Almanya’da Türk avukatın adres bilgileri meclis üyelerine sızdırıldı. Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü davasının müdahil avukatlarından Seda Başay Yıldız, yaklaşık 3 yıldır tehdit mektupları alıyor. Yıldız’ın gizli kalması gereken adres bilgilerinin ise Hessen eyalet meclisi üyelerine bildirildiği açığa çıktı. Frankfurter Rundschau gazetesinin haberinde, Kassel valisi Walter Lübcke cinayetini araştıran eyalet meclis komisyonu belgelerinde Seda Başay Yıldız’ın ikametgah adresi ile kızının gittiği kreşin adres bilgileri bulunduğu söylendi. Böylece Seda Başay Yıldız’a ait gizli kalması gereken bilgiler aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partili üyeler tarafından da öğrenildi. Seda Başay Yıldız da konuya ilişkin AA muhabirine açıklama yaptı. Yıldız 3 yıldır tehdit mektupları aldığını söyledi. Buna rağmen Almanya gibi bir ülkede böyle bir olayın yaşanmasına tepkili olduğunu dile getirdi. Yıldız, kendisinin de olayı gazete haberinden öğrendiğini açıkladı.

Almanya’da Türk avukat endişeli

Almanya’da Türk avukat Seda Başay Yıldız şunları söyledi: “Daha önceleri bize ‘adresiniz yakın çevrenizden yayılmış olabilir’ denmişti. Ancak bugün görüyoruz ki gizli kalması gereken benim ve ailemin tüm adres bilgileri eyalet meclis üyelerinde var. Demek ki çevremden yayılan bir bilgi yok.” diyen Yıldız, endişeli olduğunu da dile getirdi. 2019’da ırkçı bir Alman Vali Walter Lübcke’i katletmişti. Seda Başay Yıldız’ın cinayetiyle hiçbir ilgi ve alakası yoktu. Ancak buna rağmen ismi araştırma komisyonunda geçmişti. Yıldız bu konuyla ilgili de şaşkınlık yaşadığını dile getirerek bunun hangi gerekçeyle yapıldığını bilmediğini söyledi. Yıldız bu konuyu araştıracağını ifade etti.

Almanya’da Türk avukat tehdit ediliyor

Almanya‘da 2000-2007 yılları arasında Nasyonal Sosyalist Yeraltı terör örgütü 8’i Türk olmak üzere toplam 10 kişiyi acımasızca öldürdü. NSU terör örgütü davasının müdahil avukatlarından olan Seda Başay Yıldız ise bir çok kez tehdit mektupları aldı. Yıldız’a ilk kez Ağustos 2018’de faksla “NSU 2.0” imzasıyla ırkçı ve tehdit içerikli bir yazı gönderildi. Yıldız’ın aldığı tehdit mektubu üzerine üzerine soruşturma başlatıldı. İnceleme kapsamında Yıldız’ın nüfus bilgilerine Frankfurt polis karakolundaki bir bilgisayardan ulaşıldığı tespit edilmişti. Yıldız’ın kimlik bilgilerine ulaşıldığı sırada bilgisayara erişebilen polis memurlarının, internet üzerinden grup oluşturdukları ortaya çıktı. Polislerin birbirlerine gamalı haç ve Hitler’in fotoğrafları ile yabancı düşmanlığı içeren mesajlar gönderdiği belirlendi. 6 polis memuru hakkında soruşturma başlatıldı ve polisler geçici olarak görevden alındı. Yıldız’a “NSU 2.0” imzasıyla tehdit mektubu gönderdiği söylenen bir kişi de mayıs ayında Berlin’de tutuklandı. Zanlının, Yıldız’ın adres bilgilerine nasıl ulaştığının tespit edilemediği bildirildi. Seda Başay Yıldız, NSU (Nasyonal Sosyalist Yeraltı) terör örgütü davasında, 2000 yılında katledilen Enver Şimşek’in ailesinin avukatlığını yapmıştı.

