Gazetede yayınlanan mektupta Büyükelçi Esenli, terör örgütü PKK’nın gitgide artan terör faaliyetlerinin ve Diyarbakır’da evlatlarının PKK tarafından kaçırılmasını protesto eden annelerin İtalyan basınında hiç yer bulamayışına dikkat çekti.

Büyükelçi Esenli, mektubunda “PKK ve Suriyeli kolu PYD/YPG’nin gaddar uygulamalarının ve saldırılarının, giderek artan (reşit olmayan) çocuk kaçırma olayları ve bu terör grubu tarafından öldürülen sivillere rağmen, başlıca İtalyan medya organlarınca hiçbir şekilde aktarılmadığını gözlemledim.” ifadesini kullandı.

PKK/YPG Çocuk İstismarında Zirvede

PKK ve Suriye uzantısı YPG’nin, çocukları, terör faaliyetlerinde kullanmalarını eleştiren Büyükelçi Esenli, Birleşmiş Milletler’in konuyla alakalı bir raporuna dikkat çekerek şu ifadelerde bulundu: “Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Çocukluk Çağı ve Silahlı İhtilaf konulu son raporu, PKK’nın çocuklara yönelik gaddar muamelesinin tüyler ürpertici bir vizyonunu sunuyor. Raporda ortaya konulduğu gibi geçtiğimiz yıl PKK’nın Suriyeli kolu PYD/YPG Suriye’de en fazla sayıda çocuğu saflarına kattı.”

Terör Örgütü PKK Sivilleri Hedef Almaya Devam Ediyor

Büyükelçi Esenli’nin, Il Messaggero’ya yazdığı mektubunda değindiği bir diğer husus ise terör örgütü PKK’nın sivilleri acımasızca hedef almaya devam edişi. PKK’nın en yeni sivil katliamından söz eden Esenli’nin ifadeleri şöyle: “Son zamanlarda PKK sivillere karşı saldırılarını da artırdı. 13 Eylül 2019’da PKK’nın teröristleri, Türkiye’nin güneydoğusunda odun toplamaya gitmekte olan köylülerin bulunduğu bir aracı hedef aldı.”

İşte Türkiye Cumhuriyeti Roma Büyükelçisi Murat Salim Esenli’nin İtalyan gazetesi Il Messaggero’ya yazdığı mektubun tamamı:

Sayın Genel Yayın Yönetmeni,

PKK ve Suriyeli kolu PYD/YPG’nin gaddar uygulamalarının ve saldırılarının, giderek artan (reşit olmayan) çocuk kaçırma olayları ve bu terör grubu tarafından öldürülen sivillere rağmen, başlıca İtalyan medya organlarınca hiçbir şekilde aktarılmadığını gözlemledim. Bu yüzden şu bilgileri dikkatinize getirmek üzere kendimi bu mektubu yazmaya mecbur hissettim.

Oğlu terör grubu PKK tarafından kaçırılmış olan bir annenin bu ayın başında başlattığı Diyarbakır oturma eylemi, çocukları PKK tarafından kaçırılmış diğer ailelerin desteğiyle o günden bugüne büyüdü. Bu aileler çocuklarına kavuşabilmek umuduyla ulusal ve uluslararası medya organlarına seslerini duyurmaya çalışıyor.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Çocukluk Çağı ve Silahlı İhtilaf konulu son raporu, PKK’nın çocuklara yönelik gaddar muamelesinin tüyler ürpertici bir vizyonunu sunuyor. Raporda ortaya konulduğu gibi geçtiğimiz yıl PKK’nın Suriyeli kolu PYD/YPG Suriye’de en fazla sayıda çocuğu saflarına kattı. Örgüt aynı zamanda çocukları özgürlüklerinden yoksun bırakma konusunda da listenin başında.

PYD/YPG’nin işlediği muhtelif suçlar arasında; muhaliflerin sindirilmesi, yasa dışı demografik mühendislik, zorunlu askerlik, yerel halka baskı, yağmalama ve fiilen kontrolü altındaki alanlardaki mülklere el koymak bulunuyor. Okulları hedef alıyorlar ve birer mühimmat deposuna dönüştürerek çocukları temel eğitim haklarından yoksun bırakıyorlar.

Ayrıca World Council of Arameans’ın yakın zaman önce yaptığı bir açıklama, PYD/YPG’nin Hristiyan gençleri sık sık kaçırdığı, işkence yaptığı ve kullandığını belirtiyor. Örgüt, genç Süryanileri öldürdü ve en yaşlı öğretmenleri öldürene kadar dövdü. Ayrıca birden fazla kere Hristiyan okulları kapatmayı ve sahiplenmeyi denedi.

