Üst Akıl arşivleri | Yekvucut Akıl ve vicdan sahiplerine Mon, 09 Apr 2018 15:57:27 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://yekvucut.com/wp-content/uploads/2022/11/favicon_yek.png Üst Akıl arşivleri | Yekvucut 32 32 Türkiye’de mağlup olan Üst Akıl, Brezilya’da gâlip geldi https://yekvucut.com/video/turkiyede-maglup-olan-ust-akil-brezilyada-galip-geldi/ Mon, 09 Apr 2018 15:57:27 +0000 http://yekvucut.com/?p=16782 Eski Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva’nın cezası Genelkurmay Başkanı’nın açıklaması sonrası Yüksek Mahkeme tarafından onanmıştı. Ekim ayındaki seçimlerin en...

Türkiye’de mağlup olan Üst Akıl, Brezilya’da gâlip geldi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Eski Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva’nın cezası Genelkurmay Başkanı’nın açıklaması sonrası Yüksek Mahkeme tarafından onanmıştı. Ekim ayındaki seçimlerin en büyük adayı olan Lula da Silva şimdi cezaevinde. Peki Lula da Silva ve halefi Dilma Rousseff neden hedefte?

Türkiye’de mağlup olan Üst Akıl, Brezilya’da gâlip geldi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Çırağan Baskını’ndan 15 Temmuz’a ‘tam bağımsızlık’ mücadelesi https://yekvucut.com/dunyadan1/ciragan-baskinindan-15-temmuza-tam-bagimsizlik-mucadelesi/ Thu, 17 Aug 2017 11:36:18 +0000 http://yekvucut.com/?p=8458 Herkesçe malumdur ki Abdülhamid Han da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da darbelerle çalkalanan bir devlette var olmuş iki liderdir. Bunun temel...

Çırağan Baskını’ndan 15 Temmuz’a ‘tam bağımsızlık’ mücadelesi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Herkesçe malumdur ki Abdülhamid Han da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da darbelerle çalkalanan bir devlette var olmuş iki liderdir. Bunun temel dinamiklerini herhalde dış mihrakların ‘baş köşede oturmak istediği yer’de oturuyor olmamızda ve bize uzak kaldıkları için içimizden müdahale yapacak mekanizmalar geliştirmiş olmalarında aramak gerekir. Çünkü sanayi devriminin başlattığı sömürgecilik hadisesinden sonra çıkan ‘Şark Meselesi’ ile birlikte Osmanlı toprakları dış güçlerin -hususen İngiltere ve Rusya- ya tesiri ya da hakimiyeti altında kalmalıydı. Bunun için de dış güçler Osmanlı ve ‘Osmanlı mirası Türkiye’de bürokrasi, ordu ve kamuoyunda etkisi olan ve memnuniyetsiz olan herkesle ilişkiler kurmaya çalıştı. Hatta bazen işbirlikçi gizli kadrolarını bile kurdu. Abdülhamid düşmanı Mason “Skaliyeri-Aziz Bey Komitesi” ile Dinler arası Diyalog’çu FETÖ bu işbirlikçi kadrolara verilebilecek en somut iki örnektir. Dün Çırağan Baskını bugün 15 Temmuz Kalkışması bize dış güçlerin burada söz sahibi olmak istediklerini gösteren ve gayrı millî kimliğiyle birbirini andıran iki darbe girişimidir.

İşte bu yazıda; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin başına gelen 15 Temmuz darbe teşebbüsünü hatırlatan Çırağan Baskını’nı yani Abdülhamid Han’ın devrilmesi için önceden darbecilerle sözleşen V. Murad’ın kaçırılmaya çalışıldığı Çırağan Baskını ve günümüz için taşıdığı anlamdan  söz edilecektir. Yazıda ilk önce niçin bu iki kalkışmanın birbirini andırdığını ve birbirine paralel olarak okuduğumuzu sonrasında da olayın gelişimini ve günümüzü anlamada yardımcı olacağı noktaları anlatmaya çalışacağız

Tarih tekerrür mü etti?

“Aynı nehirde iki kez yıkanamazsınız” ifadesi mutlaka duyduğumuz bir vecizedir. Bunu bir ilke olarak alıp tarihe bakarsak,bu iki kalkışma (Çırağan/15 Temmuz) arasında hiçbir irtibat bulmamız mümkün değildir. Hatta tarih içerisinde kayıtlara geçmiş hiçbir hadise arasında da mukayese yapamayız. Çünkü hiçbiri birbirinin aynısı değildir. Dolayısıyla tarih içerisinde tefekkür edeceğimizde iki hadisenin birbirinin aynısı olmasının imkansız olduğunu akılda tutarak ortak noktalar üzerinden nasıl çıkarımlar yapılabilir ve bu mukayese günümüze tarihî düşünce ve gerçeklik olarak ne katkılar sunar bunun araştırılması gerekir.

