ABD Putin’e suikast mi planlıyor?

Linsdey Graham’ın sosyal medya hesabından yaptığı çağrılar, ABD’nin Rusya politikasının itirafı oldu. Rusya ile sıcak çatışmaya geçmeyeceğini her seferinde açıklayan ABD’li yetkililer Rusya’ya uygulanan yaptırımlarla Putin’e geri adım attırmayı ya da iktidar değişikliği amaçladıklarını açıklamıştı. ABD Senatosunda Dış İlişkiler Komisyonu Başkanlığı da yapan Graham açıkça Rusya Devlet Başkanına suikast çağrısı yaparak bir anlamda ABD’nin gönlünden geçenleri de açıkladı.

Rusya’nın tepkisi ne olacak?

ABD’li Senatörün suikast çağrısına Rus yetkililerin nasıl cevap vereceği merak konusu oldu. Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire’nin “Rusya’ya ekonomik savaşa açtık” açıklaması sonrası eski Rus Başbakanı ve halihazırdaki Ulusal Güvenlik Konsweyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medyedev şunları yazmıştı: “Bugün bir Fransız bakan Rusya’ya ekonomik savaş başlattıklarını ilan etmiş. Beyler, dilinize hakim olun! Ve unutmayın, tarihte ekonomik savaşlar sıklıkla gerçek savaşa dönüşmüştür.” Medyedev’in bu çıkışı sonrası Fransız bakan özür dilemek zorunda kalmıştı.

Albay Stauffenberg kimdir?

ABD’li Senatör Graham’ın sosyal medya hesabından övdüğü Albay Stauffenberg, 2. Dünya Savaşı sırasında Adolf Hitler’e suikast düzenleyen bir Nazi subayıydı. Tam adı Claus Philipp Maria Schenk Graf von Stauffenberg, Hitler’in güvenini kazanmış başarılı bir Nazi Subayıydı. Hitler’in politikalarını beğenmeyen Stauffenberg, suikast için bombalı saldırı düzenledi. Hitler’in şans eseri ölmediği suikast sonrası yakalanarak öldürülen Stauffenberg’in en önemli özelliği “Almanya’nın önceliğini Sovyetler Birliği’ne saldırıya vermesi gerektiğini düşünmesiydi.

ABD Putin’e suikast çağrısı yaptı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

“Çatışmalar Ermenistan topraklarında yapılmıyor.”

?Putin bir gün önce de Ermeni Başbakanın suratına telefonu kapatmıştı.

Putin’den Ermenistan’a soğuk duş: “Çatışmalar Ermenistan topraklarında değil” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Türkiye aleyhine kara propaganda yapan Can Dündar’ı Cumhurbaşkanlığı sarayında ağırlayan Macron, geçtiğimiz günlerde Charlie Hebdo dergisine de sahip çıktı.

Fransa’da geçtiğimiz günlerde Putin ve Macron, 14 Eylül’de telefon görüşmesi gerçekleştirmiş, Le Monde gazetesi de görüşmeye ilişkin haberinde, Putin’in “Noviçok” kimyasalını geliştirenlerin yaşadığı Letonya’nın, Navalnıy meselesine dahil olduğu senaryo üzerinde durulması gerektiğini vurguladığını iddia etmişti.

Bunun üzerine Fransa’da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasındaki telefon görüşmesinin içeriğini yayımlayan gazeteler hakkında soruşturma başlatıldı.

Fransa Dışişleri Bakanlığının sitesinde yer alan soru-cevap kısmında bir gazeteci, Bakanlığın, Fransız gazetelerinin, Rus muhalif Aleksey Navalnıy’ın zehirlendiği iddiasına ilişkin Putin ile Macron arasındaki telefon görüşmesinin detaylarının yayımlaması hakkındaki görüşünü sordu.

Fransa da Macron ile Putin görüşmesini yayımlayan gazeteler hakkında soruşturma başlatıldı.

Bakanlık tarafından soruya verilen yazılı cevapta, “İç meselelere ait gizli belgelerin sızdırılması kabul edilemez. Bu nedenle yorum yapmaktan kaçınıyoruz. Konuya ilişkin soruşturma sürüyor.

