Scroll Top

ABD’de asker aileleri Fransız LaFarge şirketine dava açtı

abd-askerler-lafarge-fransz-çimento

DEAŞ tarafından öldürülen ABD askerlerinin aileleri, bu yılın başlarında çimento fabrikasını işletmek için DEAŞ ve El Nusra’ya rüşvet verme suçunu kabul eden Fransız holdingi Lafarge’a dava açtı. ABD hükümetinin teröre maddi destek sağlama suçlamasıyla şirkete karşı açtığı ilk dava sonucunda, şirket suçunu kabul ederek 800 milyon dolar para cezası aldı. Aileler, şirkete açtıkları davada, Fransız Lafarge’ın ekonomik kişisel çıkarlarının DEAŞ’ın Amerikalılar da dahil olmak üzere masum sivilleri katletmesine olanak sağladığını açıkladı. Dava dilekçesinde, “Davalıların DEAŞ’a yaptığı ödemeler ve iş ortaklığı, DEAŞ’ın Amerikalıları öldürme niyeti ve kabiliyetine sahip acımasız bir terörist deve dönüşmesi için ihtiyaç duyduğu sermayeyi sağladı.” ifadeleri kullanıldı. Davacıların DEAŞ’ın sorumlu tutulduğu saldırılarda öldürülen üç ABD askerinin aileleri olduğu bildirildi. California Donanması’ndan Baş Astsubay Jason Finan, 20 Ekim 2016’da Irak’ta DEAŞ tarafından yerleştirilen bir patlayıcı cihazla öldürüldü. Eşi ve ailesi, ölümünden bu yana “şiddetli zihinsel ıstırap, aşırı duygusal acı ve ıstırap yaşadıklarını” belirtti.

Virginia’dan Donanma Kıdemli Astsubay Scott Cooper Dayton, 24 Kasım 2016’da Suriye’nin Ayn İsa kentinde DEAŞ tarafından yerleştirilen bir el yapımı patlayıcı tarafından öldürüldü. Davacılar arasında dul eşi ve çocukları da var. Eski Denizci David Berry ise Virginia’dan 12 yıllık bir savaş gazisiydi ve 27 Ocak 2015’te Libya’daki Corinthia Oteli’ne düzenlenen bir DEAŞ saldırısında öldürüldü. O sırada Berry, özel bir müteahhit için çalışıyordu.

Fransız çimento devi LaFarge’ın kirli geçmişi

Fransız çimento devi Lafarge, terör örgütü PKK/YPG ve DAEŞ’in en büyük destekçilerinden de biri. Lafarge, Suriye’de Halep’e 150 kilometre uzaklıkta ve Menbiç, Rakka ile Ayn el-Arap arasında bulunan Celebiye bölgesinde 2007’de bir çimento fabrikası satın aldı ve tesisin yenilenmesi için 680 milyon dolar yatırım yaptı. Bu girişimle Suriye’nin petrol sektörü dışındaki en büyük yabancı yatırım kalemi haline geldi. Celebiye fabrikasının resmi açılışı ise Ekim 2010’da gerçekleşti. Lafarge Grubu, Suriye’deki faaliyetlerini giderek büyüttü hatta Irak’ta da 500 milyar dolarlık yatırımdan pay almayı hedeflemişti. Fakat 2011’de Suriye’de iç savaş patlak verdi. O dönemde Total, Air Liquid ve Bel gibi Fransız şirketler Suriye’deki girişimlerini sonlandırırken Lafarge ise aksine ülkede kalmaya karar verdi. Ayn el-Arab’dan 50 km uzaklıktaki tesis, 2014 yılında şehir ve çevresinde YPG ile DEAŞ arasında çıkan çatışmalara rağmen tüm faaliyetlerine devam ettiği gibi her iki terör örgütüyle de ilişkisini sürdürerek iç savaş ortamını fırsata çevirmeye çalıştı. Daha sonra bölge 19 Eylül 2014’te terör örgütleri tarafından ele geçirildi ve Fransız şirket hepsini finanse etmiş oldu. Lafarge, DEAŞ’in şantiyeyi almasının ardından Celebiye tesisindeki faaliyetlerini durdurdu. Ancak şirket, Celebiye depolarında kalan çimentoların satışını 2015’e kadar sürdürdü. 2016 yılında ise Fransız Le Monde gazetesi, Lafarge’ın bütün kirli çamaşırlarını ortaya döktü. Fransız çimento devinin DAEŞ’ten petrol ve malzeme satın aldığını, geçiş hakkı ödediğini, DAEŞ’in el koyduğu fabrikanın 2015’te bölgeyi ele geçiren PYD güçlerinin kontrolüne geçtiğini, fabrikanın Batılı güçler ve terör örgütleri tarafından askeri üs olarak kullanıldığını açıkladı.

