Türkiye’nin gelecek yıllarda oluşacak yeni sistemde pozitif ayrışabileceğinin vurgulandığı raporda, şu ifadelere yer verildi:

“Çok uluslu şirketler, üretime dair riskleri farklılaştırmak ve dağıtmak için üretim tesislerinin bir kısmını Çin’den başka coğrafyalara taşımayı tercih edebilirler. Burada gerek imalat sanayiindeki ürün çeşitliliği ve yetişmiş insan gücü gerekse lojistik avantajlarından dolayı Türkiye önümüzdeki yıllarda daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekerek üretim ağını güçlendirme fırsatı yakalayabilir.

Düşen petrol fiyatlarının sebep olacağı ekonomik sıkıntılardan dolayı Rusya ve Orta Doğu piyasalarının da daralacağı dikkatlerden kaçmamalıdır. Öte yandan, petrol fiyatlarındaki sert gerileme ise yılda ortalama 37.5 milyar dolar “enerji açığı” olan Türkiye açısından cari işlemler hesabını dengeleyici bir unsurudur. Azalan ekonomik aktiviteyle birlikte şirketlerin ve bireylerin ithalat eğilimde ciddi bir gerileme yaşanması da kuvvetle muhtemeldir.”

Raporda, salgın sonrası dönemde, tıbbi cihazlar, kimya, hijyen ürünleri, gıda, tarım, robotik, 3D yazıcılar, yapay zeka, büyük veri, yenilenebilir enerji teknolojileri, su ve atıksu arıtma sektörler ve teknolojilerinin daha fazla öne çıkabileceği belirtildi.

Türkiye pozitif ayrışacak yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Türkiye ve İtalya’nın yıllardır süregelen dostane ilişkisine dikkati çeken Manzini, Akdeniz havzasında en önemli iki ekonomi Türkiye ve İtalya’nın 2019 hariç, her yıl bir önceki yıla göre ticari ilişkilerini artırdığını hatırlattı.

Manzini, İtalya ve Türkiye’nin toplam ticaret hacminin yaklaşık 20 milyar dolar olduğunu belirterek, “Bu seviye iki ülkenin potansiyelini yansıtmıyor. Gelecek 10 yılda bunun 40 milyar dolara çıkmaması için hiçbir sebep yok.” yorumunu yaptı.

Türkiye-İtalya ticari ilişkilerinin dengeli şekilde seyrettiğini vurgulayan Manzini, “İtalya, 2018 yılı itibarıyla Almanya ve Birleşik Krallık’ın ardından Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştirdiği 3. ülke konumunda. İthalatta ise İtalya, Türkiye’nin 5. tedarikçi ülkesi. Bu yıl, ticari ilişkiler Türkiye lehine de olsa bir açıktan bahsedemeyiz, yine dengeli. Ticarete konu olan ürün yelpazesi de çok geniş, hemen hemen bütün sektörlerde iş ilişkimiz var. Dolayısıyla bu genişlik, sürdürebilirlik ve artırmak anlamında daha iyi bir zemin oluşturuyor.”

İtalyan sermayesinden yatırıma devam

Livio Manzini, Türk ekonomisinin tekrar büyümeye geçtiğini belirterek, 1960’lı yıllardan beri Türkiye’ye yatırım yapan uluslararası İtalyan sermayesinin yatırımlarına devam edeceğine işaret etti.

Türkiye ekonomisinin son yıllarda yaşadığı sıkıntıya rağmen hiçbir İtalyan iş insanının Türkiye’den çekilmediğine dikkati çeken Manzini, “Türkiye’ye son zamanlarda İtalyan yatırımlarında belki biraz aksama oldu, dibe vurduk ama yükselişe geçmeye başladık. Türk ekonomisinde fırsatlar kendini göstermeye başladı. Türkiye’ye yatırım yapmanın tam zamanı ve bu tren kaçırılmamalı.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de önemli İtalyan şirketlerinin Ar-Ge merkezinin bulunduğunu kaydeden Manzini, Türk insanının kabiliyetine ve Türk işçisinin verimliliğine vurgu yaptı. Manzini, enflasyonun yüzde 26’lardan yüzde 10’lara düşürülmesinin önemli bir başarı olduğunun altını çizerken olumlu trendin devam edeceğine işaret etti.

İtalyan Ticaret Odası Derneği’nden “Türkiye’ye yatırım” çağrısı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Katılımcılar Türkiye ekonomisinin kur ataklarından bu yana “olağanüstü bir performans” sergilediğini belirtirken para politikasının bu şekilde devam etmesi ve piyasa ile iyi bir iletişimle hem kur hem de enflasyon üzerindeki baskının azalacağını vurguladı.

Goldman Sachs Yönetim Direktörü Zeynep Yenel, Türkiye’nin son iki yıldır siyasi nedenlerle kötü PR yapıldığını ve makro ekonomideki sorunların büyütüldüğünü belirtti.

Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nde konuşan Yenel, “Türkiye hakkında iki yıldır kötü PR yapılıyor. 2000’lerin ortasında ise iyi PR yapılıyordu. Benim tüm karar alıcılara önerim biraz geri çekilip daha uzaktan bakmalar Türkiye’ye. Türkiye diğer gelişmekte olan ülkelere göre çok daha farklı bir yerde. Avrupa’nın dokuzuncu büyük ekonomisi ve bir G20 ülkesi. Sermayeye herhangi bir kısıtlama yok. Tek sorun istikrarsız kur. Onda da para politikaları ile bir denge sağlandı” dedi. Türkiye’de piyasaların bu yıl daha istikrarlı bir hale geldiğini belirten Yenel, hisse ve sermaye piyasalarına para akışı için bu istikrarın önemli olduğunu dile getirdi.

Uluslararası Finans Enstitüsü Genel Müdür ve Baş Ekonomist’i Robin Brooks ise, “Türkiye yaz aylarından bu yana inanılmaz bir iş yaptı” dedi.

Brooks, “Herşey tam tersine döndü. Türkiye’dekilerin ve yurtdışındakilerin biraz sabırlı olması lazım. Türkiye’nin her yıl 1 milyon istihdam için yüzde 5 büyümesi gerektiği yönünde bir istatistik var. 2020’de yüzde 4’lük büyüme olursa dünyanın sonu değil. Bizim burada finansal kurumlar olarak Türkiye’deki tüketime dayalı ekonomiden nasıl dönüşeceğine dair finansmanı konuşmamız lazım” şeklinde konuştu.

Euro Bölgesi veya ABD’li bir yatırımcı için şu anda Türkiye’deki tek çekincenin döviz kurundaki risk olduğunu da dile getiren Brooks, hedge etme maliyetinin düşük olması gerektiğini vurguladı.

Türkiye’nin ve diğer gelişmekte olan ülkelerin piyasalara sermaye akışının zayıf olduğunu dile getiren Fitch Ratings EMEA Ülkeleri Direktörü Ed Parker ise, “2020’de Türkiye’de yüzde 3 civarında büyüme bekliyoruz” dedi. Parker, Türkiye ekonomisinde son 18 ayda büyük bir iyileşme olduğunu, ekonominin yeniden dengelendiğini, enflasyonun tek haneye indiğini, cari dengenin fazla verdiğini, ekonominin tekrar büyümeye geçtiğini söyledi.

Türkiye inanılmazı başardı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.