Fransız polisinden öğrencilere şiddet:

Binlerce genç, hükümetin eğitim politikasını protesto etti.

Polis ise öğrencilere biber gazıyla sert müdahalede bulundu. pic.twitter.com/ByO9sOxg0Y

— Yekvücut (@yekvucutcom) May 7, 2021

Fransız polisinden öğrencilere şiddet yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Doktorların haber vermesi üzerine gelen polis ekipleri, Ebru Işık’ı ifadesini almak üzere polis merkezine götürdü. İfadenin ardından durum Cumhuriyet Başsavcılığı ve Aile Mahkemesi’ne bildirildi.

Mahkeme, HDP Milletvekili Işık için 6 ay uzaklaştırma kararı verdi. Ayrıca Işık’ın eşinin bulunduğu yer ve alana yaklaşmaması, telefon dahil hiçbir iletişim aracıyla rahatsız etmemesi kararı da alındı.

Eşini yumruklamış

15 Temmuz gece saat 03.00 sıralarında konuşmak için onun odasına gittim. Kendisine ‘Boşanma davası açtın mı? Ben bu şekilde evlilik sürdüremem’ dedim. O da bana ‘O… çocuğu, çık git odadan, seninle uğraşamam. Bu ev benim, kirasını ben ödüyorum. Sen bu evde kalamazsın’ dedi. Ben de odasından ayrıldım. Odama geçtim, eşyalarımı hazırlamaya başladım. Ardından odama geldi. Ben eşyalarımı hazırlarken ‘Ben gitmiyorum, sen git bu evden’ dedim.

Üzerime geldi, kendimi korumak için elimi kendisine doğru uzattım. Bunun üzerine sol gözüme yumruk attı. O an gözümü hissedemedim. Bana ‘Sen beni sinirlendirdin, bu olayın sebebi sensin’ tarzında ithamlarda bulundu. Gözümün halini görünce kendisi de korktu. Hastaneye gitmek istedim. Evden çıkmama izin vermedi. Evin kapısını kilitledi. Sürekli psikolojik baskı yaptı. 155’i aramamı engellemek için telefonumu sakladı, bana vermedi. Hastaneye gitmek için ısrarım artınca, ‘Tamam, ben seni hastaneye götüreceğim’ dedi. Saat 14.00’e kadar evde kaldım.

Lisede fen bilimleri öğretmeni olan Ebru Işık, yaşadığı korkunç anları ifadesinde şu sözlerle anlattı: “Mensur Işık ile 17 yıldır evliyim, bu evlilikten 2 çocuğumuz var. Şu an kendisi HDP Muş milletvekilidir. Evlilik süresince zaman zaman kendisinin bana karşı tehdit ve hakaretleri oluyordu. Yaklaşık 5 ay önce başka bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrendim. Eşimle 20 gündür ayrı odalarda kalıyoruz.

Yalan ifade vermesi için baskı yapmış

Ağrılarım artınca beni 25 km uzaklıkta Etimesgut’ta özel bir hastaneye götürdü. Sürekli, ‘Doktora sana vurmadığımı, kaza olduğunu söyle’ diyerek ısrarcı oldu.Yol boyu böyle söyledi. Bu olayın adli vaka olmaması için uğraştı. Doktora yaşadığım durumu anlattım. Bunun üzerine hastane 155’e bilgi vererek, polis çağırdı. Ekiple birlikte büro amirliğine gittim. Uzaklaştırma talebim vardır, önleyici tedbir kararı istiyorum. Beni darp eden, bana tehdit ve hakaretlerde bulunan Mensur Işık’tan davacı ve şikâyetçiyim.”

Ebru Işık, yaşadıklarının üzerinden 24 saat geçmeden savcılığa giderek şikayetinden vazgeçti. Işık, “Dolaba çarpma sonucu gözümde morarma oldu” dedi. Ancak kadına yönelik şiddet suçları şikayete bağlı bir suç olmadığı için Mensur Işık ile ilgili soruşturma düşmedi.

