ABD polisi siyahi genci yatağında öldürdü

20 yaşındaki Donovan Lewis'a aile içi şiddet sebebiyle tutuklama emri çıkarılmıştı.

Lewis'ın evine baskın yapıldı.

Polis, siyahi gencin yatak odasının kapısını açar açmaz onu vurdu.

via: WKYC Channel 3 pic.twitter.com/tAJhiFildZ

— Batı Raporu (@BatiRaporu) September 3, 2022

ABD polisi, 20 yaşındaki siyahi Donovan Lewis‘ın hakkında “aile içi şiddet” ve “ateşli silahların uygunsuz kullanımı” nedeniyle yakalama kararı çıkarttı. Lewis hamile sevgilisini darp etmişti. Lewis’ın Colombus’taki evine baskın düzenleyen ABD polisi, K-9 köpeğiyle birlikte siyahi gencin uyuduğu odaya geldi. Polis kapıyı açar açmaz gence ateş etti. Bu sırada savunmasız genç yatağındaydı ve teslim olmak üzere ellerini kaldırmaya hazırlanıyordu. Lewis’i vuran ABD polisi, “Bir şeye uzanıyor gibiydi.” dedi. Ancak polis kamerasının kaydettiği görüntüler incelendiğinde Lewis’ın gerçekten de ellerini havaya kaldırmaya hazırlandığı görüldü. Lewis’ın acı kaybı için siyahi vatandaşlar sokaklarda eylemler düzenledi. Colombus polis teşkilatı, Lewis için soruşturma yapılacağının sözünü verdi.

ABD polisi bir siyahi genci daha öldürdü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İngiltere’deki hastanelerde ayrımcılık gözler önünde

İngiltere’de daha önce de siyahilere yönelik birçok araştırma yapıldı. Bu araştırmalar da etnik azınlık hastalarının ülkedeki bazı kanserler söz konusu olduğunda daha kötü sonuçlara sahip olduğunu ve sağlık deneyimleri bildirme olasılıklarının daha düşük olduğunu açıkça ortaya koydu. Özellikle belirli kanserler için bekleme sürelerindeki bazı farklılıklar ekstrem bir seviyede göze çarpıyor. Beyaz insanların özofagogastrik kanser (mide veya yemek borusu) tanısı alması için ortalama süre 53 gün olduğu görülürken aynı şekilde durumun Asyalılar için 100 gün olduğu biliniyor. Yani buna göre Asyalıların bekleme oranının beyazlara göre çok daha fazla olduğu açıkça görülüyor.

Siyahiler ve Asyalılar beyazlara göre dezavantajlı

Öte yandan kan kanserinin üçüncü en yaygın türü olan miyelomda beyaz insanlar için ortalama tanı bekleme süresi 93 gün. Siyahiler için ise bu süre 127 gün. Hükümet ve halk sağlığı merkezi NHS, sağlık hizmetlerinde etnik eşitsizliklerin üstesinden geleceğine defalarca kez söz verdi. Uzmanlar, bulguların, siyahilerin ve Asyalıların nasıl ve neden daha uzun süre beklediklerini anlamak ve bunun olmasını önlemek için ciddi adımlar atılması gerektiğini gösterdiğini söylüyor.

İngiltere’de hastanelerde ırkçılık yapıldığı ortaya çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Central Park Five davası

