgızistan’da faaliyet yürütemedik.” 

KAYNAK: FETÖ GERÇEKLERİ

FETÖ’cü Orhan İnandı PKK’ya silah sağlayan Gürbüz Sevilay’a yardım etmiş yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) yurtdışındaki örgüt mensuplarına yönelik yakalama çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in yeğeni olan ve örgütün “kara kutusu” şeklinde anılan Selahaddin Gülen’in yakalanmasının ardından Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), FETÖ’nün Kırgızistan imamı Orhan İnandı’ya operasyon düzenlemişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 Temmuz’da gerçekleştirdiği Kabine Toplantısı ardından FETÖ’nün Orta Asya Genel Sorumlusu İnandı’nın adalete teslim edildiğini duyurmuştu. Erdoğan, “Son dönemde üst üste yakalanan isimler FETÖ’ye dünyada hiçbir yerin kendisi için güvenli olmadığı gerçeğini bir kez daha göstermiştir. Örgüt, mensupları arasındaki panik havasını yatıştırmak için yurt dışındaki destek arayışlarını ve ülkemiz aleyhtarı kampanyaları artırmıştır.” açıklamasında bulunmuştu. Bu açıklamanın ardından, Kırgızistan Orhan İnandı için hamle yaptı.

Kırgızistan Orhan İnandı için iade talebinde bulundu

Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Devlet Başkanı Sadır Caparov’un talimatıyla Bişkek Büyükelçisi Ahmet Sadık Doğan bakanlığa davet edildi. Bakanlık tarafından aktarılan açıklamada, Büyükelçi Doğan’a “uluslararası hukukun temel ilke ve normlarını ihlal eden” bu tür eylemlerin kabul edilemez olduğu belirtildi. Ayrıca Bakanlık, İnandı’ya yönelik şiddet içeren ve küçük düşürücü eylemlerde bulunulmaması için çağrıda bulundu. Bunun üzerine Büyükelçi, İnandı’nın Türk vatandaşı olduğunu ve yalnızca Türk vatandaşı kabul edildiğini vurgulayarak, Türk tarafından söz konusu operasyonun Kırgız topraklarında yapıldığına dair bir beyan bulunmadığının altını çizdi. Bakanlık ise, Bişkek’in İnandı’nın dönmesi ve Kırgızistan anayasası ve uluslararası hukuk normları uyarınca Kırgızistan vatandaşı olarak tüm hak ve meşru çıkarlarının sağlanması için gereken her türlü çabayı göstereceğini açıkladı. Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı’nın, yaptığı açıklamayla Türkiye’ye nota vermesi haddini aşan bir hamle olarak yorumlandı.

Almanya Kırgızistan’a İnandı’yı sormuştu

Orhan İnandı’ya operasyon düzenlenmesiyle FETÖ’cüler, MİT’in İnandı’yı kaçırdığına dair uluslararası bir algı çalışması başlatmıştı. Zekeriya Öz, Adil Öksüz ve Abdullah Aymaz gibi FETÖ’cülere sahip çıkan Almanya, Türkiye’yi yurt dışında karalamak için başlatılan bu kampanyaya destek olmuştu. Kırgızistan’la İnandı’nın akıbeti konusunda bağlantıya geçen Alman Dışişleri Bakanlığı’nda görevli Devlet Müsteşarı Miguel Berger, yöneltilen bir önergeye cevap vererek; “Federal Hükümet Kırgızistan’da kaybolan Orhan İnandı’nın olayını Kırgız hükümeti ile 3 Haziran’da konuşmuştur. Görüşmede belirsizliği süren vaka hakkında endişesini dile getirmiştir.” ifadelerini kullanmıştı.

KAYNAK: FETÖ GERÇEKLERİ

Kırgızistan Orhan İnandı için düğmeye bastı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

FETÖ’nün Kırgızistan imamı olan Orhan İnandı, yakalanarak Türkiye’ye getirildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 Temmuz’da gerçekleştirilen Kabine Toplantısı ardından Türkiye’de terör örgütlerine karşı verilen mücadelenin geldiği aşamayı özetledi. Ardından, yurt dışındaki pek çok ülkeden 100’ün üzerinde teröristin Türkiye’ye getirildiğini belirterek FETÖ yakalamaları kapsamında önemli bir ismin daha yakalandığını açıkladı. Erdoğan “Milli İstihbarat Teşkilatımız son olarak yürüttüğü özgün ve sabırlı çalışmalar neticesinde FETÖ’nün Orta Asya Genel Sorumlusu Orhan İnandı’yı ülkemize getirerek adalete teslim etmiştir.” diyerek operasyona ilişkin açıklamalarda bulundu. MİT, en son Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) elebaşı Fethullah Gülen’in yeğeni Selahaddin Gülen‘i yakalamıştı. Örgütün kara kutusu olan Gülen’in adalete teslim edilmesinin ardından MİT, örgütün Orta Asya Genel Sorumlusu Orhan İnandı’ya gerçekleştirdiği operasyonla FETÖ’ye ağır bir darbe daha vurmuş oldu.

Kabine Toplantısı’ndan açıklamalar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ’ye karşı gerçekleştirilen operasyonların örgüt içinde paniğe neden olduğunu söyleyerek;

“Son dönemde üst üste yakalanan isimler FETÖ’ye dünyada hiçbir yerin kendisi için güvenli olmadığı gerçeğini bir kez daha göstermiştir. Örgüt, mensupları arasındaki panik havasını yatıştırmak için yurt dışındaki destek arayışlarını ve ülkemiz aleyhtarı kampanyaları artırmıştır.” açıklamalarında bulundu.

Erdoğan, yakalanan terörist Orhan İnandı için;

“Bu şahıs yürüttüğü faaliyetlerle FETÖ’nün kirli parasını Orta Asya’da işletmiş, zehirlediği beyinleri örgütün karanlık ajandasına alet etmiştir” dedi.

Terör ile mücadelenin hız kesmeden devam edeceğini belirten Erdoğan;

“Diğer tüm terör örgütleri gibi FETÖ ile mücadelemiz de kesintisiz sürecektir. Bu devlete ve bu millete ihanet eden, pusu kuran, kan döken, maddi manevi herhangi bir zarar veren hiçbir yapının varlığını sürdürmesine izin vermeyeceğiz.” şeklinde konuştu.

FETÖ’nün Kırgızistan imamı Orhan İnandı kimdir?

Orhan İnandı, vatandaşı olduğu Kırgızistan’a yerleşmeden önce Türkiye’de bulunuyor ve örgütün gizli yapılanması içerisinde yer alıyordu. 1995 yılında Kırgızistan‘a yerleşen İnandı, burada gizli yöneticilik yapıyordu. 2010 yılında Kırgızistan vatandaşlığına geçtikten sonra kendisine bu bölgedeki FETÖ okullarının sorumluluğu verildi.  Orta Asya Genel Sorumlusu olarak örgüt adına faaliyetler yürüten İnandı, ayrıca örgüte bağlı olan Sebat Vakfı’nın da başkanlığı görevini yürütmekteydi. Türkiye’de İçişleri Bakanlığı’nın terör arananlar listesinde yeşil kategori ile aranıyordu.

FETÖ’nün Kırgızistan imamı MİT tarafından yakalandı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.