Cumhurbaşkanı Macron Rusya ile ilgili tüm meseleleri, özellikle güvenliğimizi etkileyen konuları diyalog yolu ve açık yüreklilikle çözmeyi hedefliyor, öyle de devam edecek.” ifadeleri kullanıldı.

Rus basını ise soruşturmanın Le Monde hakkında başlatıldığını yazdı.

Fransa da Macron ile Putin görüşmesini yayımlayan gazeteler hakkında soruşturma başlatıldı

Fransa’da basın özgürlüğü tehdit altında yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Dünya genelinde Çin’e yönelik soru işaretleri tazeliğini korurken Rusya’dan da kafa karıştıran bir açıklama geldi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 28 Mart-5 Nisan arasında tüm çalışanların idari izinli olacağını ve 22 Nisan’da yapılması planlanan referandumun ertelendiğini duyurdu.

Kararname imzalamıştı

Oysa Putin, geçtiğimiz hafta “Virüsün yayılımını durdurduk” açıklaması yapmış, bunun yanında da 22 Nisan’da anayasa değişiklikleri konusunda ülke genelinde referandum yapılmasını içeren kararnameyi imzalamıştı.

Putin dünyayı yanlış mı bilgilendirdi? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Belçika dönüşü uçakta basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya devlet televizyonunun “Putin Erdoğan’ı bekletti” şeklindeki haberine açıklık getirdi. Rus yetkililer ile konunun görüşüldüğünü, Rusların da bu konudan rahatsız olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, orta bir kötü niyetin bulunduğunun altını çizerek, yaşananları şöyle anlattı:

Niyetleri kötü olunca yazmıyorlar

“Nitekim bizim medyaya görüntü vereceğimiz Putin’in çalışma ofisi bir uçta, biz ise öbür uçtan geliyoruz. O bu uçtan çıkana kadar, biz de bulunduğumuz yerden çıkana kadar buluşma noktası gibi orta noktada buluşuyoruz. Bazıları da buradan art niyetli çıkarımlar yapmaya çalışıyorlar. Sayın Putin bizi arabaya kadar uğurladı. Tabi niyet kötü olunca bunu yazmıyorlar, göstermiyorlar.”

Putin bizi arabaya kadar uğurladı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Suriye’de 2011’den bu yana kaosun faturasını en ağır şekilde ödeyen ülke Türkiye oldu. İran ve Rusya destekli Esed rejiminin saldırıları yüzünden 4 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapmak zorunda kalan, 40 milyar dolardan fazla para harcayan Türkiye, güvenlik riskleriyle de karşı karşıya kaldı.

460 kilometrelik güvenli bölge

Türkiye savaşın patlak verdiği süre zarfından bu yana Suriye sorununun çözümü için tüm imkanları seferber eden tek ülke. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlık görevini yürüttüğü 2012 yılında Batı bloğuna tarihi bir teklifte bulundu.

Tarihler 16 Mart 2012’yi gösterdiğinde Erdoğan, Suriye’deki katliamları önlemek, göç dalgasının önüne geçmek amacıyla 32 kilometre derinlikte ve Türkiye-Suriye sınırında 460 kilometrelik bir hattı kapsayan bir güvenli bölge teklif etti.

Bir tek Fransa destekledi, Obama itiraz etti

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond, teklifi değerlendireceklerini açıkladı. Fransa ise Türkiye’nin teklifine olumlu yanıt verdi. Fransa eski Cumhurbaşkanı François Hollande Türkiye’nin tampon bölge önerisine destek verdiğini söyledi.

Kendi döneminde Suriye’de sadece PYD/YPG ve DEAŞ terör örgütlerinin önünü açan, Esed rejiminin katliamlarına göz yuman Obama, 16 Kasım 2015 tarihli açıklamasında, “Gerçek bir güvenli bölge, sahada askerler bulundurmamızı gerektirecek. Bu güvenli bölge konusunda çok fazla sayıda soru ortaya çıkarıyor” diyerek Türkiye’nin teklifini reddetti.

Almanya’nın derdi başka

Almanya Başbakanı Angela Merkel de güvenli bölge konusunda Türkiye’nin talebine ret cevabı verdi. Ayrıca 2016’nın Eylül ayında Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Suriye’de geçici olarak tüm askeri uçuşların durdurulmasını istedi. Ancak Almanya’nın niyeti Suriye’deki katliamları durdurmak değildi. Plan, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki terör koridoruna hançer saplamak için yürüttüğü Fırat Kalkanı Harekatı’nı durdurmaktı.

