“Gülen’in darbeye karıştığına dair inandırıcı bir iddia yok”

Washington Post Gazetesi’ndeki haberde, Dr. Mehmet Öz‘ün Türk vatandaşı olması nedeniyle Türkiye’nin ABD’deki faaliyetlerine katılmasını temel alacağı ve senatör seçilmesi halinde ABD çıkarları yerine öncelikli olarak Türkiye’nin çıkarlarını düşüneceği yazıyor. Haberde, FETÖ tetikçisi Enes Kanter de yer aldı. ABD vatandaşı olmasının ardından soyadını Freedom olarak değiştiren Kanter’in, son günlerde ABD’li senatörlerden aldığı destek konuşuluyor. Eski NBA oyuncusu Kanter takımsız kaldıktan sonra ABD’li senatör ve siyasi isimler, Twitter üzerinden Kanter’e destek mesajı gönderdi. Haberde, Kanter’in, Öz’ün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakın olduğunu söylediği bilgisi yer aldı. Öz’ün ise bu iddiaları kabul etmediği ve FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’i savunmasına haberde yer verildi. Buna göre Öz, şunları kaydetti:

“Gülen’e dokunulamaz. Darbeye karıştığına dair inandırıcı bir iddia yok. Pensilvanya’da kalacak.”

Dr. Mehmet Öz, FETÖ elebaşının kaçırılmasında rol aldı mı?

Dr. Mehmet Öz‘ün ismi FETÖ ile ilk kez anılmıyor. Öz’ün babasının 1999 yılında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’e yurt dışına kaçabilmesi için yardım eden isimlerden biri olduğuna dair iddialar öne sürülmüştü. FETÖ Çatı Soruşturması kapsamında tanık olarak ifadesi alınan Cem Fadıl Bozkurt, ifadesinde İshak Alaton‘un örgüt ile bağlantısının olduğunu, FETÖ elebaşının Prof. Dr. Mustafa Öz ile konuştuğunu ileri sürmüştü. Bu iddialara göre Mustafa Öz, FETÖ elebaşının sağlık problemlerini bahane göstererek yurt dışında tedavi edilmesini sağlayacak bir hastane raporu çıkarttı. Bozkurt, ayrıca Mehmet Öz’ün tedavi için ABD’ye gelen Gülen’i hastaneye yatırdığını ve “Ülkesinde tedavi yapılamaz, burada kalması uygundur” şeklinde bir rapor aldığını iddia etti. İddialara göre, bu şekilde hastanede bir hafta on gün kalan Gülen’e oturma izni verildi.

KAYNAK: WASHINGTON POST

Dr. Mehmet Öz skandal bir FETÖ açıklaması yaptı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Washington Post’ta çıkan ve Türkiye’nin durdurulması istenen makalenin özeti: (Makalede Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik düşmanı ifadelere dokunulmamıştır.)

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Afrika’dan Kafkasya’ya nüfuz etmek için genişleyen bir askeri harekât yürütürken, savaş alanında bir üstünlük elde etmek için güçlü bir silaha güvendi: Yerli silahlı dronelar.

Etkileri büyük oldu

İHA’lar son aylarda Libya’nın iç savaşını başkent Trablus’ta bulunan Türk destekli hükümet lehine değiştirmede merkezi bir rol oynadı ve Türkiye’nin müttefiki olan Dağlık Karabağ mücadelesinde Azerbaycan’ın Ermeni güçlerine üstün gelmesine yardımcı oldular.

Türk insansız hava araçları,  Esed Rejiminin Suriye zırhlı kuvvetlerine yönelik bir dizi yıkıcı saldırıda bu yıl önemli bir rol oynadı.

Ülkede, dronelar Türk teknolojik yenilikçiliğinin ve kendi kendine yeterliliğinin bir sembolü haline geldi. Ayrıca ciddi bir ekonomik gerileme ve diğer bazı NATO ülkeleriyle sürtüşme sırasında ulusal güveni artırdı.

Savaş alanındaki başarıları, gelen Biden yönetimi için acil bir dış politika sorunu teşkil ediyor: Türkiye’yi Yunanistan ve Birleşik Arap Emirlikleri de dahil olmak üzere bir dizi diğer ABD müttefiki ile çatışmaya sokan Ankara’nın yayılmacı politikaları konusunda ne yapılmalı?

Washington Post’a konuşan ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey de  Türkiye’nin dışarıdaki atılımlarının Rusya’nın Suriye ve Libya gibi yerlerdeki hedeflerini engellediğini ve bunun kötü bir şey olmadığını söyledi. “Erdoğan, Ortadoğu’daki herkesi çok korkutuyor” diyen Jeffrey, “Türkiye’nin lideri tahmin edilmesi zor biri ve çok hırslı. İktidar boşluğu olan yerlere hamle yapıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Ahmet Kasım Han da analiz için yaptığı değerlendirmede İHA’ların Türkiye’de büyük bir tartışma konusu yaratmadığını belirterek “Drone’lar bir ulusal gurur kaynağı ve Türkiye’nin kendi başının çaresine bakabildiğinin sembolü olarak görülüyor.”

