Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın desteğiyle yayınlanan “İkinci Vatan: Türkiye” (Second Home: Turkey) belgeseli, sosyal medya aracılığı ile pompalanan nefretin ne kadar temelsiz olduğunu gösteriyor.

-Üniversitede Arapça eğitim veren bölüm kurdular,
-Kurdukları şirketle, hem istihdam sağladılar hem de ihracat yaptılar.

Savaştan kaçıp ülkemize sığınan Suriyeli mültecilerin "İkinci Vatan"larına katkıları @iletisim @fahrettinaltun desteğiyle bir belgeselde anlatıldı. pic.twitter.com/UY7bvyF8ro

— Yekvücut (@yekvucutcom) August 22, 2019

Her birinin ayrı bir değeri var

Suriyeli bir mozaik sanatçısı, öğretmen, telefon tamircisi, profesör kafe işletmecisi ve mühendisin gerçek hikâyesinin anlatıldığı “İkinci Vatan: Türkiye” kalıplaşmış söylemlerin, genellemelerin, dışlayıcı reflekslerin ötesine geçerek, bunların ardındaki gerçek insan hikâyelerine ışık tutuyor ve izleyicilerini ‘vatan’ kavramı üzerine yeniden düşünmeye davet ediyor.

Ben de vergi vermeyelim

Suriye’den gelip bir buçuk yıl sonra bir telefon tamircisi açan Suriyeli mülteci, Türkiye’ye olan bağlılığını şöyle açıklıyor: Şirketi açınca Türk vatandaşları vergi veriyor, benim vergi vermemem doğru olmaz deyip, resmî başvurumu yaptım.  Eşit şartlarda ticaret yapmam gerekiyor.

Üniversitede bölüm kuran profesör ilk mezunlarını verdi

Suriye’de bir üniversitesinin kurucuları arasında yer alan mülteci misafirimiz, Türkiye’ye sığındıktan sonra Gaziantep Üniversitesi bünyesinde Arapça eğitim veren bir bölüm açılmasına öncülük ediyor. 4 yılsonunda hem Suriyeli hem de Türkiyeli öğrencilerden ilk mezunlarını veren bölümden bahsederken bilim adamı kimliğiyle sağladığı destek oldukça mutlu etmiş görünüyor.

“Mademki kalacağız o zaman işe başlamak lazım”

Suriye’deki Esed barbarlığından kaçan iş adamı “buraya gelirken bir ay, iki ay kalır döneriz diye düşünüyorum. Dönüş ihtimali azalınca paketleme işimi burada tekrardan başlattım. Önce küçük bir işletmeydik. Allah’a şükür işlerimiz düzeldi ve artık pek çok ülkeye ihracat yapıyoruz.” diyor sevinçle.

Altun’dan Türkiye’ye katkı yapan muhacirlere teşekkür

Belgesele destek veren Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, Suriyeli muhacirlerin Türkiye toplumuna değerli katkılarda bulunduğunu belirterek, Türkiye’de hayatını yeniden inşa eden ve farkını ortaya koyan Suriyelileri tebrik ettiğini dile getirdi.

Belgesel 4 dilde yayınlandı

Türkçe, İngilizce, Fransızca ve Almanca dillerinde alt yazısı hazırlanan belgesel Lives in Turkey YouTube kanalı üzerinden izleyici ile buluşuyor.

Suriyeli mülteciler İkinci Vatan olarak gördükleri Türkiye’ye katkı sağlıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Plana göre, demir çelik sektöründe ihracatın ve ihraç pazarlarının genişletilmesi, standart dışı kalitesiz ürün ithalatının engellenmesi, savunma sanayi, demir yolları, mega projeler ve nükleer santraller gibi stratejik alanlarda kullanılan çelik türlerinin kalite ve ebat bazında yurt içi tedarik zincirinin geliştirilmesine ve girdi tedarikinin güvence altına alınmasına önem verilecek.

