Muğla’nın tedavisi için gereken tüm imkânlar sağlandı

Nusret Muğla, hastanede tedavi görürken koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Devlet, Muğla’ya hastalıklarıyla ilgili her türlü önlem, bakım ve tedaviyi sundu. Muğla, 11 Aralık’a kadar 11 ayda 32 kez cezaevi revirine alınarak muayene edildi. Hipertansiyon, romatizma, koroner arter hastalığı rahatsızlıkları dolasıyla reçete edilen ilaçlar kendisine elden ulaştırıldı. Muğla’nın sağlık kontrolleri düzenli aralıklarla gerçekleştirildi. Hipertansiyon, karında şişlik ve kalp rahatsızlıkları nedeniyle süreç boyunca 6 defa Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesi, Manisa Şehir Hastanesi ve Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Kardiyoloji, Dahiliye ve Acil Polikliniklerine götürüldü. Gerekli tetkik ve muayenelerinin yapılmasının ardında reçete edilen ilaçları ceza infaz kurumunca kendisine iletildi.

Cezavinde öldüğü iddiaları gerçek değil

Nusret Muğla, FETÖ’cülerin iddia ettiği gibi cezaevinde vefat etmedi. 11 Şubat 2022 saat 23:00 dolaylarında Muğla’nın kaldığı koğuşta dengesini kaybedip düşmesi üzerine 112 Acil Servis ekipleri çağrıldı ve Manisa Şehir Hastanesi Acil Polikliniğine götürüldü. Acil serviste yapılan muayene sonucunda, kafa travması nedeniyle nörolojik muayenesi olağan olan Muğla’nın gerekli tüm tetkik ve tedavi işlemleri yapıldı, tomografisi çekildi. Koronavirüs bulgularına rastlanmasıyla Muğla’ya PCR testi yapıldı. Test sonucunun pozitif çıkması üzerine ileri tetkik ve tedavileri için Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesinde sevk edildi.

Hayati tehlikesi bulunan Muğla, Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesi Anestezi Yoğun Bakım 3. Basamak Servisinde tedavisi sürerken 13 Şubat 2022 günü saat 10.54’te entübe edildi.

Sağlık durumu kötüye giden Muğla’nın, aynı gün saat 11.35’te kalbinin durduğu kaydedildi. Kalp masajı ile ilaç enjeksiyonu uygulanan Muğla’nın kalbi, saat 11.50’de tekrar atmaya başladı. Saat 12.18’de yeniden kalbinin durması üzerine kalp masajı ve ilaç enjeksiyonu ile saat 12.33’de kalbi tekrar attı. Son olarak saat 12.45’de kalbi duran Muğla, bu kez kalp masajı ile ilaç enjeksiyonuna cevap vermedi.

Hastane tarafından hazırlanan raporda Muğla’nın ölüm saati 13:30 olarak belirtildi.

Nusret Muğla tedaviyi reddetmiş

Nusret Muğla, 23-26 Mart 2021 tarihleri arasında Katip Çelebi Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Tedavisi yapılan Muğla hakkında Kardiyoloji Anjiyo Ünitesi epikriz raporunda şu ifadelere yer verildi:

“Hastanın aterosklerotik kalp hastalığı ve aterosklerotik kardiyovasküler hastalık teşhisleriyle ve 2017 yılında yapılan anjiyografi sonucuna göre ciddi KAH+LMCA lezyonu saptandı.”

Raporda Muğla’nın kalp bypass ameliyatını reddettiği belirtildi. Rapora göre, Muğla’nın heyet raporu açısından kabul etmemesi nedeniyle tıbben gerekli bu işlemler gerçekleştirilemedi. Üstelik Muğla, bu işlemleri reddettiğine dair imza verdi, bu nedenle tıbbi tedavisi düzenlendi, reçeteci yazılarak taburcu edildi. Ayrıca 24 Mayıs 2021’de Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesi’ne tedavi ve yatış için sevk edildi ve kendisine bypass ameliyatı önerildi. Ancak yine tedaviyi reddetti.

Cezasının ertelenmesini engelledi

Nusret Muğla hakkında Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 16. maddesi kapsamında ceza erteleme işlemine başlandı. Hükümlü Muğla hakkında İstanbul Adli Tıp Kurumu raporunda da Muğla’nın yatarak tedavi görmesi gerektiği belirtildi. Muğla, 22 ve 30 Aralık 2021, 5 Mayıs 2022 tarihlerinde İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. 11 Ocak 2022’de yatış işlemlerine başlandı. Ancak Muğla yine tedaviyi reddetti. Verdiği dilekçede, ölüm dahil tüm riskleri aldığını belirten Muğla’nın epikriz rapor sonucunda 13 Ocak 2022’de hastaneden taburcu edildiği ve ceza erteleme işlemlerine devam edilemediği ifade edildi. Vefatından bir gün önce 12 Şubat 2022’de, ceza infaz kurumu tarafından resen ceza erteleme işlemi başlatıldı.