 Bu iki kalkışmayı ortak bir tarih okumasıyla neden değerlendiriyoruz?

  1. İki örgüt de gayrı millî

Sultan 5. Murad’ı şehzadeliğinde tekris eden Prodos Mason Locası Üstad-ı Azamı Kleanti Skaliyeri Çırağan Baskını’nın bertaraf edilmesinden sonra 5. Murad’ın saraydan kaçmasına yardım eden Nakşibend Kalfa ile Yunanistan’a kaçmak zorunda kalmıştır.

Mason padişah 5. Murad’la bu derece yakın ilişikisi olan Mason Üstad-ı Azamı Skaliyeri’nin Abdülhamid Han’a karşı V. Murad’ı tahta çıkartma girişimleri hemen hepsi Avrupa-İngiltere kökenli olan Mason teşkilatının yani gayrı millî unsurların devrede olduğunu gösterecek mahiyettedir.

Mason padişah Sultan 5. Murad

Diğer tarafta ise bir İslam alimi olduğunu söyleyen fakat ABD’nin Pensilvanya eyaletinde yaşamını sürdürebilmek için CIA şefi Graham Fuller’den referans mektup alan bir isimdi. Vatikan’ın Papa himayesinde düzenlediği Dinler Arası Diyalog projesi için yaptığı açıklamasında “Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz.” demişti.

15 Temmuz Kalkışmasına katılan darbecilerde masonik semboller bulunan 1 ABD doları çıkmıştı. Bütün bunlar FETÖ elebaşının mihraklarla olan ilişkisini ve masonik semboller kullanmaya gayet açık olduğunu göz önüne sermişti.

2. Devletin en önemli noktalarına kadar sızdılar

Başkası dese belki inandırıcı gelmez ama Osmanlı Devleti’nin başına gelen ilk Mason padişah ve halife olan V. Murad’ı Skaliyeri-Aziz Bey Komitesi tekris etmiştir. Bu devletin en üst noktasına kadar Masonlar’ın temas halinde olduğunun kanıtıdır. Bununla birlikte Mason locaları ve Skaliyeri-Aziz Bey Komitesi bilhassa Abdülhamid Han’a karşı büyüyen Batıcı muhaliflerin örgütlendiği yuvalar haline gelmiştir. Bunlar içerisinde paşalardan, sadrazamlardan, maliyecilere kadar çeşitli bürokratların Mason localarına kayıt edildiği ve örgütlendiği gözlemlenmektedir.

FETÖ ise 40 yıllık bir proje dahilinde, en başta eğitimde büyük bir sermaye ve insan kaynağı sahibi haline gelerek Emniyet Teşkilatı’na yetiştirdiği örgütçü öğrencilerle Emniyet’i ele geçirdi. Büyük insan kaynağını kullanabilmek için sınav sorularını çaldı. Daha sonra FETÖ’nün Emniyet’teki polis şefleri ve FETÖ’cü hakim-savcılarla gerçekleştirdiği operasyonlarla TSK’da emri altındaki generallerin yükseltildiği ve bu generallerin darbe yapabileceğini 15 Temmuz gecesi Türkiye olarak yaşayarak gördük.

Çırağan Baskını’nın nasıl gerçekleştiğine başlamadan evvel kısaca hatırlatalım: gayrı millî olan bu iki örgütün darbe girişimleri geri püskürtülmeseydi ülkenin bağımsızlığından bahsetmenin hiçbir manası kalmayacaktı.

Osmanlı’nın en karmaşık yılı: 1876

Abdülhamid Han’ın tahta oturduğu 1876 yılında sahilden gemilerle yapılan bir darbe ile Sultan Abdülaziz katledildi; V. Murad tahta çıkartıldı ve aklî dengesinin bozuk olduğu anlaşılınca bürokrasi onu da indirdi. En son Midhat Paşa ve ekibi hiç hesapta olmayan Şehzade Abdülhamid Efendi’nin Midhat Paşa şartlarını kabul etmesiyle tahta çıkarıldı. Amcası katledilen Abdülhamid Han bu darbe ortamından uzaklaşmak için Yıldız Sarayı Külliyesi’ni yaptırıp sahilden kendisini uzaklaştırmış olmasına rağmen bu bir daha bir darbe olmayacağı anlamına gelmiyordu.

Darbecilerin şehit ettiği Sultan Abdulaziz

İlk sarıklı provokatörümüz Ali Suavi

Yakın tarihimizde hakkında çok fazla söylenti olan gazeteci-aydın figürlerinden biri de Ali Suavi’dir. Çıkarttığı provokatif gazeteler kapanan, Avrupa’ya kaçan, mason örgütlerine üye olduğu söylenen ve halkı dinî söylemleriyle tahrik edebilen ve sıradışı bir yaşama sahip olan Ali Suavi Çırağan Baskını’nın elebaşısıdır.[1] Sultan Abdülhamid tahta çıkınca Ali Suavi’yi affetmiş ve İstanbul’a gelmesine müsaade etmiş olmasına rağmen Ali Suavi gerçek dışı hayalleri uğruna ölümü göze alıp padişah devirmeyi kafasına koyabilmiş bir figürdür.

