DİTİB, Almanya’daki Müslümanların dini, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetleri gerçekleştirmek ve kendisine bağlı derneklerin bu alandaki faaliyetlerini koordine etmek amacıyla kuruldu.

FETÖ iltisaklı “Alman İslamı” projesinin sahipleri ise, Almanya’da yaşayan Müslüman Türklerin, Türkiye ile olan derin bağlarının ve buradan aldıkları güçlü desteğin varlığından son derece rahatsız.

Bu nedenle, DİTİB’in, Almanya’da Türk kültürel kimliğini oluşturan damarların beslenmesinde köklü ve geleneksel bir kurum olarak aktif rol alması onu hedef tahtasına oturttu.

DİTİB’in İslam din dersleri müfredatını belirlemesi ve imamların Türkiye’den gelmesinin önüne geçmek amacıyla alternatif oluşumlar kurulmaya başlandı. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından hedef seçilen DİTİB’e karşı önce “Seküler İslam Girişimi” kuruldu.

Daha sonra Baden Württemberg Eyalet Hükümeti de vakıf kurma çalışması başlattı. Aşağı Saksonya Eyaleti’nde ise “Aşağı Saksonya Müslümanları” adlı oluşum kuruldu.

Almanya’nın DİTİB’e savaş açma süreci projelere desteğin azaltılması ile başladı. Ardından Hessen başta olmak üzere farklı eyaletlerde din dersleri konusunda DİTİB ile işbirliğinin sonlandırılması gündeme taşındı.

Türkiye düşmanlığı yapan bazı Alman medya kuruluşları ise DİTİB’i itibarsızlaştırma yoluna gitti. FETÖ’nün elinden çıkan metinlerle medyada yerini alan Alman basını, kurum ve kuruluşlar DİTİB’e ortak savaş açtı:

• Almanya önce Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından görevlendirilen imamların Almanca bilmesi şartını koştu, ardından Almanca hutbe dayatması yaptı.
• Seçim dönemlerinde “DİTİB cami dernekleri AK Parti propagandası yapıyor. Camiler, Erdoğan’ın uzun kolu.” şeklinde atıflarda bulunuldu.
• FETÖ’nün hain darbe girişiminden sonra “İmamlar bizi fişliyor.” yalanı ortaya atıldı. Tüm DİTİB teşkilatları ve imamlar ajanlıkla suçlandı. “Almanya İslam’ı” tasarlandı.
• FETÖ’ye yakın isimlerden “House of One” projesinin kadın imamı Seyran Ateş ve Türk asıllı milletvekili Cem Özdemir de bunun devamı niteliğinde “Seküler İslam Girişimi”ni kurdu.
• Bir sonraki adım “DİTİB, Ankara ile bağını tamamen kopartsın.” oldu.
• İmamların Almanya’da yetişmesi gündeme taşındı.
• Suçlamaların ardından DİTİB ile hükümetlerin işbirliğinin sonlandırılması gündeme geldi. DİTİB projelerine onay verilmedi, destek azaltıldı.
• DİTİB camilerine yüzlerce saldırı düzenlendi, ancak sorumluları yakalanmadı.
• Saldırılar siyasiler tarafından kınanmadı, adeta örtbas edildi.
• DİTİB’in Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından izlenmesi gündeme getirildi. Sonra bu düşünceden vazgeçildi.

Almanya DİTİB’e savaş açarak Müslümanları kontrol etmek istiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Liberal caminin arkasında bulunan “House of One” isimli proje Berlin Marien Kilisesi papazı Gregor Hohberg, İsrail vatandaşı haham Tovia Ben Chorin ve FETÖ imamı Kadir Sancı tarafından yürütülüyor.

