Muhammed Dahlan arşivleri | Yekvucut Akıl ve vicdan sahiplerine Thu, 20 Aug 2020 12:51:32 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://yekvucut.com/wp-content/uploads/2022/11/favicon_yek.png Muhammed Dahlan arşivleri | Yekvucut 32 32 BAE Veliaht Prensi’nin danışmanı Dahlan hakkında “kırmızı bülten” talebi https://yekvucut.com/feto-gercekleri/bae-veliaht-prensinin-danismani-dahlan-hakkinda-kirmizi-bulten-talebi/ Thu, 20 Aug 2020 12:51:32 +0000 http://yekvucut.com/?p=33059 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid’in danışmanı Muhammed Dahlan hakkında “kırmızı bülten” talebinde bulundu....

BAE Veliaht Prensi’nin danışmanı Dahlan hakkında “kırmızı bülten” talebi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid’in danışmanı Muhammed Dahlan hakkında “kırmızı bülten” talebinde bulundu.

BAE adına casusluk yaptıkları iddiasıyla 19 Nisan 2019 İstanbul’da gözaltına alınan Samir Semih Şaban ve Yusuf Hasan isimli şüphelilerin, Dahlan tarafından Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları ve Türkiye’de yaşayan Filistinli kanaat önderleri hakkında bilgi toplamak için görevlendirildikleri, “gizli tanık” ifadeleriyle belirlendi.

Gizli tanık “Poyraz”ın, Samir Semih Şaban ve Yusuf Hasan’ın Dahlan ile irtibatlı olduklarına yönelik ifadeleri, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma dosyasına girdi.

“Poyraz”, şüphelilerden Şaban’ın kendisiyle görüştüğünü, bu görüşmede Türkiye’de ikamet eden Filistinli ve Mısırlı bazı kişiler hakkında bilgi istediğini anlattı.

Yusuf Hasan, cezaevinde intihar ederken Samir Semih Şaban, Dahlan hakkında yürütülen soruşturma kapsamında tutuklandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, BAE Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid’in danışmanı Muhammed Dahlan hakkında “kırmızı bülten” talebinde bulundu.

Terörden arananlar listesinde kırmızı kategoride

Öte yandan hakkında yakalama kaydı bulunan Muhammed Dahlan’ın, FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimini finanse ettiği öne sürülüyor.

“Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs etmek”, “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklamak”, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etmek”, “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama” ve “uluslararası casusluk yapma” suçlarından aranan Dahlan, Terör Arananlar Kırmızı Liste’de yer alıyor.

BAE Veliaht Prensi’nin danışmanı Dahlan hakkında “kırmızı bülten” talebi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Muhammed Dahlan’dan 15 Temmuz darbesiyle ilgili itiraf gibi geri adım https://yekvucut.com/feto-gercekleri/muhammed-dahlandan-15-temmuz-darbesiyle-ilgili-itiraf-gibi-geri-adim/ Mon, 16 Sep 2019 11:47:57 +0000 http://yekvucut.com/?p=24487 Muhammed Dahlan, 15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ’yü kendisinin fonladığını yazan Middle East Eye ve David Hearst’a 2017’de açtığı davayı geri...

Muhammed Dahlan’dan 15 Temmuz darbesiyle ilgili itiraf gibi geri adım yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Muhammed Dahlan, 15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ’yü kendisinin fonladığını yazan Middle East Eye ve David Hearst’a 2017’de açtığı davayı geri çekti. Dahlan, bu hamlesiyle suçlamaların tamamını kabul etmiş oldu.

Londra Merkezli Middle East Eye’dan David Hearst, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminden 2 hafta sonra Türk güvenlik kaynaklarından aldığı bilgileri aktardığı yazısında 15 Temmuz’un “Orta Doğu’nun kiralık katili” olarak bilinen Muhammed Dahlan tarafından fonlandığını gündeme taşıdı.

BAE, Mısır, Suudi Arabistan ve İsrail’in bölgedeki jokeri olan Dahlan ise 2017 yılında David Hearst ve kurumuna dava açmıştı.

Yazımın arkasındayım

Hatta Dahlan’ın avukatları iddiaları reddederken, müvekkillerini “Politikacı, hayırsever iş adamı olarak” tanımlamıştı.

Seyri merak edilen dava ile ilgili sürpriz gelişmeyi David Hearst, 11 Eylül 2019 tarihli yazısında duyurdu.

Hearst, Dahlan’ın 15 Temmuz’a ilişkin iddialarına yönelik olarak kendisine açtığı davayı geri çektiğini açıkladı. “Yazımın arkasındayım” diyen Hearst, Dahlan tarafından desteklenen Körfez medyasının darbe girişimi sırasında “Darbe başarılı oldu, Erdoğan öldü” gibi yayınlar yaptığını anımsattı.