Sarıklı provokatör Ali Suavi

Elveda Rumeli, Merhaba Ali Suavi, Suçlu yine Abdülhamid

Dünya tarihinin en büyük felaketleri olarak tarihe geçen birinci ve ikinci dünya savaşı gibi Osmanlı tarihinin de iki büyük felaketi hiç unutulmaz. Kendisini bir Balkanlar devleti olarak inşa eden Osmanlı İmparatorluğu için iki en büyük felaketten birincisi (1877-78) 93’ Harbi ikincisi ise Balkan harbleridir. Henüz Abdülhamid yeni tahta oturduğu ve içeride iktidarı ele geçirmiş mekanizmalara karşı kendi hakimiyetini  yerleştirmeye çalıştığı günlerde Ruslarla yaşanan ’93 Harbi patlak verir. Rumeli denilen bölgenin büyük kısmı, Bosna-Hersek, Romanya, Makedonya tamamen ve kısmen Bulgaristan Osmanlı toprağı olmaktan çıkar. Bu kötü ortamı ve Ruslar ve Bulgarlara karşı olan nefreti istismar eden Ali Suavi cami, medrese ve kahvehane gibi kalabalıkların doluştuğu yerlerde Sultan V. Murad’ın Abdülhamid’e göre tahta daha layık olduğu ve asla “Rumeli topraklarını satan padişah” olamayacağına yönelik olan propagandasını yaptı.

Sultan 2. Abdulhamid’i eli kanlı katil olarak resmeden bir karikatür.

Sofya ve Filibe gibi Balkan şehirlerinde daha önceden ikamet ettiği için Ali Suavi muhacirleri nasıl tahrik etmesi gerektiğini çok iyi biliyordu. Vatanımızı işgal eden Bulgarlara karşı bir direniş örgütü kurulduğunu ve padişahın da örgüte katılmak için Çırağan Sarayı önünde toplanacak kimselere silahlar ve ihsanlar dağıtacağı[2] yalanını söyleyerek onların Bulgarlar’a karşı olan kinini iyice köpürttü.

20 Mayıs 1878 Çırağan Kalkışması

Sabah saatlerinde Çırağan yakınlarındaki Mecidiye Camii etrafında toplanmaya başlayan muhacir kalabalığı tahminen 300-400 kişiyi bulmuştu. Ali Suavi ise Üsküdar’daki evinden Kuzguncuk’a geçti ve orada toplananlarla birlikte kayıklarla Çırağan Sarayı yakınlarına çıkartma yaptılar. İlk iş sarayın muhafızlarını etkisiz hale getiren Ali Suavi ve çetesi daha sonra ikinci kattaki Sultan V.  Murad’ın dairesine çıktılar. Kaçırma ve darbe teşebbüsünden haberdar olan V. Murad giyinik halde beklediği Ali Suavi gelince onun ve Nişli Salih’in koluna girdi. Saraydan eski padişah V. Murad’ı kaçırmaya çalışırlarken Abdülhamid Han’ın çok güvendiği Beşiktaş Karakolu Muhafızı Hasan Ağa (sonraları Yedi Sekiz Hasan Paşa olarak anılmıştır) sarayı kuşatma altına aldı.

İki kişinin Sultan Murad’ı kaçırmaya çalıştığını gören Yedisekiz Hasan Paşa elebaşı olduğunu anladığı Ali Suavi’yi başına sopa vurarak öldürdü. Yanıbaşında Ali Suavi öldürülünce korkudan ne yaptığını bilemeyen V. Murad kendisini hazine dairesine atıp kilitledi. Bütün gece yaşanan olaylarda Nişli Salih, Arnavut Salih, Hacı Ahmed ve Molla Mustafa gibi elebaşılarla birlikte 23 kişi öldü ve 30 kişi yaralandı. Abdülhamid Han ağabeyi V. Murad ve ailesini ise Malta Köşkü’nde göz hapsine aldırdı. Olayın iç yüzünün anlaşılması için büyük bir soruşturma başlatıldı.