Özellikle alüminyum sektöründe havacılık, savunma ve otomotiv sanayi için gerekli olan yüksek alaşımlı, ısıl işlemle mukavemeti artırılmış, katma değeri yüksek ürünlerin yerli üretilebilmesine yönelik Ar-Ge ve yatırım faaliyetleri özendirilecek.

Deniz teknolojileri ve gemi yan sanayinin rekabet gücünün artırılması amacıyla da “Deniz Teknolojileri ve Sanayisi Teknik Komitesi” kurulacak.

Yakın mesafe yolcu ve araç taşımacılığında kullanılan gemilerin çevre ve enerji dostu tam elektrikli gemilere dönüştürülmesine yönelik program başlatılacak.

Demir çelik sektörü 11. Kalkınma Planı’yla şaha kalkacak yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Ülkenin en büyük HES’i olan ve Fırat Nehri üzerinde kurulu bulunan Atatürk Barajı, bütün ünitelerinin devreye alındığı 1 Aralık 1993’te tam kapasiteyle elektrik üretmeye başladı.

Atatürk Barajı, yıllık ortalama 6 milyar 830 milyon kilovatsaatlik üretimiyle her yıl 2 milyon 168 bin 529 konutun elektrik enerjisi ihtiyacını karşılayabilecek potansiyele sahip bulunuyor.

Santral, 26 yılda ülke ekonomisine 150 milyar liranın üzerinde katkı sağladı.

Türkiye’nin ikinci büyük HES’i olan Karakaya Barajı da Diyarbakır’ın Çüngüş ilçesinde Fırat Nehri üzerinde 1987’de işletmeye alındı.

Ortalama 6 milyar 668 milyon kilovatsaat elektrik üretimiyle Karakaya, konut elektrik tüketimi açısından bakıldığında yılda 2 milyon 116 bin 926 evin ihtiyacını karşılayabiliyor.

Baraj, 2019 birim fiyatlarıyla bugüne kadar enerji üretimi bakımından milli ekonomiye 93,8 milyar lira katkıda bulundu.

Enerji üretimi açısından Türkiye’nin en büyük üçüncü HES’i olan Keban Barajı ise adını aldığı Elazığ’ın Keban ilçesinde Fırat Nehri üzerinde 1974 yılında kuruldu.

Ortalama 5 milyar 794 milyon kilovatsaat elektrik üretilen baraj, yılda 1 milyon 839 bin 659 konutun elektrik gereksinimini karşılayabilecek potansiyele sahip.

Üç büyük HES’in Türk ekonomisine katkısı 400 milyar lirayı aştı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Üç kamu bankası tarafından hazırlanan ve ihracat odaklı stratejik sektörlere finansman sağlamayı amaçlayan İVME Finansman Paketi’nin tanıtım toplantısı, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın katılımlarıyla 23 Mayıs tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilmişti.

Hazine ve Maliye Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, haber ajansı Reuters tarafından aynı tarihte yayınlanan “Turkey to boost importers with another $4.9 billion package: Albayrak” başlıklı haberin, kamu bankaları tarafından sunulan İVME Finansman Paketi’ni kasıtlı olarak karalama amacını taşıdığı vurgulandı.

Bakanlıktan konu ile ilgili yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;

“Söz konusu haber, Türkiye’nin ihracat potansiyeline ve yerli üretime çok önemli destek sağlayacak olan paketin ithalatı artıracağı yönünde olumsuz kanaat oluşturmaya çalışmaktadır.

İlgili haber ajansı, bir süredir Türkiye ekonomisini doğrudan hedef alan haberlerle aleyhte algı oluşturma çabası içerisinde bulunmaktadır. Her fırsatta Türkiye ekonomisinin imajını zedeleme ve güveni sarsma gibi amaçlarla kasıtlı bir ajanda yürüten ilgili haber ajansının tutumu, tarafsız yayıncılık ilkeleriyle örtüşmemektedir.