Yazar, Dahlan ve fonladığı desteklediği medya kuruluşlarının FETÖ’cü darbe girişimini önceden bildikleri yönünde kanaat belirtti.

Kimlerin sevindiğini biliyoruz

Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 Mayıs 2017’de İstanbul’da yaptığı konuşmada “Türkiye’de darbe girişimi olduğu zaman Körfez’de kimlerin buna sevindiğini çok iyi biliyoruz. Birilerinin istihbarat örgütleri varsa bizim de istihbarat örgütümüz var. Kimlerin o geceyi nasıl geçirdiklerini çok iyi biliyoruz.

Türkiye’de ne oldu, ne oluyor, bitti mi, gidiyor mu, darbe neticeye ulaştı mı ulaşıyor mu, bunu takip edenleri çok iyi biliyoruz. Nasıl paralar harcandığını çok iyi biliyoruz” diyerek Birleşik Arap Emirlikleri ve Dahlan’ı işaret etmişti.

3 milyar dolar verdiler

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise “Türkiye’deki darbe kalkışmasına, hükümeti gayrı meşru yöntemlerle devirme çabalarına bir ülkenin 3 milyar dolar para desteğini sağladığını biliyoruz. Üstelik bu, Müslüman bir ülke” demişti.

Türkiye’ye müdahale edin

Ayrıca FETÖ elebaşı Gülen, Muhammed Dahlan’a ait olan ve Mısır’da yayın yapan Al Ghad televizyonuna darbe girişiminin hemen ardından yaptığı açıklamada Batı’ya Türkiye’ye müdahale edin çağrısına bulunmuştu.

Muhammed Dahlan’dan 15 Temmuz darbesiyle ilgili itiraf gibi geri adım yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
BAE ajanlarından biri Silivri Cezaevi’nde intihar etti https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/bae-ajanlarindan-biri-silivri-cezaevinde-intihar-etti/ Mon, 29 Apr 2019 07:58:21 +0000 http://yekvucut.com/?p=22809 BAE için çalıştığı iddiasıyla 10 gün önce “askeri, siyasi ve uluslararası casusluk” suçlarından tutuklanan şüphelilerden biri, kaldığı cezaevinde yaşamına son...

BAE ajanlarından biri Silivri Cezaevi’nde intihar etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>

BAE için çalıştığı iddiasıyla 10 gün önce “askeri, siyasi ve uluslararası casusluk” suçlarından tutuklanan şüphelilerden biri, kaldığı cezaevinde yaşamına son verdi.

19 Nisan’da MİT ve Emniyet’in ortak operasyonuyla yakalanan Filistin asıllı iki ajanın BAE adına kirli operasyonlar yöneten Muhammed Dahlan’a bağlı çalıştığı iddia edilmişti.

Şüpheliler sorgulamalarında Türkiye’ye yönelik faaliyetlerini itiraf etmişti.

Tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne götürülen mahkumlardan birinin banyoya kendini asarak hayatına son verdiği ortaya çıktı. Olayla ilgili kapsamlı bir araştırmanın yürütüldüğü açıklandı.

BAE ajanlarından biri Silivri Cezaevi’nde intihar etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
BAE’nin “Türkiye Düşmanlığı” güden siyasetinin arka planı https://yekvucut.com/gundem/baenin-turkiye-dusmanligi-guden-siyasetinin-arka-plani/ Wed, 30 Jan 2019 09:59:44 +0000 http://yekvucut.com/?p=21655 Türkiye yumuşak ve sert güç kapasitesiyle Ortadoğu’nun en güçlü aktörü olarak kabul ediliyor. Türkiye’nin gerek Katar ve Irak’taki askerî üsleri...

BAE’nin “Türkiye Düşmanlığı” güden siyasetinin arka planı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Türkiye yumuşak ve sert güç kapasitesiyle Ortadoğu’nun en güçlü aktörü olarak kabul ediliyor. Türkiye’nin gerek Katar ve Irak’taki askerî üsleri gerekse Suriye’de yürüttüğü başarılı operasyonlar neticesinde elde ettiği nüfuz, bölgedeki diğer aktörler tarafından tehdit olarak görülüyor. Bununla birlikte İsrail’in Filistin’de, Esed’in Suriye’de ve Sisi’nin Mısır’da uyguladığı vahşet politikalarına karşı güçlü ve istikrarlı şekilde tepki gösteren, uluslararası hukuk mekanizmalarına başvuran ve uluslararası kamuoyunu harekete geçirmeye çalışan tek ülkenin Türkiye olması, bu bağlamda Türkiye’nin Arap halkları nezdindeki saygınlığının gittikçe yükselmesi, bölge liderleri açısından aciz bir tablo ortaya çıkarıyor. Bu durumun beklenen ancak istenmeyen bir sonucu olarak Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) öncülüğündeki bölge ülkeleri Türkiye karşıtı bir cephe kuruyor.

