Soykırım arşivleri | Yekvucut Akıl ve vicdan sahiplerine Tue, 28 Jun 2022 10:36:15 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://yekvucut.com/wp-content/uploads/2022/11/favicon_yek.png Soykırım arşivleri | Yekvucut 32 32 Almanya sömürdüğü Afrika’dan çaldığı eserleri iade edecek https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/almanya-somurdugu-afrikadan-caldigi-eserleri-iade-edecek/ Tue, 28 Jun 2022 10:16:37 +0000 https://yekvucut.com/?p=56085 Almanya, Namibya‘da 100 binden fazla Afrikalıyı katlederek 20. yüzyılın ilk soykırımını gerçekleştirdi. 1904-1909 yılları arasında gerçekleşen soykırımda Ova Herero halkının...

Almanya sömürdüğü Afrika’dan çaldığı eserleri iade edecek yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Almanya, Namibya‘da 100 binden fazla Afrikalıyı katlederek 20. yüzyılın ilk soykırımını gerçekleştirdi. 1904-1909 yılları arasında gerçekleşen soykırımda Ova Herero halkının %80’i ve Nama halkının %50’si acımasızca katledildi. Olay sadece bununla da sınırlı değil. Sağ kalanlar konsantrasyon kamplarına tıkılırken, öldürülen 100 bine kadar Namibyalının cesedi ise ırkçı deneyler için gemilerle Almanya’ya taşındı. Soykırımdan kaçabilenler ise Kalahari Çölü’nün kızgın kumlarında aç ve susuz kaderlerine terk edildiler. Çöldeki kuyulara önceden zehir döküldüğünden su içenler zehirlenerek hayatlarını kaybediyordu. Yırtıcı kuşlar tarafından parçalanan cesetler, çöl kumu tarafından yutuluyordu. 1884-1915 yılları arasında Namibya’yı sömürgeleştiren Almanya yerli halka oldukça zalimane davranarak hem topraklarına el koydu hem de ayaklanan halka soykırımda bulundu. Bu bölgedeki elmas yataklarını kontrol altına alan Almanya bölgenin güvenliği için II. Kaiser Wilhelm’in emriyle Alman İmparatorluğu’nun en iyi birliklerini de bölgeye getirdi. Almanlara karşı ayaklanan bazı kabileler tamamen ortadan kaldırılırken geri kalanlara baskı ve zulüm ile boyun eğdirildi. Köpekbalığı Adası (The Shark Island) konsantrasyon kamplarının başında geliyordu; adaya götürülenler burada ölüme terk ediliyordu.

Hayatta kalan aile bireylerinden biri Köpekbalığı Adası’ndaki vahşeti şöyle ifade ediyor: “Almanlar beni adaya gönderdiler. Bir yıl orada kaldım. Yaklaşık 3.500 kişiydik; sadece 193 kişi geri dönebildi, 3.307’si adada öldü.” Adaya götürülenlerin yaptığı işlerin başında ise daha önce orada ölenlerin cesetlerindeki kafatası gibi belli kemikleri etlerinden sıyırarak temizlemek vardı. Temizlenen kafatasları “bilimsel” araştırma amacıyla Alman üniversitelerine gönderilmekteydi. Bütün bunlar yetmezmiş gibi Almanya’ya taşınan kafatasları ve kemikler Alman üniversitelerinde bilim adamlarının ırkçı deneylerinde kullanıldı. Almanya, 2018’de ırkçı deneyde kullandığı kafataslarını Namibya’ya teslim etti. Ancak Namibya halkından, yaşattıklarından dolayı henüz resmi olarak özür dilemedi.

Tanzanya ve Kamerun’da da Alman emperyalizminin ve ırkçılığının keskin yüzünü görmek mümkün. Almanya, 1884-1916 yılları arasında sömürdüğü Kamerun, Namibya ve Tanzanya’dan paha biçilmez eserler çaldı. Yıllar sonra bugün, bu eserleri iade edeceğini duyurdu. Peki çalınan hayatların da “iadesi” mümkün mü?