Soruşturma Masonlar’ın kurduğu ‘Skaliyeri Komitesi’ne işaret ediyor

Ali Suavi’nin başlattığı Çırağan Kalkışması için yapılan soruşturma sonuçlanmak üzereyken V. Murad’ı Prodos Mason Locası’na kaydeden Mason Büyük Üstadı Kleanti Skaliyeri 5. Murad’ın endişeli mektubu sonrasında ‘Yurtta Sulh Cihand Sulh Komitesi’nin TRT’de yaptığına benzer bir şekilde Eastern Express Gazetesi’nde ‘Komite’ imzasıyla Abdülhamid Han’a ölüm tehditleri içeren bir yazı yayımlattı. Daha önceden de Çırağan Sarayı’na kadın kılığında girmeye çalışanlar yakalandığından Prodos Mason Locası’yla irtibatlı Skaliyeri-Aziz Bey Komitesi’nin V. Murad’ı kaçırmak niyetinde olduğunu bilen Abdülhamid Han, onlardan biri olan Hacı Hüsnü Bey’i tehditlerle kendi casusu haline getirmiş olması sayesinde Skaliyeri Komitesi’nin bir evde tertip ettiği gizli bir toplantıya baskın emri verdi. Baskında birçok kişi yakalandı fakat elebaşları olduğu tespit edilen Aziz Bey, Kleanti Skaliyeri, Ali Şefkati Bey ve V. Murad’ın cariyesi Nakşibend Kalfa kaçmayı başardılar. Mason localarının yardımıyla Nakşibend Kalfa ve Skaliyeri tıpkı FETÖ’cü teröristler gibi zar zor Yunanistan’a kaçabildiler.[3] Ölene kadar Abdülhamid Han’ın hafiyelerinin gözetiminde yaşamlarını sürdürdüler.

Ali Suavi’nin başlattığı Çırağan Kalkışması’nda ve diğer küçük teşebbüslerde V. Murad’ın kaçmasına yardım eden cariye Nakşibend Kalfa Mason büyük üstadı Skaliyeri ile birlikte Yunanistan’a kaçtığına göre Masonlar’ın Abdülhamid’i devirmek için planlar kurduğu çok açıktır.

139 yılı aşan bir mücadele: Tam Bağımsızlık

Çırağan Baskını’nın üzerinden 139 yıl geçmiş olmasına rağmen şunu rahatlıkla farkedebiliyoruz: Nasıl 139 yıl önce Abdülhamid’i ve İstanbul’un hâkim olduğu beldeleri kontrol etmek istedilerse şimdi de Türkiye Cumhuriyeti’ni ve etki alanını kontrol etmek isteyeceklerdir. Dolayısıyla siyasi aklı, fikrî/insanî/maddî sermayesi ve tüm devlet mekanizmalarıyla bir memleket tam bağımsızlığını kazanmadan darbelerin sonu geldi diyemez. Çünkü Abdülhamid Han’dan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a küreselleşen siyaset sahnesinde birden fazla güç varsa bunlar çatışır.

Aslında dün Abdülhamid Han bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan Batı’nın gözüne batacak kadar kabullenemediği ‘tam bağımsızlığı’ temsil ediyorlardı. Bu yüzden tam bağımsızlığın dün özel ismi haline gelen Abdülhamid Han’a yapılan saldırılar burada bitmedi. 1905 Bombalı suikastı tertiplendi, medya baskısı yapıldı, Ermeni Meselesi kullanıldı, “Kızıl Sultan” mı denmedi, Avrupa’da karikatürleri mi çizilmedi… Herşey denendi. Fakat dün tam bağımsızlığımızın timsali Abdülhamid Han tüm kalkışmaları atlattı ve asla düşürülemedi; tâ ki Abdülhamid’in çağdaş okullarında yetişen fakat Avrupa’nın başlattığı bu ‘kızıl sultan gitsin’ modasına takılan ve Masonlar’dan etkilenen İttihat ve Terakki 1909’da darbe yapana kadar.

Eğer bugün de tam bağımsızlık diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’sa 15 Temmuz’da oyun sona ermedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hep birlik vurgusu yapması ve “topunuz gelin” demesi bu tarihî dersi almış olmasından kaynaklanıyor olmalı.

[1] Abdullah Uçman, TDV İslam Ansiklopedisi, C. II, “ALİ SUÂVİ”, Sf. 445-47.

[2] Cevdet Küçük, TDV İslam Ansiklopedisi, C. VIII, “ÇIRAĞAN VAK’ASI”, sf. 307-309.

[3] Ahmet Kısa, Cleanthi Scalieri ve Aziz Bey Komitesi (1876-1878), Yayımlanmamış Y. Lisans Tezi, Hacettepe Ünv. Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Ankara: 2012, Sf. 53-57.

Çırağan Baskını’ndan 15 Temmuz’a ‘tam bağımsızlık’ mücadelesi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Forbes dergisi Türkiye’nin turizm gelirlerini baltalamaya çalışıyor https://yekvucut.com/gunun-yalanlari/forbes-dergisi-turkiyenin-turizm-gelirlerini-baltalamaya-calisiyor/ Mon, 07 Aug 2017 13:21:15 +0000 http://yekvucut.com/?p=8011 Forbes dergisi Türkiye’nin kadın turistler için en tehlikeli 9. ülke olduğuna yönelik asılsız bir iddiada bulundu. Tamamen yanlı bir şekilde...