Tüm politik ihtilaflardan evvel, Türkiye ile bahsi geçen Arap ülkeleri arasındaki ilkesel farklılıkları yorumlamak gerek. BAE ve Suudi Arabistan beklendiği üzere iktidar değişimlerinin halk iradesiyle gerçekleşmesine hep direndi. Mısır da Mübarek sonrası elde ettiği kazanımı korumayı başaramadı ve Mısır halkının iradesi darbeciler tarafından kısa sürede gasbedildi. Meşru ve demokratik seçimle iktidara gelen, mağdurların haklarını savunan, bu yönüyle Arap kamuoyunun da desteğini kazanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arap liderler için “olumsuz” bir model. Diğer yandan Erdoğan’ın halk iradesine dayanan iktidarı ve milli çıkarları önceleyen siyaseti sayesinde Türkiye bağımsız hareket edebilme kabiliyetine de fazlasıyla sahip. Bahsi geçen ülkeler için bunu iddia etmek elbette mümkün değil.

BAE Ortadoğu’yu şekillendirmesinin önünde engel gördüğü Türkiye’ye karşı hasmane politikalar yürütüyor. İsrail yönetimi ve Mısır’daki darbe rejiminden tam destek alan BAE’nin Suudi Arabistan’ı da ciddi şekilde etkilediği görülüyor. Türkiye’nin ilkesel ve karakterli dış politikası ile BAE öncülüğündeki Türkiye karşıtı cephenin kaostan beslenen siyasi mühendislik politikaları ister istemez bir çatışma yaratıyor. Dahası BAE’nin bu çatışma alanını Suriye, Mısır, Filistin gibi üçüncü ülkelerle sınırlı tutmadığı, bizzat Türkiye’ye yönelik operasyonlara da giriştiği veya destek verdiği biliniyor. 15 Temmuz darbe girişimine mali destek sağladığı iddiaları güçlü şekilde dolaşan BAE, Türkiye kamuoyunu manipüle etmek üzere kurulan haber organlarını açıkça finanse ediyor.

BAE’nin tehlikeli hamlesi: Dahlan

Arap Baharı’nın başladığı 2011 yılına dek BAE’nin nispeten dengeli ve uyumlu bir dış politika anlayışı benimsediğini söylemek mümkün. Ancak BAE 2011’den itibaren yapıcı dış politika anlayışını terk ederek ülkelerin iç işlerine müdahale etmeye başladı. Bu noktada Ortadoğu’nun en karanlık isimlerinden Muhammed Dahlan’a ayrı bir parantez açmak gerek.

Aslen Filistinli olan Muhammed Dahlan, gençlik yıllarında Filistin’de El Fetih hareketi içinde yer aldı. İlerleyen yıllarda Filistin’in “Güvenlikten Sorumlu Devlet Bakanı” oldu. Ancak CIA ve Mossad gibi istihbarat örgütleriyle irtibatlı olduğu hep konuşuldu. Görevi süresince Hamas üyelerine işkence yaptığı, ABD ve İsrail’den aldığı silahlarla güç elde ettiği iddiaları da yankı uyandırdı. Filistin’in efsanevi lideri Arafat ile rekabete girdi, Arafat’ı zehirleyerek öldürmekle suçlandı. Nitekim Arafat’ın cesedinde radyoaktif zehirli polonyum maddesi bulundu. 2005 yılında İsrail’in Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın 2006’daki seçimlerde zafer elde etmesinin ardından Gazze’den ayrıldı ve sınır dışı edildiği 2011 yılına dek Batı Şeria’da kaldı. Dahlan, sınır dışı edildikten sonra BAE’ye yerleşerek Veliaht Prens Zayed’in güvenlik danışmanı olarak çalışmaya başladı. Kendi halkına ihanet eden bir isim olarak anılan Dahlan hakkında “ABD ve İsrail’in baş aktörü” yakıştırması yapıldı. Dahlan, BAE’deki resmi göreviyle birlikte Türkiye’nin de içinde bulunduğu birçok ülkeyi istikrarsızlaştırma ve kaosa sürükleme planını takip etti. Mısır’daki askerî darbenin baş mimarlarından olduğu bilinen Dahlan’ın ismi 15 Temmuz darbe girişiminde de geçti. Uluslararası basında çıkan haberlere göre Dahlan ve FETÖ elebaşı Gülen, 15 Temmuz öncesi iş birliği yaptı. Nitekim darbe girişiminin başarısız olması üzerine Gülen’in kendisini aklamak için Dahlan’ın sahibi olduğu El Gad isimli televizyon kanalına röportaj vermesi, bu haberleri doğrular nitelikte. Zaten BAE’nin “Ortadoğu’nun kiralık katili” sıfatını fazlasıyla hak eden Dahlan üzerinden birçok ülkede siyasal mühendislik operasyonlarına giriştiği, Ortadoğu siyasetini takip edenlerce yakinen biliniyor.