Almanya sömürdüğü Afrika’dan çaldığı eserleri iade edecek yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’den katliam itirafı https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/almanya-cumhurbaskani-steinmeierden-katliam-itirafi/ Thu, 23 Sep 2021 11:00:25 +0000 https://yekvucut.com/?p=51080 Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier, ülkenin geçmişteki katliamlarını kabul etti Steinmeier, Avrupalıların tarih karşısında sorumlu tutulması gerektiğini ifade ederek “Sömürge yöneticileri olarak...

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’den katliam itirafı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier, ülkenin geçmişteki katliamlarını kabul etti

Steinmeier, Avrupalıların tarih karşısında sorumlu tutulması gerektiğini ifade ederek “Sömürge yöneticileri olarak Almanlar da insanları baskı altında tuttu, sömürdü yağmaladı ve öldürdü.” ifadelerini kullandı. Steinmeier, Berlin’de inşa edilen Humboldt-Forum’da, Etnoloji Müzesi ve Asya Sanat Müzesi’nden getirilen eserlerin yer aldığı serginin açılışında yaptığı konuşmada, eserlerin sömürge döneminde getirildiği ülkelerle; eserlerin nereden geldiği ,iade edilmesi ve yeni müzelerin kurulması üzerine görüşülmesini istedi. “Sadece biz Almanlar değil, sömürge tarihi olan tüm Avrupa ülkeleri.” ifadesini kullandı. Steinmeier, bu sürecin sancılı olacağını belirterek, “Ancak biz Avrupalıların, bu tarih karşısında sorumluluğumuz var. Her ülke kendi başına ve hep birlikte. Her ülkenin bu geçmişten dersler çıkarması lazım. Ancak Avrupalılar olarak hep birlikte. Çünkü bu bizim geleceğimizle ilgili.” diye ekledi. Steinmeier, “Sömürge yöneticileri olarak Almanlar da insanları baskı altında tuttu, sömürdü, yağmaladı ve öldürdü.” ifadesini kullandı. Böylece buradaki karanlığa ışık tutmanın sadece tarihçilerin görevi olmadığını vurguladı.

Almanya-cumhurbaskani-steinmeier-katliami-kabul-etti
Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier, ülkenin geçmişte sömürü yaptığını kabul etti

Almanya karanlık geçmişiyle yüzleşmek istiyor

Steinmeier, sömürge tarihiyle yüzleşilmesi  gerektiğine işaret ederek, “Günlük yaşamdaki ırkçılığın derin köklerini, ancak hafızalardaki karanlık noktaları aydınlatırsak, sömürge tarihimizle şimdiye kadar yaptığımızdan daha fazla uğraşırsak anlayabilir ve üstesinden gelebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu. Bugünkü Namibya topraklarında yer alan Alman Güneybatı Afrikası’nda Almanların işlediği suçu ülkesi tafafından kabul etmenin çok uzun sürdüğünü belirten Steinmeier, Alman hükümeti, Namibya hükümeti ve Herero ve Nama halklarıyla bu suçun bugünkü açıdan bir soykırım olarak nitelendirilmesine ilişkin başlatılan müzakerelerin  yakın zamanda uzlaşmayla sonuçlanmasını ümit ettiğini söyleyerek kirli geçmişini kabul etmiş oldu.

Sömürgecilik geçmişinde dönüm noktası

“Alman tarihinin bu kısmına karşı sorumluluğumuzla yüzleşmeliyiz. Çünkü bu bizim geleceğimizle, dünya kültürlerine ev sahipliği yapan bir ülkede bir arada yaşamamızla ilgilidir.” diyen Steinmeier, sömürge döneminde işlenen suçların ve on binlerce insanın katledilmesinin hafızalarda yer alması gerektiğini ifade etti. Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile Kültür ve Medyadan Sorumlu Devlet Bakanı Grütters’ın ‘sömürgecilik geçmişimizle yüzyüze gelme adına dönüm noktası’ olarak tanımladığı bu sürecin ‘Benin Heykelleri’nin Nijerya’ya iadesiyle başlatılacağı duyurulmuştu.

