Ramazan ayının fetvacıları: Muhalifler

Ramazanda Müslümanların sinilerini zıplatan olaylardan biriyse Türkiye’ye has bir durum: İslam dinine dair hiçbir bilgiye sahip olmayıp fetva vermek.  Ramazanı Şerifin başlamasıyla Türkiye’de ekranlara çıkan bazı isimler, ülke olarak  “acaba şaka mı yapıyor yoksa ciddi mi?” tereddüdünü yaşamamıza sebep oldu. Bir örnekle açıklamak gerekiyorsa, Cumhuriyet Halk Partisi’nin televizyonu olarak bilinen Halk TV’de Genel Müdürlük de yapan 35 yıllık gazeteci Şaban Sevinç, kovid-19 pandemisi nedeniyle  Ramazan ayının ertelenmesi gerektiğini açıkladı. Sevinç, 2 yıl önce yaptığı bu açıklamaya gerekçe olarak da “teravih namazlarının camilerde kılınmayacak olmasını” gösterdi. İslami ilimler noktasında oldukça bilgili olduğu izlenimini vermeye çalışan Şaban Sevinç’in konuşmasında bu sorunun Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesine sorulduğunu da öğreniyoruz. Üstelik kurumsal bir muhatap Yeniçağ Gazetesi tarafından. Yani Türkiye’de yayın yapan bir gazete, Ramazan ayının tehir edilip edilmeyeceğini sorabiliyor. Bundan cesaret alan bir gazeteci de bir hatta bir kaç adım ileri giderek “Ramazan kesinlikle tehir edilmelidir” açıklamasında bulunabiliyor.  Şaban Sevinç ve Yeniçağ gazetesi istisnalar değil. Ramazan ayında şaraplı iftar yemeği tarifi veren gazete Hürriyet’ti. Ya da Türkiye’de muhalif kesimin yere göğe sığdıramadığı, araştırmacı gazetecilerin piri olarak övdüğü Uğur Dündar, yıllardır Cuma namazlarını evde kıldığını açıklamıştı. Uğur Dündar’ın tahtını zorlayan İsmail Saymaz’ın Ramazan’da verilen fitreyi bilmeyip, Kızılay’ı İslam’ı bilmemekle eleştirdiğini de hatırladığımızda bu sorunun yıllardır devam ettiğini söyleyebiliyoruz.

Bilmedikleri halde ahkam kesiyorlar

Verilen örneklerin karşımıza çıkardığı bir sonuç var, Türkiye’de medya ve siyaset başta olmak üzere pek alanda faaliyet gösteren ünlüler, ülkemizdeki insanların bin yıllık inancı olan İslam dinini bilmiyor. Bilmemelerine rağmen İslam’a dair açıklama yapma salahiyetini kendilerinde bulmaları da yaşadığımız sıkıntının uzunca bir süre devam edeceğini gösteriyor.

Orhan Aydın

Ramazan ayının gelmesi ile sahte hoca tehlikesine dikkat yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Yetkililer, ilk incelemelerin neticesinde olayın kundaklama olduğu tespitine varıldığını ve bunun üzerine şimdi federal düzeyde soruşturma başlatıldığını bildirdi. New Haven İtfaiye Şefi John Alston, yangının sabotaj nedeniyle çıktığını belirterek, “Bu kasıtlı olarak çıkarılmış bir yangın” dedi.

ABD’nin Connecticut eyaletinin New Haven kentindekundaklama sonucu yanan Diyanet Camisi’nde büyük çapta maddi hasar meydana geldiği bildirildi.

Türkiye’nin New York Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşeliğinden yapılan açıklamada, Diyanet Cami’sinde çıkan yangına ilişkin yürütülen soruşturmanın ardından yangının kundaklama sonucu meydana geldiğinin belirlendiği, yetkililerin faillerin yakalanması ile ilgili çalışmaları sürdürdüğü ve para ödülü konulduğu kaydedildi.

ABD’de Türk camisi kundaklandı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Hesselholm İslam Kütür Derneğine ait olan apartmanın alt katındaki mescitte büyük hasar meydana geldi.

Kurtarma servisinden Magnus Carlsson, bir kişinin mescide girerek, kasıtlı olarak yangın çıkardığının tespit edildiğini söyledi.

Yangın kısa sürede söndürüldü. Mescitte büyük hasar meydana geldi ve apartmandaki dört daire tedbir amacıyla boşaltıldı.

Hesselholm İslam Kültür Derneği Başkanı İsmail Darragi de ”Müslümanların en çok ibadet ettiği ramazan ayında böyle bir felaketin başımıza gelmesinden dolayı büyük üzüntü duyuyoruz.” dedi.

200 kişinin ramazan ayında mescitsiz kaldığını söyleyen Darragi, 12 yıldır Hesselholm’de yaşadığını ve ilk defa böyle bir olayın görüldüğünü anlattı.

Olayda ölen ya da yaralanan olmadı. Saldırganın yakalanması için geniş çaplı inceleme başlatıldı.

İsveç Hesselholm’da 200 kişilik mesciti yaktılar yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Ramazan ayı boyunca süren etkinliğin yapılmasını istemeyen 90 kişinin imza toplayıp “Dortmund Ost” ilçe meclisine iletmesi sonucu, mecliste yapılan gizli oylamayla kiralanan alanın sözleşmesinin iptal edildiği öğrenildi.

Festi Ramazan Yönetim Kurulu Başkanı Ergün Özkara, etkinlikle ilgili tüm izinler alınmasına rağmen ilçe meclisinin siyasi bir karar verdiğini belirtti, karara tepki gösterdi.