Türkiye’nin ekonomisini doğrudan hedef alan bu anlayışa karşı gerekli tüm hukuki haklar saklı tutulacaktır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”

Financial Times’dan sonra Reuters: Türk ekonomisine haberleriyle saldırıyorlar yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Amerikan haber sitesi Bloomberg’de Enda Curran’ın hazırladığı habere göre 2030 yılına kadar dünyanın en iyi 10 ekonomisinin yedisi gelişmekte olan ülkeler olacak.

Standart Chartered Plc’nin hazırladığı uzun vadeli tahminlere dayanan verilere göre 2030’un en büyük ekonomisi Çin olurken Türkiye’nin 5. sırada yer alacağı öngörülüyor.

Aynı zamanda Hindistan ekonomisi ABD’den daha büyük olacak ve Endonezya ise en büyük ilk 5 ekonomiye girecek.

Standard Chartered’den ekonomist David Mann’ın açıkladığı notta durumu, “Uzun vadeli büyüme tahminlerimizin kilit bir ilkeye dayandığı belirtiliyor: Ülkelerin dünya GSYİH’sındaki payları, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki kişi başına GSYİH’ya yakınlaşmanın etkisiyle, bu ülkelerin dünya nüfusundaki paylarına yaklaşmalıdır.” şeklinde değerlendirdi.

İngiliz Bankası: Türkiye 2030 yılında dünyanın en büyük 5. ekonomisi olacak yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre, otomotiv ihracatı eylülde yüzde 21,3 artışla 2 milyar 607 milyon dolara çıktı. Türkiye ihracatından yüzde 18’lik pay alan sektörün ocak-eylül dönemi aylık ihracat ortalaması 2,6 milyar dolar oldu.

Ürün grupları bazında bakıldığında, otomotiv yan sanayi ihracatı eylülde yüzde 9 artışla 862 milyon dolar, binek otomobil ihracatı yüzde 16 artışla 987 milyon dolar, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ihracatı yüzde 39 artışla 502 milyon dolar, otobüs-minibüs-midibüs ihracatı da yüzde 26,5 artışla 127 milyon dolar oldu.

Otomotiv yan sanayinde en büyük pazar Almanya’ya ihracat yüzde 8 artarken, yine önemli pazarlardan Birleşik Krallık’a yüzde 9, ABD’ye yüzde 22, Belçika’ya yüzde 14, Polonya’ya yüzde 26, Hollanda’ya yüzde 77 ihracat artışı yaşandı. Yan sanayide İran’a ihracat ise yüzde 80 geriledi.

Binek otomobillerde en büyük pazar İtalya’ya yüzde 24, Birleşik Krallık’a yüzde 58, Slovenya’ya yüzde 97, Polonya’ya yüzde 44, Belçika’ya yüzde 22, Fas’a da yüzde 78 ihracat artışı gerçekleşirken, Fransa’ya ihracatta yüzde 15 ve ABD’ye ihracatta yüzde 69 düşüş yaşandı.

Eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlarda en fazla ihracat yapılan ülke Birleşik Krallık’a ihracatta yüzde 27, İtalya’ya yüzde 62, Slovenya’ya yüzde 84, Fransa’ya yüzde 41, Belçika’ya yüzde 88, ABD’ye yüzde 144 artış kaydedildi. Buna karşılık, İspanya’ya ihracatta yüzde 45, İsveç’e ihracatta da yüzde 56 düşüş oldu.

Otobüs-minibüs-midibüs ürün grubunda ise en büyük pazar olan Almanya’ya ihracatta yüzde 8 düşüş görülürken, İtalya’ya yüzde 114, Birleşik Krallık’a yüzde 130 ihracat artışı kaydedildi. Macaristan, Polonya, İsrail, Meksika gibi ülkelere ihracatta da yüksek oranlı artışlar görüldü.

Ürün gruplarına ocak-eylül döneminde bakıldığında ise binek otomobiller ihracatı geçen yıla göre yüzde 6 artarak 9 milyar 156 milyon dolar oldu. Yan sanayi ihracatı yüzde 17, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ihracatı yüzde 16, otobüs-minibüs-midibüs ihracatı da yüzde 7,5 artış gösterdi.