Sözlerini tutmadılar

Yine 2016’da dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Avrupa Birliği ile geri kabul anlaşması yaptı. Anlaşma ile Türkiye, Avrupa’ya yasa dışı olarak giden mültecileri geri aldı. Bunun karşılığında vize muafiyeti verilecek, ayrıca AB, mülteciler icin 6 milyar avro para gönderecekti. Ancak Avrupa ne 6 milyar avro gönderdi ne geri kabul anlaşmasına uydu ne de vize muafiyeti sözünü tuttu.

Erdoğan uyardı

Esed, Rusya ve İran Soçi mutabakatını ihlal edip 4 milyon Suriyelinin yaşadığı İdlib’de katliama başlayınca, yüz binlerce mülteci Türkiye sınırına doğru hareketlendi. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı’ya şu mesajı verdi: “İdlib halkına yönelik vahşet son bulmazsa bu göç dalgası devam edecektir. Böyle bir durumda Türkiye bu göç yükünü tek başına taşımayacaktır.”

Mültecilere geçiş serbest

Batılı ülkeler göç riskine karşı Rusya ve Esed rejimine “kınama” mesajı dışında herhangi bir adım atmazken, Türkiye’yi koruma noktasında da pasif kaldı. Son olarak Esed rejiminin 33 Türk askerini hava saldırısıyla şehit etmesinin ardından Türkiye, İdlib’deki durumu göz önüne alarak Suriyeli mültecilerin kara ya da deniz yoluyla Avrupa’ya geçişlerini engellememe kararı aldı.

Türkiye sınır kapılarını neden açtı? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Rus doğal gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayan TürkAkım Doğal Boru Hattı, Bulgaristan’da büyük pişmanlığa neden oldu. Bulgar siyasetçi Rumen Petkov, Türkiye’nin TürkAkım ile üstlendiği kilit pozisyonun, Güney Akım projesiyle Bulgaristan’ın da eline geçtiğini ancak Bulgar hükümetinin bunu değerlendiremediğini belirterek, “Eğer Güney Akım projesi çökmeseydi Bulgaristan bu şansı elde edebilirdi. Proje, mevcut Başbakan Boyko Borisov ve 2014 yılında Avrupa Parlamentosu’na seçilen eski Başbakan Sergey Stanişev yüzünden gerçekleşmedi” dedi.

Çok ciddi kaybımız var

Bulgaristan’ın büyük bir kayıp yaşadığının altını çizen Petkov, “Enerji güzergâhındaki pozisyonumuz bakımından çok ciddi kaybımız var. Bulgaristan transit ülkelerinden biri, Türkiye ise kilit oyuncu konumunda. Ancak her şeye rağmen bu, ülkemizin gaz güvenliğini garanti altına alacak iyi bir çözüm” ifadelerini kullandı.

Bulgaristan söylüyor! Türkiye enerjide kilit oyuncu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Türkiye’nin Birleşmiş Milletler tarafından resmi olarak tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükumeti ile yaptığı deniz mutabakatının ardından Ruslar da harekete geçti. İtalya’da yayın yapan Corriere della Sera gazetesine konuşan Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Ghassan Salame, Hafter’e bağlı kuvvetlerin Rusya’nın askeri desteği ile kenti ele geçirmek üzere olduğunu açıkladı. Rusların desteği ile Hafter’in güçlendiğini belirten Salame, “Son 10 günde savaş başkentin yerleşim alanlarına ilerledi” dedi.

Trablus düşebilir

Dışişleri Bakanı Muhammed Syala ise La Repubblica’ya verdiği demeçte, “Rusların insansız hava araçları ve paralı askerler aracılığıyla General’e destek vermesi neticesinde başkentin düşme riski bulunuyor” şeklinde konuştu.

İşgalci Hafter Rusya desteğiyle Trablus’a saldırıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Değerli dostlarım, heyetlerimizin kıymetli üyeleri, basın mensupları sizleri en kalbi duygularımla, sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Sözlerimin hemen başında değerli dostum Putin’in şahsında tüm rus dostlarımıza teşekkür ediyorum.

