Uluslararası adli bilişim standartlarına uygun tekniklerle incelenen materyallerde, FETÖ’ye ilişkin çok sayıda doküman tespit edildi.

“Uzun’un ölümü için dua ediliyor”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan “uzun” diye bahsedilen “paralel” isimli notta, “MOSSAD, CIA ve diğerleri Uzun’u götürmek istiyor.” ifadesi dikkati çekiyor.

Amaca ulaşmak için gerekirse takiye yapılabileceği belirtilen notta, örgütün yaptığı işlerin sorgulanamaz olduğu belirtiliyor.

“Biat var, sorgulama yok.” denilen notta, “1993’lü yıllardan önce özellikle ilk yıllarda hizmete girenler evveliyatımızı biliyorlar. Bugün yapılıp söylenenleri geçmişle mukayese edip sorguluyorlar. Bunlarla bir sonuca varmamız mümkün değil. Netice alabilmek için komünist, faşist, Alevi, CHP fark etmez. Herkesle ittifak edin. İstişareye tabi olunacak. Nedeni sorulmayacak. Üç senedir Uzun’un ölümüne dua ediliyor, hâlâ ayakta. Demek ki halisane dua etmiyorsunuz.” ifadeleri yer aldı.

“Kaset kullanmakta beis yok”

Örgüte karşı olanların fişlendiği, özel durumlarına dair bilgiler toplandığı ifade edilen notta, ABD ile hareket edilmesi halinde Türkiye’deki mücadelenin kazanılacağı kaydediliyor. Notun devamında şu ifadeler kullanılıyor:

“5 bin savcı, o kadar hâkim, on binlerce polis, o kadar asker şehit olmaya hazır. Hiç kimse hayır diyemez. Herkesin zaaf ve özelliklerini kaydetmiştik. Gerekirse açıklarını açıklamakla şantaj yapın. Herkesi, her an hain ilan ediliriz endişe ve baskısı altında tutun. Bütün bilgiler her alanda amir, memur, hâkim, savcı, asker, general, vali, müsteşar, esnaf ve talebe sayı ve özellikleriyle masamızda. Bir yere gelecek çocuklara tedbir, inkar ve takiye öğretin. Hedefe varmak için iftira, rüşvet, makam, kadın, kaset, yalan, tehdit kullanmakta beis yoktur. Başbakan ve hiç kimse bugünü tahmin edemediği için baş ederim diye direniyor.”

“Ya okullarınızı kapatırız ya da RTE’yi götürürsünüz, diyorlar”

HSYK, yargıtay, emniyet, bakanlıklar, ordu ve üst kurulların örgütün denetiminde olduğuna işaret edilen notta, “MOSSAD, CIA ve diğer uluslararası güçler, ümmet adına hareket ettiği için Uzun’u götürmek istiyor. Bize de ‘Onun akılsızca davranışları yüzünde 159 ülkedeki okullarınızı kapatırız ya da RTE’yi götürürsünüz.’ diyorlar. Hizmetin selameti adına bir kişi veya ülke gitse ne olur?” ifadeleri dikkati çekiyor.

Hükûmeti yıpratmak için her türlü yöntemin kullanılacağı belirtilen notta, örgütün geri dönüşü olmayan bir yola girdiği ifade edilerek şu talimatlar veriliyor:

“Ama gerçek ama düzmece dosyalarla götürmek zorundayız”

“Hizmetimizin selameti adına bir kişi veya ülke gitse ne olur? Bu seçimlerde yüzde 65’le bile gelseler ama gerçek ama düzmece dosyalarla götürmek zorundayız. Ok yaydan çıktı bir kere. Bu safhadan sonra geri dönüş, yok olmamız anlamına gelir. Onun için tek yol her şeyi kullanılarak taarruzdur. Önümüze kim çıkarsa haklı, haksız, yaş, kuru ezip geçeceğiz. 44 senedir ördüğümüz hırkayı ‘Buyurun siz giyin.’ diyecek değiliz.”

