14 sanık devletin birliğini bozmaktan ceza aldı

Mahkeme, tutuklu sanıklardan Zozan Kutum, Mehmet Emin Töre, Gülşen Bahadır ve Tufan Beyhan’ı “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” ve 46 kişiye karşı “tasarlayarak ve bombalamak suretiyle kasten öldürme” suçlarından 47’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırdı. Heyet, bu sanıkları ayrıca 242 kişiye karşı “tasarlayarak ve bombalamak suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 4 bin 840’ar yıl, “tehlikeli madde bulundurmak” suçundan 13 yıl üçer ay, “kamu malına zarar verme” suçundan 21’er yıl ve “mala zarar verme” suçundan 15 yıl dokuzar ay olmak üzere toplamda 4 bin 890’ar yıl hapis cezasına mahkum etti.

Davada 10 sanığı “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptıran heyet, bu sanıkları ayrıca “tasarlamak ve bombalamak suretiyle kasten öldürmeye yardım etme”, “tasarlamak ve bombalamak suretiyle kasten öldürmeye teşebbüse yardım etme”, “tehlikeli madde bulundurma”, “kamu malına zarar vermeye yardım etme” ve “mala zarar vermeye yardım etme” suçlarından 25 yıldan 3 bin 380 yıla kadar değişen oranlarda hapisle cezalandırdı.

Mahkeme, 4 sanığa ise “terör örgütüne üye olmak” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar değişen sürelerde hapis cezası verdi.

Bu dosyada yargılanan 8 sanıkla ilgili kovuşturmanın genişletilmesi kararı alarak dosyalarını ayıran mahkeme, firari sanığın dosyasının da ayrılmasına hükmetti.

İstinaf, kararları hukuka uygun buldu

Yerel mahkemenin kararı üzerinde inceleme yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, 2020’de hükmünü açıkladı.

İstinaf kararında, 18 sanığa verilen ağırlaştırılmış müebbet ve diğer hapis cezalarını hukuka uygun buldu.

Kararda, 4 sanığa “devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozmak” suçundan ve bu 4 kişinin de aralarında olduğu 9 sanığa “kasten öldürme, kasten öldürmeye teşebbüs, mala zarar verme” suçlarından verilen beraat kararlarıyla ilgili istinaf başvuruları ise reddedildi.

İstinaf yerel mahkemenin verdiği kararı onama gerekçesini şöyle ifade etti:

“Yapılan yargılama, toplanıp karar yerinde gösterilen deliller, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun oluşan kanaat ve takdir, incelenen dosya içeriği, usul ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık bulunmama, delillerle ve işlemlerde herhangi bir eksik olmama, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olması, eylemlerin doğru olarak nitelendirilmesi, kanunda belirtilen suç tipine uyma ve cezaların kanuni bağlamda uygulanması.”

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin kararının ardından dosya temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderildi. Yargıtay’ın dava dosyası üzerindeki incelemesi devam ediyor.

Tedavi görürken şehit olan polis yönünden dava devam ediyor

Öte yandan, yerel mahkemenin kararı doğrultusunda, dava dosyasında yaralı olarak yer alan ve tedavisi sürerken şehit olan polis memuru Muammer Ateş’e yönelik saldırıyla ilgili ek iddianame düzenlendi.

İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianame kapsamında, sanıkların şehit Ateş’in ölümüyle ilgili yargılaması sürüyor.

Beşiktaş’taki bombalı saldırının üzerinden 6 yıl geçti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Belçika’nın Türkiye’nin güvenliğine kasteden terör örgütlerine verdiği destek Süleyman Soylu’nun TBMM’deki açıklamaları sonrası tekrar gündeme geldi. Gara’da 13 Türk vatandaşının şehit edilmesinin ardından 16 Şubat 2021 tarihinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda açıklamalarda bulundu. Hulusi Akar’ın Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Irak’ın kuzeyi Gara bölgesinde gerçekleştirilen operasyonun detaylarını açıklamasının ardından Süleyman Soylu kürsüye geldi. Terör örgütü PKK’nın yaptığı katliamlara dikkat çeken Soylu, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Soylu, terörist örgüt PKK tarafından Belçika numaralı bir telefonla, Gara bölgesinde şehit edilen Türk vatandaşların ailelerinin arandığını ve istismar edilmeye çalışıldıklarını açıkladı. Bakan Soylu, “Ailelere telefon açtılar, Belçika numaralı bir telefondan dediler ki; ‘Bombalıyorlar çıkın deyin ki, Türk Silahlı Kuvvetleri burayı bombalamasın’. Çocuklarımız şehadete kavuştuktan sonra, onları katlettikten sonra aileleri nasıl 5 yıl istismar etmişlerse, ölümlerinde de istismar etmeye çalıştılar.” ifadelerini kullandı. Gara Operasyonu’nun durdurulmasın için şehit ailelerini telefonla istismar etmeye çalışan terör örgütü PKK’nın Belçika’dan araması tesadüf değil. PKK’yı terör örgütü sayma hususunda oldukça çekingen davranan Belçika Hükümeti, geçmişten bugüne terör gruplarına verdiği desteğe ısrarcı ve istikrarlı bir şekilde devam ediyor.