Lafarge şirketi, DAEŞ’in bölgeyi kontrolü altına almasının ardından, fabrikanın faaliyetlerini sürdürebilmesi için örgüte maddi ödemede bulundu. Lafarge’ın yerel yönetimi, malzeme taşıyan kamyonlarının her geçişinde yüklü bir geçiş parası ödedi. Ayrıca çimento üretimi için kullanılan kaya, petrol gibi hammaddeler için de yüksek miktarda vergi verdi. Fabrikanın kontrolünü ele geçiren DAEŞ, Lafarge’dan 2014 yılındaki kârının yüzde 15’ini vergi olarak istedi. Lafarge bunu reddedince, DAEŞ fabrikaya el koydu. DAEŞ’in Rakka ve Manbiç kentlerini ele geçirmesinin ardından Lafarge, Ahmed Jaloudi adında bir aracı göndererek örgütle pazarlık masasına oturdu. DAEŞ ile pazarlıkların ardından Lafarge, kamyonlarının geçişi için, “Halep vilayeti mali sorumlusundan” tamponlu bir geçiş belgesi elde etti. Lafarge böylece rahatlıkla ham madde ulaşımını sağladı. Lafarge çimento yapımı için her gün yüzlerce kamyon kalker kayalık satın aldı. Bunların geçişi için de DAEŞ’e para ödedi. Şirket ile DAEŞ arasındaki anlaşma, 19 Eylül 2014 tarihine kadar devam etti. Lafarge DAEŞ’in 2014 yılında bölgeyi tamamıyla işgal etmesi üzerine ülkeyi terk ettiğini söylese de Sherpa adlı müdahil insan hakları grubu için çalışan avukat Maria Dose, Lafarge’ın 2011-2015 arasında başta DAEŞ olmak üzere terörist gruplara tam olarak 12 milyon 996 bin avronun ödendiğini söylemişti. Yine Londra merkezli PWC denetim şirketinin yaptığı araştırmalara göre, terör örgütlerine 13 milyon dolar, ABD’li uzman merkezi Baker McKenzie’nin araştırmalarına göre de 2012-2014 yılları arasında sadece DAEŞ’e 500 bin dolar para akıtıldı. DAEŞ’e haraç ödemenin dışında örgütten malzeme ve akaryakıt da temin edildi. DAEŞ ise Lafarge’den aldığı çimentoları sığınak ve tünel yapımında kullandı.

Lafarge’ın teröristlerle iş birliği Türkiye’nin operasyonlarıyla ortaya çıktı

Lafarge, terör örgütlerine sağladığı desteği DAEŞ’ten sonra bölgeyi işgal eden YPG/PYD ile de iş birliği yaparak verdi. Zaten Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve eski başkanlar YPG’li teröristleri sarayda ağırlarken bunu DAEŞ’e verdikleri destek gibi gizli saklı da yapmamışlardı. Lafarge YPG’nin bölgede üsler kurmasını ve yer altı tünelleri inşa etmesini de finanse etti ve bu tüneller Türkiye’nin operasyonlarıyla ortaya çıktı. Türkiye’nin Suriye’deki terör örgütlerine yönelik düzenlediği Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtlarıyla birlikte devasa tüneller tespit edildi. Barış Pınarı ve Zeytin Dalı bölgesinde 2 bin iki yüzden fazla tünel ortaya çıkarıldı. Tünellerin uzunluğu ise 600 kilometreyi buluyor. Tel Abyad’daki yaklaşık 150 kilometrelik tünel hattı, şehir merkezlerinden askeri üslere, oradan da Ayn-El Arus’a kadar uzanıyor. Teröristler Afrin’in altına adeta bir yer altı şehri inşa etmiş ve tünellerin bir kısmı da büyük bir aracın içine girebileceği büyüklükte.