Forbes dergisi Türkiye’nin turizm gelirlerini baltalamaya çalışıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Forbes dergisi Türkiye’nin kadın turistler için en tehlikeli 9. ülke olduğuna yönelik asılsız bir iddiada bulundu. Tamamen yanlı bir şekilde kaleme alınan yazıyı trip.com editörü Julia Pond yazdı.

Türkiye’de gerçekleşen darbe soruşturmalarını sanki muhaliflerin öldürüldüğü imasıyla veren Pond, akıllara zarar yazısında kadın turistlere baskı görmemeleri için kadınlar gününde hamama girmelerini önerdi. 2017 yılında FETÖ, PKK, DEAŞ ve DHKP-C’ye yönelik operasyonlar sonucunda intihar saldırılarının sıfıra inmesini görmezlikten gelen Pond’un makalesi gerçekleri yansıtmıyor.

Mayıs 2017’de Türkiye’de tatil yapan bin Hollandalı turist üzerinde yapılan araştırmada turistlerin Türkiye’ye 10 üzerinden 8,5 puan verdiği ortaya çıkmıştı.

Amaç bacasız sanayiyi zora sokmak 

Pound’un makalesine rağmen Türkiye’ye gelen turist sayısı sürekli artıyor. 2017 yılı Ocak-Haziran döneminde Türkiye’ye gelen yabancı turist sayısı geçen yılın aynı dönemine göre %14,05 arttığı ortaya çıkmıştı. Forbes Dergisi’ne en iyi cevap, Çin Halk Cumhuriyeti’nden geldi. TURSAB’a göre 2018 yılı Çin Halk Cumhuriyeti’nde “Türkiye Turizm Yılı” ilan edildi.

Forbes dergisi Türkiye’nin turizm gelirlerini baltalamaya çalışıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
ABD destekli darbeciler Venezuela’da da başaramadı https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/abd-destekli-darbeciler-venezuelada-da-basaramadi/ Mon, 07 Aug 2017 10:07:02 +0000 http://yekvucut.com/?p=7982 Dünya’nın en büyük petrol rezervine sahip ülkesi Venezuela’daki darbe girişimi yapıldı. Venezuela’daki darbe girişimi neden yapıldı ve buraya nasıl gelindi....

ABD destekli darbeciler Venezuela’da da başaramadı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Dünya’nın en büyük petrol rezervine sahip ülkesi Venezuela’daki darbe girişimi yapıldı. Venezuela’daki darbe girişimi neden yapıldı ve buraya nasıl gelindi.

Venezuela’nın kuzey batısında Valencia kentindeki bir askeri üste Devlet Başkan Nicolas Maduro’ya karşı ayaklanma meydana geldi.

Kendilerine “41’nci Tugay” adını veren bir grup asker tarafından gerçekleşen ayaklanmada askerler internet üzerinden de bir video yayınladı.

Video’da, “bu bir darbe değil, bu anayasal düzeni sağlamak için yapılan sivil bir hareket” ifadelerini kullanan askerler, halka ve orduya kendileriyle birlikte harekete geçme çağırısında bulundu.

Hükümet kanadı tarafından “terör saldırısı” olarak nitelenen saldırıyla ilgili görgü tanıkları gece boyu bölgeden silah sesleri duyulduğunu belirtti. Ordudan ihraç edilen eski Yüzbaşı Juan Caguaripano önderliğindeki darbeciler Paramacay üssüne saldırdı ve silah deposuna girmeyi başardılar.

Ordunun ve halkın büyük çoğunluğunun destek vermediği darbe girişimi kısa bir süre sonra bastırıldı. 2 darbeci öldürüldü 7 kişi tutuklandı. Diğer darbecilerse hâlâ aranıyor.

Valencia kentindeki üsse yapılan saldırıda gözaltına alınan 7 kişinin askeri mahkemelerde yargılanması bekleniyor.

İktidar partisi lideri Diosdado Cabello, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, hükümete sadık birliklerin kontrolündeki bir askeri üsse “terör” saldırısı düzenlendiğini ve çok sayıda kişinin gözaltına alındığını duyurmuştu.

Devlet Başkanı Nicolas Maduro ‘terörist’ olarak değerlendirdiği darbecilerin ABD ve Kolombiya tarafından desteklendiğini açıkladı.

Venezuela’da 8 Haziran’da da Anayasa Mahkemesi’ne helikopterle ateş açılmış, 5 tane el bombası fırlatılmıştı. Olayda şans eseri kimse ölmemişti. Oscar Perez adındaki eski polis ve aktör tarafından gerçekleştirilen saldırı Kurucu Meclis’in seçimlerini engellemek için gerçekleştirilmişti.

Venezuela’da 30 Temmuz’da yapılan Kurucu Meclis seçimlerinde Nicolas Maduro’nun desteklediği adaylar seçimi kazanmıştı. Seçimlerin ardından Smartmatic adlı İngiliz şirketin CEO’su Antonio Mugica, seçime katılım sayısının açıklanandan düşük olduğunu iddia etmişti. Şirketin George Soros ile bağlantılı olduğu Wikileaks belgeleriyle ortaya çıkmıştı.