Dahlan dışında eski İngiltere Başbakanı Tony Blair, eski BM Büyükelçisi Bernardino Leon gibi isimlerin de danışman olarak alınmasıyla BAE’nn ülke politikasında “yabancı danışmanlar” ciddi anlamda söz sahibi oldu. Elbette bu duruma müsaade eden, BAE’nin 2011 sonrası büyük ve kanlı bir dönüşüm geçiren yönetim anlayışıydı.

BAE’yi tedirgin eden yegane güç: Türkiye

Türkiye’nin yumuşak ve sert gücüyle Ortadoğu’daki varlığı ve ağırlığı, BAE’nin bölgeyi darbe ya da iç savaş gibi operasyonlarla dizayn etme girişiminin en büyük engeli. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarında yakaladığı başarıyla Türkiye, Suriye’de en önemli aktör olduğunu kanıtladı. Türkiye’nin Irak’taki askeri varlığı, Katar ve Somali’deki denizaşırı üsleri de Ortadoğu’daki elini güçlendiriyor. Ayrıca yumuşak güç hanesinde önemli bir yer teşkil eden insani yardım faaliyetlerinde Türkiye’nin dünya lideri olmasını da göz ardı etmemek gerekiyor.

Türkiye’nin akılcı, yapıcı ve karakterli hamleleri; finansal ve lobi gücünü kaos çıkarmak için harcamaktan geri durmayan BAE siyasetini reddediyor. Bu da Ortadoğu’da BAE’nin başını çektiği, İsrail’in ve darbeyle birlikte Mısır’ın açıktan, Suudi Arabistan’ın ise konjonktüre uygun olarak destek verdiği ve en büyük motivasyonu “Türkiye düşmanlığı” olan bir yapı oluşmasına imkan veriyor. BAE ve Suudi Arabistan’ın veliaht prensleri Zayid ile Selman’ın dostluğu da Suudi Arabistan’ın BAE etkisinde kalmasını kolaylaştıran önemli bir etken.

BAE’nin Türkiye’ye yönelik operasyonları, Dahlan aracılığıyla destek verdiği 15 Temmuz’la sınırlı kalmadı. FETÖ bağlantılı gazetecilerce kurulan “Ahval” isimli yayın organı BAE’ye ait “The Arab Weekly” tarafından finanse ediliyor. BAE’nin Türkiye karşıtlığını ortaya koyan bir diğer gelişme ise BAE’nin Washington Büyükelçisi Uteybe’nin e-posta yazışmalarının deşifre olmasıydı. 2017 yılında deşifre olan yazışmalara göre BAE, İsrail yanlısı Demokrasiyi Savunma Vakfı (FDD) ile yakın ilişki içinde ve Türkiye ile Katar’a karşı ortak politikalar geliştirmeye çalışıyor. BAE’nin yakın temas kurduğu FDD isimli vakfın Türkiye aleyhtarlığıyla bilinen yöneticilerinin, Türkiye’deki 17 Aralık kumpasının ABD’deki devamı niteliğinde olan, “Hakan Atilla davası” olarak bilinen siyasi kumpas davasında bilirkişilik yapması, kirli ilişkiler ağıyla ilgili iddiaları destekliyor.

BAE’nin politikalarında değişiklik beklenebilir mi?

Tüm kirli girişimlere rağmen Türkiye, tarihinden aldığı şuur ve ilhamla dostane ve barışçıl ilişkiler tesis etmeye gayret ediyor. Ancak bilhassa Filistin, Suriye ve Mısır meselelerinde İsrail ile aynı bölge vizyonuna sahip BAE’nin kaotik politikalarının da karşısında duruyor. Aslında BAE’nin bölgesel rahatsızlığının benzerini emperyal güçler makro ölçekte hissediyor. Zaten Türkiye’ye yönelik uluslararası destekli operasyonların arkasında bu rahatsızlığın olduğu biliniyor. Toplumsal kaos denemeleri, devlete sızan unsurların kumpas hamleleri, darbe teşebbüsleri ve son olarak ekonomik saldırılar… Bağımsız siyasetinden ve milli menfaatlerinden taviz vermesi söz konusu olmayan Türkiye’ye yönelik operasyonlar yöntem değiştirerek sürecektir.