New Yorkluların yoğun ilgi gösterdiği ve “Central Park Five” olarak adlandırdığı olayda, siyahi ve Latin kökenli 6 genç, 28 yaşındaki Trisha Meili’ye tecavüz etmek ve ölüme terk etmek suçlamalarıyla tutuklanmıştı. Suçlarını itiraf eden gençlerin, gerçek zanlının tespit edilmesiyle suçsuz olduğu ortaya çıkmıştı. Olayda adı geçen Antron McCray, Kevin Richardson, Raymond Santana, Korey Wise ve Yusef Salaam, 2002’de serbest kaldıktan sonra, New York şehir yönetimine, üzerlerine attıkları iftira için 41 milyon dolarlık tazminat davası açmıştı. Polislerin tecavüz suçunu zorla kabul ettirmeye çalıştıkları Lopez ise iddiaları bir türlü kabul etmemişti. Ancak tecavüzle yargılanmaktan korktuğu için aynı mekanda bir erkek koşucuya yapılan darp suçunu, hiç alakası olmadığı halde, kabul etmek zorunda kalmıştı. Bu nedenle, diğer 5’liden ayrılan ve hikayesi arka planda kalan Lopez’in aynı davadan aklanması arkadaşlarından 20 yıl sonra gerçekleşebildi.

ABD’de tecavüzle suçlanan Steve Lopez 33 yıl sonra aklandı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Siyahi bebekleri “timsah yemi” olarak kullandılar

Kölelik demişken… ABD’de kolonileşmenin başladığı 1776 yılından itibaren siyahilere uygulanan kölelik sistemi, 1865 yılında yürürlüğe giren yasayla resmi olarak kaldırılmış olsa da siyahiler 20. Yüzyıla kadar köle gibi çalıştırıldı. Üstelik sadece çalıştırılmadılar. Amerikalıların zulmüne, işkencelerine ve insanlık dışı muamelelerine de maruz kaldılar. Florida ve Louisiana gibi güney eyaletleri başta olmak üzere, ülke genelinde siyahi köleler insan statüsünde görülmüyordu. Çoğunlukla ev ve tarlalarda çalıştırılmak üzere satın alınan ve taşınır mal statüsünde görülen siyahiler, iki yüzyılı aşkın bir süre boyunca insanlık dışı muamelelere maruz kaldı. 19. ve 20. Yüzyıllar arasında Florida’da, timsahlar deri sektöründe kullanılmak için avlanılıyordu. Timsah avlamak için ise “bedava ve kaliteli” olduğu düşünülen “siyahi bebekler” kullanılıyordu. Siyahi kölelerin bebekleri zorla ellerinden alınıyordu. Köle sahipleri, bebeklerin masrafından kurtulmak için cüzi miktarlar karşılığında timsah avcılarına satıyordu ve bebeklerden toplamda hatırı sayılır paralar kazanıyorlardı. Timsahların kan kokusuna geldiğini fark eden avcılar, kimi zaman öldürdükten sonra derisini yüzdükleri bebekleri, bataklık kıyısında bulunan noktalara bağlayarak avlanıyordu. Kimi zamanlardaysa canlı kullanılan bebekler, aynı şekilde bataklık kıyısına bağlanarak ölüme terk ediliyordu.

“Benim küçük timsah yemim”

Siyahilerin insani duygulardan yoksun olduğunu düşünen köle sahipleri ve kölelik yanlısı medya kuruluşları ise bebeklere yapılan bu zulümleri belgeler nitelikte onlarla alay edici çizimler yapıyordu. O dönemlerde karikatürlere konu olan, korkudan ağlayan bebeklerin timsahlar tarafından yenmek üzere olduğu çizimler gerçekten kan donduruyor. Üstelik Amerikalılar bu iğrençliği “benim küçük timsah yemim” ifadeleriyle ninnilere bile konu etti. Çizgi romanlarla, şarkılarla, Hollywood filmleriyle ve tarih kitaplarıyla yaptıkları zulümleri meşrulaştırmaya çalışarak yıllarca tüm dünyayı aldatan Amerika, bugün aynı zihniyetini ve sömürü düzenini, sözde yenilediği politikalarıyla sürdürmeye devam ediyor. Her ne kadar kirli tarihiyle barışmaya çalışıyor gibi gözükse de Amerika’da, siyahilere karşı yapılan ırkçılık hâlâ hat safhada. “Özgürlükler ülkesi” Amerika, insanları kandırmayı ne zaman bırakacak dersiniz?