MİT eğitimi almış bir mühendis olan Selçuk Bayraktar, ailesinin şirketinin Türk ordusunun en önemli insansız hava aracı olan Bayraktar TB2’nin tedarikçisi haline gelmesine yardımcı oldu. 27 saat uçabilen ve lazer güdümlü mühimmat taşıyan gelişmiş drone, Erdoğan’ın damadı olan Bayraktar’ı milli bir kahramana ve Türkiye’nin askeri maceracılık döneminin yüzüne dönüştürdü.

Geçen yıl İHA’lar ve yerel savunma üretimi hakkında konuşan Erdoğan, “Yüzde 20 yerli üretimden başladık ve şimdi yüzde 70 üretiyoruz.” açıklamasında bulunmuştu.

Washington Post: Türkiye’nin başarıları Biden için büyük sorun yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Gazetedeki haberde, İHA’ların çok etkili olduğu, Libya’daki dengeleri Trablus yönüne değiştirdiği ve Dağlık Karabağ’da da Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı başarılı olmasında büyük rol oynadığı ifade edildi.

WP, Türk yapımı droneların Esed rejimi ordusunun ülkenin kuzeyindeki ilerlemesini durdurmakta da büyük rol oynadığını belirtti.

Analizin devamında, “Ülkede, dronelar Türk teknolojik yenilikçiliğinin ve kendi kendine yeterliliğinin bir sembolü haline geldi. Ayrıca ciddi bir ekonomik gerileme ve diğer bazı NATO ülkeleriyle sürtüşme sırasında ulusal güveni artırdı.” denildi.

Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Ahmet Kasım Han da analiz için yaptığı değerlendirmede İHA’ların Türkiye’de büyük bir tartışma konusu yaratmadığını belirterek “Drone’lar bir ulusal gurur kaynağı ve Türkiye’nin kendi başının çaresine bakabildiğinin sembolü olarak görülüyor.” açıklamasında bulundu.

The Washington Post: İHA’lar Türkiye’nin dışarıdaki harekatlarında çok büyük rol oynuyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Washington Post’a göre Türk ordusu, nerdeyse imparatorluk sınırlarına ulaşmış durumda.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iddialı bir lider olduğuna vurgu yapılan haberde, Türkiye’nin Libya’ya asker göndererek savaşın gidişatını değiştirdiğinden bahsedildi.

Analiz yazısında, Türkiye’nin Suriye, Irak, Katar, Somali ve Afganistan’da askeri varlığını sürdürmesinin yanı sıra Balkanlar’daki barışı korumak adına asker yerleştirdiği de ele alındı.

Yazıda, Türk ordusunun sadece karada değil, denizlerdeki üstünlüğünden de bahsedildi. Buna kanıt olarak da Türk donanmasının, AB üyeleri Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne rağmen Akdeniz ve Ege’de devriye gezmesi gösterildi.

Türk Ordusu’nun gücünün artmasında, son yıllarda artan savunma harcamalarının ve savunma sanayisindeki gelişmelerin büyük etkisi olduğu haberde dile getirildi.

Amerikan medyası: “Türkiye ilk kez bu kadar geniş bir alanda etki gösteriyor” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

ABD’de 150’ye yakın Türk-Amerikan sivil toplum kuruluşunu bir araya getiren Türk-Amerikan Yönlendirme Komitesi (TASC), 15 Temmuz darbe girişiminin 2. yılı sebebiyle ABD’nin en saygın gazetelerinden birisi olan Washington Post’a tam sayfa ilan vererek FETÖ hakkında uyarılarda bulundu.

İlanda, 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Ankara’da Meclis dahil olmak üzere çok sayıda devlet binasının hedef alındığına işaret edilerek Türk halkının darbecilere karşı sokaklara çıkarak tanklara müdahale ettiğini ve 250’den fazla kişinin şehit edildiği ve iki binden fazla kişinin ise yaralandığı hatırlatıldı.

Darbecilere emirlerin ABD’nin Pennsylvania eyaletine bağlı Saylorsburg kasabasında yaşayan elebaşı Gülen tarafından verildiğini belirtilen ilanda, Gülen, New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’ne 1993’te düzenlenen saldırıdan dolayı ABD’de tutuklu bulunan Şeyh Ömer Abdurrahman’a benzetildi.

İlanda Gülen’in hâlâ yargı önüne çıkmamasına değinildi

İlanda, Şeyh Ömer Abdurrahman’ın hakkındaki suçlamalardan dolayı tutuklandığı, FETÖ elebaşı Gülen’in ise yargı karşısına henüz çıkmadığı kaydedildi.

Amerikalılardan Gülen’in iadesi için baskı yapmaları çağrısında bulunulan ilanda, örgütün ABD’de düzenlediği programlar hakkında da okurlar uyarıldı.

Washington Post’ta tam sayfa FETÖ uyarısı yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.