Almanya’da Türk avukatın adresi sızdırıldı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Almanya’da Yeşiller Partisi, 2011 yılında neo-Nazi terör örgütü NSU’nun açığa çıkmasından sonra cinayetlerin aydınlatılması için en fazla açıklamalarda bulunan partilerden biriydi. Muhalefetteyken, terör örgütü NSU’nun aydınlatılmasını isteyen Yeşiller Partisi’nde işler değişti. Yeşiller Partisi Hessen eyaletinde iktidar ortağı olduktan sonra  devletin güvenliğinin korunması gerektiğini savundu. Ardından da NSU dosyalarının 30 yıl daha gizli kalmasını istediğini açıkladı. İstihbarattaki NSU dosyalarının kamuoyuna sunulması, soruşturma kapsamında devlet içinde NSU’yu koruyanların olup olmadığının ortaya çıkarılması açısından büyük önem taşıyordu. NSU dosyalarının devletin güvenliği gerekçesiyle ilk önce 120 yıl ardından da 30 yıl boyunca gizli kalmasına karar verildi. Muhalefetteyken, NSU dosyalarının açılmasını isteyen Yeşiller Partisi, iktidara gelince devletçilik oynayarak Hessen’de dosyaların gizliliği konusunda karar verdi.

AfD bile NSU dosyalarının açılmasını istedi

Hessen eyaletinde 125 binden fazla kişi NSU dosyalarının açılması imza topladı. Ardından da eyalet parlamentosunun dilekçe komisyonuna başvurdu. Eyalet Meclisi’nde NSU cinayetlerinin aydınlatılması ile ilgili oturum yapıldı. Oturumda koalisyon ortakları CDU ve Yeşiller Meclis grupları, NSU dosyalarının gizli kalması gerektiğini savundu. SPD Eyalet Meclis Grubu Genel Sekreteri Günter Rudolph, NSU cinayetleri nedeniyle halkın devlete olan güveninin sarsıldığını belirtti. Rudolph, bu yüzden şeffaflığa ihtiyaç duyulduğunu ve NSU cinayet dosyaların açılması gerektiğini söyledi. Sol Parti Meclis Grubu Başkanı Janine Wissler de Hessen eyaletlerinin bir aşırı sağcı sorunu olduğunu söyledi. Wissler, cinayetlerin artık kesinlikle ortaya çıkarılması gerektiğini sile getirdi. FDP de dosyaların açılması gerektiğini kaydetti. İslam ve göçmen karşıtlığı ile bilinen aşırı sağcı AfD partisi dahi ayrı bir önerge sundu ve NSU dosyalarının açılması gerektiğini söyledi.

Yeşiller Partisi aşırı sağcılıkla mücadele edemedi

Yeşiller Partisi ise NSU dosyalarının devleti korumak adına gizli kalması gerektiğini savundu. Federal düzeyde SPD Genel Sekreteri Lars Klingbeil, NSU cinayetlerinin gizli kalmasını isteyen Yeşiller Partisi’nin Başbakan adayı ve Eş Genel Başkanı Annalena Baerbock’u eleştirdi. Klingbeil, parti başkanı olarak Annalena Baerbock’un Hessen’deki olayı görmezden geldiğini söyledi. “Yeşiller’in tutumu aşırı sağla mücadelede bir iflas bildirisidir. Federal düzeyde sağa karşı sesini yükselten Yeşiller, eyaletlerde konu somut olarak gündeme gelince dümen çeviriyor ve duruşunu kaybediyor” dedi. Klingbeil, kurban yakınlarının şeffaf bir yaklaşıma ihtiyaç duyduklarını belirtti. Bu kadarının kurbanlara bir borç olduğunu söyledi.

Yeşiller Partisi NSU dosyalarının gizli tutulmasını istedi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Maas yazısında, “Enver Şimşek, 20 yıl önce NSU’nun ilk kurbanıydı. O, bizden biri olarak kabul edilmediği için öldü. Ancak tıpkı diğer birçok insan gibi onun hikayesi de Almanya’ya ait.” ifadelerini kullandı.