İnsan hayatı ne kadar değersiz olabilir? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

siyahilere kanserojen madde enjekte edildi

Bloomberg’in haberleştirdiği belgelere göre, Pennsylvania Üniversitesi’nden dermatolog Albert Kligman, 1951’den itibaren, ABD federal hükümetinden Dow Chemical ve J&J’ye kadar çeşitli kurumlar için Massachusetts eyaletinin Philadelphia şehri dışındaki Holmesburg Hapishanesi’nde çoğunluğu siyah olan yüzlerce mahkum üzerinde deneyler yaptı. Kovid pandemisinin de onaylı aşı üreticilerinden biri olan J&J için yapılan deneylerde, bebek pudrasının ana bileşeni olan talk ile cilt üzerindeki etkisini karşılaştırmak için mahkumlara potansiyel olarak kanserojen madde asbest enjekte edildi. Karşılığında mahkumlara 10-300 dolar arası değişen ücret ödeyen Dr. Kligman’ın deneylerine katılanlar, cilt rahatsızlıkları, yara izi, yanıklar, kızarıklıklar, çıbanlar, şişlik, sindirim sistemi sorunları ve akıl hastalığı gibi yan etkiler bildirdiler.Geçen yılki dava süreçlerinde gün ışığına çıkan J&J deneyleri hakkında yeni bilgilerin, sağlık-kozmetik devine yönelik gelecekteki davaları etkileyebileceği belirtildi.

Davalar çığ gibi büyüyor

Yaklaşık 10 yıldır talk pudrasında olduğu iddia edilen asbest yoluyla kansere neden olmakla suçlanarak davalarla karşı karşıya kalan J&J, 2020 yılında piyasadan çektiği talk pudrasına 1950’lerden beri kanserojen olarak tanımlanan asbest koyduğunu inkar edegeldi. Ancak mahkumlar üzerinde yapılan asbest deneyleri, şirketin bebek pudrasında asbest olduğunu bildiğini gösterebilir. Bloomberg’e konuşan şirket sözcüsü Kim Montagnino, “Bu çalışmaların yürütüldüğü koşullardan derin üzüntü duyuyoruz ve hiçbir şekilde bugün kullandığımız değerleri veya uygulamaları yansıtmadığını belirtmek istiyoruz” dedi. J&J, 2013’ten beri talk pudrası nedeniyle açılan davalarda 3.5 milyar dolardan fazla tazminat ödedi ve avukatlara da 1 milyar dolardan fazla harcadı. Çığ gibi büyüyen davalar karşısında geçen yıl ayrı bir kozmetik birimi oluşturup onun iflasını açıklayan J&J, böylece potansiyel olarak kendisini bekleyen 40 binden fazla kanser davasından kaçma yoluna gitti.

J&J’nin siyahi mahkumlar üzerinde deney yaptığı ortaya çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Taylor nasıl öldürülmüştü?

ABD’de 26 yaşındaki acil tıp teknisyeni siyahi Breonna Taylor, Louisville kentinde 13 Mart 2020’de polisin evine yaptığı baskında yatak odasında vurularak hayatını kaybetmişti. Taylor’ın ölümü, George Floyd’un gözaltına alınırken nefessiz kalana kadar boğazına basılarak öldürülmesinin ardından ülkenin dört bir yanında ırkçılığı ve polis şiddetini kınayan protesto gösterilerinin yayılmasıyla yeniden gündeme gelmişti. Louisville’deki protestoların odağı olmuştu. Eski dedektif Brett Hankison, Breonna Taylor’ın dairesine 10 kez “körü körüne” ateş ettiği gerekçesiyle Haziran 2020’de ayında polis departmanı tarafından kovulmuştu. Louisville Belediye Başkanı Fischer, 16 Eylül 2020’de, Taylor’ın ailesine yapılan bir anlaşmanın parçası olarak 12 milyon dolar ödeyeceklerini açıklamıştı. Ayrıca polis uygulamalarını yeniden düzenleyeceklerini duyurmuştu.