Belçika ve PKK ilişkisi

Belçika’nın terör örgütü PKK’ya verdiği açık desteğin en net görüldüğü olaylardan biri 12 Temmuz 2016’da Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu (AP) binasında PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD’nin sergisinin açılmasıydı. Açılan sergide PKK terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan’ın ve PYD üyesi teröristlerin fotoğrafları gösterilmişti. Belçika Hükümeti’nin onayladığı ve açık açık terör örgütü propagandası yapmaktan hiçbir farkı olmayan sergi, Türkiye’de o yıllarda oldukça tepki çekmişti. PKK’nın Belçika’daki yapılanmasının ve bu yapılanmanın sonuçlarının yalnızca bir örneğidir PKK-PYD sergisi.

PKK, 2000’li yılların ortasında Avrupa için tehdit oluşturmaya başlamıştı. Örgütün işlediği cinayetler sonucunda 2006 yılında Belçika tarafından PKK’ya yönelik bir soruşturma başlatıldı. 13 yıl süren dava, PKK lehine sonuçlandı. Belçika Federal Savcılığı’nın sunduğu tüm kanıtlara rağmen Yüksek Mahkeme, yargılanan terör örgütü mensubu 37 kişinin hakkında kovuşturmaya gerek olmadığı kararını verdi. Belçika Yüksek Mahkemesi, bu kararla beraber, PKK’nın yalnızca silahlı mücadele yürüttüğünü ve terör örgütü sayılamayacağını savundu. Terör örgütü mensubu olarak kabul edilmeyenler arasında Zübeyir Abdar, Remzi Kartal gibi PKK’nın üst düzey yöneticileri de bulunuyordu. PKK, Belçika’nın kendisine sağladığı imtiyazlarla Avrupa’da örgütsel faaliyetlerini genişletti. PKK’nın lehine dönen bu dava, örgütün faaliyetlerini sürdürmesini kolaylaştırdı ve özellikle Belçika’nın PKK’yı resmi bir terör örgütü olarak tanımaması, PKK’nın örgütsel yapısının gelişmesinde etkili oldu. 1990’dan bu yana PKK terör örgütü uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti ve kaçakçılık gibi organize suç faaliyetlerini Belçika’da yürütmektedir ve hükümet tarafından hiçbir yaptırımla karşılaşmamaktadır. Bunun yanı sıra PKK, uyuşturucuyu Belçika üzerinden Avrupa’ya pazarlamaktadır.

PKK’nın siyasi örgütlenmesi de aynı şekilde Belçika üzerinden ilerlemekteydi. Belçika’da Kürt Ulusal Kongresi (KNK) benzeri PKK’nın siyasi örgütlenme yapıları ve Avrupa’da 2009 yılında kapatılan Demokratik Toplum Partisi (DTP) Avrupa Parlamentosu’na dahil olmuşlardı. PKK örgütlenmesine hizmet etmek için kurulan KON-KURD isimli Avrupa Kürt Dernekleri Konfederasyonu’nun merkezi Belçika’ydı.

Belçika’da sessiz kalınan Türk düşmanlığı

Tüm bu politik ayrıcalıklar ve hukuki tavizler, PKK’yı ve destekçilerini Türklere karşı daha fazla kışkırttı.

