Konya Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesinde ifade veren FETÖ itirafçısı bir subay, Konya polisini arayarak örgüt yöneticilerinin kendisiyle görüşme talebinde bulunduğu söyledi. Bunun üzerine subayın verdiği bilgiler doğrultusunda harekete geçen polis, İstanbul’da FETÖ’ye ait bir gaybubet evine baskın yaptı. Konya’da yürütülen TSK’nın mahrem imamlar soruşturması kapsamında aranan, örgütün müdür ve müdür yardımcısı konumunda olan Zafer Çay ile Alper Karabulut yakalandı.

Kemal Batmaz’a bağlı çalıştılar

3 Ekim’de gözaltına alınarak soruşturmanın yürütüldüğü Konya’ya getirilen iki zanlının, hain darbe girişiminin organizatörlerinden Kemal Batmaz’ın altında mahrem asker ünitelerinde müdür ve müdür yardımcısı olarak görev yaptıkları öğrenildi. Zanlılardan Alper Karabulut’un Hava Harp Okulu imamı, Zafer Çay’ın ise Hava Kuvvetlerinin İstanbul’da görev yapan FETÖ’cü subaylarını yöneten ünitenin başındaki isim olduğu tespit edildi.

15 Temmuz’dan sonra da faaliyetlerini sürdürdüler Özel eğitim kurumunda öğretmen olan Alper Karabulut ile devlet okulunda sınıf öğretmenliği yaparken ihraç edilen Zafer Çay’ın hain darbe girişimine rağmen örgüt yapısı içerisinde bulundukları, illerde örgüt üye ve yöneticilerine emirler verdikleri öğrenildi.

Konya’daki soruşturmada 540 asker ile 390 imam yakalandı

Öte yandan Konya’da TSK’daki FETÖ yapılanmasının deşifre edilmesi için Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi tarafından darbe girişiminden bu yana yürütülen operasyonlarda 540 asker ile 390 mahrem imam yakalandı. Yakalanan örgüt üyelerinden yüzlercesi örgüt bağlantılarının delilleriyle ortaya konulmasının ardından etkin pişmanlık yasasından faydalandı.

Kemal Batmaz’ın emrinde çalışan iki mahrem imam yakalandı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

FETÖ’nün sivil imamlarının itirafçı olmaları durumunda öldürülebileceğine değinen Donat, alınan güvenlik tedbirlerini vurguladı.

‘Şeytan ayrıntıda gizlidir’

Donat’ın “Şeytan ayrıntıda gizlidir” başıklı yazısı:

Haftalardır FETÖ davalarını izlerken bir ayrıntı dikkatimizi çekiyor.

Sivil imamlarla ilgili önemli bir ayrıntı.

Şöyle ki saat 12.30 sularında duruşmalara ara veriliyor; öğle yemeği molası.

Sanıklar öğle yemeğini mahkeme binasında yiyorlar.

Topluca duruşma salonunun altında. Fakat “sivil imamlar” diğer sanıklarla birlikte yemek yemiyorlar.

Sivil imamlar yemek için “cezaevine” götürülüyorlar.

Gidişte ve dönüşte aynı araca binmiyorlar.

Her sivil imam ayrı araca biniyor.

Sivil imamlar yemekte de bir arada değiller.

Ayrı ayrı yerlerde yemek yiyorlar.

Özetle cezaevi yönetimi sivil imamların üzerine titriyor.

Neden? Araştırdık, soruşturduk ve öğrendik ki sivil imamların öldürülmesinden korkuluyor.

Zira sivil imam konuşursa FETÖ olayı yumak gibi çözülecek.

Öyleyse sivil imam öldürülebilir. Niçin mi? Konuşmaması için.

Kim öldürebilir? Sanıklardan biri öldürebilir ya da bir sivil imam, öteki sivil imamı öldürebilir.

İşte sivil imamlar konusundaki “olağanüstü” önlemlerin temel nedeni.

Sivil imamlara özel koruma yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Adil Öksüz, 16 Temmuz sabahı Akıncı’ya yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki Fethiye merası içerisindeki patikada jandarma tarafından yakalandı.

Saat 11.00 sularında yakalanan ve elinde siyah valiz bulunan Öksüz, “Tarla bakmaya geldim.” yalanını ortaya attı. Mahrem imam olduğu anlaşıldıktan sonra diğer sivil imamların aksine Ankara Emniyetine götürülmeyip Sincan Adliyesine götürülen Öksüz, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Öksüz, 18 Temmuz’da uçakla Ankara’dan İstanbul’a gittikten sonra Sakarya’ya geçti ve izini kaybettirdi.

Almanya’ya geçici oturum talebi

Yeni Şafak gazetesinin haberine göre, FETÖ’nün darbe girişiminin kilit ismi Öksüz’ün Almanya’da olduğu öğrenildi. Daha önce Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından, Emniyet İstihbarat ve Terör Daire Başkanlığı ile MİT ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen belgede, iki ayrı kişinin Öksüz’ü, Frankfurt ve Ulm’da gördüğü belirtildi. Edinilen bilgiye göre Öksüz, Almanya’da geçici oturum talebinde bulundu. Öksüz’ün bu talebini Baden-Württemberg eyaletinde yaptığı belirtildi.