KAYNAK: SABAH

Nusret Muğla üzerinden yaratılan algı oyunları bozuldu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY), okul, dernek ve vakıf benzeri kuruluşlarda yapılanarak bu kurumları örgütün kirli amaçları için kullanıyordu. Olağanüstü Hal (OHAL) İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından hazırlanan bir rapor, gerçekleri tekrar ortaya döktü. Raporda, örgütün 15 Temmuz 2016 tarihinde darbe girişiminde bulunduğu ve Anayasanın öngördüğü düzenin ortadan kaldırılmasına teşebbüs ettiği anımsatıldı. Sonrasında, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile örgütle iltisakı bulunan kişilerin kamudaki görevlerinden çıkartıldığı hatırlatıldı. Bunun yanı sıra, FETÖ ile bağlantısı bulunan dernek, vakıf, sendika, federasyon, konfederasyon, özel sağlık kuruluşları, özel eğitim kurumları, vakıf üniversiteleri, basın kuruluşları, yayınevleri ve dağıtım kanallarının da kapatıldığı ifade edildi. Söz konusu kamu görevinden çıkarma, kurum ve kuruluşları kapatma işlemlerine ilişkin yapılan başvuruları değerlendirip karara bağlamak üzere kurulan OHAL Komisyonu‘nun raporunda, FETÖ’nün tüzel kişilikler üzerinden yaptığı faaliyetlerin detayları ve komisyona yapılan başvuruların örnekleri yer aldı.

FETÖ’cü şirketlerin usulsüzlükleri açığa çıktı

OHAL Komisyonu tarafından hazırlanan rapora göre, bir şirketin FETÖ‘nün il mali yapılanması içerisinde yer aldığı, şirket adına başka bankadan kredi çekilerek destek amacıyla Bank Asya‘ya yatırıldığı, şirketin banka hesabından örgütle iltisaklı yurt dışı merkezli kuruluşa para transferi gerçekleştirildiği belirtildi. UYAP sisteminden alınan bilgilerle incelenen şirketin resmi muhasebe kaydının yanı sıra ikinci bir muhasebe programı kullanarak terör örgütü adına toplanan paraların buraya işlendiği ve örgüte aktarıldığı saptandı. Örgüt mensuplarının da şirkete üye olurken ve hisselerini devrederken herhangi bir sermaye koymamalarına rağmen “hisselerimden vazgeçiyorum” şeklinde alınan feragatname ile yönetim ve ortaklıktan çıkarıldıkları kaydedildi.

Okul isimli terör yuvaları para kasası olarak kullanılmış

Kapatılmasına karar verilen bir okulun FETÖ’nün eğitim şirketi olarak kurulduğu, şirket müdürünün aynı zamanda örgütün il sorumlusu olduğu ve FETÖ adına toplanan paralar ile elde edilen gelirlerin bu şirketin kasasında toplandığı belirlendi. Raporda, okulun hesabına aktarılan paraların öğrenci geliri olarak gösterildiği, paraların şirket hesabına aktarılmasında sahte faturalar düzenlendiği kaydedildi. Ayrıca, kamu kurumlarının destek olduğu projelerden FETÖ’ye kaynak sağlanmaya çalışıldığı, fiilen uygulanmayan bu projelerden alınan paraların örgüte aktarıldığı ifade edildi. Bahsi geçen okulun müdürünün, kurumdaki personellere örgütün yayın organlarına abone olmaları ve örgütün düzenlediği toplantılara katılmaları yönünde telkinlerde bulunduğunun da altı çizildi. Bir başka okul tarafından yapılan başvurunun incelenmesiyle, okul personelinin maaşlarından kesinti yapılarak örgüte aktarıldığı, okulda öğretmenler ve FETÖ’nün ilçe sorumlusunun da katıldığı veliler ve esnaflara yönelik örgütsel toplantılar düzenlediği raporda yer aldı.

Sahte fotoğraflarla bağış topladıkları ortaya çıktı

OHAL Komisyonu‘na yapılan diğer bir başvurunun inceleme raporuna göre, başvuru yapan derneğin FETÖ elebaşının talimatı üzerine kurulduğu, örgütün yurt içi ve yurt dışındaki faaliyetlerini organize etmek, örgüt mensuplarının ihtiyaçlarını karşılamak, yurt dışında gösterdiği faaliyetlerle örgütün küresel ölçekte büyümesini ve örgüte yeni elemanlar kazandırılmasını hedeflediği tespit edildi. Derneğini banka hesabına birçok iş adamı tarafından farklı tarihlerde dernek yöneticilerinin talebi üzerine para yatırıldığı belirtildi. Ayrıca, evini satarak elde ettiği parayı Afrika’da su kuyusu açılması ve katarakt ameliyatı yapılması şartıyla derneğe bağışlayan ve bunun için belge isteyen bir kişiye, internet arşivlerinde yer alan ve daha önce katarakt ameliyatı olanların eski fotoğraflarının üzerine bağışçı ismi yazılarak iletildiği saptandı. Raporda, yapılan usulsüzlüklerin, toplanan kurban paraları için eski kurban resimlerinin tarihleriyle oynama yapılarak bağışçılara verilmesi şeklinde de yapıldığı ifade edildi.