Enver Şimşek’in, 20 yıl önce Neo-Naziler tarafından vurulduktan 2 gün sonra hayatını kaybettiğini anımsatan Maas, “Birçoğu buna ‘dönerci cinayetleri’ ve o da ‘Türk’ diyordu. Sonunda hikayesini doğru anlatalım; Enver Şimşek bir aile babası ve çiçekçiydi bizden biriydi.” dedi.

NSU terör örgütü cinayetleriyle ilgili Alman medyasının, “Döner cinayeti”, “Türk mafyası” gibi yakıştırmalar yaptığını ve asıl katiller ile kurbanların hikayelerini görmediği öz eleştirisinde bulunan Maas, “Enver Şimşek bizden biri olarak görülmediği için öldü. Çünkü ‘aramızdan biri’ değildi. Enver Şimşek 14 yıldır bu ülkede yaşamasına rağmen çoğumuz için ‘Türk’ olarak kaldı. Bu bizim büyük hatamız ve hep öyle kalacak.” ifadelerine yer verdi.

Maas, şunları kaydetti:

“Failler yargılandı ama aşırı sağcılık bu ülke için hala en büyük tehdit. Parlamentolarımızda aşırı sağcı milletvekillerimiz var ve ırkçılar ile Yahudi düşmanlarıyla yan yana gösteri yapmaktan korkmayan insanlarımız var. Herkesin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemleri hakkındaki eleştirilerini ifade etme hakkı olsa da herkes aynı zamanda kimin peşinden gittiğini kontrol etmekle yükümlü. Hiç kimse aşırı sağcılar tarafından kullanılmasına izin vermemeli.”

Sağcı terörün geçmişte kalmadığını bunun da 2 Haziran’da öldürülen Kassel Bölge Valisi Walter Lübcke ve Hanau’daki ırkçı ve anti-semitik saldırılarla görüldüğünü belirten Maas, “Müslümanlara, Yahudilere, Sintilere, Romanlara ve mültecilere karşı uygulanan şiddeti, nefreti ve ajitasyonu görüyoruz. Aşırı sağcılar kendilerini, Federal Parlamento binası Reichstag’a hücumun provasını yapacak ve basamaklarında Nazi imparatorluğunun bayrağını sallayacak kadar güçlü hissediyor. Bu korkunç görüntüler şimdi tüm dünyaya yayılıyor.” dedi.

Maas yazısına şöyle devam etti:

“NSU’nun ilk cinayetinden 20 yıl sonra bile Almanya’da yabancı kökenli insanlar burada herkese eşit muamele edilmediği hissine kapılıyorsa daha yapılması gereken çok şey var demektir. Ev ararken, iş görüşmelerinde, resmi dairelerde, polise gittiklerinde göç geçmişi kaydedilir. Ülkemizde yapısal bir ırkçılık mevcut. Oysa biz, kimileri tarafından ısrarla karşı çıkılsa da renkli, çok çeşitli bir ülkeyiz. Lakin bundan gerçek bir ‘biz’ yapmayı başaramazsak kendi yol gösterici imajımız boş bir laftan ibaret kalır. Günümüzdeki gelişmelerden bahsetmeden bugün Enver Şimşek’i anamıyor olmamız utanç verici. Herkes failleri konuşuyor. Herkes aşırı sağdan söz ediyor. Ben, bizden biri olan Enver Şimşek’i konuşmamızı istiyorum. Enver Şimşek, ‘Türk’ olduğu sürece, Enverlerin hepsi ‘bizden biri’ olmadıkları sürece sağcıların işi kolay olacaktır. Göçmenlere sohbet programlarında yalnızca ‘göçmenlerle ilgili konular’ hakkındaki kulak verildiği sürece, filmlerde komiser, şansölye veya gemi kaptanı yerine sadece göçmen rolü verildiği sürece bu ülke bölünmüş kalacaktır.”