Adli bilişim uzmanlarının açık kaynaklardan yaptıkları araştırmaya göre talimat içeren söz konusu notun, 2014’te FETÖ elebaşı Gülen tarafından örgüt üyelerine gönderildiğine dair bilgilerin bulunduğu kaydedildi.

Darbe başarısız olunca kaçtı

Genelkurmay çatı davasının iddianamesinde firari sanık Gök’ün, 15 Temmuz’da 28. Mekanize Tugayını ele geçiren darbecilerle hareket ettiği ifade edildi.

İddianamede, zırhlı araçlarla Genelkurmay Başkanlığına gelen Gök’ün, karargâhtan dönemin Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’a bilgi akışını engellediği belirtildi. Gök’ün sabah saatlerine kadar darbe faaliyetine devam ettiği, cuntanın başarısız olması üzerine firar ettiği vurgulandı.

Hakkında yakalama kararı çıkarılan Gök, 28 Temmuz 2016’da ordudan ihraç edildi.

FETÖ’nün ihanet notları firari albayın ev ve iş yerinden çıktı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Örgüt evlerinde kalmış

FETÖ ile 2007 yılında çocukluk arkadaşı aracılığıyla tanıştığını, İstanbul’da yaklaşık bir yıl örgütün ışık evlerinde kalarak üniversite sınavlarına hazırlandığını belirten H.K, burada kod adı “Asım” olan örgüt üyesinin kendileriyle ilgilendiğini söyledi.

Son 4 rakamı 10’a tamamlama yöntemi

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Fen Edebiyat Bölümü’nü kazandığı zaman “Asım” kod adlı örgüt mensubunun yönlendirmesiyle Ankara Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığına girdiğini aktaran H.K, “Daha sonra beni Ankara’da bir başkasıyla tanıştırdı. Bu kişi kendisine ait cep telefonu numarasının son dört rakamını 10’a tamamlayarak aramasını istediğini söyledi. Mesela bana verilen numaranın sonundaki 2416’nın her rakamını 10’a tamamlayarak 8694 şeklinde arıyordum” diye konuştu.

İfadesinde, mezun olduktan sonra Diyarbakır’da görevlendirildiğini, burada Asım’ın yönlendirmesiyle adını hatırlamadığı kişinin kendisiyle birkaç kez ankesörlü telefonla iletişime geçtiğini aktaran H.K, 2 yıl sonra da tayininin Aydın’a çıktığını anlattı.

Formüllü telefon numaraları

Aydın’a geldiğinde de kesinlikle cep telefonunun kullanmadığını, sabit hatlardan mesai saatleri dışında konuşma yapmadığını belirten H.K, son 4 rakamı 10’a tamamlayan rakamların yanı sıra son 2 rakamı 99’a tamamlama, sondan 4’üncü rakamı 4 artırma, sondan 2’inci ve 4’üncü rakamı yer değiştirme gibi yöntemlerin kullanıldığını itiraf etti.

Açık mekanlardan internete girmişler

İddianamede, mahrem imamların, kendileriyle irtibatta olan askerlere internete giren telefonlar verdikleri, bu telefonlar içerisinde sim kartın bulunmadığı, iletişim kurmak için telefona sahip şahsın halka açık alışveriş merkezi, kafe ve restoran gibi yerlerde internete bağlandığı, bu sayede önceden telefona yüklenen ByLock, Cover-me, Tic-Toc, Kakao ve Talk gibi programlar üzerinden iletişimin sağlandığı aktarıldı.

10 yıla kadar hapsi isteniyor

Sanık H.K’nin örgüt tarafından askeriyeye yerleştirildiği, kod adı kullandığı, ByLock ve benzeri programları kullanmadığı, sabit hatlar üzerinden FETÖ mensubu şahıslar tarafından arandığı, mahrem imamların ankesörlü telefonlardan kendisini aradığı, şüphelinin örgütün askeri yapı içerisinde FETÖ silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısı içerisinde hareket ettiği ve örgüt üyesi olduğuna dikkat çekilen iddianamede sanık hakkında 5 yıldan 10 yıla kadar ceza istendi.

