Scroll Top

Güney Sudan’da 8,3 milyon kişi yardıma muhtaç

Birleşmiş Milletler (BM), Güney Sudan’da 8,3 milyon kişinin insani yardıma muhtaç olduğunu açıkladı

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) yazılı açıklama yaparak, Güney Sudan’da yıllardır devam eden iç savaşa, yeni tip koronavirüs (Covid_19) salgınının ve iklim değişikliğinin de eklenmesiyle ülkedeki insani durumun gittikçe kötüleştiğini belirtti. Yazılı açıklamada, “Çatışma, güvensiz ortam ve doğal felaketlerden ötürü 2013’ten bu yana yaklaşık 4 milyon kişi yerinden oldu.” ifadesi kullanıldı. Ayrıca ülkedeki ekonomik krize ve şehirlerdeki tüketici fiyatlarındaki artışa işaret edildi. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisince yapılan yazılı açıklamada, Güney Sudan’daki insani yardıma muhtaç kişilerin sayısının 8,3 milyona ulaştığı kaydedildi. Açıklamada, “Açlık büyüyor. 2021 boyunca 7,2 milyondan fazla kişinin şiddetli gıda güvensizliği yaşayacağı tahmin ediliyor. Bazı topluluklar, felaket seviyelerinde gıda güvensizliğiyle karşılaşabilir.” değerlendirmesinde bulunuldu.

güney sudan yardım

Güney Sudan’daki iç savaş ekonomiyi kötü etkiledi

Sudan, Afrika’nın en uzun iç savaşlarından birini yaşadı. İç savaş nedeniyle çok sayıda insan hayatını kaybetti ve göç etmek durumunda kaldı. Siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkların yaşandığı Sudan’daki bu durum, bölge ülkelerini de ciddi anlamda etkiledi. İç savaşın tarihi arka planına bakıldığında İngilizlerin bölgedeki sömürgecilik faaliyetlerinin yatmakta olduğunu söylemek mümkün. Batı emperyalizmi Sudan’ın kuzeyini Arap-Müslüman, güneyini ise Hristiyan-Animist şeklinde kamuoyuna lanse etti. Bu yaklaşım, Güney Sudan’ın Sudan Cumhuriyeti’nden ayrılma sürecini de tetikledi. 2011’de Sudan’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Güney Sudan’ın istikrara kavuşacağı düşünülürken bölgede yaşanan örtülü Amerikan-Çin rekabeti buna izin vermedi. Güney Sudanlılar merkezi hükümete karşı uzun yıllar savaştı. Ancak bağımsızlıkla birlikte daha büyük sorunlarla karşı karşıya kaldılar. Sudan’ın bölünmesi yetmezmiş gibi, bağımsızlığın hemen ardından Güney Sudan’da başlayan etnik temelli iç savaş, Batılı devletlerin “böl-parçala-yönet” siyasetini de açıkça gözler önüne serdi. Güney Sudan’ın sahip olduğu doğal kaynak ve zenginlikler elinden alınmak istendi ve halkı da yoksulluk ve ölüme mahkum edildi. Fakat Sudan Cumhuriyeti’nin de önemli katkılar sağladığı barış süreci, Güney Sudan’da iç savaşın nihayete ermesini sağlamakla birlikte, bölge ülkelerinin de üzerinde mutabık kaldığı bir istikrar ve birlikte yaşama idealinin yeniden tesis edilmesi bakımından Batı kaynakları sömürgeci politikalara karşı ciddi bir ders niteliğinde.

Dünyanın en yoksul ülkeleri arasında

Zengin petrol kaynaklarına ve tarım arazilerine sahip olan Güney Sudan’daki güvenlik sorunları ve iç savaş, Eylül 2018 itibarıyla son buldu. Ancak ülkede iç istikrarın ve ekonomik kalkınmanın sağlanamadı. İç savaş ve bölünme tehlikesi sebebiyle ekonomisi de ağır darbe alan Güney Sudan dünyanın en yoksul ülkeleri sıralamasında başı çekiyor. Ülkedeki askeri harcamalar kamu harcamalarının yaklaşık yüzde 7,4’üne tekabül ediyor. Kişi başına düşen milli gelirin 246 dolar olduğunu göz önünde bulundurursak askeri harcamaların yıllık 6 milyon doları bulması ciddi ekonomik sorunlara kapı aralıyor. Dolayısıyla orta büyüklükte bir Avrupa ülkesiyle kıyaslandığında Güney Sudan’ın ekonomisi içerisinde askeri harcamalara ayrılan payın oldukça yüksek olduğu ifade edilebilir. Ülkede hala en az 270 bin çocuk açlık riskiyle karşı karşıya. 20 bin çocuk yıl sonundan önce yetersiz beslenme sebebiyle hayatını kaybedebilir. Bu durum Güney Sudan’ın devlet bütçesini öncelikle olarak bu konulara ayırmasını elzem kılıyor. Bu süreçte Türkiye’nin bölgeye yönelik gerek kamu (TİKA, YTB vb.) gerek sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla gerçekleştireceği insani ve sosyal yardımlar ile kalkınma desteğinin de Güney Sudan açısından hayati önemi olduğu ifade edilebilir.

Benzer gönderiler