Karar, sünnete” çocugun akli ve fiziki sağlığına” zarar verdiği gerekçesiyle karşı çıkan partinin yıllık ulusal konferansında alındı.

Norveç parlamentosundaki 169 koltuğun 29’una sahip olan İlerleme Partisi, Muhafazakar Parti ile beraber ülkeyi koalisyonla yönetiyor. Partinin lideri Siv Jensen ise Norveç gazetesi Aftenposten’e verdiği mülakatta kişisel olarak partisinin aldığı sünnet yasağına karşı olduğunu söyledi. Kararın anti-semitik olduğu suçlamalarına da cevap veren Bayan Jensen, kararın “azınlıkları hedef almadığını” ve partisinin İsrail devletini sürekli olarak savunduğunu iddia etti.

Yahudi toplumu lideri: Bize bu ülkede istenmediğimiz mesajı veriliyor

Aynı gazeteye konuşan Norveç Yahudi toplumu lideri Ervin Kohn ise yaptığı açıklamada  “Bu (karar) çok üzücü. İlerleme Partisi bu karar sayesinde parlamentoda daha fazla sandalye kazanmayacak. Görünen o ki, bize bu ülkede istenmediğimiz mesajı vermek istiyorlar” dedi.

Yasak kararına ilişkin konuşan Avrupa Türk Demokratlar Birliği Başkan Yardımcısı Fatih Zingal ise Daily Sabah gazetesine yaptığı açıklamada inanç özgürlüğünün Avrupa yasalarının en temel direklerinden biri olduğunu hatırlattıktan sonra yasak kararın Avrupa’daki inanç özgürlüğüne zarar vereceğini söyledi. Zingal ayrıca benzeri bir durumun yakın geçmişte Almanya’da da yaşandığından bahsederek, Almanya’da 16 yaşından küçük erkek çocukları için getirilmesi teklif edilen sünnet yasağının Müslüman ve Yahudi cemaatlerin karşı çıkması neticesinde geri çekildiğini söyledi.

Norveç’te koalisyon ortağı parti sünneti yasaklamaya karar verdi yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Papa Francis bir kaç gün önce yaptığı konuşmada, önceki konuşmasında dile getirdiği fikirlerini, bazı Yahudi örgütlerinden gelen eleştiri ve uyarılara rağmen, tekrar ederek Avrupa’daki mevcut mülteci kamplarının 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sı tarafından kurulan toplama kamplarından farkı olmadığını söyledi.

Bir Alman gazeteci Papa’ya geçen haftaki benzetmesinin Almanya’yı şok ettiğini söyleyerek, bir dil sürçmesi olup olmadığını sormuştu. Papa Francis hafta sonu gerçekleştirdiği Mısır gezisinden dönerken “Gerçek bir toplama kampı işlevi gören mülteci kampları var” diyerek Alman gazetecinin sorusuna da cevap vermiş oldu. Kullanmış olduğu dilden dolayı çıkan tartışmalardan etkilenmemiş gözüken Papa, mültecilerin bazı göçmen kamplarında aynı toplama kamplarındaki gibi kilitlenerek, ayrılmalarının engellendiğini söyledi.

Amerikan Yahudi Komitesi (AJC) Papa’yı yapmış olduğu benzetmeden dolayı sert bir biçimde eleştirmiş ve düzeltme yapmasını istemişti. AJC yayınladığı bildiride bazı göçmen kamplarındaki durumun zor olabileceğini kabul ettiğini ancak milyonlarca insanın köle işçi olarak kullandığı ve öldürüldüğü Nazi toplama kamplarıyla mevcut mülteci kamplarının karşılaştırılamayacağını savundu.

Buna karşın Auschwitz toplama kampından kurtulabilenlerce kurulan Uluslararası Auschwitz Komitesi(IAC), Papa Francis’in mültecilerin içinde bulundukları zor duruma çekmek için bu abartılı karşılaştırmayı yapmış olabileceğini açıklayarak,“Papa, kalplere seslenmek için abartılı kelimeler kullanmış ama bu meşru bir abartma sayılır” dedi.

Papa geri adım atmadı: “Evet, toplama kampına benziyor” yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Yahudi yerleşim yerlerinin kısa tarihi 

İsrail, 1967’de Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü işgal etmesinin ardından bölgede Yahudi yerleşim yerleri inşa etmeye başladı. Sol eğilimli İşçi Partisi yönetimindeki İsrail hükümeti, 1967-1977 yıllarındaki süreçte Doğu Kudüs ve çevresi ile Batı Şeria’nın doğusundaki Ölü Deniz (Lut Gölü) etrafında yoğun bir Yahudi yerleşim birimi inşası programı için düğmeye bastı. İşçi Partisi’nden yönetimi devralarak hükümeti kuran aşırı sağcı Likud Partisi de 1977-1987 yıllarındaki süreçte, Yahudi yerleşim yeri inşası programını aralıksız şekilde sürdürerek, Batı Şeria çevresinde yaşayan Yahudi sayısını bir milyona ulaştırmayı hedefledi. 1990’da dönemin İsrail hükümeti, 1967 sınırlarını kabul etmediğini ilan ederek, Batı Şeria’da Yahudi yerleşim alanlarını inşa etme planına hız verdi. Bu süreçte İsrail hükümeti, bölgedeki illegal Yahudi yerleşim birimlerinin birbirleriyle ve diğer İsrail kentleriyle ulaşımını sağlamak üzere Batı Şeria’nın iç bölgelerinden geçen “güvenli” yollar inşa etti. Eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un 1996’da “Batı Şeria’nın her tarafında yerleşim birimi inşa etme” çağrısıyla, Yahudi yerleşim yerleri doğrudan Batı Şeria’nın iç bölgelerinde de inşa edilmeye başlandı.

İsrail, Yahudi yerleşim yerlerinden geri adım atmıyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.

Bu sözlerin ardından açıklama yapan New York merkezli Amerikan Yahudi Komitesi (AJC) Başkanı David Harris, toplama kampı benzetmesine tepki göstererek, Papa’ya seçtiği “bu üzücü sözleri yeniden değerlendirmesi” çağrısı yaptı. Harris, “Bazı Avrupa ülkelerindeki mültecileri merkezlerinde yaşam koşulları zor olabilir ve daha fazla uluslararası ilgiyi gerektiriyor olabilir ancak buralar kesinlikle bir toplama kampı değildir.” ifadelerini kullandı. Toplama kampı terimi genellikle Nazi Almanyasında Yahudilerin tutulduğu ve birçoğunun öldürüldüğü kamplar için kullanılıyor.

Yahudi lobisi Papa’dan düzeltme bekliyor yazısı ilk önce Yekvucut üzerinde ortaya çıktı.