FETÖ telefon numaralarını 10’a tamamlayarak gizlemiş yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Peş peşe ağır darbe alan FETÖ’nün mahrem imamları yakalanmamak için alkollü lüks restoranlarda ve barlarda buluşmaya başladı.

İzmir’de FETÖ’nün aranan örgüt üyelerinin saklandığı gaybubet evlerinden sorumlu imam, 7 evin adresini polise verdi.

Hâlen faaliyet yürütüyorlar

Gaybubet evlerini 3 ay boyunca takibe alan MİT ve Emniyet, terör örgütünün İzmir’de hâlen faaliyet yürüttüğünü, himmet topladığını ve elebaşı Gülen’in talimatları doğrultusunda hareket ettiğini belirledi.

İçkili mekanları tercih

ediyorlar FETÖ’nün sözde Ege Bölgesi imamı Süleyman K, bir barda toplantı yaparken polisin fiziki takibine yakalandı. FETÖ’cüleri 3 ay boyunca adeta gölgeleri gibi takip eden polis, sözde Ege Bölgesi imamı ile bazı üst düzey yöneticilerin dikkat çekmemek için içkili mekanlarda yaptıkları buluşmaları görüntüledi.

Lüks yaşamları dikkat çekiyor

Örgüt için himmet adını verdikleri para toplama faaliyetlerine devam eden FETÖ’cülerin, bu paraları lüks yaşamları için harcadıkları da belirlendi.

Kalabalık site içlerindeki lüks rezidansları kiraladıkları belirlenen örgüt üyelerinin, kirası dövizle ödenen ve 5 bin lirayı bulan bu dairelerde buluştukları, pahalı elbiseler giydikleri, yakalanmamak için de aşırı harcamalar yaptıkları tespit edildi.

53 kişiden 48’i yakalandı

FETÖ soruşturması kapsamında İzmir merkezli 10 ilde düzenlenen operasyonda, “Ege Bölge imamı” Süleyman K’nın da aralarında bulunduğu 48 kişi yakalandı.

Barlarda toplantı yapan FETÖ yöneticileri yakayı ele verdi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

FETÖ’cülerin davranış kalıplarının sosyo-psikolojik analizinde, örgütten 15 Temmuz darbe girişimi öncesi ayrılan kişilerle yapılan mülakatlar neticesinde elde edilen itiraflara, darbecilerin basına sızan ifadelerine ve örgüt elebaşı Fetullah Gülen’in konuşma metinlerine başvuruldu.

Örgütten kadın üyelerine “başınızı açın” telkini

“Biz” kavramının örgütün gizli yapısının oluşmasında da önemli işlevlere sahip olduğu ifade edilen raporda, şunlar kaydedildi: “Kadınların başörtüleriyle üniversitelere girmeleri, kamuda çalışabilmeleri yasal olarak mümkün hale gelişmişken dahi örgüt, üyelerine tedbiri elden bırakmamaları gerektiğini belirtmiştir. Bu durumun kendilerini ortaya çıkarmak için yapılmış bir ‘tuzak’ olduğu algısını oluşturan örgüt, kadın militanlarının başlarını açmaları yönündeki telkinlere devam etmiş, aksi takdirde kendileri gibi örgütün de ifşa edileceği yönünde yüksek tehdit duygusu aşılamıştır.”

FETÖ’nün dünyada var olan benzeri modern kült ve terör yapılanmalarından oldukça farklı olduğu vurgulanan raporda, örgütün militanlarını geri planda ve saklı tutan, gerektiğinde aktif hale geçebilecek gizli hücreler şeklinde kurgulandığı bildirildi.

FETÖ serbestken bile tesettürü tehlike olarak görmüş yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Ankara 17’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın tek kadın sanığı eski Üsteğmen Kübra Yavuz, bu davanın soruşturması aşamasında önce itiraflarda bulunmuş, kendisi ve kocasının FETÖ’cü olduğunu, kocası ile FETÖ tarafından tanıştırılarak evlendirildiğini hatta kocasının örgüt içindeki kod adının “Yasin” olduğunu anlatmıştı.