Maas yazısını, “Enver Şimşek işini severdi ama her şeyden çok arkadaşlarıyla bahçede mangal yapmayı ve her yaz yaptıkları gibi ailecek tatile gitmeyi severdi. Enver Şimşek yaşasaydı dede olacaktı. Bugün anlatmamız gereken hikaye budur. Bizden biri olan Enver’in hikayesi.” ifadeleriyle bitirdi.

Bakan Çavuşoğlu’ndan Alman mevkidaşına, “Irkçılık ve yabancı düşmanlığını ancak birlikte ve kararlılıkla yenebiliriz” yanıtı

Maas, Şimşek’e ilişkin Twitter’dan yaptığı paylaşımda, “Enver Şimşek, 20 yıl önce Neo-Naziler tarafından vurulduktan 2 gün sonra öldü. Birçoğu buna ‘Dönerci cinayetleri.’ ve ‘O da Türk.’ diyordu. Sonunda hikayesini doğru anlatalım: Enver Şimşek bir aile babası ve çiçekçiydi, bizden biriydi.” değerlendirmesini yapmıştı.

Çavuşoğlu, Şimşek’in ölüm yıl dönümünde, mevkidaşı Maas’ın Twitter’dan yaptığı paylaşıma, “Heiko, gösterdiğin hassasiyeti takdir ediyoruz fakat 20 senede bu illetle mücadelede çok yol alamadığımız da bir gerçek. Irkçılık ve yabancı düşmanlığını ancak birlikte ve kararlı bir şekilde yenebiliriz. Enver Şimşek’i rahmetle anıyoruz.” yanıtını vermişti.

NSU terör örgütü

Terör örgütü NSU, 2000-2007 yıllarında işlediği ırkçı cinayetlerle 8’i Türk 10 kişiyi öldürmüştü. Ayrıca Köln’deki Keup Caddesi’ne bombalı saldırı düzenleyerek Türklerin yoğun yaşadığı bölgede kitlesel ölümler planlamıştı. NSU tarafından 9 Haziran 2004’te gerçekleştirilen saldırıda can kaybı yaşanmamış ancak 5,5 kilogram ağırlığındaki bombayla etrafa saçılan yaklaşık 700 çivinin vücutlarına isabet etmesi sonucu 6’sı ağır 22 kişi yaralanmıştı.

Almanya’da NSU terör örgütünün ilk cinayetinin üzerinden 20 yıl geçti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Süddeutsche Zeitung ile Batı Alman Radyo Televizyon Kurumu’nun (WDR) ortak haberinde,”NSU 2.0” soruşturması kapsamında Hamburg ve Berlin’den toplam dört polis memurunun şüpheli olarak ifadesinin alındığı, polislerin görevlerine devam ettiği belirtildi.

Gazeteciye ait bilgiler sorgulandı

Die Tageszeitung’da (taz) çalışan Hengameh Yaghoobifarah tehdit mektubu almadan kısa bir süre önce, Hamburg’da Mitte ve Neugraben karakollarında görevli iki polis memurunun birbirinden bağımsız olarak gazeteciye ait bilgileri emniyete ait bilgisayarda aradığı belirlendi. WDR ve Süddeutsche Zeitung’un haberine göre, söz konusu polis memurları Yaghoobifarah’un gazetedeki polislere ilişkin köşe yazısını okuduktan sonra duydukları öfke ve meraktan dolayı gazeteciye ait bilgileri aradıklarını ifade etti. Soruşturma kapsamında, gazeteciye ait bilgilere işlem yapıldığı veya üçüncü bir kişiye verildiğine dair kanıt bulunamadığı belirtildi.