Bir ırkçı polis cinayeti daha cezasız kaldı

23 Eylül 2020’de, Kentucky büyük jürisi, Taylor’un öldürülmesi olayı ilgili davada, polis memuru Brett Hankison’ın komşu daireye ateş edip tehlikeye atma suçundan yargılanmasına karar vermişti. Diğer iki ırkçı polisi ise aklamıştı.

Siyahi Breonna Taylor’u katleden ABD polisi aklandı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

George Floyd olayı

Minnesota’nın Minneapolis kentinde, polis memuru Derek Chauvin, 25 Mayıs 2020’de, 46 yaşındaki siyahi George Floyd’u dolandırıcılık şüphesiyle gözaltına aldığı sırada, 9 dakika 29 saniye boyunca diziyle boynuna basarak ülke gündemine damga vurmuştu. Dakikalarca “nefes alamıyorum” diye yalvaran George Floyd, olay yerine gelen acil sağlık ekiplerince hastaneye kaldırılmış, daha sonra öldüğü duyurulmuştu. Olayla ilgili görüntüler ülkede siyahilere yönelik polis şiddeti tartışmalarını alevlendirmiş ve birçok şehirde aylarca süren şiddetli protestolara neden olmuştu. Floyd’un ölümüne neden olmakla suçlanan Chauvin, olaydan 4 gün sonra gözaltına alınmış, hakkında açılan 2. ve 3. dereceden cinayet ve 2. dereceden adam öldürme suçlamalarıyla yargılanarak 22,5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Floyd’un ölümünde kusurlu bulunan diğer 3 eski polis memuru da daha önce 750 bin dolar tutarındaki kefalet bedelini ödemeleri üzerine tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmişti.

George Floyd’u öldüren 3 polis suçlu bulundu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

ABD polisi siyahilere yönelik ırkçı cinayetler ortaya çıktığında tek bir açıklamaya sığınıyor: Yanlışlıkla oldu. ABD’nin Philadelphia kentindeki bir futbol sahası yakınlarında duydukları silah seslerine karşı ateş açarak siyahi bir kız çocuğunun ölümüne sebep olan 3 polis hakkında dava açıldı. ABD’nin Deleware İlçesi Bölge Savcısı Jack Stollsteimer, yaptığı açıklamada, 27 Ağustos 2021’de 8 yaşındaki siyahi Fanta Bility’nin ölümüne ve 3 kişinin yaralanmasına sebep olan 3 polis memurlarının “kasıtsız adam öldürme ve can güvenliği konusunda sorumsuz davranmakla” ilgili 12 ayrı suçtan yargılanmalarını istedi.

ABD polisi kefaletle serbest kalacak

Stollsteimer, ABD polisleri Devon Smith, Sean Dolan ve Brian Devaney’e karşı açtığı dava hakkında, “Makul bir şüphenin ötesinde, Fanta Bility’yi öldüren ve üç kişiyi yaralayan kurşunların polis memurlarının silahından yapılan atışlar olduğu sonucuna vardık.” açıklamasını yaptı. Bölge Savcılık Ofisi açıklama yaptı. Açıklamaya göre tutuksuz yargılanmaları için sanıkların her biri teminatsız olarak 500 bin dolarlık kefalet ödeyecek. Kalabalığı dağıtmak isteyen polis küçük kızın ölümüne sebep oldu.

8 yaşındaki siyahi kız çocuğunun ölüme sebep oldular

ABD polisleri Philadelphia yakınlarında kavga sonucu silah seslerini duydu.  Sonrasında olay yerine gelerek kalabalığı dağıtmaya çalıştı. Polis liseli gençlerin kavgasını dağıtmak için ateş açtı. Polisler, 8 yaşındaki siyahi kız çocuğu Fanta Bility’nin ölümüne ve 3 kişinin yaralanmasına sebep olmuştu.

