Fransa’da Müslümanlar yeni yasa tasarısıyla ötekileştiriliyor. Ülkede “Radikal İslamcılık“la mücadele adı altında hazırlanan 51 maddelik yasa tasarısı, Ulusal Meclisteki komisyonda incelenmeye başlandı. Müslümanların her hareketini kısıtlayan yasa tasarısı, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından 2 Ekim’de “İslamcı ayrılıkçılıkla mücadele” olarak tanıtıldı. Gelen tepkilerden sonra tasarı, “Cumhuriyet değerlerine saygıyı güçlendiren prensipler” adıyla değiştirildi. Yasa tasarısının adı değişti ancak içeriği hala aynı. Yeni tasarıyla Fransa’da yaşayan Müslümanların her hareketi kısıtlanıyor. Müslümanlar ibadet, eğitim, evlilik gibi konularda kısıtlanıyor. Yasa tasarısında öncelikle Müslümanların ibadet yerleri olan camilere ve camileri kontrol eden derneklere müdahale ediliyor. Fransa, hazırladığı tasarıyla, camilerin Müslümanlara ait dernek ve sivil toplum kuruluşlarının finansmanını sıkı denetime alıyor. 35. maddede, camilere ve Müslüman STK’lara yurt dışından yapılan 10 bin avro üzerindeki bağışların kaynağının açıklanmasını zorunlu kılınıyor ve buna uymayanlara 3 bin 750 avro para cezası verileceği belirtiliyor. Eğer ibadet yerlerinde “suça teşvik” tespit edilirse camilere yönelik kısıtlama yapılacağı vurgulanıyor. 42. maddede de suça teşviki gerçekleştiren kişilere 75 bin avro para, hapis ve ibadet yerlerine gitmeme cezası verileceği yer alıyor.

Fransa’da Müslümanlar artık evde eğitim alamayacak

Fransa’da Müslümanların her hareketini kısıtlayan yasa tasarısı, Müslümanların eğitim seçimlerine bile karışıyor. Ülkede üniversite öncesi eğitim kurumlarında başörtüsü takmak yasak. Bu nedenle çocuklarına evde eğitim veren aileler, yeni yasa tasarısına göre artık çocuklarına evde eğitim veremeyecek. Ailelerin evde eğitim verme özgürlüğü dahi ellerinden alınıyor. Yasa tasarısının 21. maddesi, 3-16 yaş arası çocuklarda örgün eğitimi zorunlu kılıyor. Fakat bir sağlık durumu söz konusu olursa devletin izniyle evde eğitim seçeneğini mümkün kılınıyor. Tasarının 15, 16 ve 17. maddelerinde de evlilik ile ilgili konular ele alınıyor. Maddelerde çok eşlilik, zorla evlendirme ve bekaret raporu gibi uygulamalar bulunuyor. Tasarı nikah memuruna, evlilik öncesi her iki tarafla da ayrı ayrı görüşme hakkı tanıyor. Doktorların bekaret raporu vermesi yasaklanıyor. Kurala uymayan doktorlara 15 bin avro para ve 1 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.

Tasarı Mecliste değiştirilmeye çalışılıyor

Öte yandan bazı Fransız milletvekilleri, Ulusal Meclisteki tartışmalar sırasında yasa tasarısına değişiklikler sunuyor. İslam düşmanı vekiller Müslümanların kılık kıyafetlerine karışılmasını da istiyor. Macron’un kurucusu olduğu iktidardaki Cumhuriyet Yürüyüşü (LREM) partisi milletvekillerinden Aurore Berge ve Jean-Baptiste Moreau, 18 yaşından küçük kızların kamuya açık alanlarda başörtüsü takmasının yasaklanmasını talep etti. Ancak komisyon bu talebi reddetti. Vatandaşlıktan Sorumlu Bakan Marlene Schiappa ve Kamu Hizmetinden Sorumlu Bakan Amelie de Montchalin, tüm kamu görevlileri için sekülerlik eğitimini zorunlu hale getirilmesi ve tüm kamu kuruluşlarında “sekülerlik hakemleri” atanması değişikliğini talep etti.  Komisyon bu değişikliği kabul etti.

