Fransız polisi kamptakileri dağıttı ve insani yardım gönüllülerinin de yiyecek yardımına izin vermedi.

Sığınmacıları meydandan uzaklaştıran güvenlik güçleri, sokak aralarına kaçanlara biber gazıyla müdahale etti ve bir araya gelmelerine izin vermedi.

Güvenlik güçleri, uzun bir kovalamacanın ardından Elie Wiesel Tapınağı Meydanı’nda tekrar toplanan sığınmacıları ablukaya aldı.

Sığınmacılara destek için gelenler ise müdahalede bulunan polislerle grubun arasına girerek hep bir ağızdan “bırakın uyusunlar” sloganları attı.

Diğer yandan destek için gelen ve kovalamaca boyunca sığınmacılardan ayrılmayan Fransız öğrencilerin, polisleri müdahaleden vazgeçirmeye çalışmaları dikkati çekti.

“Fransa’nın ambleminde ‘özgürlük, eşitlik, kardeşlik’ yazıyor ancak hiçbirini burada görmedik”

Afganistanlı sığınmacı Ahmedullah Siddiki, yaptığı açıklamada, iş bulmak ümidiyle Fransa’ya 3 ay önce geldiğini söyledi.

Bir süre misafir olarak Türkiye’de kalan ve Türkçe konuşan Siddiki, “Fransa’da üç aydır parklarda yatıyorum, açım, yanımda hiçbir şey yok. Polis yardımcı olmadığı gibi sürekli bizi kovalıyor.” dedi.

Siddiki, “Fransa’nın devlet ambleminde ‘özgürlük, eşitlik, kardeşlik’ yazıyor ancak bunlardan hiçbirini burada görmedik, aksiyle muhatap olduk.” şeklinde konuştu.

Afgan Aziz Dılsoz da bir yıl önce 5 çocuğu ve eşini geride bırakarak ülkesinden ayrıldığını belirtti.

Afganistan, İran, Türkiye, Bulgaristan’ı geçerek geldiği Avusturya’da hapse girdiğini aktaran Dılsoz, 6 ay sonra çıktığını ve Fransa’ya ulaştığını ifade etti.

Dılsoz, kaldıkları yerlerin sürekli polislerce dağıtıldığını, yorgun düştüğünü ve başlarını sokacak bir yer aradıklarını söyledi.

Gıda ve yiyecek dağıtımına polis engel oldu

Sığınmacı ve evsizlere yardım yapan Dayanışma ve Paylaşma Derneğinin gönüllüleri Amara Traore ve Anass Bouzghiba da sığınmacılara gıda yardımı için geldiklerini ve polisin dağıtıma engel olduğunu aktardı.

Gönüllüler, polisin göçmenlere sert müdahalede bulunduğunu ve çadırlarını parçaladığını anlattı.

Sığınmacı grubuna destek için gelen öğrencilerden Romane de gece geç saat olmasına rağmen polisin grubu sokak sokak kovaladığını söyledi.

“Polis, insanları yaka paça yerlerinden fırlatıyor, her gece biber gazıyla müdahale ediyor, şiddet uyguluyor, uyuma hakkı bile tanımıyor.” diyen Romane, Paris’in göbeğinde içler acısı bir durumla karşı karşıya kaldıklarının altını çizdi.

Romane, bu durumu ve sığınmacılara yönelik polis şiddetini protesto ettiklerini belirterek, gruba barınabilecekleri bir yer sağlamak için geldiklerini vurguladı.

Paris yönetimi ise ülkede bulunan sığınmacı ve mültecilere uygulanan kötü muameleye göz yummak ve derme çatma kamplardan tahliye edilenlere de kalıcı bir yer bulamamakla eleştiriliyor.

Paris’te polis, sığınmacıları sokak sokak kovaladı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Aşırı sağcıların taciz ve tehditlerine maruz kalan bir sığınmacı yaşadıklarını anlattı

“Arkadaşlarımızın kaldığı otele geldiler, kapılarını çaldılar. Tartışma oldu. Bizim kapılarımızı da çaldılar ancak açmadık. Elbette korkuyoruz. Kaldığımız otele geldiler, bizi gördüler. Saklandık.”

Olayların ardından İngiltere İçişleri Bakanlığı durumun “kabul edilemez” olduğunu açıkladı. Tehditlere rağmen bir süre daha göçmenlerin otellerde kalmalarının sağlanacağı belirtildi.

Hükümet, baskın ve tehditler konusunda otelleri “önlemlerinizi alın” diyerek uyardı.

İngiltere’deki aşırı sağcılar sığınmacıları tehdit ediyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Avrupa Birliği’nin en yüksek mahkemesi Avrupa Adalet Divanı Başsavcısı Priit Pikamae tarafından yapılan açıklamada, ”Macaristan’daki transit bölgeler ve Macaristan’ın iltica ve göç düzenlemesinin büyük kısmı AB hukukunu ihlal ediyor.” ifadesine yer verildi.