BAE’nin hasmane politikalardan vazgeçip Türkiye ile dostane ilişkiler tesis etmesi pek mümkün gözükmüyor. Çünkü Türkiye’nin küresel veya bölgesel güçlerle geliştirdiği ilişkiler üçüncü tarafların müdahalesine kapalı olmasına rağmen halk iradesine dayanmayan bir iktidar tarafından yönetilen BAE’nin küresel güçlerin desteğini kaybetmeye hiç tahammülü yok. Buradan hareketle Türkiye ile BAE arasındaki ilişkiler küresel gelişmelerin etkisinde ilerlemek durumunda. Elbette bu etki Türkiye’den değil, bağımsız dış politika kabiliyetinden yoksun olan BAE’den kaynaklanıyor. Bu bağlamda BAE, küresel güçlerin Ortadoğu’daki maşalığını üstlendiği müddetçe Türkiye düşmanlığını sürdürecektir. BAE yönetiminin bu politikasını değiştirmesi için Türkiye’nin bağımsız siyasetini terk etmesi gerekir ki Erdoğan’ın güçlü ve haklı duruşu sayesinde bu ihtimal olası görünmüyor.

BAE’nin “Türkiye Düşmanlığı” güden siyasetinin arka planı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD istihbaratı açıkladı: BAE Katar kurumlarını hackleyerek kriz çıkmasını sağladı https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/abd-istihbarati-acikladi-bae-katar-kurumlarini-hackleyerek-kriz-cikmasini-sagladi/ Mon, 17 Jul 2017 07:53:51 +0000 http://yekvucut.com/?p=7058 Muhammed Dahlan’ın organizatörlüğünde Ortadoğu’yu karıştıran Birleşik Arap Emirlikleri Katar krizininde sorumlusu çıktı. ABD’li istihbarat yetkilileri, Katar haber ajansına siber saldırıyı...

ABD istihbaratı açıkladı: BAE Katar kurumlarını hackleyerek kriz çıkmasını sağladı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Muhammed Dahlan’ın organizatörlüğünde Ortadoğu’yu karıştıran Birleşik Arap Emirlikleri Katar krizininde sorumlusu çıktı.

ABD’li istihbarat yetkilileri, Katar haber ajansına siber saldırıyı BAE’nin organize ettiğini iddia etti.

ABD’li istihbarat yetkililerine göre, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) yönetimi, Katar hükümetinin resmi haber ajansı QNA’nın internet sitesine siber saldırı yoluyla yanlış bilgiler eklenmesini organize ederek Katar krizinin ortaya çıkmasına zemin hazırladı.

Amerikan Washington Post gazetesinde yer alan ve adının açıklanması istenmeyen ABD’li istihbarat yetkililerine dayandırılan haberde, Katar krizine neden olan sürecin arkasında BAE’nin yer aldığı iddia edildi.

İddiaya göre, BAE’nin üst düzey yetkililerinin mayısta onayladığı plana göre bazı kişiler, Katar resmi haber ajansı QNA’nın internet sitesine siber saldırı düzenledi ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’ye atfen ABD karşıtı ve İran’ı destekleyen açıklamalar yayımladı.

“Siber saldırı BAE’nin işi”

ABD’li istihbarat yetkilileri, geçen hafta yaptıkları son analizde, ellerindeki bulguların siber saldırı konusunda BAE’yi işaret ettiği noktasında mutabık kaldı. Ancak siber saldırıyı BAE’nin kendisinin mi yoksa bu ülke adına iş yapan başkaları tarafından mı yapıldığının henüz kesin olarak tespit edilemediği bildirildi.

Öte yandan, BAE’nin Washington Büyükelçisi Yusuf el Uteybe, yaptığı yazılı açıklamada, gazetenin haberini yalanladı.

ABD istihbaratı açıkladı: BAE Katar kurumlarını hackleyerek kriz çıkmasını sağladı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Ortadoğu’nun en karanlık adamı Muhammed Dahlan FETÖ’ye mali destek sağlamış https://yekvucut.com/feto-gercekleri/ortadogunun-en-karanlik-adami-muhammed-dahlan-fetoye-mali-destek-saglamis/ Fri, 14 Jul 2017 11:16:46 +0000 http://yekvucut.com/?p=6973 Türkiye’ye karşı ihanet girişiminde bulunan FETÖ’nün, Birleşik Arap Emirliği’nden 3 milyar dolar destek aldığı ortaya çıktı. Katar Üniversitesi Öğretim Üyesi...

Ortadoğu’nun en karanlık adamı Muhammed Dahlan FETÖ’ye mali destek sağlamış yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Türkiye’ye karşı ihanet girişiminde bulunan FETÖ’nün, Birleşik Arap Emirliği’nden 3 milyar dolar destek aldığı ortaya çıktı. Katar Üniversitesi Öğretim Üyesi Muhammed Muhtar Şankiti, FETÖ’nün üst yönetimi tarafından darbe girişimi öncesinde Birleşik Arap Emirliği’ne 22 ziyaret gerçekleştirildiğini belirtti.