Almanya’dan Öksüz’e özel muamele Geçici oturum talebi yabancılar polisi tarafından kabul edilen Öksüz’e özel muamele uygulandığı ortaya çıktı. Normalde geçici sığınma talebinde bulunanların isimleri sistemde yer alıyor. Öksüz’ün ismine ise resmi kayıtlarda rastlanılmadığı belirtildi. Almanya’nın, darbe girişiminin başındaki Adil Öksüz’ün sığınma talebinin kabul edilmesini gerekçelendiremeyeceği için böyle bir yönteme başvurduğu kaydedildi. Öte yandan Öksüz’ün işlemleri tamamladıktan sonra Hannover’a gittiği öğrenildi.

FETÖ elebaşının dizinin dibinde

Fetullah Gülen ile sık sık görüşen Adil Öksüz’ün, FETÖ elebaşının dizinin dibinde oturduğu görülüyor. Öte yandan Adil Öksüz’ün, darbe girişiminden 15 gün önce 30 Haziran 2016’da eşi Aynur Öksüz ve 3 çocuğunu ABD’ye gönderdiği belirlenmişti.

https://www.youtube.com/watch?v=MlKRFHMw8IA

Adil Öksüz, FETÖ’cülere kucak açan Almanya’da iddiası yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Hayvan belgeseli çekmeye gitmiş!

15 Temmuz günü ısrarla Akıncı Üssü’nde olmadığını söyleyen Oruç, “16 Temmuz sabahı Kazan’a, Anadolu’nun 40-50 yılık geleneği olan bir konunun belgeselinin çekmek için gittim. Bu konu hayvan yetiştiriciliğinin, üreticiden tüketiciye ulaşması serüveni ile ilgili. Sabah saat 08.00 sıralarında evden çıktım. Kazan’a 2-3 araç değiştirerek gittim. Sonra belgeseli çekeceğim köye ulaşmak için bir araca bindim. Beni köye yakın bir yolda bıraktı. Köye ulaşmak için yürürken jandarma tarafından gözaltına alındım.” dedi.

Sanığın bu ifadesi üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, “Darbe olmuş, uçaklar havada uçuyor. Ortalık karışık. Böyle bir günün sabahında belgesel çekmek için yola çıkmak riskli değil mi?” sorunu yöneltti. Sanık bu soruyu, “Benim meslektaşlarım oralarda zaten çalışıyorlardı. Kameramanlar, muhabirler. Benim de gitmem normal.” karşılığını verdi.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray, “Habercilerin orada olması gayet normal. Ama oraya giderken yanlarında kameramanlar ya da başka muhabirler vardır. Şirketlerine ait araçlar ve bunların şoförleri vardır. Sizin yanınızda kim vardı? Neden şirketinizden bir araçla ya da bir çalışanla birlikte gitmediniz?” şeklinde soruyu yöneltti. Sanık bu soruya kaçamak cevaplar vererek “Gitmişken görmek istedim.” dedi.

Kamera görüntülerini bile inkâr etti

Akıncı Üssü’nde olmadığını tekrarlayan sanık Oruç’a, o gece Akıncı Üssü 143. Filo’nun koridorlarındaki güvenlik kamera görüntüleri ve bunlardan alınmış fotoğraflar gösterildi. Oruç, gösterilen ilk fotoğrafa, “Bana kısmen benziyor ama ben değilim çünkü ben orada değildim.” yanıtını verdi. İkinci fotoğraf için de “Bana benziyor ama ben değilim” dedi. Bu cevaplara salonda bulunanlar tepki gösterdi.

Bir müşteki avukatı da sanık Oruç’a, “Kemal Batmaz, Harun Biniş ve siz. Görüntülerdeki size benziyor ama siz değilsiniz. Bu nasıl bir tesadüf?” diye sordu. Oruç soruyu, “Bana kurulmuş bir komplo bu. Böyle görüntülere ürün yerleştirme, kişi yerleştirmek çok basit.” cevabını verdi.

Otostopla gitmiş ve telefonunu unutmuş

Müşteki avukatları sanığa, Kazan’a giderken hangi araçla gittiğini, onu gören bir tanığın olup olmadığını ve savcılıktaki ifadesinde otostopla 3 araçla gittiği yönündeki ifadelerini sordu. Oruç, iki belediye otobüsü kullandığını ve belli bir noktadan sonra otostopla bindiği bir araçla Kazan’a ulaştığını iddia etti. Bu sırada araya giren Mahkeme Başkanı Selfet Giray, “Peki neden telefonunu yanına almadın? Belgesel çekeceğin insanlarla nasıl irtibat kuracaktın? O gün yaşananlardan haberin var. Başına bir şey gelirse telefona ihtiyacın olacağını hiç düşünmedin mi?” diye sordu. Sanık Oruç, “Ben çok telefon kullanan biri değilim. Bu nedenle telefonumu sürekli unuturum.” diye yanıt verdi.

FETÖ’nün sivil imamları yalan söylemekte zirve yapıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.