Scroll Top

Mehmet Dişli “ben sekreterya görevi yapıyordum” yalanına sarıldı

4626459

15 Temmuz gecesi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ı odasında derdest eden ekibin içinde yer aldığı iddia edilen ve Akar’la birlikte aynı helikopterle Çankaya Köşkü’ne giden eski Tümgeneral Mehmet Dişli, savunmasında FETÖ üyeliğini reddetti.

Silahla rehin alındığını iddia etti Dişli savunmasında şu ifadeleri kullandı:

“Saat 20.35’de evden ayrılarak 20.45’de Genelkurmay Karargahına geldim. Ardından Hulusi Akar’ın bulunduğu kata çıktım. TSK’nın yeniden yapılandırılması ile ilgili çalışmamı Cumhurbaşkanına arz etmeden önce Genelkurmay Başkanı’na bilgi sunmam ve görüşlerini almam gerekiyordu. Karargaha bu amaçla gitmiştim. Komutanın odasına gitmek isterken silahla rehin alınarak bir odaya alındım. Önüme bir boş kağıt ve kalem bıraktılar. TSK’nın yönetime el koyduğunu, Yurtta Sulh Konseyinin kurulduğunu, bildirinin yakında okunacağını, karşı çıkanların etkisiz hale getireceklerini, komutanın onlarla birlikte olmasını istediklerini söylediler ve ‘Sizi tanır, size güvenir yoksa ikinizi de paketleyerek götüreceğiz.’ dediler. Bu talepleri kartlara not ettikten sonra beni komutanın odasına soktular. Kartlara yazılan notları komutana okudum ama önce ciddiye almadı.”

Dişli, bu esnada karargahtan yoğun olarak silah sesleri gelmeye başladığı kaydederek Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in emir subayının vurulduğunu öğrendiklerini söyledi. Gelişmelerin vahim bir hal aldığını ifade eden Dişli, “Bir süre sonra aniden içeriye giren bir ekip onu etkisiz hale getirmeye ve kelepçelemeye çalıştı. Silah ve uçak sesleri yoğunlaşınca komutanın emin bir yere alınmasını önerdim. Bir süre sonrada bir helikoptere komutan, ben ve birkaç asker bindik.” diye konuştu.

Sekretarya görevi yapıyormuş

Helikopterle indikleri yerin Akıncı Üssü olduğu sonradan öğrendiklerini söyleyen Dişli, Akıncı Üssü’nde bulunan darbeci askerlerin Akar’dan kendileriyle birlikte hareket etmesini istediklerini belirterek “Komutan razı olmadı. Komutan onları bu maceradan vazgeçirmek için Akın Öztürk’ten talepte bulundu ama o da başaramadı. Ben ise orada sekretarya görevi yapıyordum. Ona eşlik ediyordum, zaman zaman da karargahtan bilgi alıp komutanı bilgilendiriyordum. Ayrıca komutanın taleplerini orada bulunanlara iletiyordum. Polis ile asker çatışmasına engel olunmasını, harekatın durdurulması gerektiğini, komutana Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız ile görüşerek onları ikna etme imkanının sağlanmasını, aksi halde inisiyatif kullanmaya imkan kalmayacağını anlattım. ‘Değerlendirelim.’ dediler ve bunun üzerine komutanla bir planlama yaptık. Bu planlamaya göre karargaha gidecektik, TSK’ya bir duyuru yaparak emir komutanın devralındığını, birliklerin kışlalarına dönmelerini, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın da polise emir vererek geri çekilmelerini sağlamalarını, ideal, yargı ve askeri işlemlerin devreye sokulmasının uygun olacağına karar verdik.” şeklinde konuştu.

Dişli, teklifin darbeci askerler tarafından bir süre sonra kabul edildiğini belirterek durum hakkında hükumet yetkilileri ile irtibata geçtiğini söyledi. Bir süre sonra Başbakanlıktan telefon geldiğini, hava güvenliğinin temin edildiğinin söylenildiğini ifade eden Dişli, helikopterin Genelkurmay Karargahı yerine Çankaya Köşkü’ne gelmesinin istenildiğini dile getirdi. Daha sonra helikoptere bindiklerini sözlerine ekleyen Dişli, “Akar, yorgun bir vaziyette arkasına yaslanmış oturuyordu. Bana döndü ‘Sağ ol evlat.’ dedi. Ardından da ‘Hazırlık yaptın mı? Oraya gidince ne diyeceğiz?’ diye sordu. Ben de ‘Komutanım olanları anlatacağız.’ dedim. Helikopter çalıştıktan sonra ses nedeniyle konuşamadık.” dedi.

“Hulusi Akar beni yanlış anlamış”

Sanık Dişli, Hulusi Akar’ın tanık olarak verdiği ifadede kendisini suçlamasını da, “Hulusi Akar yıllarca birlikte çalıştığım bir komutandır. O anki durumu en iyi kendisi bilmektedir. Yaşadığı travmatik ortam nedeniyle beni yanlış anlamış olabilir” diye değerlendirdi.

Benzer gönderiler