Ancak ABD polisinin ırkçı yaklaşımı sebebiyle hayatını kaybeden ilk kişi Fanta Bility değil. Irkçı ABD polisi her yıl onlarca insanı hedef alıyor. Öldürüyor ve sonrasında ise yanlışlıkla oldu açıklamasını yapıyor. Ancak ırkçılığın geçmişi ise ABD’de çok eskilere dayanıyor. Hala bu durumu aşamayan ABD ise siyahileri toplumsal hayatta dışlamaya devam ediyor.

ABD polisinin ırkçı cinayetleri bitmek bilmiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Fransa’da iktidardaki Cumhuriyet Yürüyüşü Hareketi mensubu siyahi milletvekili Patrice Anato, hakaret içerikli bir mektup aldı. Anato, aldığı mektupta ırkçı ifadelerle tehdit edildi. Patrice Anato, Twitter’dan konuyla ilgili açıklama yaptı. Kendisini dehşete düşüren ırkçı bir mektup aldığını ve mektubun ölüm tehdidiyle sona erdiğini dile getirdi. Anato, hiçbir tehdidin kendisini yolundan döndüremeyeceğini söyledi. Mektupla ilgili suç duyurusunda bulunacağını dile getirdi. Milletvekili Anato’nun paylaştığı ırkçı mektupta, şunlar yazıyordu: “Senin de parçası olduğun zenciler, tabiatın bir hatası ve Cumhuriyetimiz için bir utanç. İşe yaramaz, gelişmemiş, ruhu ve beyni olmayan insanlarsınız. Ülkemizin vatandaşlarını temsil için zencilere ihtiyacı yok. Şu anki diktatör Cumhurbaşkanımız yüzünden Fransa‘ya çok sayıda zenci, güce kavuşup ülkemizi bozuyorlar. Ülkemize hiçbir fayda sağlamadan buranın avantajlarının tadını çıkarıyorsunuz. Sizi bu ülkeden yok etmek için her şeyi yapacağımızı bilin. Sen ve senin aptal arkadaşların 2022’de kendinizi temsil edemeyeceksiniz. Ülkemizi bozan, nüfusumuzu kirleten ve siyahlaştıran bu yönetim çok oldu. İktidarı geri alacağız. Ormanlarınıza geri dönün ya da gün sayın, hakkınızdan geleceğiz. Size ölüm.”

Türk aileye de ırkçı saldırı düzenlendi

Fransa’da Nisan 2022’de yapılacak cumhurbaşkanı seçimi öncesi aşırı sağcı siyasetçilerin de etkisiyle siyaset ve politikada ırkçı ve İslam düşmanlığı söylemler artmaya başladı. Ülkede Türk kökenli bir aileye de ırkçı saldırı düzenlendi. Loiret bölgesindeki Orleans kenti yakınlarındaki Nibelle kasabasında yaşayan Türk kökenli Turgut Baştan ve ailesinin evlerinin önüne kanlı domuz ayağı bırakıldı. Kasaba halkı, ırkçı saldırıya maruz kalan Baştan ailesine düzenledikleri gösteriyle destek verdi. Gösteri, Ayrımcılık Karşıtı Kolektif öncülüğünde düzenlendi. Gösteride “dayanışma” yazılı pankartla yürüyen kalabalık, ırkçılık ve İslam düşmanlığını kınayan sloganlar attı. Irkçı saldırıya maruz kalan Turgut Baştan, gösteri sayesinde yalnız olmadığını anladığını dile getirdi. Baştan, 50 yıldır Nibelle’de yaşadığını, gençliğinin bu kasabada geçtiğini belirtti. Baştan, “Bunu yapan kişi beni sevmek zorunda değil ama en azından birbirimize saygı duyabiliriz” diye konuştu. Ayrımcılık Karşıtı Kolektif Başkanı Patrick Rousseau da olayı kınadı. Rousseau, insanların bu kabul edilemez ırkçı eyleme tepki vermesinden memnuniyet duyduklarını söyledi.