NSU 2.0 tehdit mektuplarında şüpheli polis yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

NSU 2.0’dan 69 ölüm tehdidi mektubu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Son olarak Sosyal Demokrat Partili (SPD), Senegal asıllı federal milletvekili Karamba Diaby’nin Halle’deki ofisi kurşunlandı. Failler henüz yakalanmadı. Kendisine farklı kesimlerden gönderilen destek mesajları ve siyasetçilerin saldırıya tepki göstererek sergiledikleri partiler üstü dayanışma için teşekkür eden Diaby, bu saldırıların kendisini yıldırmayacağını, demokrasiye sahip çıkarak mücade etmeyi sürdüreceğini söyledi.

Siyasileri hedef alan en sarsıcı saldırılardan biri geçen yıl Kassel’de gerçekleşti ve Merkel’in sığınmacılara açık kapı politikalarını destekleyen Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili Kassel Valisi Walter Lübcke evinde, başına yakın mesafeden sıkılan kurşunla öldürüldü.

Yürütülen cinayet soruşturmasında, 2000-2007 yılları arasında 8’i Türk, 10 kişiyi öldüren Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü (NSU) ile bağlantılı yeni ipuçlarının ortaya çıkması ise kimseyi şaşırtmıyor.

Aşırı sağ terörü uzmanı Salheiser, sahip olunan bilgilerin, Lübcke cinayetinin tutuklu zanlıları Stephan E. ve Markus H.’nin, geçmişte NSU terör örgütünü çevreleyen ağda yer alan isimler olduklarını ortaya koyduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

“Lübcke’nin NSU’nun 11’inci kurbanı olduğunu söylemek keskin bir ifade olsa da şu açık: Cinayet NSU ruhunu yansıtıyor… Buna şaşırmadık gayet tabii ki. Çünkü NSU’nun üç kişiden ibaret bir hücre olmadığını, çevreleyen destekçi bir ağ olduğunu ve bu kişilerin sadece NSU’nun suç işlemesine destek olmadıklarını, bu suçlara iştirak edenler olduğu yönünde de bulgular zaten vardı.”

Terör uzmanları, NSU soruşturma komisyonlarında görev almış siyasetçiler, NSU kurbanlarının avukatları, yıllardır bu cinayetlerin sadece üç kişilik bir hücre tarafından işlenmiş ve kurbanların rastgele seçilmiş olamayacağını, destek veren bir ağın var olması gerektiğine dikkat çekerek diğer başka faillerin de olabileceğini söylemiş, Alman güvenlik makamları ve yargısına bu ipuçların izlenmesi ve tüm terör ağının ortaya çıkartılarak çökertilmesi çağrısı yapmıştı.

König-Preuss’e göre NSU tüm yönleri ve destekçi ağlarıyla aydınlatılsaydı belki Kassel valisi Lübcke bugün hayatta olabilirdi.

“Ancak devlet kurumları, NSU’nun aydınlatılması önünde akıl almaz boyutta bir duvar ördü ve bu duvar ne yazık ki insanların hayatları pahasına örüldü” diyen Sol Partili siyasetçi sözlerini şöyle tamamladı:

“Akıllardaki soru şu: Eğer NSU ile ilgili ipuçları, bilgiler gerektiği gibi ciddiyetle soruşturulsaydı, iç istihbarat bilgileri gizlemeyip, bazı dosyaları imha etmeseydi, hem soruşturma hem de yargılama sürecinde savcılar ve hakim engelleyici tutum içerisinde olmasaydı, NSU’nun tüm ağı ortaya çıkartılsaydı, acaba Lübcke cinayeti önlenebilir miydi?”

Almanya’nın üstünü örttüğü terör örgütü NSU dosyası peşini bırakmıyor  yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Thüringen Eyalet Meclisi’nde kurulan ikinci NSU Araştırma Komisyonu, 8’i Türk toplam 10 kişinin öldürüldüğü nefret cinayetlerine dair hazırladığı yeni bir raporu kamuoyuyla paylaştı.