Almanya’ya ihracat yüzde 18 arttı

Ülke bazında bakıldığında en büyük pazar Almanya’ya ihracat yüzde 18 artışla 425 milyon dolar oldu. Almanya’ya olan artışta binek otomobiller ihracatının yüzde 16, çekiciler ihracatının yüzde 302 artması etkili oldu.

Yine önemli pazarlardan İtalya’ya yüzde 33 artışla 301 milyon, Birleşik Krallık’a yüzde 35 artışla 249 milyon dolar ihracat yapıldı. İtalya’ya olan artışta eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ihracatının yüzde 62, binek otomobiller ihracatının yüzde 24 artması, Birleşik Krallık’a kaydedilen artışta ise binek otomobiller ihracatının yüzde 58, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ihracatının yüzde 27 artması etkili oldu.

AB ülkelerine ihracat yüzde 25 arttı

Ülke grubu bazında en büyük pazar olan AB ülkelerine ihracat eylülde yüzde 25 artışla 2 milyar 88 milyon dolar oldu. AB ülkeleri toplam ihracattan yüzde 80 pay aldı. Alternatif pazarlardan Afrika ülkelerine yüzde 35, Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerine yüzde 22 ihracat artışı kaydedildi.

Ocak-eylül döneminde ise AB ülkeleri ihracattan yüzde 78,5 pay alırken 18 milyar 365 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Aynı dönemde Afrika ülkelerine ihracat yüzde 37, Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerine ihracat da yüzde 29 arttı.

İlk 8 ayda yüzde 13 artışla 23,4 milyar dolarlık ihracat

Açıklamada görüşlerine yer verilen OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, yılın dörtte üçü geride kalırken, otomotiv endüstrisinin Türkiye ihracatındaki liderliğini korumayı sürdürdüğünü ifade etti.

Çelik, “Ocak-eylül döneminde yüzde 13 artışla 23,4 milyar dolar ihracat rakamına ulaştık. Eylül ayındaki ihracat artışında ticari araçlarda yüksek oranlı, binek otomobillerde de çift haneli artışlar etkili oldu. Otomotiv ihracatından aldığı yüzde 80 payla en büyük pazarımız olan AB ülkelerine ihracat da eylül ayında yüzde 25 arttı.” değerlendirmesinde bulundu.

Otomotiv sektörü eylül ihracatında rekor kırdı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerinden derlenen bilgilere göre, yılın 7 ayında geçen yılın aynı dönemine kıyasla çelik sektörü ihracatı yüzde 26,7 artarak 8 milyar 359 milyon 546 bin dolara yükseldi. Sektörün ihracatı, geçen yılın 7 ayında 6 milyar 595 milyon 923 bin dolar düzeyinde gerçekleşmişti.

Bu dönemde çelik sektörünün miktar bazında en fazla ihracat gerçekleştirdiği ülke grubu Avrupa Birliği (AB) oldu. AB ülkelerine ihracat, yılın 7 ayında 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 62,9 artarak 3 milyar 604 milyon 730 bin dolara ulaştı.

Bu dönemde 1 milyar 371 milyon 748 bin dolarlık ihracatın gerçekleştirildiği Orta Doğu ülkeleri listenin ikinci sırasında yer aldı. Orta Doğu ülkelerine ihracatta yıllık bazda artış oranı ise yüzde 9,9 oldu.

Afrika ülkelerine ihracat ise yüzde 33,6 artışla 1 milyar 91 milyon 877 bin dolar düzeyinde gerçekleşti. Böylece AB, Orta Doğu ve Afrika ülkelerine, yılın 7 ayında gerçekleştirilen çelik sektörü ihracatı 1 milyar doları aştı.

İhracat artışına İtalya, düşüşüne ABD yön verdi

Miktar bazında rakamlara bakıldığında, çelik sektörünün yılın 7 ayında en fazla ihracat gerçekleştirdiği ülke 659,9 milyon dolarla İtalya oldu. İtalya’yı 552,1 milyon dolarla ABD, 488,8 milyon dolarla İspanya, 443,3 milyon dolarla İsrail, 426,2 milyon dolarla Romanya, 399,6 milyon dolarla da Almanya takip etti.