Fetullah Gülen’in ömrünü uzatmak için kök hücre çalışması yapılmış

Komisyona başvuran derneklerden biri hakkında yapılan incelemede, söz konusu derneğin yönetim kurulu başkanının FETÖ‘nün “sağlık hizmetlerinden sorumlu imam” ve elebaşı Fetullah Gülen’in özel doktoru olduğu kaydedildi.

Dernek faaliyetleri kapsamında, elebaşının talimatıyla kök hücre projesiyle ilgilenildiği tespit edildi. Raporda konuyla ilgili şu ifadeler kullanıldı:

“FETÖ’nün tıp alanındaki mütehassıs isimlerini dernek çatısı altında topladığı, belli hastalıkları olan ve örgütün içerisinde ‘mesih’ olarak görülen örgüt elebaşına kök hücre nakli yapılarak ömrünü olabildiğince uzatmak amacıyla çalışmalar yaptıkları tespit edilmiştir.”

KAYNAK: FETÖ GERÇEKLERİ

OHAL Komisyonu FETÖ’cü kurumları deşifre etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yaptığı binlerce başvurusu reddedilen FETÖ mensupları tarafından, 2020 yılında Belçika’da bir “sözde mahkeme” kuruldu. Örgütün yurt dışındaki davalarına bakan Belçikalı avukatı Johan Vande Lanotte önderliğinde kurulan Türkiye Tribunali isimli oluşum, 31 Temmuz’da Türkiye’yi yargılatmak için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) başvuracağını açıkladı. 20-24 Eylül tarihinde Cenevre’de bir halk mahkemesi kurarak Türkiye’deki insan hakkı ihlallerini yargılayacağını duyuran FETÖ’cü Türkiye Tribünali, akabinde bir rapor yayınladı. Raporun konuları arasında; işkence, insan kaçırma, yargı bağımsızlığı, cezasızlık, basın ve ifade özgürlüğü ve adalete erişim yer aldı. Örgüt tarafından uluslararası kamuoyunda algı yaratarak Türkiye’yi hedef göstermeyi amaçlayan “Türkiye’de İnsanlığa Karşı Suçlar” isimli raporda, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) usulsüz ve hukuka aykırı şekilde insanları kaçırdığına dair iddialara yer verildi. Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) mensupları, gözaltındaki FETÖ şüphelilerinin işkence gördüğüne dair iddiaları sürekli gündeme taşımıştı. Ancak, doktor kontrolünde görülmeyen örgüt mensupları tarafından atılan bu işkence iddiaları hakkında, gözaltındaki şüphelilerin sözlü ifadeleri dışında bir kanıt yok. FETÖ’nün kurduğu sözde mahkeme, Türkiye’nin insan hakları ihlali gerçekleştirdiği yönündeki iddialarının arkasına sığınarak yayınladığı raporda, Türkiye’de cezaevindeki mahkumlara işkence uygulandığını ve insanlık suçları işlendiğini iddia etti.

FETÖ’cü Türkiye Tribunali, Türkiye düşmanlarıyla dolu

FETÖ’cü Türkiye Tribunali tarafından yayınlanan ihanet dolu raporun raportörleri arasında; Eric Sottas, Johan Vande Lanotte, Johan Heymans, Philippe Leruth, Yves Haeck, Emre Turkut ve Luca Perilli yer aldı. Raportörlerden Emre Turkut, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası kapatılan Turgut Özal Üniversitesi’nin akademisyenlerindendi. Turkut, aynı zamanda askeri liselere girecek örgüt üyelerinin mahrem abiliğini yapmış ve darbe girişimi sonrası yurt dışına kaçmış bir FETÖ firarisi. Eric Sottas ise, terör örgütü PKK’ya verdiği destekle tanınıyor. İsviçre’li raportör, Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde, Abdullah Bozkurt ve Levent Kenez gibi FETÖ firarileriyle birlikte Türkiye’yi karalama kampanyası yürütmüştü. Belçika siyasetinde Başbakan Yardımcılığına kadar yükselmiş olan Johan Vande Lanotte’nin ise siyasi kariyeri 2018 yılında bitti. Lanotte, daha önce Türkiye’nin kaçırdığını iddia ettiği FETÖ’nün Malezya imamlarından İsmet Özçelik adına Türkiye’yi dava etmişti. Ancak İsmet Özçelik, Malezya makamları tarafından gözaltına alınıp, Türkiye’ye sınır dışı edilmişti.

KAYNAK: FETÖ GERÇEKLERİ

FETÖ’cü Türkiye Tribunali Türkiye’yi hedef aldı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.