Raporda, Alman polisinin hatalarına vurgu yapıldı ve “2000-2011 yılları arasında NSU tarafından işlenen 10 cinayet engellenebilirdi” denildi.

Polis yasalara aykırı davrandı! 

“Aşırı sağcı terör ve yetkili makamların tavrı” başlıklı 2 bin 200 sayfalık rapora göre Thüringen eyaletindeki güvenlik birimleri 1998-1999 yıllarında eyalet sınırlarını aşarak NSU üyelerine yönelik bilgileri doğru analiz etmek ve değerlendirmek zorundaydı.

Ancak rapora göre güvenlik birimleri bunu yapmadı. Bunda güvenlik birimlerinin büyük ihmallerinin yanı sıra yargı, emniyet ve Anayasayı Koruma Dairesi’ndeki yapısal eksikler de rol oynadı.

Nasyonel Sosyalist Yeraltı Örgütü'nün katlettiği Enver Şimşek anısına dikilen ağacı söktüler.

Alman makamları terör örgütünün artık üyesi olmadığını iddia ediyordu. pic.twitter.com/NgVzqT06kl

— Yekvücut (@yekvucutcom) October 5, 2019

Deutsche Welle’nin haberine göre, raporda Thüringen’deki Jena kentinde büyüyen ve radikalleşen NSU üyelerinin bu nedenle 2011 Kasım ayına kadar gün yüzüne çıkmadığına işaret edildi.

Raporda komisyon üyeleri güvenlik birimlerinin yaptığı hatalara geniş yer verdi. Emniyet içindeki hata kültürünün iyileştirilmesi gerektiği vurgulanarak, polisin gerekli yasal mevzuatlara bile uymadığı kaydedildi.

Aşırı sağcılar saldırılarını sürdürüyor

Nürnberg kentinde seyyar çiçek standında satış yaparken NSU tarafından 9 Eylül 2000 tarihinde öldürülmüştü. Enver Şimşek anısına geçen ay ki 19’uncu ölüm yıl dönümünde, Zwickau şehrinde ağaç dikilmişti. O ağaç kimliği belirsiz kişiler tarafından söküldü. Bununla da yetinmediler ve NSU kurbanlarının anısına yazılmış yazının bulunduğu bir bank da ağacı söküldükten 2 sonra kimliği bilinmeyen kişilerce tahrip edildi.

Alman polisi NSU cinayetlerine göz yumdu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Almanya’da NSU davasındaki müdahil avukatlardan Seda Başay Yıldız ırkçı teröristler tarafından tehdit mektupları almaya devam ediyor.

Süddeutsche Zeitung gazetesinin haberine göre, avukat Başay Yıldız’a ocak ayında yeni tehdit mektupları gönderildi.

Mektupların Hessen Eyalet Kriminal Dairesinin psikologları tarafından incelendiği ifade edilen haberde, tehdit mektuplarının arkasında polislerin olduğu yönünde yeni ipuçların bulunduğu ileri sürüldü.

Haberde, mektuplarda Hessen Eyalet Kriminal Dairesi için “HLKA” kısaltmasının kullanıldığı belirtilerek halk arasında pek bilinmeyen bu kısaltmanın, sadece Hessen eyaletindeki polis memurları arasında kullanıldığı vurgulandı.

NSU davasındaki müdahil avukatlardan Başay Yıldız’a, ağustos ayında da faksla ırkçı ve tehdit içerikli bir mektup gönderilmiş, bunun üzerine başlatılan inceleme kapsamında Başay Yıldız’ın nüfus bilgilerine Frankfurt polis karakolundaki bir bilgisayardan bakıldığı tespit edilmişti.

Avukatın kimlik bilgilerine bakıldığı sırada bilgisayara erişimi bulunan polis memurlarının, internet üzerinden oluşturdukları grupta birbirlerine gamalı haç ve Hitler’in fotoğrafları ile yabancı düşmanlığı içeren mesajlar gönderdiği belirlenmiş, hakkında soruşturma başlatılan altı polis geçici olarak görevden alınmıştı.