 

 

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’den katliam itirafı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Ruanda’da 5 bin kişilik toplu mezar bulundu https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/ruandada-5-bin-kisilik-toplu-mezar-bulundu/ Thu, 29 Oct 2020 15:02:50 +0000 https://yekvucut.com/?p=35564 Ruanda’nın doğusunda yaklaşık 5 bin soykırım kurbanının olduğu tahmin edilen bir toplu mezar bulundu. Yerel yetkili Richard Gasana, gazetecilere yaptığı...

Ruanda’da 5 bin kişilik toplu mezar bulundu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Ruanda’nın doğusunda yaklaşık 5 bin soykırım kurbanının olduğu tahmin edilen bir toplu mezar bulundu.

Yerel yetkili Richard Gasana, gazetecilere yaptığı açıklamada, ülkenin Gatsibo bölgesinde eski Murambi Valisi Jean Baptiste Gatete’nin emriyle öldürülen soykırım kurbanlarının olduğu bir toplu mezarın keşfedildiğini belirtti.

Gasana, soykırım sırasında Kiziguro Katolik Kilisesi’ne sığındıktan sonra buradan çıkarılarak öldürülen kurbanların mezarlarının yaklaşık 30 metre derinlikte olduğunu ve kazı çalışmalarının 3 hafta sürmesinin beklendiğini dile getirdi.

Murambi bölgesinin valiliğini 1987-1993 yıllarında yapan ve sonrasında bölgedeki siyasi etkinliğini sürdüren Gatete, Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yargılanmış ve 40 yıl hapse mahkum edilmişti.

Resmi rakamlara göre, ülkede 2018-2019 yıllarında yaklaşık 118 bin soykırım kurbanının kalıntılarına ulaşıldı.

Ruanda’da 1994’te Hutular, dönemin Devlet Başkanı Juvenal Habyarimana’nın uçağının düşmesinden sorumlu tuttukları Tutsilere karşı soykırım başlatmıştı. Ülkede 100 gün süren katliamda 800 binden fazla Tutsi hayatını kaybetmişti.

Ruanda’da 5 bin kişilik toplu mezar bulundu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Batı ülkelerinin sömürge ve soykırım dolu geçmişi https://yekvucut.com/video/bati-ulkelerinin-somurge-ve-soykirim-dolu-gecmisi/ Fri, 23 Oct 2020 16:15:27 +0000 https://yekvucut.com/?p=35347 Batı ülkelerinin sömürge ve soykırım dolu geçmişi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Batı ülkelerinin sömürge ve soykırım dolu geçmişi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Myanmarlı askerler, Arakanlı Müslümanlara soykırım yaptıklarını itiraf etti https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/myanmarli-askerler-arakanli-muslumanlara-soykirim-yaptiklarini-itiraf-etti/ Wed, 09 Sep 2020 13:15:09 +0000 http://yekvucut.com/?p=33933 New York Times gazetesinin haberine göre, Myanmar’dan geçen ay kaçan iki asker, Myanmar’ın işlediği insanlığa karşı suçlarla ilgili soruşturmanın yürütüldüğü...

Myanmarlı askerler, Arakanlı Müslümanlara soykırım yaptıklarını itiraf etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
New York Times gazetesinin haberine göre, Myanmar’dan geçen ay kaçan iki asker, Myanmar’ın işlediği insanlığa karşı suçlarla ilgili soruşturmanın yürütüldüğü Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) bulunduğu Hollanda’nın Lahey kentine dün götürüldü.

Burada görüntülü ifadeleri alınan askerler, Arakan eyaletinin Buthidaung ve Maungdaw ilçelerinde Arakanlı Müslümanların öldürülmesi ve toplu mezarlara gömülmesinde görev aldıklarını belirtti.

Askerlerin açıklamaları, Myanmar ordusunun, Arakanlı Müslümanların kökünü kurutmaya çalıştığına dair yaygın iddiaları destekler nitelikte.

İfade veren askerlerden 33 yaşındaki Myo Win Tun, Ağustos 2017’de üslerinden “Gördüğünüz ve duyduğunuz herkesi vurun.” emri aldığını açıkladı.