Yılın ocak-temmuz döneminde, 2017’nin aynı sürecine göre çelik sektörü ihracatı en çok İtalya’ya artış kaydetti. Söz konusu dönemde en fazla düşüş ise ABD’de yaşandı. Bu dönemde İtalya’ya ihracat 351,8 milyon dolar artarken, ABD’ye 250,4 milyon dolar geriledi.

Aynı dönemde İtalya’nın ardından miktar bazında en fazla ihracat artışı yaşanan diğer ülkeler 208,8 milyon dolarla İspanya, 185,9 milyon dolarla Belçika ve 165,5 milyon dolarla Romanya oldu. ABD’nin ardından en fazla düşüş yaşanan ülkeler ise 104,2 milyon dolarla Singapur, 90,1 milyon dolarla Türkmenistan ve 64,8 milyon dolarla da Irak şeklinde sıralandı.

Yeni pazarlara ağırlık verilecek

Sektörün performansını değerlendiren Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan, Türkiye’nin çelik ihracatının bu yılın ocak-temmuz döneminde 2017’nin aynı sürecine göre miktar bazında yüzde 2,4 artarak 11,1 milyon tona ulaştığını söyledi.

Sektörün değer bazındaki ihracatının da yüzde 26,7’lik yükselişle 8,4 milyar dolara çıktığına işaret eden Aslan, “Dünyada artan korumacılık eğilimi, ihracatımızın istenen seviyelere çıkmasını engellese de Türk çelik sektörümüz kaliteli ve rekabetçi fiyatları ile dünya genelinde tercih edilmeyi sürdürmektedir.” diye konuştu.

Aslan, çelik sektörünün ABD’ye ihracatına ilişkin de görüşlerini paylaşarak, şunları kaydetti:

“Section 232 önlemi, sektörümüzün ABD’ye çelik ihracatını olumsuz yönde etkiledi ve 7 aylık süreçte ABD’ye ihracatımız hem miktarda hem de değerde düştü. Bu yılın 7 aylık döneminde ABD’ye çelik ihracatımız geçen yılın aynı dönemine göre miktar bazında yüzde 44,6 düşerek 765 bin tona geriledi. Değer bazındaki ihracatımız ise yüzde 31,2 düşüşle 552 milyon dolara indi. İthalatlarında payımızın nispeten daha az olduğu Güneydoğu Asya, Batı Afrika, Orta ve Güney Amerika bölgelerine yoğunlaşarak, ihracatımızı bu pazarlarda daha da artırmak istiyoruz.”

Çelik ihracatımız ABD ambargosundan etkilenmedi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İngiliz Financial Times gazetesi 24 Nisan 2018 tarihinde “Türkiye’nin özel sektör borç yükünün ekonomik krizlere yol açabileceğini” iddia eden bir haber yayınladı. Söz konusu haberde Türkiye’nin özel sektör dış borcunun Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya oranının çok yüksek olduğu ileri sürüldü. Haberde, Washington’daki Uluslararası Finans Enstitüsü’nde çalışan Ugras Ülkü adlı Türk ekonomistin görüşlerine de yer verildi. Financial Times’ın iddiasına göre Türkiye’nin özel sektör dış borçlarının gayri safi milli hasılaya oranı yüzde 70 oranında. Bu orandan yola çıkılan haberde Türkiye ekonomisinin risk altında olduğu, özel sektörün olası bir krizin eşiğinde olduğu ve özel sektör yurtdışı borçlarının Türkiye ekonomisi derinden sarsacağı öne sürüldü. Özel sektör borçlanmasının gerekenden çok daha yüksek olduğu iddia edilen haberde Türk ekonomisinin sıkıntıda olduğu ileri sürüldü.

Özel sektör dış borcu Türkiye menşeili şirketlerin yurt dışından sağladığı uzun ve kısa vadeli kredilerdir. Bu borçlar devletlerin ve kişilerin borçlarını içermez. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası verilerine bakıldığında Türkiye’nin özel sektör dış borçlarının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya oranının %70 olmadığı ortaya çıkıyor.