Zekeriya Öz ve Dahlan görüşmesi

Katar Emiri Şeyh Temim Bin Hamed Al Tani’ye yakınlığı ile bilinen Ortadoğu Uzmanı Şankiti, firari eski savcı Zekeriya Öz ile “Ortadoğu’nun kiralık katili” olarak anılan Muhammed Dahlan arasında Cumeyra Oteli’nde özel bir görüşme gerçekleştiğini söyledi.

3 milyar dolar ödeme FETÖ’cülerin

10-15 kişi arasında değişen ekipler halinde Birleşik Arap Emirliği’ne ziyaretler düzenlediğini anlatan Şankiti, Ekim 2015’te aynı amaçla yapılan sefere ait 36 bin dolarlık faturanın Birleşik Arap Emirliği (BAE) hükümeti tarafından ödendiğini kaydetti. Şankiti, BAE hükümeti tarafından ödenen 2015 Ekimi ayına ait 36 bin dolarlık bir faturayı da gördüğünü belirtti.

Muhammed Şankiti, görüşme trafiğinin yoğunlaştığı Ekim 2015 – Temmuz 2016 tarihleri arasında darbecilere ödenen tutarın 3 milyar dolar olduğunu sözlerine ekledi.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin FETÖ’ye desteği

“BAE’nin Fetullah Gülen liderliğinde kalkışılan 15 Temmuz darbe girişimini destekleme sebebi, Türkiye’nin Müslüman Kardeşler ile olan pozitif ilişkileridir.” diyen Muhammed Şankiti, “BAE bu durumu Mısır ile birlikte kendi aleyhlerine gördüğü için destekledi.” açıklamasında bulundu.

Darbe öncesi terör örgütü lideri Fetullah Gülen ile BAE arasında görüşmeler yapan ismin Filistin asıllı Muhammed Dahlan olduğunu vurgulayan Katarlı Ortadoğu Uzmanı Şankiti, “Bu kapsamda Gülen ve Dahlan arasında görüşmeler yapıldı.” dedi.

Kaynak:
© FETÖ Gerçekleri

Ortadoğu’nun en karanlık adamı Muhammed Dahlan FETÖ’ye mali destek sağlamış yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
“Suudi Arabistan ve BAE’nin planını Türkiye bozdu” https://yekvucut.com/ekonomi-gercekleri/suudi-arabistan-baenin-planini-turkiye-bozdu/ Wed, 05 Jul 2017 10:24:32 +0000 http://yekvucut.com/?p=6520 Star Gazetesi, Körfez’de yaşanan Katar krizini ve bu krizde Türkiye’nin rolünü, etkin haber sitelerinden olan Middle East Eye’ın (MEE) İngiliz...

“Suudi Arabistan ve BAE’nin planını Türkiye bozdu” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Star Gazetesi, Körfez’de yaşanan Katar krizini ve bu krizde Türkiye’nin rolünü, etkin haber sitelerinden olan Middle East Eye’ın (MEE) İngiliz Genel Yayın Yönetmeni David Hearst ile konuştu. MEE, Katar’a sunulan 13 maddelik işgal listesinde kapatılması istenen medya organlarından biriydi. Daha önce Guardian’da da 29 yıl boyunca dış politika başyazarlığı yapan tecrübeli gazeteci, Ortadoğu’daki siyasi dengelere hâkim Batılı yazarlardan biri olarak tanınıyor.

Katar’a yönelik abluka kararıyla başlayalım. Hikâye aslında Mısır’da başladı. Önce Mursi darbeyle devrildi. Ardından Türkiye’de 15 Temmuz kanlı darbe girişimi yaşandı. Son olarak Katar’a uygulanan abluka. Katar, bu zincirin son halkası mı?

Evet, kesinlikle. Geçen hafta Abdulrahman El Raşid (El Arabiya’nın eski yöneticisi) Katar’ın Rabia katliamıyla aynı sonla karşı karşıya olduğunu söyledi. Eski Dubai Polis Şefi Thahi Khalfan ise 2 Temmuz’da Twitter’dan şöyle yazdı: “2 Temmuz’da Mursi devrildi, 3 Temmuz’da da Katar devrilecek”. Bunlar elbette tesadüf olamaz. Dört sene önce Mısır’daki darbeyi destekleyenlerle bugün Katar’ın karşısında yer alanların aynı olduğu aşikâr. Zincirdeki bir diğer önemli olay da 15 Temmuz.