Myo Win Tun, bu emre itaat ettiğini ve 30 Arakanlı Müslüman’ın katledilmesi ve bir baz istasyonu ile askeri üs yakınındaki toplu mezarlara gömülmesinde rol aldığını söyledi.

8 kadın, 7 çocuk ve 15 erkeği bir mezara gömdüklerini itiraf eden Myo Win Tun, “Ayrım yapmadan herkesi vurduk. Müslüman erkekleri alınlarından vurduk ve cesetlerini ayaklarımızla çukurlara ittik.” dedi.

Myo Win Tun ayrıca bir kadına tecavüz ettiğini itiraf etti.

Arakanlı Müslümanlara karşı ırk ayrımcılığı yaptığını kabul eden Myo Win Tun, üstü olan Albay Than Htike’nin kendilerine “Arakanlı Müslümanları yok edin” emri verdiğini söyledi.

Myo Win Tun, “Müslüman 30 masum çocuk, kadın ve erkeğin öldürülmesinde ve bir mezara gömülmesinde görev aldım.” ifadesini kullandı.

“Çocuk veya yetişkin gördüğünüz hepsini öldürün” emri
Er Zaw Naing Tun da 30 Arakanlı Müslüman’ın katledildiği sıralarda yakındaki bir köydeki taburda olduklarını belirtti.

Eski bir Budist rahip olan 30 yaşındaki Zaw Naing Tun, üslerinden “Gördüğünüz çocuk veya yetişkin hepsini öldürün.” talimatı aldığını dile getirdi.

“(Rohingyaların yaşadığı) Yaklaşık 20 köyü haritadan sildik.” ifadesini kullanan Zaw Naing Tun, kendisinin de cesetleri toplu mezara gömdüğünü aktardı.

Zaw Naing Tun, görevli olduğu taburdaki askerlerle 80 Arakanlı Müslüman’ı öldürdüklerini kabul etti.

Maungdaw’daki aralarında Doe Tan, Ngan Chaung, Kyet Yoe Pyin, Zin Paing Nyar ve U Shey Kya’nın da olduğu 20 köye saldırdıklarını anlatan Zaw Naing Tun, Zin Paing Nyar’da taburunda görevli 4 askerle 7 Arakanlı Müslüman’ı öldürdüğü aktardı.

“Kadınlara tecavüz edilirken nöbet tuttum”
Zaw Naing Tun, silahsız 10 kişiyi yakalayıp öldürdükten sonra köyün kuzeyinde toplu bir mezara gömdüklerini dile getirdi.

Rütbesi çok düşük olduğu için cinsel şiddet suçu işlemediğini iddia eden Zaw Naing Tun, diğer askerler Arakanlı kadınlara tecavüz ederken nöbet tuttuğunu beyan etti.

Bu askerler, “Gördüğünüz ve duyduğunuz herkesi vurun.” emrini verenlerin o dönemde Buthidaung ve Maungdaw’da görevli Albay Than Htike, Yüzbaşı Tun Tun ve Çavuş Aung San Oo olduğunu belirtti.

Böylelikle ilk kez Myanmar ordusu (Tatmadaw) mensupları, Birleşmiş Milletler yetkililerinin soykırım kampanyası olarak niteledikleri Arakanlı Müslümanlara yapılan katliamda yer aldıklarını açıkça itiraf etmiş oldu.

Bu arada, Arakanlı çok sayıda köylü de birbirlerinden bağımsız olarak toplu mezarların yerini doğruladı ve bu yerler askerlerin ifadelerinde işaret ettikleri yerlerle örtüştü. Myanmar hükümetinin defalarca inkar ettiği toplu mezarlar, UCM’deki soruşturmada ve diğer yasal süreçlerde kanıt olarak da değerlendirilebilecek.

552. Hafif Piyade Taburu üssünün olduğu bölgenin bitişiğindeki bir köyde yaşayan Arakanlı Müslümanlar, asker Myo Win Tun’u teşhis etti ve bölgedeki iki toplu mezarın yeriyle ilgili detaylı bilgi verdi.

