Küresel tehdit yaklaşıyor

The Economist, gıda krizinin sadece yüksek fiyatlardan ibaret olmadığını; önümüzdeki günlerde insanları çok daha büyük bir tehlikenin bekliyor olabileceğini  ifade etti. Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Antonio Guterres 18 Mayıs’ta “Savaş on milyonlarca insanı gıda güvensizliğinin sınırlarına itti, bu da yetersiz beslenme, geniş kitlelerde açlık ve nihayetinde kıtlığa yol açabilir” dedi. The Economist’e göre gıda bulup bulamayacağı belli olamayanların sayısı yüksek gıda fiyatları nedeniyle 440 milyon daha artarak 1.6 milyara yükseldi; 250 milyon kişi ise açlığın sınırında. Dergiye göre Rusya-Ukrayna savaşı uzarsa yüz milyonlar daha yoksulluğa sürüklenebilir. Makalede, “Siyasi huzursuzluk artacak, çocukların gelişimi etkilenecek ve insanlar açlık yaşayacak” değerlendirmesinde bulunuldu.

Küresel gıda krizi: Kıtlık günleri kapıda mı? yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Farklı alanlarda gelişen ilişkilerin etkisi büyük

Atılan adımlarla Türkiye‘nin Afrika‘daki büyükelçilik sayısı 43’e yükseldi, karşılıklı ticari ilişkiler 30 milyar dolara yaklaştı. Birçok Afrika ülkesinde Türk yatırımcılarca havaalanları, stadyumlar, yollar, tren hatları ve camilerin inşa edildiği vurgulandı. The Economist‘in haberinde, Türkiye’nin, insani yardım çalışmalarıyla ilişkilerini güçlendirdiğine de dikkat çekildi. Türkiye’nin Libya gibi ülkelerde Fransa ile Somali’de Suudi Arabistan gibi nüfuz sahibi olmak isteyen ülkelerle yüzleştiğin belirtilen haberde, Türkiye’nin Nijerya, Senegal ve Togo gibi birçok Afrika ülkesiyle askeri alanda iş birliği anlaşmaları imzaladığı, Afrika ülkelerinin Türkiye’nin terörle mücadele tecrübelerinden faydalanmak istediği belirtildi. Haberde, Türkiye’nin savaşa dahil olmaktan ziyade insansız hava araçları başta olmak üzere ürettiği savunma sanayisi ürünlerini satmayı öncelikli hedef olarak koyduğu aktarıldı. Türkiye yapımı insansız hava araçlarının Ukrayna, Etiyopya, Libya, Fas ve Tunus gibi ülkelerde görüldüğü, Nijerya ile Ruanda gibi ülkelerin de bu silahları almak için adım attığı ifade edildi.

Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle ilişkileri meyvelerini veriyor

Afrika ülkelerinin Türkiye’ye ilgisinin arttığı ve Türkiye’de Afrika ülkelerine ait büyükelçilik sayısının 37’ye yükseldiği belirtildi. 14 binden fazla Afrikalı öğrencisinin Türkiye’de eğitim aldığının da altı çizildi. The Economist‘teki haberde görüşüne yer verilen Chatham House araştırmacılarından Abel Abate Demissie, Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle askeri alanda da ilişkilerini geliştirdiğini ifade etti: “Türkiye, özellikle askeri ve ekonomik alanda yardıma ihtiyaç duyduğunuzda açık çek vermekle tanınıyor.” yorumunu yaptı.

The Economist’ten Türkiye’nin Afrika politikasına övgü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük hedefi

The Economist, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’nin insansız hava araçlarını askeri bir devrimin habercisi olarak gördüğü, Türkiye’nin yabancı tedarikçilere olan bağımlılığını ortadan kaldırmak ve ülkeyi büyük bir silah ihracatçısı haline getirmek istediğini vurguladı. Gelecek yıl Türkiye’nin kendi donanmasının kullandığı bir modelden Ukrayna’ya iki korvet teslim etmeyi planladığı vurgulanan yazıda şu ifadelere yer verildi:

“Türkiye’nin silah sanayisi, her zamankinden daha büyük ve daha fazla kendi kendine yeterli. Ciro, 2002’de 1 milyar dolarken 2020’de 11 milyar dolara yükseldi. NATO’nun en büyük ikinci ordusu olan ordu, bir zamanlar ihtiyaçlarının yüzde 70’i için yabancı tedarikçilere bel bağlıyordu. Bu şimdi yüzde 30’a düşmüş durumda. Geçen yıl Türk silah ve havacılık ihracatı yeni bir rekor kırarak 3,2 milyar dolara ulaştı.”