15 Temmuz’a arka çıkanlarla Mursi darbesine ve Katar ablukasına destek olanların aynı gruplar olduklarını söylüyorsunuz?

Doğru. Mursi’ye karşı Sisi’yi destekleyenlerle Türkiye’de darbecilere arka çıkanlar birebir aynı. Bu konuda Türk basını tarafından yeterince kanıt sunuldu. BAE’den gelen paralardan bahsediyorum. Başka bir ifadeyle, Türkiye’deki darbe girişimi olmasaydı Katar ablukası da olmayacaktı.

“Türkiye’nin dik duruşunu öngöremediler”

Trump’ın pozisyonunu nasıl görüyorsunuz bu noktada?

Trump, Katar’a yönelik ablukada başı çekenlerin ABD’deki müttefiki durumunda. Fakat orada da bir bölünme var. Yerleşik güçlerden Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı bu müdahaleye karşı çıkıyor. Fakat esas mesele şurada: Katar haber ajansını hackleyerek başlayan süreçte ablukacılar, Türkiye’nin bu kadar net bir duruş sergileyeceğini beklemiyorlardı. Planının işlememesinin sebebi bu.

Türkiye’nin duruşuna gelmeden önce sormak istiyorum: ABD içerisindeki bölünme var dediniz. Bunu biraz daha açabilir misiniz?

13 maddelik bildiri yayınlanmadan evvel ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, “Talepler ‘inandırıcı’ olmalı” dedi. Bu, ABD Başkanı Trump’ın açıklamalarıyla çelişiyordu. Trump sürekli ‘terörle mücadele vurgulu’ Körfez’e destek açıklamaları yaptı. Talepler gerçekten makul değil. Özgür bir ülkenin bu talepleri kabul etmesi beklenemez. Fakat eğer Mursi’ye darbe planını yapan ve gerçekleştirenlerin gözünden bakarsanız saçma değil.

Körfez ülkelerini bu uçuk isteklere asıl iten motivasyon nedir peki? 13 maddelik listeden bahsediyorum?

Buradaki temel motivasyon tamamıyla karşı devrimcilerin rövanş isteği. Yani Arap Baharı’na karşı olanları kastediyorum. BAE sadece Arap Baharı’nın öcünü almak istiyor. Eğer İhvan düşmeseydi tüm bunlar gerçekleşmezdi. Koltuklarını kaybetmekten korkan diktatörlerin Arap Baharı’nı boğma girişimini yaşıyoruz.

“Arap Baharının rövanşını almak istiyorlar”

El Cezire Arap Baharı sürecinde etkin bir rol oynamıştı. Şimdi Körfez ülkeleri kapatılsın istiyor mesela?

El Cezire Arap Baharı’nı simgeliyordu. Farklı bir modeldi. Daha otonomdu. Klasik Arap rejimlerinde gazeteciler muhaberat ajanlarıdır. El Cezire’de ise gazetecilik yapılıyor. Bu nedenle Mısır’da El Cezire sunucusu yakalandı. Sisi’ye göre o bir muhbirdi.

Sizce ablukacı Körfez ülkelerinin yeni adımı ne olacak?

Çarşamba (yani bugün) Kahire’de bir toplantı var. Kesin değil ama Katar’a yönelik tavır biraz yumuşayabilir. Bana öyle geliyor ki yeni talepler daha hafif, kabul edilebilir olacak. Bunu söylemek tehlikeli ama Katar çok para kaybetmeyi göze aldı. Geleceğini korumak istiyor ancak baskılar çok yoğun. Bence, Körfez’in gelecek hamlesi ekonomik olacaktır. Diplomatik çabalar başarısız olursa, gerçek anlamda ağır ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya kalacaktır.

Katar’a askeri müdahale gündeme gelebilir mi?

Evet, ancak Türk askerinin varlığı ihtimali düşürüyor. Bir de ABD’nin Udeyd Üssü’nün varlığı askeri müdahaleyi engelliyor. ABD asla bu üssün Suudi Arabistan müdahalesiyle tehlikeye girmesini istemiyor.

Türkiye’ye de ekonomik yaptırım gelir mi?

Öyle gözüküyor. Türkiye’ye de ulaşmak isteyeceklerdir fakat Türkiye çökertilemeyecek kadar güçlü ve büyük.

BAE’nin tek derdi İhvan

Batı basınında Katar’ı Türkiye’nin kurtardığına dair değerlendirmeler çıktı. Bunu az önce siz de söylediniz. Peki, Türkiye bunu nasıl başardı? 