Söz konusu iki asker, gözaltına alınmadı ancak akıbetlerinin ne olacağı henüz açıklanmadı.

Görgü şahidi Rohingyalar vahşeti anlattı
Bangladeş’teki kamplarda kalan Arakanlı Müslümanlardan Basha Miya, anneannesinin öldürülerek bu toplu mezarlardan birine Thin Ga Net köyünden 16 kişiyle atıldığını söyledi. Thin Ga Net, Myanmarlı askerler tarafından daha sonra yakılarak haritadan silindi.

Miya, anneannesini hatırladığında zaman zaman ağladığını ve ona uygun bir cenaze töreni yapamadığı için kötü hissettiğini dile getirdi.

Arakanlı görgü şahitleri, askerlerin, cesetleri toplu mezarlara attıktan sonra üstlerini kapatmak için buldozer getirdiklerini anlattı.

Zin Paing Nyar köyünden Bashir Ahmed de askerlerin 26 Ağustos 2017’de köylerine geldiğini ve önlerine çıkan herkese ateş açtıklarını söyledi.

Ahmed, “Evlerimiz yaktılar. Geriye hiçbir şey kalmadı.” dedi.

“Biraz adalet, kimseye adalet sağlanamamasından iyidir”
Merkezi Bangkok’ta bulunan insan hakları örgütü Fortify Rights’ın Başkanı Matthew Smith, bunun Arakanlı Müslümanlar ve adalet için çabalayan Myanmar halkı için muazzam bir an olduğunu söyledi.

Smith, bu askerlerin UCM’de, Myanmar’dan ilk suçlular ve içeriden ilk tanıklar olabileceğini dile getirdi.

UCM’de Arakanlı Müslümanlarla ilgili soruşturmada Bangladeş’e danışmanlık yapan Kanada’daki McGill Üniversitesi Uluslararası Hukuk Uzmanı Payam Akhavan, Myanmar’da bulunan 600 bin Rohingya’nın da benzer bir vahşete maruz kalmaması için iki askerin hesap vermesi gerektiğini vurguladı.

Akhavan, “Cezasız bırakmak seçenek değildir. Biraz adalet, kimseye adalet sağlanamamasından iyidir.” dedi.

Buthidaung ve Maungdaw’da Ağustos 2017’de, 353 ve 565 Hafif Piyade Taburları “temizlik operasyonları”nı yürütmüştü.

Arakanlı Müslümanlara etnik temizlik
Arakan’da 2012’de Budistler ile Müslümanlar arasında çatışmalar çıkmış, olaylarda çoğu Müslüman binlerce kişi katledilmiş, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verilmişti.

Arakan’daki sınır karakollarına 25 Ağustos 2017’de düzenlenen eş zamanlı saldırıları gerekçe gösteren Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler, kitlesel şiddet eylemleri başlatmıştı.

Ontario Uluslararası Kalkınma Ajansının Ağustos 2018’de yayımladığı rapora göre, 25 Ağustos 2017’den bu yana en az 24 bin Arakanlı Müslüman, Myanmar ordusu tarafından öldürüldü. Askerler 34 bin Arakanlı Müslüman’ı ateşe atarken, 114 bin Rohingya’yı da darbetti.

Rapora göre, ordu mensupları 18 bin kadına tecavüz etti.

Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayımladıkları uydu görüntüleriyle yüzlerce köyün yok edildiğini kanıtladı.

Birleşmiş Milletler ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti “etnik temizlik” ya da “soykırım” olarak adlandırıyor.

Myanmarlı askerler, Arakanlı Müslümanlara soykırım yaptıklarını itiraf etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Soykırımı inkar eden Avusturyalı yazara Nobel ödülü https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/soykirimi-inkar-eden-avusturyali-yazara-nobel-odulu/ Fri, 11 Oct 2019 14:06:12 +0000 http://yekvucut.com/?p=25050 Uluslararası mahkemede savaş suçlarından ve soykırımdan yargılandığı sırada hayatını kaybeden eski Sırp lider Slobodan Milosevic’in büyük bir hayranı olan Avusturyalı...