Macaristan-Sırbistan sınırındaki transit bölgelerde iltica başvurusunu çok sınırlı sayıda kişinin yapabildiğini belirten Pikamae, sığınmacıların işlemleri sonuçlanıncaya kadar orada tutulmasının gözaltı olarak nitelendirildiğini ve bunun da AB hukukunu ihlal ettiğini kaydetti.

Pikamae ayrıca, sığınmacıların 4 haftadan daha uzun bir süre gözaltında tutulamayacağına işaret etti.

Avrupa Adalet Divanı,14 Mayıs’ta verdiği kararda, Macaristan’ın sığınmacıları Sırbistan sınırına inşa ettiği kampta en fazla 4 hafta tutabileceğini, daha sonra ise ülkeye alması gerektiğini de belirtmişti.

Macaristan’ın sığınmacılara karşı aldığı önlemler

Macaristan, sığınmacılara karşı alınan önlemler kapsamında Vişegrad Grubu’ndaki ortakları Çekya, Polonya ve Slovakya’nın desteğiyle sınırlarına asker ve polis takviyesi yapmıştı.

Sığınmacıları durdurmak amacıyla Sırbistan ve Hırvatistan sınırlarına dikenli tel örgü çekilmiş, sınır bölgelerinde olağanüstü hal ilan edilerek yasa dışı geçişler için uygulanan cezalar artırılmıştı.

Parlamentoda kabul edilen yasayla aralarında çocukların da bulunduğu sığınmacıların, iltica başvurusu süresince sınırda oluşturulan kamplarda tutulması zorunlu kılınmış, ülke genelinde yakalanan sığınmacıların da tel örgülerle çevrili sınırdan Macaristan dışına çıkarılacağı duyurulmuştu.

Avrupa Adalet Divanı Başsavcısı: Macaristan’ın sığınmacı sistemi, AB hukukunu ihlal ediyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Söz konusu çocuklardan yaklaşık 2 bininin çeşitli sebeplerden dolayı kaldıkları yerlerden kaçtığını belirten Mihailidou, onların nerede ve hangi koşullar altında hayatlarını devam ettirdiklerinin bilinmediğini, bu çocukların bulunmaları için Yunan polisi tarafından arama çalışmalarının devam ettiğini vurguladı.

Ülke genelinde refakatsız çocuk sığınmacıların yüzde 43’ünün Afganistan, yüzde 25’inin Pakistan ve yüzde 9’unun Suriye uyruklu olduğuna dikkati çeken Mihailidou, ayrıca, yüzde 93,8’inin erkek, yüzde 6,2’sinin kız ve yüzde 7’sinin 14 yaşından küçük olduğunu belirtti.

Refakatsız çocuk sığınmacı sayısında artış yaşanabilir

Mihailidou, Almanya ve Sırbistan da dahil olmak üzere birçok ülkenin büyükelçileriyle görüşmeler yapıldığını, refakatsız çocuk sığınmacıların bu ülkelerden bazılarına transfer edilme ihtimali olduğunun altını çizdi.

Yunanistan’da 4 bin 779 sığınmacı çocuk korumasız yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Yerel basında çıkan haberlerde, bölgedeki otel sahiplerinin önce sığınmacıları ağırlamayı kabul ettiği fakat karşı çıkan yerel halkın baskı ve tehditlerinden sonra karar değiştirdiği bildirildi.

Vatandaşı Koruma Bakanlığı tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamada, çoğunluğu Suriye, Irak, Filistin ve Afganistan’dan olan sığınmacıların Atina yakınlarındaki Evia bölgesindeki kamplara yerleştirilecekleri belirtildi.

Yunanistan’da sığınmacıların yerleşmesine izin yok yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Seehofer, 11 Temmuz’da katıldığı bir toplantıda Afganistan’a 69 sığınmacının gönderildiğini belirterek, “Tam da benim 69. doğum günümde Afganistan’a 69 kişi geri gönderildi. Bunu ben sipariş etmedim. Bu (sayı) normalin üzerinde” dedi.

Afganistan’a gönderilen 23 yaşındaki bir sığınmacının Kabil’de intihar ettiğinin öğrenilmesiyle Seehofer’in görevinden istifa etmesi istendi.

Sol Parti Milletvekili Jan Korte, sığınmacının ölümünden Seehofer’in de büyük ölçüde sorumlu olduğunu belirterek, “Seehofer’in gitmesinin zamanı geldi” dedi.

Yeşiller Partisi Federal Meclis Grubu Eş Başkanı Anton Hofreiter de Seehofer’in görevinin hakkını veremediğini ve bu görev için uygun olmadığını söyledi.

Partinin diğer Eş Başkanı Katrin Göring Eckardt de sınır dışı konusunda şaka yapılamayacağını belirterek, “İnsan hayatına ilişkin kararlar kötü ellerde” değerlendirmesinde bulundu.

Seehofer’ın Afganistan’a geri gönderdiği sığınmacı intihar etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Çok sayıda dernek tarafından hazırlanan adli tutukluluk merkezlerindeki sığınmacıların durumu hakkında raporun detayları basın toplantısında kamuoyu ile paylaşıldı.