Smartmatic CEO’sunun açıklamalarını bahane eden muhalif Başsavcı Luisa Ortega Díaz Kurucu Meclis’in çalışmasını engellemeye çalışmıştı. Başsavcı yerel mahkemeye başvurarak karar aldırmaya çalıştmıştı.

Kurucu Meclis tarafından görevinden alınan Luisa Ortega Diaz uluslararası toplumu (ABD ve Kolombiya) müdahaleye çağırmıştı.

ABD’nin hedefindeydi 

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson 5 gün önce “(Devlet Başkanı) Maduro’nun geleceğinin olmadığına karar verip kendi arzusuyla görevi bırakmasını sağlayacak şekilde durumun değişmesi için yapabileceklerimiz veya hükümete anayasa sürecini tekrar geri getirtebileceğimiz siyasi seçeneklerimizi değerlendiriyoruz.” demişti.

Geçtiğimiz yıl da Venezuela Merkez Bankası’nın ABD’deki hesabına bloke konulmuştu.

ABD’de Cumhuriyetçi Partiden başkan adayı da olan Florida Senatörü Marco Rubio: “Maduro’nın yerinde olsam geceleri tek gözüm açık uyurum.” diyerek Venezuela Devlet Başkanı’nı üstü kapalı ölümle tehdit etti.

Rusya ve Çin ile yakınlaşmıştı

Venezuela üzerindeki ABD baskısının nedenlerinden biri de ülkenin milli çıkarlarını düşünerek Rusya ve Çin ile yakınlaşması oldu. Çin ile 70 milyar dolara ulaşan ekonomik işbirliği, Rusya’nın Venezuela’ya verdiği siyasi destek ve son olarak Putin’in ülkeye binlerce ton buğday göndereceğini açıklması ABD’nn planlarını başarısızlığa mahkum etmişti.

 

ABD destekli darbeciler Venezuela’da da başaramadı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Özel Haber: Fransa’nın değişmeyen gölge Cumhurbaşkanı https://yekvucut.com/utanc-gunlugu/ozel-haber-fransanin-degismeyen-golge-cumhurbaskani/ Wed, 05 Jul 2017 14:24:16 +0000 http://yekvucut.com/?p=6554 Fransa’da 7 Mayıs 2017’de gerçekleşen başkanlık seçimlerinde halk, Emmanuel Macron ile aşırı sağcı aday Marine Le Pen arasında tercihini yaptı....

Özel Haber: Fransa’nın değişmeyen gölge Cumhurbaşkanı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Fransa’da 7 Mayıs 2017’de gerçekleşen başkanlık seçimlerinde halk, Emmanuel Macron ile aşırı sağcı aday Marine Le Pen arasında tercihini yaptı.

Emmanuel Macron oyların yüzde 66,10’unu alarak resmi sonuçlara göre ülkenin yeni cumhurbaşkanı oldu. Macron kurduğu siyasi hareketle dikkat çekici bir hızla yükseldi ve Cumhurbaşkanı oldu.

Cumhurbaşkanı olduktan kısa bir süre sonra, ABD Başkanı Donald Trump’ın ülkesinin  Paris iklim anlaşmasından çekildiğini açıklamasından sonra “ABD tüm dünyaya sırtını döndü fakat Fransa ABD’ye sırtını dönmeyecek” açıklamasıyla bir anda yeni küresel sistemin hâmisi olduğunu ortaya koydu.

Peki, Emmanuel Macron kimdir?

Emmanuel Macron Paris’in kuzeyinde 135 bin nüfuslu küçük bir şehir olan Amiens’de 1977’de doğdu. Liseyi Katolik Cizvit cemaatine ait bir lisede okudu. Lisenin ardından çok popüler olmayan bir siyasal bilgiler fakültesini 24 yaşında bitirdi. Ardından Fransız yüksek bürokrasisine girmenin olmazsa olmazı Ulusal Yönetim Okulu’na (ENA) yazıldı. Strazburg’da 2 yıl okudu.

Emmanuel Macron’un okulu bitirdiği yıl mezuniyet sınavları soruların çalındığı kuşkusuyla iptal oldu. Ancak Macron okulu bitirmiş sayıldı. 2004 yılında Maliye Bakanlığı’na başmüfettiş olarak girdi ve burada 3 yıl çalıştı.

Macron, okul yıllarında Hegel’in “Hukuk Felsefesi” adlı eseri üzerine Profesör Etienne Balibar’a bir tez verdiğini söyledi. Balibar bunu hiç hatırlamadığını ve tezin bir kopyasının da olmadığını açıkladı.

2007 yılının mayıs ayında Fransa Cumhurbaşkanı seçilen Nicolas Sarkozy, Fransa Cumhurbaşkanlarının vazgeçemediği Jacques Attali’nin başkanlığında ağustosta bir komisyon kurdu. Macron bu komisyonda raportör olarak Attali ile uzun yıllar sürecek birlikteliğini başlattı.