Işık’ın ilk beyanı, hastaneden alınan darp raporları dikkate alınarak milletvekili Işık hakkında soruşturma açılırken, soruşturmanın tamamlanmasıyla açılacak dava “kamu davası” olarak devam edecek.

HDP’li Mensur Işık 10 ay önce TBMM’de kadın cinayetlerinin araştırılması için önerge vermişti.

HDP’li vekil eşini yumrukladı, odaya kapattı, yalan ifade vermesi için baskı yaptı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Edirne’nin İpsala ilçesi yakınlarından yasa dışı yollarda Yunanistan’a geçen 5’i Afganistan ve 3’ü Pakistan uyruklu göçmenler, Yunan askerleri tarafından yakalandı. Yunan güven güvenlik güçleri iddiaya göre, göçmenlerin paralara, cep telefonları, ayakkabıları alınıp, darp edildikten sonra geri gönderildi. Bazılarının ayaklarında terlik bulunan göçmenler, İpsala’dan İstanbul’a dönmek için yaya olarak yola çıktı. Bazılarının ayaklarına poşet bağladığı göçmenler, yaklaşık 70 kilometre yürüyerek Tekirdağ’ın Malkara ilçesine geldi. Yürüyemeyecek hale gelen göçmenler, önünden geçtikleri evinin bahçesinde oturan Tarık Sever’e seslenerek yardım istedi. Göçmenlerin çıplak ayaklı olduğunu gören Sever, onlara babası Kemal Sever ile birlikte ayakkabı verdi. Göçmenlerin kendisine seslenip, yardım istediğini belirten Sever, şunları söyledi:

“Evin bahçesinde oturuyordum. Bir grup göçmenin geçtiğini gördüm. O sırada bana ‘dost, ‘dost’ diye seslendiler. Bende kim sesleniyor diye baktım. Kendileri benden yardım istediler. Kendileriyle biraz sohbet ettik. Yunanistan’a geçmek istediklerini ama güvenlik güçlerinin kendilerini yakalayıp tekrar Türkiye’ye geri gönderildiklerini, ayrıca Yunanistan polisi ve Yunanistan askerinin kendilerine kötü muamele yaptıklarını ve ayakkabılarını alıp dövdüklerini söylediler. Kendileri 8 kişiydi. Afgan ve Pakistan uyrukluydu. Ben de kendilerine babamla birlikte 8 çift ayakkabı verdim. Ayaklarında ayakkabı yoktu, yalınayaktı. Kendilerine karnının aç olup olmadığını sordum. Türkiye’yi çok sevdiklerini söylediler. Türkiye’yi sevdiklerini söyleyince ben de gururlanıp kendilerine babamla birlikte ayakkabıları verdim. Malum mübarek ramazan ayındayız. Ciddi anlamda durumlarına çok üzüldüm. Ayakkabıları verince onlar da çok mutlu oldular. Yürüyerek buradan İstanbul’a gideceklerini söylediler. Allah yardımcıları olsun.”

‘AYAKKABILARIMIZI VE EŞYALARIMIZI ALIP, DÖVDÜLER’

Yunan güvenlik güçlerinin üzerlerindeki paralar ile değerli eşyaları alıp, kendilerini dövüp, Türkiye tarafına attığını anlatan Pakistan uyruklu Mahmut Ali, “Biz Yunanistan tarafına geçtik. Orada bizi Yunan askerleri yakaladı. Bizim üzerimizdeki paramızı, ceketimizi, cep telefonumuzu ve ayakkabılarımızı alıp daha sonra dövdüler. Bizde İpsala’da Meriç Nehri’nden ayakkabısız olarak buraya kadar geldik. Buradan da İstanbul’a yürüyeceğiz” dedi.