Kararın Dortmund ve çevresinde yaşayan Türk toplumunun da tepkisini çektiğini ifade eden Özkara, “İlçe meclisi siyasi bir karar vermiştir. Dortmund Belediye Başkanını olaya müdahale etmeye çağırıyoruz. Etkinliğin bu yıl da yapılması için alternatif alan arıyoruz” diye konuştu.

Özkara şunları kaydetti: “Bu iptal kararını şaşkınlıkla karşıladık. Meclis 2013 yılındaki şikayetleri mazeret göstererek olumsuz karar vermiştir. Resmi izinleri alabilmemiz için bizden istenilen her şeyi harfiyen yerine getirdiğimizi belediye yetkilileri, zabıta, polis, itfaiye biliyor.

Bununla da kalmadık ve 4 bin kişilik ücretsiz otopark yeri ayarladık. Festi Ramazan, insanları ve kültürleri buluşturan bir organizasyondur, Dortmund ve çevresine sosyal, ekonomik ve kültürel yönden katkı sağlamaktadır.”

Almanya’da Ramazan etkinliği yasaklandı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

“Türk Hava Yolları ramazan sırasında iç ve dış hatlarda yemek servisini devam ettirirken, Devlet Demir Yolları yemekli vagonu ve yemek servisini niye kaldırır? DDY, kendi yolcusunu THY yolcusundan daha muhafazakâr gördüğü için mi? DDY Genel Müdürü kendini THY Genel Müdürü’nden daha mümin gördüğü için mi? Yukarıdan tak diye emir gelip, o da şak diye yaptığı için mi? Yukarıdan tak diye emir gelmediği halde, DDY Genel Müdürü, sırf yalakalık için tak diye yaptığı için mi?” yazan Özkök araştırmadan yazdığı için bir yalanı tekrar etmiş oldu.

TCDD yönetimi Ramazan ayında trenlerde yemek verilmediği iddiaları üzerine 5 Haziran tarihinde bir açıklama yapmıştı:

“Tüm YHT’ler ve konvansiyonel trenlerimizde yolcularımız yiyecek içecek ihtiyaçlarını restoran bölümünden ya da tren içerisinde hizmet veren mini araçtan sağlayabilmektedir. Ramazan ayında, YHT ve diğer trenlerde yiyecek içecek hizmetinin durdurulduğuna ve restoranların kapatıldığına dair iddialar tamamen gerçek dışıdır.” ifadelerine yer verilmişti.

Ertuğrul Özkök’ün bu açıklamayı araştırmadan 10 gün sonra tekrar yalanı dolaşıma sokması dikkat çekti.

TCDD’nin açıklamasında olmayan bir hususu da Yekvücut olarak biz eklemek istiyoruz: Yolculuk esnasında oruç tutma mecburiyeti yoktur. Hatta yolculuk esnasında oruç tutan birisi orucunu bozarsa kefaret gerektirmez. 2002 yılından bu yana “müslümanların mahalle baskısı yaptığını” iddia eden Ertuğrul Özkök 15 yılda 10’ar dakikasını İlmihal bilgilerini öğrenmeye ayırsaydı, “TCDD yönetimi kendi yolcusunu THY yolcusundan daha muhafazakâr gördüğü için mi?” gibi tutarsız sorular sormazdı.

Ramazan bitti vagonlarda yemek dağıtılmıyor yalanı bitmedi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İsmini açıklamak istemeyen bir Çinli polis memuru Radio Free Asia’ya verdiği bilgilerde yapılanları savunurken, “Çin yönetimi tarafından görevlendirilen kadrolar “Birlikte Beş Şey” kampanyası kapsamında Uygur evlerini ziyaret ediyor, birlikte yemek yiyor ve aynı evi paylaşıyorlar.” dedi. Polis, bu yapılanlarla halkla yakın olmanın amaçlandığını iddia ediyor.

Polis, Çin hükümetinin Uygur halkının hayat tarzını tanımayı hedeflemesinin yanında etnik ve dini politikaları yaygınlaştırmak istediğini savunan Uygurlu yetkililerin ibadet etme ve oruç tutma konusundaki kısıtlamalarına ise net bir cevap vermedi. Doğu Türkistan’da yaşayan bir çiftçi, Çinli kadroların 15 gün önce bölgeye gönderildiğini söylerken, “Çinli yetkililer sürekli bizleri izliyor ve ibadet ederken hızlı olmamızı istiyorlar. Kısa sürede ibadet etmek imkansız hale geliyor.” dedi. Çin hükümetinin Doğu Türkistan’da engellemeleri arttırmak için gönderdiği kadrolar bölgedeki çiftçilerin evinde kalmaya devam ediyor. Çin yönetimi yetkililerinin bazı noktalarda Uygurların oruç tutmayacağını garanti eden belgeler imzalamaya zorluyor.

Çin, Uygur Müslümanlarının oruç tutmaması için evlerine denetçi yolluyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, yaptığı açıklamada, hükümetin bu adımlarının Myanmar’da azınlık gruplarının dini özgürlüklerini korumakta başarısız olduğunun göstergesi olduğunu belirtti. New York merkezli insan hakları örgütünün Asya Direktörü Phil Robertson, yerel idarecilerin kararıyla yapılan bu eylemlerin merkezi yönetim tarafından kaldırılması gerektiğini belirterek Myanmar’ın fiili lideri Suu Kyi’nin din ve inanç özgürlüğünün koruma altına alacak adımlar atması gerektiğini ifade etti. Robertson, bir dine inananların sadece temel hakları olan dini pratiklerini yaptıkları için suçlanmamaları veya tehdit olarak görülmemeleri gerektiğinin altını çizdi.

Myanmar hükümetine Müslümanları rahat bırakın çağrısı yapıldı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.