15 Temmuz’da Genelkurmay’a gelen MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı karşılayıp uğurlayan kişi olan Kübra Yavuz, daha sonra ifadeleri tehdit altında verdiğini ileri sürdü.

Kocası inkar etti

Kübra Yavuz, 6 numaralı duruşma salonundayken hemen yandaki 5 numaralı salonda görülen Kara Harp Okulu davasında kocası eski Üsteğmen Yunus Emre Yavuz’a eşinin bu ifadeleri soruldu.

Duruşmada Kübra Yavuz’un ifadesi okundu. Mahkeme Başkanı Yunus Esre Yavuz’a “Eşine ait bu ifade karşısında ne diyorsun?” diye sordu. Darbeci üsteğmen ise bu ifadeleri karısının ilk savcılık sorgusunda verdiğini hatırlatarak tüm iddiaları inkâr etti.

Darbeci üsteğmen, eşinin “kesin FETÖ’cüdür” ifadesini de inkâr etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan ve 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 61 sayfalık iddianamede, 24 tutuklu sanık hakkında, “terör örgütüne üye olmak” ve “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlarından beşer yıldan onar yıla kadar hapis cezası istendi.

Örgütün mali kaynakları ve yapılanmasının detaylı şekilde anlatıldığı iddianamede, devlet kademelerindeki yapılanmaya ve sızılan yerin önemine göre örgüt içerisindeki mahremiyetin arttığına işaret edildi.

İddianamede ifadesine yer verilen tutuklu sanık Muhsin Karakoç, kanun hükmünde kararname ile kapatılan Tekirdağ Aktif Sanayici ve İş Adamları Derneğine (TASİAD) bağış altında yardım yapıldığını belirtti.

Karakoç, “TASİAD isimli derneğe bağışlar, yardım ve sponsorluk adı altında yapılıyordu. Kimin ne kadar yardımda bulunduğunu hatırlamıyorum.

Bağışlar yurt içinden veya dışından gelen iş adamları ve Türkçe Olimpiyatları’nın masrafları ile derneğin genel giderleri için harcandı.” ifadelerini kullandı.

FETÖ yardım paralarını Türkçe Olimpiyatları’na aktarmış yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Adana’da 3 sanığın “FETÖ üyeliği” suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın duruşması görüldü.

Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, sanıklar K.K.G, H.B, ve A.A. tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı.

H.B. savunmasında, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirterek terör örgütü üyesi olmadığını ileri sürdü.

Dört hattında da ByLock çıktı

Mahkeme Başkanı’nın “Dört ayrı telefon hattında da ByLock tespiti var, bunların hepsi mi hatalı?” sorusunu yönelttiği sanık H.B, “ByLock programını yüklemedim ve kullanmadım. Mahkemenize ulaşan bilgi ve belgeleri kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum.” ifadesini kullandı.

Diğer sanıklarda haklarındaki suçlamaları kabul etmedi. Mahkeme heyeti, sanıkların mevcut hallerinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.

Dört hattında birden ByLock çıktı, inkâr etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 51’i tutuklu, 13’ü firari 92 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Dönemin Donanma Komutanlığı 5. Muhrip Filotillası Komodoru Kurmay Albay Önder Öngör savunma yaptı.

Gürültü yapmak için top atışı yaptırmış

Öngör, firari sanık Tuğamiral Ayhan Bay’ın kendisini arayarak sabotaj ve terör saldırısı olacağını söylediğini ve gemilerin Donanma Komutanlığından Marmara Denizi’ne seyre çıkması emrini verdiğini ifade ederek “Emrimde olan 4 gemiyle Marmara Denizi’ne açıldık. Tuğamiral Bay, burada Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele’nin bulunduğu geminin çevresinde şüpheli bir botun olduğunu söyledi. Ben de gürültü yapmak için, caydırıcı olsun diye top atışı yaptırdım. Ben emri uyguladım. TCG Kemalreis gemisine top atışı yaptırdım. Toplar kurusıkıydı. Kimseye bir zarar gelmedi. Sesler İstanbul’dan duyulmadı. Gemileri seyre çıkarırken darbe girişimi olduğunu bilmiyordum. Top atışı darbeye destek vermek için yaptırmadım. Ben emirleri uyguladım. Hangi darbe gemilerle yapıldı. Kurusıkı top atışlarıyla darbe mi olur?” diye konuştu.