Fransa’da Müslümanlar ötekileştiriliyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Ünlü futbolcunun başkent Stockholm’de bulunan evinin kapısına, Hristiyanlığa göre Hz İsa’ya ihanet eden havari “Yehuda (Judas)” yazıldı.

Stockholm Emniyet Müdürlüğü Sözcüsü Bengt Dahnell, saldırganları yakalamak için inceleme başlattıklarını belirtti.

Dün de yıldız futbolcu İbrahimovic’in Malmö’de 2 ay önce dikilen heykelinin bulunduğu bölgeye eski Yugoslavya’da kullanılan “Cigani dö” (Çingene’ye ölüm) şeklinde ırkçı slogan yazılmış, heykeli yakılmıştı.

İsveçli futbolcunun evinin kapısına ırkçı yazı yazıldı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Başörtüsü karşıtı tutumuyla bilinen Fransız köşe yazarı Elizabeth Levy, Sud Radio’da yaptığı bir konuşmada, “İslami başörtüsü ile rahibelerin başörtüsü denk değil. Rahibenin başörtüsü siyasi bir mesaj içermiyor, Fransa düşmanları tarafından da takılmıyor. Ülkemiz laik olsa da Hristiyan kökenli” ifadelerini kullandı. Fransız edebiyatçı ve öğretmen Barbara Lefebvre ise katıldığı bir radyo programında, “Rahibenin kapanması kutsal bir eylem ve Tanrı’ya adanmışlığın bir simgesi, dini yayma gibi bir hedefi yok. Bazıları bunu kabul etmekte zorlansa da Yahudi ve Hristiyan dinleri kültürümüzün bir parçası. Bu yüzden, bunu İslami başörtüsü ile kıyaslamak kesinlikle mümkün değil” dedi ve “başörtüsünün orta çağdan kalma siyasi bir baskı aracı olduğunu” iddia ederek kamusal alanda yasaklanması gerektiğini savundu.

Rahibe ve Müslüman kadınların başörtü amacı farklıymış yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Avusturya’da mayısta, iktidardaki aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) ve merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) koalisyon hükümeti tarafından yürürlüğe sokulan yasa, 10 yaşına kadar ilkokul öğrencilerine başörtüsü takmayı yasaklamıştı. Yasağa uymayan çocukların ailelerine 440 avroya (yaklaşık 2 bin 800 lira) kadar para cezası öngörülüyor.

Avusturya başörtüsü yasağını yüzme derslerine kadar genişletti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Hollanda Dışişleri Bakanı Stef Blok, uluslararası kurumlarda çalışan Hollandalılarla bir araya geldiği toplantıda konuşma yaptı.

Hollanda’da yayımlanan Zembla adında bir araştırma programına ulaşan görüntülere göre, dünyada göçmenlerin yoğun olup barışçıl yaşayan bir ülke tanımadığını kaydeden Stef Blok, “Bana, farklı etnik grupların yerli toplulukla bir arada barış içinde yaşadığı bir örnek gösterin. Ben bilmiyorum. Bu soruyu bakanlıkta memurlara da sordum.” dedi.

Daha sonra bir katılımcı, farklı etnik grupların barış içinde bir arada yaşaması konusunda Surinam’ı örnek ülke olarak gösterdi. Bunun üzerine Blok, “Surinam barışçıl bir ülke mi? Cesur bir açıklama. İyimserliğine hayran kaldım fakat Surinam başarısız bir ülke. Bunun sebebi de ülkedeki ciddi şekildeki etnik bölünmedir.” ifadelerini kullandı.