‘BİZ TÜRKİYE’Yİ ÇOK SEVİYORUZ,. YUNANİSTAN’I HİÇ SEVMİYORUZ’

Üzerindeki kıyafetler ile değerli eşyaların alındığını söyleyen Afganistan uyruklu Ali Muhammed, “Yunanistan hiç iyi değil ama Türkiye çok güzel, Yunanistan çok kötü. Bizi dövdüler. Eşyalarımızı aldılar. Ayakkabılarımızı aldılar. Görüyorsunuz arkadaşımın ayağı çok kötü durumda. Biz Meriç Nehri’nden buraya yürüdük. Şimdi buradan İstanbul’a yürüyerek gideceğiz. Bizi Yunanistan’a almadılar. Biz Türkiye’yi çok seviyoruz. Yunanistan’ı hiç sevmiyoruz”dedi.

Göçmenler, kendilerine verilen ayakkabıları aldıktan sonra İstanbul’da gitmek üzere Malkara’dan ayrıldı.

Yunan askerinin şiddet uygulayıp, eşyalarını aldığı göçmenlere, ayakkabılarını verdiler yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Altun’un eşi Fatmanur Altun başta olmak üzere, yapılan bu çirkin harekete gösterilen tepkiler çığ gibi büyürken, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’ndan skandal bir savunma geldi.

CHP’li Kaftancıoğlu, “Saklayacak bir şeyleri olanlar panik yaparlar” diyerek Altun’un evinin önünde yapılan tacizin arkasında durdu.

Kaftancıoğlu, tacizde bulunan CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş’ı korumak içinse “Partisinin talimatıyla gitti” ifadesini kullandı. Bu da söz konusu tacizin hem planlı ve organize bir provokasyon olduğunu hem de CHP’nin kurumsal olarak provokasyona sahip çıktığını ortaya koydu.

Öte yandan CHP’li Kaftancıoğlu’nun şiddet yanlısı tutumu, geçmiş yıllardaki paylaşımlarına da yansımıştı. 2014 yılında “Elime makineli alıp Soma’ya gitmek istiyorum, o derece yani. Hatta Ankara’ya” diyen Kaftancıoğlu, şiddet yanlısı tavrını ortaya koymuştu.

CHP provokasyonu kurumsal olarak sahiplendi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Amerikan polisinden kan donduran şiddet yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Bu sırada komiser ve yanındaki bir polisin mekân sahibi ile terasta konuşurken komiserin ayağını öptürmesi Fransa’da gündem oldu.

Komiserin “Arkamdan hakaret etmişsin” diyerek mekân sahibine ayağını öptürdüğü iddia edildi. Olayın üzerine birçok yetkili merciye başvurarak şikâyette bulunduğunu dile getiren mekân sahibi, uzun zamandır baskı altında olduğunu ifade ederek, “Ayağını öpmekten başka çarem yoktu” dedi.

Komiseri şikâyet etmesine rağmen geri dönüş alamadığını söyleyen mekân sahibi, “Bourget’de 10 yıl boyunca polisin baskısı altında çalışan ve mekanını kapatmak zorunda kalan kitapçı gibi olmak istemiyorum. Burası vahşi batı değil” açıklamasını yaptı.

Fransız polisi baskın yaptığı mekanın sahibine ayağını öptürdü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Fransa’da, bugüne kadar hayvanlara yapılan eziyetleri ve hayvan deneylerini protesto eden veganlar, eylemleri ileri boyuta taşıdı.

Veganların taşlı, sopalı saldırıları, kasaplar ile et satan şarküteri sahiplerinin hayatını tehlikeye atmaya başladı. Son birkaç ayda 15 kasap dükkanına yapay kan döküldü.

Fransa Kasaplar Federasyonu Başkanı Jean-François Guihard, İçişleri Bakanı’na sosyal medya üzerinden bir mektup yazarak saldırıları terörizm olarak değerlendirirken bakandan yardım istedi.

18 bin kasabın endişeli olduğunu belirten Federasyon Başkanı, “nüfusun bir kısmının kendi yaşam tarzını geri kalan çoğunluğa dayatmak istemesi bizi derinden sarstı” dedi.

Fransız kasapların İçişleri Bakanlığı’na yardım çağrısı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.