Başay Yıldız, aralık ayında ikinci bir tehdit mektubu almıştı. Seda Başay Yıldız, Almanya’da 2000-2007 yıllarında 8’i Türk 10 kişiyi öldüren, bombalı saldırılar düzenleyen ve banka soyan Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü davasında, 2000 yılında öldürülen Enver Şimşek’in ailesinin avukatlığını yapmıştı.

Almanya’da polis üniformalı ırkçı teröristlerden Türk avukata yeni tehdit yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Özel bilgiler ve aile bireylerinin isimlerinin yer aldığı mektubun, yine Alman polis teşkilatının bilgisayarından ve ‘NSU 2.0’ imzasıyla gönderildiği haber verildi.

2000-2007 yıllarında 8’i Türk 10 kişinin ölümüyle bağlantılı NSU davasında, kurban Enver Şimşek’in yakınlarının avukatlığını yapan Seda Başay-Yıldız’a ve diğer Türk kökenli müdahil avukatlara daha önce de tehdit mektubu gönderildiği geçen Aralık ayında ortaya çıkmış, olayın arkasında Frankfurt’ta görevli biri kadın 4’ü erkek 5 polis memuru olması Almanya’da büyük şok yaratmıştı.

Başay-Yıldız’ın aldığı yeni tehdit mektubunun da, bir polis bilgisayarında yer alan bilgilerden yola çıkılarak derlendiği saptandı. Konuyla ilgili Alman basınına konuşan avukat, mektupta ailesine ve akrabalarına ait hane kayıt bilgilerinin yer aldığını duyurdu.

İlk tehdit mektubuyla bağlantılı toplam beş polisin açığa alınmasına atıfta bulunulan yeni mektupta, Başay- Yıldız’a hitaben “Beyinsiz bo.. döneri, polis meslektaşlarımıza ne yaptığını anlaşılan bilmiyorsun! Türk domuzu, esas şimdi senin için büyük sorunlar başlıyor. Senin bo..tan kızının kafasını koparacağız. Geri kalan dönerci takımına da aynı muameleyi yapacağız” sözleri yer alırken, mektup bu kez de ‘NSU 2.0’ imzasıyla sona eriyor.

Avukat Başay-Yıldız’a gönderilen ve açık ev adresiyle 2,5 yaşındaki kızının isminin yer aldığı ilk tehdit mektubunda, “Pis Türk domuzu. Sen Almanya’yı bitiremezsin. Eğer buradan canlı çıkabilirsen bir an evvel defol git. Değilse kızını paramparça edeceğiz” sözleri yer almıştı.

Diğer Türk kökenli avukatlara elektronik posta yoluyla benzeri içerikte giden mektuplarda da, ülkeyi terk etmeleri, aksi takdirde öldürülecekleri tehdidi yapılmıştı. O dönemde yapılan araştırmalar sonucu, tehdit faksının Frankfurt 1.Polis Karakolu’ndan gönderildiği, görevli bazı polislerin bilgisayar ve telefonlarında yapılan incelemelerde Hitler fotoğrafları, neonazi sembolleriyle sloganları, ırkçı ve yabancı düşmanlığı içerikli mesajlar paylaştıkları saptandı.

Polislerin evlerine baskın düzenlenerek bilgisayarlarına ve cep telefonlarına el konuldu. Beş polis memuru hakkında halkı kışkırtma ve anayasaya aykırı semboller kullandıkları şüphesiyle soruşturma açıldı.

Frankfurt Emniyet Teşkilatı’nda aşırı sağcı bir örgütlenme olabileceği şüphesiyle yürütülen soruşturmaya paralel, aynı şüpheyle Wiesbaden, Offenbach ve Fulda’da da emniyet teşkilatlarında inceleme başlatıldığı açıklandı.

Almanya’da “NSU 2.0” yine Türk avukatın 2.5 yaşındaki kızını tehdit etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.