“Türk Hava Yolları ramazan sırasında iç ve dış hatlarda yemek servisini devam ettirirken, Devlet Demir Yolları yemekli vagonu ve yemek servisini niye kaldırır? DDY, kendi yolcusunu THY yolcusundan daha muhafazakâr gördüğü için mi? DDY Genel Müdürü kendini THY Genel Müdürü’nden daha mümin gördüğü için mi? Yukarıdan tak diye emir gelip, o da şak diye yaptığı için mi? Yukarıdan tak diye emir gelmediği halde, DDY Genel Müdürü, sırf yalakalık için tak diye yaptığı için mi?” yazan Özkök araştırmadan yazdığı için bir yalanı tekrar etmiş oldu.

TCDD yönetimi Ramazan ayında trenlerde yemek verilmediği iddiaları üzerine 5 Haziran tarihinde bir açıklama yapmıştı:

“Tüm YHT’ler ve konvansiyonel trenlerimizde yolcularımız yiyecek içecek ihtiyaçlarını restoran bölümünden ya da tren içerisinde hizmet veren mini araçtan sağlayabilmektedir. Ramazan ayında, YHT ve diğer trenlerde yiyecek içecek hizmetinin durdurulduğuna ve restoranların kapatıldığına dair iddialar tamamen gerçek dışıdır.” ifadelerine yer verilmişti.

Ertuğrul Özkök’ün bu açıklamayı araştırmadan 10 gün sonra tekrar yalanı dolaşıma sokması dikkat çekti.

TCDD’nin açıklamasında olmayan bir hususu da Yekvücut olarak biz eklemek istiyoruz: Yolculuk esnasında oruç tutma mecburiyeti yoktur. Hatta yolculuk esnasında oruç tutan birisi orucunu bozarsa kefaret gerektirmez. 2002 yılından bu yana “müslümanların mahalle baskısı yaptığını” iddia eden Ertuğrul Özkök 15 yılda 10’ar dakikasını İlmihal bilgilerini öğrenmeye ayırsaydı, “TCDD yönetimi kendi yolcusunu THY yolcusundan daha muhafazakâr gördüğü için mi?” gibi tutarsız sorular sormazdı.

Ramazan bitti vagonlarda yemek dağıtılmıyor yalanı bitmedi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Oysa, AK Parti ve MHP tarafından hazırlanan ve Cumhurbaşkanlığı Sistemini de içeren 18 maddelik teklifte Anayasa’nın 24.Maddesi üzerinde hiçbir değişiklik yapılmamıştı.

Sahte metinde; mevcut Anayasa’nın 24. Maddesi deforme edilerek, referandumdan “Evet” oyu çıkarsa “Ramazan ayında oruç tutma zorunluluğu getirileceği” algısı yaratılmak istendi.

Anayasa’nın 24. maddesinin gerçek hali aşağıdadır.

MADDE 24. – Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir.

Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.

Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.

Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.

Bu da Avrupa’da dağıtılan bildirilere eklenen madde

Din ve vicdan hürriyetinin tek istisnası ramazan ayındaki oruç ibadetidir. Türkiye sınırları dâhilinde oruç tutmayanlar ceza kanunundan düzenlenmek üzere para cezası, kamu hizmeti, bu suçun işlenmesinin süreklilik arz etmesi, devlete karşı gelmekle eş tutulacağından vatandaşlıktan çıkarılma ve sınır dışı edilmeye kadar devam edebilir. İlgili kanunlarca belirlenir.

“Evet çıkarsa oruç tutmak mecbûrî olacak” yalanı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.