Türk savunma sanayisi her zamankinden daha büyük hale geldi

Yerli bir savunma sanayisi geliştirme planlarının ilk olarak 1974’ten sonra ABD’nin Türkiye’nin Kıbrıs harekatına silah ambargosuyla yanıt vermesiyle hızlandığı ifade edilen metinde, “Ancak (planlar) Erdoğan’ın yönetimi altında aşırı hızlanmaya başladı. Dış baskı yine büyük bir motivasyon kaynağı.” değerlendirmesi yapılarak ABD’nin Türkiye’yi F-35 programından çıkardığı, diğer bazı NATO müttefiklerinin de PKK/YPG ile mücadele ve Azerbaycan’a destek nedeniyle bazı silahların satışını yasakladığı vurgulandı. Erdoğan’ın geçen yıl, “Ülkemizi dışa bağımlılıktan tamamen kurtarana kadar devam edeceğiz.” dediği hatırlatılan yazıda, Türkiye’nin SİHA programının savunma sektörünün ayırt edici özelliği olduğu vurgulandı. Türkiye’nin SİHA’ları Polonya’ya vererek ilk kez bir NATO üyesine satış yaptığı ve SİHA satılan toplam ülke sayısının 12’ye çıktığı ifade edildi.

İngiliz basınından Türk savunma sanayiine övgü yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Londra merkezli ekonomi dergisi The Economist gündemine yerli denizaltıları aldı. Piri Reis denizaltısını Mart ayında Gölcük Tersanesi’nde suya indirildi. Yunanistan’a karşı Türkiye’nin daha büyük güç elde ettiğini açıkladı. Alman tasarımı altı adet denizaltının ilki Piri Reis mart ayında suya indirildi ve diğer beş denizaltı da gelecek yıllar içinde suya indirilecek. The Economist bu gelişmenin Türkiye donanması için bir zafer olarak görürken Yunanistan için sorun olabileceğini belirtti. İki ülkenin savaş gemileri, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’e bir araştırma gemisi göndermesinin ardından geçen yaz karşı karşıya geldi. Yunanistan buna bir dizi Fransız savaş uçağı satın alarak ve savunma harcamalarını da ikiye katlayıp 6,6 milyar dolara çıkararak karşılık verdi. Ancak dergi, bu miktarın hala Türkiye’nin harcamalarından çok daha az olduğunu da ekledi. Türkiye’nin donanması ayrıca daha büyük ve daha yeni. İspanyol tasarımı hafif uçak gemisi yapımının son aşamalarında. Yeni denizaltılar da teknolojileriyle Yunanistan açısından daha büyük bir soruna dönüşebilir.

Denizaltılar iki ülke arasındaki donanma dengesini şekillendirecek

Ağır torpidolar ile deniz ve kara hedeflerine karşı güdümlü füze atma kabiliyetine sahip bu denizaltı için Economist’e konuşan Kiel Güvenlik Politikası Enstitüsü’nden Johannes Peters, denizaltının sessiz seyir özelliğine övgülerde bulundu.

Türkiye denizaltılara dair anlaşmasını 2009’da yaptığında Yunanistan buna karşı çıkmamıştı fakat geçen sene denizde yaşananlar işleri değiştirdi. Yunan bir yetkili, “Almanya’ya ‘Türkiye’ye denizaltı satmamalısınız!’ demiyoruz. Bugünkü Türkiye’ye satmamaları gerektiğini söylüyoruz.” şeklinde talepte bulunmuştu.

Yunanistan, Almanya’nın satışı durdurmasını istemiş ve örnek olarak da ABD’nin Türkiye’ye S-400 aldıktan sonra F-35 satmama kararını göstermişti. Almanya ise bu isteğe uymayarak anlaşmasını bozmadı.

Almanya neden Türkiye ile ilişkilerini korumaya çalışıyor?

The Economist‘e göre Almanya’nın denizaltı anlaşmasını bozmak istememesi şaşırtıcı değil. Ortada 3,5 milyar dolar değerinde kayda değer bir meblağ tutan bir anlaşma var.