Fransa’da siyahi vekile tehdit mektubu gönderildi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Almanya’da siyahiler ırkçı saldırılara maruz kalıyor. Yapılan bir araştırmaya göre ülkede yaşayan siyahilere karşı ırkçılık ve ayrımcılık yapıldığı çok net bir şekilde görülüyor. Berlin merkezli Each One Teach One ve Citizens for Europe, Almanya’da yaşayan yaklaşık 6 bin siyahiyle görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerin sonucunda elde edilen bilgilerle bir rapor hazırlandı. Rapor kamuoyu ile de paylaşıldı. Araştırmada iş sahası, kiralık ev bulma gibi günlük yaşamı içeren birçok alan da bu kapsama dahil edildi. Raporda, ülkede ayrımcılığı yasaklayan kanunların yürürlükte olmasına rağmen, Almanya’da siyahi vatandaşların ciddi bir şekilde dışlama ve ırkçı tacizlerle karşı karşıya oldukları bilgisine yer verildi. Raporda, siyah tenli insanlar için Almanya’da “Ayrımcılık ve ırkçılığın yaygın sorun olmadığı hiçbir alan yok” ifadesi kullanıldı. Raporda, konut piyasası, medya, kamu kurumları ve polis hizmetleri özellikle siyahilerin en fazla ayrımcılığa maruz kaldığı alanlar olduğu vurgulandı. Ayrıca ankete katılanların yüzde 50’den fazlası da bu alanlarda ayrımcılığın “çok sık” gerçekleştiğini dile getirdi. Raporda, siyahilerin Almanya’da eğitim ve adalet sisteminde görevli memurlarla ciddi “ırkçı ve ayrımcılık” sorunu yaşadığı bilgisi verildi.

Almanya’da ırkçılığa karşı protesto düzenlendi

Geçtiğimiz aylarda Almanya’nın başkenti Berlin’de sosyal adaletsizlik ve ırkçılığa karşı gösteri düzenlenmişti.  “Dayanışma içinde adil toplum” sloganıyla, 300’den fazla derneğin desteklediği “#unteilbar” adlı inisiyatif tarafından gerçekleştirilen gösteriye binlerce kişi katılmıştı. Tarihi Brandenburg Kapısı ile Leipziger Caddesi arasındaki alanda toplanan göstericiler daha sonra Karl-Marx-Allee Caddesi’ne yürümüştü.

“Temel ihtiyaçlar güvence altına alınmalı”

Sosyal adaletsizliği ve ırkçılığı protesto eden göstericiler, Almanya’da işlenen ırkçı cinayetlerin aydınlatılmasını, ırkçılığa karşı mücadele edilmesini, herkesin kirasını ödeyebileceği konut sayısının artırılmasını, insanların temel ihtiyaçlarının güvence altına alınmasını, iklimin korunmasına yönelik politikalar geliştirilmesini ve yeni tip koronavirüse (Covid-19) karşı geliştirilen aşılara dünyada herkesin erişmesinin sağlanmasını istemişti. Yapılan konuşmalarda da Covid-19 sürecinde refah içinde yaşayanlar ile yoksullar arasındaki makasın daha da açıldığına işaret edilerek, düşük gelirlilerin bu süreçten çok daha fazla etkilendiği hatırlatılmıştı. Afganistan ve krizlerin olduğu diğer ülkelerdeki duruma da dikkatin çekildiği konuşmalarda, Avrupa‘daki ülkelerin sınırlarını sığınmacılara açmaları talep edilmişti. Berlin polisi, gösteriye yaklaşık 10 bin kişinin katıldığını belirtirken, organizatörler ise bu sayının 30 bin olduğunu ifade etmişti.

Almanya’da siyahiler ayrımcılığa maruz kalıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.