Merkez Bankası’nın 2018 yılı verilerine göre Türkiye’nin özel sektör dış borcu 246 milyar dolar. Öte yandan Türkiye’nin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası 2018 yılı itibarı ile 863,29 milyar dolara tekabül ediyor. Resmi veriler üzerinden yapılan hesaplama ile Türkiye’nin özel sektör dış borcunun GSYİH’ya oranının yüzde 28 olduğu anlaşılıyor. Bu rakam Financial Times’ın iddiasının çok altında.

Türkiye G20 ülkeleri arasında devlet borçlarının GSYİH’ya oranının en küçük olduğu yedinci devlet konumunda. Türkiye’nin devlet borçlarını GSYİH’ya oranı %28 iken, Japonya’da yüzde 240’a çıkıyor. Bu oran İtalya, Fransa, ABD, Kanada, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde yüzde 83 ila 126 arasında değişiyor.

Financial Times’ın seçim yalanı: Türkiye’nin özel sektör borcu krize neden olabilir yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

IMF Türkiye Mali Şeffaflık Değerlendirme Raporunda, “Türkiye son mali şeffaflık uygulamalarını geliştirmek için son 15 yıl içerisinde dikkate değer mesafe kaydetti.” ifadesine yer verildi.

IMF heyetinin mali şeffaflık üzerine Türkiye’de incelemelere başladığı 2000 yılından bu yana, kamuya açık bilgilerin kapsamı, zamanlaması ve güvenilirliği alanlarında dikkate değer gelişme kaydedildiği vurgulandı.

IMF raporunda, “Türkiye’nin mali öngörüleri ve bütçeleri daha fazla bütünlük taşıyan, daha performans odaklı, daha ileriye odaklı bir hal aldı. 2000 yılında bütçe hükümetin temel harcamalarının sadece üçte birini kapsıyordu. Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın (GSYH) yüzde 3’üne denk gelen 13 ek bütçe fonu dışarıda bırakılıyordu. Sadece bütçe yılına odaklanılıyor, makro ekonomik gelişmelerlere ilişkin sınırlı bilgi sağlanıyordu. Hükümetin mali ve sektörel hedeflerine ilişkin açık bir ifade kullanılmıyordu. bugün bütçe, kapsamlı yasal çerçeve içerisinde hükümetin öncelikli harcamalarının yaklaşık yüzde 90’ını kapsayacak şekilde hazırlanıyor.” ifadeleri kullanıldı.

Raporda, Türkiye’nin önemli reformlarını gerçekleştirerek, IMF’nin Yeni Mali Şeffaflık Düzenlemesi çerçevesindeki toplam 36 kriterde önemli seviyede ilerleme kaydettiği vurgulandı.

Türkiye’nin söz konusu 36 kriterden 10’unu “temel seviyede”,13 kriteri “iyi seviyede”, 6 kriteri ise “ileri seviyede” karşıladığı belirtildi.

IMF: Türkiye mali şeffaflık alanında önemli mesafe katetti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

İşsizlik oranı, bir önceki aya göre 1,2 puan geriledi. Söz konusu oran, mart ayında yüzde 11,7 seviyesinde bulunuyordu. İşsizlik oranının azalması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan istihdam seferberliği oranların düşmesini sağladı.

Bununla birlikte Borsa İstanbul’un tarihinin en iyi dönemini yaşıyor. Dolar kuru kriz tellallarının beklediği seviyelere çıkmadı. Türkiye ekonomisi FETÖ darbesi, PKK ve DEAŞ saldırılarına rağmen güçleniyor.

Türkiye ekonomisi çöküyor, Türk Lirası zor dönemde” iddiasını incelemiş, mevcut ekonomik durumu verilerle ortaya koymuştuk. Bu çalışmamızı tekrar hatırlatıyoruz.

Kriz tellallarına rağmen Türkiye ekonomisi güçleniyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.