Yine de sebep sadece maddiyata dayanmıyor. Türkiye’nin AB ile ilişkisi ve NATO’daki yerine dair her iki kurum içinde derin görüş ayrılıkları mevcut. Fransa, Yunanistan ve Kıbrıs Türkiye’nin agresif ve yayılmacı bir politika izlediğini söyleyip buna karşı çıkmak isterken İtalya, Polonya ve İspanya gibi Almanya da ilişkilerin kötüleşmesini önleme niyetinde.

Mülteci akınını engellemek de bu niyetin içinde yer alıyor. Yazıda daha geniş çaplı amaçların bulunduğundan bahsedildi. The Economist’e göre Almanya, Rusya’nın kendini yeniden göstermeye başladığı NATO’nun güney kanadında Türkiye’yi bir siper olarak görüyor. Ayrıca ülke içi durumlar da var. Almanya’nın nüfusunun 3 milyonu Türk kökenli. Berlin merkezli Centre for Applied Turkey Studies’den Sinem Adar, “Almanya’nın Türkiye ile ilişkisi sadece bir dış politika meselesi değil, aynı zamanda bir iç mesele de.” açıklamasında bulundu.

Akdeniz’de işlerin şimdilik sakin olması da Almanya’nın işine geliyor. Gelecek sene Ege’deki tatbikatlarda Piri Reis de suların altında bekliyor olabilir.

The Economist: Türk denizaltısı dengeyi yeniden şekillendirecek yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Doğu Akdeniz ve Adalar (Ege) Denizi’nde, Fransa’nın da cesaretlendirmesiyle Türkiye karşıtı politikalarını arttıran Yunanistan’a uyarı mahiyette bir yazı kaleme alan The Economist, Türkiye’nin olası bir savaşta adaları ele geçirebilecek bir askeri yeteneğe sahip olduğunu belirtiyor.

Habere göre, finansal kriz içindeki Yunanistan’ın, yüksek maliyetli Fransız savaş gemilerini satın almaktan büyük ölçüde vazgeçtiğini ve bunun yerine daha küçük ve ucuz İngiliz yapımı korvet sınıfı gemileri tercih ettiği belirtildi.

Makalede görüşleri aktarılan Yunan akademisyen Emmanuel Karagiannis’e göre, Yunanistan Donanması “Doğu Akdeniz’de güç gösterme imkânına sahip değil.”

Yunanistan’ın her yıl savunmaya Türkiye’nin üçte biri kadar bütçe tahsis ettiğinin belirtildiği yazıda Yunanistan’ın açık sularda etkili olacak bir donanmaya sahip olamayacağı değiniliyor.

The Economist’ten Yunanistan’a uyarı: Elinizdeki adalardan da olursunuz yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

FETÖ içindeki kavga The Economist’ten de gözünden kaçmadı

Ekonomist yazısında FETÖ’nün eski gücünü kaybettiğini açıkça belirtiyor. Türkiye’de toplumun büyük kesiminin FETÖ’den nefret ettiğini yazıyor.

Bir yandan Türkiye’deki FETÖ operasyonlarını eleştiren The Economist, terör örgütünün Türkiye’de artık nefes alamadığını da teslim ediyor. “Türkiye’deki bir avuç insan hakları aktivisti” dışında FETÖ’yü savunan kimse olmadığını yazan Economist, yurt dışındaki teröristlerin bir nebze daha iyi olduğunu belirtiyor.

FETÖ’cülerin para kaynaklarının bitmesinin terör örgütü içinde sıkıntıya sebep olduğunu açıklıyor. FETÖ’den kopuşların artmaya başladığını yazan Economist, FETÖ elebaşının ölümü sonrası örgütün çökeceği tahmininde de bulunuyor.

Teröristler kendi içlerinde kavgaya tutuşmuştu

FETÖ firarileri arasında uzunca bir süredir devam eden tartışmalar, Atlanta’daki dolandırıcılık hadisesinden sonra artmıştı. FETÖ elebaşı adına açıklama yapan örgütün ABD’deki çatı kuruluşu AFSV bile bu tepkiden nasibini almıştı. Yurt dışında birbirlerini dolandıran teröristlerin örgüt yönetim kadrosunun bu olaya göz yumması hatta desteklemesi nedeniyle değişmesini istemişti.

The Economist’ten FETÖ öngörüsü: Çöküşleri yakın yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.