İddiaya göre 300-400 Ermeni protestocu A7 otoyolunu her iki yönden ulaşıma kapattı. Sabah saatlerinde Lyon ve Marseille yönlerine doğru trafik sıkışıklığı başladı.

Trafikte kalanlarla protestocular arasında tansiyon yükselirken, Ermenistan yanlısı protestocular, işe gitmek isterken kendilerine tepki gösteren bir grup Türk vatandaşına saldırdı.

Protestocular 1’i ağır 4 Türk asıllı kişinin yaralanmasına sebep oldu. Ağır yaralanan Türk’ün tedavisi sürüyor.

Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, sırtlarında Ermenistan bayrağı taşıyan protestocu grubun ellerindeki sopalarla iki kişiyi aralarına alarak dövmesi yer alıyor.

Güvenlik güçleri de çıkan olayda 1 kişinin yaralandığını aktardı. Göstericilerin otoyolu terk etmesinin ardından trafik açıldı.

Fransa’da Ermeni protestocular Türklere saldırdı: 5 yaralı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Gümülcine ve İskeçe’deki azınlık derneklerince yapılan yazılı açıklamalarda, Pavlopulos’un, azınlığı “Müslüman Yunanlar” olarak tanımlayarak büyük bir yanılgıya düştüğü belirtilerek, bunun Batı Trakya Türk Toplumuyla ilgili tarihi gerçekleri değiştiremeyeceği vurgulandı. Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) açıklamasında, Yunan devletinin, Türk azınlığın milli kimliğine yönelik inkar politikası izlediği belirtilerek, “Ülkemiz Yunanistan, Batı Trakya Türk toplumunu ‘tehdit’ ve ‘tehlike’ olarak görme paranoyasından bir an önce kurtulmalı, bizlerle doğrudan diyalog kurmalıdır. Tarih boyunca sınırlar değişti ancak biz bugün de Batı Trakya’da hala varız ve Türküz” ifadelerine yer verildi.

Lozan’ı ihlal ediyor

14 Mart’ta görevi sona erecek olan Cumhurbaşkanı Pavlopulos, önceki gün Batı Trakya’ya gerçekleştirdiği ziyarette yaptığı konuşmada azınlıklar konusuna değinerek, Lozan Antlaşması’na göre, Batı Trakya Türk Azınlığın sadece dini bir azınlık olduğunu, İstanbul Ortodoks Rum azınlığın ise milli bir azınlık olduğunu iddia etmişti. Pavlopulos, konuşmasında, İstanbul Rum azınlığından “Yunan azınlık” olarak söz ederken, Türk azınlıkla ilgili ise “Yunan Müslüman Azınlık” ifadesini kullanmıştı. Yunanistan, “Türk Azınlık” ifadesinin Lozan Barış Antlaşması’nda yer almadığını ileri sürerek, azınlığın etnik kimliğini tanımlama hakkını kabul etmiyor.

Yunanistan Türk kimliğini inkar etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Özellikle aşırı sağcılar zaman zaman bu konuyu gündeme getiriyor. Belçika’nın en ünlü çocuk dizileri olan “Samson en Gert”de (Samson ve Gert) belediye başkanını, “Kabouter Plop”ta (Cüce Plop) da Plop karakterini canlandıran Walter De Donder, 6 Aralık’ta yapılacak seçimde, Flaman Hıristiyan Demokrat Parti liderliği için aday oldu. Halen Brüksel’e bağlı Affligem ilçesinin belediye başkanlığını yürüten 59 yaşındaki politikacı, göç ve uyum politikalarını öncelikleri arasına aldı. Partisinin 25 yıldır göç politikaları konusunda yanlış bir tutum sergilediğini savunan De Donder, bu zamana kadar sadece çok kültürlülüğün yararlarından söz edildiğini ancak buna ilişkin sorunların sürekli halının altına süpürüldüğünü söyledi.

Belçikalı politikacı, “Sorunlar görmezden gelinerek, herkesi kucaklamamız gerektiği söylendi. Ancak bunun işe yaramadığı görülüyor ve politikacılar bunu reddediyor” dedi. Özellikle Belçika’daki büyük kentlerde sorunlar bulunduğunu burgulayan De Donder, “Anvers’te, Brüksel’de kendi insanlarımızdan tamamen mahrum bırakılan ve diğer gruplar tarafından işgal edilen mahalleler var” diye konuştu.

De Donder, CD&V genel başkan adaylarının göç konusundaki tartışmasında dile getirdiği görüşleri, Twitter mesajında da savundu. Belçikalı politikacı, uyum politikaları konusunda kararlı olduğunu açıkladı. Walter De Donder’in, açıklamasında dile getirdiği “kendi halkımız” ifadesi tartışmalara neden oldu. Twitter kullanıcıları, bu ifadeyi “iğrenç ve ırkçı” olarak değerlendirdi. CD&V genel başkan adayına, partisinden ve diğer rakiplerinden de tepki geldi. De Morgen gazetesine konuşan milletvekili Katrien Partyka, CD&V liderlerinin, “korku ve belirsizlik sömürüsü yapamayacağını” belirtti.