Soykırımı inkar eden Avusturyalı yazara Nobel ödülü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Uluslararası mahkemede savaş suçlarından ve soykırımdan yargılandığı sırada hayatını kaybeden eski Sırp lider Slobodan Milosevic’in büyük bir hayranı olan Avusturyalı yazar Peter Handke, Kosova’da savaş devam ederken yayınladığı bir makalesinde de “Sırpları destekliyorsanız, ayağa kalkın.” ifadelerini kullanmıştı.

Saraybosna’daki Müslüman Boşnakların “kendi kendilerini öldürdüklerini ve suçu Sırplara attıklarını” savunan Handke, Sırpların Srebrenitsa’da soykırım yaptığına asla inanmadığını ifade etmişti. Handke, eski Sırp lider Milosevic’e de cezaevinde ziyarette bulunmuş, lehine tanıklık etmek için girişimler yapmıştı. Milosevic’in 2006’daki cenazesine de katılan Handke, burada yaptığı konuşmada, “Yugoslavya için, Sırbistan için, Slobodan Milosevic için buradayım.” demişti.

Bosna’daki savaşta 8 binden fazla Boşnak sivilin hunharca katledildiği Srebrenitsa Soykırımı’nı inkar eden ve Sırp savaş suçlularının haklarını koruyan Avusturyalı yazar Peter Handke’ye Nobel Edebiyat Ödülü verilmesi, Bosna Hersek’te büyük tepki çekti. Srebrenitsalı anneler de Handke’nin bu ödülü hak etmediğini ifade ederek, ödülün kendisinden geri alınmasını istedi.

Soykırımda eşlerini ve çocuklarını kaybeden anneler, Srebrenitsa’da yaşananların herkes tarafından bilindiğini ve suçluların uluslararası mahkemelerce cezalandırdığını anımsatarak, soykırımı inkar eden birine böylesine önemli bir ödül verilmesinin utanç verici olduğunu belirtti. Nobel Edebiyat Ödülü’nün Handke’ye verilmesi, sosyal medyada da her kesimden Bosnalıların büyük tepkisini çekti.

Soykırımı inkar eden Avusturyalı yazara Nobel ödülü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Bosnalı Sırpların lideri Srebrenitsa soykırımını yok saydı https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/bosnali-sirplarin-lideri-srebrenitsa-soykirimini-yok-saydi/ Tue, 16 Apr 2019 15:21:17 +0000 http://yekvucut.com/?p=22602 Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Milorad Dodik, yakın tarihin en büyük trajedilerinden biri olarak kabul edilen ve aralarında çocukların da...

Bosnalı Sırpların lideri Srebrenitsa soykırımını yok saydı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Milorad Dodik, yakın tarihin en büyük trajedilerinden biri olarak kabul edilen ve aralarında çocukların da bulunduğu 8 binden fazla Boşnak’ın acımasızca katledildiği Srebrenitsa’daki soykırımının “fabrikasyon bir efsane” olduğunu söyledi.

Bosna’nın birçok etnik gruptan oluşan devlet başkanlığı konseyine başkanlık eden Milorad Dodik,  savaş suçlarının tartışıldığı bir konferansta, “Katliam, olmayan bir şey. [Bosnalı Müslümanlar] bir efsaneye sahip değildi, bu yüzden Srebrenitsa çevresine bir tane inşa etmeye karar verdiler.” dedi.

İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’nın en acımasız katliamlarından biri olan Srebrenitsa katliamını defalarca küçümseyen Dodik’e Bosna’daki Müslümanlardan çok sayıda kınama geldi.

Bosnalı Müslüman bir yetkili olan Ramiz Salkiç, “Srebrenica, kanıtlanmış bir gerçek. Sırpların askeri ve siyasi liderinin soykırımdan mahkum edilmesi gibi kanıtlanmış bir gerçek. Bunlar tarihi gerçekler, bir efsane değil. Ve bu Dodik’in halkına söylemesi gereken şey.” dedi.

Geçtiğimiz ay “Bosna Kasabı” olarak bilinen eski Sırp lider Radovan Karaciç, temyiz davasında müebbet hapse mahkum edilmişti.