Bu merkezlerde sığınmacılara destek amacıyla çalışmalar yürüten 6 derneğin hazırladığı yıllık raporda, Fransa’nın sığınmacıları çeşitli nedenlerle gözaltına alma, tutuklama ve sınır dışı etme faaliyetleri bakımından diğer Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden açık ara önde olduğu belirtildi.

Raporda, 2017’de 304 sığınmacı çocuğun adli tutukluluk merkezlerine yerleştirildiği, bunların yarıdan fazlasının 6 yaşın altında, yüzde 20’sinin ise iki yaşından küçük olduğu kaydedildi.

Bu rakamın 2015 sonunda 106 olduğu ifade edilen raporda, çocukların tutulduğu merkezlerin fiziki durumu “içler acısı” olarak tanımlandı.

Adli tutukluluk merkezlerinde tutulan sığınmacıların sınır dışı edilmek üzere ilkel şartlarda bekletildiği vurgulanan raporda, parlamentoda azami adli tutukluluk süresinin 45 günden 90 güne çıkarılmasını öngören bir yasa tasarısının görüşüldüğü kaydedildi.

Bu değişikliğin Fransa’nın insan hakları ve özgürlükler alanında dünya çapında edindiği “şöhrete” ters olduğu dile getirildi.

Fransa’da tutuklu sığınmacı çocukların sayısı yüzde 70 arttı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Cezayirli sınır güvenlik güçleri ülkedeki göçmen akımını durdurmak için son 14 ayda aralarında hamile kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere 13 binden fazla sığınmacıyı su ve yiyeceksiz Sahra Çölü’ne terk etti.

Sıcaklığın 48 dereceye kadar çıktığı çölde terk edilenler arasında dayanabilenler komşu ülke Nijer’e ulaşmayı başarıyor.

Halsizlikten düşen veya yolunu kaybedenler ise Birleşmiş Milletlerin kurtarma ekipleri tarafındın tespit edilene kadar günlerce Sahra çölünde hayata tutunmaya çalışıyor. Ancak aralarından bir çoğu tek başına çölde yaşamını yitiriyor.

AP’nin görüştüğü mağdurların neredeyse tamamı, beraber yola çıktıkları insanlardan bir daha haber alamadıklarını dile getirdi.

Ölümcül yolculuktan sağ kurtulan sığınmacılar, Cezayirli güvenlik güçlerinin yakaladığı tüm sığınmacıları kamyonlara toplayıp sınırın ötesindeki ‘Sıfır Noktası’ diye adlandırılan bir yere bıraktığını iddia ediyor. Ayrıca çöle terk edilen insanların telefon ve paralarına el konulduğu ileri sürülüyor. Tepki gösteren göçmenlerin silah zoruyla yürütüldüğü de ifade ediliyor.

Yolculuğu esnasında hamile olan ve yolda bir oğlunu yitiren Liberyalı Janet Kamara, “Onlarca kadın ve erkek cesedi gördüm. Çoğu kimse doğru yolu bilmiyor” şeklinde konuştu.

Henüz 18 yaşındaki Senegal asıllı Aliou Kande ise o zor anları şöyle anlattı: “Belli bir zamandan sonra bazılarımız ilerleyemez hale gelmişti, çok fazla acı çekiyorlardı. Onlar dinlenmek için arkada kaldılar, biz de yolumuza devam ettik ama onları bir daha göremedik.”

Cezayir’in Sahra Çölü’ne terk ettiği sığınmacılar yaşam mücadelesi veriyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Göçmen Bakanı Listhaug Norveç televizyon kanalı NRK’ ya yaptığı açıklamada ‘‘Seçim kampanyası sırasında bir çok vatandaş bana gelerek komşuları ve diğerlerinin kaçtıkları ülkelerine tatile gittiklerini söylediler. Zulüm ve savaştan kaçtıklarını beyan ederek Norveç’e sığınan bu insanların tatillerini geçirmek üzere zulüm ve savaş nedeniyle kaçtıkları ülkelere tatile gitmeleri bir çok insanı ve beni rahatsız ediyor. Bu gerçekten sığınmaya gerek duyan insanların hakkına bir tecavüzdür’’ dedi.

Norveçli Bakan, bu nedenle sıradan vatandaşların göçmen dairesine başvurarak kaçtıkları ülkelere tatile giden yada gitmiş olduklarını bildikleri sığınmacıları bildirmelerini istedi. Listhaug bu konuda öğretmenlere de büyük sorumluluk düştüğünü belirtti. Diğer yandan Norveç Başbakanı Erna Solberg de Göçmen Bakanı’nı ‘‘bunun kaçak balık avını ihbar etmekten bir farkı olmadığını’’ söyleyerek savunurken, muhalefet partileri göçmen bakanı ile başbakanın görüşlerine sert tepki gösterdi.

Norveçli Bakan vatandaşlarını muhbirliğe çağırdı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.