Blok, başka bir kişinin Singapur’u örnek vermesi üzerine ise “Singapur küçük bir ülke ve göçmenler konusunda son derece seçici. Onlar fakir göçmenleri almazlar. Belki temizlik işleri için olabilir.” sözlerine yer verdi.

Stef Blok, ırkçılığın insanların genlerinde olduğunu ve çok sayıda göçmenin ülkeye gelmesinin yerli toplumun sınırlarını zorladığını öne sürdü.

“Muhtemelen, genlerimizin derin bir yerlerinde herkesin belli olduğu bir grup ile birlikte olmak istiyoruz ve yabancı insanlarla bir bağ kuramıyoruz.” diyen Blok, ülkenin bazı bölgelerinde göçmenlerin çok olduğu yerleri örnek gösterdi.

Bu bölgelerde yaşayan yerli insanları anlayabildiğini ifade eden Blok, “Benoordenhout’ta (Hollandalıların çoğunlukta oturduğu yer) yaşayıp bir pazar günü Türk fırınından ekmek almak çok güzel ve etraftaki yaşananlardan da rahatsız olmuyorsun fakat orada yaşıyorsan aşırı derecede rahatsız oluyorsun.” değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa’da her ülkenin aynı sayıda mülteciyi kabul etme konusunda ortak bir noktada anlaşma sağlayabileceğini düşünmediğini belirten Blok, “Doğu Avrupalılar bunu hiçbir zaman kabul etmezler. Bunu fazla da zorlamamak lazım. Varsayalım kabul ettiler; Varşova ve Prag’da sokaklara bakın, orada göçmen bulamazsınız. Onlar bir hafta sonra oradan kaçıyorlar çünkü muhtemelen şiddete maruz kalıyorlar. Orada yaşama şansları yok.” yorumunu yaptı.

Hollanda Dışişleri Bakanı göçmenlerle alakalı ırkçı açıklamalarda bulundu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Filistin halkı Amerika Birleşik Devletleri’nin Kudüs provokasyonuna tepki için sokaklara döküldü.

İşgalci İsrail askerleri, abluka altındaki Gazze sınırında gösteri düzenleyen Filistinlilere gerçek mermilerle saldırdı. İsrail askerlerinin saldırısı sonucu 41 Filistinli şehit oldu, 1500’den fazla Filistinli yaralandı.

İsrail, Gazze sınırını “kapalı askeri bölge” ilan etti

Bu arada İsrail ordusunun, Gazze sınırını “kapalı askeri bölge” ilan ettiği belirtildi.

Ordudan yapılan yazılı açıklamada, sınırda tel örgülerin olduğu bölgenin “kapalı askeri bölge” ilan edildiği ve buradaki herhangi bir hareketliliğin ordunun onayını gerektirdiği belirtildi.

Yaralananlardan 9’u gazeteci

Filistinli Gazeteciler Sendikası’ndan yapılan yazılı açıklamada, aralarında Reuters’in kameramanı Ahmed Zakkut ve Cezayir Televizyon muhabiri Ömer Hamdan’ında olduğu 9 gazetecinin yaralandığı ifade edildi.

El-Mizan İnsan Hakları Merkezi’nden yapılan açıklamada da İsrail’in gösterilere karşı aşırı ve öldürücü güç kullandığı kaydedilirken, yaralanan gazetecilerden 9’unun da İsrail askerleri tarafından atılan gerçek mermilerle vurulduğu aktarıldı.

İsrail, İHA’larla gaz bombası yağdırıyor

İsrail askerlerinin sert müdahalelerine rağmen Gazze sınırın farklı bölgelerinde binlerce Filistinli, gösterilerine devam ediyor.

Gerçek mermiyle göstericilerin üzerine ateş açan İsrail askerleri, insansız hava araçlarıyla (İHA) da protestocuların üzerine göz yaşartıcı gaz yağ

İşgalci İsrail Gazze’de katliam yapıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.