Aynı yılın ekim ayında da evlendi. Evlendiği kişi ise lisedeki Fransızca öğretmeni olan, kendisinden 24 yaş büyük Brigitte Trogneux.

Emmanuel Macron’un sonradan evleneceği Brigitte ile ilk görüntüleri. Tarih 1993

Brigitte Macron, Simone ve Jean Trogneux çiftnin altı çocuğunun en küçüğü olarak 13 Nisan 1953 tarihinde Kuzey Fransa’daki Amiens kentinde doğdu. Trogneux ailesi bölgenin ileri gelen ailelerinden biri olması hasebiyle Brigitte iyi şartlarda yetişti. Trogneux ailesi 1872 yılında kurulan ve dünyaca bilinen “Macarons d’Amiens” adlı çikolata üreticisi firmanın sahibidir.

Brigitte Macron Amiens kentinde bulunan Cizvit okulunda edebiyat öğretmenliği yapıyordu. Emanuel Macron ile de aynı okulda öğrencisiyken tanıştı. Brigitte Macron’un ilk kocası Andre-Louis Auziere de bankerdi. Brigitte’nin bu evlilikten ikisi kız, biri erkek olmak üzere 3 çocuğu bulunuyor. Brigtte Macron’un ailesinin ve eski eşinin Rothschild’larla yakın ilişkileri olduğu bir sır değil. Trogneux ailesine ait “Macarons d’Amiens” adlı çikolata firmasına Rothschild ailesinin destek verdiği ve Brigitte’nin eski eşi banker Andre-Louis Auziere’nin de Rothschild’ların kontrolündeki International French Bank’ta uzun süre çalıştığı biliniyor.

Macron bundan bir yıl sonra, 2008’de Maliye’den izinle ayrılıp özel sektörde bir bankaya geçti. Macron’un geçtiği banka ise meşhur Rothschild & Co. Yatırım Bankası’dır. Macron burada 6 yıl çalıştı.

Macron seçime giden süreçte yargıdaki ve küresel finans lobisinin elinde bulundurduğu medyadaki adamları ile büyük bir kampanya yürüttü.

Macron dışındaki bütün adaylar ucuz suçlamalarla karalandı. Diğer adaylar hakkında soruşturmalar açıldı, yargılama fotoğrafları servis edildi.

Seçime aşırı sağın adayı olarak giren Marine Le Pen’in oyların %33,90’ını aldığını ifade eden Başbakan Laurent Fabius, Macron’un %66,10 oy alarak seçimi kazandığını ilan ediyordu.

Macron Cumhurbaşkanı olduğunda, Sarkozy döneminde emrinde çalıştığı ve Hollande döneminde bakan olmasını sağlayan Jacques Attali’yi danışman olarak atadı.

Fransız Cumhurbaşkanlarının gözdesi Jacques Attali

Yahudi lobilerinin vazgeçilmez ismi Jacques Attali, Fransa’nın yakından tanıdığı bir isim ve hayatı son derece ilgi çekici.

Attali 1943 yılında Fransız sömürgesi Cezayir’de Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Cezayir’in bağımsızlığından hemen önce 1957 yılında ailesiyle birlikte Paris’e göç etti. Burada École Polytechnique’te maden mühendisliği eğitimi aldı.

Henüz 27 yaşında iken Fransa’da Danıştay (Conseil d’Etat) üyesi oldu. 1981 yılında ise Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand’ın danışmanlığına getirildi ve 1993’e kadar bu görevini sürdürdü.

Jacques Attali, François Hollande ve François Mitterrand birlikte

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası 1991’in Nisan ayında Londra’da kuruldu. Kurumun ilk başkanı olan Attali bu görevi 1993 yılına kadar sürdürdü.

Attali, 1990’lı yıllardan itibaren yazılarına ağırlık verdi ve otuzun üzerinde kitap yazdı. Attali’nin kitaplarının konusu, “tüm ulusların ortadan kalkması ve insanlığın tek dünya devleti idaresi altında birleşmesi” oldu. Kitaplarında “yeni dünya düzeni” vurgusu yaptığı görüldü. Kitaplarının bazıları Türkçe’ye çevrildi: “Geleceğin kısa tarihi” ,” Uyanmışlar Tarikatı”, “1492”, “Ölümümden sonraki ilk gün”, ” Yahudiler, dünya ve para Yahudi halkının ekonomik tarihi” Türkçe’ye çevrilen kitaplarının bazılarının isimleri.

Jacques Attali’nin ikiz kardeşi Bernard Attali ise 1988-1993 yılları arasında Air France CEO’su olarak görev yaptı. Halen Bank of America’nın kıdemli danışmanı olarak görev yapıyor.

Bernard Attali 1989 yılında Papa II. Jean-Paul ile uçak yolculuğunda.