Hamdolsun bunun meyvelerini her alanda topluyoruz. Yakaladığımız bu ivmenin artarak sürmesi konusunda sayın Putin ile hemfikiriz. Sayın Ruhani ile gerçekleştirdiğimiz ikili görüşmede, ülkemiz arasındaki ilişkileri daha da geliştirme konusunda mutabık kaldık.

Bugün değerli dostlarım Putin ve Ruhani ile gerçekten kritik görüşmeler yaptık. Ve gündemimizdeki meseleleri samimiyetle ele aldık. Ateşkes ile ilgili attığımız adımları tekrar gözden geçirdik. Sahada şiddetin azaltılmasında temel rol oynadığını memnuniyetle tespit ettik. Astana’da kaydettiğimiz ilerlemeler temelinde, kalıcı çözüm noktasında Cenevre sürecine katkılarımızı istişare ettik. 2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararında tanımlandığı üzre, Suriye halkının öncülüğünde yürütülecek kapsayıcı, özgür ve adil siyasi sürecin hayata geçirilmesine yardımcı olmak konusunda görüş birliğine varmış bulunuyoruz.

PYD konusunda net konuştu

Soçi’de düzenlenmesi öngörülen kongrenin bu ilkeler temelinde, sürece anlamlı değer katması için eşgüdüm içinde çalışmaya karar verdik.

Bu süreçte üç garantör ülkenin ortaya koydukları karşılıklı hassasiyetlere saygıyı sürdürmeleri kritik rol oynayacaktır. Suriye’nin toprak bütünlüğüyle ülkemizin milli güvenliğine kast eden terörist unsurların süreçten dışlanması önceliklerimiz arasında yer almaya devam edecektir. Bir terör örgütüyle aynı çatı altında olmamızı, bizden kimse beklememelidir. Suriye’nin toprak bütünlüğüne bağlılığımızı ifade ediyorsak, eli kanlı bir çeteyi meşru bir aktör olarak göremeyiz.

Bugün gerçekleştirdiğimiz istişarede, Suriye’de güven artırıcı önlemlerin hayata geçirilmesinin önemini vurguladık. İnsani yardımların ihtiyaç sahiplerine engelsiz ve kesintisiz ulaştırılması, ayrıca tutukluların karşılıklı salıverilmesi dahil atılabilecek her türlü adımı gözden geçirdik.

Ülkelerimiz arasındaki verimli işbirliğinin bölgeye olumlu etki yapmasını, mezhebi ayrışma riskini azaltmasını ümit ediyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: PYD’yi meşru olarak kabul etmeyiz yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Putin telefon görüşmesinde: “Türkiye’yle yürüttüğümüz projelerimiz başka ülkelerle olduğundan daha farklı gelişiyor. Başka ülkelerle pek çok idari onay yıllar sürerken bu süreci Türkiye’yle birkaç ayda aştık ve bu şüphesiz ki şahsınızın direkt müdahalesiyle gerçekleşti.”

Putin Türk Akımı projesinin 2016 güzünde imzalandığına değinerek “Çalışmalar neredeyse 7 ay sonra başladı.”

Putin güney Rusya’nın Krasnodar Bölgesi’ndeki Anapa şehrinde, denizin dibine yerleştirilecek olan boruların Öncü Ruh adlı gemiye yüklenişini gözlemledi.

Putin “Eğer partnerlerimiz isterlerse Türkiye yoluyla güney ve güneydoğu Avrupa’ya gaz tedarik etmek için hazır olacağız.” dedi. “Partnerlerimizde bu alâkayı müşahede etmekteyiz.”

Akkuyu planlanandan önce bitebilir

Putin Akkuyu nükleer santral inşaatının bitiş için verilen tarihte tamamlanabileceğine dair ümidini de dile getirdi. Ayrıca Rus operatöre lisans verildiği için Erdoğan’a teşekkür etti.

“Diğer meselelerde de bu tempoyla ilerlersek kesinlikle planlarımızı gerçekleştiririz; bilhassa ilk nükleer santrali bitiş tarihinden önce faaliyete geçiririz.”

Vladimir Putin’den Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Türk Akımı teşekkürü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.