Türkiye Katar’ın egemenliğinin koruyucusu durumunda. Bir bakımdan arabulucu. Krizi diplomatik  yolla çözmek istiyor. Diğer yandan da İran ile birlikte kendi geleceğini düşünerek hareket ediyor. Ancak kriz sandığımız kadar basit değil. Geri dönüşü de olmayacak gibi. Ankara’nın hesabı, ‘Katar düşerse sırada biz varız’ idi. Sadece stratejik değil, varoluşsal da bir karar alındı. Çünkü Katar’ın düşmesi halinde Türkiye izole edilecekti. Ancak Türkiye misal Tunus gibi olmaz çünkü Türkiye büyük bir ülke.

Sürecin Katar için geri dönüşü olmayacak dediniz. Kısa vadede ne gibi sonuçlar bekliyorsunuz?

Katar’ın Körfez İşbirliği Konseyi’nden (KİK) kovulması gündemde. Düşünüyorum ki Katar KİK’ten ayrılırsa, Kuveyt ve Ürdün de onu takip eder. Suudi ve BAE’nin ambargosunun iki önemli sonucu oldu. Birincisi, Katar’ın İran’ın kollarına itilmesi. İkincisi İran’ın Körfez’i bölecek kapasitesinin artırılması.

BAE Katar’ın İran’a itildiğini görmüyor mu? Israrlarına baktığımızda Arap Baharı rövanşının ötesinde de bir hesap olmalı?

Suudi Arabistan’da yeni birinci veliaht olarak atanan Muhammed bin Selman’ın da akıl hocası Abu Dhabi Prensi Muhammed bin Zayed İhvan karşıtlığıyla biliniyor. Tek amacı İhvan’ı yok etmek. Yemen savaşının sebebi de buydu. Hatta Yemen’de Kral Abdullah Husilerle görüşmüş ve oradaki İhvan kolu olan İslah’ı ezmek için iş birliği teklif etmişti. Bu makyavelist proje çöktü. Ancak hedef hep İslah’ı yenmekti. Hiç İran’ın etkisindeki Husiler’in güçleneceği tahmin edilmedi. Şimdi de Katar’a aynısı uygulanıyor. Yemen’de Mısır’da Suriye’de İhvan’ı yok etmeden durmayacaklar. BAE paralasını müdahale için harcıyorlar.

Gazze’yi sıkıştırıyorlar 

Middle East Eye’de yayınlanan son yazınızda Kahire’deki Hamas’ın Gazze lideri Yahya Sinvar ile BAE destekli eski Fetih yöneticisi Muhammed Dahlan’ın Kahire’deki görüşmesine eğildiniz. Size göre Sinvar, Filistin-İsrail çatışmasında yeni bir barış elçisi olabilir. Hamas’taki geçmişi düşünüldüğünde, Sinvar bu riski nasıl alacak?

Sinvar, hayatının büyük bir kısmında hapisteydi. Hamas’ın esir aldığı Gilad Şalit’in serbest bırakıldığı pazarlıkta özgürlüğüne kavuştu. Zor bir durumda. Gazze’de Hamas’ın siyasi lideri ama tek yetkili mercii değil. Hamas’ın üç kolu var. Gazze’deki askeri önderlik, Batı Şeria’daki siyasi önderlik ve diaspora (yurt dışında yaşayan üst düzey yetkililer). İroniktir, askeri liderlik Gazze’deyken, siyasi liderlik Gazze’nin dışında. Sinvar’ın aldığı kararlar diğer iki kola danışılmadı. İç müzakere yürütülmedi. Herkes sessiz kaldı.

Gazze BAE-İran arasında bölünecek mi? Hangi güç Gazze’yi kontrol etmeli?

BAE parayı sağlıyor. Durum biraz daha farklı. Ana hedef, Katar’ın Gazze’yi yeniden dizayn etmesinin önüne geçmek. Katar ekonomik anlamda bu yükü sırtlıyordu. Dahlan aracılığıyla BAE, Gazze’deki Türkiye ve Katar etkisini kırmak istiyor. Ankara da bu oyunda bir taraf. İsrail’le anlaşarak gemilerini Ashdod limanına gönderdi. Bu operasyon sadece Gazze ile ilgili değil. Bu hamleyle Türkiye ve Katar’ın bölgedeki etkinliğini kırmayı amaçlıyorlar. Motivasyonları bu. Hamas ne yapacak? Bilemiyorum.

Sinvar Hamas içerisinde sert tutumuyla biliniyor. Dahlan’a karşı neden taviz vereceğini düşünüyorsunuz?

Hamas’ın varlık nedeni İsrail’le uzlaşamaz oluşu. Ancak Dahlan parayla geldi. Bu çok önemli. Sinvar’ın da bu nedenle duraksadığını düşünüyorum. Katar olmadan Gazze ekonomik sorunların üstesinden gelemez.

“Suudi Arabistan ve BAE’nin planını Türkiye bozdu” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>