Bosnalı Sırpların lideri Srebrenitsa soykırımını yok saydı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Belçika Başbakanı: Sizi ailenizden kaçırdığımız için özür dileriz https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/belcika-basbakani-sizi-ailenizden-kacirdigimiz-icin-ozur-dileriz/ Fri, 05 Apr 2019 13:46:49 +0000 http://yekvucut.com/?p=22483 Belçika Başbakanı Charles Michel, Afrika’da Burundi, Kongo ve Ruanda’daki sömürge yönetimi sırasında doğmuş binlerce melez çocuğun kaçırılması ile ilgili olarak...

Belçika Başbakanı: Sizi ailenizden kaçırdığımız için özür dileriz yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Belçika Başbakanı Charles Michel, Afrika’da Burundi, Kongo ve Ruanda’daki sömürge yönetimi sırasında doğmuş binlerce melez çocuğun kaçırılması ile ilgili olarak devlet adına özür diledi.

Bu ülkelere yerleşmiş Belçikalı erkeklerin 1940 ve 50’lerde yerli kadınlarla ilişkisinden doğan melez çocuklar, 1960’da Kongo’nun bağımsızlık ilanının hemen öncesinde zorla Belçika’ya götürülerek Roman Katolik kilisesine bağlı kuruluşların korumasına veya Belçikalı ailelere evlatlık verilmişti.

Belçikalı liderin parlamentoda milletvekillerinin yanı sıra onlarca melez kişinin davet edildiği oturumdaki özrü, Belçika’nın sömürgelerde işlenen insan hakları ihlallerine dair sorumluluğunu ilk kez kabul etmesi anlamına geliyor.

Michel, Belçika’nın Orta Afrika ülkelerinde 50 yıldan fazla süren sömürge yönetimi sırasında “melez çocuklara ve onların ailelerine yönelik Belçika devleti tarafından temel hak ihlalleri işlenmiştir” diyerek “onlara yönelik adaletsizlikler ve maruz kaldıkları acılardan dolayı” özür diledi.

Birçok Belçikalı erkek, çocukların babalık vesayetini kabul etmediği için Belçika vatandaşı olamamış ve devletsiz kalmıştı.

Afrika’da kalan anneler melez çocuklarını bulmaya çalışırken Belçika’da büyüyen çocukların bazıları da hala Afrika’daki akrabalarını bulmaya çalışıyor. İki yıl önce de Katolik kilisesi bu skandaldaki rolü nedeniyle özür dilemişti.

Belçika’nın sömürge tarihi son aylarda yeniden mercek altına alınmaya başlandı. Birleşmiş Milletler uzmanları, Kongo’daki sömürge yönetimi sırasında işlenen zulümlerden dolayı Belçika hükümetini özür dilemeye çağırmış, ancak Başbakan o dönem yanıt vermemişti. Kongo’nun Belçika sömürgesi olduğu dönemde 10-15 milyon Afrikalının öldüğü tahmin ediliyor.

Belçika Başbakanı: Sizi ailenizden kaçırdığımız için özür dileriz yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Hindistan, adım adım Müslüman soykırımına doğru gidiyor https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/hindistan-adim-adim-musluman-soykirimina-dogru-gidiyor/ Wed, 14 Nov 2018 15:35:12 +0000 http://yekvucut.com/?p=20733 Hindistan hükümeti ülkedeki bazı şehirlerin isimlerini, ülkeyi yöneten Müslüman idareciler tarafından değiştirilmeden önceki anlamlarını geri verdiğini iddia ederek değiştirdi. 710...

Hindistan, adım adım Müslüman soykırımına doğru gidiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Hindistan hükümeti ülkedeki bazı şehirlerin isimlerini, ülkeyi yöneten Müslüman idareciler tarafından değiştirilmeden önceki anlamlarını geri verdiğini iddia ederek değiştirdi.

710 yılında İslamiyet ile tanışan Hindistan, Hindu milliyetçisi iktidar tarafından hızla İslam’dan uzaklaştırılıyor.