Jacques Attali, yaptığı konuşmalarda ve verdiği röportajlarda Siyonist düşünceleriyle dikkatleri üzerine topladı. “Kudüs, yeni dünya düzeninin başkentidir.” (Jerusalem, capitale du nouvel ordre mondial) diyen Attali, Kudüs’ün tüm insanlığın birleşebileceği bir şehir olduğunu öne sürdü.

Attali’nin imzası. Bir piramitin en tepesinde isminin noktası var.

 

Kendisi de bir küreselci olan Attali, ABD’de küreselcilere rağmen Trump’ın başkan seçilmesinin ardından Avrupa Birliği’nin bu tehlikeye karşı yeni bir model geliştirmesi gerektiğini belirtti.

Popülist devrim Brexit ile başladı, Trump ile devam ediyor. Büyük bir krizden sakınmak için Avrupa buna karşı bir model öne sürmek zorundadır.

Macron’un genç yaşta ve kısa sürede Fransa Cumhurbaşkanlığı görevine gelmesinde Attali’nin oldukça etkili olduğu yadsınamaz bir gerçek. Attali-Macron ilişkisini anlatmanın en iyi yolu, Attali’nin “Macron’u ben yarattım, ben icat ettim.” sözlerini hatırlatmak olacaktır.

Haberimizin başında verdiğimiz Macron’un kısa biyografisini Attali ile birlikte tekrar verdiğimizde Attali’nin bu sözünde ne kadar haklı olduğu ortaya çıkıyor.

Nicolas Sarkozy dönemi kurulan Ekonomiyi Teşvik Komisyonu’nda Attali’nin ropörtörü Macron’du.

Emmanuel Macron, École Nationale d’Administration’dan mezun olduktan sonra Ekonomi Bakanlığı’na müfettiş olarak girdi. 2007 yılında Attali ile tanışması ise kendi deyimiyle “hayatının dönüm noktası” oldu. Attali, Macron’u “Ekonomiyi Teşvik Komisyonu”na dahil etti.

Attali ile ilişkisini kuvvetlendiren Macron, onun aracılığıyla “Rothschild et Cie” bankasına geçti. Milyarlarca dolarlık satışları yöneten Macron, bu dönemde sermaye ile yakınlaştı. Macron, Attali aracılığı ile 2011 yılında François Hollande ile tanıştı. Hollande, Macron’u “ekonomi danışmanı” olarak aldı. 2012’de Cumhurbaşkanı seçilen Hollande, Macron’u bu kez Ekonomiden Sorumlu Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı olarak görevlendirdi.

Attali ve Rothschild ailesinin politikalarını uygulayan Macron, Fransızların karşı çıktığı yasaları parlamentonun onayı olmadan çıkarması için Hollande’ı ikna etti. Attali’nin müdahalesiyle Hollande’ı yanlış yönlendiren Macron, Hollande’a olan toplumsal desteğin düşmesiyle birlikte Cumhurbaşkanlığı koltuğu için hazırlanmaya başladı. Arkasındaki en önemli destekçileri ise Jacques Attali ve Rothschild ailesiydi.

Fransa siyasetine yön veren CRIF toplantıları

Jaques Attali her yıl Fransa’daki Yahudi organizasyonlarının çatı kuruluşu olan CRIF tarafından gizli kapılar ardında düzenlenen “CRIF’’ yemeklerine katılıyor; Fransa siyasetine bu yemekte yön veriliyor.

Macron CRIF toplantısı girişinde basına açıklama yapıyor.

Yılda 1 defa düzenlenen CRIF yemeklerinde siyaset dünyasından isimler, işadamları ve milletvekilleri İsrail’e bağlılıklarını dile getiriyor.

Fransız basınında Macron’un dünyadaki en büyük Siyonist aile olarak bilinen Rothschild ailesi sayesinde genç yaşta cumhurbaşkanı olduğu yazılmaya başlandı.

Christian Gerin, Fransa’da 2016 seçimlerinde milletvekilliği adayı olmuştu. Twitter hesabından “Devlet ile CRIF işleri ne zaman birbirinden ayrılacak?” sorusunu sordu.

Bu soru sonrası adaylığı iptal edilen Gerin aforoz edildi.

Macron’un diğer danışmanı Bernard Henry Levy, Fransız basınına verdiği demeçte: “Dünyanın en ahlaklı ordusu İsrail ordusudur.” demişti.

Bernard Henry Levy Yahudi geleneklerine çok düşkün bir siyasetçi. Siyonistlere sevgisini katıldığı bir radyo programında: ““Eşimden dolayı İsrail’e ömür boyu bağlıyım.” diyerek ifade etmişti. 

Bernard Henry Levy’nin de Macron ve Attali gibi Rothschild ailesiyle iyi ilişkilere sahip olduğunu hatırlatalım.

Özel Haber: Fransa’nın değişmeyen gölge Cumhurbaşkanı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

]]>