Projenin yönetim kadrosunda iki FETÖ üyesi dikkat çekiyor:

• Süleyman Bağ – Zaman Almanya’nın eski Genel Yayın Yönetmeni
• Celal Fındık – Örgütün Almanya’daki üniversite sorumlusu

Öte yandan örgütün önde gelen isimleri yayımladıkları videolarda din mühendisliği projesine desteklerini açıklıyor. Bu isimlerin başında Abdullah Aymaz geliyor. Örgütün iki numaralı ismi olduğu bilinen Aymaz, “Bu “House of One” da bunun bir simgesi olacak bütün dünyada. İnsanlarımızın da buna destek vermesi lazım. Destek olalım, bu tahakkuk etsin.” ifadelerini kullanıyor.

Kiliseden bozma sözde caminin kadın imamı Seyran Ateş de FETÖ elebaşına hayranlığıyla tanınıyor. Ateş, “Fetullah Gülen’in fikrini canlandıran insanların yüzlerini görmeye ihtiyacı var dünyanın ve Almanya’nın.” sözleriyle dikkat çekiyor.

https://www.youtube.com/watch?v=ezAn-3Qr99A

İslam’ı tahrif etme teşebbüsü

Örgütün esas hedefinin İslam’ı tahrif etmek olduğu anlaşılıyor. Tüm çabalara rağmen FETÖ’nün sapkınlık girişimleri Müslümanlar tarafından tepkiyle karşılanıyor.

‘Liberal cami’nin arkasından FETÖ çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Can Dündar, Sevim Dağdelen, Cem Özdemir ve Seyran Ateş. Manşette yer alan 4 isimden Sevim Dağdelen ve Cem Özdemir milletvekili. Her fırsatta Türkiye aleyhine konuşmaya devam eden, PKK’ya destek açıklamaları yapan bu milletvekillerinin mağdur olarak gösterilmesi Der Spiegel’in manşetinin ciddiyetten uzak olduğunu gösterdi.

“Zavallı Can Dündar, araba almak zorunda kaldı”

Almanya’nın operasyon dergisinde, Can Dündar’ın taksicilerin kendisine hain demesinden bıkıp bir araba satın aldığına da yer verildi. Almanya’da yaşayan Türkler, Can Dündar’ı “vatan haini” olarak görüyor. Bu nedenle onu taksilerine almak istemiyor.

FETÖ tetikçisi Can Dündar'a yurtdışında yaşayan Türklerden ortak tepki: "Sen bir vatan hainisin." pic.twitter.com/8gyS4OD9J7

— Yekvücut (@yekvucutcom) November 6, 2017

Acındırmak istedikleri Almanya’da el üstünde tutuluyor

Manşette sırasıyla Can Dündar, PKK terör örgütüne çalışan Sevim Dağdelen Yeşiller Partisi eş başkanı Cem Özdemir ve FETÖ-Alman Hükümeti desteğiyle “Dinler Arası Diyalog” diyalog projesini Almanya’da sürdüren Seyran Ateş. Alman dergiye göre, kapak fotoğrafındaki bu şahısların tek suçu, Erdoğan’ı eleştirmek.

FETÖ’nün “Azizesi” Seyran Ateş 

Der Spiegel’in kapağına taşıdığı Seyran Ateş, Almanya’da kilise içerisinde sözde cami (liberal cami) açmasıyla gündeme gelmişti. FETÖ elebaşına hayranlığını gizlemeyen Seyran Ateş, Alman hükümetinin desteğiyle açtığı liberal camilerle tepki çekmişti. Cemaatinin çoğunluğunu kilise cemaatinden gelenlerin oluşturduğu Seyran Ateş, Müslüman toplum tarafından haklı olarak eleştiriliyordu.

PKK’nın “yoldaşı” Sevim Dağdelen

Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen, Almanya’daki Türkiye düşmanı vekiller arasında birinci sırada. Dağdelen, Angele Merkel hükümetini Türkiye’ye “yumuşak davrandığı” için eleştirmesiyle biliniyor. Türkiye’ye ivedilikle ambargo uygulanmasını isteyen Dağdelen, terör örgütü PKK’ya verdiği sınırsız destekle biliniyor.