Telefonları toplatması anormal değilmiş

Daha sonra çapraz sorguya alınan Öngör, Mahkeme Heyeti Başkanı’nın, seyre çıkan gemilerde personelin cep telefonlarını toplattığını hatırlatıp televizyonların izlenmesini niçin engellediğini sorması üzerine “Terör saldırısı nedeniyle gemilerin güvenliği için Marmara Denizi’ne açıldık. Amacım, gemi personelinin, televizyondan bilgi alarak telefonla teröristlere bilgi vermesini engellemekti. Bu gibi olağanüstü durumlarda bu tür uygulamalar her zaman olmuştur. Bu anormal bir durum değildir.” yanıtını verdi.

Darbeci albay: “Gürültü yapmak için top atışı yaptırdım” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

“Silah tutuşum tamamen yanlış değerlendiriliyor.” 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili aralarında sözde “Yurtta Sulh Konseyi” üyelerinin de yer aldığı 221 kişinin yargılandığı “çatı” davası sürüyor.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde görülen duruşmada önce, olay tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığında (ÖKK) astsubay kıdemli çavuş olan ve darbe girişimi saatinin erkene alınması sonrasında Akıncı Üssü’nden otobüsle Genelkurmay Başkanlığına gelen 33 kişilik grup arasında yer alan Gökhan Çetin’in savunması alındı.

Çetin, tim komutanı Mehmet Aytaç’ın kendisine 15 Temmuz’da koruma tatbikatı düzenleneceğini söylediğini ve bu tatbikata katılması emri verdiğini ifade etti.

“Silah tutuşum yanlış değerlendiriliyor”

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, Çetin’e iddianamede yer alan ve Genelkurmay Karargahı Muhabere Merkezi koridorunda silahlı ve tam teçhizatlıyken elleri bağlı olan Astsubay Kıdemli Çavuş Ersin Aşçı’yı götürdüğüne ilişkin fotoğrafı sordu.

Çetin, bu konuda “Silah tutuşum tamamen yanlış değerlendiriliyor. Herhangi bir bağlama, derdest söz konusu değil. Orada derdest falan yok. Terör saldırısı ve sabotaj girişimi nedeniyle personeli binadan boşalttık.” iddiasında bulundu.

Başkan Oğuz Dik, “Binayı böyle mi boşaltıyorsunuz? Bunlar askeri personel değil mi?” ifadesini kullandı.

FETÖ’cü Astsubay Gökhan Çetin silah doğrulttuğu görüntüsünü bile inkâr etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

15 Temmuz’da halka ateş açılması talimatı veren darbeci albay, mahkemede eşini bile “tanımadığını” söyledi.

İstanbul’daki “ana darbe davası” kapsamında 9’u firari 15’i tutuklu 24 sanığın yargılandığı davada tutuklu sanık eski Kurmay Albay Müslüm Kaya’nın çapraz sorgusu yapıldı.

Eşini ‘tanımadığını’ söyledi

Mahkeme Heyeti Başkanı Cem Karaca’nın dosya kapsamında yer alan bazı isimleri sorduğu sanık Kaya, hepsine “Tanımıyorum.” şeklinde cevap verdi.

Mahkeme Başkanı’nın, söz konusu kişiler arasında “Ayşegül Kaya’yı tanıyor musun?” diye sorması üzerine sanık Müslüm Kaya, yine “Tanımıyorum.” yanıtını verdi.

Mahkeme Başkanı Karaca’nın, “Eşiniz değil mi?” diye sorduğu sanık Müslüm Kaya, “Özür dilerim, o benim eşim.” yanıtını verdi.

Başkan Karaca da “Az daha ‘Eşimi de tanımıyorum.’ diyeceksin.” dedi.

FETÖ’cü albay ezbere yalan söyleyince eşini bile tanımadığını söyledi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.