PYD/YPG; DEAŞ, el-Kaide, el-Nusra ve bağlantılı diğer gruplar gibi Suriye’de faaliyet gösteren diğer terör örgütleriyle aynı taktikleri kullanıyor ve bu gruplardan hiçbirinden daha az kınamayı hak etmiyorlar.

Son zamanlarda PKK sivillere karşı saldırılarını da artırdı. 13 Eylül 2019’da PKK’nın teröristleri, Türkiye’nin güneydoğusuna odun toplamaya gitmekte olan köylülerin bulunduğu bir aracı hedef aldı. Yerde 1,5 metrelik bir krater oluşturan bu ani patlayıcı saldırı nedeniyle 7 sivil öldürüldü, 10 kişi yaralandı.

Her türüyle terörizme karşı tek bir cephe olarak hareket etme bilincine gitgide daha fazla ihtiyaç olduğuna duyduğum inançla bu mektubu bütünüyle okuyucularınızın dikkatine taşıma nezaketini göstermenizden memnuniyet duyarım.

Murat Salim Esenli

Türkiye Cumhuriyeti Roma Büyükelçisi

“İtalyan Basını PKK Gaddarlığını Haberleştirmiyor” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İtalyan basını, taş ve şişe fırlatan göçmenlerle güvenlik güçleri arasında çıkan arbedenin ardından 2 kişinin gözaltına alındığını yazdı.

Göçmenler, polis müdahalesine “Biz terörist değiliz, sığınmacıyız” diyerek tepki gösterdi.

Sınır Tanımayan Doktorlar İtalya Şubesi, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, kaldıkları binanın valilik kararıyla 19 Ağustos’ta boşaltılmasından bu yana göçmenlere yardım ettiklerini hatırlatarak polis müdahalesinde yaralanan 6 göçmene de ilk yardım yapıldığını belirtti.

Valilik, Curtatone Caddesi’ndeki binanın boşaltılmasına karar vermişti. Göçmenler, binanın cumartesi günü boşaltılmasının ardından meydanda kalmaya başlamıştı. Yerel yetkililerle bazı sığınmacılar dün bir görüşme yapmış ancak yerleştirilecekleri yeni yerler konusunda anlaşma sağlanamamıştı.

Roma’da göçmenlere polis TOMA’larla müdahale etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Roma Belediye Meclisi geçen ay sonunda, kentteki 20 kadar park, meydan ve sokağın adının değiştirilmesini onayladı. Belediyenin onayından geçen isimler arasında ilk İtalyan kadın pilot Rosina Ferrario, Meksikalı ressam Frida Kahlo, eski Roma Baş Hahamı Elio Toaff ve eski Filistin lideri Yaser Arafat da yer alıyordu. Ancak belediye kararının duyulmasının ardından İtalya’daki Yahudi Cemaati’nden ve İsrail basınından karara sert tepkiler gelmeye başladı. İsrail’den yayın yapan sağ eğilimli Arutz Sheva sitesi “Kudüs’te bir parka bir mafya babasının ismi verilse İtalya’nın hoşuna gider miydi?” başlıklı bir makale yayımlayarak İtalya’yı “teröristleri yüceltmekle” suçladı. İtalyan gazetesi Il Foglio da “Roma’da Arafat parkına hayır” başlıklı bir yazıyla belediyeye karşı çıktı.

Roma’daki Yahudi Cemaati tarafından yapılan açıklamada da, parka Yaser Arafat adı verilmesinin “on yıllar boyunca İsrail ve Avrupa’da masum kurbanların ölümüne yol açan terör saldırılarının fikir babası ve ilham kaynağı olan bir kişiyi onore etmek anlamına geleceği” iddia edildi.

Roma Yahudi Cemaati Başkanı Ruth Dureghello, Belediye Başkanı Virginia Raggi’ye bir mektup yazarak karardan geri adım atmasını istemişti. Dureghello, İtalyan basınında da yayımlanan mektubunda, Arafat’ın bugün Avrupa’da görülen terörün “yaratıcısı değilse de öncüsü” olduğunu savunmuştu. Yahudi Cemaati Başkanı, belediyenin parka Arafat’ın ismini vermekten vazgeçmemesi halinde ise bir meydana Baş Haham Elio Toaff’ın adını verme kararını geri çekmesini talep etti ve “Elio Toaff adının Arafat ile aynı belgede yer alması, Toaff’ın anısına tahammül edilemez bir saygısızlıktır” demişti. Cemaat başkanı, Arafat’ın Nobel Barış Ödülü almış olmasını da, “Liyakatı şüpheli çok sayıda Nobel’den biri” diye tanımlamıştı.

İsrail, Yaser Arafat’ın adının Roma’da park adı olmasına bile tahammül edemedi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.