• 2019 yılında Belçika’da PKK destekçileri Türklere saldırdı ve 1 Türk vatandaşını şehit etti. Türk göçmenlerin yoğun yaşadığı Anvers kentinin Brederode Caddesi’nde gerçekleştirilen silahlı saldırıda, PKK destekçileri bir Türk’ü öldürdü ve iki kişiyi ağır yaraladı.
• 12 Ekim 2019 tarihinde Belçika’nın Liege şehrinde PKK yandaşları Türklere saldırdı. 300’e yakın PKK yandaşı Barış Pınarı Harekatı’nı protesto etmek için Saint Lambert Meydanı’nda toplanmıştı. PKK destekçileri, gösteriler sırasında kesici aletlerle iki Türk gencini yaraladı.
• Belçika’da “Fırsat Eşitliğinden Sorumlu” Devlet Bakanı Zuhal Demir, PKK’nın Belçika’daki siyasi temsilcisi gibi çalışıyor. Türkiye karşıtı söylemleriyle tanınan Kürt asıllı Demir, 2018 yılında Belçika’da yaşayan Türk ailelerin çocuklarının okullarda Türkçe dersi almasına itiraz etti. Türk vatandaşlığından çıkmak istediğini her fırsatta dile getiren Demir, itirazına haklı bir gerekçe bulabilmek ümidiyle Türkçe derslerinin “çocukların Flaman topluma entegre olmalarına engel” olduğunu söylemişti. PKK propagandası yapmakla suçlanan Bakan, Ağustos 2018’de okullarda başörtü yasağının uygulanmasını istediğini dile getirerek “Okul ev gibidir. Orada kendinizi özgür hissetmelisiniz. Oraya başörtüsü yakışmaz” demişti.

Belçika Türkiye’den kaçan teröristlerin yuvası oldu 

Belçika PKK ve uzantıları haricinde, FETÖ, DHKP/C ve DAEŞ gibi diğer terör örgütlerine de destek oluyor.

• Belçika’da Mart 2016’da 33 kişinin ölmesiyle sonuçlanan Brüksel Havalimanı saldırısını gerçekleştiren Türkiye’nin iade ettiği DAEŞ’li terörist İbrahim El Bakraoui serbest bırakıldı.
• “Kimse Yok Mu” derneği adıyla topladığı paraları örgüt için aklamasıyla meşhur İsmail Cingöz, yakalanacağını anlayınca yurtdışına kaçmıştı. FETÖ terör örgütünün Belçika imamlığını ve finansörlüğünü yapan İsmail Cingöz, Türkiye’nin Terör Arananlar listesinde turuncu kodla aranan bir terörist. Şu anda Belçika’da lobicilik faaliyetlerine devam etmektedir.
• Belçika Hükümeti tarafından 1999 yılında yargılanan DHKP/C kurucu ve yönetici kadrosu 7 sene süren davada 4 ila 6 yıl arasında hapis cezası almıştı. Terörist örgütün kurucu ve üyelerinin cezaları çeşitli bahanelerle Belçika Yüksek Mahkemesi tarafından bozuldu. Yargılanan ve cezasız kalan teröristlerden bazıları;

DHKP/C’nin kurucuları;

• Zerrin Sarı,
• Musa Aşoğlu,
• Dursun Karataş

DHKP/C yöneticileri;

• Şükriye Akar,
• Bahar Kimyongür,
• Özdemir Sabancı cinayetinin zanlısı Fehriye Erdal

Avrupa Birliği, NATO gibi uluslararası kuruluşlara ev sahipliği yapan Belçika, uluslararası hukukun tüm kurallarını çiğneyerek teröre destek oluyor.

Belçika Avrupa’nın terör üssü oldu yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Terör örgütü PKK/YPG’nin, tehdit ve kandırma yoluyla bombalı saldırı düzenlemek üzere Tel Abyad’a gönderdiği sivil, eylemi ihbar ederek Suriye Milli Ordusu (SMO) askerlerince saldırının önlenmesini sağladı.

F.U. isimli Suriyeli, Barış Pınarı bölgesinde huzur ve güvenliği sağlayan SMO’ya sığınarak, PKK/YPG’nin 14 Nisan’da Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinin karşısındaki Suriye topraklarında yer alan Tel Abyad’da bombalı eylem düzenleme hazırlığı içinde olduğunu ihbar etti.

Bunun üzerine harekete geçen SMO askerleri, sivilleri hedef alacak saldırıyı engelledi.

F.U, başından geçenleri şöyle anlattı:

“Terör örgütü PKK/YPG, 12 Nisan’da Rakka’da beni alıkoyarak, işgalindeki Ayn İsa beldesine götürdü. 1-2 saat beklettikten sonra beni darbederek amir konumundaki birinin yanına çıkardılar. O kişi Kürtçe şarkı söylüyordu. Bana bir tercüman yoluyla, ‘Ölümden korkuyor musun?’ diye sordu. Ben de ‘Bir Müslüman ölümden korkmaz’ diye yanıt verdim. Bana, ‘Oradaki (Tel Abyad) bir arkadaşımızın burada bir aracı var. Ancak gelip alamıyor. Aracını ona ulaştırırsan karşılığında sana para veririz.’ dedi. Sonra da gelip kendi aracını teslim alacağımı, bu iş için ayrıca 2 milyon Suriye lirası vereceklerini söyledi.'”