Bu şehirlerden Uttar Pradesh eyaletinde yer alan Faizabad, Hinduizm’in tanrılarından Rama’nın doğum yerine yakınlığı gerekçesiyle ismi değiştirilerek Ayodhya yapıldı.

Allahabad şehrinin adı da Prayagraj olarak değiştirildi.

Adityanath, şehirde Kral Rama’nın adının verileceği yeni bir havaalanı ve Kral Rama’nın babası Kral Dashrath’ın adına bir tıp fakültesi kurulacağını da duyurdu.

Ayodhya, Hindu geleneğinde Kral Rama’nın doğum yeri olarak bilindiği için Hindular tarafından kutsal şehir olarak kabul ediliyor.

Hindistan’da şehirlerin isimlerinin değiştirilmesi sadece Uttar Pradesh eyaleti ile sınırlı değil.

Başbakan Narendra Modi liderliğindeki iktidar partisi Bharatiya Janata Party’nin (BJP) yönettiği başka eyaletlerde de, şehir, cadde ve havaalanlarının isimleri değiştiriliyor.

Ülkenin batısındaki Gujarat eyaletindeki BJP hükümeti de Ahmedabad şehrinin adını Karnavati olarak değiştirmeyi öngören bir düzenleme hazırlığında.

Güneybatıdaki Telengana eyaletinin başkenti Hyderabad şehri için düşünülen isim ise Bhagyanagar.

Hindistan, adım adım Müslüman soykırımına doğru gidiyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Facebook, Myanmar soykırımında teşvik edici rolünü inkâr edemedi https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/facebook-myanmar-soykiriminda-tesvik-edici-rolunu-inkar-edemedi/ Wed, 07 Nov 2018 07:57:42 +0000 http://yekvucut.com/?p=20594 Facebook, Myanmar’da şiddeti teşvik etmek için kullanılmasını engelleyemediğini belirten bir raporun bulgularına katıldığını açıkladı. Facebook tarafından bağımsız bir kuruma hazırlatılan...

Facebook, Myanmar soykırımında teşvik edici rolünü inkâr edemedi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Facebook, Myanmar’da şiddeti teşvik etmek için kullanılmasını engelleyemediğini belirten bir raporun bulgularına katıldığını açıkladı.

Facebook tarafından bağımsız bir kuruma hazırlatılan raporda, platformun insan hakları ihlallerinin yaygınlaşmasına olanak sağlayan bir ortam oluşturduğu yer alıyordu.

Birleşmiş Milletler (BM), Myanmar’daki Arakan Müslümanlarına uygulanan şiddetin “soykırım boyutunda” olabileceğini belirtmişti.

Raporda, Facebook’un Myanmar’da 2020’de yapılacak seçimlerden önce bu sorunu çözmesi gerektiği vurgulandı.

Facebook, Myanmar’daki sorunları giderme konusunda yol aldıklarını fakat hâlâ yapmaları gereken şeyler olduğunu açıkladı.

BM son dönemde Facebook’u internette nefretin yayılmasını önleme konusunda “yavaş ve verimsiz” olmakla suçlamıştı.

62 sayfalık son rapor, Facebook tarafından, kâr amacı gütmeyen Business for Social Responsibility (Sosyal Sorumluluk için Şirket) adlı bir örgütü hazırlatıldı. Raporda şu ifadelerle, Facebook’un nefret yaymak ve zarara yol açmak isteyenler için bir araca dönüştüğü belirtiliyor.

“Az sayıda kullanıcı Facebook’u istismar ederek demokrasiye zarar vermeyi ve şiddeti teşvik etmeyi hedefliyor.”

Rapora göre Facebook nefret söylemine karşı daha sert bir politika izlemeli, yetkililerle işbirliğine gitmeli ve “kapsamlı bir insan hakları politikası” yaratmalı. 2020’de gerçekleşecek genel seçim öncesinde bu sorunların giderilmesini talep eden rapor, Facebook’un şimdiden benzer ihtimalleri göz önüne alarak hazırlık yapması gerektiğini söylüyor.

Facebook, Myanmar soykırımında teşvik edici rolünü inkâr edemedi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>