Sevim Dağdelen geçtiğimiz günlerde ‘Alman devlet televizyonunda’, Türkiye’ye yapılan para yardımının kesilmesini istemişti.  Dağdelen ayrıca Avrupa Birliği’nin müzakereleri durdurarak Türkiye’yi istediğini yaptırabileceğini savundu.

Cem Özdemir’in “susturulmuş” hali bu 

Der Spiegel’in manşetinde yer alan Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir, Türkiye düşmanlığını o kadar abarttı ki partisi dış işleri bakanı olmasını artık istemiyor. Der Spiegel’e göre Yeşiller Partisi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kontrolü altında.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a düşmanlık Der Spiegel’i saçmalattı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Almanya’dan son gelen haber, bu saldırılarda yeni adresin üniversiteler olduğunu gösteriyor.

Würzburg şehrindeki üniversitede, Müller-Brandeck-Bocquet’in öğrencilerinden başörtülerini çıkarmalarını talep etmesi bazı öğrencilerin sınıfı terk ederek protesto etmesine yol açtı.

Bu talebinin Müslüman kadınları içerdiğini söyleyen profesör, talebine gerekçe olarak sınıfın seküler bir alan olmasını gösterdi.

Profesör “yanlış anlaşıldığı için” üzgün

Almanya’nın BR24 haber kanalına bir açıklama yapan üniversite sözcüsü ise Müller-Brandeck-Bocquet’in kadın ve erkek eşitliğini tartışmaya açtığını öne sürdü.

Sözcü aynı zamanda profesörün yaşananlar etrafında oluşan yanlış anlaşılmadan ötürü üzüntü duyduğunu belirtti.

“Üniversite seküler bir yer” dayatması 

“Augsburger Nachrichten” ve “Mainpost” gazetelerinin haberine göre, siyaset bilimi profesörü Gisela Müller-Brandeck-Bocquet’in dersten önce üniversitenin seküler bir yer olduğunu ve dini sembollerin üniversitelerde yeri olmadığını belirterek, Türk kızından başörtüsünü çıkartmasını istedi.

Bazı öğrenciler gen kıza destek için sınıfı ter etti

Adı açıklanmayan Türk kızının profesöre Almanya’da din özgürlüğü olduğu şeklinde karşılık verdiği ve tartışmanın büyümesi üzerine genç kızla bazı öğrencilerin dersi terk ettiği belirtilen haberlerde, profesörün olaydan 10 dakika sonra konuya ilişkin açıklama yapmadan dersi sürdürdüğü kaydedildi.

Türk öğrenci: “Bugüne kadar hiç böyle rahatsız edilmedim”

Türk öğrenci “Augsburger Nachrichten” gazetesine yaptığı açıklamada, başörtüsünün dini inancının bir parçası olduğuna dikkati çekerek, “Bu benim özgür kararım. Hiç kimse, ailem de beni buna zorlamıyor.” şeklinde konuşurken, “Mainpost” gazetesinde öğrencinin kadın profesörü eleştirerek, “Bugüne kadar hiç böyle rahatsız edilmemiştim.” ifadelerine yer verildi.

Würzburg Üniversitesi yönetimi tarafından yapılan yazılı açıklamada, din özgürlüğünün doğal bir prensip olduğu ve başörtüsünü yasaklayan hiçbir kural olmadığı belirtilerek, üniversitenin, farklı kültür ve millet anlayışıyla hareket ettiği bildirildi.

“Grüne Jugend Würzburg” (Würzburg Yeşil Gençlik) adlı derneğin yönetim kurulu üyelerinden Magdalena Bachinger de derneğin resmi internet sayfasında yayınlanan açıklamasında, profesörün tutumunu “açık bir ayrımcılık” olarak nitelendirerek, bu tutumla öğrencinin aşağılandığını ifade etti.

Alman profesörden başörtülü Türk öğrencisine küstah saldırı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.