Çocuklarını öldürmekle tehdit edildi

“Talimatlarına uymamam halinde çocuklarımın hayatıyla tehdit ettiler.” diyen Tel Abyad’lı sivil, örgütün “görevi” yerine getirmesi halinde, işgalindeki bölgelerde serbest dolaşım vaadinde bulunduğunu belirtti.

Korktuğu için teröristlere boyun eğen F.U., teröristlerin kendisine bir araç ve bir telefon numarası verdiklerini belirterek, “(Tel Abyad’a bağlı) Süluk’daki ilk kontrol noktasına veya beldeye girdiğimde verilen numarayı aramamı istediler. Söz konusu kişinin aramam üzerine gelip aracı teslim alacağını söylediler.” diye konuştu.

Teröristlerin talimatını dinlemedi, SMO’ya sığındı

F.U, Barış Pınarı bölgesine girer girmez araçtan inerek Türk Silahlı Kuvvetleri ve SMO askerlerinin bulunduğu kontrol noktasına doğru koştuğunu dile getirdi ve şöyle devam etti:

“Ayn İsa’dan çıktıktan sonra arabada bir şeylerin olduğundan şüphe etmeye başladım. Araçta bomba olduğunu bilmiyordum. Ancak araca binmemden önce gözlerimi bağlamaları farklı işlerin döndüğüne işaret ediyordu. Bölgeye girdikten sonra bana verdikleri numarayı aramadım. Yaklaşık 1 kilometre koşarak Türk ve SMO askerlerine teslim oldum. Onlara durumu anlattım.”

Bundan sonra zırhlı bir araçla, PKK/YPG’nin bölgesinden getirdiği aracın yanına gittiklerini anlatan F.U, “Aracın fotoğrafı çekildi. Araç çalışıyordu. Kapattılar. Bombanın araç kontağıyla ilişkili olmadığını, başka şekilde hazırlandığını söylediler. Bombalı aracı oradaki güvenlik güçleri imha etti.” ifadelerini kullandı.

PKK/YPG, TSK’nın SMO ile düzenlediği operasyonla 13 Ekim 2019’da terörden arındırılan Tel Abyad’ı, işgal ettiği Rakka’dan zaman zaman hedef almayı sürdürüyor.

PKK/YPG tehdit ettiği sivilleri bombalı saldırılarda kullanıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş (TUSAŞ) Genel Müdürü Temel Kotil, Türkiye’nin sesten hızlı İHA’sı Göksungur’un ilk uçuşunu 2020’de gerçekleştireceğini ilan etti. Kotil, “Süpersonik İHA Göksungur üzerinde çalışıyoruz. Bir yıl olmadan onu uçurmayı hedefliyoruz. Süpersonik olduğu için motorumuz turbojet olacak.” ifadelerini kullandı.

Sesten daha hızlı İHA’da geri sayım yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yabancı medya temsilcilerinin sorularını yanıtladı.

Erdoğan, “Şu anda tabii daha henüz terör örgütleri çıkmış değil. 120 saati bunun için belirledik.” dedi.

“Şu anda Tel Abyad ile Rasulayn arası temizlenmiş durumda. Bu bitmiş değil. Süreç devam ediyor. Temenni ediyorum ki 120 saat içerisinde bu işi tamamlamış olalım.” diye konuşan Erdoğan, “(Terör örgütü) Çıktıktan sonra bizim yine burada ABD’nin güçleriyle birlikte yapacağımız çok şeyler olduğuna inanıyorum.” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Henüz terör örgütleri çıkmış değil” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Teröristler oradan aldıkları çimentolarla terör yuvalarını inşa ettiler. Tüneller ve beton duvarlarla örülmüş yeraltı şehirleri kurdular. ABD’nin TIR ve uçak dolusu gönderdiği silah ve mühimmatı saklamak için yine Fransız çimentosunu kullanarak depolar ve mevziler yaptılar.

Fransız çimento devinin, teröre desteği YPG/PKK sınırlı değildi. Öncesinde bir başka terör örgütü DEAŞ’a rüşvet ödediği de ortaya çıkmıştı. PKK/YPG’ye de koruma parası adı altında her ay 100 bin dolar ödediler. Ayrıca terör örgütünün, ekonomisinin önemli kaynaklarından biri olarak gördüğü Fransız Çimento Fabrikası Lafarge tesisinde Amerika Birleşik Devletleri’nin üs kurduğu tespit edilmişti.