Öte yandan Fransız istihbaratının ve hükümetin de Lafarge’ın teröristlerle yaptığı kirli iş birliğinden haberdar olduğu ortaya çıktı. Anadolu Ajansı 7 Eylül 2021’de Lafarge’ın terör örgütü DAEŞ’i Fransa istihbaratının bilgisi dâhilinde finanse ettiğini kanıtlayan belgeleri yayımlamıştı. Fransız devletine ait belgelerde Lafarge şirketi ile Fransız istihbarat servisi arasındaki ilişki, 22 Ocak 2014’te şirketin güvenlik müdürü Jean Claude Veillard’ın İçişleri Bakanlığı istihbaratına ait bir adrese gönderdiği e-postayla başlıyor. Lafarge, DAEŞ’le ilişkisi hakkında Fransız istihbarat servislerini sürekli bilgilendiriyor. Şirket yetkilisi Veillard ise mailinde Lafarge’ın Suriye’de halen aktif olduğunu ve çalışmalarının devam edebilmesi için “yerel aktörlerle” ilişki kurması gerektiğini söylüyor. Hatta 1 Eylül 2014’te, Lafarge Güvenlik Müdürü Veillard ile Fransız İçişleri Bakanlığı istihbaratı arasındaki yazışmalarda DEAŞ’a çimento gönderilmesi işi konuşuluyor. Fransız istihbaratı’nın “DEAŞ’a giden çimentoyla ilgili daha fazla detay verebilir misiniz?” ifadelerinden zaten teröre sağlanan desteği bildiklerini de açıkça görüyoruz. 30’dan fazla görüşme yapılmış bu şekilde. Lafarge’ı uyarmayı bırak destek bile olmuşlar. Zaten bunu da gizli tutanaklarda itiraf ettiler. Böylece DAEŞ’in, Lafarge’dan aldığı çimentoları sığınak ve tünel yapımında kullandığı da resmen belgelendi. Teröre desteği teyit edilen Lafarge ise İsviçre’deki rakibiyle birleşerek isim değişikliğine gitti. Sanki şirketin adı değişse yaptıkları unutulacakmış gibi. 2015’te birleşmenin ardından İsviçre’deki şirketin ismi LafargeHolcim Ltd olmuştu.

Ancak Fransız Yargıtayı’nın karar açıklamasına kısa süre kala şirket isim değişikliğine gitti. “Lafarge” ibaresinin atıldığı şirket “Holcim Ltd” adını aldı. Şirketten yapılan açıklamada ise isim değişikliğinin “verimlilik ve etki” gibi faktörler nedeniyle yapıldığı ileri sürüldü. Verimlilik ve etki? Sanıyoruz terör örgütlerine sağladıkları verimlilik. Devam edelim.
Şirket hakkında Haziran 2017’de açılan soruşturma kapsamında, Lafarge’ın yönetim kurulu başkanı Bruno Lafont’un da aralarında bulunduğu bazı üst düzey yöneticiler “teröre finansman sağlamak” ile suçlandı. Şirketin güvenlik müdürü Veillard, 30 Kasım 2017’de polise ifade verdi ve yaptığı her şeyden Fransız devlet ve istihbarat kurumlarını haberdar olduğunu söyledi. Çatışmalar ve silahlı gruplar arasındaki askeri dengelere dair saha bilgilerinin de Fransız istihbaratına verildiği ortaya çıktı. Haziran 2018’de şirkete karşı “insanlığa karşı suçlara ortak olmak” suçlaması yapıldı. Ancak Lafarge’ın teröre verdiği desteğin açıkça ortaya çıkmasına rağmen bu suçlar Kasım 2019’da düşürüldü. Davaya müdahil olan sivil taraflar, yolsuzlukla mücadele sivil toplum kuruluşu Sherpa ile Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi, suçlamanın düşürülmesine itiraz ederek Yargıtaya başvurdu. Paris Temyiz Mahkemesi, Lafarge hakkında Suriye’de DEAŞ’a finansman sağlayarak “insanlığa karşı suça ortak olduğu” iddiasıyla soruşturma açılmasını onayladı. Sonunda, Fransız Lafarge şirketi hem DEAŞ’a ve PKK başta olmak üzere birçok terör örgütlerine maddi yardımda bulunmaktan dolayı Fransa’da yargılanacak.