Partyka, partisinin de ortağı olduğu Flaman Hükümeti’nin programında açıkça birlikte yaşamın savunulduğunu vurguladı. Genel başkan adaylarından, Zeebrugge Limanı CEO’su Joachim Coens ile Sammy Mahdi ve Christophe Vermeulen de, De Donder’a, “insanları damgalamak yarar sağlamaz, ortaya çözüm koy” diye seslendi. Adaylardan Vincent Van Peteghem de, göçmenler ve mültecilerle dayanılma içinde olmaları gerektiğini söyledi. Yeni Flaman İttifakı Partisi (N – VA) üyesi, eski göç ve uyum bakanı Theo Francken, Hıristiyan Demokrat adayın ifadelerinin, aşırı sağcı kimlik haraketlerinin savunduğu “Repacking” terimini çağrıştırdığını savunarak, bunun fazla ileri gittiğini söyledi. Aşırı sağcı Flaman Çıkarı Partisi ise, De Donder’in haklı olduğunu savunuyor.

Partinin lideri Filip Dewinter, “Geç de olsa sonunda uyandılar” dedi. Belçika’da Brüksel ve Anvers başta olmak üzere üç bazı büyük kentlerde bazı mahallerin tamamen Türkiye veya Fas kökenli göçmenlerden oluşması zaman zaman siyasi tartışmalara konu oluyor.

Belçikalı politikacıdan Türkleri ve Faslıları hedef alan ırkçı söylemler yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Wohlleben, NSU terör örgütünün işlediği 9 cinayette kullanılan Ceska 83 tipi silahı tedarik ederek örgüte yardım ve yataklıkta bulunmakla suçlanıyordu.

Mahkumun, hakkındaki karar kesinleşse dahi, toplam cezanın üçte ikisini tamamladığı için bir daha cezaevine girmesine gerek kalmayacak.

Daha önce de Andrea Emminger, karar kesinleşene kadar serbest bırakılmıştı.

NSU davasında bir sanık daha serbest bırakıldı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Alman polisin uygulamış olduğu şiddeti cep telefonu ile kayıt eden ve polisin uygulamış olduğu şiddeti kınadığını belirten komşuları da polisin şiddetine maruz kaldı. Cep telefonuna olayı kayıt eden komşularına cep telefonu ile video çekmenin yasak olduğunu belirten polislere, sizlerin yapmış olduğu şiddet yasak değil de bizlerin kayıt yapmamız mı yasak diye tepki gösteren komşulara da polis şiddet uyguladı. Kayıt yaptığı sırada polis elindeki cep telefonunu zorla almak istediği sırada polise tepki gösteren bir kişi gözaltına alındı. Polisin sadece cep telefonu ile kayıt yaptığı için Türk komşunun şiddet kullanarak gözaltına alması üzerine çevrede toplanan Türk vatandaşları polise tepki gösterdi. Polis daha sonra çevrede toplanan Türk vatandaşlarını dağıtmak için takviye kuvvet çağırdı ve olaya tepki gösteren vatandaşları biber gazı sıkarak olay yerinden uzaklaştırdı. Yaşanan olayın ardından bir kişi biber gazından yaralanarak tedavi için ambulansla hastaneye götürüldü.

Öte yandan olayı görüntülemek isteyen bir kişi ikaz edilmesine rağmen olayı görüntülemeye devam etmesi üzerine gözaltına alındı. Komşu Turgut Kantaroğlu, bir polis aracının gelip kapıların önünde park eden araçlara ceza yazdığını kaydederek, “Kaynım dışarı çıktı. “Bugün bizim bayramımız, en azından bugün bizi idare edin.” dedi. Polis buna karşılık “Ben sizin bayramınızı tanımam.” dedi. Tartışma çıktı. Kaynım arabasındaki kompresörü aldı eve koymak için. Bunun üzerine (polis) kaynımı boynundan tutup bir kaç kez duvara vurdu.” dedi. Bunun üzerine polisin biber gazı sıktığını belirterek, “Komşumuz olayı telefonu ile çekmek istedi. Bu sefer yere yatırdılar. Kelepçe vurdular. Bize teröriste yapılandan daha kötü bir muamele yaptılar. 35 senedir bu mahallede oturuyoruz. Vergimizi ödediğimiz halde her seferinde bu tür olayları yaşıyoruz. Bayramımızın son saatlerini bize zehir ettiler.” ifadelerini kullandı.

Alman polisi Türk aileye şiddet için park cezasını bahane etti yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Süddeutsche Zeitung ile kamu yayıncılık kuruluşları NDR ve WDR’in ortak haberinde, Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürü Halife Keskin’in Türkiye’nin diplomatik temsilciliklerine talimat göndererek Gülen yanlıları hakkındaki bilgi toplanmasını istediği öne sürüldü.

Haberde, Federal Savcılığın elinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve Keskin’in konuyla ilgili talimatının yer aldığı belgenin bulunduğu iddia etti. Almanya ve Türklerin yaşadığı diğer Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteren Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB)uzun zamandır, özellikle FETO bağlantılı kişi ve kurumlar ve başta Yeşiller Partisi olmak üzere sol partiler tarafından,”entegrasyona engel olduğu”,” Türk milliyetçiliği propagandası yaptığı” gibi iddialarla hedef gösteriliyordu.

Haberde ayrıca Keskin’in Almanya’daki imamlara da Gülen yandaşları hakkında bilgiler toplaması talimatı verdiği ifade edildi. Federal Savcılığın, Dış İlişkiler Müdürü Halife Keskin hakkında 13 Mart’ta soruşturma başlattığı belirtiliyor.

Türkleri boğmaya kararlılar yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.