Hatta uluslararası basına göre, ABD güçleri ile PKK/YPG’nin, DEAŞ’a karşı koordinasyon merkeziydi.Fransız firma, geçen sene soruşturmaya da konu oldu.  Bölgedeki faaliyetleri nedeniyle “İnsanlığa karşı işlenen suçlara ortak olmak” gerekçesiyle para cezasına çarptırıldı. Buradaki düzen Türkiye’nin harekatlarıyla bozuldu. Son olarak Barış Pınarı Harekatı ile de Washington yönetimi Suriye’nin kuzeyinden çekilme kararı verdi.

İşte bunun ardından Amerikan askerleri bu tesisi de boşalttı.  Tahliye ederken delil kalmasın diye fabrikadaki mühimmat deposunu vurdu.  Böylece içerideki belge, teçhizat ve malzeme yakılarak imha edildi. Deponun savaş uçaklarıyla vurulduğunu açıklayan ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı koalisyon sözcüsü Albay Myles Caggins idi.

Amerikan askerlerinin çekilmesi burayla sınırlı değildi. Koalisyon sözcüsü Rakka ve Tabka’yı da tahliye ettiklerini duyurdu.

2017’de Rakka’yı DEAŞ’tan almak için terör örgütü PKK/YPG’ye resmi olarak silah vermeye başlamıştı.

Tabka ilçesi de Rakka operasyonu öncesi ABD’nin desteğiyle PKK/YPG tarafından DEAŞ’tan alınmıştı.

Terör destekçisi Fransız şirket Lafarge yeniden gündemde yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Sri Lanka’da gerçekleşen terör saldırılarının ardından ülke genelinde Müslüman kadınların burka giymesi yasaklandı.

Sri Lanka Devlet Başkanlığı ofisinden yapılan açıklamada, vatandaşların kimliklerinin tespit edilmesini engelleyecek şekilde yüzünü kapatan ve güvenlik riski teşkil eden her türlü giysinin yasaklandığı belirtildi.

Söz konusu yasağın, geçen hafta düzenlenen bakanlar kurulu toplantısında gündeme getirildiği ifade edildi.

Burka ve yüzü örten kıyafetlere yönelik yasak, bugünden itibaren yürürlüğe konuldu.

Bombalı saldırılarda 253 kişi yaşamını yitirmişti

Sri Lanka’da geçen pazar, Hristiyanlar için kutsal Paskalya ayini sırasında Kochchikade’deki St. Anthony’s, Katana’daki St. Sebastian ve Batticaloa’daki Meryem Ana kiliseleri ile başkent Kolombo’daki beş yıldızlı Shangri-La, Cinnamon Grand ve Kingsbury otellerine bombalı saldırılar düzenlenmişti. Bu saldırıların ardından başkent Kolombo’nun banliyöleri Dehiwala’daki konukevi yakınında ve Dematogoda’da üst geçit yakınında patlamalar olmuştu.

Sri Lanka’da burka yasağı yürürlüğe girdi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

-Yeni Zelanda meclisinde Kur’an-ı Kerim okundu.

-Irkçı senatör yumurtayla protesto edildi. Yeni Zelanda’da gerçekleşen terör saldırısı sonucunda 50 Müslümanın şehit düşmesi, dünyanın pek yerinde protesto edildi.

Yeni Zelanda’daki terör saldırısı “iyi insanları” harekete geçirdi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Saldırı, Müslüman azınlığın yoğunlukta olduğu Mindanao adasındaki Zamboanga kentinde, sabahın erken saatlerinde meydana geldi.

Ölen kişilerin o esnada camide uyuduğu öğrenildi. Kanlı eylem Katolik Kilisesi’ne düzenlenen saldırının yanı sıra Müslümanlara özerklik verilmesi için yapılan referandumun da ardından yaşandı.

Olaya ilişkin açıklama yapan ordu sözcüsü Gerry Besana, saldırının kilise eylemine misilleme olup olmadığının bilinmediğini, birden fazla ihtimali değerlendirdiklerini söyledi.

27 Ocak’ta, ülkenin güneyindeki Sulu Adası’nda bulunan bir Katolik kilisesini hedef alan iki ayrı bombalı saldırıda en az 21 kişi hayatını kaybetmiş, 71 kişi de yaralanmıştı. Terör eylemi terör örgütü DEAŞ üstlenmişti.

Filipinler’de camiye el bombalı saldırı düzenlendi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.